@aleynaravza
|
Altay, Ege'nin evlendiğini duyunca tebrik etmek için soluğu Aslan villasında almıştı. Birlikte iş yaptığı adamı tebrik etmemek büyük ayıp olurdu. Sonuçta Ege'nin kurmuş olduğu şirket çok büyük bir şirketti ve o müşterisini memnun etmek istiyordu. "Oooo yeni damat, düğün bitti saat de geç oldu ama tebrik için geldim" dedi. Ege karşısında Talya'yı saklamak için türlü oyunlara girdiği adamı karşılaşınca yaşadığı şoku iliklerine kadar hissetmişti. "Hoş geldin abi." diyebildi sadece. İşte şimdi sıçmıştı. Talya yukarıdan bir çığlık atsa Altay her şeyi anlayacaktı. "İçeri buyur etmeyecek misin evlat?" Altay içeri buyur edilmediği için sinirlenmişti. "Abi kusura bakma, hatun içeride müsait değil anlarsın ya." dedi. O adam içeri girmemeliydi. "Doğru söylüyorsun evlat, ilk gününüz bu gece. Boş boğazlık ettim. Eee o zaman bize müsaade evlat. Tebrik için gelmiştim sonra tekrar uğrarım." dedi ve adamlarına başı ile işaret verdi. "Kusura bakma tekrardan abi, iyi geceler." dedi Ege. "İyi geceler evlat." dedi Altay. İki erkek bakışırken yukarıdan cam kırılma sesi geldi. Ege telaş içinde kalakalmıştı. Hemen bir bahane uydurmaya başladı. "Abi bizimkine bir şey oldu galiba, ben hemen yukarı çıkayım tekrardan iyi geceler." der demez kapıyı adamın suratına kapattı. Şu an Altay'a misafirperver olamazdı. Ege hemen merdivenlere yöneldi. Anlaşılan kuduruk karısı yine kaçma girişimi uyguluyordu. Artık Altay gittiği için yaramazlık yapan kadına rahat rahat bağırabilirdi. "Talya, ne halt yiyorsun yukarıda?" deyip her gün farklı boyutlarla çıktığı merdivenleri çıkmaya başladı. Yukarıda ne olduğunu merak eden Altay kapı kapanırken biraz daha kapının önünde durmuştu ve haliyle Ege'nin günlerdir aradığı kızın adını seslenişini duymuştu. Eğer başka Talya, Ege ile evlenmediyse yukarıdaki kız aradığı kaçaktı. Demek ki günlerdir bulamamasının sebebi buydu. En başından beri Talya, Arslanların evindeydi. En kısa zamanda bunun acısını çıkarmak için şimdilik sessizce ayrılmalıydı buradan. Adamları ile evi terk edip lüks aracına bindi. Bu iş burada bitmeyecekti... * * * Ege ve Talya'nın nikahının üstünden tam bir ay geçmişti. İkisi için de zor geçse de günler Ege artık daha rahat hissediyordu kendini. Talya eve alışmamıştı lakin eskisi gibi her dakika kaçmak için planlar yapmıyordu. Daha sessiz sakin geçiriyordu günlerini. Bu da izim oğlanın içinde umutlar yeşertiyordu. Karısı yakında kendini kabul edecekti. Yine sıcak yaz akşamının birinde Ege misafirlerini ağırlıyordu. Eren ve Yasemin nerdeyse her hafta bu iki delinin evine gelip kafalarını dağıtıyorlardı. "Talya nasılsın kuzum?" dedi Yasemin. Talya bıkkınlıkla ellerini açıp 'vaziyet ortada' dermiş gibi gösterdi. Eliyle Yasemin'i gösterdi. Kendince 'sen nasılsın?' diyordu. "Ben de iyiyim kuzum." dedi. Artık sohbetleri bitmişti çünkü el işaretleri ile daha fazla anlaşmak mümkün değildi. Eren, Ege ile birlikte ellerinde getirdikleri çerezler ile gelip bahçedeki masaya kuruldular. "Ortak kızları alıp bir tatile mi gitsek" dedi Eren. İçkisinden bir yudum alan Ege kafası ile Eren'i onaylamıştı. "Olur kardeşim de ben bu kuduruğu nasıl tutacağım orada?" dedi ve eliyle yanında sıkıntıdan patlamış olan karısını gösterdi. "İşte onu bilmiyorum kardeşim." dedi Eren. İkili acı bir gülümsemeyle yaramaz kıza