Yeni Üyelik
1.
Bölüm

2. Bölüm

@aleynadurdifan

SELLAMMMMMMMMMM. Nasılsınız görüşmeyeli. Ben yazarken hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum. Umarım sizlerde okurken iyi hissedersiniz.

 

Ben bu bölümü yazarken tarih 5 Mart 2024 saat 22.26. Ne zaman yayınlarım bilmiyorum. Ama yayınladığım tarih bölüm sonunda yer alacak. Bu bölümü okuduğunuz tarihi ve kurgumuz hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda belirtir miisnizz.

 

Vote atmayı unutmayın lütfenn. sizleri seviyorum.

 

Her bölümün bir bir yaralarınızı sarması dileğiyle...

 

Unutmayın iyi ki varsınız.

 

Ve yine unutmayın acılarımız en güçlü tarafımızdır. Geçmişimiz ise bizi biz yapan herşeydir.

 

Ve son olarak... Hiçbir şey sizden önemli değil.

 

-------------

 

Tohumumuza attığımız her bir kesik bedenimizdeki bir damarı parçalar. O tohum günü geldiğinde varlığımızı da yokluğumuzu da yaşamımızı da ölümümüzü de yazan kalem olur. Ve o kalem kırıldığında yalanlar, yalancılar, yananlar ve yakanlar birbirine karışır.

 

Bir gün tohumumuz intiharımız ve damarlarımızdan akan kan olur. Yalanlar siyahtır gerçekler ise gri. Çünkü her gerçeğin içine küçük da olsa bir yalan karışır. Doğru bildiğimiz tüm yollar elbet birgün tüm yalanlarıyla karşımıza dizilir.

 

O günü çağıran bazen biz oluruz. Ve zamanı geldiğinde çağırdığımız şeyin cehennem olduğunu ittiğimizin ise gül bahçesi olduğunu görürüz. Ve bizim cehennemimiz bazılarının cenneti olur.

 

Ve biz kendi cennetimizden mahrum kalırız. Bizi biz yapan herşeyi bir bir yok etmek isteriz. Ruhumuzu , bedenimizi , kalbimizi , beynimizi en çok da duygularımızı yok etmek isteriz.

 

🤍

 

"Bana sordunuz mu." Bakışlarım Koral'a döndü.

 

"Hera , iyiliğin için." Sesli bir kahkaha patlattığımda bakışlarına hüzün çöktü.

 

"İyiliğim için öylemi." Ağır ağır başını salladı.

 

"Bana bak." Yüzüme bakmadı. Bu sefer sesimi sert bir tonda yükselttim.

 

"Bana bak Koral. Yüzüme bak." Kahveleri bana döndü.

 

"Beni o bok çukuruna tekrar gönderemezsiniz" Koralın dudakları aralandı, ardından Buğlem in tınısı kulaklarıma doldu.

 

"Tekrar mı." sorusunu göz ardı edip konuşmaya devam ettim.

 

"Ve sen Buğlem. Siktiğimin hayatım hakkında bir sikim bilmeden bir daha benim adıma karar verirsen." Sözümü kesen Koralın kelimeleri oldu. Bir ateş gibi tenimi yakıp geçti.

 

"Ne yaparsın Hera. Babanı öldürdüğün gibi Buğlemi de mi öldürürsün. Sakın , sakın Hera. Denemeye bile çalışırsan, karımın tek saç teline bile zarar gelirse seni mahvederim. Olur da kızıma yaklaşırsan. İşte o zaman seni mahvetmekten beter ederim. " Cevap veremedim. Verecek cevabım da yoktu zaten. Ben öldürmedim mi diyecektim. Kim inanırdı ki. Böyle bir insana kim inanırdı. Koral bilmesine rağmen böyle demişken bilmeyen biri nasıl inanırdı.

 

Erdem ile göz göze geldiğimizde buruk bir şekilde tebessüm ettim, o da aynı şekilde kaşılık verdi. Aradan saniyler geçti fakat o saniyeler benim için saatler hatta asırlar sürmüştü. Sessizliği bıçak gibi kesen Erdemin cümlesi olmuştu.

 

"Abi, Hazalın çıkış saati yaklaşıyo, siz gidin isterseniz. Ben Herayla kalırım. Koralla tekrar kahvelerimiz buluştuğunda gözlerindeki öfke alaşağı olmama sebep olmuştu.

 

"Çıkalım Buğlem." Tekrar bakışları bana döndü.

 

"Yarın merkeze kayıt için gideceğiz. Seni almaya gelicem. Saat 10 da hazır ol." Cevap vermedim. Boğazımda ki düğüm bıçak olup canımı binbir parçaya ayırmıştı. Gözlerimi kapattım. Önce adım sesleri ardından kapı açıldı ve kapandı. Saniyeler geçmeden gözümdeki yaşlar bile beni terk etti.

 

Yalnızlık, dünyanın en büyük ve en acı silahıdır. Acı ise yalnızlığın en büyük yoldaşıdır. Benim ise tek yoldaşım acılarımdı. Acılar ise beraberinde yalnızlığı getirdi. En acı yönümüz merhametimizdir. Ben merhametimle bin parçaya bölündüm.

 

Şimdi hak ettiğimi düşündüğüm acıları beş yaşındaki Hera hak ediyor muydu. Asla. Çocukların oyuncakları olur. benim saçım bile okşanmamıştı. Umutlarım dördüncü yaşımda saçlarımla beraber kesilip atılmıştı. Şimdi hak etsem de hiçbir çocuk bunları hak etmezdi. Ama benim hak ettiğim söylenmişti.

