Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@aleynaasil_

Yeni bölüme hoş geldiniz Umut çiçeklerimm🌸🌸

 

Yıldızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalarr♡

 

14.BÖLÜM

 

◇BURUK KALP◇

 

Konaktan içeri girdiğimizde bizi Asafın büyük amcası Aziz ağanın eşi Ceylan ve düğünde tanıştığımız Banu güler yüzle karşılamıştı kızlar yengelerine sıkı sıkı sarılmış selamlaşıyolardı.

 

Ceylan hanımın karşıma geldi "Maşallah pek de güzelsin Hayırlı olsun canım kusura bakma gelemedim düğününe" diyerek samimiyetle sarıldı. "Önemli değil" diyerek bende karşılık verdim. Banu güler yüzle

 

"hepiniz hoş geldiniz özlettiniz kendinizi" dedi

 

Ceylan da ona katılarak "he valla hadi terasta şöyle kız kıza oturup konuşalım"

 

Boran "e ben ne olacağım" isyanına Banu abla "sen Aras ile oyna" dedi.

 

"Nerde bücür"

 

"Salonda oynuyor" demesi ile Boran salon olduğunu tahmin ettiğim yere doğru gitti.

 

Dilan "annannem nerde yenge" dedi Banu ablaya hitaben

 

"Arkadaşı Fadime teyze hastalanmış ziyarete gitti birazdan gelir."

 

Ayakta sohbet ede ede teras dedikleri yere geldik oldukça güzeldi yere halı serilmiş halının üstünde puflar ve armut koktuklar vardı ikili bank şeklinde bir salıncak kurulmuş salıncağın etrafı minik ledler ile süslenmişti pufların ve armut koltukların ortasında alçak bir sehpa vardı oldukça güzeldi.

 

Herkes bir yere geçip oturdu sadece Zilan salıncağın üzerine kuruldu onun dışındaki herkes yere oturmuştu.

 

Bir süre sonra

Önümüze bir kız tarafından çekirdek, tatlı, çay ve farklı içecekler, atıştırmalıklar bırakıldı.

 

"Ee gelin hanım anlat bakalım bizimki seni üzmüyor değil mi?" Diye sevecen bir ses ile soru sordu Ceylan yenge, yenge diyordum çünkü ayak üstü sohbet ettiğimiz esnada hanım dediğim için oldukça kızmıştı.

 

Sabah yaşadıklarımız aklıma gelince yüzüm düşer gibi oldu ama buranın uygun yer olmadığını kendime söyleyip kendimi gülmeye zorlayarak " iyi sıkıntı yok" dedim.

 

Dilanın "sabah abim ağlattı seni nasıl iyi?" Diyen Dilan ile yutkunarak ona döndüm.

 

Müneccim misin yok artık!

 

"Y-yok midem rahatsız dedim ya o da nerden çıktı"

 

"Yengee bizden saklamana gerek yok Ceylan yengem ile Banu yengem evdeki o şırtanlar gibi değil düğün günü ve Kınada da bir şeyler vardı belliydi e sabahta ağlıyordun kim mide rahatsızlığı için ağlar ayrıca yalan söylemekte çok kötüsün eğer istiyorsan sorun neyse anlatabilirsin" dedi Dilan gülen yüzü ile.

 

Yanımda oturan Banu abla elimi elinin içine aldı bu gün biraz hüzünlü bakıyordu düğün günü parlayan bakışları sönmüştü çünkü dün Diyar abi göreve gitmişti gözlerinde hüzünle karışık korku ve gurur vardı.

 

"Zorlama kendini kuzum istemiyorsan anlatmazsın" dedi sıcak bir tebessüm ile.

 

Buradaki insanlar oldukça samimiydi hiç birinin gözlerinde her hangi bir nefret veya kötülük görmüyordum.

 

"Şey aslında aramızda bazı sorunlar var o biraz sert"

 

"Hangi anlamada" diye sırıtarak soran Zilana, Dilan ve Ceylan yenge yastık fırlattı.

 

Yanaklarım kızarmıştı dediği ile.

 

"Sus kız utandırma gelini" dedi Ceylan yenge.

 

"Tamam be" diyerek yerine sindi Zilan.

