Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@aleynaravza

Aylar geçmiş Ege'nin Talya'ya olan hoşlantısı aşka dönüşmüştü. Haftanın her günü oraya gidiyor bıkmadan usanmadan kadınını izliyordu. Bulabildiği en ufak aralıkta Talya'yı tanımaya çalışıyordu. Eren ve Yasemin de ona destek oluyorlar, Ege'nin sevdiği kadını etkilemesi için taktik veriyorlardı. Ona takılar, elbiseler, çiçekler gönderiyorlardı. Lakin Talya asla oralı olmuyor işine geri dönüyordu. Ege artık çok sıkılmıştı, elinden hiç bir şey gelmiyordu. Ne yaparsa yapsın ona yaranamıyordu. Elindeki viski kadehini cam masanın üstüne bıraktı. Bu ev içinde sevdiği kadın olmadan ne kadar da ruhsuzdu. Onsuz her şey yarımdı, yetimdi.

Eren elinde meyve tabağı ile mutfaktan çıktı. Sabahtan beri dostuna destek olmaya çalışıyorlardı lakin durumlar hiç iç açıcı değildi. Bu gece her şeyi düzgünce konuşmak için Ege'nin evine gelmişlerdi. Aylardır Ege,bin adım atmıştı ama aynı şekil kız bin adım kaçmıştı. Kardeşi aşkın esiri olmuştu, çığlıklarını duyan yoktu. Doğru dürüst yemek yemiyor, su bile içmiyordu varsa yoksa alkol tüketiyor sigara içiyordu. Kasları erimeye başlamıştı şimdiden. Resmen o kız için güzelim hayatını zindan etmişti.

Bir kaç kere sevgilisi Yasemin ile Ege'yi o kızı bırakması için ikna etmeye çalışmışlardı. Ama nafile, nuh diyor peygamber demiyordu. Fena bağlanmıştı hatta bağlanmaktan fazlasıydı. Şanslarını denemek için birkaç kere güzel kadınlarla tanıştırmak istemişlerdi lakin Ege kabul etmiyordu. Sadece o kızın -uzun uğraşlar sonucunda bulduğu- resimlere bakıyordu. O resimlerle hayat bulmaya çalışıyordu. Eren, kardeşinin yine fotoğraflara daldığını gördü. Ege,resmen deli gibi her saat başı fotoğraflara baktıkça arkadaşlarına gına geliyordu.

"Ne yapacaksın dostum?" dedi Eren, elindeki tabağı Ege'nin önüne koyarken. Sıkıntılı bir nefes veren Ege sırtını koltuğa yasladı. Bilmiyordu. Bilseydi şu dakika uygulardı.

"Ne yapacağımı bilmiyorum. Beni görmezden geliyor." Yasemin de sevgilisinin arkadaşına üzülüyordu. Koltuğun en köşesinde oturmuş Ege'yi sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Evde şu an patlamaya hazır bir bomba vardı ve kontrol altına alınmalıydı.

"Aylardır kızın dikkatini çekmeye çalışıyoruz, kız dönüp bakmıyor.'' dedi Yasemin bıkkın bir sesle. Eren dostuna üzülüyordu. Gözleri kıpkırmızı olmuş dostuna acıyarak baktı. "Ege bak bu kızdan olmaz. Belli ki istemiyor zorla olacak değil ya." dedi. Cidden olmayacaktı bu böyle.

"Sikerim böyle işi! Olacak lan! Olacak! O benim olacak." diye bağırarak ayağa kalktı Ege. Telefonu koltuğa fırlattı. Şu an çıldırmış gibiydi. Bir anda parlamıştı. Sinirlerine hakim olmakta zorluk çekiyordu. Sinirle masada duran viski şişesini yere fırlattı.

"Kahretsin!"

Bilmediği bir şey vardı. Bazen nasip olmaması da bir nasipti ve Ege bunu anlamıyordu. Kaderini yaşamak varken o kadere meydan okuyordu. Yıkıp geçeceği hayatları düşünmüyor bencillik ediyordu.

"Lan bir sakin ol." deyip Ege'nin yakasına yapıştı Eren. Bir anda herkesin yüreğini hoplatmıştı deli oğlan.

