
Hafif acılar konuşabilir. Ama derin acılar, dilsizdir.
Seneca
Boris hayatında ilk kez başarısız olmuştu. Hayatında ilk kez bir şeylere sorgulamadan inanmıştı. Sonucu ise kız kardeşinin kaçırılması olmuştu. Boris'in kız arkadaşı Bella Gloria sanıldığı kadar masum çıkmamıştı. Tam kızıl şeytandı. Bella ile bir gece barda tanışmıştı Boris. Boris tesadüf olduğunu sanıyordu fakat durum öyle değildi. Bella'nın abisi tam uyuşturucu baronuydu. Yaralamadan da sabıkalıydı. 1 ay önce onu yakalamak için Boris'i görevlendirmişlerdi. 1 ay önce ki Bella'nın abisinin bir evine baskın yapmışlardı. Gizli kamera olduğu için kimse bilmiyordu çekildiklerini. Bella, onlar evden bir şey bulamayıp ayrıldıktan sonra kamera kayıtlarına bakmıştı. İzlemişti görüntüleri. İçeri giren kişilerin en önünde bir adam ve bir kız vardı. Amirleri olmalıydı. Bella'nın dikkati onlara yönelmişti. Adamın gözleri ela gibi görünüyordu. Biraz daha görüntüleri yaklaştırdığı sırada göz rengini daha iyi görmüştü. Gözlerinin iç kısmı açık renkteydi. Kahve gibi görünüyordu. Kenarları ise yeşildi. Saçları koyu ve dağınıktı. Adamla birlikte önde giren kıza bakmıştı bu sefer. Bakmasının iki nedeni vardı. Birisi adamla birlikte önde girmesiydi. Diğeri ise adamın farkında olmadan, içeri girdiği ilk anda kızın kolunu tutmasıydı. Onu korumak istiyor gibi bir hali vardı. Kaşlarını çatmıştı Bella. İkisinin arasında ne vardı ? Kızı dikkatlice incelemişti. Kızın uzun düz saçları vardı. Yanında ki adam gibi koyuydu saçları. Gözleri ise adama göre normal yeşildi. Yeşilin tonu adama göre açıktı. Adam, yanında ki kızın kolunu tuttuğu anda kız ile göz göze gelmişlerdi. Kız gözleri ile konuşuyordu resmen. Bella'nın anlamadığı bir şeyleri, yanında ki adamın gözlerine bakarak onaylamıştı. Adam bir süre sonra derin nefes verip kızın kolunu bırakmıştı. Bir şey bulamadıklarında adamın nasıl delirdiğini görmüştü. Adamın bu tavrına tebessüm etmişti. Sinirliyken nasıl çekici görünürdü ki bir insan ? Kamera kayıtlarını izlemeyi bitirdiğinde eve giren kişilerin kim olduğunu düşünmeye başlamıştı. Daha önce abisini polis almıştı. Ama yeterli delil olmadığı için bırakmışlardı. Büyük bir ihtimalle bunlarda polisti. Nasıl bulacağını bilmiyordu onları. Ama bir şekilde halledecekti artık. 2 gün sonra Bella bir bara geçiş yapmıştı. Amacı eğlenmekti. Ama şans ondan yana olmuştu. Kapıdan içeri girdiğinde 2 gün önce kamera kayıtlarında gördüğü adamı görmüştü. Yalan yoktu yakışıklıydı. Özellikle siyahlar içinde bir yemek gibi lezzetti görünüyordu. Bella, kana susamış bir vampir gibi adamı süzüyordu. Dışardan dar görünen ama yakından bakıldığında üstüne yapışmayacak kadar biraz bol duran siyah tişört, siyah deri ceket, ve altına siyah pantolon giymişti. Bella bel tarafına baktığında silahı görmüştü. Adam ile tanışmak zorundaydı. Fakat nasıl tanışacağını bilmiyordu. Çünkü bu adam normal bir şekilde yanına gelen ve tanışmak isteyen bir kızı