30. Bölüm

25. Bölüm " ŞEHİT "

Aleyna Gece Kaya
aleyna_gece

Aynı şehirde, sen varsın, ben varım, biz yokuz.

Cemal Süreya

...........

' KAHRAMANCA ŞEHİT OLAN, HER POLİS, HER GÜVENLİK VE KORUMA GÖREVLİSİ, HER ASKER, VE HER SİVİL İÇİN. OSMANİYE'DE, BENİM DOĞDUĞUM ŞEHİRDE, GÖREV BAŞINDAYKEN KALP KRİZİ GEÇİREN, VE HAYATINI KAYBEDEN, POLİSİMİZ, GÜZEL KARDEŞİMİZ, VE AZERBAYCAN'DAN ÜLKEMİZE GELİRKEN DÜŞEN KARGO UÇAĞINDA BULUNAN KAHRAMAN ASKERLERİMİZİN ANISINA.....'

 

BÖLÜM ŞARKIMIZ : MAYA PEREST - YOK BANA BU CİHANDA

CEM ADRİAN - KÜL

..........................

Kulaklarını sağır edecek ses ne diye sorsalar, bu ses derdik. Polis sirenleri susmuyordu bugün Ankara'da. Başka bir yerde görevdeyken bir polis arkadaş Şehit olmuştu. Bu Defne'nin arkadaşlarından biriydi. Görev başındayken, şehit olmuştu. Büyük bir kalp krizi geçirmişti. Arkadaşları tarafından hastaneye kaldırılmıştı ama hastanede hayatını, yaşamını yitirmişti. Memleketindeydi kendisi. Etrafta bir sürü polis ve askerler vardı. Diğer meslek grupları da aynıydı. En önde, trafik polislerin motorları gazlıyordu. Ortasında cenazesi ve cenazeyi taşıyan araç. Arkalarında ise bir sürü ekip arabası vardı. Polis memuru görevde olduğu sırada kalp krizi geçirmişti. Kurtarılmamıştı. Ve diğer kötü haber ise başka şehirlerde vardı. Polisler kendi şehidini toprağa gönderirken, askerlerde diğer şehit düşen kardeşlerinin naaşlarını arıyordu. Kargo uçağı düşmüştü sınır bölgelesinde. İçinde ise nerdeyse 20'ye yakın personel vardı. İki haber de üst üste geldiğinde kimsenin keyfi kalmamıştı. Lanet günü gibiydi bugün. Tim de buradaydı. Defne, polis memuru kardeşinin, eşini teselli etmeye çalışıyordu. Başarabiliyor muydu ondan da emin değildi işte. Ama elinden geleni yapıyordu. Bu kadar kötü haberden sonra tek iyi olan bir haber vardı. O da iki kişinin dönmesiydi. Defne'nin şehit olan eşi ve yardımcı polis ile birlikte kaçırılan ve kayıp olarak geçen iki polis memuru sağlam şekilde bulunmuştu. Hafif yaraları vardı ama geçmişti. Onlar da Defne'nin arkasında duruyordu. Hoş bu kadar şehit haberinden sonra yaşadıklarına sevinirler miydi orası da bilinmezdi ama. Tim ve diğerleri için en çok sağır eden ses buydu. Polis sirenlerinin sesi ve ilerde o uçakta hayatlarını kaydeden, askerlerinin naaşları ile gelecek olan diğer Asker arabalarının sesi olacaktı. Herkes Ankara'daydı. Tim buradaydı. Ahu hatta Boris ve Hannah bile buradaydı. Şehidi toprağa verirken, herkes atmıştı biraz toprak. Hem şehit vermenin gururu hemde, bir daha onları göremeyecek olmanın üzüntüsü vardı herkeste. Eşi dik durmaya çalışıyordu. Nitekim çocuğu da öyleydi. İkisi de dik durmaya çalışıyordu. Cenaze bitmişti işte. Tören bu kadardı. Dualar okunmuştu. Toprak atılmıştı. Herkes gitmişti. Geride kalanlar çocuğu ve eşi olmuştu. Hep böyle olacaktı. Bazıları hayatına devam ederdi ama, onların asıl yakınları devam edemezdi. Bir gün önce, aynı sofrada yemek yemişlerdi belki ailecek. Ama bugün gittiklerinde o sofra olmayacaktı. Bir gün önce gülmüşlerdi belki. Ama eve gittiklerinde o gülüş belki olmayacaktı. Bir gün önce aynı yatakta uyuduğu insan şuan yoktu. Ve o eve gittiğinde yanlız yatacaktı. Belki bir gün önce kavga etmişlerdi. Ama eve gittiğinde o kavga olmamış olacaktı. Çünkü kavga ettiği insan yoktu artık o evde. Gidenler gitmişti. Kalanlar kalmıştı. Başımız sağolsundu. Her zaman böyle söylerlerdi değil mi ? Başımız sağolsun. Vatan sağolsun. Peki bu vatan sağ olur muydu bir gün ? Ömür boyu sağ şekilde kalır mıydı bu ülke ? O da bilinmezdi ya. Ama yine de Vatan sağolsundu. Bunun için yaşanırdı. Çünkü bu Vatan'ı sevmezsen, işini de sevmezdin. Adaletli olmaya yaklaşmazsan, hayatın boyunca Adalet sana uğramazdı. Bunun için yapılırdı her şey. Eylem gerektirirdi. Hukuk bunu söyler bunu bilirdi. Düşünceler suç değildi.

