Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Savaş

@aleynaravza

Talya'nın kabus gibi geçen gecesinin ardından her şer gecenin güneşe kavuşmasıyla birlikte gelen yeni lanet güne gözlerini açtı şanssız kız. Her bir hücresi ağrıdan kasılmıştı. Yavaşça uyuduğu yataktan kalkmaya çalıştı lakin kasıklarındaki keskin sızı hareketlerini kısıtlıyordu. Yanının da boş olduğunu görmesiyle birlikte çarşafı bedenine sarıp yataktan kalkıp komple bir duvarın pencereler ile kaplanmış olduğu yere geldi ve arka bahçeyi izlemeye başladı. Şu an kendini çok bitkin ve tükenmiş hissediyordu.

Bedeni ağlamak istiyordu ama o gücü kendinde bulamıyordu. Güneş ışınlarının sıcaklığını yüzünde hissetmesiyle birlikte kendini yere attı ve oturmaya başladı. Son 12 saatte yaşadıklarını kaldıramıyordu. Ege'nin gözünü karartıp bunları yapabileceğini de hiç düşünmemişti ama o deli adam hayatını bir gecede kabusa çevirmiş üstüne üstelik en mahremine dokunup ona zorla sahip olmuştu.

Bunları düşünmekle birlikte sinirlenmişti ve bir hışımla oturduğu yerden kalkıp çift kapıdan oluşan kapıya geldi. Kapı kolunu zorladığında açılmadığını anlayıp kapıyı yumruklamaya başladı. Yumruklarını indirirken de bir yandan çığlık atıyor bir yandan da yerinde tepiniyordu.

Tepinmelerinin boş olduğunu bilmesine rağmen içindeki hırsı atmak için serzenişlerine devam etti. Belki birisi duyar da yardımcı olur diye içindeki umudu yitirmek istemiyordu.

Talya için birlikte geçirdikleri ilk gün ne kadar kötü geçtiyse Ege için de o kadar kötü geçmişti. Sevdiği kadın onun olunca her şeyin mükemmel olacağını düşünmüştü lakin hırçın kadın dün arkadaşlarını ve kendisini hırpalamış evdeki tüm eşyaları parçalamıştı. Ege de kendine hakim olmayıp kıza zorla sahip olmuştu.

Sevdiği kadın onundu ama kalbi neden hala huzursuzdu? Bunun yanıtını bilmiyordu, bilse bile elinden gelen bir şey de yoktu.

Yanında huzursuzca yatan kadını biraz izleyip odadan çıktı. Çıkarken de kapıyı kilitlemeyi unutmadı tabii. Ardından evin halini hatırlayıp hizmetli kadını ve ekibini eve çağırıp evi temizletti. Onlar evi temizlerken kendisi kızın kaçmasını engellemek için evi son kez taradı. Korumaları tekrar tekrar uyardı, en ufak bir sorunu bile affedemezdi.

''Size söylediğim gibi evde ne olursa olsun içeri girmeyin! Talya'nın da kaçmasına izin vermeyin!" deyip arka bahçeye yönelmişti ki Eren'den bir mesaj geldi.

'Durum nasıl?' Gelen mesaja bir iç çekip arkadaşına yanıt yazdı.

'Yukarda uyuyor ama uyandığında ne yapacağımı bilmiyorum dostum.' Çok geçmeden mesajına karşılık gelmişti.

'Yardıma ihtiyacın olursa söyle hemen geliriz.'

Daha fazla konuşmak istemediği için son model telefonunu bahçedeki koltuğa fırlattı. Dün görmüştü yardımı. Talya hepsini tek başına dövmüştü. Asla ama asla acımamıştı arkadaşlarına.

Hizmetli kadınlar işlerini bitirip çıktığında Talya'nın hala uyanmamış olduğuna şükürler etmişti Ege. Kadınları geçirip mutfağa geçti ve sevdiği hatuna yemek için bir şeyler hazırlamaya başladı. Küçük bedeni dün çok yorulmuştu ve yemek yemek çok iyi gelecekti. Belki yemek yedikten sonra konuşup anlaşırdı sevdiği kadınla.

