@aleynaravza
|
Talya gözüne vuran güneş ışığından rahatsız olmuşçasına yatağında kıvrandı. Karnında hissettiği ağrı da uyumasını etkiliyordu zaten. Gözlerini huzursuzca açtı ve gözüne çarpan güneşe kızgınlıkla baktı. Üstünde örtülü olan beyaz çarşafı kaldırdı ve yatakta oturmak için harekete geçti. Aniden karnına giren acıyla yüzünü buruşturdu. Dün olanlar aklına gelince karnındaki ağrının sebebini hatırladı. Başarısız bir intihar girişime bulaşmıştı ve onu da becerememişti. Adı üstünde başarısız bir intihar girişimiydi. Hatta bir ara nefes almayı bile reddetmişti lakin nasıl olduysa buna karşı koyamamıştı. Ayağa kalktı ve yatak odasındaki ebeveyn banyosuna girdi. Biraz sıkışmıştı ve bu da karnına baskı yapıyordu. Banyoya girdiğinde kocaman aynanın önüne geçti ve tişörtünü yukarı kaldırdı. Karnında dünkü yaptığı esere baktı. Şu birkaç zamanda ne çok acı çekmişti. Hayatı bir anda alt üst olmuştu ve cidden hayatının altında bir enkaz misali ezilmişti. Şimdi ise bir tutsaktı. Özgürlüğü elinden alınmıştı. Altın bir kafes olsa bile burası bir kafesti. Karnındaki pansumanı parmaklarıyla okşadı ardından solmuş ve zayıflamış bedenini inceledi. 'Bir de sözde derler ki evlilik kilo aldırır' dedi içinden. Hoş kendi evlilik adı altındaki zoraki ilişkisini kendisi istememişti. Buna mecbur bırakılmıştı. Kilo almayı bırak, yemek yemek için bile bu eve kendini ait hissetmiyordu. Eskiden ne güzel istediği yemeği yapardı. Şimdi ise iki günde bir, bir iki lokma ile gününü geçirmeye çalışıyordu. Aklındaki düşünceleri silip tuvaletteki işlerini halletti. Ellerini yıkadı ve banyodan çıktı. Kapıyı açtığı sırada yatakta kendi tarafında oturan Ege ile karşılaştı. Onu görmezden gelip önünden geçerken Ege bir hamle yapıp Talya'nın koluna dokundu. "İyi misin?" dedi. Talya feri gitmiş gözlerini karşısındaki yabancısı olduğu adama çevirdi. İyi miydi yoksa kötü müydü bilemiyordu sanırım. Ya da hayır biliyordu. Çok kötüydü, bitmişti... Ege'de olan kolunu kurtarıp yatak odasından çıkmaya çalıştı ama karnı yaralı olduğu için yürümesi yavaş ve temkinli oluyordu. Kendisine sırtını dönüp giden eşine bakan Ege, kadınının zorlandığını görünce yataktan kalktı ve bir hamle ile küçük kadınını kucağına aldı. Neye uğradını şaşıran kadın sarsılmanın etkisiyle şoka uğradı. Bu adamla artık uğraşmak istemediği ve karnındaki ağrı ile savaşamayacağı için tepkisiz kaldı. Ege merdivenlerden inerken mavi-gri gözlerini karısının kara gözlerine kilitlemiş ve bir umut karısından güzel bir bakış beklemişti ama nafile. Talya Ege'ye bakmıyordu bile. Karısını aşağı indiren Ege, Talya'yı salondaki koltuğa indirdi. Şu an kızın ne yapacağını bilmediği için salona bırakmıştı kızı. Talya ise iner inmez Ege'den uzaklaştı ve sırtını Ege'ye döndü. Sürekli yok sayılmaktan sıkılan Ege büyük bir nefes bıraktı. Bu kadın bir şey yapmasa bile sinirini zorluyordu. Gerçekten bu kadının kahrını çekmek insanı yıldırırdı. Talya koltukta uzandığında hem sırtındaki yaraların acısıyla hem de karnındaki yaranın acısıyla ağlamaya başladı. Gerçekten de güçsüz bedeni bu acılara katlanamıyordu. Bir de