........................

" Kötüydü çok. Bu hep böyle mi ? " Hannah'ın sorusu ile Çınar başını sallamıştı onaylayarak. " Türkiye de şehit törenleri böyle yapılır. " dediğinde Hannah elleri ile oynamaya başlamıştı. Cem'in " Sizde nasıl olur ? " sorusu ile Hannah ona bakmıştı. " Çok farklı. Bizim gibi değil. Biz sessizce veda ederiz. Bazen de silah sıkılır. O duruma göre değişiyor. Herkes ne demek istiyorsa onu söyler cenazede. Sonra gidilir. Sirensiz. Sessizce ve resmi şekilde veda edilir." dediğinde Cem omzunu silkmişti. " Bizde böyle gürültülü oluyor işte. " dediğinde Hannah başını sallamıştı onaylayarak. Boris'e bakmıştı daha sonra " Sen hiç Şehit törenine gittin mi burda ? " dediğinde Boris kafasını sallamıştı reddederek. " Ama şaşırmadın ? " Nil'in sorusu ile Boris ona bakmıştı. " Annem burda ki törenlerin nasıl olduğunu söylemişti." dediğinde Nil kafasını sallamıştı onaylayarak. " Defne ne halde acaba ? Kızın kaybettikleri yetti. " Murat Üsteğmen'in söyledikleri ile Bartın kafasını eğmişti. " İstihbarat ile konuştum. Biraz Defne'ye izin vermişler. Kız önce, nişanlısını ve arkadaşlarını sonra diğer arkadaşını kaybetti. Burda ki İstihbarat'takiler Defne'nin dinlenmesi gerektiğini söylüyorlar. Mental olarak. Yarın Urla'ya gidiyor. " dediğinde Murat Üsteğmen kaşlarını çatmıştı. " Urla ne alaka ? " dediğinde Bartın ona bakmıştı. " Kız İzmir Urla da doğmuş. Dosyasında okudum. " dediğinde Murat Üsteğmen kafasını sallamıştı onaylayarak. " Peki orda kim varmış yani ailesi falan mı ? " dediğinde Bartın kaşlarını çatmıştı. " Hayır. Ailesi İzmir Karşıyaka da yaşıyormuş. Kendisinin Urla da eski evi varmış. Polisliğe hazırlandığı sırada, Urla da yaşıyormuş daha sonra tayini Ankara'ya çıkmış. Sen niye merak ettin durduk yere komutan ? " dediğinde Murat Üsteğmen, ' hiç ' diyip, konuyu kapatmıştı. Murat'ta anlamadıkları tuhaflık vardı. Nil de tek kaşını kaldırıp, Murat Üsteğmen'e baktığında, Murat Üsteğmen sabır çekerek, ayağa kalkmıştı. " Peki diğerleri ? Şu düşen uçak ? Onlar ne olacak ? " Hannah'ın sorusu ile, Ceren ona bakmıştı. Ceren, " En son hala arıyorlardı onları. " dediğinde Hannah omzunu silkmişti. Hannah'ın " Siz ne diyorsunuz Türkler ? Valla canımdan bezdim. Bir kötü haber daha alırsam, kendimi intihar edeceğim. " dediğinde Cem gülüşünü durdurmuştu. " Kendimi intihar edeceğim ne demek kızım ? İntihar edeceğim demen yeterli. Ayrıca ölemezsin. Yeterince şehit verdik bugün. Ben bir daha ölüm kaldıramam. O yüzden dur durduğun yerde. " dediğinde Hannah kaşlarını çatarak Cem'e bakıyordu. " Canımdan bezdim ! " dediğinde Ata ve Ceren gülmemek için kendisini zor tutuyordu. Diğerleri daha ciddiydi. Cem ise " Bez. Candır bu bezilir de sevilir de . " dediğinde Hannah elini alnına vurmuştu. ( May God grant me patience - Allah bana sabır versin. ) dediğinde, Nil camdan aşağı bakmıştı. Neden olduğunu bilmiyordu. Ama içini birden sıkıntı kaplamıştı sanki. Kendisinde huzursuzluk vardı. Camdan bakmak kesmemiş olacak ki, balkona