@aleynaasil_
|
Merhaba umut çiçeklerimm yeni bölüme hoş geldinizz🌸
LÜTFEN YILDIZA BASIP SATIR ARASI YOTUMLARINIZ EKSİK ETMEYİN💖 Sınır dolmadan bölüm atıyorum dolsun isterdim ama canınız sağolsun:) ıg hesabım: aleynaasil0 (alırım bı takibiniziii)
Hatam varsa affola keyifli okumalar..
26.BÖLÜM
"ŞİİR GİBİ ADAM"
Huzur, nefes aldığınızı hissettiğiniz yerdi güvenle gözlerinizi kapatıp bulutların üstündeymiş gibi hissettiğiniz andı huzur. Şu an tam olarak böyle hissediyordum beni kollarının arasına almış Asafın yanında hissettiğim buydu. Banyo yapmış yatağımıza girmiş uzanıyorduk başım göğsündeyken tişortünün üstüne baş parmağımla hayali daireler çiziyordum.
Sessizlik daha önce hiç bu kadar huzur vermemişti.
Başımın üstünden öpen Asafla gözlerimi kirpiklerimin altından kaldırıp yüzüne baktım huzurluydu, huzurluydum. Saçlarımın arasındaki parmakları beni oldukça mayıştırıyordu. Akşam yemeğini odada yemiştik Zinnet hanımla geçen konuşmadan sonra odadan hiç çıkmamıştık.
"Dilşa'm" diyen sesiyle "hım" diyerek karşılık verdim.
"Bu gün o kıza karşılık vermen çok hoşuma gitti, kendini koruman sana saygısızlık yapanlara cevabını vermen ayıp değil. Ben her daim yanındayım, ben yanında olduğum sürece bir şey diyemezler ama oldu ki yanında olamadım kendi cevabını kendin verip insanları susutur."
Derin bir soluk verip daha da sokuldum ona "Konuşmamaktan değil insanlarla münakaşaya girmeyi sevmiyorum ne bileyim eğer karşılık vermezsem daha da önemsiz ve görünmez olurum. Ben hep böyle yaptım susarsam yerime sinersem görmezler sandım görmezlerse bana zarar vermezlerdi dokunmazlardı. Ama işe yaramadı en çok beni gördüler en çok bana zarar verdiler. Bazen insan kendine dağ olamayınca yaslanacak bir yer arıyor. Ben seni yaslandığım dağ belledim Asaf insan sevildiğini hissedince cürretkarlaşıyor bundandır belki de senden sonra suskunluğa sessizliğe sığınmaktan vazgeçişim. Sen yanımda olmasan dahi varlığını bilmem iyi geliyor varlığın yok olursa varlığım yok olur." Beni daha da kendine çekip saçlarımın arasına karşıp derince soludu.
"Varlığın varlığıma ilaç Dilşa. Sen hiç susma çünkü senin sessizliğin cehhennem gibi içimi yakıyor. Senin sessizliğin beni öldürüyor."
Gülümsemeden edemedim şiir gibi adamdı okudukça okuyasım geliyordu. Onu ezberleyip zihnimin en güzel köşesinde saklamak istiyordum.
Adam o kadar felsefik ve distopik kitap okuyup nasıl böyle şiir gibi konuşuyor anlamış değilim.
Bence gizlice aşk kitapları okuyor.
Kendi kendime sorduğum soruya iç sesimin verdiği cevapla göz devirmemek için zor tuttum kendimi. Bunun iç sesim olduğuna emin miyiz bazen çok saçmalıyor da?
"Şiir gibi adamasın Emir Asaf Zahir okudukça okuyasım geliyor."
Burnundan nefes verir gibi güldü.
"Sende Roman gibi kadınsın Dilşa Zahir her sayfanda yeni bir umut ve ışıkla karşılıyorsun beni. Kelimelerinle büyülüyor cümlelerinle, benzetmelerinle ruhuma işliyorsun. Ben şiir gibi adamsam sen beni yazan Şairsin."
Düştüm bu sözlere, yerden kalkamıyorum şiir gibi adam derken şaka yapmıyordum!
Söylediği her kelimeyle gözlerim parladı. Bir insan nasıl bu kadar güzel konuşabilir aklım almıyordu.
