Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Mahvolan Hayat

@aleynaravza

Karanlık, soğuk ve insanın ruhunu emen bu odada tam 18 saat kalmıştı Talya. Zaman kavramını yitirmiş ve açlıktan kıvranır vaziyete gelmişti. Bir de beton zeminin soğuğu tüm bedenini üşütmüş, hasta etmişti. Zeminin sertliği yüzünden ezilen kemiklerini düşünmek dahi istemiyordu.

Bu asırlar gibi gelen 18 saatte ne bir lokma yemek yemiş ne de bir insan yüzü görmüştü. Acaba Ege onu unutmuş muydu?

Siktirsin gitsin...

Talya o piçi ne zaman düşünse sinirlerine hakim olamıyordu. O adamı öldürmek istiyordu. Zamanı gelince öldürecekti. Sadece sabretmesi gerekiyordu.

Daha kaç saat burada kaldığını bilmezken kapıdan kilit sesi geldi. Talya istifini hiç bozmadan yatmaya devam ediyordu. O herif için kılını kıpırdatamazdı. Ege'nin silüetini koridordan yansıyan cılız ışık sayesinde gördüğünde de aynı tepkisizliğini korumuştu.

Ege, kadını cezalandırdığı için üzgündü ama bunu o aptal kadına belli edecek değildi. Zaten zamanla anlayacaktı.. Yavaş hareketlerle kadının yanına geldi ve yere eğildi. Yerde yatan kadının ipek gibi olan saçlarında ellerini gezdirdi.

"İyi misin?" dedi hisli bir şekilde. Beklediği gibi kızdan en ufak bir yanıt bile alamamıştı.

"Konuşsana!" dedi bu sefer. Bu kadınla ne zaman konuşmaya çalışsa onu tek bir cevap vermeden deli ediyordu.

"Peki sen bilirsin." diyerek kadını bir yastık gibi kucağına aldı ve karanlık odadan çıktı. Tabi ki bizim kız da adamı yumruklayarak bir güzel dövdü. Bağırışlar eşliğinde yatak odasına geldiklerinde Ege, sırtının morardığına emindi. Kadın, bir gavura vururmuş gibi vuruyor koskoca cüsseli adamı haşat ediyordu.

Ege kızı yatağa bıraktığında hiçbir şey olmamış gibi aynı odanın içindeki giyime odasına geçti. Artık aksattığı işlerin başına geçmeliydi. Zaten Talya ortadan kaybolduğu için Altay her yerde arıyor olmalıydı kızı. Kendisi de ortadan kaybolmaya devam ederse herkes olanları anlayabilirdi. Bu yüzden siyah takım elbisesini ve beyaz gömleğini seçti. Kızın yanına geçip edepsiz bir şekilde giyinmeye başladı. İlk önce sıkı kalçasından siyah kumaş pantolonunu geçirdi. Ardından da kadınına baka baka beyaz gömleğini kaslı kollarından geçirip yavaş yavaş düğmelerini ilikledi. Ege'ye kalsa tam da şu an kadınının düğmelerini iliklemesini isterdi ama elbet o da olacaktı. Zaten şu an kadının çıplak olması erkekliğini şahlandırmaya yetiyordu lakin şu an sırası değildi.

Talya onu gördüğü an yüzünü başka yere çevirse de yanındaki hareketliliği anlıyordu. Adam resmen ona kur yapıyordu ve piç herif utanmadan yanında giyiniyordu.

Koynuna soktu seni, o zaman edep yoksunu olduğunu anlamadın mı kızım?

Saçma düşüncelerini bir kenara atıp adamın gitmesini bekledi. Ege de gitmeden önce sevdiği kızın saçlarına -zorla- öpücük kondurup dayak yemekten son anda kurtularak kapıyı kilitlemeden salona geldi. Kızın biraz evi gezmesini istiyordu. Böylelikle ortama daha çabuk uyum sağlayabilirdi.

Ege evdeki güvenlik sistemi paranoyak gibi tekrar tekrar kontrol edip Talya'dan gizlediği dolaptan diz üstü bilgisayarını alıp dışarı çıktı. Korumaları milyon kez uyarıp son model spor arabasına atlayıp içinden yüzlerce kez Talya'nın kaçmaması için dua edip iş yerine doğru yola çıktı.

İşleri aksatmak istemediği için birkaç saat tesise uğrayıp ardından yine eve gelecekti. Keza evden biraz uzaklaşmak da kendisine bir hayli iyi gelecekti. Yaklaşık yarım saat uzaklıktaki tesise geldiğinde ortağı olan Eren'e tesise geldiğine dair bir mesaj atıp yönetim merkezine geçti.