 

"Onun duvarları var ve benim geçmeme izin vermiyor ne yapacağımı bilmiyorm onu düşünüyorum beni düşünme diyor ona nasıl yaklaşacağımı şaşırdım bazen çok merhametli ve iyi ama bazen de öfkesi onu başka bir adama dönüştürüyor."

 

Dilan derin bir nefes verdi "Abim zordur kalbine zor alır birilerini alışmaktan korkar çünkü bir insanı sevince onu kaybetmekten deli gibi korkar o sevdiğini kaybedince de kolay kolay kendine gelmez. Belki bundandır sana olan davranışları sana alışmaktan korkuyordur üstelik sizin evliliğiniz çok aceleye de geldi ne olduğunu biz bile anlamadık bir akşam yemeği yarın kız istemeye gidiyoruz dedi ve kalkıp gitti."

 

Bu defa da Ceylan yenge konuştu "Dilan haklı ama öyle ya da böyle sana alışacak sen artık onun eşisin ona karşı sorumluluklarını yerine getir artık hayatında sen olduğunu bilmeli."

 

Başımı salladım "ama kızıyor öyle yapınca" dedim isyan dolu bir ses ile

 

Zilan bir elini havada sallayarak " amaaan abim bu kızar kızar durur ilk başta görmezden gelir sonra o da kabullenir."

 

"Tamam yani o zaman ben yaptıklarımı yapmaya devam mı edeyim?"

 

"Aynen öyle yap baktın kafanı attırdı gel buraya ben seni ondan öyle bir alırım ki" diyen Ceylan yenge ile yüzümde ona karşı içten bir tebessüm oluştu. İçime tarif edilemez bir sıcaklık yayılmıştı.

 

Banu abla bana dönüp "Dilşa yanlış anlama beni sizin özeliniz ama Asaf sana dokundu mu?"

 

Sorduğu soru ile yanaklarım yine kızardı "kız utanma hepimiz geçtik bu yollardan ay bu pek tatlı bir şey pamuk şekeri gibi" dedi Ceylan yenge. Yanakları biraz tombul hafif kilolu bir kadındı yüz hatları oldukça güzeldi

 

"Heeyy burda bekar iki kişi var" dedi Dilan Zilan ise onaylayan mırıltılar çıkardı.

 

"Şey...evet" dedim utana sıkıla.

 

"Ama çocuk istemediğini söyledi bu konuda oldukça netti benim için bu konuda sorun yok henüz bir çocuğun sorumluluğunu alabileceğimi sanmıyorum " dedim.

 

"Hayırlısı olsun güzelim" dedi Banu abla.

 

"Öyle" dedim. Konuyu değiştirip farklı konulardan bahsettik oldukça eğlenceliydi eski anılarından bahsediyor eşleri ile tanışma hikayelerini anlatıyorlardı. Banu abla hemşireymiş bunu duyunca oldukça şaşırmıştım Diyar abi bir ara görev dönüşü eve gelince oldukça rahatsızlanmış hastaneye gittiğinde de buraya yeni atanan Banu abla ile tanışmış Banu abla ilk başta yüz vermesede sonradan evlenmiş bir tane de çocukları olmuştu. Merdivenlerden pembe pijeması ve saçındaki uyku bandı ile dağınık bir halde yukarı çıkan sarışın bir kız görünce bakışlarım oraya kaydı 11 12 yaşlarında gösteriyordu.

 

Ceylan yenge kıza dönerek "Irmak hanımlar yataktan çıkmaya tenezzül etmiş şükür yarabbi" dedi.

 

Irmak bize bakıp "hoş geldiniz uyumuyordum ki anne" dedi

 

"Kahvaltı yaptın mı?"

 

"Yok şimdi yapıcam seslerinizi duyunca bakayım dedim" bana dönerek "bu abla kim" dedi.

 

"Emir amcanın eşi"

 

"Hoş geldin" dedi ama yüzüne bir mutsuzluk yayıldı. Zilan kahkaha atarak "Hani abimle sen evlenecektin noldu bak kaptılar pembe panjur" dedi.

 

Dedikleri ile şaşkınlıkla Irmağa döndüm. Amcası ile evlenme hayalleri mi kuruyordu bu yaşta?