umursayacak gibi görünmüyordu. Bella nasıl tanışacaklarını düşünürken, istediği fırsat ayağına gelmişti. Yanına bir adam yaklaşmış ve bir şeyler içme teklifinde bulunmuştu. İçme olayı ise kesinlikle bahaneydi. Bella'yı yatağa atmak istediği çok açıktı. Bella istemediğini söyleyerek adamı reddetmişti. Ama gitmeyeceğini biliyordu ki tahmin ettiği gibide olmuştu. Adam ısrar ederek ve hadsizce kolunu Bella'ya atmıştı. Bella istese adamı yok ederdi ama masum kızı oynamak zorunda kalmıştı. Sesini yanında ki sarışına yükselterek istemediğini, ısrar etmemesi gerektiğini ve onu bırakmasını söylemişti. İstediği olmuştu işte. Bazılarının dikkatini çekmişti. Bazıları sarhoş olduğu için barda ki kızı umursamamıştı. Dikkattini çektiği kişilerin arasında o adam da vardı. Adam daha fazla ısrar edeceği zaman, bir el onu Bella'dan uzaklaştırmıştı. Bella o tarafa baktığında o adamı görmüştü. Gözleri yakından daha güzeldi. Kaşlarını çatarak göndermişti adamı. Bella tekrardan masum kızı oynayarak kibarca " Thank you. I'm Bella." diyerek teşekkür etmiş, ve kendini tanıtmıştı. O adamın da adını öğrenmişti. Boris'ti adı. Adı güzeldi. Boris tam gideceği zaman Bella onu durdurmuştu. Teşekkür için bir şeyler ısmarlamak istediğini söylemişti. Sonrası ise kendi kendine oluşmuştu. Boris ile barda biraz sohbet ettikten sonra, ikisi de sarhoş derecesinde olmasa bile içkili oldukları için kahve içmeye gitmişlerdi. Saat gece yarısını çoktan geçtiği için, açık yer bulunmazdı. Boris karşılığında evinde kahve içmeyi teklif etmişti. Bu Bella için güzel fırsattı. Evinin adresini öğrenecekti. Hemen kabul etmişti. Hannah o gece evde değildi. Boris bu yüzden rahattı. Karşında ki kişiyi tanımıyordu henüz. Bu yüzden Hannah ile tanıştırmak istememişti. Ev olayına geçiş yapacak olursa da o kısımda sorun değildi. Çünkü yakın zamanda başka bir eve taşınacaklardı. Boris kızdan etkilenmişti. Güzel kızdı Bella. Uzun kızıl saçları vardı. Kahvelerini bitirdiklerinde Hannah çıka gelmişti. Boris bu durumu tuhaf karşılamıştı. Arkadaşında kalacağını söylemişti. Ve Hannah'ı iyi tanıyordu. Bir sorun olmasa eve gelmezdi. Hannah eve girdiği ilk anda kızıl kızı gördüğünde, kaşlarını çatmıştı. Silahına davranacağı sırada, yanında Boris'i farkettiğinde alayla kaşları yukarı kalkmıştı. Boris, Hannah'a ne olduğunu sorduğunda Hannah şarj cihazını unuttuğunu, arkadaşı ile yakınlardayken, eve uğrayıp almak için geldiğini söylemişti. Boris, Bella ve Hannah'ı başta tanıştırmak istemese de sonradan Hannah geldiği için, tanıştırmazsa kabalık olacağını düşünüp " Hannah. My sister. " diyerek tanıştırmıştı. Hannah kız kardeşiydi. Kibarca elini uzatmıştı kızıla. Bella ise baştan beri oynadığı kibar ve masum kızı tekrardan oynayarak elini Hannah'ın kibarca sıkıp " Pleased, Hannah. I'm Bella. " diyerek kendini tanıştırmıştı. Hannah şarj cihazını aldıktan sonra Boris'in son dikkatli ol uyarılarını dinlemiş, ve merak etmemesini söyleyerek