@aleynaasil_
|
Merhaba umut çiçeklerimm🌸 Hayalet okuycularım lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin bölümü düzenlemeden atıyorum hatam varsa affola keyifli okumalar..
21.BÖLÜM
◇SON PİŞMANLIK◇
Pişmanlık geri dönülemez bir noktaydı. Ne düzeltebilir ne de geriye dönüp telafi edilebilirdi. Tek yapabileceğiniz yaptığınız hatadan yakınmaktı. Asaf Pişmandı hem de deli gibi elinde olsa geçmişe gider hatasını telafi ederdi. Ama böyle bir şeyin olması imkansızdı Asaf da geleceği telafi edecekti.
Ne olursa olsun bunu yapacaktı.
Arabadaydılar Dilşa yan koltukta baygınca yatıyordu. Hızla çiftlik evine doğru sürüyordu Asaf arabayı , arabadaki ısıtıcıyı açmasına rağmen Dilşahın titremeleri durmuyordu ve bu Asafı endişelendiriyordu. Beyaz olan teni solmuş dudakları kurumuştu. gözleriyle sık sık kontrol ediyordu.
Çiftlik evinin önüne gelince arabayı hızla durdurup indi yan koltukta oturan Dilşahın kapısını açıp Dilşahı kucağına aldı. Çiftlik evine doğru adımladı yanına hızlı adımlar ile gelen Adem şaşkınca Dilşa ve Asafa bakıyordu.
Asaf soru sormasına izin vermeden "Kapıyı aç Adem!" Diyerek konuştu.
Asaf şaşkınlığını üzerinden atıp hemen kapıyı açtı.
merdivenleri çıkıp üst kattaki odasının kapısını açıp Dilşahı yatağa bıraktı. Adem salonda durmuş Asafın gelmesini bekliyordu. Apar topar çiftlik evine gelmesini istemişti o da hemen gelmişti.
Asaf odasındaki kıyafet dolabından Dilşaha uygun kendi kıyafetlerinden çıkarıp Dilşahın yanı başına geri döndü Dilşahı nazikçe kaldırıp üzerindekileri tek çırpıda çıkardı. Kollarını kaldırıp Üstüne beyaz bol bir swetini altına ise siyah bir eşofman geçirdi. Kendisine ait olan kıyafetleri Dilşaha oldukça bol gelmiş içinde kaybolmuştu. Penye şalına rağmen ıslanmış saçlarını bir havlu ile kurutmaya başladı. Dilşahın beline destek vermiş saçlarının nemini alıyordu. Havluyu kenara bırakıp alnına dudaklarını değdirdi.
Ateşi yoktu. "Şükürler olsun" diyerek mırıldandı.
"Üşüyorum" diye titrekçe konuşan Dilşa ile derin bir nefes verdi. Kendine gelmişti.
Saçlarının bir tutamını kulağının arkasına sıkıştırdı "ısıtıcam seni güzelim" dedi yumuşak bir sesle.
Dilşahı yatağa yatırıp üstünü hiç bir tarafı açık kalmayacak şekilde örttü.
Dilşah gözlerini hafif araladığında üstünü örten Asafı gördü çok halsiz hissediyordu. Üşüyor ısınmak istiyordu. Kalkıp gitmek Asaftan uzaklaşmak istiyordu. Kafasının içinde bas bas "senin gidecek yerin yok!" Diye bağıran sese hak veremeden de duramıyordu.
Her ne kadar kabullenmek istemese de Asafın yanından başka bir yer yoktu.
Asaf kısık gözler ile onu izleyen Dilşahı görünce yanına gelip yüzüne eğildi.
Parmakları ile saçlarını düzeltip dudaklarını saçlarına bastırdı. "Sen dinlen ben yiyecek bir şeyler getireyim." Dedi.
Dilşah bir şey demedi yorgun gözler ile yüzüne baktı cevap vermedi ona kırgındı ve bunu belli etmekten çekinmeyecekti.