Kıkırdayarak başımı kaldırıp yüzüne baktım "pekala pes ediyorum çok güzel konuşuyorsun inşallah bu konuşmaların bir tek bana özledir kocacım." Sonlara doğru sesim tehditkar bir tonda çıkmıştı.
Gülümsedi, çok güzel gülümsüyordu öyle içten gülümsediği zaman belli olan gamzesi şu anda olduğu gibi kendini belli ediyordu. Elini çeneme sarıp yanaklarıma bastırdı bundan dolayı dudaklarım öne çıkmıştı çatık kaşlar ve şaşkın gözlerle yüzüne baktım.
"Sana yemin ederim senden önce yaşadığımdan bile şüpheliyim beni öyle bir kendine bağladın ki doyamıyorum kızım sana." Söylediklerinden saniyeler sonra öne çıkmış dudaklarımı sertçe öptü.
Geri çekildiğinde sudan çıkmış balık gibi yüzüne bakmaya başladım. Bu halime gülmeye başladı. Birden yine Beni kendine çekip yanaklarımı hafifçe ısırmasıyla gözlerim yerinden çıkacakmış gibi kocaman açıldı.
"Asaf!" Diye cırlayıp kendimden uzaklaştırmaya çalıştım "yamyam mısın Asaf ne yapıyorsun!?" Olduğumuz duruma dayanamayıp gülmeye başladım.
Yanaklarımı bırakıp "senin yamyamınım yanakların kızarınca ne kadar tatlı olduğundan haberin var mı?"
Söyledikleriyle kanın yine yanaklarıma pompalandığına emindim. Sahte bir kızgınlıkla yüzüne bakıp "utandırma sende o zaman romantik romantik konuşup utandırıyorsun ben içinden böyle bir adamın çıkacağını hiç zannetmiyordum ilk zamanlar tam bir dağ ayısıydın." Kendimden geçerek söylediklerimin farkına varınca gözlerimi utançla yumdum.
Utanmlara doyamıyorum!
Gözlerimi açtığımda Asaf bana ciddiyetle bakıyordu yatağın üzerine diz üstü durup üzerime eğlince kendimi geri çektim. Sinirlenmiş miydi dediklerime? Tabi sinirlenir adama dağ ayısı dedim!
"Dağ ayısı ha?" Üstüme biraz daha eğilince sırtım yatakla buluştu kollarını başımın iki tarafına yasladı. Vücudunu üzerime eğince kaçacak yerim kalmamıştı. "Şaka! Şaka yaptım yoksa ne dağ ayısı çok ayıp ben hiç der miyim öyle şey kocacım" kıvırtmama tepkisiz kaldı.
"Bunun bir cezası olmalı Dilşah biliyorsun demi?" Dilşa'ma ne oldu? Ayrıca ne cezası! Alt tarafı dağ ayısı dedim sanki ne dedim.
"N-ne cezası tam olarak" titreyen sesle söylediklerimle dudağının bir köşesi kıvrıldı.
Boynuma eğilip naifçe öptü iki yanımda olan kolları yavaş bir sinsilikle aşağıya bel oyuğuma indi birden beni gıdıklamasıyla kahkahalarla gülmeye başladım.
Cidden bu muydu ceza, gülmekten ölfürmek miydi niyeti?
"Dağ ayısı dersin ha kocana!" söylediği cümleden sonra gıdıklamaya devam etti. Kahkahlarım ve kesik nefeslerimin arasından "Asaf dur yeter" gözlerimden gülmekten yaşlar akmaya başlamıştı.
"Özür dilerim kocam bir daha öyle demiycem dur" dedim gülüşlerimin arasından. Gıdıklamayı durdurup tekrar üzerime eğilip önceki pozisyonunu aldı kesik kesik nefesler alıp veriyordum.
Hiç gülmediğim kadar gülmüştüm. Bu denli gülüp kahkaha atmayalı uzun zaman olmuştu.
"Bir daha kocana öyle hitaplarda bulunursan seni cezalandırmaktan çekinmem" kulağıma doğru eğilip "cezalarım her daim bu kadar masum olmaz." Az önce gülmekten dolayı hızla inip kalkan göğsüm daha da hızlanmış gibiydi bu sözlerden sonra. Yanağımı öptü daha sonra ise yüzümün her zerresine izlerini bırakmaya başladı.
