Yeni Üyelik
19.
Bölüm

Son Akşam Yemeği

@aleynaravza

Masanın baş köşesinde ev sahipliği yapan Ege sert olmaması için çok çabaladığı bakışlarını karşısında oturan Altay'a çevirmiş yediği yemeğin boğazında kalması için dua ediyordu. Bu adamdan artık nefret ediyordu. Elinden gelse elindeki bıçakla şah damarını kesip onu ölümüne terk ederdi.

"Albert Bey, bizimle iş yapmak istediğini söylediğinde şirketimizin istikbali için çok sevindim." dedi Altay. Yalandı, kendisi Albert Bey'i tehdit ederek ortaklık talep etmişti.

"Biz de çalıştığımız şirketle tekrar çalışmaktan mutluluk duyarız." dedi Eren gergince.

Yemeğe Altay da gelerek herkesi diken üstünde bırakmıştı. Talya fırsattan istifade yukarıdan bir bağırsa Altay hemen olayı anlardı ve müdahale ederdi. Ege'nin yanında kalmaktansa Altay'ın yanını seçecek olan Talya'yı bildikleri için bir düzine oyunun içine bulaşmışlardı tekrar.

"Eee evlat, hanım kızımız nerede? Hiç tanışma fırsatımız olmadı." dedi sesini samimi çıkartmaya çalışarak Altay.

"Kendisi hasta abi, yukarıda ilaç aldı uyuyor." diyerek elindeki çatalı tabağınının yanına koydu. Karısının o narin elleriyle yaptığı yemekleri zevkle yiyordu. Nur yüzlüsünün yemek yapması kendisini o kadar mutlu etmişti ki şu an keyfine diyecek yoktu.

"Başka zaman tanışırız." dedi Altay kuzu kaburgadan bir parça alıp ağzına atarken.

Herkes memnuniyetsiz bir memnuniyetle kafasını sallamıştı.

"Yemekleri eşiniz mi yaptı?" elçi merakla sormuştu bu soruyu çünkü yemekler nefis olmuştu.

"Evet eşim bize jest yapmış, davete katılamayacak kadar hasta lakin bizi iyi ağırlamak için elinden geleni yaptı."

"Çok şanslısın evlat." diyerek kahkahayı patlattı Altay.

"İş görüşmesi için hep bu kadar fazla korumayla mı gelirsiniz?" dedi Yasemin Altay'a. Bozulan Altay bir şey farkettirmese de planının içinde olan adamlarını savundu.

"Düşmanlar fazla olunca insan dostundan da şüphe edebiliyor, değil mi evlat?" dedi topu Ege'ye atarak.

"Öyle, öyle." dedi Ege dişlerini sıkarak. Bu piç kurusu adamın ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı. Albert Bey'in gönderdiği elçi iş konuşmasına başladığında yukarıda ne halde olduğunu bilmediği karısını düşünmeyi kesip adama odaklandı.

Aşağıda yemeklerini gergince yiyen grubu merak eden Talya kafasını yavaşça yatak odasından çıkardı. Çorap giyilmiş olan ayaklarını yavaş yavaş parkenin üstünde hareket ettirip merdivenin başına geldi. Gözü ve kulağı tüm çevreyi denetliyordu. Kimseye yakalanmadan kaçabilirdi ve kalbindeki ses hemen harekete geçmesi gerektiğini söylüyordu.

Merdivenin başına gelip nefes almayı dahi bırakarak aşağıdan gelen sesleri dinlemeye başladı.

"Prime holdingin güvenlik sisteminin sorumluluğu da bizde o yüzden Albert Bey'in bizimle anlaşma yapmak istemesini anlayabiliyorum." diyen sesi duyduğunda kaşlarını çattı. Bu ses Altay'ın sesine çok benziyordu.

Ege'ye yakalanmadan merdiven korkuluğuna asılıp masadaki insanlara bakmaya başladı. Sırtı kendisine dönük olan Altay'ı gördüğünde mutluluktan havaya uçtu. Her yerde kesin olarak kendisini arayan kişi şu an Ege ile karşılıklı yemek yiyordu.

Masanın çevresinde dizili olan adamları gördüğünde bir adım geri gitti. O adamların kimden yana olduğunu bilmiyordu. Belki de Ege'nin koyduğu adamlardı. Doğru zamanı kollayıp o zaman Altay'la birlikte bu evden çıkabilirdi. Şimdi sadece bekleyecekti.