"Bir çaresini bulacağız Eren, ya seve seve ya sike sike! Gerekirse yakarım bu şehri. O benim olacak, bir tek bana gülecek. Aklım almıyor lan, almıyor. Aylar oldu çıkmıyor aklımdan, unutamıyorum onu. Rüyalarıma giriyor. Neden beni görmüyor neden?" Eren'e değil de kendi kendine söyleniyor gibiydi. İkisi de bağırmaktan nefes nefese kalmıştı. Yasemin sessizce köşesinde bekliyordu, korkmuştu deli Ege'den. Erkeklerin arasına girmek istemiyordu. Zararlı çıkabilirdi.

Ege bir kaç kez onunla konuşmaya çalışıp hislerini söylemek için karşısına geçmişti. Kız sanki hissedip her seferinde Ege'den kaçıyordu. Kadınına bir adım atmak için evine çiçek bile yollamıştı. Lakin o çiçeği mahalle çöpünde gördüğünde sinir krizi geçirmişti. Kız onu hep reddediyordu. Sırf onun başına bir bela gelmesin diye bazı geceler mahallesinde nöbet tutuyordu Ege. Onu üzen de buydu. Aşıktı ama aşık olduğu kadın onu görmüyordu bile.

Ege evin içinde tur atıp ne yapacağını düşünüyordu. Aklında bir fikir vardı; Bunu arkadaşlarına söylemeli miydi bilmiyordu? Söyleyecekti... Başka çıkış yolu bulamıyordu.

Altay kızın mekanına gelip işe dönmesini söylemişti. Ama kız kabul etmemişti. Bunu duyan Ege adamlarına haber salmıştı ve işin aslını öğrenmek istedi. Öğrendiklerine göre, Toprak'la birlikte işi bitirmişti Talya ama Talya öyle sanıyordu. Toprak sevgilim var deyip işe bazen gelmiyordu. Ege çocuktan şüphelenip adam takmıştı peşine. Peşine taktığı adam Toprak'ın hala bu işte Talya'nın adıyla para kazandığını söylemişti. Sevgilimin yanına gidiyorum diye çıktığı vakitlerde Talya adına teslimat yapıp parasını alıyordu. Ama Altay onu değil Talya'yı istiyordu. Bu yüzden de kızın peşini bırakmıyordu. Hatta Altay'ın yanındaki adamı Ege'ye gelip Altay'ın kızı kaçırmayı planladığını söylemişti. Adamın işleri kesilmişti ve Talya olmadan bir adım atamıyordu. O da çare olarak kızı kaçırıp özgürlüğü ile tehdit edecekti. Belki de Talya'yı öldürecekti. Bu olay işine gelmişti çünkü az sonra Toprak'ı evine çağıracak ve Talya'yı korumak için planı olduğunu söyleyecekti. Ama ilk önce planını dostlarına anlatmalıydı.

"Talya'yı kaçıracağım." dedi bir hışımla. Duyduğu şeyle birden "hı" sesi çıktı ağzından Yasemin'in. Ege tekrarladı. "Talya'yı kaçıracağım ve siz de bana yardım edeceksiniz."

"Bi siktir git Ege. Sapıtma! Tamam aşıksın anlıyorum ama bu çok fazla!" dedi Eren. Olumsuz cümleler karşısında Ege psikopat gibi bakmaya başladı. Tekrar Eren'in yanına gelip koltuğa oturdu. Sabırla onu bekleyen arkadaşlarına inat sakince gömleğinin kollarını katladı. Koltuğa yaslandı ve kendini koltukta aşağı doğru kaydırdı.

"Şimdi Toprak'ı çağıracağım. Buraya gelecek ve onu tehdit edeceğim. Talya'yı buraya çağırması gerektiğini söyleyeceğim. Mecbur çağıracak, köpek gibi korkuyor Talya'dan. Daha sonra da Talya'yı eve kilitleyeceğim. Siz de biliyorsunuz Altay peşini bırakmıyor. Sürekli mekanına gelip ikna etmeye çalışıyor. Siz sanıyorsunuz ki Altay hep ikna mı etmeye çalışacak. Benim kadar iyi tanıyorsunuz bu adamın hırslarını. Ben kaçırmazsam o adam kaçıracak Talya'yı. Bir yandan da onu kurtaracağım bu dertten." dediği an Eren ayağı kalktı. Daha fazla bu saçmalığa tahammül etmeyecekti.

