@aleynaasil_
|
Yeni bölüme hoş geldiniz unut çiçeklerimmm ayayayay nasıl özlemişim yazmayı uzun süredir yoktum özür dilerim ama geri döndümmmm hem deee boombaaaa gibiii
Neyse umarım bölüm hoşunuza gider ballarımmm oy ve yorumlarınızı ekisik etmeyinnn😘
Bölümü düzenlemeden atıyorum hatam varsa affola🩷
29.BÖLÜM
ÖLÜMLER VE UMUTLAR
Genç adam karşısında oturan kadına sert gözlerle bakıyordu ona karşı hissettiği tek şey iğrentiydi. İğrenç bir kızdı sevmiyordu karşısında duran kızı asla da sevmeyecekti.
"Kimdi" diye sordu sabit bir sesle.
Gözünden akan yaşı silen İmge sertçe yutkundu yaptığı hatanın pişmanlığını yaşıyordu. Yapmamalıydı lakin gözünü karartmış bu topraklarda affı olmayan bir hata yapmıştı. Karşısındaki adamın
Ona hala bir bir şey yapmaması ise onu endişelendiriyordu. Akını zerre tanımıyordu o yüzden ona ne yapacağını da bilmiyordu bilinmezlik ise insanı öldürürdü.
Akının "Kimle yattın lan!" Diyerek bağırmasıyla İmge korkuyla gözlerini sıkıca yumdu üstündeki beyaz gelinliğin kumaşını avcunda sıktıkça sıktı.
Titrek bir soluk verdi titreyen sesiyle "L-liseden biri." Akın ellerini yüzüne çıkarıp sertçe ovuşturdu ellerini yüzünden çektikten sonra sert gözlerle İmgeye baktı"kim lan ne zaman oldu cevap ver bana senin nasıl bir yılan olduğunu biliyorum ağlayıp zırlayarak masum ayakları yapma bana!"
İmge göz yaşlarını sildikten sonra eğdiği başını kaldırmadan titreyen sesiyle konuşmaya başladı "4 ay önce oldu ben nasıl oldu b-bilmiyorum sadece... Sadece aklımdan ne geçiyorsa onu yaptım ben bilmiyordum farkına vardığımda artık her şey için çok geçti. Ben nasıl böyle bir hata yaptım b-bilmiyorum."
Akın sinirle "kes sesini bilmiyormuş her boku bilen sen bunu mu bilmeyeceksin!?" İmgeye yaklaşıp çenesinden tutup sertçe kaldırdı göz göze gelince Akının yüzünde sahte bir sırıtış meydana geldi. İmgenin kulağına yaklaşarak "bunun bedelinin olmayacağını mı sandın sen?" Bileğini tuttup ayağa kaldırdı İmge bileğinden sertçe tutan adama merhamet dilercesine baktı.
İmge Akının onu dışarı çıkarmasıyla ağlayışı şiddetlendi "n-ne yapacaksın" diyen İmgeye Akın"Babanın evine götürüyorum benim böyle bir kadınla işim olmaz." Korku İmgenin iliklerine kadar nüfus etti. Bileğini akının elinden kurtarmaya çalıştı "yapma yalvarırım yapma" Akın dediklerini zerre umursamadan Kıraç konağının yolunu tuttu. İmgenin dizlerinin üstüne düşmesini umursamadan yerden sürüklemeye devam etti.
İmgenin beyaz gelinligi toz toprak içinde kalmıştı yüzündeki makyajı akmış berbat bir haldeydi.
Yapılan her hatanın bedeli ödenirdi İmge yaptıklarının bedelini ödüyordu yaşadığı pişmanlığın ise artık hiç bir önemi yoktu.
Yolda onları görenler merakla bakıyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Yol boyunca İmge Akına yalvardı ama Akın asla cevap vermiyor İmgeye karşı en ufak bir acıma duygusu hissetmiyordu.
Çıplak ayakları kan revan içinde kalan imge bir yerden sonra yalvarmayı bıraktı yaptığı tek şey hıçkıra hıçkıra ağlamaktı.
Kıraç konağının önüne gelen Akın kapıyı sertçe açıp avluya daldı kimseyi göremeyince "Çıkın lan dışarı çıkın da kızınızın namusuzluğunu duyun!" Akının gür sesiyle tüm ev halkı avluya çıkmıştı.
Akının bakışları İmgeye döndü İmge başını iki yana salladı yalvaran gözleri Akının kahve irislerindeydi.
Bunu da umursamadı Akın dışarı koşturan ev galiba döndü Şeref ağa kızının perişan haline bakınca kaşlarını çatarak Akına döndü "bu ne haldir ilk günden ne bu şamata Ne oldu!?" Diye merakları sordu.
Akın sert gözleriyle Şeref ağaya baktı "Ben bu kadını kendime eş almam" diyen Akın İmgenin bileğinden sertçe çekip avlunun ortasına attı. Dizlerinin üstüne düşen İmge ağlamaya devam etti.
"Kızımda ne kusur buldun da ilk geceden istemezsin" diyen Şeref ağaya Akın "Kızın bakire değil Şeref ağa ben böyle bir kadını kendime eş almam. Vaktinde kimle olduysa ona ver kızını." Avludakiler duyduklarıyla şaşkına döndü herkesin şaşkın gözleri İmgeye döndü.
Şeref ağa burnundan soluyarak "Ne dediğinin farkında mısın sen!" Akın ellerini cebine koyup rahat bir tavırla "gayette farkındayım" bakışları herkesin üzerinde gezindi en sonunda İmge de durdu o an başını dolu gözlerle ona bakan İmgeye düz bakışlarla baktı.
"Yarın boşanma davasını açacağım Hayırlı geceler." Dedikten sonra arkasına dönüp gitti.
Arkasında ise koca bir yangın bıraktı onu da yakacağını bilmeden.
Olayın ertesi günü ise tüm Mardin İmgeyi öğrenmiş hakkında konuşulmaya başlanmıştı bile.
🙂🙂🙂
Bir çığlık insanın ruhunu kırk yerinden biçaklar mıydı bir yakarış kalbi bu denli yakar mıydı? Yakardı. Banu ablanın "Diyar'ım" dediği haykırışı beni mahvetmeye yetmişti. Haykırışı tüm Mardin'in yüreğini yakmıştı.
Acı haber gelmişti. Diyar abi son gittiği görevden dönmemişti. İki ihtimal vardı ya ölmüştü ya da esir düşmüştü. Aylardır haber alınmadığı için ölmüş olduğu ihtimali daha yüksekti.
Burnunu çekip gözümden akan yaşı sildim. Her taraf hüzün kokuyordu Arnas konağı yasa boğulmuştu. Şilan ananne haberi alınca derin bir nefes vermiş titreyen sesiyle "vatan sağolsun" demişti.
Acısını iki kelimeye sığdırmıştı.
Sendeleyerek odasına adımlamıştı kimsenin yanına gelmesine izin vermemiş sessizce odasına gitmişti. Kapıyı kapatmış kendi içine çekilmişti bir annenin yüreği yanmıştı yaptığı tek şey ise köşeye çekilmekti.
Banu abla hıçkıra hıçkıra ağlıyordu herkesi gerisinde bırakıp o da odasına kapanmıştı. Avluda oturmuş herkes yere bakıyordu hepsinin gözünde acı vardı.
Gözlerim tekrar göz yaşlarım ile buğulaşınca sildim kafamı yerden kaldırdım Berzanın yanında oturan Asafa baktim. Yıkılmıştı. Telefonu hiç susmamıştı ama hiç birine bakmamışdı insanlar durum için arıyordu, tüm her şeye karşı kendini kapatmıştı.
Dakiklar sonra ayaklandı nefes alamıyormuş gibi hızlı adımlarla kapıya doğru gitti. Kapıdan çıkıp gitti. Belki de duyduklarından bu gerçeklikten kaçtı bilinmezdi kimin acı haberlere nasıl tepki vereceği bilinmezdi. Bazısı vardı bağırıp çağırırdı içindeki ateşi dışa püskürtür göz yaşlarını sel gibi akıtırdı.
Kimi ise içine kapanırdı gözünden akan tek yaş acısını gösterirdi dışardan bakan güçlü sanırdı bilmezdi içten içe çürüyeceğini içine akan yaşlarının onu boğacağını.
Herkesin acıyla baş etmesi farklıydı kimi içine akıtırdı kimi dışına sonucunda ikisinin de ruhundan birer parça solardı.
Derin bir soluk verip Banu ablanın odasına adımladım.
Kapısının önüne geldiğim zaman hıçkırık seslerini duydum.
Engel olamadığım yaşlarımı tekrar silip kapısını yavaşça açıp içeri adımladım yatağının bir köşesine sinmiş bir çerçeveye sarılmış ağlıyordu.
Olay buydu gidenlerin ardından geriye kalan tek şey çerçevenin ardında kalan Suretleriydi.
Sessiz adımlarla sırtımı yatağa yaslayıp yanına oturdum. Derin soluklar alıp verdikten sonra başını kaldırıp yüzüme baktı başını eğdi dinmeyen yaşları akmaya devam etti. Aramızda ki sessizlik yaklaşık yarım saat sürdü. Göz yaşları dinmiş boş bakışlari karşımızdaki pencerenin camındaydı hava kararmıştı konaktan çıt çıkmıyordu.
