@aleynaasil_
|
Merhabaa umut çiçeklerimm🌸 Öncelikle yeni bölüme hoş geldinizz 3 bin okunma olmuşsuz bunun için çok teşekkür ederimm. Lakin yorum ve oy sayımız çok az lütfen yorum ve oy vermeyi unutmayın♡
Keyifli okumalarr.. bolümü düzenlemeden atıyorum hatam varsa affola
16.BÖLÜM
◇DEĞERİN DEĞERİ◇
Hastaneden çıkmıştık konağa arabayla gidiyorduk Asaf vitamin eksikliğimin olduğunu söylemişti başka da bir şey dememiş eve gidince ayrıntılı konuşuruz demişti dedikleri üzerine bir şey dememiştim.
Konağın önüne gelince arabadan indik Asaf arabadan inip hemen yanımda belirdi. Korumalar kapıyı açınca avludaki yemek masasında çok güzel yemeklerin kurulmuş olduğunu gördüm akşam yemeği vakti geçtiği halde hizmetlilerin sofra hazırlaması garibime gitmişti. Pınar hızla yanıma gelip sarıldı bende karşılık verdim tebessüm ederek.
"Hanımım iysiniz inşallah çok endişelendirdiniz bizi."
"Sağol Pınar iyyim şükür bir şeyim yok."
"Size bir şeyler hazırladık geçin masaya bir şeyler yiyin" dedi hoş bir gülümseme ile.
"Hiç aç hiss-"
"Masaya Dilşa! Aç olmasan bile kendini zorlayıp bir şeyler yiyeceksin." Diyerek sözlerimi kesen Asaf ile attığı adımlara uyup masaya geçtim.
İkizler geçmiş olsun dileklerini tekrar dile getirip yorgun olduklarını söyleyip odaya geçmişlerdi.
Asaf ile yemek masasına oturmuştuk her zamanki gibi solunda oturuyordum masadaki ızgara et pilav salata köfte gibi yemek çeşitlerini görünce aç olduğumu hissetim.
Asafın soğuk eli birden alnımı kaplayınca şaşkın bakışlar ile ona döndüm.
"Ateşin düşmüş" diye mırıldandı.
"Başın dönüyor mu?" Sorusuna "biraz ağrıyor" diyerek cevap verdim.
"Çok rahatsız hissedersen bana söyle tamam mı Dilşa" dedi küçük bir çocuğu tembih eder gibi.
"Tamam söylerim." Dedim başımı sallayarak.
Önümdeki tabağa bolca yemek doldurunca şaşkınlıkla ona baktım "ben bu kadar şeyi nasıl yerim Asaf!"
"Ben anlamam tabağındakiler bitecek doktor değerlerin çok düşük dedi başka şeyler de dedi lakin ben şu an o konuyu açmıycam iyi beslenmelisin yarın ayarlarsam eğer diyetisyene gidicez senin için"
"Gerek yok ki o kadar zahmete ben iyyim." Dedim.
"Demekki var ki gidicez diyorum bu konuda itraz istemiyorum."
Ay kocan seni düşündürmüşte.
Önümdeki dolu tabağa baktım. Elime çatalı alıp yemeye başladım Asaf da önüne yemek koymuş bir yandan yerken bir yandan da beni Kontrol ediyordu.
Yiyoruz işte be adam!
"Sen, ben yiyene kadar zebani gibi başımda mı dikileceksin?" Diye sordum nerden geldiğini bilemedigim bir cesaret ile.
Tek kaşı usulca havalandı daha sonra da dudağına muzip bir gülümseme hakim oldu "Bu denli yakışıklı olan kocanı zebanilere benzetmen hiç hoş olmadı karıcım. Seni kontrol etmesem tabağında ki yemekleri gözünle yiyorsun ağzınla yemen gerektiğini hatırlatmak için burdayım."
"Ne alakası var canım iştahım olmayınca yiyemiyorum hem ben hep böyleydim ki yeni olan bir şey değil"
Kaşları çatıldı "ne demek hep böyleydim?" Başımı tabağıma eğdim tabağımdaki pilavı kaşığım ile dağıtıyordum.
