Yeni Üyelik
32.
Bölüm

30. Bölüm

@aleynaasil_

Yeni bölüme hoş geldiniz efenimmm

 

UMUT ÇİÇEKLERİM LÜTFEN OY VE YORUMLARINIZI EKİSİK ETMEYİN 🫠

 

Instegram hesabımı takip etmeyi unutmayınnn: aleynaasil0

 

Keyifli okumalar hatam varsa affola🥰

 

 

 

 

 

 

 

 

30.BÖLÜM

 

 

 

 

 

 

KAYBETME KORKUSU

 

 

 

Endişeyle odanın içinde oradan oraya gidiyordum. Saat akşamın dördüydü ve Asaf hâlâ gelmemişti. Duyduğu haber ağırdı lakin nerde olduğunu bilmemek beni endişelendiriyordu. Arnas konağında bize ayrılan odadaydım bu gece gitmek istememiştik kolay bir gün değildi. Hele ki alınan haberden sonra... Sonbahar mevsiminde olduğumuz için yağmur yine yağıyordu. Pencereden yağan yağmura bakıp bir nefes koyverdim bu yağmurda neredeyedi bu adam Allah aşkına?! Pencerenin önünden çekilip telefonu elime aldım Asafın numarasını tekrar çaldırdım. Ulaşamayınca sinirle telefonu yatağa fırlattım.

 

Gidip Berzana soracaktım başka çarem yoktu. Kapıyı açınca sırılsıklam olmuş Asafı gördüm sakin adımlarla odaya doğru geliyordu lakin bakışları yerdeydi. Kapının önünde soluğumu tutmuş bir şekilde ona baktım. Hasta olacaktı!

Tam ismini söyleyecekken hissetmiş gibi başını kaldırıp bana baktı göz göze gelince kızarmış gözleri dikkatimi çekti. Bir adım geri çekilip odanın içine girdim kapı açık bir şekilde gelmesini bekliyordum. Omuzları çökmüştü üstünde ceketi yoktu ve gömleği ıpıslaktı hatta Asaf baştan sona kadar ıpıslaktı. Odaya girip kapıyı kapattı aramızda sadece bir adımlık mesafe vardı yorgun karaları benim irislerime çarpınca aramızdaki bir adımlık mesafeyi kapatıp kollarımı etrafına doladım.

 

Onun da kolları hemen benim etrafımda yerini buldu. Başını boynuma gömdü sanki bardağı taşıran son damla benim ona sarılmammış gibi boynuma sokuldu bir kaç damla göz yaşı boynumda izini bıraktı.

 

Asaf tüm güçsüzlüğüyle karşımdaydı.

 

Her şeyiyle buradaydı.

 

Elimi ıslak saçlarının arasına daldırdım. Onu kendimden birazcık uzaklaştırıp yüzünü küçük avuçlarımın içine aldım "hasta olacaksın üzerini değiştirmemiz lazım." Diye mırıldandım.

 

Ona Bir şey sormadım konuyu açmadım. Biiyordum gecenin sonunda Asaf bana kendini anlatacaktı.

 

Eline temiz kıyafetler verip banyoya gönderdim. Sarıldığım için ıslanan kıyafetlerimi de bir çırpıda çıkarıp kızlardan aldığım kıyafetleri giydim Asaf, Zilan Dilan ve Boranın burada kendilerine ait odaları vardı aynı zamanda kıyafetleri benim olmadığı için kızlardan bir kaç parça bir şey istemiştim.

 

Asaf banyodan çıkıp yatağa oturdu. Saçları ıslaktı havluyu alıp arkasına geçtim ve saçlarını kurulamaya başldım.

 

"Nerdeydin bu saate kadar Asaf çok korkuttun beni. Telefondan da ulaşamadım." Sesim oldukça sakindi azarlayan bir tonda degil daha çok sitemkar bir tondu.

 

Başını geriye doğru yasladı başı göğsüme denk geliyordu gözlerini yumdu "telefonumun şarjı yoktu. Nerde olduğumu bende bilmiyorum kaybolmuş gibiyim..."

 

Parmak uçlarımı alnında gezdirdim. Gözleri hâlâ kapalıydı. "Ne zaman nerde kaybolursan ol ama şunu unutma ben hep seni bulacağım."

 

Gözlerini araladı yüzümün her zerresinde gezindi bakışıları. "Ya bulamazsan?"

 

"Bende seninle birlikte kaybolurum."