"Yasemin yürü gidiyoruz, aklını kaçırmış bu. Kemal amcaya söyleyeceğim oğluna sahip çıksın. Daha fazla katlanamayacağım. Koruyorum ayağına kızın özgürlüğünü alacak." deyip sevgilisinin elini tuttu. Ceketini portmantodan alıp kapıyı açtı. Dışarıya çıkmıştı ki Ege'nin sesini duydu.

"Ben senin her kararında yanımdaydım Eren. Gitsen de gitmesen de bu planı yapacağım. Ona zarar vermeyeceğim. Sadece benimle aynı evde olursa bana alışır, güvenir. Sen de biliyorsun Toprak ona ihanet ediyor. Altay desen onun peşinde. Altay'dan korumak için bunu yapmalıyım." Eren adım atmayı kesmiş Ege'nin dediklerini düşünüyordu. Belki de adam haklıydı ama yine de göz dağı vermeliydi. Sevgilisinin elini bırakıp hızlı adımlarla gelip Ege'ye sert bir yumruk attı. Ege yumruğun etkisiyle sarsıldı.

"Ulan piç! Hele bir zarar ver kıza, sikerim seni. Tamam mı?" diye bağırdı.

Pis pis sırıtan Ege kanayan burnunu eli ile sildi ve kabul etti bu anlaşmayı. Tekrardan içeri geçtiler. Eğer onlar olmasaydı bu deli etrafına daha çok zarar verebilirdi. Yasemin, Ege'nin burnuna pansuman yaptı ve -Ege o haldeyken- planı oluşturdular. Ege halinden gayet memnundu. Burnunu umursamıyordu bile. Kabul edeceklerse on posta daha dayak yiyebilirdi, her şey kadını içindi.

Geçen haftalarda Toprak'ın numarasını almışlardı. Onu arayıp şirket bilgisayarlarına virüs bulaştığını gelip halletmesi gerektiğini söyleyip eve çağıracaklardı. Daha sonra onu eve çekip tehdit edip Talya'yı aratacaklardı. Talya, Ege'nin evine gelince onu bayıltıp Ege'nin odasına kapatacaklardı. Bu süre zarfında Ege, Talya ile vakit geçirecek ve kendine bağlayacaktı. Şayet Talya alışamazsa Ege onu serbest bırakacaktı. Güvende olması için ona yeni bir ev ve koruma verecekti. Olmadı Altay'ın yakasına yapışıp kızdan uzak durmasını söyleyecekti.

Eren'in içi rahat değildi ama denemeden bilemezlerdi. Gece saat 22.00 sularında Toprak'ı aradı Eren. Durumu izah etti, Toprak gelmeyi kabul etmişti. Yaklaşık yarım saat sonra gelecekti ve Ege heyecandan titriyordu. Daha önce çok karanlık işe bulaşmıştı fakat bu farklıydı. Hayallerine az kalmıştı, belki de Talya da onu sevecekti.

Eren yerinde huzursuzca otururken kapı çaldı. Ege hızlı adımlarla kapıyı açtı ve içeri buyur etti. Normalde Toprak gelmezdi ama adamların büyük bir şirketi vardı. Belki bundan sonra bilgisayar görevleri Toprak'a verirlerdi diye gelmişti. Çıkar ilişkisiydi bu yani.

"Bilgisayar nerede Eren bey ?" dedi içeri girerken. Eren Toprak'a oturmasını söyledi. Merakla oturan Toprak ne olduğunu anlamadı. Ege söze direkt başladı.

"Talya'yı ara buraya gelsin." Bu cümleye şaşıran Toprak, "Neden?" diye sordu. Ege koltukta öne kayıp yaralı burnuna aldırmadan karşısındaki genç adama durumu izah etmeye başladı.

"Bak Toprak, net konuşacağım. Bilgisayar kaçakçılığını hala yaptığını biliyorum. Eğer Talya'nın bunu öğrenmesini istemiyorsan Talya'yı buraya çağır ve git. Gerisi seni ilgilendirmez. Eğer onu buraya çağırırsan aklının alamayacağı kadar sermaye vereceğim sana. Kafe sana kalacak." dedi Ege. Toprak bu tehditi anlayamadı. Bu adam Talya'dan hoşlanıyordu ama neden onu çağırıyordu? Para meselesi de düşünmesini engellemişti.