"Hastalağını bana da bulaştırdın Asaf bir kaç güne bende de salya sümük akacak" dedim sahte bir sitemle. Odada yaşadıklarımız aklıma duşünce hastalığının bana bulaşmaması imkansızdı.
Beni sarıp kendine çekti ince pikeyi üstümüze örttü bana içli içli bakıp derin bir soluk verdi alnımdan öptükten sonra "Hastalanırsan sana bakarım ben Dilşa'm"
Hüzünle gülümsedim ilk zamanlar söyledikleri aklıma geldi aynı şey onun da aklına gelmiş olacak ki gözlerinde pişmanlığının emareleri kol gezdi. Beni kendisine çekip sıkıca sarıldı.
"İyi geceler" dedim kısık sesle derin bir soluk verdi.
"Sen varsan geceler iyi." Yüzümdeki sıcak tebesümle uykuya daldım. Kabuslardan uzak huzur dolu bir uyku.
🌸🌸🌸
Sabaha karşı art arda gelen öksürük sesleriyle gözlerimi kısıkça açtım doğrulmuş bir şekilde öksüren Asafı görünce bende doğrulup baş ucumdaki komidinden biraz su doldurup uzattım elimi sırtına yaslayıp suyu içmesini bekledim.
Bardağı kenara bırakıp "çok ses çıktı değil mi?" Dedi kısık bir sesle. Başımı olumsuzca sallayıp "önemli değil" dedim uyku mahmuru sesimle. "Boğazın daha kötü olmuş olmalı"
"Öyle. Öksürük tutunca su içecektim ama şiddeti artınca içemedim. Uyumaya devam et sen"
"Önemli değil zaten sabah ezzanı okunacak" diyip ayaklandım. "Abdestini al birlikte kılalım namazı" demesiyle sıcak bir gülümsemeyle yüzüne baktım heycanla kafamı aşağı yukarı sallayıp banyoya girdim.
Ben abdest alıp çıktıktan sonra Asaf ardımdan banyoya abdest almak için girmişti. Namaz kıyafetlerimi giymiş odayı toplamış onu bekliyordum. Saat sabah 7 civarıydı. Alt kattan gelen belli belirsiz seslere bakılırsa hizmetliler şimdiden kahvaltı için hazırlık yapıyor olmalıydı.
Seccdalerimizi serip Asafı beklemeye başladım bir kaç dakika sonra Asafda abdest almış yanımda duruyordu besmele çekmesiyle namaza başladık.
Daikalar sonra namaz bitmişti her namaz bittiği zaman yaptığım gibi başımı koluna yasladım. Ellerini parmaklarımın arasından geçirmiş ilk zamanlar bana aldığı Lotus çiçekli yüzükle oynuyordu Lotus çiçeğinin altında da alyansım vardı. Elimi kaldırıp tersini öptü tek elimle dua etmeye başladım dua faslım bitince avuç içimi yüzüme değdirdim.
Asaf da dua faslını bitirince seccadesinin ucunu katlayıp başını topladığım bacaklarımın üzerine yasladı. Bu haline gülümsedim. Ellerimi saçlarının arasına karıştırıp oynamaya başladım. Onun da yüzünde huzurlu bir gülümseme oluştu gözlerini kapatmıştı. Ortaya çıkan gamzesine dokunmadan edemedim yüzünün her zerresinde göz gezdirdim. Parmaklarım o esnada yumuşak siyah saçlarının arasında oynamaya devam ediyordu.

(BU KISMIN YORUMLARINA PİNTERESTEN LİNK BIRAKTIM BU RESİM ASLINDA VİDEO AMA VİDEO PAYLAŞILMADIĞI İÇİN SS ALIP ATTIM BU KISMA BIRAKTIĞIM PİNT LİNKİNDEN BAKARSINIZZ)
"Teşekkür ederim." Diyince merakla "ne için teşekkür ediyorsun?" Diye sordum.