"Amcamın evindeyken bir kaç kez kendimden geçtim bayıldım yani ama kimseye söylemedim yorgunluktandır dedim Sultan teyze de bir keresinde fark etti azarlaya azarlaya hastaneye götürdü ordaki doktor da vitamin eksikliği değerlerin düşük falan dedi dikkat ettim kendime ama işte bazen iştahım kapanınca yine düşüyor değerlerim."
Derin bir nefes verdi masadaki elimin üstündeki elinin soğuk hissiyatı ile ona döndüm şaşkınlıkla. Elimi mi tutmuştu o yoksa bana mı öyle geliyordu. Bakışlarım ellerimize kaydı.
Sana öyle gelmiyor elini tutmuşş!
"İştahın neden kesildi ki..." diyip duraksadı "Ben seni üzdüm diye mi?" Diye masumca sorduğu soru ile yüzüne bakakaldım. "Ben" diyip derin bir nefes verdi "özür dilerim Dilşa ağır konuştum seninle." Dediklerine cevap vermedim. Veremedim.
Ellerinin içindeki elimi kaldırıp dudaklarına götürüp naifçe öptü içime bir ılıklık aktı bu davranışı kalbimi bir güvercin gibi çırpındırdı. "Deneyeceğim Dilşa seni sevmeyi deneyeceğim ne olursa olsun artık sen benim karımsın biricik küçük karım. sevmeyi bilmiyorum ben bu hayatta annemden sonra en çok anannem ve kardeşlerimi sevdim ben daha da kimse olmadı ki hayatımda olduysa da beceremedim sevmeyi. Sevmeyi bilmeyen bir adamım ben Dilşa sana seni sevdiğimi hissetiremem söyleyemem belki ama değer veririm çok değer veririm." Diyen sözleri ile göz pınarlarıma dolan yaşlar akmak için gözlerimi kırpmamı bekliyordu. Sertçe yutkundum bana değer verecekti bunun bile benim için ne kadar değerli olduğunu bilmeden.
Sevilmemeye alışıktım ki ben sevmese de olurdu.
"Üzdün ama sorun değil sadece kırıldım Olsun Asaf değer vermen bile benim için çok değerli teşekkür ederim." Dedim. Yüzümdeki buruk tebessüm ile.
Gülümseme karşılık verdi.
Yemekleri Asafın zoru ile yemiş odamıza çıkmıştım. Asaf iş ile ilgili telefon görüşmesi yapıp geleceğini söylemişti. Bana giydirdiği kendi sweti içinde resmen kaybolmuştum. Değiştirmek istemedim üstümdekini Asafın mayhoş kokusu sinmişti , soldukça solumak istiyordum.
Dilşa kendine gel!
Diyen iç sesime göz devirdim "ne var kocam değil mi?" Diyerek sesli sitem ettim.
Yorgunlukla yatağa girip Asafın swetine kafamı gömüp uykuya teslim oldum. Yüzümdeki huzurlu tebessüm ile.
🏵🏵🏵
Asaf, Dilşahı odaya yolladıktan sonra arkasından tebessüm ederek bakmıştı üstünden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordu 1 haftadır Dilşanın kırgın bakışları kalbine bir taş misali oturmuştu.
Öfkelenenince ne yaptığını bilmiyor gözü kararıyordu o gün ağır konuşmuş küçük karısının kalbini kırmıştı. Özür dildiğindeki Dilşanın elâlarının ona parlayarak bakması kalbini pamuklara sarmıştı.
İş ile ilgili telefon görüşmesi yaptıktan sonra Metinin Dilşa için verdiği ilaçları alması için görevlendirdiği adam gelmişti. İlaçları alıp karısının yanına gidecekken Pınarın "Emir ağam" diyen sesi ile durakladı.
Meraklı bakışlar ile Pınara döndü.
