Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Bir Ömür Pranga

@aleynaravza

Birkaç gün sonra gösterişli villa, yapılacak olan nikah töreni için hazırlanıyordu. Akşama Ege ve Talya'nın nikahı vardı, tüm çalışanlar ara vermeden akşama hazırlık yapıyorlardı. Ege'nin tüm ailesine haber verilmişti ve akşam saatleri herkesin evde toplanması bekleniyordu.

Talya ise yenilmişliğin verdiği sarsıcı yıkım etkisiyle beraber bir köşeye oturmuş olanların bitmesini bekliyordu. Zaten artık elinden gelen bu değil miydi? Eskisi kadar güçlü değildi, belki savaşmayı bile unutmuştu lakin bu durumda olmak istemiyordu. Her an düşündüğü tek şey bu evden kurtulup özgürlüğüne kavuşmaktı.

Evde çalışan kızlardan biri yatak odasına çok da süslü olmayan gelinliği getirip yatağa bıraktığında çekinerek Talya'ya döndü.

"Ege Bey bunu giyinmeniz için gönderdi. Yarım saate tören başlayacakmış o yüzden hazırlanmalısınız." diyemeden eliyle lafını kesti kızın. Zaten olmayan tahammülü o lanet adamla ilgili konular dinlediğinde hepten eksilere iniyordu.

Kıza eliyle gidebilirsin deyip gelinliği gözüne kestirdi. Oturduğu tekli koltuktan öfke ile kalkıp gelinliği eline aldı. O adamın karşısına bir de gelinlikle çıkmak istemiyordu bu yüzden bu gelinliği imha etmeliydi. Beyaz elbisenin kumaşını zorlayarak yırtmaya başladı. Zaten ince olan kumaş kendisine zorluk çıkarmadan kolaylıkla parçalara ayrılıyordu. Günlerdir olduğu esaretin acısını kumaştan çıkarırcasına parçalamaya başladı.

"Bıktım kaderin bu aptal oyunlarından." dedi. Günlerdir ilk kez konuşmuştu o da yanında kimse olmadığı içindi.

"Herkesten bunun intikamını alacağım!"

Dakikalar içince parçalara ayrılmış olan elbiselere bakıp kahkaha atmaya başladı. Kahkahaları yavaştan solup hıçkırıklara büründüğünde sesi aşağıda çalışanlara emir veren Ege'nin kulağına varmıştı. Ege'nin yanında olan arkadaşları Yasemin, Eren, Toprak ve Ege'nin ailesi yukarıdan gelen seslere kulak kabartmış gelen sesleri anlamlandırmaya çalışıyorlardı.

Talya yukarıda ellerini saçlarına geçirip saçlarını yoluyordu, bir yandan da hıçkırarak bağırıyordu. İçinden hayata lanetlerini yağdırıyor ve bu durumdan kurtulmak istediğini söylüyordu. Ege yukarıda olanları az çok tahmin edip odaya bir göz atmaya karar verdi. Yukarıda az bir vakit sonra karısı olacak kadın yine kuduruyordu.

"Ben Talya'ya bakıp geleceğim, izninizle." dedi ve seri adımlarla evin içindeki merdivenleri arşınladı. Büyük kapıya varıp parmağını okutup içeri göz gezdirdi. Odanın her yeri beyaz kumaşla kaplanmış olduğunu görünce sinir kat sayısı haddi hesabını geçmişti. Karısı -az sonra olacak olan karısı- yerde kendi kendine çırpınıyordu. Onun bu hareketlerine hiçbir zaman akıl sır veremediği için sinirlerine hakim olmayı denedi.

"Neden delirdin yine?" diyebildi sadece. Aldığı cevap her zamanki gibi kocaman bir ağlamaktan ibaretti.

"Dilini mi yuttun konuşsana."

Karşısındaki kadın kendini yok sayıp önündeki paçavralara tekmeleri savururken elini saçlarına attı. Aşağıda misafirleri varken rezil olmak istemiyordu. O yüzden kızı susturmaya çalışacaktı.

"Ağlaman için bir neden yok Talya." dedi ve kıza yaklaşmaya başladı. Adamın kendine yaklaştığını gören kız birkaç adım geriye sürükledi kendini. Bu adam asıl onu anlamıyordu ve bu kızı daha çok sinir ediyordu.

"Ne sikime geri kaçıyorsun? Her gece altımdasın burada bir adım kaçsan ne yazar?" diye bağırdı bariton sesli adam.

Açık kapıdan aşağı inen ses evdeki milleti yukarı toplamıştı. Eren arkadaşının koluna tutunup onu telkin etmeye çalıştı. Ailesine rezil olmasın diye arkadaşını uyarmalıydı.

"Ege yapma dostum, en güzel gününü mahvetme."