Asaf büyük gardroptan bir battaniye daha çıkarıp üstüne örttü Dilşahın.
Dilşah vücuduna nüfuz eden sıcaklıkla oldukça mayışmıştı gözlerini yorgunlukla yumup kendini uykunun kollarına bıraktı. Dinlenmek istiyordu.
Asaf Dilşahı kontrol edip odadan çıktı aşağı indiğinde Ademin koltukta oturmuş onu beklediğini gördü.
"Yiyecek bir şeyler getirdin mi?" Diyerek sordu Ademe, Adem başını sallayıp "her şey mutfakta var abi." Başını salladı bu cevap karşısında Kendini Ademin yanındaki koltuğa bıraktı. Adem Asafa dönerek "Yengenin nesi var abi?"
"Bazı sıkıntılar çıktı aramızda."
"Ne oldu?" Diye merakla soran Ademe, Asaf ters bakışlar ile baktı.
"Ne yapacaksın Adem karımla aramdaki meseleyi?" Adem, Asafın dedikleri ile yerine sindi.
"Yok abi ben ne yapayım aranızdaki meseleyi sadece insanlar bir şeyler zırvaladı olayın aslı ne merak ettim."
Asaf çatık kaşları ile Ademe döndü "ne zırvalıyomuş o insanlar" Adem, Asafın buz gibi çıkan sesi ile yutkundu.
Mardin Dilşahın Akın ile bir münasebeti olduğu meselesi ile çalkalanıyordu kimisi ise Feyzullah ağanın genc kıza göz koyduğunu söylüyor bazıları ise Dilşahın suçlu olup baba ve oğulunu ayarttığını söylüyordu her telden ayrı bir şey çalıyordu. Adem de bunları duymuştu şimdi nasıl Emir ağaya karısı hakkında böyle şeyler söylendiğini derdi?
"Abi biliyorsun milletin ağzı torba değil ki kapatasın insanlar Dilşa yenge hakkın-"
"Tamam Adem sus." Asaf gayette iyi biliyordu neler saçmaladıklarını o gün o kadar çok sinirlenmesinin bir diğer nedeni de buydu bu olayın yayılacağını çok iyi biliyordu. Korktuğu bir durum da buydu.
Adem susup yerine sindi, "Şerefin tüm depolarını yak. Tek bir ihale bile almayacak. Alacağı tüm ihaleleri bizim şirket alsın. Tek bir kuruşu bile kalmayacak. Çiftliği de güvenliğe al"
Adem başını olumlu sallayıp ayaklandı "tamam abi hallederim." Dedi.
Asaf, Ademe dönüp "eyvallah kardeşim " dedi samimyetle.
"Bir şey olursa ararsın" diye cevap veren Adem kapıya adımlayıp çıktı.
Morali bozuktu Ademin, Asaf bunu fark etmişti nedenini tahmin ediyordu, Berzanın gelip ona anlatacağını bildiği için rahattı.
Ayaklanıp mutfağa girdi. Mutfakta bulduğu hazır bir çorbayı yapmaya başladı. Çorba hazır olunca bir tepsiye koydu çorba kasesinin yanına bir bardak su ağrı kesici ilaç ve ekmek yerleştirip yukarı kata Dilşahın yanına çıkmaya başladı.
Kapının önüne gelince "Emir ağaya neler yaptırıyorsun be kızım" diyerek mırıldandı odanın kapısını açıp içeri girdi. Dilşah bıraktığı gibi yatakta uyuyordu.
Tepsiyi yatağın yanındaki komidine bırakıp yatakta Dilşahın yanı başına oturup yumuşak bir sesle seslendi.
"Dilşah" dedikten sonra parmaklarını Dilşahın saçlarının arasında gezdirdi. "Hadi uyan bir şeyler ye"
Dilşa, Asafın sesi ile zorlukla gözlerini açtı. "Bir şey yemeyeceğim" diyerek huysuzca mırıldandı.
