
Bütün yargılayanların gözünden bir cellat bakar . ~ Nietzsche
Bölüm şarkısı ;
Frederic Chopin, David Assemany - Nocturne İn C Sharp Minor ( No.20 ) 👇🏻
https://youtu.be/DqpPRj6UZqc?si=R2fImBnqiy0a5oQT
...................
Yarım saat sonra koruma evine geldiklerinde Çınar önden gitmişti. Ardından ise Ata giriş yapmıştı eve. Nil ve Ahu birbirine baktıktan sonra içeri girmişlerdi. " Bir süre burda kal lütfen. Kapıyı benden başka kimseye açma. " Çınar, Ahu'nun yüzüne bakmadan konuştuğunda Ahu yutkunmuş ve Nil'e bakmıştı. Sessizce başını sallamıştı ama bunu Çınar görmemişti. Ata da Çınar'a baktığında, Çınar " yani ben derken biz. Tümden birini görürsen aç. Ama yabancı görürsen, açma. Sessiz ol. Ve beni ara. Arayamazsan da mesaj at. Ben görürüm. Telefonun kapalı olmasın. Sürekli açık ve konumun da açık durumda olsun lütfen. Kapı da korumalar olacak. İstihbarat'tan Bartın illa ki birilerini gönderir. Acil bir şey olursa, onları çağır. Bir yere gitmek istersen de onlar ile git. Ve lütfen gittiğiniz yeri bana bildir. " dediğinde Ahu yine başını sallamıştı. Ama yine Çınar görmemişti. Çınar balkona çıktığında peşinden Ata da çıkmıştı. Ahu ise sessizce koltuğa oturmuş ve Çınar'ın balkona çıkıp, sigara yakmasını izliyordu. Nil'e döndüğünde Nil de ona bakıyordu. " Yüzüme bakmadı. Bu ilk defa oldu. Nil ne oluyor ? Ben mi yaptım ? Bana mı kızdı ? " dediğinde Nil Ahu'nun önünde eğilmişti. " Evet kızgın. Ama kızdığı kişi sen değilsin. Sana çiçeği gönderen o herif. " dediğinde Ahu yine göz ucuyla Çınar'a bakıp Nil'e dönmüştü. " İyi de söylediğiniz kişiyi ben bilmiyorum. Bana niye çiçek gönderdi bilmiyorum. Neden buraya geldim onu da bilmiyorum. Ben hiç onunla tanışmadım. Velilerimden biri olsa tanırım. Ben sınıfımda herkesin velisini tanırım. " dediğinde Nil kafasını iki yana sallamıştı. " O velilerden biri değil. Peşinde olduğu kişi de sen değilsin zaten. " dediğinde Ahu boş gözlerle ona bakıyordu. " Kim ? O kim ve kimin peşinde ? " diye sorduğunda Nil derin nefes vermişti. " Sadece peşinde olduğumuz biri. Ve peşindekiler biziz. " dediğinde Ahu, Çınar'a bakıyordu. " Peki o neden böyle ? Neden bu kadar .... " Cümlesini tamamlamadan Nil cümlenin devamını ' Duygusuz mu ? ' diye sorarak getirmişti. Ahu başını salladığında Nil eğildiği yerden kalkmıştı. " O duygusuz değil. Sadece korktuğu başına geliyor. Ve nasıl tepki vereceğini bilmiyor. Bu yüzden saha da ki maskesini kullanıyor. Ciddi olanı takınıyor. " dediğinde Ahu ayağa kalkmıştı. " Korktuğu şey mi ? Nasıl yani ? " dediğinde Nil kollarını önünde bağlamıştı. " Nasıl tanıştığınızı hatırlıyorsun değil mi ? " dediğinde Ahu başını sallamıştı onaylayarak. " Peki tanışmanızdan sonra aranızda ki ilişkinin ne zaman başladığını ? " dediğinde Ahu yine başını sallamıştı onaylayarak. " Korktuğu şey buydu. Ahu, Çınar seni gördüğü ilk andan beri seni sevdi. Ama sana geç açıkladı çünkü bizim hayatımız buydu. Senin ona sevdiğin meyveyi sorduğun zaman Çınar senin fotoğrafına bakıyordu. Hatta Ata dalga geçmişti sevgili olun artık diye ama Çınar yapamadı. O zaman bize dediği şeyi iyi hatırlıyorum. ' Bu kadar tehlikeli bir işin içinde, ben bu kıza onu sevdiğimi nasıl söyleyeceğim ' demişti Ata'ya. Tam olarak bu noktadayız. Kendisi askerdi. İşi gücü hayatı her şeyi silahlar ve tehlikeden oluşuyordu. Sense tüm bunların içinde yabancılık çeken, solmamak için elinden geleni yapan bir çiçek gibiydin onun gözünde. O soldurmak istemedi bu hayatta seni. O yüzden de geç söyledi. Ona