"Görmüyor musun zaten mahvetti mahvedeceği kadar. Gelinliği parçalamış." Arkadaşının sinirini gören Yasemin ortamın erginliğini almak için sözü devraldı.

"Olsun Ege, gelinlik önemli değil ben Talya'yı hazırlarım merak etme." deyip kapının önünden yavaşça sıyrılıp odanın içine geldi. Yerde ağlamakla meşgul olan kızın yanına gitmek için hareketlendiği sırada kızın gözü kapıya takılınca, kedi gibi bir kenara saklanmış olan Toprak'ı buldu gözleri. Kendisine ihanetin en büyüğünü yapan bu adamı karşısında görmek tüm sinir ağlarını harekete geçirmişti. Önündeki paçavraları göz ardı edip tüm gücüyle hain olan eski ekip arkadaşına atıldı.

Cılız olan adama hızla gelip sakalsız bitkin suratına var gücü ile tokat attığında Ege dahil herkes sessizliğe bürünüp sesin kaynağına doğru bakındılar. Talya onu kimse durdurmadan Toprak'a yumruklar atıyordu. Zaten her şeyin sorumlusu karşısındaki güçsüz adamdı ve onu öldürmeden kendisi huzur bulamayacaktı.

"Talya ben, ben özür dilerim." diyordu arkadaşından dayak yiyen adam. Talya eski dostuna vuruyor, tekme atıyordu. İçindeki acıyı bağırarak dışarı çıkarıyordu. Ege, Talya'nın durulmayan öfkesinden yeterince muzdarip olduğu için kızı durdurması gerektiğini biliyordu. Bu yüzde kızın ince beline kolunu sardı ve onu kolayca yatak odasından dışarı çıkardı.

"Talya, yeter!" dedi bıkkınlıkla. Ama sinirden kuduran ve sadece anlamsız çığlıklar atan kadına asla hitap etmemişti bu sözleri. Ege'yi alt edip yatak odasına girmek istiyordu kız, böylelikle o haini gelinliği parçalara ayırdığı gibi parçalayabilirdi.

"Aileme rezil olduk. Artık akıllan, dünkü çocuk değilsin." dedi Ege. O sırada Talya'nın bu kadar hırçın olduğunu bilmeyen Ege'nin yakınları şok olarak Ege ve Talya'nın yanından geçiyorlardı. Bu kız tamamen terbiyesiz ve ahlaksızın önde gideniydi...

Herkes yukarıdaki olayın üstüne aşağı inip tören saatinin başlamasını bekliyorlardı. Zil sesi evi doldurduğunda az önceki şoku kısmen de olsa atlatan konuklar kapıda nikah memurunu karşılamış ve içeri buyur etmişlerdi. Herkesten soğuk soğuk terler akarken takım elbisesi ile masada oturan Ege ve yanında ise eski bir şortla yıpranmış bir tişört giyen Talya kukla gibi masada oturuyorlardı.

Yasemin ne kadar çabalasa da Talya'yı hazırlayamamıştı. Tekrar kızdan dayak yememek için de kızdan uzak durmuştu ve sonuç ortadaydı. Ege smokin ile dururken Talya eski bir şortlaydı.

Ege yaşanan olayların vermiş olduğu stres ile en mutlu günü mahvolduğu için içinden küfürler yağdırırken Talya'nın aklında sadece tek bir şey vardı; Toprak'ı öldürüp bu evden kaçmak!

"Değerli konuklar bu mutlu geceye her iki aile adına hoş geldiniz diyor iyi eğlenceler diliyorum. Nikah akdine başlıyorum." dedi nikah memuru. Ortada bir ailenin olduğu bariz belliydi ama kız tarafının olmayışını kimse çaktırmadan memuru dinlemeye devam ettiler.

"Gelin hanım, adınız ve soyadınız?"

"..."

"Öhöm öhöm, gelin hanım adınız ve soy adınız?" diyerek sesli bir nefes verdi memur. Kadın kendisine bakmıyordu ve sorduğu soruları da duymazlıktan geliyordu. Ege konuşmayı devraldı.

"Eşim konuşamıyor memur bey siz soruları bana yönlendirin." dedi.

"Belgelerde bu yazmıyordu ama peki Ege Bey. Sizin adınız soy adınız?" dedi memur.

"Ege Arslan"

"Birbirinizle evlenmek istediğinizi bize yazılı olarak bildirdiniz. Yaptığım araştırma sonunda evlenmenize engel bir durumun bulunmadığı tarafımdan tespit edilmiş olup şimdi bir kez daha misafirler ve şahitler huzurunda sözlü olarak evlenmek istediğinizi beyan ederseniz evlenme akdinizi gerçekleştireceğim. Siz sayın Talya Yıldırım yanınızda oturan nişanlınız sayın Ege Aslan Beyi hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle eş olarak kabul ediyor musunuz?"

"..."