"Olmaz öyle şey bir şeyler ye küskünlüğüne yine devam edersin Dilşah"
Dilşah başında zebani gibi dikilen Asafa bakıp ofladı yorgunca sırtını yatak başlığına yasladı.
Düz bakışlar ile karşısındaki tahta kapıya bakmaya başladı. Asafa bakmak istemiyordu elini saran parmaklar ile kafasını hızla Asafa çevirdi. Çatık kaşlar ile Asafa bakıp elini elinden çekti "Ne yaptığını sanıyorsun Asaf?"
"Özür dilerim Dilşa ne desen haklısın. Öfkeme de sığınamam öfkem hayatım boyunca hep benimleydi lakin ilk defa bu denli zarar verdi."
Dilşa sert gözler ile Asafa baktı "Zarar verdiğin şeyi düzelt o zaman Emir ağa!"
Asaf tebessüm etti utangaç hali çok güzeldi ama tırnaklarını çıkarınca ayrı bir güzel oluyor diye içinden geçirdi. Elini Dilşahın eline sarıp konuştu.
"Sana söz karım zararımı en iyi şekilde düzelticem. Ayrıca Emir ağa değil Asaf ismi daha yakışıyor o dudaklarına" diyerek Dilşahın elini kaldırıp dudaklarına götürüp naifçe öptü.
Dilşah yutkunarak Asafa bakıyordu. Yaptığı her hareketinin onu cezbettiğine lanetler etti.
"Hadi şimdi yemeğini ye güzelim sonra da dinlen yarın konuşucaz."
Asafın sesi ile kendine gelen Dilşa başını salladı sadece.
Asaf tepsiyi kucağına bırakıp kaşığı çorbaya batırınca Dilşa "kendim yerim" diyip elindeki kaşığa uzandı lakin Asaf izin vermedi "ben yediricem sana"
Dilşa, Asafa "elim tutuyor kendim de yiyebilirim" dedi ters bir sesle.
"Kendin yersin tabi ama ben kendi ellerimle sana yedirmek istiyorum karıcım" dedi.
Dilşa dediğine oflayarak karşılık verince "bu iki oldu kocaya oflanmaz aç hadi ağzını"diyip kaşığa çorba doldurup Dilşaha uzattı Dilşa bir şey demeden Asafa ayak uydurarak çorbayı içti.
çorbayı ona içiren Asafa pür dikkat bakıyordu öfkesi sönmüş merhameti yine baş göstermişti. Günün sonunda Asafın yanında olması ondan başka kimsenin olmadığı gerçeği ile sertçe yutkundu. Kime gidecekti ki?
Gül yengesı ve Sultan teyzesi o evde yaşıyolardı. Amcasına Zahir konağında ölse dahi Kıraç konağına dönmeyeceğini söylemişti nasıl olur da giderdi?
Serhat amcasına gitse iki aile arasında sorun çıkar yine tüm kötü bakışlar ona dönderdi.
Diyarbakıra Anannesi ve dedesinin yanına gitmek istese insanlar arkasından yine konuşurdu. Her türlü çıkmazdaydı kabul etmesi zor olsa da Dilşahın tek çaresi Asaftı.
Yine de şükür etti Asaf daha kötüsünü yapacak bir adam da olabilirdi. Şu an bu şekilde onunla ilgilenmesi bile Dilşahın kalbini yumuşatıyordu. Annesi ve babasından yıllar sonra birinin onunla bu denli ilgilenmesi hoşuna gidiyordu.
Dilşa büyümüş bir çocuk gibiydi. İçinde hâlâ sevgi arayan bir çocuk vardı Asafın ona karşı yaptığı iyi şeyleri yıllardır kimse yapmıyordu. Kimse onun kırgınlığı bu hayata karşı dargınlığı ile ilgilenmemişti.
Ama Asafta onu hayal kırıklığına uğratmıştı.