 

"Of Zilan abla" diyerek arkasını dönüp gitti.

 

Ceylan yenge bana dönerek "Kusura bakma Emir ağaya biraz düşkün amca senle evlenicem diyip duruyordu."

 

"Yok çocuk daha ne kusuru" dedim.

 

Biraz daha sohbetin ardından Şilan hanım gelmiş bizi neşe ile karşılamıştı. Çok samimi davranıyordu o da ona hanım dediğim için kızmış bana "annanne" de demişti.

 

Öğle yemeğini mutlulukla yemiştik Arnas konağında oldukça samimi ve güzel bir ortam vardı. Zahir konağındaki kasvet burda yoktu huzur doluydu. Sürekli sohbetlere katılmam da beni oldukça şaşırtmıştı. Genelde bir yerde sohbet edilirken koşemde oturur izlerdim sessizce ama ikizler ve Banu abla ile Ceylan yenge her sohbet ettiklarinde beni de aralarına bir sekilde koymuş sohbete dahil ettirmişlerdi her şeye rağmen içimde hala ufak bir burukluk vardı Asafa karşı.

 

Telefonuma gelen bildirim ile telefonuma baktım.

 

Asaf: dışardayım bekliyorum.

 

Ben: geliyoruz.

 

Odundu bu adam.

 

Dilan,Zilan ve Borana haber verdim ayaklandık Arnas ailesine veda ederek konaktan çıktık çıktığımızda Asaf dışarda bekliyordu.

 

Onunla göz teması kurmadan arabanın arka kapısını açacakken elini açacağım kapıya yasladı tüm heybeti ile arkamdaydı "öne bin." Dedi sakince.

 

Onunla konuşmak istemedigim için ön kapıyı açıp bindim ve onunla göz teması kurmamaya dikkat ettim.

 

Yıllar sonra birine küsmek ve gönlümü almasını beklemek saçmalıktan başka bir şey değildi bu özrü bekledigim kişinin Emir Asaf Zahir olması da ayrı bir koca saçmalıktı.

 

Üstelik onunla yaklaşık 1 haftadır tanışıyordum. Evet kocamla 1 haftadır tanışıyorum belki de diğer insanlara karşı gösterdiği iyi yüzüne fazla kanmıştım. Her ne olursa olsun kırgındım ona ve bunu fazlası ile belli edecektim.

 

Sürücü koltuğuna bindiğinde diğerleri de arkaya dizildi.

 

Asafla aramızdaki gerginlik onlara da yansımış olacakki yolculuk bir kaç sohbet dışında sessizdi.

 

Zahir konağının önünde araba durdu ve indik. İçeri girdiğimizde akşam yemeği yeniyordu Şahin ağa dışında herkes sofradaydı.

 

Aylin hanım bize dönerek "Çocuklar gelin hele yemek yiyin bizde yeni oturduk" dedi.

 

Zilan"aç değiliz hala afiyet olsun anannemlerde yedik." Dedi.

 

Biz de onu onayladık.

 

Aylin hanım Asafa dönerek "Oğlum sen aç değilsin gel hele bir şeyler ye"

 

Düz bakışları hala yüzündeydi.

 

Acaba yüzü kırışmasın diye mi hep böyle.

 

Saçmalama Dilşa!

 

Asaf "sağol hala aç değilim." Dedi.

 

Merdivenlere yöneldim odama çıkmak için. Zinnet hanımın laf çakmaması işime gelmişti. Genelde hep bir şeyler derdi.

 

Arkamdan gelen adım sesleri Asafa aitti.

 

Odaya girince o da arkamdan girdi. Odaya girince derin bir nefes verdim. Kıyafet dolabına doğru ilerleyip içinden kendime rahat bir pijema takımı çıkarttım.

 

O da yanımda durup kendine bir eşofman altı çıkardı. "Sen banyoya gir senden sonra ben girerim" dedi.

 

Olumlu anlamda kafamı sallayıp arkamı döndüm bir çift kara gözün bakışları eşliğinde banyoya girdim. Kısa bir duşun ardından giyinip çıktım.