"Ona ne yapacaksın?" dedi Toprak.

"Bak Toprak. Ege, Talya'yı aylardan beri seviyor. Onun adı ile yatıp onun adı ile kalkıyor. Talya'yı bizden iyi tanıyorsun asla Ege ile ilgilenmiyor. Altay'ın adamısın hala, onu da biliyoruz. Altay sana demiyor belki ama Talya'yı kaçıracak. Onu tehdit edecek, hatta belki öldürecek. Biz düşündük ki Ege ile aynı evde olurlarsa belki Ege'ye aşık olur, hem de koruruz onu. Söz veriyoruz ona zarar vermeyeceğiz. Çok isterse Ege onu geri bırakacak. Hem senin de işine gelecek. Sermayen olacak." dedi Eren tek nefeste.

Toprak sertçe ayağa kalkıp önünde duran sehpaya tekme attı. Bu adamlar ne diyordu böyle. Tamam parayı herkes severdi ama konu canıydı. Ona nasıl ihanet ederdi. Talya onu bir daha affetmezdi.

"Eh! Sikerler. Ne konuştuğunuzu biliyor musunuz siz?" dedi. Bütün damarları sinirden belirginleşmişti. O kadar kızgındı ki cansız vücudu bir aslana dönüşmüştü. Ege de çocuğun bu haline sinirlenip bir hışımla kalktığı yere geri itti.

"Ağır ol Toprak. Adam akıllı anlatıyoruz olayları sana."

"Hediyeleri yollayan sendin demek. Talya anlamıştı ama emin olmaya çalışıyordu." diyebildi Toprak. Ege'ye kafa tutmak akıl karı gelmemişti o an. Geri adım atmak daha mantıklıydı.

"Her seferinde çöpe attığını bile bile hediye yolladım. Sen de görüyorsun beni elinin tersiyle itiyor." dedi Ege. Erkek erkeğe konuşup anlaşmaya çalışıyordu. Durumlar çok ciddiydi ve temiz bir plan lazımdı. Toprak bunu düşündü. Hayatı boyunca Talya ona hep yardım etmişti. Bu Talya'ya ihanetti fakat Ege aylardan beri onun peşinde koşuyordu. Onu Talya'nın etrafında pervane olurken görmüştü. Belki de bu en mantıklısıydı. Hem kabul etmezse, Talya işi bırakmadığını anlardı bu sefer kendisini mahvederdi. Sonra Altay olayı da vardı. Arkadaşının zarar görmesini istemiyordu. Belki de Talya, Ege'yi sevecekti ve güzel bir hayatı olacaktı.

"Kabul." dedi çaresizlikle. "Ona zarar vermeyin yeter." İçi hiç rahat değildi. Arkadaşına ihanet ediyordu. Para umurunda bile değildi. Tamam belki umurundaydı ama olay arkadaşının özgürlüğüydü. Yapmak zorundaydı o kadar.

Yasemin herkes rahatlasın diye birer kahve yaptı ve ikram etti. Zamanı gelince Toprak cebinden telefonu çıkardı. Rehberden Talya'nın adını buldu ve aradı. İki çalıştan sonra Talya'nın sesini duydu.

"Toprak neredesin sen kafeyi bırakıp yine kaçmışsın." Bir insanın sesinden nasıl ateş çıkabilirdi? Bizim kız ejderhaya dönüşmese iyiydi.

"Bir sakin ol güzelim. Şimdi sana bir adres atacağım acilen oraya gelmen lazım. Iıı... Virüs temizleyeceğiz."

"Pekala, adresi at çıkıyorum yola." dedi kız. Dostunu sorgulamamıştı bile. Ona çok güveniyordu. Toprak telefonu kapattıktan sonra Talya hızlıca kafeden çıktı. Toprak adresi mesaj atmıştı. Acilen taksi durdurup mesajdaki adresi şoföre söyledi. Ne olduğu pek anlamamıştı. Toprak, telefonda onu hemen çağırmıştı ve o da sorgusuz gitmişti.