kalsa yine söylemezdi ama Murat komutanımın konuşması ile bazı şeyler kafasına dank etti. " dediğinde Ahu ayağa kalkmıştı. " Yani mesleğinden dolayı bana bir şey olacak korkusu vardı ve şuan o gerçekleşiyor öyle mi ? " dediğinde Nil kafasını sallamıştı onaylayarak. " İyi de ben bana çiçek gönderen o adamı tanımıyorum yani bilmiyorum. Neden benim peşime düşsün ki. Velilerden biri de değil. Ben tüm velileri tanırım. " dediğinde Nil kafasını sallamıştı reddederek. " Peşinde olduğu kişi sen değilsin. Biziz. Bize ulaşmanın yolu da senden geçiyor. Sana ulaşırsa, bize ulaşır. " dediğinde Ahu yutkunmuştu. Göz ucuyla Çınar'a bakmıştı. Çınar, Ata ile tartışma hali içinde görünüyordu. " Onu ben bulacağım. Mor şakayık ne ya ? Mor şakayık ne ! Lan ben bile sevgili olduktan sonra Şakayıkları sevdiğini anladım. Bu herif hiç tanışmamasına rağmen nerden biliyor Şakayıkları sevdiğini ? " dediğinde Ata elini Çınar'ın omzuna koymuştu. " Kardeşim sakin olsana. Hem bu çiçeğin anlamı lüks değil mi ? Ondan göndermiştir. " dediğinde Çınar sinirle ona dönmüştü. " O ne demek lan ? " dediğinde Ata kollarını önünde bağlamıştı. " Oğlum Şakayıkları her kız seviyor. Ben 30 kızla takıldıysam 20'si Şakayık seviyor zaten. Bu kızda onu seviyordur nasılsa diyip göndermiş olabilir. Aklına başka bir şey gelmesin. Hem bak sakinleş. Ahu iyi. Kapıda koruma var. Biz sence Ahu'nun başına bir şey gelmesine izin verir miyiz? " dediğinde Çınar göz ucuyla Ahu'ya bakmıştı. " Ya gelirse ? " dediğinde Ata da göz ucuyla Ahu'ya bakmıştı. " O zaman o herif kendi ölüm fermanını yazmış olur. " dediğinde Çınar başını sallamıştı onaylayarak ve içeri girmişti. Ata da peşinden girmişti. İçeri girdiğinde Ahu ona sarılmıştı. Çınar başta şaşırmış daha sonra karşılık vermişti. " Evden ayrılma. En azından bir süre. Ayrılacak olursan da bana haber et. Korumalar ile git mutlaka. " diyerek evden çıkmıştı. Nil de peşinden çıkmıştı. Ata, " Çınar'a ulaşamazsan beni ara. " diyerek Nil ve Çınar'ın peşinden evden çıkmıştı. Ata çıktığında Nil Bartın ile konuşuyordu. Nil telefonu kapattığında Çınar ve Ata'ys dönmüştü. " İyi haber. Evden herhangi bir cihaz çıkmadı. Bizi İstihbarat Teşkilat'ında bekliyorlar. " dediğinde Çınar arabaya binmişti. Ardından Nil ve Ata da binmişti. Yarım saat sonra Teşkilat'a vardıklarında toplantı salonunda herkes vardı. Mete bile oradaydı. " Evden cihaz çıkmamış. " Ata'nın konuşması ile Bartın başını sallamıştı onaylayarak. " Doğru. Çıkmadı. Ev detaylı şekilde kontrol edildi. Herhangi bir cihaz yok. " dediğinde Çınar sandalye'ye oturmuştu. Cem ise Boris'e bakıyordu. Boris, Cem'e ' ne var ' dercesine baktığında Cem konuşmaya girmişti. " Çok emindin cihaz olduğuna. Bir şey çıkmadı. " dediğinde Boris, yaslandığı yerden kalkmıştı. " Anlayamadım ? Ne demek istiyorsun ? " dediğinde Çınar da ona bakmıştı. " Evde cihaz aradın ? Cihaz olduğuna baya emindin. Ama temiz çıktı. Yanıldın. " dediğinde Boris kaşlarını çatmıştı. " Anlamadım. Siz beni mi sorguluyorsunuz şuan ? " dediğinde Çınar kollarını ' bilemem ' şeklinde kaldırmıştı. " Benim suçum yok. Olayla da bağlantım yok. Hannah ve benim Türkiye de yetkim bile yok. Üstlerimden izin almadan burda operasyona bile giremem. Girersem başı ağrıyacak olan benim. Basit bir çatışmaya bile giremezken, sevgilinin evine cihaz yerleştirme konusunda benden şüphe edemezsin. O bahsettiğiniz adam kim ? Onu bile buraya gelince öğrendim ben. Ben güya annemi gömüp işlerimin başına gidecektim. Bu birincisi. İkinci de