Aklı hala evdeki kadınında olsa da işlere dönmesi gerektiği bildiğinden hemen evrakların başına geçti. Okuyup onaylaması gereken bir dizi evrakları hemen okudu ve imzalaması gereken yerleri imzaladı. Tam o sırada kapısı açılıp içeri can yoldaşı olan Eren girdi. Ege de ayağa kalkıp dostunu karşıladı.

"Nasılsın bakalım koca oğlan?"

"Nasıl olmamı bekliyorsun?" deyip oturdu yerine. Eren hemen dostunun karşısındaki yerini aldı.

"Kızın seni öldürdüğünü düşünüyordum. Saat kaç oldu gelmedin. Artık helvanı kavurmaya başlayacaktık." deyip acı bir şekilde güldü Eren. Dün o da Talya'dan az dayak yememişti, hatta kolları hala sızlıyordu da ortağının morali bozulmasın diye sesini çıkarmıyordu.

"Hiç sorma ya, kız tam bir vahşi. Zor tutuyorum evden kaçmasın diye. Zaten fazla da durmayacağım işte, her an firar edebilir."

"Bence de bir süre yanında kal Ege. İşleri ben hallederim." Ege başını dostuna teşekkür edercesine salladı. Eline birkaç tane dosya alıp ayağa kalktı. Eve geçip evde çalışacaktı.

"Hadi bana müsaade o zaman dostum. Evdeki aslana bir görünmem lazım." dedi.

Eren de sıkıntılı bir nefes verip konuşmaya başladı.

"Ne zaman nikah kıyıp soy adını Arslan yapacaksın?"

"En kısa zamanda gerçek bir Arslan olacak." dedi Ege. Eren de dostunun sırtını sıvazlayıp ona destek oldu.

Eren ve Ege odadan çıktılar. Eren kendi odasına geçti. Yalnız kalan Ege seri adımlarla arabasına atlayıp sevdiği kadının yanına doğru yola çıktı.

* * *

Talya o sıralarda üstüne bir şeyler geçirmiş, evin altını üstüne getirmiş bir kaçış yolu arıyordu. Tüm çekmecelere bakmıştı ama işe yarar bir şey bulamamıştı. Hayvan herif giderken mutfağın kapısını kilitleyip gittiği için oraya girip sivri şeyler bulamamıştı.

Son çare olarak koltuğu devirip alt kısmındaki ince örtüyü tırnakları ile parçalamaya başlamıştı. İçinden ince yayları çıkarıp nefes nefese kalmış olmasına rağmen hızla dış kapının önüne geldi. Kilitlenmiş olan kapının kilit kısmına yayı sokup kapıyı açmaya çalıştı. Çok fazla ses çıkarmadan kapıyı zorladı. Neredeyse çok yaklaşmıştı özgürlüğüne, hissediyordu. Son bir gayretle kapıyı zorladı. Her tarafı terden yapış yapış olmuştu ama çok da takmadı.

Kapıya son bir asılmasıyla birlikte kapının 'tık' sesini duyunca yavaşça kapıyı aralamaya başladı. Korumalara yakalanmadan buradan kaçıp gidecekti. Vücudunun geçebileceği bir şekilde kapıyı araladığında ise önünde duran klasik rugan ayakkabıyı görünce korkarak da olsa kafasını ayakkabının sahibine çevirdi.

İşte şimdi sıçmıştı...

* * *

Ege evine gitmeden önce markete uğramış sevdiği için abur cuburlar almıştı. Hiçbir kadın bu tarz atıştırmalıklara hayır demediği için Ege de kendinde taktik geliştirmeye çalışmıştı.

Arabasını evin bahçesine park ettiğinde bahçe kapısında nöbet tutan görevlilere baş selamı verip dosyalarını ve market poşetlerini eline alıp araç kapısını kapattı. Endamını herkese göstere göstere evinin kapısına varmıştı. Anahtarının cebinde olduğunu fark edip tek eli ile anahtarı almayı çalışırken kapının iç tarafından zorlandığını anladı. Anahtarını arama gereğinde bile bulunmadan kapının açılması bekledi. Anlaşılan dişi aslan kapıyı açmak için bir yol bulmayı başarmıştı. İçinden 'ya sabır' çekip kapının ardına kadar açılmasını bekledi.

Talya ayakkabıları görür görmez korkudan titremişti lakin korksa bile gözleri Ege'nin gözleriyle buluşmuştu.