Talya gözünü yemek masasından ayırmıyordu. Bu ahmakların yaptığı saçmalıklara gerçekten dayanamıyordu. Memur kendi halinden ve tavrından zorla burada tutulduğunu anlamıyor muydu acaba? Hangi gelin nikahına şortla katılmıştı?

"O halde soruyu damat beye soralım. Siz sayın Ege Aslan yanınızda oturan nişanlınız Talya Yıldırım hanımı hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle kendinize eş olarak kabul ediyor musunuz?"

"Sonsuza kadar evet!" demişti Ege heyecanla. Misafirler biraz acıyarak biraz da buruk bir sevinçle alkışlıyorlardı bu genç çifti.

"Şahitler olarak sizlerde duydunuz birbirlerini eş olarak kabul ettiler. Sizlerde şahitlik eder misiniz?"

Yasemin ve Eren büyük bir coşku ile verdiler cevaplarını.

"Evet!"

"Evet!"

"Bende medeni yasanın ve belediye başkanımın bana vermiş olduğu yetki ile sizleri eş olarak ilan ediyorum. Gelini öpebilirsiniz." dedi nikah memuru. Ortamdaki gerginlik kendisinde hemen burayı terk etme hissi veriyordu. O yüzden hemen kaçmalıydı.

Ege, Talya'nın misafirler tarafından görünmeyen kolunu sıkıp zorla kendine yanaştırdı.. Yüzünü eşinin yüzüne yanaştırdığında gözleri ile kızı uyararak öpmüştü. Talya midesinin bulanmasını durdurmaya çalışsa da Ege'nin babası olan Kemal Bey'in gözünden kaçmamıştı bu an.

Elinde aile cüzdanını da geline taktim etmek için hamlede bulunan memur yine istediği tepkiyi göremeyince cüzdanı damada vermişti. Ege, ailesine sevinçle bakıp elindeki aile cüzdanını herkese gösteriyordu. Nikah memuru bu mutlu çifti! yuvalarında bırakıp evi terk ettiğinde geride sadece çift ve ailesi kalmıştı. Herkes bir aradayken arka bahçeye sofra kurup biralarını yudumluyorlardı.

Ege yanına aldığı Talya'yı arada göz ucuyla kontrol ediyordu, bir yandan da annesi ve babası ile muhabbet ediyordu.

"Her şeye rağmen çok güzel bir gece oldu oğlum, mutluluğunuz daim olsun." dedi Nergis Hanım.

"Ufak aksilikler yaşasak da atlattık bu geceyi annem, ailemize yeni bir Arslan daha geldi." dedi Ege. Artık Talya kendi soy adını aldığı için çok rahatlamıştı. Talya kaçsa bile Ege onu çok rahatlıkla bulabilecekti.

"Off!"

Meraklı gözlerle eşine bakan Ege, karısının elini tuttu-zorla-.

"Ne oldu karıcığım? Bir sorun mu var?" Talya gözlerini devirerek yanındaki adamdan başka her yere bakmaya başladı. Son kalesi olan soy adını da kaptırdığı için iyice dibe vurmuştu. Bir de aynı masada oturduğu Toprak'ı gördükçe sinirleri alt üst oluyordu.

"Ortağımın en mutlu olduğu gecenin şerefine güzel bir şişe patlatalım mı? Ne dersiniz millet?" dedi Eren. Herkes bu soruya karşılık ellerindeki boş kadehleri havaya kaldırıp bağırdılar.

"Evet!"

"O zaman size layık içecekler getireyim." dedi Ege. Masadan kalkarken göz ucuyla Toprak'ı, Talya konusunda uyarıp eve girdi. Karısını bir saniye bile yalnız bırakmak istemediği için mutfaktan en pahalı şarapları eline alıp bahçeye geri döndü. Elindeki şişeleri misafirlerine gösterdi.

"Bu gecenin şerefine kaldıralım kadehleri!"

Yasemin kadehleri doldurup insanlara ikram ettiğinde Talya'ya baktı. Gözleri yaşlı bir şekilde Ege'nin himayesinde bir köşeye sığınmış oturuyordu. Hem cinsini böyle görmek onu üzse de ileride çok mutlu olacaklarını biliyordu. Çünkü Ege ona çok aşıktı ve çok iyi davranıyordu.

"Talya sen de bir kadeh ister misin?" diye sordu. Talya soruyu duyup Yasemin'e gözlerini devirdi ve hemen ardından kafasını olumsuz anlamında salladı. Bu evde hiçbir şey yapmak istemiyordu.

Aradan on dakika geçtiğinde Talya, Ege'nin dikkatinin başka bir yerde olduğunu anlayınca kaçmak için doğru fırsatın bu olduğunu düşündü ve masadan kalkmaya başladı. Bir iki adım attığı sırada Ege'nin babası olan Kemal Bey'in sesini duydu.