sadece ben değil burda ben dışında 3 kişi de şüphelendi kayıt cihazı olduğuna. Buna sende dahilsin. Sakın unutma. " dediğinde Çınar oturduğu yerden kalkmıştı. " Ben tedbir için şüphe ettim kontrol edilmesini istedim." dediğinde Boris de öne çıkmıştı. " Ben ne için istedim ? Keyfimden değil herhalde değil mi ? " dediğinde Hannah öne çıkmıştı. Kollarını Boris'e dolamış ve Çınar'a bakmıştı. " İkiniz de sakin olun. Hem burdan kimsenin öyle bir şey yapacağını sanmıyorum. Buna bizde dahiliz. " dediğinde Çınar yerine oturmuştu. Boris ise biraz önce kalktığı yere yine yaslanmış ve kollarını önünde bağlamıştı. " Abi sen bir şey söyle bari. Biz bu herifi nasıl bulacağız ? Baban senin o. İllaki bir şey biliyorsundur. " Ata'nın konuşması ile Mete öne çıkmıştı. " Ben o herife baba demeyi bırakalı 10 sene oldu. Benim tek babam var o da Kenan amcam'dır. Bir şey bilmiyorum. Bildiklerimi de anlattım. " Nil yere eğdiği başını kaldırıp Mete'ye bakmıştı. " Babam için şehit denildi. Sen bunun hakkında bir şey biliyor musun ? " dediğinde Mete, Nil'e dönmüştü. " Senin bildiklerinden fazlasını bilmiyorum. En son şehit olduğu duydum. " dediğinde Bartın oturduğu yerden ayağa kalkmıştı. " Cenazesinde kimseyi istemedi. Sen nasıl duydun ? " dediğinde Mete derin nefes almıştı. " Babamdan. Telefonla konuşuyordu. Küçüktüm bende. Adamın sesini duydum. ' Kenan Kalaycı şehit oldu. ' denildi. Sevindi piç. " dediğinde Nil'in elleri yumruk olmuştu. Yumruk yaptığı elin üstünde bir el hissettiğinde serbest bırakmış ve elin sahibine dönmüştü. Bu Murat Üsteğmen'di. ' Sakin ol ' dercesine Nil'e bakıyordu. Nil usulca başını sallamıştı onaylayarak.
.......................
( ÖZEL KISIM - X KİŞİSİ )
X, kapının çalması ile başını dosyadan kaldırmıştı. Mavi gözlü bir genç içeri girdiğinde telaşlı görünüyordu. "Koruma evine alındı. " dediğinde X ayağa kalkmıştı. " Kim alındı? Şunu baştan anlatsana evladım. " dediğinde Mavi gözlü genç derin nefes alıp vermişti. " Ahu Yeşil. Nil Kalaycı'nın içinde bulunduğu timden bir askerin sevgilisi. Az önce koruma evine alındı. Kızın adı Ahu Yeşil. Askerin adı Çınar Güner. " dediğinde X başına ağrı girmiş gibi alnını tutmuştu. " Ne için alınmış. Ne oluyor öğrendin mi ? " dediğinde Mavi gözlü genç bıyık altından gülmüştü. " Hakaret sayarım. Tabi ki. Ahu hanım evinden içeri girdiğinde bir çiçek bulmuş. Masasının üzerinde mor şakayıklar varmış. Sanırım sevgilisi gönderdi sanıp Çınar'ı aramış. Ama çiçeği o göndermediği için terslik olduğunu fark etmiş. Tim ile birlikte sevgilisinin evine gitmiş. Duyduğuma göre birde not varmış. Ev İstihbarat tarafından arandı. Cihaz olduğundan şüphe ettikleri için. Ama ev temiz. Kamera kaydında ise bir şey yok. Giren kişi kimse binada kamera olduğunun farkında ve yüzünü gizlemiş. Ahu hanım da koruma evine alınmış. Başında İstihbarat'ın özel saha korumaları bekliyor. " dediğinde X, elini uzatmıştı mavi gözlü gence. Mavi gözlü genç ise neyi istediğini bildiği için telefonun galeri bölgesini açıp X'in önüne itmişti. İlk fotoğrafta 4 kişi vardı. Esmer ve kumral iki adam. Biri sarışın kız ve Nil. X, eliyle sarışın kızı göstermişti. " Ahu dedikleri bu mu ? " dediğinde Mavi gözlü genç başını sallamıştı onaylayarak. X'in eli bu sefer sarışın kızın baktığı kumral adama dönmüştü. Çınar o olmalıydı. " Çınar o ? " diye sorduğunda genç yine başını sallamıştı onaylayarak. X'in eli bu sefer esmer çocuğa gitmişti. " O kim ? " dediğinde genç fotoğrafa bakmıştı. " O Ata Yüksel. Nil'in timinden