baktılar. Dörtlü gurup sohbet ederken -teknik olarak üçlü- kapı çalmıştı. Yasemin kalkıp kapıyı açtığında karşısında duran Toprak'ı içeri buyur etmişti. Artık Toprak da onlardan biri olma yolunda ilerliyordu. "Hoş geldin Toprak, bu ne güzel sürpriz." "Hoş buldum Yasemin. Buralardan geçerken uğramak istedim. Talya'yı merak ettim." "Gel, gel. Biz de oturuyorduk bahçede." dedi ve Toprak'ı içeri davet etti Yasemin. Toprak sevinçle ve biraz da utanarak bahçeye geldiğinde karşısındaki kodamanlara selam verdi. "Hoş geldin kardeşim." dedi Ege. Ege'ye öldürücü bakışlarını atan Talya, nefret ettiği eski dostuna sinirle bakıp bir hışımla bahçeden çıkıp içeri girdi. Talya'nın ardından hüzünle baktı Toprak. Ege artık kadının bu hareketlerine kafa yormadığı için herkesi tekrar yerine davet etti. "Nasılsın bakalım Toprak, ne var ne yok?" dedi Eren. "İyim sağ olun, sizler nasılsınız?" dedi utancından ellerini nereye koyacağını bilmeyen Toprak. "Biz de iyiyiz, hangi rüzgar attı seni buraya?" dedi Ege. "Ben size bir şey demek için geldim." dedi elleriyle oynayarak. Onlara nasıl anlatacağını bilmiyordu. "Çatlatma insanı söyle." dedi Yasemin. Kesin yine bir şey olmuştu. "Altay, hala Talya'nın peşinde. Dün kafeye geldi. Kafeyi devralmak için Talya'nın başına bir iş getirdin dedi bana. Yavaş yavaş yap bozu tamamlıyor, önlem almalıyız." dedi. "Zaten er ya da geç bunu öğreneceğini biliyoruz, ama önemli olan senin kafe için Talya'yı Ege'ye verdiğini Talya'nın öğrenmemesi. Aksi taktirde Talya taş üstünde taş bırakmaz." dedi Eren. "Eren haklı Toprak. Bunu saklayabildiğimiz kadar saklamalıyız." dedi Ege. Ama artık çok geçti. Perdenin arkasında onları izleyen Talya bunları işitmişti. Eski dostunun bir kafe için onu satmasını yedirememişti. Uzun zamandır yapması gereken şeyi ertelediği için kendisine kızıp mutfağa geçti. Mutfak çekmecesini açıp gözüne en keskin gelen bıçağı eline aldı. Artık yolun sonuna gelmişti. Ya bugün bu iş bitecekti ya da aptal oyunlara maruz kalmaya devam edecekti. Ege, eşine bakmak için izin alıp evin içine girdiğinde mutfaktan gelen tıkırtıları duyup hızla mutfağa girdi. Eşini boş bırakmayı sevmiyordu çünkü her seferinde bir aksilik oluyordu. Karısının elinde bıçak olduğunu görünce mıh gibi yerinde durdu. Talya gözünü karartıp bu kadar ileri gidemez diye düşünüyordu. "Talya bırak o elindekini." Ege'nin tüm evde yankılanan sesi bahçeye ulaştığında herkes acele ile mutfağa koştu. İçerideki bağırışın nedenini anlamamışlardı. "Talya sana dedim ki o bıçağı bırak!" Korkudan titreyen Talya ağlayarak elinde bıçağı tutmaya devam ediyordu. Her bir damlada bardak taşıyordu ama hayatındaki insanlar artık o bardağı çatlatmıştı. Bu eve tıkılma nedeninin sikik bir kafe oluşu Talya'yı cinnete sürüklemişti. "Talya lütfen bebeğim bırak o bıçağı, Neden böyle yapıyorsun?" dedi Ege. Talya eli ile Toprak'ı gösterince herkes olayı anlamıştı. Talya az önce konuşulanları duymuştu. "Sikicem şom ağzını Ege." dedi Eren. Herkes çok tedirgindi. "Sus Eren, sus!" diye bağırdı Ege. Şu an kimsenin ağzını çekemezdi. Tek derdi karısının kendisine bir zarar vermemesiydi. "Talya hadi bırak bıçağı." dediğinde Talya bıçağı havaya kaldırdı. "Hayır Talya." dedi Ege. Talya, resmiyette eşi olan adamın gözünün içine baka baka bıçağı karnına sapladı. Cesaretle yapmadığı için