Boris'in yanağına sulu bir öpücük kondurarak evden çıkmıştı. Boris tekrardan kızıla döndüğünde Bella sevimli şekilde Boris'e gülümsemişti. Sonrası ise kendileri bile farkında olmadan gelmişti. Ne zaman aldıklarını bilmedikleri telefon numaraları ile iletişime geçmişlerdi sürekli. Bazen Boris ile tek başına, bazen Hannah ve Bella tek başına bazen de üçü gezmişlerdi. Bella gerçekten sevmiyordu onu. Aşık değildi. Ama bu durumdan rahatsızda değildi. Boris başta soğuk olsa da zaman geçtikçe yakışıklı ve eğlenceliydi. Hannah ise enerjisi bitmeyen cıvıl cıvıl bir kızdı. Bella ise sadece bekliyordu. Abisinin tekrardan peşine düşecekleri güne kadar onlarla vakit öldürüyordu. Ve beklediğinden kısa sürmüştü. Sadece 1 ay sürmüştü. Hannah, Boris ve Bella sinemaya gidecekleri. Sinemaya girecekleri zaman Boris'in telefonu çalmıştı. Boris telefonu açıp, karşıdaki kişiyi dinledikten sonra onu onaylayıp, yarım saat içinde yanlarında olacağını söylemişti. Boris kızlara dönüp, işinin çıktığını ve filmi ikisinin izlemesi gerektiğini söylemişti. Boris tam gitmek üzereyken, Hannah onu durdurmuş ve gelmek istediğini söylemişti. Çünkü belli ki bir görev çıkmıştı. Boris ise gerek olmadığını hemen halledip geleceğini, filmi izlemeleri gerektiğini söylemişti. Sonra da Hannah'ın alnına bir öpücük kondurarak gitmişti. Boris bu film için kızlara söz vermişti. Romantik Komedi sevmiyordu ama kızlar uzun zamandır bu filmi bekliyordu. Kendisi izlemese bile kızlar o filmi izlemeliydi. Boris o gün hata yapmıştı işte. Olacakları bilseydi asla yapmazdı. Çünkü o gün Hannah kaçırılmış, ve kaçıranların arasında sevdiği kadının olduğunu da anlamıştı. Bella'nın abisi ile ilgili gelişme vardı. Boris, hemen adamı alıp, birliğe teslim edip yanlarına dönerim diye düşünmüştü. Ne Bella'nın, Hannah'ı kaçıracağından haberi vardı ne de o peşinde olduğu kişinin Bella'nın abisi olduğundan haberi vardı. Bella onunla tanıştığında abisi olmadığını sadece bir kız kardeşi olduğunu ama uzakta yaşadığı için çok gelmediğini söylemişti. Boris'in yaptığı ilk ve tek hata o kıza güvenip, kız kardeşini emanet etmekti. Boris gittikten sonra Hannah umursamayarak sinema olayına girmişti. Filmin başlamasına 2 dakika vardı. Film başladığında Hannah keyifle filmi izlerken Bella'nın aklı Boris'teydi. Neler oluyordu ? Filmin bitmesine az kala Bella'nın telefonuna mesaj gelmişti. Mesajda abisinin yakalanmak üzere olduğunu, evlerden birine de baskın yapılacağı yazıyordu. Bella'nın planına geçmesi gerekiyordu fakat sinemada oldukları için bir şey yapamıyordu. Film bittikten sonra Bella, alışveriş yapmayı önermişti. Alışverişten çıkıp, bir sokağa döndüklerinde ise köşeden çıkan bir adam Hannah'ı bayıltmıştı. Bayıltmasının sebebi karşı koyma ihtimaliydi. Hannah'ta polisti ve büyük bir ihtimalle hem fiziksel hemde belinde ki silahı kullanarak karşı koyardı. Boris'in Hannah'ın kaçırıldığını öğrenmesi ise 2 saat sonraydı.
..............