Kısa bir zaman sonra villalardan oluşan bir siteye gelmişti. Daire 5'i aramış ve zile basmıştı. Tabii onu gözetleyen Ege'den bi haberdi. Kapının deliğinden Talya'nın nur yüzüne bakan Ege kapıyı düşünmeden açtı. Karşısında Ege'yi görünce gözleri büyüyen Talya ne diyeceğini bilemedi. Bu adam onun peşini ne zaman bırakacaktı?

"İçeri gel. Toprak burada." dedi Ege. Kız gelecek diye üstüne başına çekidüzen vermişti. Eliyle salonu gösterdi. Kız korkak adımlarla evin içine girdi. Adama yüz vermemeye çalışıyordu. Korkuyordu ama can dostu çağırmıştı, elbette içeri girecekti.

Salona geçtiğinde Toprak, Eren, Yasemin hepsi durmuş ona bakıyorlardı. Ortam çok gergindi. Bu gerginliği şirket bilgisayarlarına zarar geldiğine verdi.

"Gel balım bilgisayar burada. Ben halledemedim. Bunu yapsan yapsan sen yaparsın diye seni çağırdım." dedi Toprak. Halbuki Ege'nin evdeki bilgisayarına çakma bir virüs atmıştı. Talya onunla ilgilenirken planı gerçekleştireceklerdi. Biraz daha rahatlayan kız, Toprak'ın yanına oturdu. Diz üstü bilgisayarı kucağına aldı ve incelemeye başladı.

"Yanımda format belliği yok. Sende var mı Toprak?"

"Bende de yok." yanıtını aldı. Elleri terliyordu. Hemen çözüm yolu aradı Talya.

"Tamam o zaman yenisini yapalım." dedi.

Ege'ye dönüp, "Boş bir usb alabilir miyim?' dedi. Ege onu olumlu yanıtlayıp yatak odasına çıktı. O sırada da elleri birbirine giren Yasemin, Talya ile selamlaşmış ve herkese kahve yapmaya gidiyorum deyip mutfağa yönelmişti. Kahveleri hazırlayıp birinin içine çok etkili bir uyku hapı koymuştu. İçeri geçtiğinde ise Talya bilgisayara dalmıştı. Yasemin ona çaktırmadan uyku ilaçlı kahveyi vermiş ve diğerlerine de dağıtmıştı.

"Eee nasıl gidiyor işler Talya?" dedi Eren. Bir yandan işini halleden Talya bir yandan cevap veriyordu: "Çok şükür iyi gidiyor."

"Sizin bu işi yaptığınızı bilmiyorduk." Bunu söyleyen Ege'ydi. Elindeki usb'yi sevdiği kadına verirken bile heyecanlanıyordu. Bizim kız hiç istifini bozmadan belleği aldı ve işine geri döndü. Cevaplamak istemiyordu. İçinden, 'Ben de senin millete hediye dağıttığını bilmiyordum.' dedi.

Ortam sessiz kalınca, "Hobi için yapıyoruz." yanıtını verdi Toprak. Sessiz durmaktan kramp giriyordu her yerine. Hepsi tir tir titriyordu. O sırada kahvesini içen Talya hala bilgisayar ile uğraşıyordu. Lanet bilgisayar bir türlü yükleme yapmıyordu. Zaten uykusu da gelmeye başlamıştı. Derken yarım saate yakın orada durdu. Kimseye belli etmiyordu ama başı dönmeye başlamıştı. En iyisi tuvalete gidip elini yüzünü yıkamaktı.

"Ben bir tuvalete gitsem iyi olacak." dedi.

"Yukarı katta soldan ilk kapı." dedi Ege. Koltukta oturmuş işlerin bitmesini bekliyordu. Talya zar zor merdivenleri çıkmıştı. Ege her an tetikte bekliyordu. Talya'nın başının döndüğünü anlamıştı. Merdivenlerden çıkan Talya'yı dinledi. Tuvaletin kapısının açılıp kapanma sesinden sonra tırabzanların olduğu yere doğru geldi.

"Ege içim hiç rahat değil benim." Eren bulduğu her boşlukta söyleniyordu.

"Ben de böyle olsun istemiyorum Eren, ama bana başka seçenek bırakmadı."