bir asker. " dediğinde X başını sallamıştı onaylayarak. Diğer fotoğrafta 3 tanıdık yüz görmüştü. Kaşlarını çatmıştı. Bunlar Mete ve Bartın'dı. " Onlar ? Onlar nasıl dahil oldu bu işe ? " dediğinde genç fotoğrafa bakmıştı. Mete bey, Rüzgar hakkında bilgi vermek için time ve İstanbul İstihbarat'ına ulaşmış. Bartın bey ise bazı operasyonlarda Tim ile beraber. " dediğinde X başını fotoğraftan kaldırıp gence bakmıştı. " Rüzgar ? O burada mı ? " dediğinde genç başını sallamıştı onaylayarak. " Tim onun peşinde. Çiçeği gönderen kişinin de o olduğunu düşünüyorlar. " dediğinde X yeniden fotoğraflara dönmüştü. Orda yabancılar vardı. " Diğerleri timden mi ? " diye sorduğunda genç iki kişiyi göstermişti. Yan yana duruyordu ve birbirine benziyorlardı. " Cem ve Ceren Kara. Kardeşler. Ve Nil'in timinden. " Bu sefer eli camın kenarında duran adama dönmüştü. " Murat Erdoğan. Tim komutanı. " dediğinde X'in eli diğer kız ve erkeğe gitmişti. " Peki onlar ? Onlar da mı timden ? " dediğinde genç başını sallamıştı reddederek. " Hannah Walker. Yabancı İstihbarat. Ama hangisinde olduğunu bilmiyorum. Sadece Yabancı İstihbarat için çalıştığı yazıyor hakkında. Diğeri de aynı şekilde. Boris Honest. Boris aynı zamanda Bartın'ın öz kardeşi. " dediğinde X başını fotoğraftan direk kaldırmıştı. " Bartın'ın kardeşi yoktu. Nasıl kardeşi bu çocuk? " dediğinde genç bir dosya açmıştı Boris hakkında. " Bugüne kadar yoktu. Haklısın. Ama zaten kendileri de yeni öğrenmiş durumu anladığım kadarıyla. Bartın'ın annesi ölmemiş. O olaydan sonra bir süre hastanede kalmış. Kendine geldiğinde oğlunu alıp gitmek istemiş. Ama bulamamış. Çünkü o zamanlar Bartın İstihbarat tarafından korunuyordu. Ve yerini belli başlı kişiler dışında bilen yoktu. Annesi bulamamış. Gittiğini ya da öldüğünü sanmış olacak ki, peşini bırakmak zorunda kalmış. Kocasının öldüğünü de bilmediği için, korkmuş yine gelir diye. Ve yurt dışına kaçmış. Orada aylar sonra birisi ile tanışmış. Onu sevmiş ve evlenmiş. Boris doğmuş. Yani anlayacağın Boris ve Bartın'ın anneleri aynı fakat babaları farklı. " dediğinde X kaşlarını çatmıştı. " Peki birbirlerinden nasıl haberi oldu bunların ? " dediğinde genç kollarını önünde bağlamıştı. " Cenaze onları birleştirmiş. Bartın ve Boris'in annesi hastaymış. Ölüm döşeğindeyken, Boris'e anlatmış Bartın'ı. Son kez görmek istemiş Bartın'ı. Boris, Bartın'ı bulmuş ama geç kalmış. Boris, Bartın'ı bulduğunda anne çoktan ölmüş. Tabi Bartın da İstihbarat olunca, hakkında bilgi bulmak baya zor olmuştur. Kadın Türkiye'li olduğu için mezarı buraya gömüldü. Boris de Türkiye'ye geldi. Hem cenaze için hemde Bartın ile tanışıp annesinin öldüğünü haber vermek için. Öyle tanışmışlar. " dediğinde X oturduğu yerden kalkmıştı. Eline ise Boris'in olduğu fotoğrafı almıştı. " Boris hakkında bana bilgi getir lütfen. " dediğinde genç başını sallamış ve odadan çıkmıştı. Elinde Boris'in fotoğrafı ve hemen yanında duran Bartın'ın fotoğrafı duruyordu. Saçları koyu ve göz renginin değişken olduğunu anladığı bir göz rengine sahipti Boris. İki fotoğraf vardı Boris'e ait. Birinde yeşil görünürken diğer içinde bulunduğu fotoğrafta grimsi görünüyordu gözleri Boris'in. X derin nefes alıp vermişti. " Özür dilerim. Her ikiniz içinde. Bilseydim, bunlar olmazdı." Boris ve Bartın'ın aynı karede durduğu fotoğrafı masanın üzerine bırakıp çıkmıştı odadan X.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.86k Okunma |
184 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |