@aleynaasil_
|
Merhaba umut çiçeklerimm🌸 Yeni bölüme hoş geldinizzzz Okunma sayımız çok yüksek lakin oylar çok az lütfen yıldıza basmayı unutmayın. Oylayan okuyuculara da çoook teşekkür ederim♡
Bölümü düzenlemeden atıyorum hatam varsa affola keyifi okumalar...
19.BÖLÜM
◇TUTULAMAYAN SÖZ◇
Dilşa konağa geldiği gibi odasına çıkmış Asafın gelmesini bekliyordu. Asaf geldiği gibi her şeyi anlatacaktı bu gün yaşananlar yüzünden kalbi korkuyla çarpıyordu. İçini huzursuz eden duygular vardı. İmge den de oldukça şüpheleniyordu, eğer olurda bu işte İmgenin parmağı varsa bu defa acımazdı mahvederdi onu dışarıdan gelen gürültüler ile düşüncelerdinden sıyrılıp merakla ayaklandı. Asafın "DİLŞA!" diye gürleyen sesi tüm konakta yankılanıyordu. Dilşa, Asafın bu denli sinirli olmasına anlam veremedi.
Asaf hızla odasına giden merdivenlere yöneldi odalarından çıkan diğer aile üyeleri olanlara anlam verememişti Zilan Dilan ve Boran anlamaz gözlerle abilerine bakıyor Zinnet hanım ve diğer aile üyeleri merakla Asafa bakıyorlardı onu bu denli sinirlendiren şeyi merak etmişlerdi.
Şahin ağa oğlunu kısık gözlerle izliyordu. Şu an oğlunda kendini görüyordu geçmiş anılar etrafını sardı bu duruma ürpermeden edemedi. Oğlu her ne kadar inkar etse de ona benziyordu onun nezdinde.
Asaf yeri dövercesine merdivenleri çıkıp odasını kapısını şiddetle açtı. Dilşa ayaklanıp aşağa inecekken sertçe açılan kapı ile yerinde donakaldı.
Asaf şu an oldukça korkutucu duruyordu. Korkmadan edemedi vücudundan bir titreme geçti. Onu daha önce hiç böyle görmemişti. Kapıyı hızla kilitledi Asaf.
Dilşaha döndü"SANA YALANI SEVMEM DEMİŞTİM!" diye bağıran Asaf ile korkuyla yutkundu Dilşa. Ne dediğine niye böyle olduğuna anlam veremiyordu. Ne olmuştu?
Üstüne gelen Asafla adımlarını geriledi Asaf adım artıkça o geriliyordu "As-"
"Bana dedin ki, İmge ile buluşucam bende sana güvendim ve git dedim" sakince konuşuyor ama sinirini de gösteriyordu Asaf, Keyifsizce güldü, Dilşanın sırtı soğuk duvara yaslanınca kaçacak yeri kalmamıştı Asaf ile karşı karşıya durmuş aralarında bir adım bile kalmamıştı.
"Ama benim kuzenine gidecek diye dışarı yolladığım karım Yalçınların oğlu Akın ile dip dibe!" Asafın son sözlerini bağırarak söylemesi ile Dilşa irkildi. O şu an babasına benziyordu merhametini derinlere gömmüş öfkesinin ateşini yakmış her yeri cehenneme çeviriyordu. Kafasında Dilşanın o adamla olan görüntüleri dolaşıp duruyor baştan aşağı kalbini ve ruhunu öfkeye boğuyordu.
Asafın laneti öfkesiyken Dilşanın suskunluğuyudu.
Dilşa Asafın dedikleri ile "Asaf öyle bir şe-"
"Neden sana inanayım Dilşa lan resimleriniz var dip dibe olduğunuz resimleriniz var! Sana güvendim ben her şeye rağmen seni kabul ettim!" Diyerek çıldırmış gibi bağrıyordu.
Elini kaldırıp duvara vurackken Dilşanın elleri ile kendini korumasıyla Asaf sertçe yutkundu. Ona vurmazdı. Her ne olursa olsun ona asla vurmazdı. Dilşanın ona vuracağını düşünürek kendini koruması ile sert yumruklarını defalarca duvara vurdu. Dilşa göz yaşlarını serbest bırakmıştı. Ona vuracağını sanmıştı belki de bana vuracaktı diye düşündü sırtını yasladığı duvara Asafın ard arda yumruk atması ile kalbi korkuyla attı.
Asafda onu dinlememişti. Söz vermiş lakin dinlememişti. Tıpkı amcası gibi tıpkı yengesi gibi ilk onu suçlamıştı.
Asaf Zahir karısına verdiği sözü çiğnemiş değil dinlemek konuşmasına bile izin vermemişti.
Asaf duvara yumruklar vuruken bir yandan da konuşuyordu "Bana neden anlatmadın çok mu zordu anlatmak Dilşa! sikeyim hep susuyorsun anlatackatın en başından anlatıcaktın madem seni seven var söyleyecektin! Ne yapacağım söyle tüm mardinin diline düşeceksin nasıl koruyacağım seni NE YAPACAĞIM BEN SENİNLE DİLŞA" diyerek Dilşadan uzaklaşıp etrafta ne varsa yakıp yıkıyordu.
Bu saçmalık Mardindeki insanların diline düşerse Dilşa hakkında kötü konuşacak onu ezikleyeckelrdi Asafın sinirlendiği bir diğer konıyda buydu. Onu o kötü gözlerden nasıl koruyacaktı!?
Makyaj masasının üstündeki tüm eşyaları yere dağıtmış masayı devirmişti. Odadaki cam sehpayı yere vurmuş paramparça etmişti. Kitaplıdaki tüm kitapları fırlatmıştı. Dilşa kulaklarını kapatmış duvar kenarına sinmişti.
Korkuyordu.
Konuşmayı denemişti lakin kendi kendine konuşup etrafı dağıtan Asaf onu ne görüyor ne de duyuyordu. Kapının dışında Dilan Zilan ve Boranın sesi geliyor kapıyı açmaları için kapıyı yumrukluyorlardı. İçerden gelen sesler onları oldukça korkutuyordu.
Zinnet hanım ve kızı köşeden keyifle izliyordu. Gelini ise olanları heycanla izliyordu. Bu durum tabiki de onları mutlu etmişti. Perwan eve daha gelmemişti. Şahin ağa ise köşede durmuş olanları izliyordu.
Asafa senin damarlarında benim de kanım akıyor derken tam olarak bundan bahsediyordu. Asafın öfkesi babasının ona kalan mirasıydı.
Berzan konağa girince yukarıdan gelen sesler üzerine hızlı adımlar ile yukarı çıktı. Asafın o şekilde şirketten çıkması hiç bir şekilde hayra alamet değildi. Asafın odasının önündeki aile üyelerini görünce kenara çekilmelerini söyleyip kapıyı kırmaya çalıştı.
Odada öyle büyük bir harabe vardı ki Asaf yaptığı hiç bir şeyin farkında değildi. Dilşa duvarın köşesine sinmiş hıçkıra hıçkıra ağlıyor olanların bir an önce bitmesini istiyordu. Tüm duyularını kapatmış içine kapanıp küçüldükçe küçülmek istiyordu.
Yine susuyordu yine köşesine çekiliyordu.
Size sürekli kötü davranan insanların size yaptıkları şeylere bir süre sonra alışırdınız. Lakin sizi bulutların üstüne çıkarıp daha sonra da yere çakan insanların verdiği acı tarif edilemezdi.
Dilşa Asafın ciddi sakin soğuk ve aynı zamanda merhametine o kadar çok alışmıştı ki bir anda karşılaştığı öfkesi bir tokat gibi yüzüne çarpmıştı.
Belki fiziksel olarak zarar vermemiş vurmamıştı ama o bu gün Dilşanın ruhunu paramparça etmişti, Dilşanın içine kendi elleriyle ona karşı olacak derin korkuyu ise kalbinin orta yerine yerleştirmişti.
Berzan kapıyı omzuyla kırıp içeriye girdi. Asaf ortalığı yakıp yıkmaya devam ediyordu. Odayı mahvetmiş kırılmadık dağıtmadık hiç bir şey bırakmamıştı.
Unuttuğu şey ise yalnız odayı dağıtmadığıydı.
Berzan etrafa göz gezdirdi şaşkınlığını üstünden atar atmaz hızlı adımlar ile Asafa doğru gidip kolundan tuttu ve kendine döndürüp suratına bir yumruk vurdu. Asaf yumruğun etkisi ile Berzana döndü. Berzanın sinirli bakışları ile karşı karşıya kalınca çatık kaşlar ile yüzüne baktı.
"NE YAPIYORSUN LAN KENDİNE GEL ETRAFINA BİR BAK!" Diye bağırdı Berzan. Hep sessiz olup genelde gerekmedikçe konuşma gereksinimi bile duymayan Berzanın böyle bir çıkış yapması herkesi şaşırtmıştı. Sesini doğru düzgün bile duymazlardı. Berzan az konuşur çok gözlemlerdi.
Dilan ve Zilan kapı açıldığı gibi odanın haline şaşkınlıkla baktıktan sonra duvara sinmiş Dilşahın yanına hızlı adımlarla ilerlediler. Dilan tıpkı bir anne şevkatiyla Dilşahı kolları arasına almış yatıştırıcı sözler söylüyordu. "Ben bir şey yapmadım" diye hıçkırıklarının arasından konuşan Dilşahı sakinleştirmeye çalışıyorlardı.
"Tamam bir şey yapmadın sakin ol."
Asaf etrafına bakınca köşede küçük bir çocuk gibi Dilana sığınmış Dilşahı görünce acıyla yutkundu etrafına bakınca odanın dağılmış haliyle dondu bunların hepsini o yapmıştı. Yeni aydınlanıyordu sanki sabahtan beri bir hipnozun etkisindeymişte yeni çıkmış gibiydi. Kendisine karşı olan sinirine hakim olmadı kapıdan onu izliyen babası ile göz göze gelince irkildi geçmişinde annesinin görüntüsü ve babasının sesi etrafını sardı bu durum onu ürpertti.
Babası gibi davranmıştı.
Asla onun gibi olmayacağım demişti lakin bu gün babası gibi davranmıştı.
Kafasında ki düşünce hızlı adımlar ile çıkıcakken kapının önunde durdu yine Dilşaha döndü göz göze gelince yine acıyla yutkundu "Ben sana asla vurmam ne olursa olsun bunu yapmam." Dedikten sonra konaktan hızla çıktı.
Arkasında bir enkaz bırakarak.
💮💮💮
Kaç dakikadır Dilanın kolları arasındayım bilmiyorum. Yok olmak istiyordum şu an ruh halimi anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalırdı. Kalbim ve ruhumu bin parçaya bölmüş sırtını dönüp gitmişti.
Söz vermişti dinliycem seni demişti.
Dinlemedi.
Konuşmama dahi izin vermemişti. O çok korkutucuydu. Ağlamaktan gözlerim kızarmış, gözlerimin içi yanıyordu. En sonunda Dilanın kollarının arasından çıktım yüzüne bakmadan ağlamaktan kısık çıkan sesimle "teşekkür ederim" dedim. Zilan ve Dilan bir an olsun yanımdan ayrılmamıştı. Dilan beklemediğim bir hareket yapmış ve beni kollarının arasına almıştı sanki o an en ihtiyacım olan şey büyümüş gibi kollarının arasına sığınmıştım.
Beni her şeyden koruyacakmış gibi hissetirmişti.
Dilan her zaman sert ve soğuk yapıda bir karakterdi lakin anne şevkati de vardı gözlerinde, dışardan duvar gibi gözükse de Zilanın deyimiyle pofuduk bir kalbi vardı.
Sıcak bir tebessüm kondu dudaklarına belli belirsiz "teşekkür edilecek bir şey yapmadım." Dedi.
"Ben biraz yalnız kalmak istiyorum" diye mırıldandım.
Zilanın elleri bir taraftan Dilanın bir tataftan elime dolandı ikisininde gözlerinde samimiyetin parıltıları vardı Asaf gittikten sonra herkesi odadan çıkarmış yanımdan hiç ayrılmamışlardı.
"Dilşa hanginiz haklı hanginiz haksız bilmiyorum her ne olduysa bu abimin yaptığı bu şeyleri hiç bir şekilde haklı çıkarmaz. Şunu unutma ki biz yanındayız" diye konuştu Dilan. Zilan onu onayalayarak "yengeciyiz biz yengem" dedi ortamı neşelendirmek için fakat pek de işe yaramamıştı.
Kollarımı ikisinde dolayarak "çok sağolun iyi ki varsınız" dedim ağlamaktan dolayı garip çıkan bir sesle.
Sarılmamız son bulunca yalnız kalmak için müsade istemiştim onlar da odadan çıkmıştı. Odada göz gezdirdim yaşattığı bir kaç günlük mutluluğun bu denli ağır bir şekilde patlayacağını bilseydim mutlu olmazdım.
Ayağa kalkıp sarsak adımlarla dağıttığı yatağa gidip girdim cenin pozisyonunu alarak katşımdaki düz duvara baktım sığındığım duvar dibinde yumruk attığı yerlerde kan izi vardı. Bana vuracak sanmıştım vurmamıştı ne fark ederdi ki ruhuma bir yara da ondan gelmişti.
Aradan kaç saat geçti bilmiyorm
Bir mi?