Gözlerini açmadan cevap verdi "Her şey için hayatıma girdiğin için, benim olduğun için, bana her daim şans verdiğin için, kendinden esirgemediğin için,kalbime bu denli huzuru tattırdığın için, sen benim bu dünyadaki en büyük şükrümsün Dilşa'm. Seni dualarıma katmak seninle birlikte Allahın huzuruna çıkmak çok güzel."
Yine yanaklarım kızarmıştı ama gözleri kapalı olduğu için görmüyordu eğilip alnından öptüm. "Sen benim umudumsun Asaf. Her şeyin bittiğini düşündüğüm yerde karşıma çıkan en güzel şanssın."
Elimi tekrar dudaklarına götürüp öptü Allah'a tekrar en içten şekilde dua ettim huzurumuzun asla bozulmaması için kimsenin aramıza girmemesi mutlu ve huzurla onunla umudumla, yaşlanmak için dua ettim.
Allahım sen onu benden beni de ondan mahrum etme. Her daim huzuruna birlikte çıkmayı nasip et.
🌸🌸🌸
Elimdeki bardakla kahvaltı masasına doğru ilerlemeye başladım. Asafa nane limon kaynatmışım, Asafın solunda olan yerime oturunca bir kaç bakış bana döndü her zamanki gibi normal bir kahvaltı masasındaydık Asafın babası Şahin ağa tek eksikti, bide Berilin annesi Zelal hanım Beril ise karşımda Kuzeni Derenin yanında oturuyordu.
Ben olmadığım için henüz kahvaltıya başlamamışlardı. Bakışlarımı herkesin üzerinde gezdirdikten sonra en son Berilin üzerinde durdurdum "Kusura bakmayın Asafa nane limon kaynattığım için biraz geç kaldım. "Asafın halası Aylin hanım "önemli değil gelin. Hayde başlayalım" diyince herkes kahvaltısına başladı. Beril başlamamış kollarını önünde bağlayarak bana bakıyordu.
Bakışlarımı ondan çekip Asafa döndürdüm kaynattığım nane limonu sakince içiyordu. Ona baktığımı hissetmiş olacak ki o da bakışlarını bana kaldırdı göz kırpıp belli belirsiz gülümsedi neden bilmiyordum ama insanlara karşı ördüğü sert bir duvar vardı zamanında bende o duvara çarpmış nasibimi almıştım. Dışardaki insanlara karşı soğukluğu iç üşütüyordu içindeki derin merhamet duygusundan kimsenin haberi yoktu. Yumuşak tarafı yalnız sevdiği insanlara özledi ve o beni seviyordu. İtrafı aklıma gelince içimde tekrar kıpırtı gösterip uçuşan kelebeklere engel olamadım.
"Eee yenge yarın ne giyeceksin kuzeninin düğününde" Asafa bakmaya öyle çok dalmıştım ki Boranın sorduğu soruyla bir an irkildim Bakışlarımı Borana çevirip cevap verdim. "Bi elbise sipariş ettik ikizlerle onu giyeceğim" başını aşağı yukarı salladı "Desene yarın düğün şampiyonlar ligi olacak" dediklerine gülümsedim. "Hoşuna mı gitti paşam, gider tabi o kadar güzel kız göreceksin gözün gönlün açılacak." Zilanın dalga geçen sesiyle Boran çatık kaşlarla Zilana döndü "Sende yakışıklı erkek göreceksin gözün gönlün açılacak Bir şey diyor muyum ama var ya avuçlarını yalarlar ben ve abim sizi kimseye vermiyoruz." Zilan gözlerini kısarak "Boran kardeşim kahvaltını yap biraz daha boş yaparsan elimin tersiyle ağzına bir tane çakıcam."
"Kavgayı bırakın. Geç kalıyoruz denemeye hadi Zilan" diyen Dilanla sustular kahvaltının geri kalanı sessiz geçti. Asaf ikizlere arabaya binin sizi ben götürüm diyince ikiside ayaklandı.
Asaf kalkınca bende ardından kalktım yan yana gelince ellerini parmaklarımın arasından geçirdi. Dudağının bir köşesi kıvrılmıştı "nane limon için teşekkür ederim güzel karım." Kapının önüne gelince eğilip yanağımdan öptü omzuna hafifçe vurup "ulu orta yerde öpme Asaf! Ya biri görse?"
