@aleynaravza
|
Sessiz ve sakin olan bir evde gözlerini açan Talya, evde neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ev gerektiğinden fazla sessiz ve sakindi. Bu onun ürpermesine neden olmuştu. Evde herkese emirler verip o gür sesiyle herkese karışan Ege'nin sesi olmadan uyanmıştı yeni bir güne ve bu his çok garip gelmişti. Neredeydi bu adam? Doğru ya, Eren onu zorla Amerika'ya götürmüştü. Şirket toplantısı vardı ve Ege de bu vesileyle gitmişti. 'Oh be!' dedi içinden Talya. Kafasını dinleyebilecekti biraz da olsa. O adam olmadan özgürce yaşayabilecekti. Dün gece yattığı koltuktan kalktı, yavaş ve ürkek adımlarla mutfağa gitti. En son ne zaman adam akıllı yemek yemişti hatırlamıyordu. Dün Yasemin kendisine zorla yemek yedirmişti ama midesi çok küçüldüğü için pek de yiyememişti yemeği. Karşısında stresli duran kadından azar işitmek istemediği için bir kaç lokma yemek yiyebilmişti. Biliyordu ki o yemeği yemezse Yasemin onu pataklayabilirdi. Mutfağa girip büyük, kocaman bir sülalenin besinlerini saklayabilecek kadar büyük buzdolabının önüne geldi. Dolabın kapağını açıp içine göz gezdirdi. Şu an her şeyi yiyebilirdi. Çünkü bugün kutlama günüydü. O adamın yokluğunu kurtarmak için her şeyi yapardı. Dolabın rafından hazır sandviç ve bir şişe sıkılmış portakal suyunu aldı. Acele hareketlerle jelatini açıp büyük bir ısırık aldı sandviçten. Bir bardağa da portakal suyunu koydu ve onu da kana kana içti. Günler sonra boğazından huzurlu lokmalar geçmişti. Mutfak ada tezgahına sırtını yaslayıp elindekileri tüketmeye devam etti. Minik midesi gerçekten de bayram ediyordu, nefes almadan yiyordu adeta. Temizliğe yardımcı olan hizmetli Esma hanım mutfağa gireceği sırada mutfakta yemek yiyen Talya'yı gördüğünde gizlice onun fotoğrafını çekip patronu olan Ege'ye atmıştı. Mutsuz bir evliliğin içinde olsalar da ileride gençlerin bu sorunları atlatacağını düşünen Esma hanım, patronu yemek yiyen eşini görünce sevinir diye düşünmüştü. Nitekim de öyle olmuştu. Şu an Amerika yolunda olan Ege, telefonuna mesaj bildirimi sesi geldiği anda Talya'ya bir şey olmuş olabilir diye hemen mesaja bakmıştı. İlk başta korku ile gerginleşen yüzü mesajı gördüğünde gülümsemeye dönmüştü. Karısı uzun günler sonunda kendi isteği ile yemek yiyordu ve bu Ege için tarifi imkansız duygulardandı. Çünkü karısı o kadar inatçıydı ki geldiğinden beri çok kilo kaybetmişti. Talya tüm gününü evde bir umutla kaçış yolu arayarak geçirmişti. Ama gel gör ki bu huysuz devasa adam ona çıkış yolu olabilecek her yolu kapatmıştı. Oflayarak koltuğa oturdu genç kız. Kara kara nasıl gideceğini düşünüyordu derken kapı çalmıştı. Koşa koşa kapıya gitmişti ve buzlu camdan oluşan kapıdaki yansımaya bakmıştı. Anlaşılan Yasemin gelmişti o yüzden beklemeden kapıyı açmıştı. Yüzüne çok da samimiyetsiz olmayan bir gülümseme takmıştı. Yasemin de olmasa kimse ona destek olmayacaktı. O yüzden kızın üstüne çok gitmemeliydi. Elinde bir kutu ile kapıda bekleyen Yasemin arkadaşının eşini gördüğünde sevinçle kıza sarıldı ve içeri geçti. "Nasılsın canım?" dedi. Cevap alamayacaktı biliyordu lakin adet yerini bulsun istiyordu. "İyiyim, sen nasılsın?" yanıtını aldığında elindeki pasta kutusu yere düşmüştü. Kesinlikle bu yanıtı beklemiyordu. Çığlık atarak yerinde zıpladı ve karşısındaki genç kıza sarıldı. " Talya! Sen konuşuyorsun." dedi sevinçle. Talya da omzunu silkip yere çevirdi bakışlarını. O adam evde olmadığı için konuşabilirdi diye düşünmüştü. Hata mı etmişti bilmiyordu lakin sessizlikten çok sıkılmıştı. Özellikle eskiden hep konuşmayla geçen hayatını aşırı derecede özlüyordu. "Artık konuşabilirim... Bir süre." diyebilmişti. Gerçekten de bir süre konuşabilirdi. Ege'yi kastettiğini anlayan Yasemin yerdeki pasta kutusunu alıp ileride çok iyi arkadaş olacağını hissettiği kızın koluna girdi ve adımlarını mutfağa yöneltti. "Olsun, zamanın keyfini çıkaralım biz