bıçağın sadece bir kısmı karnına girse de acıdan attığı çığlığı tüm sokağa yayılmıştı. "Ahh!" Talya'nın bacakları onu daha fazla taşımadığı için yere düştüğünde karısı ile birlikte yere düşen Ege, Talya'yı kollarına aldı. Kendisine yaptığı şeyi yeni fark eden Talya mutfaktaki herkes gibi çığlık çığlığa ağlıyordu. "Eren hemen Doktor Murat'ı arayın. Acil buraya gelsin." diye bağırdı. Arkadaşı aldığı komut ile birlikte hemen telefonuna sarılırken, kollarında ağlayan kadının kanayan yarasına ellerini bastırdı. Herkes şoklar içerisinde ağlıyordu. Yasemin saçlarını çekerek yere çökmüş bağırıyordu. "Neden böyle yapıyorsun güzelim, beni kabul etmek bu kadar mı zor?" dedi Ege. Akan göz yaşları kollarında kadının saçlarına damlarken çaresizce beklemek çok zor geliyordu. Bu deli kadın neden alışmak yerine zorluk çıkarıyordu. "Nerede kaldı bu siktiğimin doktoru!" diye haykırdı Eren'e doğru. "Geliyor Ege sakin ol lütfen." dedi Yasemin. Lakin kendisi de sakin değildi. "Canın çok yanıyor mu güzelim. Ben sana kıymazken sen neden kendine zarar veriyorsun?" dedi Ege sevdiği kadına karşı. Talya yaralı olmasına rağmen Ege'den uzaklaşmaya çalışınca Ege onu sıkıca sarmaladı. Kendisin yumruk atan elleri umursamadan karısının saçlarına öpücükler kondurdu. "Bırakmam seni, bırakamam güzelim. Sen benimsin, ben de senin." Gömleğini çıkarıp kanayan yere tampon yapmaya başladı. En azından kanamayı durdurmak istiyordu. Aradan beş dakika geçmesine rağmen doktor gelmeyince Erene döndü. "Eren nerede kaldı bu doktor, karım ölüyor ulan!" "Trafik varmış kardeşim varacak yakında, sakin ol." dedi panik halinde olan adam. Elinden bir şey gelmiyordu. Art arda doktora mesaj atıp durumun aciliyetinden bahsetiyordu Eren. Her defasında güçsüzleşen yumruklara sırtını feda eden Ege artık yumruk gelmeyince kollarında sımsıkı sardığı kadının yüzüne baktı. Gözleri kapalı baygın kadını gördüğünde ruhunun çekildiğini hissetti. Buna hazır değildi. Karısının cansız soluğunu hissetmediğinde ciğerleri sönercesine bağırdı. "Talya beni bırakma! Aç gözünü güzelim. N'olur aç gözünü." Evde acı bir çığlık attı Ege. Kadını onu bırakıyordu resmen. "Şu siktiğimin doktoru nerede kaldı lan!" Doktor Murat, muhabbetleri olduğu Eren'in araması ile hemen trafiğe karışmıştı. Aksi gibi trafik feci yoğundu ve bu da onun, gönderilen adrese ulaşmasını engelliyordu. Arkadaşının anlattığına göre bir kadın cinnet geçirip kendini bıçaklamıştı ve aksi gibi bıçağı yaradan çıkarmıştı. Kısaca intihar girişimi vardı. Yaklaşık 20 dakika içinde verilen adrese gelmişti ve bahçeye girmeden çığlık seslerini duyabiliyordu. "Talya, yalvarırım nefes al!" diyordu bir erkek sesi. Doktor durumun vahim olduğunu anlamıştı. Korumalara hemen kendini tanıtıp arabasını bahçeye sokmadan indi. Koşarak eve vardı ve kapıyı çaldı. Birkaç saniye içinde Eren kapıyı açıp doktoru mutfağa yönlendirdi. "Murat, kız artık nefes almıyor." dedi Eren mutfağa geçerken. "Sakin olun Eren, hemen müdahale edeceğim." İçeri girdiğinde kendini bıçaklamış kadını gördüğünde duyguları kapatıp işine konsantre oldu. Ona mengene gibi sarılmış olan iri yarı adamı zar zor uzaklaştırdı ve genç kadının kan olmuş vücuduna baktı. Adam kıza bu kadar yapışmışken işini yapması çok zordu. Kadının yarası çok derin değildi lakin krize girip nefes almayı reddediyordu . "Doktor, karımı kurtar!" diyordu ağlayan iri adam. "Sakin olun beyefendi, işleri zorlaştırmayın." Kulağını kadının burnuna yaklaştıran doktor kadının ince ince nefes alış sesini duyduğunda rahatladı. Terden sırılsıklam olan alnını bir çırpıda silip genç kadının burnunu sıkmaya başladı. "Lan biz sana nefes alamıyor diyoruz sen kızın burnunu sıkıyorsun!" dedi kadının kocası. Eren de Ege'yi sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu aksi adam her şeye sinirleniyordu. "Doktorun bir bildiği vardır Ege, sakin ol" dedi Eren. Sinirlenen Ege arkadaşının yakasına sarıldı. Anlaşılan sinir krizinin eşiğindeydi ve arkadaşına bir zarar verecekti. "Beni susturacağına şu siktiğimin doktorunu uyarın. Karıma zarar veriyor." diye haykırdı Ege. "Ege sus artık!" diye bağırdı Yasemin. İşler zaten sarpa sarmıştı. Bir de onunla uğraşamazdı kimse. Sinirlenen Ege elini yumruk yapıp can yoldaşına vuracağı sırada Talya burnunun sıkılmasından rahatsız olup bir çığlık bırakmıştı tüm mutfağa. Anlaşılan nefes almayı reddetmesi son bulmuştu. Herkesi korkutmak için numara yapmıştı ama doktor bir yolunu bulup nefes almasını sağlamıştı. Sesi duyan herkes hareketsiz kalıp sesin geldiği yere yani yerde kanlar içinde yatan kıza çevirdiler. Eren'in yakasına yapışan Ege hemen karısının yanına gidip yere oturdu ve doktorun yaptığı şeyleri dikkatle izlemeye başladı. Doktor işe yarayacağından emin olmadığı bu hareketin işe yaramasına sevinip hemen yaraya müdahale etti. Artık hasta nefes alıyordu ve kolay olan yere geçmişlerdi. Yanında getirdiği acil durum çantasını açıp içinden batikon aldı ve yarayı temizledi. Steril olarak hazırladığı aletlerini kullanarak yarayı muayene etti. Herhangi bir hayati hasar görmeyince bir miktar uyuşturucu iğneyi yara çevresine enjekte etti ve yaraya dikiş attı. Bu sırada evdeki herkes başında bir çember oluşturmuştu. Ege eşinin saçlarını okşuyor ve eşine destek oluyordu. "Geçecek bunların hepsi güzelim." Yerde yarı narkozlu bir şekilde yatan hasta yavaş yavaş kıpırdamaya başladığında doktor pansumanını yaptı ve işi bitmişti. Karnına yapışan kurumuş kan izlerini de temizledi ve Toprak'ın getirdiği temiz giysiyi Talya'ya giyindirdiler. "Gençler hastayı odasına çıkartalım ve sonra sizinle bir konuşalım." dedi doktor Murat. Onun dediklerini can kulağıyla dinleyen Ege, eşini yerden nazikçe kaldırdı ve odasına götürdü. Henüz olayı anlayamayan Talya ona zorluk çıkartmamıştı. Yasemin de Ege'nin peşinden gidip kızı odada yalnız bırakmadı. Ege, kızı yatağına yatırıp Yasemin'e emanet edip aşağı indi. Doktordan özür dilemesi gerekiyordu çünkü doktora işini yapamadığını ima edip sonrasında yaptığı şey işe yarayınca pişman olmuştu. "Murat Bey, ben sizden özür dilerim stres anında ne söylediğimi idrak edemedim." dedi. Sıkıntılı bir nefes veren doktor konuşmaya nasıl başlayacağını bilemiyordu. Olayın ciddiyetini onlara anlatmalıydı. "Bakın Ege Bey, bu evde ne yaşandı bilemiyorum ama yaşanmaması gereken bir olay olmuş. Eşiniz kendini bıçaklamış. Ayrıca gözlemlediğime göre sizde bir öfke problemi var. Benden tavsiye bir doktora gözükmelisiniz. Her neyse." dedi doktor ve derin bir nefes alarak ardından devam etti. "Talya Hanım bir hafta dinlenmeli. Her gün de batikon ile yarayı temizleyin. 