Dudaklarında muzır bir gülüş meydana geldi "Görsünler karımı öpüyorum" gülümsedim "olsun utanırım biri görürse" yanağımdan makas alarak "utanmak en çok sana yakışıyor güzelim ama kocan seni öptü diye utanma" öbür yanağımdan da öperek "Ben işe geçiyorum bir şeye ihtiyacın olursa ararsın tamam mı?" Avuçlarını iki yanağıma yaslayıp bu defa da alnımı öptü "Allaha emanet ol güzelim."
Tebessüm ederek "sende Allaha emanet ol. Hayırlı işler." Etrafı kolaçan ettikten sonra parmak uçlarımdan yükseldim yanağına tüy gibi hafif bir öpücük bıraktıktan sonra uzaklaştım. Gamzesini göstererek gülümsedi.
"İşe gitmemi zorlaştırıyorsun Dilşa hanım" dediğine gülümsemekle yetindim "Hadi kocam hadi gidip rızzık kazan bizim için" diyip uzaklaştım baş selamı verdikten sonra çıktı. Arkasından içli bir nefes verdim.
Hem yüzü hem kalbi güzeldi ilk zamanlar onunla berbat bir hayatımızın olacağını düşünmüştüm ki bana karşı olan davranışlarından bundan emindim de öfkesinden korkuyordum ama merhametli tarafı beni sarıp sarmalıyordu ilk zamanlar bana karşı öfkeliydi bana karşı olan öfkesinin yersizliğini anlayınca öfkesi dağılmış yerini merhameti ve sevgisi almıştı.
Beni öfkesinden men etmiş merhametini ve sevgisini sunmuştu. Belki severek evlenmemiştik ama bu evlendikten sonra birbirmizi sevmeyecegimiz anlamına gelmiyordu. Asaf seviyordu bende sevecektim.
Yakışıklı bir adamdı her kızın isteyeceği biriydi merhametiyle tüm Mardinin dilindeydi.
Ona şans vermemek bana da ona da ceza olurdu.
O bana merhametini sunacaktı bende ona sevgimi. İkimzide eksiktik ve birbirimizi tamalayacaktık.
🌸🌸🌸
Boynumdaki gerdanlığın klipsini sakince taktım aynanın karşısına geçtiğimde baştan sona kendimi süzdüm Düğün için hazırdım. Üstümde siyah bir elbise vardı. Balon kolları ve kumaşın üstündeki tül ile güzel bir elbiseydi. Düğünde verilen altın bileziklerimi ve diğer takıları abartmadan takmıştım bunu yapmamın nedeniyse yeni gelin olduğumun belli olmasıydı. Saçma bir adetti ama ne milletin ne de Zinnet hanımın konuşmlarını çekemezdim.

Elbise bu pek hayalimdeki gibi olmadı ama:(

Altınlar da bu şekildee takılmıştırr
Yatağa oturup parlak gri bantlı fındık topuk ayakkabılarımı giymeye başladım İmgenin düğünü vardı ama daha Asaf gelmemişti. Sağ ayağıma topukluları giyip diğer ayağıma geçtim aynı zamanda bir şarkı da mırıldanıyordum "sevemedim karagözlüm seni doyunca, Hep kıskandım seni elden yıllar boyunca" İki ayağıma da giymiştim ayakkabıları tekrar aynanın önüne geçtim başörtüme son dokunuşları yapmaya başladım "Kuşlar gibi ikimiz bir yuva kuralım,Ayırmasın mevlam bizi ömür boyunca Kuşlar gibi ikimiz bir yuva kuralım, Ayırmasın mevlam bizi ömür boyunca"
İçimde engel olamadığım bir heyecan vardı. Evlendiğimden beri Sultan teyze, Gül yengem ve Serhat amcamı görmemiştim telefondan sık sık konuşsak da yinede özlemiştim Asaf götürmeyi teklif etmişti ama gitmek istememiştim nedensizce. Konakta bazı olaylar olduğu için gül yengem ve serhat amcam gelememişti ziyaretime Sultan teyzeyse 4 gün önce Mardine gelmişti çünkü kızının Yani Elanın yanına İstanbula gitmişti.