de. Bugün erkekler evde yok, kutlama var!" dedi. Karşısındaki kızın rahatlayıp içini kendisine dökmek istiyordu. Yarasına merhem olmak istiyordu. Mutfağa geçen kzlar tabaklarına pasta koyup kendilerine çay demlemişlerdi. Çayı beklerken de söze nasıl başlayacağını bilmeyen Yasemin yerinde kıpır kıpırdı. "Seninle bişey konuşmam lazım." dedi ciddiyetle. Talya kafasını sallayıp konuyu dinlemeye başladı. "Senin bu eve gelmende benim de parmağım var ve bu durum vicdanım için hiç iyi gelmiyor. Ege'yi dinlememeliydik Talya, bu konuda bize ne kadar kızsan haklısın. Toprak da çok pişman ama elinden gelen bir şey yoktu. Ege'yi karşısına alamazdı." Toprak'ın adını duymasıyla salona gitmeye hazırlanan Talya'yı zor bela durduran Yasemin asıl konuya giriş yaptı. "Tamam dur, gitme hemen." diyerek dağılan saçlarını düzeltti. "Kısacası ben kendi adıma çok özür dilerim. Böyle bir suça ortak olmamalıydım. Lütfen beni affet. Aslında bizi. Erenle beni affet." dedi ve masum bakışlarını yolladı. Aslında Talya'nın kendisini affetmesini beklemiyordu lakin duygularının gerçek olduğunu bilmesini istiyordu. "Tamam." dedi Talya ve tabağını alıp içeri geçti. Arkasında şaşkınlıkla kalan kızı umursamadan koltuğa geçip bir film açtı. Bu acı hayatında daha fazla dram izlememek için komedi filmi açmıştı. Yasemin de mutfakta tek başına olayı hazmetmeye çalışıyordu. Tamam bir kabul müydü yoksa geçiştirme miydi çözememişti lakin kendisi bunu olumlu yorumlayacaktı. Gülümseyerek tabağını ve çayı alarak Talya'nın yanına kuruldu. En sevdiği komedi filmlerinden birinin yayınlandığını görünce kahkahalar eşliğinde filmi izledi. "Off! Çok komik." diyerek evde gülüyordu. Talya da bazı sahnelere gülüyordu. Bu ortam onu az da olsa yumuşatmıştı. "Yasemin, bu evde durmak istemiyorum." dedi tabağını bir kenara bırakıp Talya. Duyduğu sözle öksürük krizine giren Yasemin'in Ydiği pasta boğazına kaçmıştı. Şimdi nasıl cevap verecekti. Ege'ye ihanet edemezdi. "Bana yardım et. Gitmem lazım." diyerek şansını denedi Talya. "Talya, üzgünüm. Ben bunu yapamam." diyerek bakışlarını ellerine kenetledi. Gerçekten de arkadaşına ihanet edemezdi. "Ama neden? İstemiyorum burayı neden anlamıyorsunuz?" diyerek ağlamaya başladı Talya. Ağlayan genç kıza sarıldı Yasemin. Saçlarını okşadı ve sakinleşmesini bekledi. "Emin ol burası senin için çok güvenli. Ege artık sana kötü davranmayacak. Bana güven, onu sevmeye çalış." "Sevemem." dedi yüzünü arkadaşının gövdesine sokup gizlenen kız. "Neden kuzum? Herkes onu istiyor, sen neden sevemezsin?" Gerçekten de bu sorunun cevabını düşünüyordu genç kız. Ege Arslan'ı herkes isterdi. O çok güçlü, kudretli ve yakışıklıydı. "Bu şekilde sevemem, belki başka şekilde olsaydı sevebilirdim ama bu durumda sevemem." diyerek hıçkırıklarını yolladı koca eve küçük kız. Arkadaşının durumuna daha fazla kayıtsız kalamayan Yasemin de ağlamaya başlamıştı. Ne çıkılması güç bir durumdu bu böyle. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyıktı. "Şşş... Geçecek." diyebildi. Gerçekten de geçecek miydi? Umarım geçerdi bu durum. Yasemin, Talya'ya sarılmaya devam ederken gözü mesaj gelen telefonuna takıldı. Talya'ya hissettirmeden telefonu aldı ve Ege'den gelen mesajı okudu. 'Umarım her şey yolundadır. Seninle konuştu mu?' Derin bir nefes alarak Ege'ye yanıt verdi Yasemin. 'Merak etme her şey yolunda ve hala tek kelime etmedi.' yazarak gönderdi mesajı. Ardından arkadaşına pansuman yapacağını söyleyip gerekli malzemeleri almaya gitti. Her zaman Ege'nin yanında olacak değildi. Şimdi sıra kadın dayanışmasındaydı. Kalbi kırılmış olan küçük kızın kalbini onarmak lazımdı. Aşk da böyle değil miydi zaten. Çöplüğe dönmüş, terk edilmiş bir kalp aşkla tanışınca cennetten bir bahçeye dönmüyor muydu? Talya ve Ege için de öyle olacak. Dışarıdan güzeller güzeli bir malikane olarak gözüken bu harabe ev gün gelecek şen kahkalardan geçilmeyecekti. |
0% |