Ölüm sessizliği her tarafı sarmıştı.
Titrek bir nefes verdi. "Diyar'ım ölmedi." Dedikten sonra burnunu çekti "o benim tek ailem beni bırakmaz o Dilşah. Bilirdim! Eğer ölseydi hissederdim yemin ederim hissederdim. Ona bir şey olursa ben yaşayamam ki" sonlara doğru sesi titremişti söylediği cümle boğazımı düğüm düğüm etmişti.
Çok acıydı öyle ki tarif edemiyordum. Kocası öldüyse de cenazesi bile ortalıkta yoktu. Nasıl dayanılır buna! Gidipde üzerine çiçekler bırakacağı bir mezar dahi yoktu..
"Ben yetimim ne anne ne de baba hiç olmadı bende hayatım hep yurtlarda geçti hep kariyer düşündüm istediğim mesleğe sahip oldum ama hep Bir şey eksikti kalbimin bir tarafı buz tutmuş gibiydi sevileceğime hiç inancım olmadı seviyorum diyenlere de hiç aldırmadım 'benim annem babam beni sevmemiş elin erkeği niye sevsin' derdim hep" tekrar titrek bir soluk verdi yanımda duran elini avuçlarımın içine aldım. Başını yorgunlukla omzuma yasladı.
"Sonra Diyarımla karşılaştım bir gece nöbet sırası bende uykusuzum huysuzluğum üstümde, saat 3 4 civarıydı acile bir hasta geldi hayatım olacak adam girdi" gülümsedi acı bir gülüşdü.
"Beti benzi atmış bir şekilde içeriye getirdiler yanında Ceylan yenge vardı. Kötü haldeydi önceki görevinde vurulmuş orada gereken müdahaleyi yapıp eve yollamışlar ama Diyar yaraya gereken önemi vermediği için enfeksiyon kapmıştı." Diyar abiyi anlatırken dudaklarında beliren tebessüm eşsizdi acı bir tebessümdü ama her şeye rağmen gözlerinin içi gülüyordu.
"Ceylan yengeyi dışarıda bırakarak sedyeye yatırdık açtım yarasına baktım temizledim o esnada 'çok güzelsiniz hanım efendi' diyen sesi geldi. Şaşkınlıkla kaldırdım başımı kafası güzel herhalde dedim umursamadım dediğini."
Burnunu çekti derin bir nefes verdi "insan bir teşekkür eder hayatımızda ilk defa bir kadına güzelsin dedik o da odun çıktı iyi ki?' diye kendi kendine mırıldandı bir de görsen nasıl rahat o gün de 39 derece ateşi var yara berbat halde ama sorsan umrunda değil. Sinirlendim bende 'siz erkekler kadınları etkilemek için böyle cümleleri sık kurarsınız bana buna inanmamı beklemeyin' dedim. Gülümseyerek
"Allahıma ilk defa size bu cümleyi kurdum" dedi. Cevap vermedim yakışıklı adamdı ben ise fazla suratsizdim o zamanlar ateşi düşsün diye serum taktım sonra nöbet saatim bitti toparlanıp çıktım hastaneden ondan sonra Diyar çıkmadı hayatımdan ne zaman görevlerden gelse benim yanımda alırdı soluğu çiçekler ve hediyeler alırdı hep Mardin'in diline düşmüştük resmen hiç yüz vermedim hevestir onunki geçer bir kaç güne dedim. Geçmedi kalbim ona eridi ruhum ona teslim oldu."
Artık daha fazla dayanamıyormuş gibi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı"o benim ailem oldu Dilşah ben şimdi yine kimsesiz kaldım." Daha fazla dayanamadım ona sarılarak bende ağlamaya başladım.
Gece boyunca göz yaşları bı an olsun dinmedi uyukuya daldığı bir kaç dakikalık zamanda ise dili sadece "Diyar" ismini zikrediyordu.
Bitmişti bazı hikayeler yarımdı mutlu son diye bir şey yoktu tek son ölümdü o da mutluluk vermiyordu.
Söylesenize ölüme rağmen umut var mıydı?
🥺🥺🥺
Bitti..
Of bölümü yazarken çok ağladım Bölüm sonundaki soruya cevaplarınızı bekliyorum🥺
Umarım bölümü beğenmişsinizdir..
OY VE YORUMLARINIZI UNUTMAYİN LÜTFEEEENNN✨
İnstegram hesabımı takip etmeyi unutmayınnn: aleynaasil0
Bir dahaki bölüm görüşmek üzereee🤍
|
0% |