@aleynaasil_
|
Yeni bölüme hoş geldiniz Umut çiçeklerimm🌸🌸
Lütfen yıldıza basmayı unutmayın canlarımm o ve yorumlarınızı eksik etmeyin💙
Bölümü düzenlemeden atıyorum hatam varsa affola keyifli okumalarr
12.BÖLÜM
◇KORKU◇
Elindeki kalemi çevirerek dalgın bakışlar ile masaya bakan Asafın dikkatini dağıtan Berzanın "Emir!" Diyen sesiydi. Gözlerini yerden kaldırarak anlamaz bakışlar ile Berzana döndü "iyi misin sen Emir dalıp dalıp gidiyorsun" dedi hem yakın arkadaşı hem de kardeşi gibi olan adama.
Asaf "Değilim Berzan hiç iyi değilim"
"Hayırdır, yenge hanım ile ilgili mi?" Dedi Berzan.
"Evet, ona benimle evlenmemesi gerektiğini ilk gün söyledim ama dinlemedi ben ne anlarım Berzan sevmekten. Onun da diğer kızlardan hiç bir farkı yok, ona neden 'evet' diye sorduğumda bana 'koskoca Zahirler gelmiş nasıl hayır' derdim" dedi.
Sözlerine devam etti "Belli ki Şeref tarafından pek sevilmez, o sırtındaki ve vücudundaki morluk ve çürüklerden sonra ona evinde pek de iyi bakıldığı söylenemez bana anlatsaydı evlenmeden de hallederdim bu işi. Lan düğün günü bile sordum seni kurtarırım bu aileden evlenmek şart değil benimle dedim!"
Diyerek sinirle elindeki kalemi fırlattı.
Berzan "Belki sana söyleyemediği bir şey vardır. Ya da seni seviyordur belki."
"Yazık olacak o zaman çünkü benden sevgi göremeyecek"
"Büyük konuşma Emir, her şeye rağmen karın o senin ,artık namusun. Bu topraklarda bilirsin boşanma yok. Ayrılmak için biriniz ölmeli. Hem Şilan ana bu kızı seçtiyse vardır bir bildiği. Sen demedin mi kız sessiz sakin biri al sana zorluk da çıkarmaz."
Derin bir nefes verdi. "Bilmiyorum Berzan tek bildiğim o kızın aptallığına duyduğum derin öfke."
"Vay be Emir kim derdi evleneceksin" diyen Berzan güldü Emire.
Arkdaşı sertti, sinirliydi lakin bir o kadar da merhametliydi. Şu an büyük konuştuğunu düşünüyordu. Zaman dedi içinden her şey zamanla yerine oturucak.
"Selin işini ne yaptınız?" Diye sordu Emir ciddi bir sesle.
Berzan da ciddiyete bürünerek " beş parasız bir şekilde yaşıyor nerde ne yapıyor bilmiyorum ama Akif de tekmeyi basmış buna, onun seni sevdiği oyununa çok güzel karşılık verdin açıkçası."
"Çok sonradan fark ettim şirket ve ev arasında gidip geldiğim için burunumuzun dibindekini göremedim. Ona şans verdim lakin değmezmiş bu saaten sonra da hiç bir şekilde işim olmaz. Sevmesem dahi Dilşa benim karım."
"Aslında yakışıyorsunuz sabah seni beklerken kapının önünde atışıyordunuz"
Emir her ne kadar farkında olmasa da o kız çoğu zaman yüzünü güldürüyordu. Bunu bir tek Berzan fark etmişti arkadaşı pek gülmezdi ama o kızla iken minik bile olsa tebessüm oluyordu yüzünde.
Yine yüzünde aynı minik ve kısa süren tebessüm oluştu "incecik bir şey sabah bana çıkardığı takımı giymedim diye laf sokmaya çalışıyor. Çok utangaç, durgun bazen dalıp gidiyor sonra kendine geliyor konuşrken az konusuyor. "
Berzan cevap olarak "ya da konuşmayı çok seviyor ama anlayanı olmayınca sessizliği sığınıyor."