10 gün sonra da dikişi almak için beni arayın muayeneden sonra dikişleri alırım. Uyandıktan sonra ağrısı olacaktır size bir reçete yazayım gerekli ilaçları kullanın." dedi. Doktorun ilk cümleleri Ege'nin zoruna gitse de sinirlerine hakim olup doktora saygısızlık olmasın diye dediklerini dinledi. Talya'yı hayata döndürmüş olmasaydı şimdiye çoktan öldürmüştü bu adamı. "Tamamdır gerisi bizde merak etmeyin." dedi Toprak. Ege'nin şu an çok sinirli olduğunu biliyordu. bu yüzden doktoru bir an önce evine yollamaya çalışıyordu. Doktor bir reçete yazıp Eren'e verdi. "Buyurun bu reçeteniz. Eğer aksi bir komplikasyonlar sezerseniz beni arayabilirsiniz. Geçmiş olsun." deyip kapıya yöneldi. Eren ve Ege de teşekkür edip onu yolcu ettiler. Kapı kapandıktan sonra Ege merdivenleri tazı gibi çıkıp narkozun etkisindeki karısının yanına gitti. Yasemin eşinin başında duruyordu. Kızcağız ağlamaktan bitap düşmüştü. Bu vahşi kadın evdeki herkesin dengesini alt üst etmişti. Her gün bir olay çıkartıyordu. Adam ayakta öylece beklerken Ege'nin sırtına bir el dokundu. "Dostum her şey yolunda, artık bize müsaade. Bu gece zor bir geceydi. Hepimiz yorulduk." dedi Eren. Dostuna yumruk atmaya yeltendiği aklına gelen Ege, hemen dostuna sarıldı. Böyle bir durumda bile dostu hala kendisine destek oluyordu. "Kusura bakma ortak. Ben o an ne yapacağımı bilemedim." dedi. Dostuna sarılarak karşılık verdi Eren. "Biliyorum dostum. Hadi bize müsaade, sen de dinlen." deyip sevgilisi Yasemin'e ve kendisini suçlu hisseden Toprak'a kafa işareti yaptı gitmek için. Ayaklanan Yasemin, arkadaşı olan Ege'ye sarıldı. "Geçmiş olsun tekrardan canım. Talya'ya iyi bak. O çok yıprandı." dedi. Toprak da küçük bir baş selamı verdi ve üçlü odadan çıktı. Çok zor bir gece geçiren Ege sevdiği kadına baktı ve yanına gitti. Gözleri açık olan Talya tüm konuşmaları duymuştu lakin tepki vermemişti. Çok fazla yorulmuştu küçük bedeni. Bu adam hayatına girdiğinden beri hayatı mahvolmuştu. Az önce canına kıymak istemişti. Bunun suçlusu kimdi? Tabi ki Ege Aslan! O olmasaydı kendi küçük hayatında yuvarlanıp gidecekti. "Özür dilerim." dedi Ege. Karısını bu derece zorladığını düşünmemişti. Ama görünen o ki karısı hayatını sonlandırmayı düşünmüştü. "Toprak'ı biz zorladık. Onun derdi kafe değildi." dedi ve sustu. Devamını getiremezdi bu konuşmanın. Altay olayını söylemeyecekti. Söyleyemezdi. Yoksa dostu olan Toprak'ın Talya'yı kandırdığı ortaya çıkardı ve bu sefer Talya çok daha büyük tepkiler verirdi. Sadece göz yaşı döken Talya sessizliğini korudu. Zaten hep böyle olmuştu. Talya hep susmuştu ve ağlamaya mahkum edilmişti. "Sen beni sevmesen de ben seni çok seviyorum meleğim." Sevdiği kadının dinlenmesi için odadan çıkan Ege ilaç reçetesini korumasına verdi ve onu nöbetçi eczaneye gönderdi. Kendisine de bir büyük viski kadehine viski doldurdu ve bahçeye çıktı. Büyük yudumlar aldığı viski bardağını havuz kenarına koydu. Seri hareketlerde gömleğini çıkardı ve kendini soğuk suya attı. Buz gibi olan su zihnine iyi gelmişti. Stresli gecenin stresini atabilmesi için en iyi seçenek buydu. Biraz yüzdükten sonra havuzun kenarına kolları ile yaslanıp gecenin karanlığında parıldayan dolunaya baktı. "Her gece sabaha kavuşur da, bu aciz Ege yanı başındaki Talya'sına kavuşur mu bilmem." dedi. O sırada camdan kendisini ağlayarak izleyen sevdiğinden bir haberdi... |
0% |