Boris, kamera kayıtlarına bakarken gözlerinde işlemediği cinayetin detayları vardı. 2 saat önce kız kardeşi gibi gördüğü Hannah'ı alnından öpmüştü. Sevdiği kadın Bella'nın ise o güzel kızıl saçlarına parmaklarını dolaşmıştı. İkisine de sorun olmadığını, hemen döneceğini söyleyip ayrılmıştı yanlarından. Ne büyük yenilgiydi değil mi ? Şuan kamerada öptüğü kızın bayıltılarak kaçırıldığını, ve saçlarına dokunduğu kızın bu olayda parmağı olduğu anı izliyordu. 5 aşama olmuştu Boris'in. İlki inkardı. Teşkilatın dalga geçtiğini düşünüp inkar etmişti. Sonra görüntülerde ki kadının bir şey yapmadığını izleyip yine inkar etmişti. Sonra inanç ve kendini kandırma olayı gelmişti. ' Belki mecburdu ' demişti içinden. Sonra suçlama kısmı gelmişti. ' Benim yüzümden ' demişti. Sonrası ise öfke ile bitmişti. Şuan gözlerinde olan ateş, o kızı yakardı. Ateş demişti Boris. Hannah'a onu anlattığı bir zamandı. Bella hakkında düşüncelerini sormuştu. Ateş gibi saçları var demişti. Gözlerinde şuan oluşan ateş, o kızın saçlarından daha yakıcıydı. Abisini de öğrenmişti. 1 aydır peşinde olduğu adam, Bella'nın abisi çıkmıştı. 2 görüntü vardı şuan karşında. Birisi 1 ay önce ki bar görüntüsüydü. Diğeri ise Hannah'ın nasıl kaçırıldığını görüntüleyen sokak kamerasıydı. 1 ay önce ki tanışmanın da numara olduğunu öğrenmişti. İki görüntüyü de ardı ardına, durdurarak defalarca izlemişti. Bar görüntüsünde Bella'nın önce kendisini bir süre izlediği, ve adam yanına gelince ilk başta gülümsediği, fakat daha sonra bilerek sesini yükselterek onun dikkatini çektiğini açıkca görmüştü. Yumruk olan elinin üstünde bir koca el görünmüştü. Gözleri ile ona baktığında, üstlerinden birini görmüştü. Boris teşkilatta olan ajanlardan hepsinden üstündü ama sadece Teşkilat'ta üstündü. Boris'in de üstleri vardı tabi ki. Ve bu olayı ona haber eden, yanında ki adamdı. Orta yaşlı adam yorgun gözlerle Boris'e bakıyordu. Babasıydı bu adam. 40'larındaydı. Babasına benzeyen ela gözleri vardı. O ela gözler şuan oğluna gülümsüyor ve bulunacağına dair ikna etmeye çalışıyordu. Annesi şuan oğlunun yanında olmak istiyordu fakat yapamıyordu. Kendini hasta hissediyordu ama yine de gelmek istemişti. Ama gizlilik içerdiği için gelememişti. Dışardan birinin Teşkilatın yerini öğrenmesi sorun teşkil ederdi. Boris ve babasının, karısına Teşkilat yerini söylememesi güvenmediklerinden değildi. Tehlikeli olduğu içindi. Görevde herhangi biriyle sorun yaşadıkları zaman kendilerine düşman kazanırlardı. Ve o düşman kendilerinin yerine sevdiklerini hedef alırdı. Boris ve babası, ilerde karısının bir işkence sırasında zorla ağzından Teşkilat'ın yeri hakkında bilgi almaları riskini alamazlardı. " We found it. We found him. ( Bulduk. Onu bulduk. ) " Birisi seslendiğinde, Boris ve babası birbirine bakmayı bırakmış, ve seslenen kişiye dönmüşlerdi. Bu Ethan'dı. Geçen yıl işe başlamıştı. Zekiydi. Az konuşurdu. Kıvırcık koyu saçları, esmer teni, yüzünde bulunan çilleri ve diğerlerinden daha küçük olması ile sevimli bir çocuktu. Bilgisayar konusunda da iyiydi. Buldum diyorsa bulmuştu kesin. Boris ve babası bilgisayarın başına geçtiklerinde Ethan koordinatları göstermişti Boris'e. Video editlerinde olan kişiler gibi kafasında soru işaretleri çıkıyordu. Çünkü Boris tepki vermiyordu. 1 dakika sonra kordinatları alıp direk çıktığında Ethan burun kemerini ' sabır diliyor ' gibi sıkmıştı. Boris'in babası ise gülümseyip, Ethan'ın omzuna bir kere hafifçe 'Aferin' der gibi vurmuştu. Ethan'ın bu tavırdan sonra neşesi tekrardan yerine gelmişti. Ve bilgisayara geri dönmüştü.
........................