 

Elimi avcuna alıp avuç içimi öptü elimi yanağına koyup yaslandı tekrar gözerini yumdu. Boştaki elimle saçlarını okşamaya başladım

 

"Çok yoruldum Dilşa... Sevdiklerimi kaybetmekten güçlü gibi görünmekten geçmişten yoruldum. Bu gün amcam olan ama kardeş olduğumuz adamı kaybettim. Ortada cesedi bile yok. Gitmek istesek mezarı yok ben yarın öbür gün büyüyen çocuğuna ne diyeceğim 'babam nerede' diye sorarsa? Annem öldüğünde Boran hep annemi sordu defalarca annemi aradı ama kimse ona cevap vermedi veremedi. Ölüm çok bencilce arkasında bıraktığı hiç bir şeyi umursamıyor. Benim annem bencilce davrandı. Diyar... Arkasında büyük enkazlar bıraktı Banuya yuvaydı Banunun yuvası yıkıldı Arasa baba bana hem amca hem kardeş ananneme evlat geriye sadece koca bir anı yığını kaldı. Ne yapcağım ben Dilşah?"

 

"Alışacaksın" dedim"Ölüm Allah'ın emri durdurmaya kimsenin gücü yetmez. Her fanî gibi bizde alışacağız yoklukları zaman zaman canımızı yakacak anıları her tarafımızı saracak ama alışacağız. Alışmasak unutucaz. Yavaş yavaş önce seslerini sonra... Kokularını, suretleri sadece fotoğraflarda kalacak gülüşleri orada kalacak ve en sonunda bir fotoğrafta yaşayan ölüden başka bir şey olmayacaklar. Bir şey yapmayacaksın Asaf çünkü Banu abla o acıyla yaşamayı öğrenecek Aras büyüyecek..." Bir kaç saniye duraksadım "eninde sonunda bizlerinde sureti o çerçevlerin arkasında kalacak. Her şeyimizle."

 

Asaf sertçe yutkundu bakışlarını yüzüme kaldırdı "Sakın benden önce o çerçevelerin ardında kalma Dilşah Allah'tan tek duam budur çünkü sen benim ruhumda ve kalbimde unutulacak bir iz bırakmadın seni unutmak benim ölümüm. Hayır Hayır böyle bir şey asla olmayacak. " Kalkıp iki elimide sıkıca tuttu "ben dayanamam Dilşah senin yanında yerimi almak için fazladan bir saniye dahi beklemem bunu bil." Dolan gözlerime engel olamadım.

 

"Ben yaşayabilir miyim Sanıyorsun Asaf? Sen benim umudumsun insan umudu olmadan yaşayabilir mi? Allah'tan aynı şeyi diliyoruz Asaf... Ben zaten sensiz yaşayamam ki."

 

Kollarını etrafıma doladı birbirimize o kadar çok sıkı sarıldık ki kaybetmekten deli gibi korkarcasına.

 

"Seni seviyorum kadın seni çok seviyorum"gözümden bir kaç damla yaş aktı

"Seni seviyorum adam"

 

Kaderin karşımiza ne çıkaracağını da gelecekte ne olacağını da bilmiyordum. Tek bildiğim Asafın elini asla bırakmayacağımdı.

 

Birimizden birinin yokluğu öbürüne cehennemdi.

 

✨✨✨

 

2.Hafta sonra;

 

Olanların ardından iki hafta geçmişti Arnaslarda matem havası hâlâ yerli yerindeydi. Diyar abiye dair hiç bir şey yoktu insanlar öldü demesine rağmen Banu abla inatla yaşadığını söylüyordu. Herkesin yüzünde hüzün vardı. Zilan, Dilan, Boran ve ben çoğu zaman Arnas konağındaydık. Asaf... Üzgündü bu iki hafta insanlar sürekli başsağlığına geliyorlardı doğru düzgün bir araya gelememiştik Banu Arasla uğraşacak durumda olmadığı için sık sık Arasın yanındaydım. O da biliyordu bir şeylerin ters gittiğini annesinin, anannesinin ev halkının halini görüyordu her ne kadar ona yansıtmamaya çalışsak da anlıyordu.

 

Bu iki haftada öğrendiğim bir diğer şey ise Akın İmgenin bakire olmadığını öğrenmişti duyduğuma göre ise konağa bırakmış gitmişti her ne kadar kabullenmek istemesemde İmgeye üzülüyordum her defasında onun için dua ediyordum umarım yaptığı hataların farkına varıp kendini düzeltme yolunda bir şeyler yapardı.

 

Belki de bu yaşadıkları onun düzelmesine vesile olurdu.

 

Mardin'e Karanlık çökmüş gökyüzünü karanlık bürümüştü Arası uyutmaya çalışıyordum uslu uslu yatağına uzanmıştı bende yanına uzanmış güzel saçlarını okşuyordum.

 

"Dilşahcım" diyen tatlı sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım "efendim Arascım" diye karşılık verdim.

 

Dudakları öne doğru büzüldü "Babam ne zaman gelecek?"

 

Elim saçlarının arasında donakaldı. Asafın iki hafta önce söylediği cümle kafamda dört döndü.

 

"Yarın öbür gün çocuğu babam nerde derse ne diyeceğim Dilşa?"

 

Ne denirdi ki? Babasının bir mezarı dahi yokken ben ne diyecektim küçücük çocuğa.