İki mi?
Üç mü?
Tek bildiğim zamanın bende donduğuydu. Yalnızlığım yine bir tokat gibi yüzüme çarptı uzaktan kahkahalar ile halime acıyarak gülüdü.
Korkağın tekiydim. Kendimden nefret ediyordum.
Şimdi gitmek istesem buradan gidecek kimsem yok ne sığınacak bir liman ne de dinlenecek bir omuz.
Annem ve babam yaşasaydı annem limanım babam dinleneceğim omuz olurdu.
Yoktu.
Ne annem ne babam.
Keşke beni yalnız bırakmasalardı. Benide yanlarında götürselerdi.
Yorgunlukla ayaklandım karanlık çökmüş bulutlar yağacak bir yağmurun habercisi gibiydi. Dilan ve Zilan sessizce bir tepsi yemek getirip bırakıp gitmişlerdi ama yememiştim bu konak ve bu odada boğuluyordum gitmem lazımdı.
Nefes alamıyordum. Nefes alacak bir yere gitmeliydim.
Rahatça ağlayıp, derdimi anlatacağım rahatça uyuyabileceğim bir yere...
🏵🏵🏵
Asaf karşısındaki adama bakıyordu elindeki sigaradan bir nefes daha çekip bıraktı. İçindeki ateşi söndürecek hiç bir güç yoktu. Akın bağlandığı sandalyede korkuyla karşısındaki adama bakıyordu onu evinden almış bir depoya getirmişler ağzını bağlamışlardı.
Karşısındaki Emir ağanın ondan ne istediğine anlam veremiyordu.
Asaf içtiği sigaranın izmaritini yere savurdu. Kendini Akının karşısındaki sandalyeye bırakıp sandalyeye yaslanıp başını geriye attı.
Migreni tutmuştu yine başı oldukça ağrıyordu.
Kafasında Dilşanın son hali silinmiyordu. "Çok korktu" diye mırıldandı. Bir çift ela göz her tarafını sarmıştı. Berzan uzaktan Asafı izliyordu Asaf konaktan çıktıktan sonra pesinden çıkmıştı. Her zamanki yerine gelmiş arabanım kaputuna defalarca vurmuştu. Berzan yanına gitmemişti Asafı çok iyi tanıyordu bir kaç saat sonra deli gibi pişman olacağını da iyi biliyordu.
Berzan, Akın ve Asafa bakarak sakince sigarasını içmeye devam etti.
Asaf derin bir nefes verip sinirle Akına dönüp suratına aniden bir yumruk çaktı.
Akın yüzüne bir anda gelen yumruk ile fazlasıyla sarsılmıştı.
Asaf, Akının ağzındaki bandı sertçe çekti "Ne işin vardı lan Dilşahla!" Diye sinirle bağırdı.
Akın, Asafa bakarak "Dilşa kim?" Diye sordu.
Asaf sahte bir gülümseme ile Akına döndü gülümsemesinin yerini ürkütücü bir surata bıraktı Akının yüzüne yüzünü yaklaştırıp korkutucu bir sesle konuştu "dalga mı geçiyorsun lan sabah parkta görüştüğün kadın benim karım Dilşa."
Akının yüzünde yoğun bir şaşkınlık meydana geldi "Dilşa mı? Ama beni oraya çağıran kızın adı İmgeydi ben onu İmge sandım. Hatta mesajlaşmalrımız var." Diyerek şaşkın bir sesle konuştu.
Asaf, Akının dedikleri ile kaşlarını çattı sonra derin bir nefes verdi. Arkasındaki sandalyeyi alıp sertçe duvara fırlattı. Sandalyenin her bir parçası bir yere dağıldı.
Sinirle yumruklarını sıktı.
Akına bakıp "bana her şeyi en baştan anlat." Dedi net bir sesle.
Akın düştüğü oyunun farkına varınca o da sinirlenmişti. "Ben 2 hafta önce şehir dışından geldim" diyerek söze başladı. Asaf bunu zaten biliyordu. "Babamla aramız iyi değil uzun zamandır Mardine gelmiyordum. Geldiğimde babamla ilgili bazı şeyler öğrendim Kıraçlara yüklü bir miktarda para vermiş ne için verdiğini sorduğumda iş için dedi. Çok takılmadım. Sonra Kıraçların babamla konuşup para almaya devam ettiklerini duyunca sinirlendim en son Şeref ağa konağa geldi odada konuşurken duydum İmge denen kızını verecekmiş bunun için bir şeyler zırvaladı Dilşah ismi de geçti lakin çok takılmadım. Akşamında İmge denen kız mesaj attı bana buluşalım diye bende işin aslını astarını ögrenmek için kabul ettim. O gece babam yine Kıraçlara para vermiş adamlar virüs gibi bulaşmış sömürdükçe sömürüyor. Kızı uyarıp defolup gelecektim evime." Asaf içinde baş gösteren büyük pişmanlığı ile Akını dinliyordu. Akının farkında olmadan Asafın içinde yaktığı ateş Dilşah ile arasına giren herkesi yakacaktı.