( HANNAH'TAN )
Gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Sesler duyuyordum ama anlamıyordum. Zorlanarak gözlerimi açıp önce etrafa bakmıştım. Saçma sapan depo gibi bir yerdeydim. Ellerimi çekmeye çalıştığımda zincir sesleri duymuştum. Gözlerim ile bu sefer yukarı baktığımda yukardan ellerim ile zincirle tavana bağlıydım. Kaşlarımı çatıp, sesin geldiği yöne yani çaprazımda duran kişilere bakmıştım. Bella oradaydı. Ve bir adam ile konuşurdu. Şoka uğramıştım. Burda ne haltlar dönüyordu böyle ? En son ki uyanık olduğum zamanı hatırlamaya çalışıyordum. Alışveriş. Alışverişe gitmiştik Bella ile. Sinemadan çıkmıştık. Alışverişimizi bitirip, mağazadan çıkmıştık. Sonrası yoktu. Kaşlarımı daha fazla çatmıştım. Sanki mümkünmüş gibi.... Ne oluyordu bilmiyordum ama iyi şeyler olmadığı kesindi. Bella ve o adamın bu tarafa, bana dönmesini bekliyordum. Henüz uyandığımı farketmemişlerdi. ' Is there any news from Boris ? ' onlar konuşuyorken bunu duymuştum. Boris'ten haber var mı ne demekti ? Hafızamı biraz daha zorlamaya ve Boris'in nerde olduğunu düşünmeye çalışıyordum. Boris gitmişti. Tabi ya. O yoktu. Alışveriş'te de yoktu. Sinemada da yoktu. Ona acil bir telefon gelmişti ve hem bana hemde Bella'ya veda ederek gitmek zorunda kalmıştı. Filmi Bella ve ben izlemiştik. Bella adama bunu sorduğuna göre Boris'i yakalamamıştı. Boris ne haldeydi ? Sinirli miydi ? Üzgün müydü ? Şaşkın mıydı? Bilmiyordum. Ama bildiğim tek şey vardı şuan etrafı yakıp yıktığıydı. Aklıma gelen ihtimaller korkutuyordu. Bella bu işin neresinde tam olarak bilmiyordum. Ama yanında ki adamın beni kaçırdığını biliyordum. Aptal bir kadın değildim. Aptalı oynayan bir kadındım. Ama aklıma gelen ihtimal şuan beni hem sinirlendirip hemde korkutuyordu. Korkum Bella'nın bu adamla iş birliği yapıp beni kaçırmasıydı. Bella'dan korkmuyordum. Aklıma gelen bu ihtimalden korkuyordum. Eğer kaçırılmam konusunda Bella'nın parmağı varsa, demek ki adalet tarafında olmadığı kesindi. Her ihtimali şuan kafamda tartıyordum. Bella'nın başka bir ülkenin İstihbarat Teşkilatında olduğunu, ve bir görev için, kaçırılma olayını ayarladığı ve yakalayacakları kişiyi kandırdığını bile düşünüyordum. Bella hemen çaprazında duran bana bakmıştı. Bana gülümsemiş ve yanında ki adamı göndermişti. Bense çoktan Bella'nın bir hain olduğunu anlamıştım. Çünkü gülümsemesi çok sahteydi. Bu kesinlikle tanıdığım Bella değildi. Adam gittiğinde yavaş yavaş bana gelmeye başlamıştı. Her şey bir filmin ağır çekim sahnesi gibi ilerliyordu sanki. Uyandığıma sevindiğini söylemişti. Bense doğrudan onu izliyordum. İçimde olan öfkeyi kontrol etmek şuan zordu. Sakin olmayı denemeye çalışıyordum. Ama zordu. Bu kızın hem benim elimden hemde Boris'in elinden çekeceği vardı. Ben abim gibi gördüğüm kişiyi, Boris'i üzdüğü için öldürecektim onu. Boris ise gerçekleri öğrendiyse eğer, en değerli varlığını kaçırdığı için öldürecekti bu kızı. Boris'in ilkeleri vardı. Fakat çizgisini bozduklarında kafası atardı. Genelde kızlara sinirlenmezdi. Sinirlense bile kontrolü elinde tutar, ve onlarla savaşmayı bana bırakırdı. Fakat bu sefer bu kız elinden kurtulamazdı. Bella'ya bakıp, en az onun kadar soğuk bir gülümseme yerleştirdim suratıma. Beni çözmesini ve onu nasıl sevindireceğimi görmesini istiyordum. Kaç zaman, kaç saat geçmişti kaçırılmamın üstünden? Bella'ya her şeyi anlatmasını istemiştim. Belki bir umut vardır diye, onlara oyun oynadığını söylemesini istemiştim. Ama yoktu. Gözlerinde pişmanlık yoktu. Anlattıklarında da böyle bir şey yoktu. 