 

"Annem hep ağlıyor, beni ne zaman görse bana sarılıp ağlıyor yaramazlık da yapmıyorum üzülmesin diye babamı özledi diye mi ağlıyor"

 

Gülümseyerek yüzüne baktım "Babanın işi biraz uzamış annende baban geç gelecek diye birazcık üzülüyor."

 

"Bende babamı çok özledim ama annem daha çok üzülmesin diye ağlamıyorum" öne büzülen dudakları titredi. Gözleri dolunca sertçe yutkundum başını kazağıma gömüp ağlamasıyla boğazım düğüm düğüm oldu.

 

Kollarımı küçük bedenine doladım başının üstünden saçlarının arasını öptüm küçük kollarını bana dolayıp hıçkıra hıçkıra ağlayınca boğazımdaki yumru büyüdü.

 

Hafif aralanan kapıyla bakışlarım o yöne kaydı gelen Asaftı dolan gözlerimi ve Arasın ağlayan sesiyle kaşları çatıldı. Sakin adımlarla yanımıza gelip yatağın diğer tarafına uzandı.

 

Arasa doğru "Aslanım niye ağlıyorsun?" Diye sakince sordu Aras burnunu çeke çeke Asafa döndü dolu gözlerle Asafa baktı "Asaf abi Babam cenette mı gitti?" Asaf sertçe yutkundu karalarında ki acı kendini bariz bir şekilde gösterdi Aras'ı kendine çekip sarıldı başını öptü "O nerden çıktı Aras baban askerde kötülere ceza veriyor dedik ya hani baban kahraman diye ." Bu sözü söylerken bile boğazı düğüm düğüm olmuş gibiydi.

 

Haklıydı Diyar abi bir kahramandı..

 

Aras dolu gözlerini Asafa çevirdi "Eve gelen teyze babama cennetin en güzel köşesinde o üzülmeyin dedi."

 

"O babana söylemedi Aras'ım senin baban gelecek" kaşlarımı çatarak yüzüne baktım Arasa bu konuda bu kadar emin konuşması çok yanlıştı. Küçük bir çocuğa bu denli büyük bir ümit vermemeliydi. Asaf Arasın alnından öptü "hadi uyuyalım boyunun benim kadar uzamasını istiyorsan vaktinde uyumalısın."

 

Aras başını aşağı yukarı doğru salladı Asaf baş parmağıyla göz yaşlarını sildi "bir an önce büyüyeceğim ve babam gibi olacağım." Dedi. Gülümsedim. Yatağa girdi bir elini benim elime sardı diğerini de Asafın eline.

 

"İyi geceler" diye mırıldandı yorgunlukla bu koşuşturmacada küçük bedeni oldukça yoruluyordu. Eğilip alnından öptüm Asaf, Arasın yanına uzandı"beni öpmek yok mu?" diye sordu kısık sesle ona da gülümseyip eğilip onun da alnından öptüm.

 

Aras bana döndü "Asaf abiyi de mı sen uyutacaksın Dilşacım."

 

Asaf Arasa dönüp "o beni her gece uyutuyor Dilşah olmadan uyuyamıyorum ben" dedi rahat bir sesle.

 

Kaşlarımı çatarak sinirle kaş göz işareti yaptım.

 

"Asaf abi sen olmadan uyuyamıyor mu ki?" Diye masumca sordu Asaf benden önce söze atlayarak.

 

"Dilşah olmadan gözlerimi bile kapatamıyorum." Dedi ciddi bir sesle uyarıcı bakışlarla yüzüne bakıyordum.

 

Aras " Sana ninni de okuyor mu?" Diye sorunca yerin dibine girmek istedim.

 

Asaf bey rahat durur mu asla!

 

Büyük bir imayla yüzüme baktı "Okumaz olur mu her gece ninni okuyor bana."

 

"Tamam o zaman bize bir ninni söyler misin Dilşah " diye neşeyle şakıdı Aras.

 

Ah kuzum o ninni bu ninni değil!

 

Sende başlama şimdi iç ses zaten utançtan yerin dibine gireceğim!

 

Asafa seninle sonra görüşeceğim ben bakışı attım. Bakışımı umursamayıp muzırca güldü.

 

Arasa dönüp Başımı olumluca salladım"olur " diye mırıldandım. Saçlarıyla oynamaya başlayıp ninniyi okumaya başladım.

 

"Bebeğin beşiği çamdan

Yuvarlandı düştü damdan

Bey babası gelir Şam'dan

Nenni nenni

Nenni nenni

Nenni nenni

Nenni bebek oy"

 

Aras gözlerini hemen yummuş uyku moduna geçmişti

 

"Çamlıbel'den çıktım yayan

Dayan ey dizlerimdayan

Kardeş atlı bacı yayan

Nenni nenni

Nenni nenni

Nenni nenni

Nenni bebek oy

Nenni nenni

Nenni nenni

Nenni nenni

Nenni bebek oy"

 

Asaf parlayan gözlerle pür dikkat beni izliyordu.