Asafın uzattıgı son çorba kaşıgını da ağzına alıp yuttu. Asaf biten çorba kasesini tepsi ile komidinin üzerine bıraktı. Bir ilaç çıkarıp Dilşaha içirdi.
Dilşa olanlar karşısında sessizliğini hiç bozmadı. Bu durum Asafın hoşuna gitmese de ses etmedi. Konuşmasına alışmıştı.
Dilşah sırtını yatak başlığından ayırıp yorgunlukla yatağa uzandı üzerindeki yorgunluk geçmek bilmiyordu. Uyumak için gözlerini yumdu hiç bir şey yapmak istemiyordu. Asaf Dilşahın uzanıp gözlerini yumduğunu görünce alnına uzanıp alnını öptü. Dilşah Asafın yaptığı şeye aldırmadı konuşacak hali bile yoktu belki de konuşmak istemiyordu.
"İyi geceler güzelim" dedikten sonra gece lambasını açıp odanın ışığını kapattıp odadan çıktı.
Aşağı indiğinde Berzanı gördüğüne hiç şaşırmadı bir şey olmuştu. Berzan başını koltuğa yaslamış gözlerini kapatmış Asafın gelmesini bekliyordu adım sesleri ile geldiğini anlasa da pozisyonunu bozmadı.
Asaf yanına oturdu onunla aynı pozisyonu alıp başını koltuğa yaslayıp gözlerini kapattı.
Aradaki bir kaç saniyelik sessizliği Berzan bozdu.
"Nasıl iyi mi yenge hanım?" Diyerek Asafa döndü.
"İyi olacak." Diye mırıldandı. Berzana dönüp "sıkıntı nedir?" Diye sordu.
Yıllardır hep böyleydi bir dertleri olduğunda 'sıkıntı nedir?' Diye sorar cevaplarını alırlardı ikiside birbirini çok iyi tanıyordu. Yılların getirdiği dostluğun bir sonucuydu.
"Amcam Celal yerinde durmuyor. Elimden bir kaza çıkacak en sonunda o olacak."
"Hisslerini mi istiyor?"
"Evet hisseleri istiyor şirketi zor durumdaymış diye bir şeyler zırvaladı. Umursadığım söylenemez. Babannem yıllar sonra bana yanaşmaya çalışıyor hepsi kendi çıkarında. Hisslere asla dokunmayıp onlara verecektim ama böyle peşimde koşmaları hoşuma gidiyor yılların acısı çıksın biraz öyle değil mi?"
Berzanın Amcası Berzanın sahip olduğu aşiretin ağasıydı. Yıllar önce babası vefat edince kimse annesine sahip çıkmamıştı. Annesi de çocuklarının bakımını tek başına sırtlanmış Şilan hanımın yanında korunmuşlardı. Şilan hanımın acımasız kocası Nasuh ağa vefat edince Arnas aşiretinin tüm gücü ve şöhreti Şilan hanıma kalmıştı. Şilan hanım da Berzan ve Ademi kimseye vermemiş kendi korumasına almış çocuklarından ve torunlarından hiç bir zaman ayırmamıştı.
Berzan annesinin gözü önünde ölmesi üzerine küçük yaşta kendi kabuğuna çekilmişti. Babası ölünce küçük olduğu için hafızasında babasına dair pek anı yoktu annesinin de babasından pek iyi bahsettiği söylenemezdi. Küçük yaştan itibaren Şilan hanımın ona sunduğu fırsatları hep çok iyi değerlendirmişti. Ünüversite sınavına Asaf ile beraber girmiş ikisi de derece yapmıştı Asaf 4 ay farkla ondan büyüktü Berzan boğaziçi işletme okumuştu Asafda Mimarlık okumuştu. Asaf dedesinin ölmeden önce verdiği vasiyet üzerine ünüversiteyi bitirir bitirmez Zahir şirketinin başına geçmişti geçtiği zaman Şirketin çok kötü bir durumda olduğunu görünce Berzandan yardım istemiş Berzan bir Zahir olmamasına rağmen Asafa her türlü yardımı sağlamıştı. Şirketi zor şartlar altında kalkındırmışlardı bunun üzerine Asaf hisselerinin yüzde 20 sini Berzana devretmişti zorla çünkü Berzan istemiyordu.