"Bilmiyorum Berzan kafam allak bullak o Şeref bunağına ne yaptınız."
"Dediğin gibi alacağı projelerinin hepsini biz aldık. Güzelce de dövmüş bizim çocuklar."
"Güzel onula bi ara ayrı hesaplaşıcam ilk önce en sevdiği şeyden parasından mahrum edeyim."
"Emir çocuk meselesini ne yapacaksın? Kızı sevmiyorum diyorsun ama bir kaç ay sonra aşiret çocuk konusunu açacaktır."
"Daha çok yeniyiz hem daha küçük Berzan 19 yaşına yeni girmiş 2 ay olmuş gireli ben nasıl ona böyle büyük bir sorumluluk yükleyeyim."
"Sende haklısın her şey bir yana ikiniz de birbirnizi sevmiyorken bir çocuk getirmek o çocuğa kötülük olur."
Emir sessiz kaldı. Ne yapacağını bilmiyordu.
Berzan arkadaşının tekrar düşüncelere boğulcağını fark ettiğinde "Toplantı birazdan başlar gidelim." Dedi.
Emir başını olumlu salladı ve kalktılar.
😌😌😌
Dilşa kendini yorgunlukla yatağına attı bu gün nerdeyse tüm aşiretin kadınlarını ağırlamıştı. Üstelik Zinnet hanım ona fazla yardım edilmesine izin de vermiyordu. Huysuzca ofladı her tarafı ağrıyordu.
Bakışları beyaz tavandayken kendi kendine konuştu sesli bir şekilde "ne bekliyordun Dilşa salağı al işte başka bir cehennemden başka bir cehenneme. " dedi kendi kendine.
"Ama bana sorsalar Asaf ın mı yanı Şeref amcanın mı Asaf derim. Burda Zilan var Boran var hem Asaf sevmese bile bana hiç vurmadı ki" diye kendi kendine konuşmaya devam etti.
Çünkü başka konuşacağı biri yoktu. Kendine ağlar kendine güler kendiyle dertleşirdi.
Sessiz insanlar en çok kendisi ile konuşanlardır. Dilşaha hep susmak öğretilmişti. Dilşa da hep susmuştu.
Konuşmayı severdi. Saçmalamayı ama konuşacak kimsesi yoktu.
Bu tıpkı konuşmayı biliyorsunuz lakin insanlar sizin dışızda herkesi anlıyor gibi bir şeydi. Anlatıyorsunuz kendinizi siz anlattıkça susturuyorlar. Dilşa küçükken çok konuştu çok karşı çıktı hakkında verilen kararlara dövüldükce ezildikçe sustu bir süre sonra susmak hayatının her tarafını sardı.
Dövülmemek için sustu ezilmemek için sustu insanlarla konusmamak için susutu insan susunca görünmez olurmuş. Dilşa sustu sustukça kayboldu.
"Dövebilirdi de dimi amcam gibi canımı yakabilirdi. Bir lokma ekmeği çok görebilirdi. Ailesinin önünde ezebilirdi, ama yapmadı yapar mı ki bir gün? Yapmasın sevmesin ama sevmediği için canımı yakmasın." Diye kendi kendine konuşmaya devam etti.
Tavanla bir süre daha bakışıp kendi içinde tartıştıktan sonra yorgunlukla banyoya yöneldi. Kısa bir duş aldıktan sonra banyodan çıktı. Odadaki kıyafet dolabından kısa geceliklerin arasında parlayan polarlı pijema takımlarına aşkla baktı. İçlerinden üstünde kahverengi ayıcıklar olan takımı alıp üzerine geçirdi. Saçını tarayıp salık bıraktı ve yatağa girdi. Eline telefonu aldı. Saat 12 buçuktu.