"Ben o kızı İmge sandım çünkü bana mesaj atıp çağıran İmgeydi. Kızı tanımam etmem bizimle ne bağlantısı var bilmiyorm ben annemi babamdan alıp defolup gideceğim zaten bu topraklardan." Diyerek sözlerine son verdi Akın.
Asaf gözlerini yumup kafasını geriye doğru eğdi "her şeyi mahvettim." Diyerek mırıldandı.
"Yani sen Dilşahı, Şereften istemedin?"
"Yok Dilşahı tanımam etmem Emir ağa."
Akının söyledikkerinden sonra Asafın beyni adeta zonkluyordu adamlarına bir işaret verdikten sonra deponun dışına çıktı. Korumalar Asafın işareti üzerine Akını çözmeye başladılar.
Asafın ardından Berzanda çıktı ikiside bir dal sigara çıkarıp yakmaya başladılar. Dışında yaprak kıpırdamayan arkdaşının içinde nasıl yangınlar olduğunu bilirdi Berzan.
Sessiz kaldı her zamanki gibi.
"Çok korkuttum onu" diyerek sessizliği bozdu Asaf.
"Öyle gözüküyordu." Diyerek net bir sesle konuştu Berzan sigarasından çektiği dumanı dışarıya sakince üfledi.
"Bana ne oldu bilmiyorum Berzan öfke bedenimi ele geçirdi ne yaptığımın farkında bile değildim. Ben..." acı bir nefes verdi "şimdi ne yapacağım?"
Berzan arkadaşına döndü "tedavi olacaksın ilk önce sonra da gidip paşa paşa kızdan özür dileyeceksin!"
"Yüzüm yok ki nasıl bakıcam yüzüne? Berzan ben ona ruhsal olarak çok zarar verdim nasıl düzelticem şimdi"
"Onu kıza bağırıp çağırmadan önce düşünecektin şimdi otur haline yan çünkü ben o kızın sana karşı parlayan gözlerinin sönmesine bu gün şahit oldum."
Asaf sigarasından son bir duman çekip izmaritini yere attı. "Ne yapıp edip kendimi affetirecem" dedi.
Berzan, Asafa belli etmeden küçük bir tebessüm ile yüzüne baktı. Arkdaşı belki farkında değildi ama karısına abayı yakmıştı.
Umarım fark eder. Diye içinden geçirdi Berzan.
"Kıraçlara güzel bir ders vermenin vakti geldi." Diyerek ciddiyetle konuştu Asaf.
Berzan ona katıldığını belli edercesine başını salladı. Asafın hiç bir şey yapmadan duracağını hiç zannedemiyordu.
Aralarındaki bir kaç dakikalık sessizliği Asafın telefonunun çalması bozdu. Telefonunu eline alınca kardeşi Zilanın aradığını gördü telefonu açıp kullağına yasladı Zilanın endişeli bir sesle "Abi yengem yok!" Diyen sesi beyninde adeta yankılandı. "Ne demek yengem yok!" Diye karşılık verdi.
"Bilmiyorum abi! Bilmiyorm odasındaydı kontrol etmek için girdik yoktu tüm konağı aradık ama yok!" Diyerek endişeyle konuştu.
Asaf bir şey demeden telefonu kapattı.
Berzana dönüp "Dilşa yok" diye endişe ile konuşup arabasına hızlı adımlar ile ilerledi.
Nereye gidebileceğini düşünerek Mardin sokaklarına karıştı.
İçindeki pişmanlık ateşi ile...
😺😺😺
Evettt yeni bölüm nasıldııığğ
Sizce Dilşah nereye girmiş olabilirr?
Asaf ve Dilşah hakkında ne düşünüyorsunuzz?
GELECEK BÖLÜMLERDEN İSTEDİĞİNİZ SAHNE VARSA LÜTFEN YAZIIN ÖZELDEN
GELECEK BÖLÜM GÖRÜŞMEK ÜZERE💕
ÖPTÜWMMM💋
Allaha emanet olun canlarım♡
|
0% |