"Ağam ben sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyorum bilirim vakti değil lakin söylemezsem sabahı edemem."
"Konuşalım" diyen Asaf gözleri ile yemek masasını gösterdi Pınarın oturması için Pınar bir sandalye çekip oturdu karşısına Asaf oturunca tedirgin olmadan duramadı. Emir ağa karşısında tedirgin olmamak elde değildi.
Pınar etrafı kolaçan ettikten sonra kısık sesle konuşmaya başladı"Ağam bu gün Dilşa hanımımı öyle gördükten sonra bunları söylemesem olmazdı. 1 haftadır Zinnet hanım yapmadığını bırakmadı kızcağıza koca konağı tek başına temizletiyor yardım etmemize de izin vermiyordu. Dilşa Hanımım evi temizledikten sonra bir de yemeğe koşuyordu kız yemek derdindeyken çağrıyor şurayı burayı beğenmedim diyordu. Bunları demek ne kadar doğru ne dersiniz bilemem ama Dilşah hanımıma yaptıklarına daha fazla göz yumamazdım zaati ses de çıkarmıyor öldürseniz gıkını çıkarmaz."
Asaf sinirle Pınarı dinliyordu yumruklarını sıkmıştı. Zinnet bir gün elinde kalacaktı. Ama o biliyordu ne yapacağını.
Sinirle bir soluk verdi "tamam Pınar sağol böyle şeyler olursa beni haberdar et." Dedi Pınar başını salladı kalkıp kapıda korumalık yapan kocası Salihe doğru gitti. Bu evde uzun senedir hizmetliydi ondan önce rahmetli anası burda çalışıyordu annesi vefat edince Aylin hanım genç kızı bırakmamış burda çalışmasını istemişti Pınarda kabul etmişti. Kapıda korumalık yapan Salihe sevdalanınca da evlenmişlerdi 2 senedir Salih ile evliydi henüz çocukları olmamıştı. Bu evdekileri en iyi o bilirdi.
Dilşanın masum ve saf kalbini burda soldurmamaları için Asafa bunları söylemesi şarttı. Ve söylemişti de.
Asaf odaya girince Dilşanın yanına gitti elini alnına koyup ateşinin olup olmadığına baktı ateşinin olmadığını anlayınca derin bir nefes verdi. Bakışları derin derin Dilşanın yüzüne daldı. Beyaz teni kirpiklerinin gölgelendirdiği kocaman ela gözleri küçük dudağı ile çok güzledi. Asaf dudaklarını Dilşanın yanaklarına değdirip usulca öptü.
Bu kadar masum olması Asafa farklı hissettiriyordu bazen ona merakla bakan koca ela gözleri küçük bir çocuğun bakışları gibiydi. Asaf bu hâline tebessüm etti büyümemiş küçük bir çocuk diye içinden geçirdi. Bu çocuğa hem koca hem baba hem de abi olurdu. Güzel düşüncelerini Dilşahın "özür dilerim yenge" diye acıyla konuşması böldü "kusmak istemedim özür dilerim" diye acıyla ve korkuyla konuşması Asafın kaşlarını çatmasına neden oldu.
Dilşa derin soluklar alıp vererek "kapıyı aç yenge" diye mırıldandı uykusunda.
Asaf saçlarını usul usul okşamaya başladı "şşşşhh bir şey yok güzelim ben burdayım sakin ol Dilşa kimse sana bir şey yapamaz" diyerek yatıştırıcı ses tonu ile konuştu. Bir kaç dakika sonra Dilşa mırıldanmayı bırakmış yüzünde korkuya ve acıya dair bir emare olmadan devam etmişti huzurlu uykusuna.
Asaf sinirle bir soluk verdi şimdi anlam veriyordu Dilşanın banyoda neden kustuğu için sürekli özür dilediğine parçalar kafasında tek tek oturmaya başlayınca Kıraç konağını basmamak için zor tuttu kendini.
Dilşanın iyi olduğuna kanaat getirince banyoya girdi banyoda yerdeki gömleğine bakışları kayınca yumruklarını sıkarak gözlerini sıkıca yumdu "sikeyim kız kustuğu için dövüp bodruma kapatmışlar lan" diyerek sinirle mırıldandı.
Kıraçlara yapacakları şeyleri düşünerek kısa bir duş alıp odaya girdi. Dilşanın alnını öpüp ateşini yine kontrol etti. Ateşi yoktu. Sakince Dilşahı rahatsız etmeden yanına uzandı. Bakışları karısının yüzünde dolandı elini kaldırıp saçlarını okşadı şüphesiz bu kızda en sevdiği saçlarıydı ona özeldi onun hazinesi gibiydi. Parmakları yumuşak saçların arasından geçince kendini oldukça huzurlu hissediyordu. "Çok üzdüler mi seni orda Dilşa çok acı çektin mi?" Acıya karışmış ses tonu kalbini dağlamıştı sanki.
"Bundan sonra acı çekmene izin vermeyeceğim küçüğüm" diyerek Dilşanın kulağına fısıldadı,karısının boynuna sakince sokuldu. Annesinin ölümünden sonra Zehir olan geceleri bu kızın ona gelmesi ile panzehri bulmuş gibiydi.
Bu yatakta Nilüfer kokusu etrafını sardığı sürece hiç bir kabus ona uğramıyordu. Annesini kaybettiği gece rüyalarına misafir olmuyordu.
"Teşekkür ederim. Zehirlendiğim şu hayatta panzehirim olduğun için bana umut olduğun için teşekkür ederim Dilşa" diyerek kendini uykunun kollarına bıraktı.
🙃🙃🙃
Uyandığımda bana sığınan küçük karımın vücudu ile yüzümde derin bir tebessüm oluştu. Bu kadına karşı ne hissettiğimi bilmiyordum ama onu üzmek istemiyordum üzmelerini de istemiyordum alıp saklamak istiyordum ilk gecemizde vücudunda olan morluklar yengesinin ona yaptıkları ve Zinnet. Hepsinden her şeyin hesabını tek tek soracaktım.
Dilşahı rahatsız etmeden yanağından uyamdırmamaya dikkat ederek öptüm.
Sende iyice alıştın öpmeye ha
Diyen iç sesime aldırmadım karım değil miydi öperdim onu öpmeyecektim de kimi öpecektim.
İç sesimle kavga ede ede kıyafet dolabına ilerleyip bir takım seçtim kumaş pantolonumu giyip gömleğimi kollarımdan geçirdiğim esnda "OHA!" Diyen ses ile arkamı döndüm. Dilşa yatakta hülyalı hülyalı beni süzüyordu bu hâline gülmemek için zor tuttum kendimi "Manzara çok mu hoşuna gitti karıcım" dedim eğlenen sesimle, toparlanıp bakışlarını kaçırdı.
"Yoo ben şey dalmışım da şey oldu birden sen şey edince" diyip saçmalayan haline "Ney" diyip kahkaha attım bu haline daha fazla dayanamayıp
Bu kadını neden bu kadar tatlı!?
Tekrar "Oha!" Demesi ile kahkahamı durdurup ona döndüm minik baş parmağını yüzüme doğru uzatmıştı.
"SENİN GAMZEN Mİ VAR YANAĞINDA" diyerek yatakta ayağa kalktı heycanla.
Yanağımdaki gamze annemden aldığım tek şeydi.
"Çok mu hoşuna gitti" dedim yüzümdeki tebessüm ile.
Parlayan gözlerle paytak paytak yürüyerek karşımda durdu bana bakmak için kafasını kaldırıyordu küçük bir çocuk gibiydi dün giydirdiğim swet ona bol olduğu için kaybolmuştu içinde.
Söylediğim ile utanmış olacak ki yanakları kızardı.
"Sana bir sır vereyim mi Asaf" dedi masumca.
"Ver bakalım."
"Ben gamzeli insanları çok çekici buluyorum böyle çok güzel güluşleri olmuyor mu sence de? ben hep yanağımda gamze olsun isterdim hatta biliyor musun Sehat amcam anlatıyordu bir keresinde anneme benim neden gamzem yok diye ağlamışım annem de demiş ki 'sen gamzesiz de çok güzel gülüyorsun kızım' "
bana o kadar heycanlı anlatıyor du ki buraya geldiğinden beri ilk defa bu kadar fazla konuşuyordu bende onu ciddiyetle dinliyordum "Bende o günden sonra üzülmedim gamzem yok diye hem senin gamzen var niye gülmüyorsun ki gamzen olduğu için gülüşün çok güz-" birden susunca ona baktım "şey ben fazla konuştum öz-"
"Fazla konuşunca ceza falan kesmiyorum hem sen hep konuş ben seni dinlerim ayrıca annen haklı." Dedim.
Berzan haklıydı o konuşmayı seviyordu bir şeyler anlatınca sesindeki heycanı gözündeki parlama tarif edilemeyecek kadar güzeldi.
Yanakları daha fazla kızardı o yanakları ısırma düşüncesi aklıma doluşunca kendime gelmek için yüzümü tokatlama istegimi zar zor bastırdım.
"Dinler misin? Hiç sıkılmadan."
"Dinlerim Dilşah hiç sıkılmadan."
Derince yutkundu hülyalı bakışları ile mest ediyordu beni "Teşekkür ederim" dedi boğazını temizleyip "Ben o zaman şey yapayım banyoya gireyim aşağı ineriz" diyip koşar adım banyoya girdi.
O ahu gözlere bakıp onu dinlemek mi..
Arkasından gülmeden edemedim.
Dakikalar sonra ikimizde hazırlanmış aşağı inmiştik kahvaltı masasına yerlerimize oturunca henüz kimse gelmemişti kahvaltı masasına.
"Yemekten sonra ilaçlarını içmeyi unutma hiç bir işe karışmıyor karışsan bile kendini yormuyorsun Dilşa tamam mı?" Diyerek tembih ettim.
"Sıkılırım ama ben" dedi.
"Sıkılmazsın kendini yormayacak bir uğraş bul ama kendini yorma."
Derin bir nefes verdi tedirgince, derdini biliyordum ben işe gidince Zinnetin ona yapacaklarını düşünüyordu muhtemelen.
"Dilşa kendini ezdirme ben varken zaten seni ezemezler o ayrı ama ben yokken de kendini ezdirme saygısızlık yaparım bir şeyler yaparlar korkusu olmasın kalbinde" dedim onu rahatlatmak için kendini eminim o evde de çok ezdiriyordu.
Başını olumluca sallayıp "tamam " dedi.
Zilanın "ooo karı koca ne kaynatıyorsunuz öyle" diyen sesi ile onlara döndük. Dilan ve Boran da arkasından kahvaltı masasına doğru geliyorlardı.
"Karıma yemek yemesi gerektiğini tembih ediyordum." Dedim aramızda sohbet ettik Zinnet, Perwan Arzu ve Derinin masaya gelmesi ile sohbeti kapattık.
Aylin halam da gelince kahvaltıya başladık "Pınar benim tabağım nerde" diyen Zinnet hanım ile Pınar başını eğdi aynı soru Arzu ve Derinden de geldi. Sofradaki bakışlar onlara döndü Arzu " çay bardaklarımız da yok!"
"Ben izin vermedim çay bardaklarınızı ve yemek tabaklarınızı getirmesini" dedim. En umursamaz halimle sakince kahvaltımı yaparken "Bu nasıl bir saçmalıktır Emir!" Diyen Zinnet hanımın sesi ile sert bakışlarım ile ona döndüm "ağa Emir ağa diyeceksin Zinnet hanım" dedim.
Yutkundu, sözlerime devam ettim "duyduğuma göre ben evde yokken güzel karımı pek yoruyormuşsunuz kör değilseniz ki hiç sanmıyorum evde 3 tane hizmetlimiz 1 tane de kahyamız var öyle değil mi?" Diyerek sordum sakince. Cevap gelmeyince "ÖYLE DEĞİL Mİ!" diyerek bağırdım.
"Öyle ağam" diyerek kısık sesle konuştu Arzu.
"Güzel, peki neden evin işleri ile benim karım bu konağın hanımağası ilgileniyor?"diyerek Dilşaha baktım şaşkınca olanları izliyordu.
"Evin gelini odur Emir ağa biraz zorluk görsün" diyen Zinnet hanım ile sinir bozucu bir gülümseme ile ona döndüm.
"Sen hiç zorluk çekmedin ama bu eve gelin olurken o bu evin gelini ve benim karım bu eve hizmet etmez ancak görev ve yön verir ve yapılır ha güzel canı arada sıkıldı bir işin ucundan tutayım dediyse o ayrı ama o bu evin Hanımağası ona göre davranın aksi takdirde karımdan size dair tek bir şikayet gelirse gözünüzün yaşına bakmam." Dedim gözlerimi üçünün üzerinde gezdirdim.
"Ben izin vermeyene kadar bu evdeki hiç kimse hiç bir hizmetli size hizmet etmeyecek dediklerinizi yerine getirmeyecek insafa geldiğim zaman size hizmet etmelerine izin veririm. Biraz zorluk çekin öyle değil mi?" Dedim ve kahvaltıma geri döndüm.
Dilşaha döndüğümde hâlâ şaşkınlıkla olanlara bakıyordu. Ona yaklaşınca bakışları bana döndü "tabağındakiler bitecek elimle mi yedireyim istiyorsun karıcım." Demem ile kahvaltısını yaptı.
Zinnet hanım sinirle kalkıp gitti. Deren ve Arzu da mutfağa gittiler Pawer bana dönüp "kusura bakma abi ama affetsen yapmışlar bir hata" diyerek mahçupça konuştu. Bazen annesinin gazına gelip bana kinleniyordu ama hiç bir zaman saygısızlık etmemişti bende hiç bir zaman onu diğer karfeşlerimden ayırmamıştım.
"Hatayı bana yapsalardı affederdim belki ama karıma yapmışlar biraz yerlerini ve Dilşahın yerini bilmeliler." Dedim düz bir sesle.
Bir şey demeyip Dilşaha döndü "Onlar adına özür dilerim" dedi.
Dilşa "önemli değil" dedi sadece ağır bir sesle.
Tabağına bakınca kalan domatesleri gösterip "onlar da bitecek" dedim sessizce ona doğru konuşup.
"doydum Asaf"
"İyi arkandan ağlasınlar" dedim. Oflayıp domateslerini de yedi.
İşe gitmek için ayaklandım arkamdan geleceğini biliyordum. Kapıya gelince arkamdan oda geldi gülümseyerek "Hayırlı işler" dedi.
Başımı salladım "Saģol, benden gelirken almamı istediğin bir şey var mı?" Diyerek sordum.
"Yok teşekkür ederim"
"peki madem ben gidiyorum yarın için diyetisyene randevumuz var unutma" dedim gitmeden önce yanaklarından öpmek isterdim ama o cesareti kendimde bulamadım uyurken öpmek daha kolaydı.
"Asaf!" Diye seslenmesi ile durup ona döndüm yanıma hızla gelip parmak uçlarından yükselerek yanağımdan narince öptü. "Allah kolaylık versin" diyerek hızlıca yanımdan uzaklaştı kızarmış yanakları ile.
Bir kaç saniye kendime gelemedim arkasından derin bir tebessüm ile baktım.
"O küçücuk halinle beni ne hallere sokuyorsun Dilşa bir bilsen!" Diye mırıldanıp yüzümdeki minik tebessüm ile işe gittim.
Daha önce evden ayrılıp işe gitmek hiç bu kadar zor olmamıştı.
😌😌😌
Hastalandığım günün ardından 1 hafta geçmişti bu 1 haftada Asaf ile aramız oldukça güzeldi kendimi rüyada gibi hissediyordum bana olan davranışları çok güzeldi.
Yıllar sonra bu denli değer görmek kalbimi canlandırıyordu.
Düzenli diyetisyene gidiyorduk her sofraya oturduğumuzda tabağımı bitirmeden kalkmama izin vermiyordu işten eskisi kadar geç gelmiyor gelecekse bile haber veriyordu. Gün içinde beni arıyordu onunla evlendiğimde hiç böyle hayal etmemiştim. Ben Asafla mutsuz ve kötü bir evliliğimizin olacağını düşünmüştüm ki ilk zamanlar bundan emin bile olmuştum. Ama Asaf o gece söylediği gibi bana değer veriyor bunu bana hissetiriyordu.
"Yenge bu çok güzel değil mi? Kumaşına bayıldım!" Zilanın heycanlı sesi ile düşüncelerimden arınıp ona döndüm ikizler, Arzu ve Deren ile alışverişe çıkmıştık bir yerden sonra Deren ve Arzu bizden ayrılmış farklı mağzaya girmişti. Bizde başka mağzaya girmiş elbise bakıyorduk.
Zilanın gösterdiği elbiseninin kumaşına bakıp "gerçekten de güzelmiş" dedim.
"Ben aldım hadi gidelim" diyen Dilanın düz sesi ile ona döndük. Etrafa donuk bakışlar atıyor her an gitmek için an kolluyor gibiydi.
"Ya ikiz sürekli aynı şeyi yapmaz mısın sana ne verilse giyiyorsun sen zaten hem yeni geldik ne gitmesi" sözleri ile sıtem etti Zilan ikizine.
"Offf iyi hadi kalalım." Dedi pes ederek.
Dilan gerçekten anlaşılması zor biriydi tıpkı abisi gibi. Sevdiklerine hiç bir şekilde kıyamıyordu. Ama tanımadığı veya sevmediği insanlara cevabını verip zehirlemeyi çok iyi biliyordu.
Erkek giyim Reyonlarının arasından geçerken Asaf için beğendiğim 2 gömlek ve 1 sweti aldım kendime de kadın giyim reyonundan 3 tane tesettür elbisesi almıştım. etrafıma baktığımda kızlar gözükmüyordu kızlara bakmak için reyonların arasından çıkarken bir kadın ile çarpıştım bana oldukça sert çarpmıştı kafamı kaldırıp bana çarpan kişiye baktığımda platin sarı saçlı ve diz kapağının üstünde biten kare yaka göğus çatalı belli olan kahverengi elbise içinde kahverengi gözlü bir kadın ile karşılaştım.
"Pardon yanlışlıkla oldu" diyen yapmacık sesi ile -ya da bana öyle geldi- "önemli değil" diyerek cevap verdim.
Yanından geçecekken "Emir Zahirin eşiydiniz öyle değil mi?" Diyen sesi ile durup arkamı döndüm Asafı nerdeyse herkes tanıyordu girdiğimiz mağazalardaki çalışanlar etrafımızda pervane oluyordu bu durum hoşuma gitmese de Zahir soyadını duyan toparlanıyordu. Ama bu kızın tanımasına pek anlam veremedim yakasında çalışan olduğuna dair bir kartta görmediğim için garibime gitmişti.
"Evet eşiyim." Dedim.
Küstah bir tavırla gelip tam karşımda durdu boylarımız eşitti neredeyse. "Emirin benden sonra bu kadar erken evlenmesi garip. Benimle geçirdiği onca güzel zaman ve hayalden sonra sen mi gerçekten yazık olmuş sana desene" Kaslarım çatıldı dediklerine "anlamadım ne demek istiyorsunuz"
Elini uzattı "Ben Selin Dinç Emirin sevgilisi" diyen sesi ile kalbimde ve ruhumda büyük bir deprem meydana geldi.
Sevgilisi mi?
😁😁😁 OY vermeyi unutmayın öptüwmm Ig: aleynaasil0 |
0% |