 

Çıktığımda Asaf koktukta oturmuş yüzünü buruşturarak alnını ovalıyordu.

 

Benim çıktığımı görünce beni süzen bakışlarını anlık gördüm ama umursamamaya çalıştım ayaklanıp banyoya girdi.

 

Başı mı ağrıyordu acaba?

 

Adam başını ovduğuna göre karnı ağrıyor Dilşa!

 

Salak mısın başı ağrıyor ki başını ovuyor.

 

Mantıklı konuşan iç sesime göz devirdim.

 

Başörtümü takıp Aşağı inip mutfaktan baş ağrısı için ağrı kesici ve bir bardak suyu bir tepsiye koyup hızla yukarı çıktım.

 

Yukarı çıktığımda banyodan hâlâ su sesi geliyordu. Tepsiyi Asafın başucundaki komidinin üzerine koydum saçlarım ıslak olduğu için bir havlu ile sardım ışığı kapatıp gece lambalarının loş sarı ışıklarını açtım ve yatağa girdim. Dakikalar sonra gözlerim uykuya teslim oldu.

 

🌸🌸🌸

 

Emir banyodan çıkınca odadaki loş sarı ışık ile bakışları yatağa kaydı Dilşa yatakta cenin pozisyonunda uyuyordu.

 

Öyle hareketsizdi ki uyurken asla dağınık uyduğuna şahit olmamıştı. Onu izlerkenki Yüzünde oluşan tebessümü bu defa silnmedi. Başı oldukça ağrıyordu migreni gene tutumuştu bu gün çok mu ileri gittim o sözleri söylerken diye düşüne düşüne başına ağrılar saplanmıştı.

 

Yine aynı düşüncelerin etrafını sarması ile baş ağrısı sanki biraz daha artırdı ağrısını.

 

"başlayayım böyle işe bok vardı hayatıma girecek" diyerek kısık sesle söylendi.

 

Yatağının sağ tarafına gelince komidinin üstündeki ilaç ve su ile baka kaldı. Bakışları ilaç ve sudan kayıp Dilşaya döndü içinde yine başkası tarafından düşünülenin sıcaklığı bas gösterdi. Emir buna anlam veremedi.

 

Çünkü bu hissi bilmiyordu.

 

Yüzünde derin bir gülümseme peyda oldu hiç olmadığı kadar gülümsetiyordu bu kız onu "Ayarlarımla oynuyorsun küçük karım." Diyerek yine mırıldandı Dilşanın uyanmaması için.

 

İlaç ve suyu içip yatağa girdi. Dilşanın Nilüfer çiçeği kokusu yine her tarafını sardı kafasındaki ıslak havluya çatık kaşlar ile baktı yavaşça havluyu başından çekip aldı. Katlayıp bir köşeye koydu hâlâ biraz nemli olan Dilşanım saçlarına huysuzca baktı. Saçları çok güzeldi bu saçlarını başörtü ile saklaması, onun dışında başka erkeğin görmediği ve görmeyeceği düşüncesi kalbine tarifsiz hisler nüksediyordu ama Emir bunun da farkında değildi.

 

Dilşanın ona iyi geldiğinin, farklı hissettirdiğinin farkında değildi. Güzel hislerdi ama güzel hisler Emiri korkuturdu.

 

Ne zaman güzel hissetse bedelleri hep ağır olmuştu.

 

'Hastalanacakasın ne diye kurutmazsın saçlarını anlamam ki' diye içinden Dilşaha söylenmeye başladı.

 

nilüfer kokusunu içine çekti derin soluklar ile baş ağrısının biraz dinmesi ile göz kapakları ağırlaştı.

 

Ama "çok mu ileri gittim" "kırıldı mı acaba" diyen kafasındaki ve kalbindeki sesler susmadı. Göz kapakları daha fazla dayanamayıp uykuya teslim oldu.

 

Kadın buruk bir kırgınlık adam ise derinden gelen vicdanının sesi ile aynı yatakta uyudular.

 

Biri üzgün biri pişman..

 

💕💕💕

 

BÖLÜM NASILDIIIĞ

YILDIZI PARLATMAYI UNUTMAAĞ🌺

 

ÖPÜCÜWKK💋

 

Loading...
0%