Ege'nin insafsızca tecavüzleri sonucu ağrıyan kasıkları da cabasıydı. Kadının ağlamasına sinirlenen Ege elini burun kemerine attı. İçinden yavaş yavaş sayı saymaya başladı yoksa bu kadını gebertecekti. "Neden ağlıyorsun? Ne oldu?" dedi sakin olması için çabaladığı sesiyle. Her zamanki gibi yanıt alamayınca masada duran yeni alınmış vazoyu duvara fırlattı. "Yeter artık Talya. Bıktım bu ağlamalarından!" Talya çıkan büyük sesten korkup irkilmişti ve o sinirle ağaya kalkıp koltuğun üstündeki yastıkları alıp etrafa fırlatmaya başladı. Aynı zamanda da çığlık atıyordu çünkü konuşup derdini anlatamıyordu. Anlatmıyordu. "Herkesin istediği her zaman olmaz ama sen haddinden fazla nazlanıyorsun. Senin yerinde olmak isteyen kaç kadın var biliyor musun? Kaç kadın benim yatağıma girmek için her şeyi feda eder düşündün mü hiç?" dedi Talya'ya karşı. Kendisinin istemediğini bilen Talya, diğer kadınların ne istediği umrunda bile değildi. Talya gözüne kestirdiği televizyon kumandasını alıp Ege'nin ayak ucuna doğru fırlattı. Buna karşılık sinirlenen Ege, Talya'nın üstüne yürüdü. "Bak dün saçma sapan işler yaptın ağzımı açmadım, kaç kez kaçmaya çalıştın sineye çektim, ama artık yeter anlıyor musun? Yeter!" diye kükredi. Buna karşılık Talya, Ege'ye tekme atmaya başladı. Canı acımasa bile karısının yaptığı saygısızlığa köpüren Ege karşısındaki kadının kolunu tutarak masanın yanına getirdi. Talya'nın yarasını önemsemeyerek kızın yüzünü masaya yasladı ve öne çıkan kalçalarına baktı. Kadına ders vermek için kemerini açıp pantolonunu dizine kadar indirdi ve anında büyüyen aletine baktı. Talya'nın da şortunu indirip bacaklarını araladı. Olacakları anlayan Talya bağırmaya başladı. Yine bir tecavüzü kaldıramazdı. Ege hırsla Talya'nın içine girdiğinde canı acıyan kadın çığlık attı. İçinde hızla gidip gelen adam, karısının karnındaki yarayı veyahut sırtındaki izleri aldırmıyordu. "Sen iflah olmaz bir nankörsün. Senin için yaptıklarımı göremeyecek kadar körsün." diyordu Ege. Buna karşılık Talya yumruklarını masaya vuruyordu. Birkaç dakika sonra kadınının içine boşalan Ege pantolonunu çekip kızın kolunu mengene gibi kavradı ve merdivenlere yöneldi. Alnındaki terleri bir eliyle sildi. Bu kızı sadece bodrum katındaki ceza odası haklardı. "Sana insanlıkla gelenin amına koyayım! Seni sevenin ecdadını sikeyim!" diye sinirle küfürler ediyordu. "Başıma bela almışım haberim yok!" diyordu ardından. Talya, ceza çekmemek için Ege'nin elinden kaçmaya çalışıyordu lakin nafileydi. Bu adam kolunu kelepçe gibi sarmış, bırakmıyordu. Ege, kadını merdivenlerden zorla indirip karanlık olan bodruma getirdi ve o küçücük odaya zorla soktu. Kapıyı kapatacağı sırada son sözlerini söyledi. "Sana asla ulaşamayacağın bir hayatı sundum. Mal, mülk her şeyin sahibi oldun. Soy adımı verdim artık soy adın Yıldırım değil Arslan. Ama senin yaptığına bak intihar edip, çığlık atıyorsun. Ya sike sike düzelirsin ya da düzelirsin!" dedi ve kapıyı Talya'nın üstüne kapatıp kilitledi. Akşam olduğunda Eren ve Yasemin çifti Ege'nin yanına gelmişlerdi. Dünkü olan olaylardan sonra arkadaşlarının desteğe