 

"Bebek beni del eyledi

Yaktı yıktı kül eyledi

Her kapıya kul eyledi

Nenni nenni

Nenni nenni

Nenni nenni

Nenni bebek oy

Nenni nenni

Nenni nenni

Nenni nenni

Nenni bebek oy"

 

Ninninin son kısımınıda söyleyip bıraktım. Aras ise uyumuştu.

Bakışlarımı Asafa çevirdim parlayan gözlerle"kessinlikle hemen bir çocuk yapmamız lazım ve seninde her gece güzel sesinle ninni söylemen lazım" dediklerine gülümsedim utançla "çocuk var yanımızda Asaf!" Diye uyardım.

 

Kapıyı göstererek "çıkalım" dedim ikimizde Arası alnından öptükten sonra çıktık.

 

Büyük terasa çıktık etrafımı saran soğuk havayla kollarımı birbirine doladım havalar artık soğumaya başlamıştı. Terastaki koltuğa oturdum yanıma Asaf oturdu. Üstündeki kabanı çıkarıp omuzlarıma attı. "İçeride neden oturmuyoruz üşürsün burada zaten bünyen hassas hasta olacaksın" dedi konuşurken bir yandan da kollarımı kabanın kollarına geçiriyordu bende ona uyum sağlıyordum "hava almak istedim biraz" diye karşılık verdim balıkçı yaka siyah kazağıyla kalmışti "kabanını bana verdin ama sen üşüyeceksin zaten geçen ıslandığın için boğazın hâlâ ağrıyor" dedim sitemkar bir şekilde. Yüzünde sıcak bir gülümseme meydana geldi başını gökyüzüne kaldırarak "Karım bana sarılırsa üşümem" dedi muzır bir sesle dediğine güldüm bana oldukça uzun olan ellerimin içinde kaybolduğu kabanla kollarımı hemen etrafına doladım sıkı sıkı sarıldım.

 

Başımı göğsüne koyup gözlerimi yumdum kokusunu derince soludun. Banu ablanın imtihanı çok büyüktü ve o çok güçlüydü ben dayanamazdım. Asafla bu iki hafta da bile sık sık yan yana gelememiştik çoğu anım onu özleyerek geçiyordu onu ebediyen kaybetme fikri aklımı kaçırmama neden oluyordu.

 

Asaf benim ailemdi ondan başka kimsem yoktu.

O benim evimdi her daim sığındığım limanımdı.

 

Ne annem ne babam yoktu yanımda, diğer sevdiklerimle de ömür boyu olamayacağım bir gerçekti. Asaf bu dünyada sahip olduğum tek şeydi. Ondan başka çıkışım yoktu.

 

Başımın üstünden öptü "ısındın mı kocam" diye sordum yüzümdeki gülümsemeyle burunundan nefeslenircesine güldü "ısınmak ne kelime karıcım yanıyorum" dedi.

 

Başımı kaldırınca görüş açıma çenesi girdi uzanıp çenesindeki yara izinden öptüm. Kara hareleri bana döndü dudaklarındaki gülümsemeyle yüzümün her zerresinde gezindi bakışları "bana o kadar çok huzur veriyorsun ki Dilşah anlatmaya kelimelerim yetersiz kalır kalbimin her odacığı seninle dolu bir senemizin dolmasına az kaldı ve ben bu bir senede gerçek anlamda yaşadığımı hissediyorum." Eğilip alnımdan öptü "seni seviyorum Dilşa'm her zerrenle seni seviyorum" kalbim söylediklerinden dolayı o kadar çok hızlı atıyordu ki yerinden fırlamasından korktum. Titrek bir soluk verdim.

 

Vucuduna doladığım kollarımı çözüp boynuna doladım. Başımı boynuna gömdüm.

 

"Seni seviyorum Asaf seni çok seviyorum" boynuna ufak bir öpücük bıraktım. Başımı boynundan çıkarınca yüz yüze geldik dudağımın kenarından masumca öptü ellerini yanaklarıma yasladı büyük avcu ve parmakları yanaklarımin her tarafını kaplamışti başını alnıma koydu burunlarımız birbirine değiyordu "dinlendiğim en güzel ve tek limanımsın Dilşah Zahir beni senssizlikle sınama" söylediği söz adeta kalbime işledi "Tutunduğum tek umudumsun Emir Asaf Zahir beni Umutsuz bırakma yaşayamam." Verdiğim karşılıkla gülümsedi.

 

Gözlerimi usulca açtım o da gözlerini açmıştı kara harelerindeki parıltıyla yüzüme bakıyordu. Yüzümü kendine çekip sağ yanağımı sertçe öptü "Asaf!" Diye mızmızlanmama bile musade etmeden sol yanağımda sertçe öpüp hafifçe ısırdı "Asaf!" Dedim uyarıcı bir sesle. "Ne Asaf! Bu kadar tatlı olma sende pembe yanaklarını görünce ısırasım geliyor" dedikten sonra güldü.

Ondan biraz uzaklaşıp eski konumuza geri döndüm kollarımı etrafına dolayıp başımı göğsüne yasladım.

 

"Utanmaz Adam" diye mırıldandım ama yüzümdeki gulumseme yerli yerindeydi.

 

"Bir tek karıma" dedi net bir sesle.

 

İkimizde bakışlarımızi karanlık gökyüzüne çevirdik. Aramızdaki bir kaç dakikalık sessizliği bozan bendim. "Arasa neden babasının geleceğini söyledin o bir çocuk Asaf bunu söylemen doğru değildi babasının yolunu gözleyecek sürekli" dedim üzgün bir sesle.

 

Asaf derin bir soluk verdi "Diyarın kaçırılma ihtimali üzerinde duruluyor net bir şey söyleyip kimseyi umutlandırmak istemiyorum bu söyleyeceğim şeyde aramızda kalsın. İki gün önce bir sinyal alındı bu sinyal üzerine Diyarın tutsak olması ihtimalini akıllara getiriyor ama net bir şey söylenemez çünkü..." Bu noktada sertçe yutkundu "sağ da bulunabilir ölü de o yüzden söyleyip umutlandırmak istemedim. Diyar ya sağ ya ölü gelecek Aras'a şimdiden baban öldü demek çok ağır olur. Kardeşim sağ salim evine gelecek inşallah o kolay kolay devrilmez." Söyledikleri olumsuz şeylere rağmen heycanla yerimden dogrulmadan edemedim"Bu çok güzel bir haber Asaf! Olumsuzlukları akılımıza getirmeyelim Diyar abi evine sağ salim gelecek inşallah" diye konuştum heycanla Asaf kollarını etrafıma doladı"inşallah güzelim inşallah " diye mırıldandı.

 

Umarım Diyar abi yaşıyordur çünkü Banu ablayı hayatta tutan tek şey Diyar abinin yaşadığı ihtimaliydi... Eğer cenazesi bulunursa arkasında kocaman bir enkaz bırakacaktı.

 

Hayatta olmalıydı ailesi için... Banu abla için.

 

✨✨✨

 

Namazını kıldıktan sonra ellerini semaya açtı İmge göz yaşları bu anı bekliyormuş gibi sicim sicim akmaya başladı "Allah'ım" dedi titrek bir sesle devamını getiremeden hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Başını seccadeye yaslayıp haykıra haykıra ağlmaya başladı pişmandı öyle ki bu pişmanlık kalbini kasıp kavuruyordu. Akın onu Kıraç konağına bırakıp gittikten sonra babası onu dövmüş en sonunda Bodrum'a kapatmıştı üç gün boyunca su vermemiş sadece kuru bir ekmek göndertmişti.

 

Yüzü gözü şişmiş beyaz gelinliği gelinlik olmaktan çıkmış bir paçavraya dönmüştü ne aç ve sussuz kalması ne de babasının onu dövmesi umrunda değildi pişmandı.

 

Üç günün sonunda bayılmıştı Sultan hanım baygın gördüğü İmgeyle konağı ayağa kaldırmıştı üç günün ardından İmgenin bodrumdan çıkmasına bu olay vesile olmuştu.

 

Şahika hanım yalvar yakar kocasını ikna etmişti lakin bir gün aradan sonra bu olayın Mardin'de yayılmasına sinirlenen Şeref ağa İmgeyi tekrar dövmüş Bodrum'a kapatmıştı Şahika hanım kocasının ayaklarına kapanmış iki günün ardından yalvar yakar kızını bodrumdan çıkarmıştı.

 

Bir yandan abisi bir yandan babası ona cehhennemi yaşatiyordu ama İmge ses çıkarmıyordu yaşayan bir ölüye dönmüştü kimseyle konuşmuyor abisi ve babası onu dövdugünde sesini çıkarmıyordu. Yaptığı her şey için pişmandı. Öldürseler sesini çıkarmazdı. Bunca olaydan sonra gözündeki perde yeni kalkmış gibiydi.

 

Bu berbat zamanlarda sığındığı tek sığınak ise Rabbiydi.

 

Yarım saat boyunca ağlamaktan yorgun düşen gözlerini yumdu.

 

"Kendi hayatımı kendim mahvettim" diye mırıldandı ağlamaktan sesi kısık çıkmıştı. Dilşahtan helallik isteyip bu dünyadan gitmek istiyordu. Helallik istediği bir mektup yazmıştı Dilşaha.

 

Ama korkuyordu. Ölümden kim korkmazdı ki?

 

Odasının kapısı çalındı lakin umursamadı Sultan hanım odadan ses gelmeyince odaya girdi seccadenin üzerine uzanmış kıza acıyan gözlerle baktı pişman olduğunu her halinden anlıyordu.

 

"Kızım Akın ağa geldi aşağıda seni bekliyor. Hayde kalkasın yavrum." Diye konuştu yumuşak Bir sesle.

 

İmge Akının ismini duyunca sertçe yutkundu hangi yüzle karşısına çıkacağım? Diye düşündü.

 

"Şeref ağa da yanındadır aşağı inmeni bekliyorlar."

 

İmge burnunu çektip tamam geliyorum diyerek kısık sesle mırıldandı.

 

Seccaddeden ağır ağır kalktı helallik istemesi gerekenlerden biri de Akındı.

 

Odasında çıkıp yorgun adımlarla merdiveni ağır ağır indi.

 

Akın ise boş bakışlarla Şeref ağayı dinliyordu. "Gel dön bu yoldan Akın ağa ben İmgeye dersini verdim vazgeç bu boşanma işinden. Yeterince rezil oldu zaten. Al ne yaparsan yap üstüne kuma getirsen dahi gıkıni çıkarmaz." Şeref Ağa'nın son dediğiyle Akın gözlerini devirmemek için zor durdu. Sert bir soluk verdi "kızınız gelsin ve şu boşanma işini halledelim fazladan sabrım kalmadı." Dedi.

 

Şeref ağa Akının inatçılıgını görünce sinirlendi kaç gündür kızını boşamasın diye peşinde koşuyordu. Eğer boşarsa o leke ebediyen soy adının üzerinde kalacaktı.

 

"Peki madem" dedi sözlerine devam ederek "son çare bu ya artık başka bir adama ya kuma gidecek ya da yaşını almış bir adamın karısı olacak. Boşanın gelip isteyip alsınlar bir gün daha çatımın altında dursun istemem." Sonlara doğru sesi sert çıkmıştı Şeref ağa kızına dahi merhamet etmiyordu.

 

Karşinidaki adamın söylediklerinde sinirlenmeden edemedi Akın ne biçim babaydi bu?! "Kızınızı bu kadar erken silmeniz hiç ut-" diye devam edecekken sözünü kesen merdivenlerden inen İmgeydi. Siyah düz bir elbisenin içinde siyah şalı omuzlarına düşmüştü boş bakışlarıni yere eğmişti yüzünü gören Akın sertçe yutkundu gördüklerini bir kaç saniye sindirmeye çalıştı o çok kötü gözüküyordu...

 

Gözleri şişmiş kan çanağına dönmüştü sağ gözü morarmış içi kanlanmıştı yanaında atılan bir Tokat'ın kızarıklığı ve ufak bir çizik kendini belli ediyordu dudağı patlamıştı.

 

Yüzü tamamen şişmişti zayıfladığı ise oldukça belliydi.

 

Akın bir an nefesinin kesildiğini hissetti. Kahretsin ki babasının ona bu kadar çok zarar vereceğini düşünmemişti. Ona bu kadar çok zarar vereceklerini düşünmemişti... Canının yandığını hisetti ama anlamadı.

 

İnsan bazen hissettiklerini de anlamazdı.

 

"Hemen gelesin şuraya!" Diye dişlerinin arasından konuşan Şeref ağa ile sinirlenmeden edemedi.

 

İmge gelip tam karşılarında durdu. Şeref ağa kızına "Mutlu musun yaptığından alanımıza silinmeyecek bir leke bıraktın. Akın ağa boşanmaya gelmiştir ne zıkkımsa halledin sonra da hazırlan görücülerin gelecek." Diye sertçe konuştu.

Son söylenen cümleyle Akın bakışlarını İmgeye kaldırdı fakat İmgenin tek yaptığı şey boş bakışlarla yere bakmaktı.

 

Bu tandığı o kadın mıydı?

 

"Duydun mu lan beni!" Diye bağıran Şeref ağayla İmge "Tamam baba" diye mırıldandı.

Sesi kaç gündür ağladığı için kısık ve garip çıkmıştı.

 

Akın İmgenin bu sakinliğine şaşırmıştı. Hiç bir şey umrunda değil gibiydi.

 

Şeref ağa ağzını açmış sinirle tam gene bağıracakken Akın "yeter artık bağırmayı bırak kıza. Bizi yalnız bırak." Dedi sesi düz ve nötr çıkmıştı.

 

Şeref ağa kızına sert bakışlar attıktan sonra ayaklanarak "Ben giderim ne yapacaksınız çabuk halledin" Akına bakarak"ne de olsa görücüleri gelecek." Dedi. Arkasını dönüp gitti.

 

Akın, Şeref Ağa'nın arkasından La havle diye mırıldandı bu adamı hiç sevmiyordu. Bakışlarını İmgeye çevirdi hâlâ boş boş yere bakıyordu.

 

Kafasındaki düşüncelerle boğuşuyordu.

 

Karşısında oturan adama bakmaya yüzü yoktu. Utanıyordu. Ama bu gün bitecekti her şey.

 

"Ne imzalamam gerekiyor?" Diye mırıldandı bu işi bitirmek istiyordu karşındaki adama biraz daha yük olmak istemiyordu.

 

İmgenin mırıldayarak söylediğini cümleye karşı Akın"geç karşıma otur." Dedi.

 

İmge titrek bir nefes verdi sürekli elbisenin kollarını avcuna doğru çekiyor parmaklarıyla oynuyordu. Akının karşındaki koltuğa oturunca bakışları önündeki dosyaya kaydı.

 

Kendini cesaretlendirip yüzünü Akına doğru kaldırdı artık yüzyüzeydiler bir kaç saniye bakışları birbirinde takılı kaldı.

 

İmge yutkundu. Utanç duyuyordu.

 

Akın İmgenin yüzündeki her yaraya her morluğa baktı. İçinde bir yerler parçalandı küçük Akının gözünün önüne Annesi geldi. Anılar tekrar canlandı.

 

"Baban mı yaptı?" Diye sordu İmge sorulan soruyu anladı "evet" demekle yetindi.

 

"Neden?"

 

"Hak ettim."

 

"Bu kadarını hak etmedin."

 

İmgenin yüzünde sahte bir gülümseme meydana geldi Akının gözlerinin içine baktı.

 

"Daha fazlasını hak ediyorum."

 

Akın bir şey demedi karşında oturan kadın pişmanlıklarla doluydu.

 

"Bu gelecek görücüyle evlenmek istiyor musun?" Diye sordu bu defa.

 

"İstemiyorum. Ben gitmek istiyorum ve gideceğim." İmgenin son cümlesiyle Akının kaşları çatıldı.

 

"Nereye gideceksin?"

 

İmge gözlerini yumup huzurla bir nefes verdi günler sonra.

 

"Uzağa çok uzağa gideceğim."

 

"Seni bulurlar " diyen Akına karşı

 

"Gideceğim yer çok uzak beni bulmak için ölümü göze almak lazım."

 

Akın söylediklerinden hiç bir şey anlamamıştı. Ailesinin içinde yaşadıklarından dolayı düzgün düşünmediğini düşünüp lafı uzatmadı.

 

Cebinden çıkardığı kalemi İmgeye doğru uzattı.

 

İmge kalemi elinden alırken ufak yaşanan temasla bakışları birbirine döndü bakışmayı kesen İmgeydi. Dosyanın kapağını Açtı Akın her hareketini izliyordu.

 

İmge Kıraç yazan yere İmza atacakken bakışlarını kirpiklerinin altından Akına kaldırdı. Gözleri dolmuştu.

 

"Hakkını helal et" dedi titreyen bir sesle ardından "etmesen de hakkındır ama helal et yaptıklarımın altında eziliyorum." Sözleri biter bitmez. Dosyaya imzasını attı Akın sessizliğini koruyordu şaşırmıştı bir anda böyle bir cümle kurmasını beklemiyordu. Sultan hanım kapıyı çalıp içeri girerek İmgeye hitaben üzgün bir sesle "Şeref ağa misafirlerin geldiğini söyledi yukarıda seni bekliyorlar." Dedi ardından çıktı İmge ayaklanip akan yaşlarını elleriyle hemen sildi. Akına son kez döndü gözlerinin en derinine baktı güzel bir gülümseme yer edindi yüzünde Akının bakışları gülümsemesine takıldı sanki o gülümseme yüzündeki tüm çirkinlikleri kapatmış gibiydi.

 

Yaptığı tüm çirkinlikleri unutturmuştu.

 

Bakışları öylece az önce boşandığı eski karısının gülüşünde takılı kaldı.

 

İmge yüzündeki güzel tebessümle "Allah'a emanet ol. Umarım karşına seni hak eden biri çıkar." Dedikten sonra sırtını dönüp gitti...

 

Akın arkasından öylece baktı bir kaç saniye sonra kendine gelmek için başını iki yana salladı.

 

Kendine gel akın diye mırıldandıktan sonra masadaki dosyayı alıp çıktı.

 

Avluya çıkına kadar İmgeyle olan konuşmaları kafasında dönmeye başladı.

 

Zihninde İmgenin cümleleri yankılanıyordu.

 

"Uzağa çok uzağa gideceğim." Derken neyi kastediyordu?

 

"Gideceğim yer çok uzak beni bulmak için ölümü göze almak lazım."

 

Ölümü mü göze almak lazım diye mırıldandı Akın eli konağın kapısının kulpundayken aklına gelen düşünceyle gözleri kocaman açıldı

 

Zihninde İmgenin "hakkını helal et " sesi yankılaninca "siktir" diye mırıldanıp hızla İsteme merasiminin olduğu odaya girdi.

 

Bir anda odaya girmesiyle tüm bakışlar ona döndü. Gözleri İmgeyi aradı lakin bulamadı. "İmge nerede!?" Diye bağırarak sertçe sordu. Aralarında kırıklı yaşların olduğu adam anlamaz bakışlarla Akına bakıyordu.

 

Şeref ağa ayaklanarak "Senin yanında değil miydi?" Diye sorması üzerine Akın korkuyla aşağı indi Sultan hanıma doğru gidip "imge nerede onu gördün mü?" diye sordu.

