Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@aleynaasil_

GENE BEĞNN GENE BEĞNN GENE BEĞNN..

EVETT BÖLÜME Hoş geldiniz Umut çiçeklerim iyi okumalarr efenimm🌸

 

 

4.BÖLÜM

 

◇YEŞEREN UMUTLAR◇

 

Sabah kapımın viyana kapısını zorlar gibi zorlanıp alacaklı gibi çalınması ile gözlerimi yorgunlukla açtım sabaha karşı uyumuştum millattan önce kalma telefonumdan saate baktım. Saat 8 buçuktu. Umarım Sultan teyze beni idare etmiştir.

 

Kapımı açınca karşımda İmge yi görmem ile boş bakışlar ile baktım. Kendisi 2 inci amcamın kızıydı kendisini sevmezdim ve bulaşmayı bırakın konuşmayı bile istemezdim.

 

Evde 3 amcam ve eşleri vardı. İlk amcam Akif eşi Seherdi çocukları olmuyordu ama tedavilere yanıt vermişkerdi ve yengem hamile kalmıştı bebeği 2 aylıktı.

 

İkinci amcam Şeref aşiretin ağasıydı. Beni şirketi için satan çok sevgili(!) amcam. Eşi Şahikaydı. Bir kız ve erkek çocukları vardı. Erdem eve pek uğramazdı 24 yaşında rahat ve şımarık bir çocuktan başka bir şey değildi. İmge ise biricik kızları benimle nerdeyse yaşıttı aramızda 3 ay vardı. Evin en büyük oğlu babamdı vaktinde babam aşiretin ağasıydı ama vefat ettikten sonra ortak karar sonucu Şeref amcam başa geçmişti.

 

Onlara amca demek bile istemiyordum.

 

Serhat amcam ise en küçükleriydi her daim arkamdaydı ama onun da gücünün yetemediği şeyler vardı. Sırf istemedigim biri ile evleneceğim için utancından kaç gündür benden kaçıyor yüzüme bakmıyordu. Kaçırayım seni demişti bana ama yapamazdım beni evlendirecekleri Feyzullah denen adam güçlüydü ona zarar verirlerdi bilirdim, bu toprak çok şahit oldu böyle olaylara reddetmiş ve sıkıca sarılmıştım. Her şeye rağmen bir insanın sizi düşünmesi sizi dünyanın en mutlu insanı yapıyordu.

 

Gül yengem de Serhat amcamın eşiydi bir yengeden çok arkadaş gibiydi bana kaç gece omzunda ağladığımı bilirim kaç gece saçlarımı okşadığını...bunca canavarın arasında her şeye rağmen bana olan sevgilerini esirgemedikleri için benim için değeriydiler. Bu evi bir köşesi cennet ise benim için Serhat amcam gül yengem ve Sultan teyze sayesindeydi.

 

Karşımdaki İmge ağzı kulaklarında gülüyordu. Anlamsızca yüzüne baktım.

"Ne oldu İmge" dedim bıkkın bir sesle.

 

"Bu ne surat Dilşa istemen var az mutlu ol" dedi alaycı ve iğneleyici bir ses ile. Göz devirdim Aman ne güzel bayılıyorum mutluluktan(!)

 

Benden izin almadan odama girince sakin bir şekilde arkamı döndüm. Bozmadıgım yatagımın kenarına oturup ayak ayak üstüne attı. "Bunu söylemek için mi geldin?" Dedim.

 

"Hayır bu akşam beni de istemeye gelecekler Dilşacım" diyerek gülmeye başladı "çok mutluyum tabi senin istemen ertelensin istemezdim ama yapacak bir şey yok." Dedi.

 

"İstemem ertelendi mi?" Dedim anlamayarak ona bakıp. Başını mutlulukla salladı ama mutluluğu bana değil kenisineydi.

 

"Ee yani bunları bana anlatmandaki amaç?" Dedim.

 

"Mardinin en büyük aşiretlerinden olan Zahirlerin ağası Emir Asaf Zahir beni istemeye geliyor. yani Dilşacım sana bunak Feyzullah ile iyi eğlenmeler. Sabah haber saldılar konağa akşam gelip kızınızı isteyeceğiz demişler."

 

Şimdi anlaşılmıştı Mardinin genç ağalarına sahip ve mardinin büyük aşiretlerinden birine gelin gidecegi için gelip bana hava atmaya gelmişti. İmge saşırtmıyor. Neyseki benim istemem ertelenmişti bu iyi olmuştu.

 

Zahirleri duymuştum ama umursadığım soylenemezdi.

 

Uyuşuk adımlar ile dolabıma ilerleyip kıyafetlerimi çıkarttım. "Söylediklerin bittiyse çıkar mısın giyineceğim." Dedim boş bir sesle.

 

Kimle evlendiği umrumda değildi. İsterse dünyanın en yakışıklı en zengini ile evlensin banane bundan.

 

Ayağa kalktı "Aman gidiyorum senin kokuşmuş odanda daha fazla kalamıycam zaten akşam için hazırlanamam lazım gelip odamı topla bir de papatya çayı getir içmeyince kendime gelemiyorum bir daha da bu kadar geç uyanma kapını yarım saat çaldım." Diyerek odadan çıktı.

 

Arkasından ofladım odama kokuşmuş diyordu ama her sabah bok götüren odasını ben temizliyordum.

 

Bu evde köle muammelesi görüyordum ev işlerini yemek yapmayı dert etmiyordum seviyordum yemek yapmayı ev işleri ile kafa dağıtmayı alışıktım fakat bu şekilde emir vermeleri canımı yakıyordu. Onlarla aynı soyismine sahiptim ama onlardan çok farklydım. Bu evin kızı değil hizmetlisi gibiydim.

 

Bazen onlarla aynı soyismine sahip olduğum için utanıyordum.

 

Banyoda günlük rutinlerimi halledip bileğime kadar gelen koyu yeşil elbisemi giydim. odamı topladıktan sonra telefonumu elbisemin cebine koyup çıktım odadan.

 

Aşağı indiğimde mutfakta Gül yengem ve diğer çalışanlar vardı. Gözüm Sultan teyzeyi aradı ama bulamayınca gül yengeme döndüm elindeki işe odaklandığı için fark etmemişti beni mutfakta bir telaş vardı İmgenin istemesinde dolayı Gül yengemin yanına gittim "Günyadın" dedim iyi çıkarmaya çalıştığım sesim ile.

 

Gül yengem bana döndü "Dilşam günyadın" diyerek karşılık verdi.

 

"Sultan teyze nerde göremedim onu"

 

"Köyünden yakın dostu hastalanmış sabah güneş doğmadan yola çıktı."

 

"Ya Allah şifa göndersin arayıp konuşayım sonra"

 

"Amin güzelim" dedi. Modu düşüktü sesi hüzünlü çıkıyordu.

 

"Dilşa tatlıyı sen yapar mısın senin yaptığın tatlı güzel oluyor" diyen Selvi ablanın sesi ile ona döndüm önündeki hamuru açıyordu.

Mahcup bakışlar ile bakıyordu tebessüm ettim "Tabi yaparım Selvi abla"

 

"Sağolasın benim bücür erken gelecek bu gün tatlı yetişmez korusu vardı sabahtan beri" yüzündeki tebessüm büyüdü "yaa Işık hanımlar teşrif edecek demek o zaman ona da sevdiği pastadan yapamak şart" dedim.

 

"Sağolasın Dilşa" dedi gülen gözler ile daha sonra önüne döndü bende yengeme döndüm karın ağrısı vardı öğrenirdik elbet.

 

Işıl için yaptığım orta boy pastayı buzdolabına attıktan sonra yaptığım traliçe tatlısını da pastanın yanına koydum. Mutfaktaki işler bitince mutfakta boşalmıştı. Gül yengemi yanıma çektim ve mutfak masasına oturttum saşkın gözler ile bana baktı yanındaki sandalyeye oturdum "Neyin var yenge yüzünden düşen bin parça" dedim.

 

Derin bir soluk verdi gözlerimin içine baktı "sana üzülürüm Dilşa o İmge cadısı sabah sana bu haberi vermek için erkenden uyanmış evdeki herkes sana karşı anlamıyorum seni sana layık olmayan biri ile evlendiriyolar ama kızlarına gelince gıkları çıkmıyor. Senin her şeye rağmen hâlâ böyle güçlü durman canımı yakıyor seni zorluyorlar ve hepimizin eli kolu bağlı."

 

Gözleri doldu "kıyamıyorum sana Dilşam"

 

Elimi masanın üzerindeki elinin üstüne koydum "Allahtan ümit kesilmez yengem vardır bir çıkışı vardır bunda da bir hayır önümüzde ne var bilemeyiz sabır edelim. Üzülüyorum hem de çok üzülüyorum ama vardır Yaradanın bir bildiği ben kalbimdeki umut tohumları ekili yeşermesini bekliyorum" dedim tebessüm ederek.

 

Elini elimden çekip birden kollarını doladı boynuma "Dilşa Allah gönlüne göre versin her şeyin en güzelini hak ediyorsun ama şunu unutma ahın hepsinin burnundan fitil fitil gelecek."

 

Sessiz kaldım.

 

Bazen ağlayıp bazen Güldük iyi ki vardı kendileri aksi halde ben bu konakta delirirdim.

 

Üstüm başım yemek koktuğu ve Mardinin sıcağından dolayı terlediğim için hem ben hem yengem giyinmek için odalarımıza çıktık.

 

🌺🌺🌺

 

Aynadaki yansımam ile bakışıyordum zayıflamıştım yine. Saçlarımı düzeltip aynada kendime boydan baktım üstümde siyah günlük bir elbise vardı. Zayıf bir vücuda sahiptim uzun kahverengi saçlarım vardı en çok saçlarımı severdim kıyamazdım asla kesmeye elim gitmezdi amcamın o kadar çekip canımı yakmasına rağmen kıyamazdım sanki saçlarımı kesersem hayat damarımdan biri kopacakmış gibi.

 

Bence her kızın saçları en değerlisiydi.

 

Buğday tenim ela gözlerim ile normal bir yüze sahiptim aman aman bir güzelliğim yoktu ama çirkin de denmezdi.

 

Yatağımın kenarına oturup Sultan teyzeyi aradım bir kaç saniyenin ardından açıldı.

 

"Dilşam nasılsın kuzum" diyen neşeli sesi benimde tebessüm etmeme sebep oldu.

 

"İyyim Sultan teyzem sen nasılsın, geçmiş olsun yakının rahatsızlanmış"

 

"İyi çok şükür şimdi bir kaç güne geri dönerim sen ne yaptın isteme işi ne oldu?" Dedi.

 

"İptal oldu. Zahirler İmgeyi istemeye gelecekleri için." Aşağı kattan adımın seslenmesi ile bakışlar kapıya döndü.

 

Sultan teyzenın saşkınlıkla "Nasıl! Zehirler İmgeyi mi istemeye geleceklermiş" dedi solan şaskın sesi ile.

 

"Evet sabah haber salmışlar kızınızı istemeye gelicez diye." Tekrar ismimin seslenilmesi üzerine.

 

"Sultan teyze beni aşağıdan çağrıyolar sonra tekrar ararım. Allaha emanet"

 

"Tamam kızım sende öyle." Diyerek telefonu kapattı bir süre anlam veremedım İmgeyi isteyeceklerini söyledikten sonra fazlasıyla şaşırmıştı başta neşeli çıkan sesi solmuştu.

 

Belli ki canı bir şeye sıkılmıştı.

 

Hızla ayağa kalkıp aşağa indim Şahika yengem hizmetlilere görevler yağdırıyordu.

 

Beni görünce "Nerdesın sen sabahtan beri seni çağrıyorum!" Dedi sinirle.

 

"Yukardaydım Sultan teyze ile konuşuyordum."

 

" İmgeyi istemeye gelecekler ve sen Sultan ile konuşuyorsun Dua et keyfim yerinde yoksa ben bilirdim sana napıcağımı neysekı artık burdaki son zamanların"

 

Bir şey demedim desem de bir şey fark etmeyecekti.

 

Sessizce durdum sadece.

 

"Git hazırlıklara yardım et!" Demesi ile başımı salladım.

 

"Peki"

 

Mutfağa geçip hazırlıklara yardım ettim yarım saat sonra İmge mutfağa geldi üstünde kırmızı diz kapağına kadar gelen bir elbise vardı. Ayaklarında ise topuklu ayakkabılar.

 

"Bana bakın tek bir aksilik istemiyorum dikkat edin her şeye" mutfaktaki çalışanlae Selvi ve Gülce abla tamam İmge hanım diyerek işlerine devam ettiler.

 

"Bunlar senin için de geçerli Dilşa fazla ayak altında da dolanma"

 

Dönüp cevap verecekken Serhat amcamın

"İmge! Dilşa ile nası konuşursun sen" diyen sesi bakışları ona döndürdü İmge başını eğerek "Amc-"

 

"Kes sesini Dilşa bu evin hizmetlisi değil o da senin gibi bu evin kızı laflarını söylerken iki kez düşün o yüzden" diyerek sinirle İmgeye baktı.

 

İmge başını sallayıp "Peki amca" dedi.

 

Serhat amcama bakıp ona tebessüm ettim tebessümüme karşılık verip mutfaktan çıktı ardından da İmge sinirle çıktı.

 

Annesine ağlamaya gitti.

 

Neyse diyerek işlerime devam ettim.

 

😌😌😌

 

Amcamlar işten gelmiş salona geçmişlerdi yengelerim de eşlerinin yanına gül yengem hariç Serhat amcam arayıp geç geleceğini söylemişti, konağın avlusunda yengemle oturmuş konuşuyorduk.

 

"Sanki kraliyet ailesi gelecek istemeye" diyen yengem ile kıkırdadım.

 

"Buranın da kraliyet ailesi belliki onlar."

 

"Ben halâ anlam veremedim, dün Şeref ağa konuşurken duydum 'koskoca Zahirler bizim kızı nerde gördüde istemeye geldiler şaşılacak şey' demişti o da sevinçli tabi Zahirler ile dünür olalım sırtımız yere gelmez şirket borçları rahat ödenir diyordu."

 

"Amcam varlıklı birini görünce bırakmıyor biliyorsun." Dedim.

 

"Yağlı kapıyı buldu Şeref ağa daha da bırakmaz."

 

Kapının çalınması ile İmge koşarak merdivenlerden inmeye başladı ardından da annesi ve amcam iniyordu. Kapının biraz ötesinde durmuş bekliyorlardı. Bizi fark etmemişlerdi.

 

"Ay anne geldiler" diye heycanla konuştu İmge

 

İmge kapıyı açınca ben ve Gül yengem de ayaklandık.

 

kapı açılınca içeriye ilk önce elinde bastonu başında şalı ile yaşlı bir kadın girdi güler yüzle İmge ve yengem onu karşıladılar kadın güzel bir tebessüm ile karşılık verdi çok asil ve sert bir duruşu vardı. ardından orta yaşlarda bir kadın daha girdi yüzünde naif bir tebessüm vardı görünüşe göre kalabalık gelmişlerdi orta yaşlı kadının da ardından 2 tane aynı elbise giyen kızlar içeri girdi.

 

Biri gözlüklü ve biraz huysuz bir tipe benziyordu etrafa benim burda ne işim var bakışları atıyordu diğeri ise gözlük takmıyordu gözlüklü olanının aksine güler yüzlü ve hiperaktif bir tipe benziyordu.