1 aydır peşinde olduğumuz o adam, Bella'nın abisiydi. Boris onu alınca Bella da beni almıştı. Kardeş- kardeş diyordu. 4 saat demişti. 4 saattir kayıptım. Bella'nın yanına başka biri gelmişti. Boris'e de 1 saat önce benim haberimin gittiğini anlamış olmuştum böylece. Kahkaha atmaya başlamıştım. Ben gülerken, Bella ve yanında bulunan asker tıraşı saçı olan adam ise manyak görmüş gibi bana bakıyorlardı. Boris beni bulurdu. Benim gülmem psikolojimin bozulduğu için değildi. Ben karşımdakilere gülüyordum. Çünkü Boris'i tanıyordum. O bulurdu. 1 saat önce haberimin gittiğini varsayarsak, şuan ya beni almak için yoldalardı. Ya da Teşkilat'ta Ethan yerimi bulmak üzereydi. En az Boris kadar Ethan'ı da tanıyordum. Bilgisayar, Veriler, Kordinatlar onun işiydi. Ve başarılıydı. Çok genç ve sevimliydi. Ama başarılıydı işte. Bir virüsü temizlemesi 1 dakika, yeni virüsü bir sisteme yüklemesi 1 dakika, birinin kordinatlarını bulması ise 2 dakika sürerdi. Bir şeyleri çözmesi ile alakalı en uzun süresi ise 10 dakikaydı. O da karşıdakinin zekasına bağlı olurdu. 10 dakikadan fazla sürdüğünü görmemiştim. Eğer Teşkilat'ta yerimi bulmak için uğraşan ekipte Ethan da varsa işim kolaydı. Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum ama Bella gidip, 15 dakika sonra geri gelmişti. Gergindi. Gergin görünüyordu. Yüzü bir şeylerden endişe etmiş gibiydi. Gergin olduğu kadar da sinirliydi. ' Maybe I should kill you and make her suffer too ' demişti. Neler oluyor ? Adama sessizce bir şeyler söylediğinde adam silahını bana doğrulmuştu. Bella ise arka kapıdan çıkmıştı. Adam bana soğuk bakışlar atıyordu. Kafasını öne eğip, beni süzmüştü. Adam, ' Maybe I should wait for your brother. And kill him first. ' dediğinde kan beynime sıçramıştı. " Kill me. If I live, ıt will be a problem for you. ( Beni öldür. Eğer yaşarsam, sizin için problem olur. ) " Adamın dudakları alayla yukarı kıvrılmıştı. Beni ciddiye almıyordu. Ama yanılıyordu. Bu ellerim elektrik zincirleri ile bağlı olmasa, veya sadece normal ipler ile bağlı olsaydı hemen durumu toparlayıp haddini bildiririm. Fakat zincirler elektrik çektiği için, ben onlardan kurtulmak istedikçe ellerimi daha çok sıkıyordu sanki. Adamın eli tetik kısmına gelince sinirli halimden çıkıp gülümsemiştim. Aklıma gelenler vardı. Boris gelmişti en başında. Teşkilata ikimiz aynı anda gelmiş, aynı anda eğitimlerden geçmiştik. Boris baş ajan olduğu zamanda, beni de yardımcısı yapmışlardı. Ve tabi ki bu Boris'in işiydi. Her şeyi aynı anda yaptığı kız onun için önemliydi. Aklıma bugüne kadar ki zamanlarımız gelmişti. İlk beni gördüğünde hiç konuşmamıştı. Hep tuhaf biri olduğunu düşünmüştüm. İşini yapar, sessizce kenara oturur ve sıradaki görevi beklerdi. Bir süre sonra kendini bana açmıştı. Kendisi bile farkında değildi ama beni korumaya