 

Sultan hanım hiç bir şey anlamadan Şaşkınlıkla elini Bodrum'un olduğu en alt kata giden merdivenlere doğru uzatarak"Bodruma doğru gitti." Dedi "neden gittiğini sorunca bilekliği mi düşürmüşüm orada herhalde dedi." Akın duyduklarından sonra hızla Sultan hanımın gösterdiği yere koştu ev halkı hiç bir şeye anlam veremiyor Akının ne yaptığına bakıyordu.

 

Bodrum'un kapısını açmaya çalışırken kilitli olduğunu gören Akın sert bir küfür savurdu.

 

Kapıyı tüm gücüyle kurmaya çalıştı ilk denemesinde kırılmayan kapı ikinci denemesinde açılmıştı. Karşılaştığı manzarayla sertçe yutkundu.

 

Genzi alev aldı adeta.

 

İmge boynuna urganı geçirmişti sertçe açılan kapı ve içeri giren akının gözlerine bakıp altındaki tabureyi devirdi Akın koşarak İmgeyi tuttu.

 

Ağlayarak bırak beni diyen kızın güçsüz çırpınışlarını umursamadı. İçeri giren aile üyeleri karşılarındaki manzarayı hayretle izliyorlardı.

Akın İmgenin boynundan urganı çıkardı. Onu kucağına aldı. Sakince yere bıraktı İmge kendinden geçmiş bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

 

Akın yüzünü avuçlayarak göz göze gelmelerini sağladı. "İyisin" diye mırıldanıp kollarını İmgenin etrafına doladı.

 

Bu kadar ileri gideceğini düşünmemişti.

 

Ölmeyi isteyecek kadar pişman olduğunu düşünmemişti.

 

"Noluyor Şeref ağa bu nasıl bir rezilliktir." Diyen sesle sarılmayı bırakıp bakışlarını o yöne döndürdü yapacağı şey için pişman olmamayı dileyip korkudan yere attığı boşanma dosyasını aldı.

 

"İsteme falan yok evinize gidin!" Diye hiddetle bağırdı. Yaşlı adam Akına doğru "Ne demek yok siz boşanmadiniz mı" diye sordu.

 

Akın boşanma kağıdını sertçe binbir parçaya böldü karşısındaki herkes şaşkınlıkla Akını izliyordu Şahika hanım kızının basını dizlerine gömmüş hıçkıra hıçkıra ağlayışına dolu gözlerle bakıyordu.

 

Dilşahın ahıydı onları yakan.

 

Akın herkeste gözlerini tek tek gezdirdi "boşanma falan yok. İmge hâlâ benim. Resmiyette de dinen de karımdır. Her haliyle kabulumdür." İmge başını kaldırıp şaşkınlıkla Akına baktı.

 

Akın İmgeye tekrar dönüp onu kucakladı İmge hâlâ şaşkınlığını üzerinden atmamiştı herkes olanları şaşkınlıkla izliyordu.

 

Bodrumdan çıktıklarında İmge Akına doğru "Bunu neden yapıyorsun?" Diye sordu.

 

"Kendim için." Diye karşılık aldı Akından.

 

İşin aslı ise Akın bunu neden yaptığını bilmiyordu. Sadece... Sadece ölmesini istememişti ya da onu ondan fazlaca yaşlı bir adamla birlkte görmek istememişti.

 

Hayatlarında ne olacağı ise bilinmiyordu. Pişmanlıklarla kuşanmış bir kadın, onunla olmayı kabul eden adam yolları bundan sonra nasıl ilerleyecekti?

 

Henüz kimse bilmiyordu. Adam kadını sevebilecek miydi pişmanlıklarını ondan sökecek miydi?

 

Kadın ya pişmanliğin ateşinde yanacak ya da Adama çekilecekti...

 

 

 

 

 

 

✨✨✨

 

 

Bölüm nasıldı ballarımmm

 

Akın ve İmge hakkında ne düşünüyorsunuz sizce Akın İmgeye şans vermekle doğru mu yaptı?

 

İmge affedilmeyi hak ediyor muuu

 

Peki Asaf ve Dilşahın tatlı halleri yazarken nasıl sırıtıyorum bı görseniz djnddndn

 

Bir dahaki bölüm bommbaaa gibi

 

İLERLYEEN BÖLÜMLERDE ÇOK PİS BİR TERS KÖŞEYELE KARŞILAŞACAKSINİZ KEMERLERİNİZİ SIKI BAĞLAYİNN

 

Ama arkadaşlar şunu söylemeden geçemeyeceğim hiç yorum yapmıyorsunuz nerdeyse hiç yorum yok binlerce insan okuyor ama oylar az bu beni gerçekten üzüyor

 

Vize haftama az kaldığı için bölüm

ne zaman gelir bilmiyorum ben yeni bölümü yazana kadar oy ve yorumlar yapınnnn

 

INSTEGRAMDAN TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEEENN 🥹

 

aleynaasil0 hesabım

 

Loading...
0%