Talya tuvalete girdiğinde çeşmeyi açıp yüzüne su vurdu. Neden birden böyle olmuştu. Her yer feci dönüyordu. 'Yediğim bir şey mi dokundu acaba?' diye düşündü. Bir yandan Ege'nin ona karşı olan hisleri onu korkutuyordu. Adam feci yakışıklıydı lakin onlardan olmazdı. Başlamadan bitirmek lazımdı. Bu durumda düşündüğü şey bile canını sıktı. En kısa zamanda bu konuyu da halledeceğim dedi ve tuvalette işlerini halledip kapıyı açtı.

Kapının açılma sesini duyduğu anda sessizleşti Ege. Merdivenin yanında pusu kurup beklemeye başladı. Talya'nın aşağı inmesini bekledi. Belli ki iyice başı dönüyordu bu yüzden yavaş yavaş iniyordu basamakları.

Talya desteklere tutunarak aşağı indi, son basamaklara geldiğinde gözleri Toprak'ı aradı. Hiç bir yeri net görmüyordu. Midesi bulanmaya da başlamıştı. Kendisine bakan Toprak'a doğru elini uzattı.

"Toprak, ben gitsem iyi ola..." lafını bitiremeden bilinci kapandı ve yere düşmeye hazırlandı. Yan tarafında hazırda bekleyen Ege onu düşmekten son anda kurtardı ve kucağına aldı.

"Tuttum seni." dedi sevdiği kadına. Talya'nın bayılmasıyla herkes diken batarcasına oturduğu koltuktan kalktılar. Talya'yı yatak odasına götüren Ege'nin peşinden tüm camların alarmını kurdular. Ege'nin aradığı korumalar da gelmiş tüm evi çevrelemişti. Talya uyandığında her şey bitmiş olacaktı. Ege bunu kaç zamandır düşündüğü için ayarlamak zor olmamıştı.

Ege, Talya'yı odasına çıkarmış ve yatağına yatırmıştı. Kimse görmeden nur yüzlüsünü bir kez öpüp ayakkabılarını çıkardı. Cebinden telefonunu aldı ve aşağı arkadaşlarının yanına gitti. Her şey bitmişti. Korumalar, camlar, kapılar. Her yeri kilitlemişlerdi. Hatta ve hatta Ege odasındaki kesici aletleri kaldırmıştı. Yatağının altındaki silahı çalışma odasındaki kasaya almıştı.

Elinde tuttuğu telefonun içinden hattı çıkardı ve kırdı. Toprak'tan öğrendiği kadarıyla Talya'nın bir ailesi vardı ama çok sık görüşmüyorlardı. Ne olur ne olmaz diye telefonu da imha etti Ege.

"Ege, kardeşim ben fena titriyorum. Kemal amca bizi öldürür duyarsa. Oğlum, kızı resmen kaçırdık." Ellerini beline koymuş bir sağa bir sola yürüyordu Eren. Sevgilisine baktığında da bir noktaya kilitlenmiş olarak buldu. Toprak desen dokunsan ağlayacaktı.

"Strese sokmayın kendinizi. Babam da öğrenmez. Öğrense bile bir şey demez. Sakin ol. Bu geceden sonra her şey iyiye gidecek."

"Umarım öyle olur." dedi Yasemin. Bir kadının hayatını mahvetmek istemiyordu. Toprak ise bir koşu eve gidip Talya'nın eşyalarını bavula doldurup Ege'nin evine getirmişti. Ona ihanet ediyor gibi görünse de her şey Talya'nın geleceği içindi.

Sigara içmek için sabırsızlıkla bahçeye çıktı Ege. Cebinden sigara paketini çıkartıp bir dalı dudaklarına tutturdu. Zippo ile ateşledi zehirli maddeyi. Dumanını içine çekip etrafı izledi. Bu kadar şan şöhret içinde huzuru asla bulamamıştı. Ama emindi ki kadını onun olduğu zaman her şey düzelecekti. Şimdi çıkmaz olan yollar ileride ona açılacaktı.

Sigarasından son bir duman alıp içeri geçti. Arkadaşları da artık korkudan ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Aynı zamanda heyecan vardı hepsinde. Yasemin, Ege sigarasını içerken kızın bavulundaki eşyaları Ege'nin dolabına yerleştirmişti.

Şimdi hepsi salonda oturmuş Talya'nın uyanmasını bekliyorlardı. Talya uyandığında kıyamet kopacaktı...

Loading...
0%