Şilan hanım, büyük oğlu ve aynı zamanda Ceylanın eşi Serdar da ortak kararla Arnas şirketinden yüzde 10 oranında hisselerini devretmişlerdi. Berzan ve Adem her ne kadar koruma olarak bilinsede de öyle değildi Arnas konağında bir aile gibiydiler Şilan hanım onları hiç bir zaman sofrasından eksik etmemiş onlar sofraya gelmeden yemek dahi yedirtmemiştir.
Arnas aşiretinin ağası Serdar ağa ise Berzanın zekasına hayrandı kardeşi gibi görüyor onu asla dışlamıyordu. Kriz anını mükemmel yönetiyor en ufak bir yardım ihtiyacında hemen yanlarında oluyordu.
Mardinde Berwan aşiretinin varisi olduğunu herkes bilirdi istese aşiretin ağası bile olurdu lakin o tüm akrabaları ile bağını kesmişti. 4 sene önce Berwan mirasından büyük bir paya sahip olduğu herkesçe biliniyordu ama o ona verilen paya dokunmamıştı şu an Mardinin sayılı zenginlerindendi. Ama bu durum umrunda bile deģildi. Kardeşi ile mutluydu. Baba tarafından kendini olabildiğince uzak tutuyordu.
Mardinde bir çok genç kızın da hayaliydi koyu yeşil gözleri ve heybetli görüntüsü ile herkese kendini hayran bırakıyordu. Sessizliği ile biliniyordu gerekmedikçe konuşmazdı.
Kardeşi için yaşıyordu.
Şimdilerde ise içki kumar ve her türlü pisliğe bulaşmış amcası başına bela olmuştu. Geçen yıllarda büyük amcası vefat etmişti hem aşiretin hem de tüm işlerin başına Celal geçmişti parayı yasadışı işlerde kullanmış, işleri batağa sürüklemişti elinde az miktarda para kalınca da Berzanın mirasdaki payına göz dikmişti.
Asaf başını olumlu anlamda salladı "öyle tabi ama Celal tehlikeli biri Berzan dikkat et sen her ne kadar kabul etmesende Berwan aşireti seni ağa olarak görüyor görmedin mi insanlar gelip Celali sana şikayet ediyor."
"Evet ve bende 'siktirin gidin' diyorum. Ben o aşirete ağa olursam o aileyi yakarım Emir! Annemin acısı dinmedi son nefesine kadar helal etmedi hakkını biz onlar yüzünden neler çektik hiç birinin umrunda olmadı."
Asaf yanındaki Berzana "haklısın kardeşim." Dedi daha sonra da sözlerine devam etti "her konuda arkandayım" dedikten sonra gülümsedi.
Berzan "Eyvallah kardeşim" dedikten sonra ayaklandı. "Ben gidiyorum sende yenge hanımın gönlünü al bir daha da kadını üzersen alnının çatısına bir tane sıkarım."
Asaf ayaklanan Berzana bakıp "ne yaptınız Şerefi?" Diye sordu.
Berzanın dudaklarından sinsi bir gülümseme ormanı andıran gozlerinden şeytani bir parıltı geçti. "O işi bana bırak kardeşim sen." Dedikten sonra kısa bir vedalaşma faslından sonra çiftlik evinden çıkıp gitti.
Asaf bir süre daha koltukta oturup Dilşahın gönlünü nasıl alacağını düşündü aklına gelen güzel fikirler ile gülümsedi "onu bir daha üzersem ben sıkıcam kafama "diye kendi kendine mırıldandıktan sonra ayaklandı, Dilşahın bulunduğu odaya doğru gitti.