"Bir şey mi istedin gelinim, sen otur zahmet etme hizmetliler getirir." deyip Ege'ye devretti Talya'yı. Talya kayınpederine ters ters bakıp pisi pisi kocasının yanına geri oturdu. Ege yanına oturan karsının kulağına yaklaştı.

"Artık bir Arslan'sın ve asla kaçamayacaksın!" dedi hafif Çakır keyf haliyle. Talya Kemal Bey'den hiç haz etmemişti o yüzden.

Aradan bir saat geçtiğinde misafirler evden ayrılmışlardı. Ege ile yalnız kalan Talya evin hangi deliğine sığınsam diye düşünüyordu. Çünkü biliyordu ki keyifli bir Ege'nin isteyeceği tek şey seksti. Azgın adam mutlu da olsa sinirli de olsa Talya'ya dokunuyordu ve bu Talya'nın nefretinin artmasına sebep oluyordu.

Koltukta huzurla oturan adama çaktırmadan yavaş adımlarla merdivene yöneldi. Ayağındaki ev terliklerini merdivenin başında çıkarıp parmak uçlarında çıkmaya başladı.

"Nereye?"

Adamın kendisini fark edip sorduğu soruyu duymasıyla tabana kuvvet deyip yatak odasına kaçmaya çalıştı.

"Talya kaçma! Yakalarsam sikmeden bırakmam!" diye bağıran adama aldırmadan ikinci kata çıktı. Biliyordu ki bu adam bu gece kendisini asla rahat bırakmayacaktı o yüzden bir umut kaçıyordu.

Ege keyifle smokini yavaş yavaş çıkartıp merdivenleri adımladı. Her gece olduğu gibi sevdiği ile vücutlarını birleştirmek için can atıyordu. Kaçan karısının ardından yatak odasına girip on saniye içinde uyuklamış numarası yapan kadınının yanına gitti.

"Gerçekten bu numaraya kanacağımı mı sandın?"

Yüz üstü yatan kadını küçük bir güç uygulayarak yatakta sırt üstü uzanır pozisyonuna getirip kızın tişörtünü çıkarmaya başladı. Karısı her zamanki gibi kendine karşı çıkıyordu ama Ege sabırsız bir adamdı ve kazık gibi olmuş olan erkekliğini cenneti ile kavuşturmalıydı.

"Talya biraz daha çırpınırsan sabaha kadar sikerim seni. Uslu dur." dedi.

Kadın evde kimsenin olmadığını bildiğinden çığlık atarak kurtulmaya çalışıyordu ama bu mengene adam onu soyundurmakta karalıydı.

Karısının tişörtünü çıkardıktan sonra şortunu çıkaran adam kadınının iç bacağına bir öpücük kondurup komodine uzandı. Karısının rahat durmayacağını bildiğinden kelepçe çıkarıp kızın ince bileklerini yatağa kelepçeledi.

"Sana uslu dur dedim karıcığım. Bu gece bizim en mutlu gecemiz."

'Siktir git pis sapık' diye içinden geçiren Talya, Ege'ye bir tekme savurdu. Çıplaklığından utansa da bu adamın altında olmak istemediğinden kelepçelerden kurtulmaya çalışıyordu. Ege kadının üzerine çıkıp dolgun dudaklarını kızın göğüslerine değdirdi. Sert ve dik olan göğüsleri elleriyle yoğurup uyarılmış olan uçlarını dişlerinin arasına alıp ezdi.

"Ahh!"

Karısının acıya karşı vermiş olduğu tepki hoşuna gittiği için odaya kahkahasını bıraktı.

"Altımda da böyle inle karıcığım. Çünkü seni çok sert becereceğim."

Altında debelenen karısının bacaklarını iki yana ayırıp erkekliğini eline aldı. Taşlaşmış olan erkekliğini kadınının girişine dayadığında heyecandan alnından akan terleri yeni fark ediyordu. Bu kadın kendisini lise zamanlarına götürüyordu resmen. Ergenler gibi sevişmek için can atıyordu. Elindeki şahlanmış organı kadının içine soktuğunda Talya'nın acıyla çıkarmış olduğu sese karşılık salondan yükselen zile kulak kabarttı.

"Sikeyim! Hangi orospu evladı geldi bu saatte!" dedi sinirle. Karısının yeni girdiği içinden acele ile çıkıp az önce çıkardığı pantolonunu üstüne geçirdi. Bu durum Talya'nın işine gelmişti.

Karısına son bir bakış atıp aşağı kata indi. Talya yukarıda kelepçeli olduğu için kapısını kilitlememişti. Dış kapıya vardığında elini kapı koluna attı ve sinirli olduğunu belli edercesine hızla açtı. Ege karşısında gördüğü isimle kalakalmıştı...

Loading...
0%