Dışardan görenlerin ağzını sulandıracak kadar seksi olan kaslarını çıplak bırakmış bir şekilde buzdolabından yumurtaları çıkardı ve bir güzel çırptı. Koca cüssesi her mekana çok yakışıyordu. Mutfakta bile yemeklerden çok vücudu ağız sulandırıyor yakışıklılığı da tuzu biberi oluyordu.

Gri gözleri dolapları taradı ve tavayı çıkardı. Teni gibi yanan ocağın üstüne tavayı koyup yumurtayı pişirmeye başladı. Bir yandan da sebzeleri şef edasıyla doğrayıp kaliteli bir tabak oluşturdu. Sevdiği kadını bebek gibi beslemek istiyordu. Her şeyin en iyisini onun önüne serecekti.

Aslanın da bebek hali zararsızdı ama bu demek değildi ki bebek aslan, aslanlıktan uzaktı. Ege bunu unutmuştu.

Portakalları dilimleyip suyunu sıkacağı sırada yukarıdaki aslanın uyanıp kapıyı tekmelemeye başladığını anladı. Hızlıca elindekileri de alıp yukarı kata çıktı. Onun karşısına çıkacağı için heyecanlanmıştı bu yüzden kapı önünde derin bir nefes aldı. Kapının yanındaki şifonyere tabağı koyup parmak izini dev kapıya okuttu. Tekmelerin kesilmesiyle birlikte temkinli bir şekilde kapıyı açıp tabakları da eline geri alıp içeri girdi. Kadını ağlamaktan şişmiş gözleriyle birlikte nefretle kendisine bakıyordu.

"Ağlamayı bırak da bir şeyler ye." Talya yanıt vermeden boş boş duruyordu. Ege onun bu sakin halini görünce daha çok üstüne gitmek istedi.

"Acıkmışsındır diye kahvaltı hazırladım."

Talya, Ege'yi dikkatle süzüp ellerinin dolu olmasıyla birlikte dev gibi adamı savurup daha kapanmaya fırsat bulmayan kapıyı açıp tazı gibi dün kaçmaya çalıştığı merdivenleri inmeye başladı. Ege ise aldığı darbenin etkisinden zor çıkıp kaçan kadınının ardından gidip onu yakalamaya çalıştı.

Talya aşağı indiğinde nereye gideceğini bilmediğinden ilk önce dış kapıya yöneldi. Kapının kilitli olduğunu anladığında ise koşarak bahçe kapısına yöneldi. Dün gece olduğu gibi bugün de burası kitliydi. Bulduğu her kapıyı tekmeliyor, küfürler ediyordu.

"Allah kahretsin, açın şu aptal kapıyı. İmdat!" diye bağırdı. Ama nafileydi. O sırada Ege hiddetle aşağı iniyordu. Yavaş adımlarla geliyordu ama her adımında yer inliyordu.

"Ne o? Kaçamadın mı?"

Bir yanıt beklemişti kadınından ama kadını şu an karşısında dün gece üstünde arsız anlar yaşadığı çarşafı güzel tenine sarmalamış şekilde karşısında duruyordu.

"Anla bunu benden gidemezsin!" diye bağırıp kadına yaklaştı. Yavaşça üstüne sarılı olan çarşafı üzerinden almaya çalıştı lakin kadın buna izin vermeyince sinirlerine hakim olamayıp kadının ensesinden tutup yüzünü yüzüne yaklaştırdı.

"Gerçeğin farkına var ve kaçmaktan vazgeç. Anladığın üzere çok sabırlı bir adam değilim. Sonucuna katlanamayacağın bir hareket yapma."

Kadın, Ege'nin yüzüne tükürünce Ege kadınına asıl Ege'nin nasıl biri olduğunu tanıtmak için kadını bir çırpıda çarşafın esaretinden kurtarıp sırtına attı. Artık yeterdi. Bu son damla olmuştu. Şimdi gerçek Ege ile tanışma vaktiydi. Talya ise bu duruma karşılık çığlık atıp adamın sırtına tüm gücü ile yumruk atıyordu. Bu adam ne cürretle kadını soymaya yeltenmişti.