Yine söylenmeye başladı "Hayır yani bu adam bu saate kadar nerde ben anlamıyorum ki anladık sevmiyorsun ama insan bi mesaj atar." Dedi kendi kendine.
Sen kimsin ki sana haber verecek?
Diyen iç sesi ile yutkundu karısıyım, karısı gibi görmediği karısı diye aklından geçirdi.
Telefonundan rehbere girdi. Aile halkının telefonları tek kayıtlıydı.
Emir yazan ismi Asaf diye değiştirdi. Neden bilmiyordu ama Asaf ismi daha hoşuna gidiyordu Emir demek gelmiyordu içinden.
İsimi ile bir süre bakıştıktan sonra telefonu kenara fırlattı ve yorgunlukla gözlerini kapattı.
Günün yorgunluğundan hemen uykuya daldı.
Emir arabadan inip konağa doğru ilerledi. Şirketteki işler bu aralar çok yoğundu. Kapının önündeki adamlardan Salimin Emir ağam diyen sesi ile Salime döndü "ağam Dilşah hanımağam 'açsa mutfakta bir şeyler hazırladım gidip orda yesin' dedi size iletmemiz için."
Emir şaşkınlıkla göz kırpıştırdı şaşkınlığını üzerinden atınca "eyvallah" diyerek konağa girdi. Uzun zamandır hissetmediği bir his içini sarıp sarmaladı.
Başkası tarafından düşünülmekti bu his.
Annesi vefat ettikten sonra kardeşlerine bakmayı kendine görev bilmişti. Her anında her zaman onların yanında olmuş üzülmemeleri için her şeyi yapmıştı.
Babası annesinin üzerine kuma getirince annesi daha fazla dayanamamış ölmüştü.
İntihar etmişti.
Babasının annesini nasıl ezdiğini Zinnet hanımı sevdiğini annesine defalarca söylemesi onu dövmesi asla silinmiyordu kafasından en büyük korkusuydu babasına benzemek.
Küçük yaştan beri babasına olan nefreti hep tazeydi. Annesi babası yüzünden ölmüştü. Zinnet hanım kuma geldiği zamanlar ona da kardeşlerine de iyi davranmazdı. Ama Asaf kardeşlerine karşımasına kötü söz söylemesine izin vermemişti. Zaten zamanla kardeşleri de babalarını gördükçe onlara karşı olan kötü tavırlarını gördükçe babalarından uzaklaşmış abilerine sığınmışlardı.
O küçük bir baba olmuştu kardeşlerine. Zilan, Dilan ve Boran onu dağ bellemişti. Sanıyordular ki Asaf dim dikti acıları hisleri duyguları yoktu fakat o da daha çocuktu.
Vardı hisleri, duyguları Ama Asaf bile kabullenemiyordu bunu o her daim dik durmalı gerekirse hislerini köreltmeliydi.
İş hayatı boyunca eve çoğu zaman geç gelirdi. Herkes uyumuş olurdu o da odasına geçer duş alır uyurdu. Aç olması umrunda olmazdı o da umursamazdı.
Lakin bu kız düzenini bozmaya yemin etmiş gibiydi.
Dün onu beklerken uyukalması bu gün de onu düşünüp böyle bir harekette bulunması Asafı farklı hislere sürüklüyordu.
Korkuyordu bu hislerden korkuyordu en son annesi hayattayken böyle hissetmişti.
Ve annesi ölmüştü. Onunla beraber küçük Asafın ruhu da...
Mutfağa adımladı ve ışığı açtı. Mutfaktaki yemek masasında yiyecek araştırmalık ve yemekler vardı. Yüzünde bir tebessüm oluştu bunu fark edince "İyice ayarlarımla oynamaya başladı küçük karım." Dıye mırıldanıp yüzündeki tebessümü sildi.