Kafasında yarın Dilşahla yapacağı güzel düşüncelerle.
🌸🌸🌸
Gözlerimi yüzüme vuran güneş ışığı ile açtım bir kaç dakika nerde olduğumu idrak etmeye çalıştım. Dün akşam olanlar bir bir zihnime nüfuz ederken derin bir nefes verdim ne uzun bir geceydi ve de berbat bu bedbaht hayatımda doğru düzgün bir şey yoluna gitse şaşardım zaten.
Asafın dün gece söyledikleri de kafamda yer edinince derince ofladım ona hemen kanan yanımı mahvetmek istiyordum.
Ama onu affetmem o kadar kolay olmayacaktı.
Üstümdeki yorganlardan ve battaniyelerden kurtulup ayaklandım krem rengi ile düzenlenmiş odada göz gezdirdim oldukça ferahtı. Bakışlarım camdan dışarı kayınca dünün aksine bu gün güneş en tepede parlıyordu.
Her şeye rağmen yüzümde ufak bir gülümseme peyda oldu görünüşe göre Asaf bir çiftlik evine getirmişti beni.
Odadaki banyoya girip elimi yüzümü yıkadım aynada karşılaştığım görüntü ile dumura uğradım tam anlamıyla berbat gözüküyordum gözlerim şişmiş altları morarmıştı dudaklarım kurumuş cildim yine solmuştu. Aynadaki görüntüme daha fazla bakmaya dayanamayıp banyodan çıktım
Daha sonrasında Sakin adımlarla odadan çıktım aşağı kattan sesler geliyordu dağınık saçım ve bana oldukça fazla hatta baya fazla bol gelen eşofman ve swetle aşağı kata adımladım kimsenin olmadığını umuyordum çünkü başörtümü bulamadığım için saçım açıktı.
Temkinli bir şekilde kafamı uzattığımda amerikan tarzı mutfakta tezgahın önünde bir şeylerle meşgül olduğu belli olan Asafın geniş omuzları ile karşılaştım etrafa üstün körü göz gezirdiğimde Asaf ve benim dışımda kimseler yok gibi görünüyordu.
Bir kaç saniye olduğum yerde bekledim bir yanım gitmek istiyorken bir yanım da Asafın yanına gitmek istemiyordu.
Ya yine sinirlenirse düşüncesi tüm zihnimi sarmıştı üstelik bu defa yalnızdık kimse de yoktu.
Dünki cesaretim kaybolmuş yerini ıssız bir sessizlik almıştı.
Her zamanki sessiz ve sakin halim yine ruhuma hakim olmuştu.
Kararsız bir şekilde olduğum yerde beklememi kesen onun "tahmini ne zaman gelmeyi düşünüyorsun?" Diyen sesiydi.
Sırtı dönük bir şekilde beni nasıl gördüğüne anlam veremeden olduğum yerde durmayı kesip küçük adımlarla yanına yaklaştım.
Ada tezgahının önünde bir kaç adım arkasına gelince durdum. Elindeki işi bırakıp bana döndü karşı karşıya duruyorduk "Günaydın" dedi yumuşak bir sesle.
Başımı sallayarak karşılık verdim.
"Bahçeye kahvaltı hazırlattım, uyanmanı bekliyordum." Dedikten sonra elimi tutup beni dışarı arkasından götürdü bahçeye çıktığımızda kare bir masada envayi çeşit kahvaltılık ile donatılmış bir kavlatı masası gördüm masada bir tek kuş sütü eksikti.
Bir sandalye çekip oturunca bende karşısındaki sandalyeyi çekecekken solundaki sandalyeyi çekip "buraya" dedi.
Omzumu silkip çektiğim sandalyeye oturacakken "lütfen gelip soluma oturur musun karım"
Dedikleri ile tek kaşım havalandı bir şey demeden soluna oturdum.