"Albert Bey'e olumlu yanıtınızı ileteceğim. Şimdi izninizle ben kalkmalıyım efendim." diyerek kalkan elçiyi uğurladı Ege. Şimdi baş başa kalmışlardı Altay'la.

Tekrar masaya geçen Ege gözlerini Altay'a dikti.

"Hayırdır evlat beni öldürecek gibi bakıyorsun." dedi hiddetle Altay.

"Estağfurullah abi." dedi Ege saklamaya çalıştığı siniri ile. Bu adamı bugün öldürmese iyiydi.

"Eşini bizden mi saklıyorsun?" diye ekledi Altay.

"Ne alakası var abi yukarıda uyuyor." diyerek ellerini masaya koydu Ege. Bu konuşma biraz daha ilerlerse her şey karışabilirdi.

"Adı ne peki kızın?"

"Sizi ilgilendirmez abi!" diye tısladı Ege. Bu kadar soru yeterdi.

Altay masada oturur pozisyondan sıkıldığı için ayağa kalktı ve göz göze geldiği korumasına çaktırmadan baş işareti yaptı. Tekrar Ege'ye dönüp konuştu.

"Ben söyleyeyim, günlerdir aradığım Talya bu eve Arslan olarak mı girdi yoksa?"

Ege bu cümleyi duyduğu an yerinden kalkıp masaya vurdu devasa elleriyle.

"Eh! Yeter ulan! Ne demeye çalışıyorsun Altay?" Ağzından tükürükler çıkararak bağırdı. Bu adam bir şeyler anlamıştı ve bu kadar korumayı boşuna getirmemişti belli ki.

"Diyorum ki evlat Talya'yı getir bana, bu kadar oyun yeter!" diye bağırdı. Yukarıda onları dinleyen Talya'dan habersizlerdi. Ege seslerinin yukarı çıkmasını da istemiyordu. Eğer Talya Altay'ı öğrenirse kaçmak için fırsat ayağına gelirdi.

"Olmaz!" deyip kendi korumasına baş işareti yaptı Ege. Ege'nin iki koruması bellerindeki silahları çıkarıp Altay'a doğrulttular. Altay'ın adamları da boş durmayıp silahlarını Ege'nin iki adamına ve Ege'ye doğrulttular. Yasemin korkudan Eren'in arkasına saklanmış ağlıyordu.

"Beyler kadınlar var evde yapmayın böyle!" dedi sinirle Eren. Yanında sevgilisi yukarda ise yaralı olan Talya vardı. Herşey boka sarmıştı.

"O artık benim karım kimse onu benden alamaz!" diye kükredi Ege. Gözü merdivene kaydığında Talya'nın minik adımlarla merdivenden indiğini görünce kan beynine sıçradı. Karısı adam çokluğunun Altay'a ait olduğunu görünce hemen atak yaptığını anladı.

"Çabuk yukarı çık Talya! Beni deli etme!" diye haykırdı karısına. Ama karısı onu duymazlıktan gelip Altay'ın arkasına sığınmıştı. Altay gülerek arkasına sığınan kediye baktı ve ardından Ege'ye döndü.

"Anlaşılan karın seni istemiyor Ege. Şimdi izin ver de gidelim."

"Buradan anca leşin çıkar Altay! Talya hiçbir sikime gidemez ulan!"

Altay Talya'nın gözünün içine bakıp ona güvenmeyi seçerek eline silahı tutuşturdu. Talya bu beklenmeyen hamle karşısında şaşırıp ani bir hareketle Altay'a çekti silahı. Altay istifini bozmadı ve Ege'ye döndü.

"Talya'yla zorla evlendin değil mi? Ben de her yerde aradım bulamadım, ta ki düğün günü size gelene kadar."

Ege gri gözlerini Talya'ya dikmiş yapacağı hamleyi bekliyordu. Elinde silah varken onu tutması çok zordu.

"Kadınına o gün bile ahlaksızca bağırıyordun!"

Derken Altay'ın Talya'yı gaza getirmeye çalıştığını fark etti. Karısını gazlayıp kendini vurdurtacaktı. Böylelikle evden kolaylıkla çıkacaktı.