"Aramıza kimse gelip girmesin, Ayırmasın mevlam bizi ömür boyunca Ayırmasın mevlam bizi ömür boyunca" Şarkının son sözlerini söyledikten sonra odamın kapısı çaldı Asaf gelmiş olmalıydı. Kapıyı açınca düşüncemde yanılmamıştım Asaf gelmişti elinde de bir demet lotus çiçeği vardı elindeki çiçek demetini görünce yüzümde tatlı bir tebbessüm oluştu bakışlarımı yüzüne kaldırınca o da parlayan gözlerle bana bakıyordu "bana mı aldın çiçekleri" diye sorduğumda gülümsedi "Ne münasebet halama aldım o beğenmeyince dedim bari boşa gitmesin karıma vereyim." Çatık kaşlarla hafifçe omzuna vurdum "Asaf!" Erkeksi bir kıkırtıyla güldü "Tabi sana aldım kızım başka kime alacağım." Demeti bana doğru uzattı "güzelliğinin yanında sönük kalacaklar ama yapacak bir şey yok. Çok güzel olmuşsun Dilşa'm bence biz gitmeyelim düğüne falan odamızda güzel güzel oturalım."
"Saçmalama Asaf o kadar hazırlandım ayrıca sende gereksiz yakışıklı olmuşsun ben bir şey diyor muyum?"
"Benim Her zaman giydiklerim siyah gömlek kumaş pantolon."
O siyah gömleğin içinde ne kadar çok çekici olduğundan haberi var mıydı acaba!?
"Onlar içinde bile bu kadar iyisen" diye mırıldandım dudaklarında keyifli bir gülüş oluştu "E tabi sende haklısın Dilşa'm kocan her şekilde çok yakışıklı" dediklerinin ardından göz kırpınca kaşlarım havalandı.
"Az egonu öteye çek Emir ağa yüzünü göremiyorum ayrıca geç kalıyoruz." Koşar adım odaya girdim çiçeklerimi derince soluyup bir Vazoya koydum. Çıktığımda Asaf aynı yerde durmuş beni bekliyordu. Ellimi ellerinin arasına aldı yanağımdan öptükten sonra düğün için Kıraç konağına doğru yola çıktık.
🌸🌸🌸
Yıllarca yaşadığım cehennem karşımdaydı bu konakta ne çok acı çekmiş ne çok gözyaşı dökmüştüm ailem vefat ettikten sonra güzel anılarımı bir kenara gömülmüş geriye sadece kötü anılar kalmıştı. Hiç sevmemiştim burayı ailemden sonra ev gibi hissettirmemişti. Bakışlarım yanımdaki adama Asafa döndü evim artık oydu.
Kokusuyla bakışıyla dokunuşuyla ev gibiydi ev bazen bir mekan deģil bir insan da olabiliyordu. O da benim evimdi.
Tebessüm etti bakışıma "beni süzmen bittiyse içeri girellim mi karım?" Başımı utançla önüme eğerek "girelim" dedim. Ben Asaf,ikizler, Boran düğün alanına girdik Zinnet hanımlar da birazdan gelecekti Asafın dediğine göre Şilan ananneler de geleckemiş davet edildikleri için.
Kapıda durduğumuz için yanımızdan geçen insanlar göz ucuyla bakıyordu. Biz de el ele içeri adım attık. İçeri girdiğimizde bakışlar yine bize dönmüştü bu bakışlar altında kendimi çok fazla baskıda hissettim Asafın elimi hafifçe sıkmasıyla ona baktım yine ciddiyet maskesini takmıştı insanlara bakışı boş ve soğuktu. Başımı eğdiğim için başımı dik tutmam gerektiğini söylüyordu arkamızda ikizler ve Boran vardı. Asaf biz kızlara hitaben "Siz kadınlar tarafına geçin biz de erkek tarafına geçiyoruz bir şey olursa arayın" dediklerine başımı salladım daha sonrasında yollarımızı ayırdık.
Kadınlar arasına girdiğimizde bizi ilk fark edip yanımıza gelen Gül yengemdi gülümseyrek bana doğru geliyordu. Tam gelip karşımda durunca kollarımızı birbirine sıkıca doladık.