Etrafıma göz gezdirdim etraftaki yeşillik ve toprak kokusu oldukça huzur veriyordu ilerdeki salıncağa ve otlanan tavuklara parlayan gözler ile baktığıma emindim üstelik at sesleri de uzaktan geliyordu. Heycanlanmadan duramadım.
"Beğendin mi burayı?" Diyen Asafın sesi ile ona döndüm tabağıma kahvaltılık koyuyordu.
Onunla hem deli gibi konuşmak isterken hem de susmak istemen saçmalığın daniskasıydı ama bir tarafım ona oldukça kırgındı.
"Güzel gözüküyor." Dedim düz bir sesle bunun yerine şu an öten kuşun cıvıltısına kadar konuşmak isteyen yanımı susturdum.
Doldurduğu tabağıma kocaman gözlerle baktım. Bu adam beni ne sanıyordu böyle! Bu kadar şeyi sabah sabah nasıl yerdim ben.
Doldurduğu tabağımdaki kahvaltılıklardan yemeye başladım.
Aramızdaki sessizliği bozan tek şey doğadaki seslerdi.
Karnım doyunca daha fazla yiyemeyip bıraktım sabahtan beri kafamı kaldırmadığım tabağımı kaldırınca Asafın karaları ile karşı karşıya geldim beni izliyordu bir kaç saniyelik bakışmamızı kesen benim gözlerimi kaçırmam oldu.
Derin bir nefes verip bana döndü "Dilşah bana başından beri her şeyi ayrıntısı ile anlatmanı istiyorum. Artık aramızda başka insanlar istemiyorum benden ne saklıyorsan söyle." Dedi sesi yorgun çıkıyordu.
"Sende benden ne saklıyorsan anlatacaksın. Birbirimizden sakladığımız hiç bir şey kalmayacak." Diyerek karşılık verdim.
"Anlaştık." Dedi.
Derin bir nefes verip olanları anlatmaya başladım. "Beni Feyzullah ile evlendireceklerdi." Diye söze girmemle elindeki çay bardağı yerle buluştu "Ne yapacaklardı ne?" Diye şaşkınlığa karışmış sinirli sesiyle konuşunca sertçe yutkundum.
Ya yine sinirlenip her yeri yakıp yıkarsa düşünceleri kafamda dört dönüyordu.
"Eğer öfkelenip etrafı yine dağıtırsan anlatmam." Diyerek içime kaçan sesimle mırıldanıp korkuyla gözlerine baktım.
Ne gördü bilmiyorum ama sertçe yutkundu. "Bir daha öyle bir şey yaşanmayacak Dilşah." Gözlerimin içine bakıp "Korkuyor musun benden?"diye sordu.
Sorusuna karşılık vermedim güven vermediğini iddia edemezdim lakin dün olanlardan sonra çekiniyordum.
Cevap vermeme karşın gözlerini sertçe yumduktan sonra açtı. "Sonra, sonra ne oldu?" Dedi.
"Karşı çıktığımda Şeref amcam dövdü bende..." evden kaçıp köprüden atlayacağım günün görüntüleri zihnime dolunca ürperdim. "Sende?" Diyen sesiyle kendime geldim yutkunup başımı eğdim "bende intihar etmeye karar verdim." Gözlerinde yanan ateşle beni dinliyordu.
"Köprüye gittim oradan atlayacaktım ama sonra vazgeçtim inecek-"
"Bir adam geldi ve kolundan çekti." Demesi ile şaşkınlıkla kafamı kaldırdım.
"S-sen nerden biliyorsun?" Diye merakla sordum aklımda dönen ihtimal muhtemeldi
Yüzünde derin bir tebessüm oluştu "o adam bendim Dilşah." Dedi. Sıcak eli masanın üzerindeki elime dolandı.
"Bende o gün oradaydım."
"Bende o gün oradaydım."