çıkma gereği duymuştu. Arkasından da Boris çıktığında Nil ona dönmüştü. " Ne oldu ? " diye sorduğunda Nil omzunu silkmişti. " Sıkıntı kapladı birden içimi. Bunaldım çıktım. " Boris kaşlarını çattığında göz ucuyla, aşağı da duran kişiye bakıyordu. Mete oradaydı. Telefon ile biriyle konuşuyordu ( ! ) pardon kavga ediyordu. " Onun yüzündendir. Sahi o niye geldi ? Ve kimle kavga ediyor ? " dediğinde Nil gözlerini devirmişti. " Burası İstanbul değil Ankara. Bu iki katlı ev de Ankara'da ve bu ev onun eski evi. Ayrıca görev yeri de burası. Bu şehir. Ondan burda. Kimle kavga ettiğine gelecek olursak, bilmiyorum. Ama kız arkadaşı olduğunu tahmin ediyorum." dediğinde Boris kaşlarını çatmıştı. " Kız arkadaşı mı ? Onun sevgilisi mi var ? " dediğinde Nil bilmiyorum dercesine omzunu silkmişti yine. " Telefonu çaldığında göz ucuyla kimin aradığına baktım. Ekranda ' Ceylan ' ismi gördüm. Sanırım kız arkadaşı. Bence çok çalışıyor ve kız arkadaşına vakit ayıramıyor bu aralar. Kız da ona kızıyor. Bu da derdini anlatamadığı için, kavga ediyorlar. Bir sivile MİT ajanıyım diyemez ya. " dediğinde Boris onaylayarak başını sallamıştı. " Doğru diyemez. Ama polisim diyebilir. " dediğinde Nil de hak vererek kafasını sallamıştı. " Peki sen ?" diye sorduğunda Boris " Ne ben ? " diye cevap vermişti. " Yani senin hiç mi olmadı kız arkadaşın, bir sevgilin, aşık olduğun bir kız? " dediğinde Boris 'Olmadı. Aşk benden uzak olsun mümkünse. ' dediğinde, Nil Boris'in kollarını tutmuştu. " Ata'ya hiç benzemiyorsun ama sen ? " diye sorduğunda Boris ona kafa karışmış gibi bakıyordu. " Anlayamadım ? " dediğinde Nil derin nefes alıp vermişti. " Aşk benden uzak olsun dedin. Ata da öyle diyordu ama o çapkın diye söyler onu. Ciddi ilişki insanı değil pek. Ama sen ciddi ilişki insanı gibi duruyorsun." dediğinde Boris başını sallamıştı onaylayarak yine. " Öyleyim zaten. " dediğinde bu sefer kafası karışmış gibi bakan kişi Nil'di. " Niye öyle dedin o zaman ? " diye sorduğunda, Boris göz ucuyla, arkada içeride olan Hannah'a bakmıştı. " Ben ilk ve son kez aşık oldum. Onda da neredeyse onu kaybediyordum. " dediğinde göz ucuyla Hannah'a bakmıştı yine. Nil de o tarafa baktığında kaşlarını çatmıştı. Boris'in aşık olması ile Hannah'ın ne alakası vardı ki. Aklına bir ihtimal geldiğinde Boris'e bakmıştı gözlerini açarak. Boris ise koca gözlerle Nil'in ona baktığını görünce, kafasını iki yana sallamıştı ' saçmalama ' dercesine. " Aklına gelen ihtimali sil. O anlamda demedim. Ben Hannah'a aşık olmadım. Hiç o gözle bakmadım. Bakmam da. O da bana bakmaz. Kaybediyordum derken, sevdiğim kadın yüzünden ve kendim yüzünden kaybediyordum. " dediğinde, Nil kaşlarını çatmıştı. " Nasıl yani ? " dediğinde Boris derin nefes vermişti. " Normalde gizli bilgi anlatılmaması lazım. Ama eski olduğu için sorun yok. Bir kız vardı. İsmi Bella. Kızıl saçları ve gözleri mavi olan bir kız. O zamanlar peşinde olduğumuz biri vardı. Adamda her pislik vardı ama geneli uyuşturucu. Bir gün baskına