 

Ben hep büyümeyi istemiştim. Hangi çocuk büyümek isterdi ki. Çocuk olduğunu hissetmeyen her çocuk, büyümek için can atar.

 

Ve sevilmeyen her kadın, Çocuk olabilmek için herşeyinden vazgeçer. Umutları çürütülen her insan, ölmek için gün sayar.

 

Umut, umudu çalınan tüm insanların katilidir. Ve katil olmak sadece kan dökmek değildir.

 

Kanım çocukluğumla beraber terk etti bedenimi. Üçüncü yaşımda bedenime değen ellerin izini yeniden her bir uvuzumda hissettim. Su insanı temizler derlerdi. Bedenimdeki lekeleri geçirir ruhumu o karanlığa hapsederdi. Kimliğimi değil parmak izime kadar da değiştirsem biliyorum... O izlerin her biri bedenime basılmış bir mühür. Adımın yanına atılmış bir işaret. Ruhuma vurulmuş bir hançer. Tohumumuza atılmış bir umut parçası. Bir bir beni mahvetmek için atılmış adımlar her biri.

 

Kalbimde yer edinen her bir duygu tek tek yok olmaya başladığında. İnsanlar benden nefret ettiğinde ya da sevdiğim adam gözlerimin önünde mahvedildiğinde değil. Çocukluğumu kurtaramadığımda kendimi yok etmek için attığım adımlar birgün karşıma dikilecek. İki dudağımın arasından dökülen kelimeler o gün beni yok edecek.

 

Kapalı olan gözlerimin ardında çocukuğumun siması canlandı. Açık kahve gözleri , uzun sarıya çalan saçları , gözlerindeki parlaklık, en çok kalbimi sızlatan ise gözlerindeki masumluğu ve umudu. Şimdi ise bir bir tersine dönen herşey gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçmeye başladı. Gittikçe koyulaşan siyaha çalan gözlerim, omuzlarımda olan kızıl saçlarım, geceden daha kara gözlerim, masumluğun ve umudun olmayan kırıntılarına muhtaç bakışlarım. Mahvoluşum...

 

Koral bu sefer yapmamalıydı, yeniden beni mahvoluşa sürüklememeliydi... Ve yeniden beni elleriyle öldürmemeliydi. Ölümüm onun ellerinden olabilirdi ama onun bıraktığı yerde olmamalıyıdı. Onsuz değil , onunla , onun kollaında , onun nefesiyle olmalıydı. Ve belki onun elinde olan hançer kalbime saplansa en acısız ölümden daha acısız olurdu. Umudu tattıran adam umutsuzluğun kollarına bırakırsa. İşte o zaman kalp yok olur...

 

"Hera" Erdem in sesi düşüncelerimden sıyrılmama sebep olurken gözlerimi açtım.

 

"Efendim" Açık olan gözlerim hala tavanı izliyordu.

 

"Seni oraya göndermez, biliyorsun değil mi." Bakışlarım ona döndü ve gülümsedim.

 

"Beni oraya gönderemez, biliyorsun değil mi."

 

"Gönderemez değil Hera, yeniden orada tutsak olmana izin vermez." Tebessüm ettiğimde devam etti.

 

"Seni o kafese bir daha hapsetmez"

 

"Benim kafesim Koral. Beni kendine hapsetmek isteyen Koral. Evli bi adama hapsolmak yerine o akıl hastanesine hapsolmayı tercih ederim.."

 

"Emin misin." Yüzündeki gülümseme büyüdü.

 

"Kanı bozuk şerefsizin teki." Omuz silktim.

 

"Keşke eskiden de böyle düşünseydin"

 

"Keşke..."

 

Bu sefer buna izin vermeyecektim. Veremezdim. Vermemeliydim. Kaçardım artık konu oysa ondan bile kaçardım. Zaten bu yaşıma kadar hep kaçtım ben yine kaçardım.

 

Önce ellerimden alınan çocukluğum için kaçardım. Sonra çalınan umutlarım için. Akıttığım her damla yaş için. Şİmdi için ve belki de olmayan geleceğim için.

 

Kulaklarıma Koralın cümleleri doldu o hep derdi ki "Umut en büyük hançedir." Umut etmiştim. Onunla sonsuza dek mutlu olmayı. Umut etmiştim. Onun bana hep inanmasını. Ve binlerce başka şeyi umut etmiştim. Tüm umutlarım hançer olup bedenime en sert darbelerini bıraktığında onu daha iyi anladım.

 

Ellerim karnımın üstünde oyalandı. Belki dakikalarca ve belki saatlerce. Onun çocuğunu taşıdığım yerde terk edişim. Onun canı için verdiğim rahmim. Anne olmayı canından çok isteyen bir kadının sevdiği adam için hayallerinden vazgeçişi ve sevdiği adamı kaybedişi..

 

"Erdem sen de evine git. Gerek yok beklemene"

 

"Kalsaydım Hera. İyi değilsin."

 

"Ben iyiyim sorun yok"

 

"Emin misin."

 

"Eminim. O deccaldan üç dakika erken doğmuş abine de söyle. Bulursa götürür beni o merkeze." Erdem tebessüm eti. Ve odadan çıktı çıkmadan önce dönüp bana "Bir telefonuna bakar biliyosun dediğinde bende ona hafifce tebessüm ettim. Erdemin ardından bende yarım saat geçmeden hastaneden çıktım. Gördüğüm manzarayla ağzım açıkk kaldı.

 

"Sikeyim."

 

Yayınladığım tarih (26/08/2024)

Umarım bölümü beğenmişsinizdir ;)

Vote atmayı ve yorum yapmayı lütfen unutmayın...

 

Loading...
0%