Şaşkın bir yüzle yüzüne bakmaya devam ettim. Aklımdaki ihtimal doğru çıkmıştı.
"Ne yani o gün oradaki adam sen miydin? İnanamiyorum!" Diyerek şaşkınlıkla konuştum. Fazla yükseldiğimi fark edince bir şey olmamış gibi boğazımı temizleyip anlatmaya devam ettim.
"Sonra da siz istemeye geldiniz bende Feyz-"
"O şerefsizin adını ağzına alma."
"Bende onunla evlenmemek için seninle evlenmeyi kabul ettim." Dedim. Köprüdeki karşılaşma olayımızın konusu ilerde yine açılacakmış gibi hissediyordum.
İnanamıyorum resmen önceden tanışmışız bir de kokusunı beğenmiş bir daha nerde karışılaşıcaz demiştim.
Bunu dediğimin ertesi günü adamla sözlenmiştim.
Tesadüfün böylesi! Bence hepsi komplo. Diyen iç sesime göz devirmemek için zor durdum.
"Eğer yardıma ihtiyacın varsa bunu evlenmeden de çözebileceğimi söylemiştim neden o zaman anlatmadın?"gelen sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım.
"O kadar kolay mıydı sanıyorsun Emir ağa? sen bunları derken Şahika yengem bizi dinliyordu senin yüzünden bir de bunun için dayak yedim." Sinirle söylenmeme baktı hiç bir şey demedi gozlerinden geçen acı ve burukluğu fark etmemek imkansızdı.
Elleri hâlâ elimin üstündeydi fark edince çektim. "Bu kadar,Akın denen adamı da tanımam etmem." Diyerek sözlerimi sonlandırdım.
Kollarımı göğsümde bağlayıp ona döndüm "senin var mı benden sakladığın şeyler?" diye merakımı belli etmemeye çalışarak sordum.
Selin denen kadını anlatıp anlatmayacağını merak ediyordum.
"Var." Dedi gözlerimi kaldırıp ona baktım. Göz göze gelince anlatmaya başladı.
"Senden önce bir kadın vardı. Selin." Demesi ile yutkundum. Anlatacaklarından korkuyordum.
"Ama aramızda bir şey olmadı. İhanet etti bana rakip şirketin patronu ile yattığı görüntüleri gördüm onunla hiç bir zaman öyle bir müsibetimiz olmadı. Olamazda. İhanet ettikten sonra ayrıldık. Sonra da sen hayatıma girdin."
Zihnimi ele geçiren soru dudaklarımın arasından firar etti. "Ona aşık mıydın ya da seviyor muydun?"
Başını olumsuz anlamda salladı "Ona karşı olan duygularıma aşk diyemem Dilşah. bundan hiç bir zaman emin olmadım. Dilana olan bir silahlı saldırı esnasında Dilanı korumuş korurken yaralanmıştı o esnada yakınlaşmıştık şimdi düşününce minnetti belki de ona karşı olan duygularım ama aşk değildi eğer aşk olsaydı seninle evlenip sana el dahi sürmezdim. Zaten senden sonra yan yana dahi gelmedik gelmeyiz de" net sesi içimi oldukça rahatlatmıştı. Yüzünde tatlı bir tebessüm oluştu "aşk evliliği olsun olmasın sen artık benim tek cennetimsin Dilşah." Demesi ile kalbim tekledi.
Yumuşamak yok. Yumuşamak yok
Diyerek Kendime telkinlerde bulundum.
Ona inanıyordum öyle bir adam olmadığına emindim.
Madem aramızda gizli saklı bir şey kalmayacaktı Selinle karşılaştığımı da söylemem de gerekiyordu.
Ağzımdan çıkan cümle tebbesümünü yerle bir etti.
"Selinle karşılaştık."
🌸🌸🌸
Oldukça uzun bir bölüm oldu..
Gelecek bölüm görüşmek üzere♡
ÖPTÜWMM💋 |
0% |