gittik. Evde gizli kamera varmış. Bilmiyorduk. Baskından bir iki gün sonra tanıştım onunla. İlk başta masum gibi geliyordu. Neyse barda tanıştık . Birisi onu rahatsız etti. Kız da bırakması için bağırınca ben olaya dahil oldum. Teşekkür icin bir şeyler içme teklifinde bulundu. Kahve içilecek bir yer olmadığı için o saatte, bize gittik. Hannah o gün arkadaşında kalacaktı. Ama şarj cihazını unuttuğu için eve geldi. Bizi gördü. Bende tuhaflık olmasın, kız beni tuhaf bilmesin diye Hannah ile tanıştırdım. Kız kardeşim olarak. Baskın verdiğimiz evde kamera varmış dediğim gibi. Bilmiyorduk. 1 ay sonra ben Bella ile tanıştıktan bir ay sonra adamı bulduk. Ve içeri aldık. Ben o herifi içeri tıkarken, Bella ve Hannah'ta alışverişteydi. İlk kez birine güvenmiştim. Birisi kardeşim diğeri de sevdiğim kadın. İki kadın alışverişe çıktı. Ne olabilir diye düşündüm. Başlarına bir şey de gelemezdi. Çünkü Hannah'ta ajandı. Bella bizi polis olarak biliyordu. Biri bir şey yapmaya kalksa Hannah izin vermezdi buna. Asıl tehlike Bella'ymış. Bilemedim. Bella bizim yakaladığımız adamın kız kardeşiymiş. Abisinin peşinde olduğumu, o eve girdiğimizi de biliyormuş. İlk baskında kameradan görmüş. O barda da benimle tanışması tesadüf değilmiş. Yani kısmen değilmiş. Kafa dağıtmaya bara geliyor. Beni görüyor ve abisinin peşinde ki polis olduğumu anlayınca dikkatimi çekmek için kendisine içki içme teklifinde bulunan adamı kullanıyor. Benim de dikkatimi çekiyor. Öyle işte. Ben abisini alınca o da benden Hannah'ı aldı. Hannah ve onu alışverişte yanlız bıraktığım gün ve abisini yakalamaya gittiğim gün, Bella Hannah'ı kaçırmış. Hannah'ı bulduğumda elleri yukardan termal zincir ile bağlıydı. Ve birisi silah çekiyordu ona. Hannah kurtulurdu normalde fakat zincirler normal değildi. Termaldi. Ve hareket ettikçe daha çok sıkıyorlardı Hannah'ı. Bir iki dakika daha geç gelseydim, Hannah yoktu. Ölmüştü. Ondan sonra da hayatımda biri olmadı zaten. " Nil, daha tanımadan nefret etmişti Bella denen kızdan. " Peki kız ? Bella dediğin kız. O şuan nerde ? " dediğinde Boris derin nefes vermişti. " Hapiste. Hem bir ajanı kaçırmaktan hemde abisine yardımdan etmekten yargılandı. " dediğinde Nil başını sallamıştı ' İyi bari ' dercesine. Boris ve Nil tekrardan içeri girdiğinde Hannah elinde ki telefon ile hayal kırıklığı ile Boris'e bakıyordu. Boris kaşlarını çatıp, Hannah'a baktığında Hannah tekrardan telefonuna gelen mesaja ve daha sonra Boris'e bakmıştı. Boris bir şeyler olduğunu anladığında, telefonu çekip mesaja bakmıştı. Mesaj Ethan'dan gelmişti. Her şey kötü olmuştu işte. Boris yutkunarak Hannah'a baktığında, Hannah hayal kırıklığı ile ona bakmıştı. Nil de mesajı okuduğunda yutkunmuştu. Bella ölmüştü. Ethan'ın mesajında öyle yazıyordu. Cezaevinde ölmüştü. Boris ellerini yumruk yapıp, telefonu Hannah'ın eline tutuşturup çıkmıştı evden. Hava almaya ihtiyacı vardı. Hannah'ta peşinden çıkmıştı.

 

Bölüm : 11.11.2025 23:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...