"Ne zaman uslanacaksın sen?" diyen Ege, Talya'yı tavuk kışkışlar gibi içeri geri soktu. Elindekileri antreye bırakıp kızı omzuna attı.

"Ulan! Bu koltuktan ne istedin? Bir yerinde dur kadın." deyip ceza odasının yolunu tutarken de kızın kalçasına sert bir şaplak attı.

"Ahh!"

Acı içinde haykıran Talya kaderine lanetler ediyordu. Ege kızı beton odaya atıp tavandaki cılız ışığı açtı.

"Sana kaç kez dedim bu evden gidemezsin diye. Kapının kilidini kırsan bile korumaları atlatabileceğini mi sandın Talya!"

Hırs ile ceketini üstünden savururken kravatını da vahşice yere atmıştı.

"Sen uslanmazsan ben uslandırmayı bilirim!" deyip beton odanın dış kısmından bir halat ve kırbaç getirdi. Kızı zorla sabitleyip ellerini sıkıca halat ile bağladı. Üstüne geçirdiği tişörtü de paramparça edip kızı çıplak bıraktı.

Kendisini de çırılçıplak soyduktan sonra kendine korku ile bakan Talya'nın çenesini sertçe tutup yüzünü kızın yüzün yaklaştırdı.

"Artık her şeyin benim Talya! Benden istesen de gidemezsin. Ha oldu ki gitmeye çalıştın her seferinde sana bir önceki cezayı almak için yalvaracağın cezalar vereceğim. Altımda hem zevkten hem acıdan inleteceğim seni." deyip kızın yanağına minik minik tokatlar attı. Talya da acı içinde ağlıyor bir an önce bu işkencenin bitmesini bekliyordu.

Talya'yı yüz üstü uzandırıp eline sert kırbacı aldı. Sevdiği kadına sadist Ege'yi tanıtmak onun için bir zevkti.

"Bir daha kaçacak mısın?" dedi Ege. Yanıt almayacağını biliyordu ama yine de sormuştu.

"Hı hı!" Bu yanıtı beklemeyen Ege kırbacı Talya'nın sırtına geçirdi. Bu kadın gerçekten evlerden ırak olmalıydı.

"Ahh!"

"Sen ne kadar kaçarsan ben de o kadar sikerim seni!"

Talya içinden adama karşı yine küfür ederken, Ege genç kadının sırtına kırbaç darbeleri bırakıyordu.

'Piç gün gelecek o kırbacı münasip bir yerine sokacağım!'

5 kırbaç darbesinden sonra dayanamayan Ege sırtı kendisine dönük olan kadının içine bir anda girdi. Çığlık çığlığa ağlayan kızın ağzını elleri ile kapatıp kalın erkekliğini kadınının dar cennetinde acımadan hareket ettirdi.

"Beni insanlıktan çıkarma Talya. Sana adam gibi geldim, hediyeler yolladım ama sen n'yaptın beni hep elinin tersi ile ittin. Şimdi n'yapıyorsun? Benden gitmeye çalışıyorsun."

Elini yumruk yapıp beton yere sertçe vurdu.

"Benden gitmek öyle kolay mı lan?"

Ağlayan Talya artık bayılacağını düşünüyordu. Sırtı hiç olmadığı kadar sızlıyordu. Hatta şu an sırtının derisinin yırtıldığını hissediyordu. Bu adam sadistti ve Talya artık ne kadar yara alacağını bilmiyordu.

Kadının morarmış ve yer yer kızarmış sırtını dişlerinin arasına alıyor ısırıyor, ardından da ısırdığı yerleri öpüyordu. Yarım saatin ardından Ege, sevdiğinin cennetine akmış ve içinden çıkmıştı. Kızın artık direnmediğini bildiği için sert zeminde kızı koynuna almış, sarıp sarmalamış bir şekilde soğuk betonda uzanıyordu. Soğuk ikisini de mayıştırmıştı. Talya sırtının acısı için akan ve ardından kuruyan göz yaşları ile uykunun - Ege'nin- kollarına atmıştı kendini.

Ege ise iki gündür olduğu gibi sevdiğinin bu huzursuz haline göz yaşlarını akıtmıştı. Onun mutlu olması için bu yola girmişti ama sevdiği şu iki günde çok yara almıştı. En kısa zamanda ilişkilerinin düzelmesi için tanrısına yalvardı. Burnunu küçük aslanının saçlarına gömmüş bir vaziyette uykuya daldı...


Loading...
0%