"Talya sakın onu dinleme, ben sana aşığım güzelim. Her şey bizim için!" dedi gözleri yaşlı bir şekilde. Talya şu an düşünüyor gibiydi, karar vermeye çalışıyordu.

"O yüzden kıza işkence çektirdin değil mi Arslan!"

"Sus amına koyayım, sus!"

Talya gözlerini saniyelik bir şekilde kapatıp açtı ve elindeki silahı Ege'ye doğrulttu. Tetiği çektiğinde Ege pür dikkat sevgilisini izliyordu. Ölüm onun elinden olacaksa kabulüydü.

Altay, Talya'ya elini uzattı.

"Gelmek istersen kapım sana açık kızım." dedi. Talya da kararlı bir şekilde kafasını salladı ve Altay'ın önüne geçecerek kapıya ilerledi. Bir yandan da Ege'ye nişan almaya devam ediyordu.

"Talya, çok pişman olacaksın yapma!" diye bağırdı Eren. Pislikten çıkıp başka bir pisliğe bulaşmak akıl karı değildi.

Talya bu evden kaçabilmek için hızlı hızlı kapıya koştu. Elini kapıya attığında Ege acıyla haykırdı.

"Talya hayır! Gidemezsin!"

Eren atak yapacak olan Ege'yi zorla tuttu ve kulağına doğru konuştu.

"Ege çok kalabalıklar bırak gitsin. Elbet buluruz. Talya artık bir Arslan."

Ege gözünden dökülen bir damla yaşı hırsla sildi ve ellerini yumruk yapıp yemek masasına yumruğunu geçirdi. Yere dökülen tabakların sesi evi inletmişti.

"Bu kazığını unutmayacağım sevgilim, gün gelecek bunun hesabını soracağım senden!"

"Arkana bakma Talya. Her yeri sarın, dışarı çıkacağız!" diye dışarı seslendi Altay. O sırada da Talya'yı kanatlarının altına almış olası bir durum için koruyordu.

Korumalarıyla birlikte bahçede kendilerini bekleyen arabaya doğru yol aldılar. Ege yıkılmış bir şekilde sevdiği kadının gidişini izliyordu. Nasıl da kaçırmıştı elinden gül yüzlüsünü. O Altay denen adamın belasını sikecekti, illa bir açığını bulup Talya'nın kendisine gelmesini bekleyecekti.

"Kendine iyi bak Arslan! Çok güzel bir ortaklıktı. Toplantıda görüşürüz." dedi Altay sinsi bir gülüşle.

Ege bu manzaraya daha fazla dayanamayarak belindeki cabot guns'ını çıkararak havaya üç el ateş etti. Talya duyduğu tabanca sesiyle irkilip Altay'a daha çok yanaşmıştı. Altay da üstündeki ceketi çıkarıp Talya'nın üstüne atmıştı

"Dokunma lan o piçe!" diye haykırdı Ege.

"Seni bir yakalayım bunun hesabını soracağım Talya! Benden kaçamazsın, ben senin kocamın ulan!" diye de haykırışına yakarış ekledi.

Altay daha fazla bu manzara şahit olmak istemediği için Talya'yı arabaya bindirdi ve şoföre gaza basmasını söyledi. Ege de hareket eden arabaya karşılık nişan alan korumalarına bağırdı.

"Sakın ateş etmeyin, Talya içeride!"

"Emredersin patron!" dediler hep bir ağızdan. Altay'ın aracı Arslan malikanesinden giderken geride yıkılmış bir Ege bırakmışlardı.

Altay arabasıyla uzaklaştığında Ege adamlarına emir yağdırdı.

"İstanbul çıkışlarını tutun ve Altay'ın arabasını takip edin. Sakın ola gözünüzden kaçırmayın, hepinizi öldürürüm!"

Korumalar canlarının tehlikede olduğunu bildikleri için el mecbur Altay'ın peşini yakalamak için yola koyuldular. Yasemin ve Eren de şokla bahçede yıkılmış olan adamı izliyorlardı.

"Gitti." dedi Ege acıyla.

Gitmişti. Zorlukla kurduğu yuvası bir anda tuzla buz olmuştu. Ama Ege kararlı ve sabırlı bir adamdı. Talya ona tıpış tıpış geri döenecekti, başka çaresi yoktu...

Loading...
0%