"Dilşah çok özledim kızım seni sensiz hiç çekilmiyor buralar." Birbirimizden ayrılınca yüzüne bakıp "bende çok özledim yengem" dedim içli bir sesle "Oy Dilşah kuzum da gelmiş" Sultan teyzenin sesiyle sesin geldiği yöne baktım. Al yanaklarıyla Sultan teyze geliyordu onu karşılayıp bu defa da kollarımı onu etrafına doladım. "Oy kuzum pek güzel olmuşsun" beni kendinden uzaklaştırıp baştan aşağı süzdü "kilo da almışsın sana belli ki iyi bakıyor Emir ağa" Dedikleriyle utanıp başımı az eğdim gerçekten kilo almıştım bir kaç kez görüştüğüm diyetisyen ve Asafın zorla "bak yemezsen arkandan ağlar" diye diye yedirdiği yemekler sayesinde eskisi gibi baş dönmelerim de yaşanmıyordu bir ara yine hastaneye gidip değerlerime bakacaktık.
"Tamam tamam utanma demedim bir şey hayde geçip oturun" dedi Sultan teyze ikizler le de selamlaştılar. Şahika yengem ve diğerleri ortalıkta gözükmüyordu gelin ve damatta yoktu ortalıkta.
İmge ile gerçekleştirmem gereken bir hesap olduğu için kızların yanında bir işimin olduğunu söyleyip ayaklandım. Gül yengem yanıma gelip tek kaşını havalandırarak ne oluyor dercesine sordu sonrasında hemen yanımda bitti "hayırdır?" Demesiyle "imgeyle ufak bir işim var odasında mı?"
"He odasında siz gelmeden önce çıktı arkadaşları o kadar halaya davet etti kalkmadı evliliği istemiyor lakin yapacak bir şey yok sana yaptıklarını bildikten sonra Allah affetsin ona hiç üzülesim yok."
Başımı aşağı yukarı sallayarak "Artık hiç biri umrumda değil yenge fazla merhamet insanı öldürüyormuş." Bir şey demedi yanından uzaklaşıp Üst kata adımladım etraftaki insanlar bana bakıp aralarındaaralarında bir şeyler fısıldasalar da umursamadım. Üst kata çıktığımda köşede olan odamın kapısını gördüm duygulanmadan edemedim ne çok acı sığdırmıstım küçücuk odaya ne çok göz yaşı ne çok dua duymuştu etrafımdaki dört duvar.
Bazen Asaf hayatıma girmeseydi ne olurdu diye düşünmeden edemiyorum. Muhtemel ihtimal Feyzullahla evlenmiş berbat bir hayatın içinde kol geziyor olurdum belki de her şey yine farklı olurdu. Bunu asla bilemeyecktim. Her şeye rağmen iyi ki girmişti hayatıma.
İmgenin odasına doğru gittim kapıyı çalacakken Şahika yengem açtı havada kalan elimi indirdim çatık kaşlarla bana bakan yengem "Ne arıyorsun burada yaptıklarından sonra kızımın mutsuzluğunu mu izlemeye geldin?!"
Sinirle söylediklerine kaşlarımı çattım arkasından gözleri kızarmış gelinliğinin uçlarını tutan İmge geldi nefret dolu bakışları üzerimdeydi.
Başımı dik tuttum ben artık onların ezdiği küçük Dilşah değildim. "Siz ne yaptıysanız kendi kendinize yaptınız ben hiç bir şey yapmadım." Dedim.
İmge sinirle bir kaç adım atıp tam önümde durdu "Sen Emir ağayla evlenmeseydin bunların hiç biri olmayacaktı! Hayallerimi mahvettin bak senin yüzünden istemediğim bir evlilik yapacağım. " yüzüme yüzüme bağırması sabır kotamı doldurmuştu.
"HİÇ BİRİ BENİM YÜZUMDEN DEĞİL KENDİNİZ ETTİNİZ KENDİNİZ BULDUNUZ! HER ŞEYİ İLK ÖNCE SENİN BABAN YAPTI BENİ FEYZULLAHLA EVLENDRMEYE KALKIŞTI İŞLER İSTEDİĞİ GİBİ GİTMEYİNCE DE SENİ ÖNE ATTI SEN NE YAPTIN BANA TUZAK KURDUN BABANA HESAP SORACAĞINA GİTTİN İĞRENÇ BİR PLAN KURDUN!"