başlamıştı. Bunu tamamen ajan olduğumuz, yani Çaylak'lıktan çıkıp tam anlamıyla ajan olup, tek başımıza göreve çıktığımız zamandan 1 ay sonra farketmiştim. İkimizin ortak göreviydi. Sevgili rolünü canlandırmıştık. Diğerleri ise geride kalmıştı. Görevde karşı tarafta bulunan adamlardan biri yüzsüzce gereğinden fazla bana asılınca Boris haddini bildirmişti. Adam ben tuvaletteyken bile işim var diyip, peşimden gelmişti. Ajan olduğum için, adamın işini bitirmek yerine görevi tehlikeye atmamak için rolümü devam ettirip kibar kızı oynamış ve sevgilim olduğunu bir kez daha hatırlatarak onu reddetmiştim. Israr edeceği zaman Boris'i karşımda bulmuştum. Öfkeli gözlerle adama bakıyordu. Kendini dizginlemeye çalışıyordu görevde olduğumuz için. Fakat gerçek hayatında kız kardeşi gibi gördüğü kişiye, ve rol icabı sevgilisi olan kıza asıldığı için öfkeliydi. En sonunda görevi tehlikeye atmayacak kadar, ama adama def edecek kadar sert sesiyle uyarı yapmıştı. O günden sonra anlamıştım. Şimdi önümde biri bana silah çekerken ben tebessüm ederek bunları düşünüyordum. Son olarak gözlerimi kapatmıştım. Sadece bekliyordum. Bir silah sesi duymuştum. Ama kurşunu bedenimde hissetmemiştim. Gözlerimi açtığımda önüme adamın cesedi düşmüştü. Adamın arkasında olan kişiye bakıp gülümsemiştim. Boris karşımdaydı... Arkasında 7 maskeli adamla içeri girmişti. Ve tabi ki en önde girmişti. Saçları her zamankinden daha dağınıktı. Kaşları çatıktı. Gözleri hemen etrafı tarayıp, beni bulduğunda zincirleri farkedip silahı ile zincirlere ateş etmişti. Bende yere inmiştim. Bana bakıyordu . İyi olup olmadığımı kontrol ediyordu kendince. Başımı sallayıp iyi olduğumu göstermiştim. Sonrası Boris'in omuzlarına atlayıp, ordan çıkmam ile bitmişti. Bella ise yakalanmıştı. Boris'lerin hemen arkasından çıkan ekipler Bella'nın kaçışını farkedip yakalamıştı. Şuan Teşkilat'ta olmalıydı. Boris için zor gündü. Ve daha da zor olacaktı. Çünkü Bella'nın sorgulanması Boris'e verilmişti. Sonrası kaostu. Bella, karakol yerine neden Teşkilat'ta olduğunu anlamamıştı. O abisinin peşinde olanları polis sanıyordu. Sorgu odasından içeri girdiğimde şok olmuştu. Bana bakıyordu. Öldüğümü sanıyordu. Ve burda ne işim olduğunu sorguluyordu. Benim hemen arkamdan Boris girdiğinde ise şok içinde ona bakmaya başlamıştı. Ajan olduğumuzu öğrendiğinde çok şaşırmıştı. Ajan olduğumuzu söyleyemediğimiz için ama silahlarımızı gördüğü için, bizi normal polis sanmıştı. Boris , Bella'yı sorgularken ben kenarda onu izlemiştim. Dışarıdan biri görse işini yapan, duygusuz bir robot görürdü. Fakat ben onu iyi tanıdığım için, içinde ki yangınları ve sırf beni kaçırdı diye, henüz yapmadığı katliamları Bella'ya bakan Boris'in gözlerinde görmüştüm. Bella tutuklanmıştı. Her şeyi oyundu. Barda tanışmaları bile oyundu. Ben görüntüleri izlemek istememiştim. Ama Boris, bir yandan benim kaçırılma görüntülerimi izlerken, bir yandan da ilk tanıştıkları barın görüntülerini izlemişti. Bella hapisteydi. Abisi ise Bella, beni kaçırdığı zaman, kaçmaya çalışmış ve çatışmada ölmüştü.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.86k Okunma |
184 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |