
Kaçtığım bütün savaşların, yaralarını taşıyorum.
Fernando Pessoa
" Annen bir daha asla dönmeyecek. " Nil bir adamla konuşuyordu.
" Yapma . "
" Yapacağım. Baban asla geri dönmeyecek. Çünkü seni sevmiyordu. "
" Dur artık. "
" Durmayacağım Nil. O ölmek istemene sebep olan boşluk hissi varya ? "
" Sus artık. "
" Susmayacağım Nil. O her gün ölmek istemene sebep olan o his, günler geçse de asla bitmeyecek. Seni asıl öldürecek olan o umutsuzluğun olacak." Nil o gece yine ter içinde uykusundan uyanmıştı. Rüyasında olan bir adam vardı. Ama onu tanımıyordu. Saç rengi ve göz rengi babasına benziyordu. Ama tipi babası değildi. Biliyordu çünkü daha önce babasını rüyasında görmüştü. O kişi babasının yanında olan bir kişiydi. Daha önce ikisinin fotoğrafını görmüştü. Rüyasında gördüğü o adam, o olmalıydı. Ama hiçbir şey anlamamıştı Nil. O adamı bir kez bile görmemişti. Hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Neden bir anda rüyasında görmüştü o adamı. Nil yan tarafında olan yatağa baktığında Ceren'i görmüştü. Ceren, endişeli bir şekilde ona bakıyordu. Nil rüya görürken ' Sus ' diye bağırıyordu. Ceren ona uyanmıştı. " Nil ? İyi misin ? " Nil ilk başta ' değilim. ' demeyi düşünmüştü. Ama daha sonradan kendini toparlayıp, bu düşünceden vazgeçmişti. " İyiyim. Sen uyu. " Nil ayağa kalktığında, Ceren onu durdurmuştu. " Nereye ? "
" Hava almaya çıkacağım. Kahve içeceğim. Sen yat. "
" Sende uyusan ? Yarın operasyon var. Dinlenirsin. "
" Sabah olmasına az kaldı. Ben geri uyuyamam. Sen yat. " Ceren, bir şey daha söylemek istemişti ama buna fırsatı kalmamıştı çünkü Nil çoktan odadan çıkmıştı. Ceren yanında duran telefonunu kontrol ettiğinde saatin sabah 5 olduğunu görmüştü. Saat 7 de uyanacaklardı. Daha fazla üstelemeden geri yatağına yattı. Kafası karışıktı. Ceren, Nil için üzülüyordu. Onu bir haftadır dalgın, 4 gündür de rüya görürken izliyordu. Birilerine anlatmak istiyordu. İçinden ' kızarsa kızsın ' diye geçirdi. Uyandığında operasyona çıkmadan önce Murat Komutan'ı kenara çekip durumu anlatacaktı. Murat Komutan onu anlardı. Murat herkesi anlardı. Ekibin içinden ailesi ile problemi olan biri de Murat'tı. Ama onun ailesi, Nil'in aksine ölmemişti. Murat Üsteğmen kendi ailesiyle konuşmuyordu. Onun ailesi Murat'ın hiçbir zaman asker olmasını istememişti. Murat Üsteğmen'in babası ünlü ve başarılı bir Müteahhit'ti. Askerliği küçük görüyordu. Oğlunun da kendisi gibi bir Müteahhit olmasını istemişti. Annesinin ise kabul etmeme sebebi, küçük gördüğü için değildi. Tehlikeli bir meslek olduğu içindi. Murat Üsteğmen'in annesi oğlunu kaybetmekten korkuyordu. Ama yine de zorlansa da, oğlunun yanında olmuştu. Murat Üsteğmen sadece ablası ve annesi ile görüşüyordu. İlk asker olduğunda babası ile kavga etmişti ve evden ayrılmıştı. Annesi ve ablası ile gizlice konuşuyordu. Murat'ın bir telefonu daha vardı gizli olan. O telefon ile sadece annesi ve ablasını arıyordu. Murat'ın askerlik yaptığı yerde, ablası yaşıyordu. Annesi arada oraya geliyordu. Murat o zaman görüşüyordu onlarla.
......
" Uyku mu tutmadı? " Nil yanına gelen Yarbay Alp ile bir an irkilmişti. Bahçede çardakta oturuyordu. Yarbay, onu görüp yanına gelmişti. " Korkuttum mu ? "
" Hayır. İyiyim. Sizi de uyku tutmadı galiba ? "
" Ben sabahları bu saatte kalkarım. Alışkanlıklar kolay bitmiyor. "
" Haklısınız. "
" Neyin var ? Solgunsun. "
" İyiyim. Sadece biraz hasta hissediyorum. "
" 2 saat sonra uyanman gerekecek. İstersen gidip, uykunu al. "
" Uykumu aldım Komutanım. "
" Operasyon da ölü bir Astsubay görmek istemiyorum Nil. "
" İyiyim Komutanım. "
" Bak, seni zorlamak istemiyorum ama artık bende bu timin içindeyim. Anlat. "
" Önemli bir şey yok Komutanım. Sadece kötü bir rüya gördüm. Ama toparlarım sabaha. "
" Emin misin ? "
" Eminim Komutanım. "
" Peki. Seni daha fazla zorlamayayım. Anlatmak istersen, burdayım. "
" Sağolun Komutanım. " Yarbay Alp gittikten sonra Nil yine yalnızlığına bürünmüştü.
......
( 08.00 )
" Dikkat ! " Murat Üsteğmen'in komutuyla tim ' hazır ol ' kısmına geçmişti. Yarbay Alp'in konuşmasından sonra tim operasyon için helikoptere binmişti. Murat Üsteğmen'in bakışları Nil'in üstündeydi. Tim bahçeye çıkmadan önce, Ceren onu kenara çekmiş ve konuşmuştu.
......
( 07.30 )
" Komutanım? Biraz konuşabilir miyiz? "
" Geliyorum. "
" Komutanım Nil'in halini hiç beğenmiyorum. "
" Bende. Ama neyi olduğunu bilmiyorum. Bir bulsam, düzelteceğim. "
" Ben biliyorum Komutanım. "
" Nedir ? "
" Babası... "
" Babası mı ? "
" Nil bir kaç gündür rüyasında babasını görüyor Komutanım. O yüzden dalgın. Bugün de gördü galiba. Uyuyordum ben. ' Sus ' diye sayıklıyordu. Ona uyandım. "
" Bir şey anlattı mı ? "
" Hayır. Diğerleri ne kadar biliyorsa, bende onu biliyorum. "
" Başka birine söyledin mi ? "
" Hayır. Cem'e bile anlatmadım. Suçlu hissediyorum. "
" Tamamdır. Operasyondan sonra konuşacağım. Sağol Ceren. "
" Komutanım? Sizce gerçekten babası..."
" Şehit mi ? "
" Evet Komutanım. Sizce gerçekten bir asker miydi Şehit oldu. Yoksa gerçekten Nil'i sevmeyip gitti mi ? "
" Ben bir tek içimde olan sese güvenirim. Çünkü o senin ne istediğini bilir ve ona göre tavsiye verir. Gerçek ne bilmiyorum ama içimde ki ses bana onun mecburen gittiğini ve hala buralarda, hayatta olduğunu ama geri dönemeyeceğini söylüyor. "
" Nil buna inanmıyor. Ona göre babası onu terkeden, 4 yaşında ki bir çocuğun sorumluluğunu alamayacak kadar şerefsiz bir insan. "
" Gerçek elbette çıkar bir gün. Aslında araştırılması gerekir. "
" O işe yaramamış. Nil... Asker olduğu ilk zamanda yaptığı ilk şey babasını araştırmak olmuş. "
" Bir şeyler bulabilmiş mi ? "
" Hayır Komutanım. Adam hakkında hiçbir şey yok. Sanki böyle bir insan hiç var olmamış gibi. "
" Anlaşıldı. Sağol Ceren. Bahçeye çıkalım. "
........
Nil, üstünde bir göz hissettiğinde, gözlerini camdan çekip o tarafa baktığında Murat'ı görmüştü. Murat Üsteğmen ona bakıyordu.
" Bir sorun mu var Komutanım ? "
" Hayır Nil. Sadece.... "
" Sadece ? "
" Biraz solgun görünüyorsun. Hasta mısın ? "
" Hayır Komutanım. "
" Uykunu alabildin mi ? "
" Aldım Komutanım. "
" Emin misin ? "
" Eminim Komutanım. "
" Anlaşıldı. " Murat Üsteğmen cama döndüğünde, Nil yanında hemen oturan Ceren'e döndü. Ceren ise yapmayacağı bir şeyi tekrar yaparak yalan söyledi. 'Bilmiyorum' dercesine kafasını salladı. Nil, gözlerini Ceren'den çekip tekrar cama dönmüştü. Aklında hala gece yaşadığı olay, ve rüyasında gördüğü adam vardı. Çınar telefonu ile ilgileniyordu. Tekrar sarı papatyanın fotoğraflarına bakıyordu. Çınar'ın bir sevdiği vardı. Kız anasınıfı öğretmeniydi. Operasyonda tanışmışlardı. Çokta operasyon sayılmazdı. Sarı papatyanın öğrencilerinden birisinin babası polis özel ekipteydi. Ve küçük kızı, babasının düşmanı kaçırmaya kalkmıştı. Sarı papatya hemen babasını aramıştı. Olay yerine yakın olan Gölge timi olduğu için, onlar müdahale etmişti. Çınar orda görmüştü sevdiği kızı. Çınar aşktan anlamazdı. Hayatına da kimseyi almamıştı. Ama bu kız onun hiç haberi olmadan hayatının tam ortasına yerleşmişti bile. Sarı Papatya narindi. Silahları sevmezdi. Çınar bu yüzden ona hiç ona sevdiğini söylememişti. Çünkü öğretmeni tanıyordu. Kendisi askerdi ve bu tehlikeli dünyaya narin bir çiçeği koymak, ve onu soldurmak istemiyordu. Öğretmen ilk defa böyle tehlikeli bir yerde çalışıyordu.
" Senin aşk acını sikeyim Çınar. Yeter lan. İtiraf et kıza kurtul. " Ata'nın konuşması ile herkes Çınar'a ve elinde fotoğrafına baktığı telefona dönmüştü.
" Senin için söylemesi kolay anasını satayım. Ben nasıl söyleyeyim bu kıza bu kadar tehlikeli işin içinde ' seni seviyorum ' diye. Kabul edeceği ne malum... "
" Amma abartın ha. Söyleyeceksin bitecek gidecek. "
" Sen bir kızı Sevde göreyim ben. "
" Ben tüm kızlara aşığım. " Ata, ekibin çapkın olan tarafındaydı. O kimseye sevgili gözü ile bakmamıştı bugüne kadar. Genel olarak Ata'nın kadınlar ile ilişkisi onlarla birlikte olana kadardı. Ata ile birlikte olmak için kızlar teklif ederdi. Ata da kabul edip, bir geceyi onunla geçirirdi. Daha sonra kız falan kalmazdı. Ata'ya bugüne kadar doğru düzgün seven bir kız gelmemişti. Ata'nın etrafında ki kadınlar da Ata gibi ciddi ilişki insanı olmuyordu.
" Olum yemin ettim. Şu herifin bir kadına aşık olduğunu görmeden bana ölmek yok. " Cem'in konuşması ile herkes gülmüştü. " Cem haklı olum. Bulsana şu time bir yenge. "
" Ya Komutanım beni yanlış anlamayın ama ben böyle mutluyum. Siz bana öğüt vereceğinize kendinize bulsanız birini. Bir yengemiz olsa. "
" Olum beni kim ne yapsın ? Siz beni boşverin. Sizin mutluluğunuzu göreyim ben yeter. "
" Aşk olsun Komutanım o ne biçim laftır. Ne demek ' beni kim ne yapsın? ' sizin gibi yürekli ve yakışıklı Komutan'ı zor bulurlar. "
" Sağol Ceren'im. Ama herkes aynı düşünmez. "
' İnişe geçiyoruz. ' Pilotun seslenmesi ile herkes son hazırlıklarını tamamlamıştı. Sahaya indiklerinde, Murat Üsteğmen en öndeydi. Sol tarafında Çınar, sağ tarafında Ceren, arka tarafında Nil, Ata, ve Cem duruyordu. Cem, - Yanlız beyler... - demişti ki Nil ve Ceren'in ona bakması ile, - Pardon, Bayanlar ve Beyler - diye düzeltme yapmıştı. " Burası sessiz. Ve hoşuma gitmedi. Buranın daha kalabalık olması gerekmiyor muydu ? "
" İn cin top oynuyor amına koyayım burda. " Ata'nın konuşması ile tim daha sıkı bir şekilde silahları tutmuştu. Operasyona gelirken, kalabalık olmasını bekliyorlardı. Bomba tacirlerini basacaklardı. Fakat girecekleri evde ve etrafında kimse görünmüyordu.
" Dikkatli olun beyler. Bu benim de hoşuma gitmedi. "
" Komutan haklı. Sağımdan, solumdan izleniyor muşuz gibi bir his alıyorum. " Nil'in konuşması ile, herkes etrafında dönmeye, silahlarını sağ-sol olarak döndürmeye, uzakta olan kısımlara bile bakmaya başlamışlardı. Çünkü biliyorlardı ki Nil bir şey hissederse o doğru çıkardı. Tim de hepsinin görevi, karakterleri farklıydı. Nil'in hisleri kuvvetliydi. O bir şey hissederse doğru çıkardı. Murat'ın gözlem yeteneği vardı. İnsanları iyi okurdu. Ata ve Çınar ciddi davrandı hep. Boş laf etmezlerdi. Zekaları konuşurdu. Cem ve Ceren'in matematiksel, ve planlı zekaları vardı. Her türlü bulmacayı, her türlü bilmeceleri en hızlı şekilde çözerlerdi. Bir düğümü kolaylıkla halledebilir, bombayı iki 2 dakikada etkisiz hale getirirlerdi.
" Evin içine giriyoruz. " Murat Üsteğmen'in komutu ile evin içine girmişlerdi. Ama etrafta kimse görünmüyordu. Başka bir odaya girdiklerinde, bir ceset bulmuşlardı. Bir çocuk cesediydi. Murat Üsteğmen etrafa baktığında bir bomba görmüştü. Ama bu tek bir bomba değildi. Evin her noktasında bir bomba vardı. Ve hepsinin bozulması farklı şifreler ile bağlantılıydı.
" TUZAK BU ! ÇIKIN EVDEN ! "
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.86k Okunma |
184 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |