Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@aleynadurdifan

Öncelikle yeniden ve yeniden merhaba. Bu hikeyeye başlıyorsan ve kitap evreninde kaybolduysan hoşgeldin. Neyden kaçıyorsun bilmiyorum. Aile, arkadaşlar, okul, sınav. Ya da başka şeyler. Fakat buradaysan kaçıyorsun demektir. Hoşgeldin Marslı kadın ya da hoşgeldin marslı adam. HOŞGELDİN.

Yeniden diyorum çünkü bu ilk kurgum değil fakat maalesef ki diğer kurgularım kapanan uygulamanın içinde sıkışıp kaldı ;)


Ve aslında bende hoşgeldim . Dün gece aklıma Bir tohum gibi düşen bir kurguydu YEİS. Saat geceni 1inde. Tarih 3 Mart pazarı gösterirken. Sen bu kurguyu hangi tarihte okuyorsun bilmiyorum ama bu bölümü yayınladığım tarihi bölümün sonuna bırakacağım Peki sen bu kurguya başladığın tarihi yorumlara bırakır mısın.


Yaralarınızı ve yaralarımızı sarması dileğiyle...


Ve unutmayın acılarımız en güçlü tarafımızdır. Geçmişimiz ise bizi biz yapan herşeydir.


Bu kurguyu yazmamda en büyük destekcim olan H.K "a teşekkürler ....


------------


En durgun ama hala kanamaya devam eden yaram. Ve bu kurguyu okuma ihtimali 1000de 1 olan eski dostum sevdiğim Y.E e ithafen. Dinle eğer bu kurgu sayfaları çevrilebilen bi kitaba dönüştüyse sonraki sayfamı sana ayırdım.


Kalbindeki kor alev hiç sönmeyen , acıları dinmeyen , sırtında bir kambur ruhunda yaralarla dimdik duran kızlara ithafen...


Çocukluğumuza ve yarınlarımıza ithafen...


....


Çocuklar gelecekteki sizlerdir onların geçmişinde bıraktığınız her bir EMARE geleceğini simgeler. Kader bazen bizlerin elinde olmaz.


Geleceğimizi çizdiğimiz kalem elimizden alınır ve artık biz diye birşey kalmaz.


Umut en karanlık tohumumuzdur. Son umudumuzu tüketen insanların aldığı nefes boğazını yaktığında anlayacaklar. Tohumumuz ise en büyük düşmanımızdır.


Bazen boğulduğumuz tek şey deniz veya su değildir. Seni en çok boğan şey, Kahvesinde boğulduğun bir çift

göz olur. O kahveler bazen sadece boğmaz seni o toprağa hapseder.


🤍


" Sil beni Koral bırak gideyim. Unut. Yak. Yık. Tedavim yok kendime de sana da zarar veriyorum "


Mazoşizm. O kadar ilerlemişti ki tedavi olamayacağım söylenmişti. Koral. O herşeye rağmen bana inanmayı tercih etti.


**Mazoşizm, fiziksel ve ruhsal olarak acı çekmeyi seven ve bundan zevk alan kişileri tanımlayan bir hastalıktır. Mazoşist kişiler bilinçli olarak kendilerine zarar verip, bundan zevk duyar ancak bu durum travmaya ve dolayısı ile psikolojik problemlerin oluşmasına neden olur.**


"Hera söyle sen gidersen çok mu iyi olucam. Sana söz veriyorum düzelticem herşeyi. Beraber düzelticez lütfen. Gel bileğini saralım önce."


Gözlerime bakarken gözlerinde acıma duygusunu aradım. Yoktu. Tarifsiz bir duygu vardı. Aşk. Sevgi. Merhamet. Ama hayır acıma duygusunun tek bir kırıntısı bile yoktu. Bana acımayan tek insan oydu.


Elimdeki bıçak yere düştüğünde kendimi yere bıraktım gözlerindeki yaşlar katran olup akarken ağladığım şey canımın yanması değildi herşeye rağmen onun beni önemsemesiydi.


Acının en tatlı gülümsemesi ise onun yüzünde şekil aldı. Yerden bıçağı alıp bir kenara attı. Elleri bedenimi bulduğunda kendimi onun kollarının arasına bıraktım dudakları saçlarımda gezinde ve beni kucağına aldı.


Uyku gözlerime çöktüğünde ise mırıldandı.


"Uyuma, sakın uyuma. Hadi şarkı söyle bana" Gülümsedim. Acı tüm bedenime yayılıyordu. Ve hissizleşiyordum.


Kalbimde zelzele yaratan ölüm değildi. Onu yalnız bırakacak olmaktı. O beni hiç yalnız bırakmazdı.


Bedenimdeki güç yavaş yavaş beni terk ediyordu.


"Hadi marslı kadınım. Bana son kez şarkı söyle"


" Ölümle yaşam arasında bi' çizgideyim"

*Mavi gri~Ölümle yaşam arasında*


"Ölüm deme Hera. Yalvarırım ölüm deme."


Açamadığım gözlerdimden bir damla yaş süzüldü ve yanaklarımı yakıp geçti. Onun başparmağı ise yanan yerden geçerken tüm acımı alıp götürdü.


Onun akıttığı yaş ise saçlarımdan sıyrılıp gitti. Bilincim kapanıyorudu. Mırıldanmaya başladım.


"Ağlama ben ağlarım


Can bulur mu toprağım, gözyaşında?


Ağlama ben ağlarım


Sen benim diğer yarım, artık anla"


*Canozan~Ağlama ben ağlarım* Hissettim, gülümsedi. Görmedim ama hissettim.


Eli bileğimi tuttu. Sanki mümkünmüş gibi gözlerimi sıktım. Bileğimi inceliyordu. Sesli bir şekilde küfür etti. Sanki onun sesi bana çok uzaklardan geliyordu.


"Sikeyim. Erdem arabayı getir böyle olmaz çok derin bu evde saramayız"


Eli saçlarıma gitti.


"Hera'm , güzelim, Marslı kadınım , herşeyi düzelticem söz veriyorum"

Dudakları yanaklarıma dokundu. Kapalı gözlerimden katran olup akan yaşlar eskisi kadar acıtmıyordu. Arabının kapının açılış sesi kulaklarıma doldu. Kapanan gözlerimin ardında sesler yavaş yavaş kesildi. Ya da beynim kendini kapatıyordu. Sesler ve görüntüler yoktu ama hala farkındaydım. Koral ellerini saçlarımdan çekmiordu. Bedenim arabanın koltuğuyla buluştu. kafam ise onun bacaklarındaydı.


"Dayan güzelim, yetişicez hastaneye. Biraz daha dayan." Parmakları yüzümü okşadı elleri ise bileklermi buldu.


"Nabzı çok yavaş. Daha hızlı sür Erdem." Sesi titriyordu. Ağlıyor muydu... Ağlamazdı ki.


"Sürüyorum abi 5 dakikaya hastanedeyiz" Koral cevap vermedi. Aradan dakikalar geçti ve tekrar konuştu.


"Geldik güzelim. Bak geldik marslı kadınım. Yeniden beni kucağına aldığında kapı açıldı ve arabadan indik.


"Abi burdan" Koralın yürüdüğü yön değişti ve bu sefer konuşmaları mırıldanmaya döndü.


"Dayan güzelim. Lütfen dayan. Bak geldik. Benim için kal." Bedenim sedyeyle buluştuğunda onun sesi daha uzaklardan gelmeye başladı. Hislerim bedenimi terk etmeden önce son kez gülümsedim.


-----------


"Nabzı normal fakat hayati riski devam ediyor. Birkaç gün burada ziyaretçimiz olacaksınız. Bir ihtiyacınız olursa masadaki telefondan ulaşabilirsiniz." ardından Koralın sesi kulaklarıma doldu.


"Ne zaman uyanır." Sesinden yorgun olduğu fazlasıyla anlaşılıyordu.


"İlacın etkisi yavaş yavaş geçiyor. Ne zaman uyanacağı bünyesine bağlı."


"Anladım teşkkürler." Kapı açıldı ve kapandı. Ardından kulağıma Erdem"in kısık sesi doldu.


"Abi iki gündür burdasın bak gel bi hava alalım." İki gün mü. Koskoca 48 saat. Hiç mi başımdan ayrılmamıştı.


"Erdem, ya biz çıkınca uyanırsa." Erdemin derin nefesini işittim.


"Abi on dakika. Hemen geliriz. Uyanınca seni böyle görmesin. Bir elini yüzünü yıka bahçeye çıkalım. Bi nefes al."


"Tamam. Ama beş dakika. Fazlası yok."


"Tamam abi . Beş dakika fazlası yok." Kapı tekrar açıldı ve tekrar kapandı. Ardından gözlerimi açtım ve odada göz gezdirdim. Yine bi hastane odası. Başımı cama çevirdiğimde kelebekleri gördüm. Onların ömürleri kısaydı belki ama en azından sağlıklıydı.


Kalbime dolan acıyla gözlerimi kapattım. Bu acı bedenimde değil ruhumda yayıldı. Koralın sevgisi tüm bedenime acıyı daha çok yaydı. Aşk değildi. Sevgi ve merhametti. Kapı açıldığında bende gözlerimi açtım .


"Hera, çok korkuttun bizi." Erdem e karşı gülümsedim. Ardından Koralın eli saçlarımı bulduğunda bakışlarım ona döndü.


"Sen bana Ziya nın emanetisin Hera."


Babamın adını yıllar sonra ilk defa duymam yüzümü buruşturmama neden oldu.


"Ziya nın emaneti mi. Hayır Koral. Eğer onun için yanımdaysan git ve karınla ilgilen."


"Öyle demedim. Elbette ki sadece o yüzden değil. Ama." Cümlesini bitirmeden sözünü kestim.


"Ama ne. Karınla ilgilenmeyip benimle ilgileniyorsun. Ne kadar mutlu oldum bilemezsin." Saçımda olan elini çekti. O konuşamadan kapı tekrar açıldı. Karısı gelmişti. İti an çomağı hazırla.


"Hoşgeldin Buğlem" 


"Hoşbuldum Aşkım." Bakışlarını bana çevirdi.


"Nasılsın?" 


"Her zamanki gibi." Erdem ve Buğlemin çok muhabbeti yoktu. Nedenini hiçbir zaman anlamamıştım


"Bakın ben gelirken birşey düşündüm " yine başa döndük.


"Ne düşündün yine güzelim"


"Siz Hera'nın psikolojik destek merkezine gitmesine yabancıların yanına gideceği için karşıydınız değil mi?"


"Evet güzelim " 


"Benim psikolog olan arkadaşımın kurduğu bir merkez var oraya gitse?" Hayır de Koral. Hayır de.


"Bu son olaydan sonra bence de gitmeli." Erdemle göz göze geldiğimizde bu sefer araya Erdem girdi.


"Abi saçmalama. Her ne olursa olsun göndermiyorduk hani?"


"Bu son noktaydı Erdem. Artık gitmeli."


Yayınladığım tarih (25/07/2024)

Umarım bölümü beğenmişsinizdir ;)


Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın...


Loading...
0%