"Zahmet etmiş oğlum o kadar yememek ayıp olur şimdi yoksa aç değilim." Diye temkinlerde bulunup yemek masasına oturup konulan şeylerden yemeye başladı. Yeterince yiyince kalkıp bir bardak su doldurup içti. Mutfaktan çıkınca konağın kapısından babası Şahin ağanın yine sarhoş bir halde eve geldiğini gördü. Umursamadan merdivenlere ilerledi ilk basamağa adım attı ikinci basamağa adım atmasıno durduran babasının "Oo Emir ağa da buradaymış yok mu babana selam" diyen sesiydi.
Çatık kaşları ve ciddi surat ifadesı ile babasına baktı. Sefil bir haldeydi sürekli içiyordu. Daha sonra da eve gelip sızıyordu. "Biliyor musun Emir huy olarak aynı annene benziyorsun"
Emir içine sinirle derin bir nefes çekti.
"Ama bir tarafın aynı bana benziyor merhametin annene öfken ise bana" sarhoş olduğu için kelimeler ağzından yayık çıkıyordu.
Emir sinirle güldü "Ben sen değilim Şahin ağa ben karıma gidip de başka bir kadını anlatmam."
"Öfken merhametinin önüne geçtiğinde Emir kör olursun. Sen istesende istemesen de damarlarında benim de kanım geziyor."
"Ben o damarları kurutalı çok oldu." Diyen emir arkasını döndü ve merdivenleri çıkmaya başladı.
Babasının "Anlayacaksın Emir ağa ne dediğimi anlayacaksın her ne kadar kabul etmesen bile sen benim oğlumsun!" Diyerek bağıran sesi ile bir kaç saniye duraklasa bile merdivenleri çıkıp odasına gitmeye devam etti.
Odasının kapısını yavaşça açıp içeri girdiğinde onu loş sarı ışıklı bir ortam karşıladı.
Yatakta yatan küçük bedene kaydı bakışları yanına sessiz adımlar ile ilerledi. Bakışları yüzüne kaydı kaşları çatıktı sanki kötü bir kabus görüyordu. "Anne üşüyorsun" diye mırıldanması ile Emir yutkundu yavaşça saçlarını okşamaya başladı yumuşak saçlarını okşadıkça Dilşahın çatılan kaşları düzleldi. Yüzu huzurlu bir ifadeye büründü.
Emir tebessüm ederek izliyordu. "İyice ayarlarım ile oynadın." Diye sessizce mırıldandı.
Babasının söylediği cümlelere karşı siniri Dilşahı görünce yatışmıştı. Lakin biliyordu söylediği kelimler bir mıh gibi kalacaktı aklında.
Dilşahın yanından ayrılıp banyoya girdi duş aldıktan sonra odaya girip gri eşofmanını giydi üstüne bir şey giymeden nemli saçları ile yatağa girdi. Dilşahın nilüfer kokusu her tarafını sardı. Dilşahın ona dönük yüzüne bakarak "ben asla babama benzemeyeceğim" diye mırıldandı. Bu sözü sanki kendisine veriyordu. Bu kendisine verdiği bir sözdü. Bir süre sonra o da karanlığa teslim etti kendini.
😁😁😁
Ay bölüm nasıldıığ bence güzeldi bu bölüm azıcık Asafı tanıyalım dedim. Ama kurgu sanki azıcık olaysiz gibi değil mi napsak bir olay mı patlatsak hıı Bence yapalımm
Bu arada bin okunmaya ulaştı kurgu BUNUN İÇİN ÇOOOK TEŞEKKÜR EDERİMM ama yorum ve oy sayımız az heleki yorum lütfen yorum yapın düşüncelerinizi merak ediyorum ne bileyim böyle kalp kırmadan eleştirin kavga edin karakterle ben çok yapıyorm dmmdmdmdmd
Neysem YILDIZI PARLATMAYI UNUTMAAAĞ 💕
ÖPTÜWMM💋
|
0% |