 

Ee damat nerde?

 

Ne bileyim nerde.

 

Gözlük takmayan kız İmgenin eline çikolata ve çiçeği verip "kusura bakmayın abim birazdan burda olur." Dedi.

 

Seher yengemin mutfaktan çağırması ile oraya gittim. İçimde garip bir his vardı bir yanım gereksiz bir heyecan içindeyken bir diğer yanım korkuyu iliklerine kadar hissediyordu.

 

Çalışanların mesaisi bittiği için ev ahalasi tek vardı o yüzden işler gene bana kalmıştı. Seher yengemin yanına gittim elini hamile karnına atmış okşuyordu çatık kaşları ile "hazırlıkları yap bir an önce aksilik çıkmasın" diyerek çıktı mutfaktan hazırlıkları yaptıktan dakikalar sonra Gül yengem girdi mutfağa.

 

"Kız Dilşa adama yazık olacak bu İmge cadısı ile evlenicek."

 

" inanır mısın yenge hiç umrumda değil."

 

"Öyle tabi Dilşam ama acıdım adama" dedi.

 

Yukarıdan adımın seslenilmesi ile oraya yöneldim "bir bardak su getir" dedi Seher yengem merdivenlerin başında.

 

Başımı olumlu sallayıp mutfağa yöneldim bir bardak su doldurdum.

 

"Ben lavaboya gideyim gelince senle konuşalım yoksa bu gece geçmez anam" dedi.

 

Dediklerini güldüm"Ay yenge sende olmasan var ya" diyip yukarı çıktım o da lavaboya doğru gitti.

 

İçimde gereksiz bir heycan baş gösterdi elimdeki su bardağı ile içeri girdim tüm bakışlar benim üzerimdeymiş gibi hissediyordum belki de öyleydi kafamı yerden kaldırmıyordum.

 

Bir kaç adım öne adım atınca önüme İmge çıktı elimdeki su bardağını alması ile kafamı kaldırdım "ben hallederim" dedi sahte bir tebessüm ile.

 

Suyu yaşlı kadının eline verdi tam arkamı dönüp gidecekken cam kırılma sesi ile arkamı döndüm.

 

Kadın mahçup gözler ile "kusura bakmayın elimden kaydı" dedi.

 

Şahika yengem "Ne kusuru efendim yaşlılıktan olur öyle şeyler. Dilşa! Temizle şuraları" dedi bana dönerek kafamı yaşlı kadına çevirince yanında oturan genç iri adamla çarpıştı gözlerimiz pür dikkat bana bakıyordu üstünde siyah gömlek vardı önden ilk bir kaç düğmesi açıktı. Altında da siyah kumaş pantolon vardı. Siyah saçları ve siyah gözleri bir aheng içindeydi esmer teni ile.

 

Bakışlarımı bakışlarından kaçırıp onlara doğru ilerledim eğilip toplayacakken "sen mi toplayacaksın?" Diye şaşkınlıkla soran kadına "evet efendim" diyerek cevap verdim. Şaşırmasına anlam veremedim.

 

"Aman kızım dikkat et kusuruma bakma lütfen " dedi şaşkınlığını üzerinden atarak içten bir tebessüm ederek "ne kusuru"dedım.

 

Yengem İmgeye doğru " kahveleri yapmaya başlayın" dedi. İmge " peki anne" diyerek salondan çıktı.

 

Ama sorun şu ki İmge kahve yapmayı bilmiyor.

 

Amcam ve başka bir yaşlı adam aralarında konuşuyorlardı yengemle de orta yaşlardaki kadın konuşuyordu. İki kız ise aralarında konuşuyordu hatta daha çok gözlüksüz kız konuşuyor gözlüklü olan düz bakışlar ile dinliyordu.

 

 

Eğilip camları toplarken yanımda bir hareketlilik hissetim kafamı kaldırdığımda hafifçe eğilmiş yerdeki bir cam parçasını alan genç adamı gördüm. Kokusu burnuma dolunca tanıdık hissi her tarafımı sardı. Daha önce duyumsadığım bir kokuydu fakat emin değilidim.

 

Elime topladığım büyük cam parçalarına o da bir tane koydu. Hâlâ şaşkınlıkla onu izliyordum kafasını yüzüme çevirdiğinde göz göze geldik.

 

Bakışmamızı kesen yengemin "Dilşa mutfağa yardıma in" diyen sesiydi

 

Tabi biliyor kızının kahve yapmayı bilmediğini.

 

Bakışlarımı yere eğdim " Teşekkür ederim" diye mırıldanarak ayağa kalktım. Ve kimse ile göz göze gelmeden Salondan çıktım.

 

Mutfağa sakince girdim benim aksime İmge ordan oraya heycanla gidip geliyordu.

 

Elimde sızı hissedince adamın elime verdiği camın sivri ucu elimi kesmişti.

 

Çöp kovasına doğru ilerleyip elimdeki cam parçalarını çöpe attım. Elimi musluğun altına tuttum kan akıp gitti avcumun içini kesmişti. Biraz sızlıyordu.

 

İmgenin " Sonunda geldin çabuk kahveleri yap bekliyorlar." Dedi.

 

Mutfak masasındaki peçeteyi avcuma biraz sardıktan sonra

 

"Seni istemeye gelmişler ben niye kahve yapıyorum" dedim.

 

" Kes şunu kahve yapmayı bilmediğimi gayet iyi biliyorsun"

 

Başımı olumsuzca sallayıp boş bir beden gibi uyuşuk adımlar ile kahveyi yapmaya başladım.

 

Her ne kadar İmgeyi sevmesemde bu gün istemesi vardı. O yüzden kendisi ile bir daha muhattap olmadan kahveleri yapmaya başladım.

 

Kahveleri yapıp fincanlara boşalttım o esnada İmge ise telefonu ile uğraşıyordu.

 

Kahveleri hazırlayınca suları doldurdum.

 

İmge oturduğu yerden kalkıp kahve tepsisini aldı.

 

"Ay tuz eklesem mi kahvesine" demesıne sadece göz devirdim.

 

Şu gün bir an önce bitse de odama gidsem diye an kolluyordum yarın cehenneme atacağım adım beni bekliyordu.

 

Nası mutluyum nası mutluyum(!)

 

İmge önden elinde kahve tepsisi ile girince bende arkasından su tepsisi ile girdim içeri, girince herkes sohbeti kesip bize döndü.

 

İmge kahveleri yaşlı kadına doğru gidip kahvesini bırakacakken yaşlı kadın saşkınlıkla İmgeye baktı sanki olanlara anlam veremiyormuş gibi.

 

Ve sonra sesi bir ateş gibi salonun ortasına düştü.

 

"Dilşa kızım niye kahveleri dağıtmaz." Diyen sesi ile herkes ona döndü.

 

Ardından amcamın "Dilşa ne diye dağıtsın" diyen sesi ise salona düşen ateşi alevlendirdi.

 

Amcamın yanında oturan adamın "Biz Dilşa kızınızı istemeye geldik" diyen sesi ile donakaldım.

 

İmgenin elindeki kahve tepsisinin yere düştü o esnada.

 

"Ne!" Diyen şaşkın sesi odada yankılandı adeta.

 

Ben ise anlam

veremeyen şaşkın gözler ile onlara bakıyordum.

 

Ben ne alaka be ve ayrıca NOLUYORDU BU EVDE!

 

😌😌😌

 

Yazdığım ennn uzun bölümdü huhh yordu umarım bölümü beğenmişsinizdir🌸

 

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler lütfen belirtiniz💕

 

Bir dahaki bölüm görüşmek üzere

Ig: aleynaasil0

 

ÖPÜWCÜKK💋

 

Loading...
0%