Yumruklar ve çığlıklar eşliğinde Ege, Talya ile birlikte evin bodrumuna geldi. Dümdüz sıvadan oluşan boş odaya girip kapısını kilitledi. Dışarıda güneş hakim olmasına rağmen bu odada tek bir cam olmadığı için karanlık hakimdi. Kızı yere koyup altında debelenen kızın saçlarını eline aldı ve sertçe çekti. Bir yandan da kızı altına almış hareket alanını darlaştırmıştı.

"Artık yaptığın her bir yanlışta cezanı çekeceksin Talya." dedi. Kız onun dediklerini dinlemeyip üstündeki koca cüsseli adamı üstünden savurmaya çalışıyordu. Ege bu debelenmeden sıkıldığı için şahlanmış erkekliğini sıkan eşofmanı bacaklarından çıkarıp, kadının bacaklarını ayırdı. Kaç gündür aklını kaybetmiş gibi davranıyordu ama bu kadın artık canına tak etmişti. Tek eliyle kızın iki elini sıktı. Kız o kadar küçüktü ki Ege bazen bu kadar güçlü olmasını anlamıyordu.

"Rahat dur Talya, sikerim belanı!" diye bağırdı. Talya ise bağırmasına rağmen içinden küfürler ediyoru bu hayvan herife.

Ege erkekliğini kadınının girişine dayadı. Sert zeminde oluşu onu zorlasa da kadının cezalarını görüp bir nebze olsun uslanmasını istiyordu. Talya ise kaçmaya çalışıyordu. Kendini daha fazla zorlamadan kadının dar olan cennetine attı kendini. Kadının içine girerken de büyük bir inleme bıraktı boş odaya. Talya'nın çırpınışlarını durdurup seri bir şekilde kalçasını ileri geri hareket ettirdi. Ona zevkin hasını tattırmak istiyordu. Erkekliğinin vermiş olduğu haz sayesinde de kadınının üstündeydi, erkeksi hırıltılarını ortaya çıkardı ve dün geceden morarttığı göğüsleri tekrar morartmaya devam etti. Kadın izin vermediği için bal gibi olan dudaklarını bir kez dahi öpememişti, bu yüzden kızın boynunu ısırıyor göğüslerini büyük elleri arasında sıkıyordu.

"Sen benimsin."

Talya yaşadığı bu ikinci istismardan sonra bu iğrenç dakikaların bir an önce bitmesini bekliyordu. Bir de adamın nefesini teninde hissetmek midesini bulandırıyordu. Bu karanlık odada iğrenç bir halde olmasına rağmen kendine bir söz verdi. En kısa sürede bu adamdan kurtulacaktı.

"Kimin altında olduğuna dikkat et."

Ege bu sözü söyler söylemez yine tüm benliğini kadınının içine akıtıp ağırlığını kadının üstüne verdi. Bir dakika kadar kızın üstünde dinlenip ayağa kalktı ve karanlık odada çıkışa gitti. Kapıyı tekrar kadının üstüne kapatmadan önce o günlük son sözlerini söyledi.

"Yalnızlık mı daha iyi yoksa benimle birlikte uyumak mı düşün bakalım."

Talya göz yaşları eşliğinde sert zeminde cenin pozisyonunu almış uzanıyordu. Bu hayata ne için geldiğini çözememişti. 22 yıllık hayatı boyunca hep keder ve üzüntüden başka bir şey yaşamamıştı. Hayata karşı kazanmak istemese şu dakika alırdı canını. Ama o her şeye kafa tutandı. Öyle ya da böyle kazanacaktı.

İki gündür verdiği büyük savaşlar yüzünden ağrıyan kaslarını biraz olsun dinlendirmek için acıyla kapattı gözlerini. Soğuğun da vermiş olduğu his ile uykuya geçiş yaptı. Biraz olsun uzaklaşmalıydı bu alçak dünyadan. Ege ise aşağıdaki savaş alanını bırakıp yatak odasındaki savaş alanını temizlemeye gitmişti.

Loading...
0%