ihtiyacı vardı ve en iyi destek yan yana olmaktı. Hep birlikte -Talya hariç- yemeklerini yemişlerdi. Talya nerede diye sorarsanız o hala ceza odasındaydı ama Ege, Talya'nın hala toparlanamadığını söylemişti. Ege'nin acımasızlığı yüzünden saatlerdir soğuk ve karanlık odada mahsur kalıyordu. Ağlamaktan gözleri ağrımıştı. Karnındaki yara da artık uyuşuk olmadığı için sızlıyordu. Yerde yattığı için de dikişleri gerilmişti. Evet, Talya bu sefer gerçekten kötü bir haldeydi. Sırtı, karnı, kasığı kısacası her yeri ağrı içindeydi. Bu adi adam da bir kez olsun Talya'nın yanına gelmemişti. Kim bilir yukarıdaki gününü gün ediyordu belki de. Sinirle beton yere vurdu ve bir çığlık attı. Bu odada kalmaktan korkuyordu, sıkılıyordu. Bu sefer duvara vurdu. Ama karanlık olduğu için duvardaki boruyu görememişti. Demir boruya vurmasıyla boru titreşti ve o an yukarı katta, lavaboda ellerini yıkayan Eren'in kulağına kadar geldi. İlk duyduğu çığlık sesi ve ardından boruya vurulma sesini duyan Eren bu sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Talya'nın sesine benzediği için yatak odasına bakmayı düşündü. Banyodan hızlıca çıkıp yukarı kata yani Ege'nin yatak odasına gitti. Kapının önüne geldiğinde kapıya bir iki kez tıklattı. "Talya, iyi misin canım?" dedi. Yanıt bekledi ama gelmedi. Ardından Talya'nın artık konuşmadığı aklına geldi. İstese de bir cevap alamazdı. Kapıya birkaç kez daha vurduğunda ses gelmeyince Talya'nın odada olmadığını anladı. Ama nerede olduğunu bilmiyordu. Ege, Talya'nın odasında uyuduğunu söylemişti. Bu olaydan işkillenen Eren yukarı kattaki tüm odalara baktı lakin kızı bulamadı. İyice meraklanmaya başlamıştı. Bir alt kata geldiğinde salon bahçeye baktığı için bahçeden evi görmüştü. Mutfakta veya salonda da yoktu Talya. Son seçenek olarak bodruma bakmayı düşündü. Bahçede sevgilisiyle konuşan Ege'den gizlenerek bodrum katına inmeye hazırlandı. Ama Talya neden bodrumda olsundu ki? İçindeki sese güvenip bodruma indi ve sadece tek bir odası olan bodruma girdi. Kapıyı açmaya çalıştı ama kapı kapalıydı. Odasının kapı kolunun aşağı indiğini gören Talya gelen kişinin Ege olabileceğini düşündüğü için sessiz kalmıştı. Kapı kolu tekrar tekrar açılmak için hareket edince gelen kişinin başkası olduğunu anladı ve hemen ayaklandı. Çünkü Ege olsaydı anahtarı ile açardı kapıyı. Şu an vücudundaki ağrıları önemsemeyecek kadar adrenalin doluydu. Birisi onu kurtarmaya gelmişti bu yüzden kapıya yaklaştı. "Talya burda mısın?" dedi Eren. Heyecanlanan Talya ağlamayı bırakıp kapıya vurdu. "Hı hı." dedi sadece. Ardından kurtulacağı için ağlamaya başladı. "Neden buradasın?" dedi Eren korkuyla. Evet alacağı cevaptan korkuyordu çünkü Ege bir delilik yapmıştı belliydi. Cevap alamayacağı için kapıyı kırmaya başladı. Kapıya üç kez omuz attığında kapı açılmıştı. Karanlıkta Talya'yı göremiyordu. Cılız lambayı açıp karşısındaki yıkılmış kıza baktı. Gözleri kızarmış, bacakları morarmış kızı görünce gözlerine inanamadı. "Ne oldu sana?" dedi Eren. Talya'nın tişörtünü bir hışımla çıkardı. Vücudundaki morlukları gördüğünde şoka uğramıştı... |
0% |