Şahika yengeme döndüm "Beni suçlamaktan vazgeç ne yaptıysan sen kocan ve kızın yaptın şimdi de çekin cezanızı çünkü artık umrumda değilsiniz!"
Şahika yengem üstüme doğru gelince yerimden bir milim dahi kıpırdamadım "Senin dilin uzamış kimden cesaret alıyorsun ha Zahirlerden mi!" Elini hırsla bir anda kaldırıp tokat ataccakken eli havada kaldı etrafımı saran tanıdık kokuyla kimin geldiğini biliyordum kalbim heycanla çarpmaya başladı bakışlarımı Şahika yengemin elini tutan kişiye Asafa çevirdim.
Kara gözleri uzun kirpiklerinin altında bir ateş gibi parlıyordu öfkesi birazdan ortalığı yakacağının habercisiydi sanki.
Şahika yengem büyümüş gözlerle korkuyla baktı Asafa sertçe yutkundu.
"Sen hangi cürettle benim olana el kaldırırsın!" Asafın dişlerinin arasından sinirle söylediği cümle İmgenin yerine sinmesine neden olmuştu ne ara buraya geldiğini bilmediğim Akın öfkeyle İmgeye bakıyordu.
Asaf tuttuğu bileği tiksinircesine savurdu. "Cesaretini benden kocasından alıyor. Var mı diyeceğin?" Yengem bileğini tutmuş bir şekilde başını olumsuz anlamda salladı. Asaf Duyamadım diyince. "Yok" dedi titreyen sesiyle.
Bakışlarını İmge ve Şahika yengemin üzerinde gezdirip "Bir daha Dilşahı rahatsız eder ona kötü söz söylerseniz andım olsun sizi bu Mardinden sürerim. Ona el kaldırmanız cezasız kalmayacak." Dedi soğuk ve net sesi insanı ürkütüyordu.
İmgeye küçümseyerek baktı "İki cihan bir araya da gelse senle evlenmezdim yediğin haltları kocana anlat derim İmge. " kaşlarım çatıldı İmge ne yapmıştı? Akın da bilmiyor olacak ki öfkeli bakışlarının yanına merak da eklendi. İmge korkuyla gözlerini açmış Asafa bakıyordu nasıl bir halt yediyse basit bir şey değildi belli ki.
Asaf her zaman yaptığı gibi parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi ve yaktığı ateşi geride bıraktı Akının İmgeye bağırarak Ne halt yedin Lan bağrışı duyduğum son sestim çünkü Asafın büyüsüne kapılmıştım.
"Bana şöyle bakmayı bırak yoksa ulu orta demem yapışırım dudaklarına kadın."
Söyledikleriyle kan adeta yanağıma pompalandı omzuna hafifçe vurarak "Edepsiz adam" diye mırıldandım.
"Sadece sana edepsiz karım." Dedi. Derin bir soluk verdim rahatlamışçasına başımı koluna yasladım burası benim sığındığım liman dinlendiğim omuzdu.
Beni yalnız bırakmamış yine yanımda durmuştu arkamızda bıraktıklarımız umrumda dahi değildi.
Kalp kararınca yaptığı kötüluklere mazeret aramazdı yıllarca ellerinden çekmiştim çocukluğum mahvolmuştu gençliğimi ise yaşayamamıştım.
Şu an bana kışların en soğuğunu yaşatacağını düşündüğüm adam bana baharların en güzelini yaşatıyordu.
O benim umudumdu, insan umudu olmadan yaşayamazdı. Karanlığımı aydınlatan ışığın ta kendisiydi belki de bundandı ona bu kadar erken bağlanışım.
🌸🌸🌸🌸
Umarım begenmişsinzidir bölümü lütfen oy vermeyi unutmayın diğer bölümlere vermediyseniz de lütfeeen verinnn🌼 Hesabımı takip etmeyi unutmayın Allah'a emanet olunuzzz🩷 Ig: aleynaasil0 |
0% |