58. Bölüm

Bölüm 57: “Kavuşma”

Aleyna Ay 🌙
aleynay0

Korkularım vardı.

Barın'ın anlatacağı her şeyden korkuyordum.

Kendim için korkuyordum.

Düşüncelerimi her yanıma geldiğinde aklımdan savuran adam için korkuyordum.

Onun hakkında tekrardan düşüneceğim her şey için korkuyordum.

Bunu aklıma getirdikçe korkularım tüm bedenimi ele geçiriyordu.

Ama en çokta Berfu'm için korkuyordum.

Çünkü, Barın'a bağlanmıştı, hissetmişti.

Eğer bir kere daha kalp kırıklığı yaşanırsa, bu sefer o darbede Berfu da olacaktı.

Onun da kalbi kırılacaktı.

Belki anlamayacaktı ama hissedecekti.

Bir kere daha babasızlığı yaşayacaktı ama bu sefer tüm benliği ile.

 

Sabahın ilk aydınlığı odamı aydınlatırken bakışlarım beyaz olan tavana değmişti.

 

Sabaha kadar gözüme uyku girmemişti ve bu yüzden gözlerim sızlıyordu ama bu umrumda bile değildi.

 

Yataktan yavaşça doğrulduğumda yataktan kalkarak banyoya girmiştim ve üzerimde bulunan kıyafetleri çıkartarak kendimi sıcak suyun altına bırakmıştım.

 

Sıcak su beni biraz da olsa kendime getirdiğinde banyomu yaparak duşakabinden çıkmıştım ve duvarda asılı olan havluyu vücuduma dolayarak aynanın karşısına geçmiştim.

 

Yorgundum ve bu gözlerimden bariz bir biçimde anlaşılıyordu.Kızaran gözlerimi boşverip diş fırçamı aldığımda dişlerimi fırçalayıp odama girmiştim.

 

Odama girdiğim an Barın'ı gördüğümde o an ki korku ile bağırmıştım.Barın bağırmam ile elini ağzıma götürdüğünde "yavaş be kızım!" Dedi."Berfu'yu uyandıracaksın!"

 

Barın'ın elini ağzımdan çektiğimde "senin ne işin var burada ya?" Dedim.Kolundan tuttuğumda "dışarı!" Dedim."Hadi...!"

 

Barın olduğu yerden bir milim bile kıpırdamazken "sence gücün bana yeter mi Almila?" Dedi.Kolunu tutan elimi tuttuğunda küçük adımlar ile bana yaklaşmaya başlamıştı.

 

Barın'ın bana yaklaşması ile küçük küçük adımlar atıp geri geri gitmeye başladığımdan her bir adımımda bana biraz daha geliyordu.

 

Son adımımda sırtım duvara değerken "Çekil!" Dedim sesimi güçlü tutmaya çalışırken.

 

Barın gülümseyip kafasını iki yana sallarken "neden korkuyorsun ki?" Dedi.

 

"Korktuğumu nereden çıkardın?"

 

"O zaman sana yaklaştığım için heyecanlandın?"

 

"Hayır."

 

Kelimeler dudaklarımdan zorla dökülürken "o zaman neden nefes nefesesin.Neden sesin titriyor?" Dedi.

 

Elimi Barın'ın göğsüne yerleştirdiğimde "sen hayal dünyasında sanırım fazla geziniyorsun Barın'cım! Çünkü, ben ne nefes nefeseyim ne de sesim titriyor!" Tek elimi kaldırıp parmağımı şıklattığımda "hayal dünyasından çıkmanı öneririm!" Dedim ve tekrardan elimi göğsüne yerleştirdim.

 

Göğsünü hedef alan ellerimi elleri arasına aldığında havaya kaldırarak beni duvar ve kendi arasına almıştı.

 

Hiçbir şey yapmazken Barın'a bakmıştım ve ne yapmaya çalıştığını anlamak için beklemiştim.

 

Barın yavaş yavaş bana yaklaşmaya başladığında dudaklarını boynuma değdirmişti.Birkaç saniye o şekilde durup geri çekildiğinde "değişmişsin..." dedi birden.

 

"Ne?"

 

Benden ayrılıp ellerimi serbest bıraktığında "duş jelini değişmişsin."

 

Barın'a dikkatlice bakarken "Eskiden vanilya kokardın" dedi."Şimdi ise okyanus gibi kokuyorsun."

 

Barın'ın bu detayı unutmamış olmasına şaşırırken "ama şampuan aynı" dedi cümlesine devam ederken."O değişmemiş."

 

"Nereden hatırlıyorsun?" Dedim şaşkınlığımı gizleyemezken.

 

"Ben seninle ilgili hiçbir detayı unutmadım ki Almila.Sen kabul etmesen de bu böyle.

Ben seni unutmadım."

 

Barın'ın söylediği her kelime beynimi işgal ederken 'hayır Almila' demiştim içten içe.'Eğer duygularını belli edeceksen bu gerçeklerden sonra olmalı' demiştim.

 

Barın'ın yeşil gözlerine bakarken düşüncem ile birden farklı bir yöne bakarak bakışlarımı üzerinden çekmiştim.

 

Bakışlarımı kaçırmam ile birkaç adım geri gidip saçını düzelttiğinde "kahvaltı hazır" dedi."Teyzen seni çağırmamı istemişti aslında.Bu yüzden gelmiştim."

 

İçimden teyzeme Barın'ı gönderdiği için saydırırken "üstümü giyip hemen geleceğim" dedim.

 

Kafasını sallayıp arkasını döndüğünde tam gidecekti ki durdu ve konuşmak için tekrardan bana baktı."Bu arada kahvaltıdan hemen sonra yola çıkacağız."

 

Hiçbir şey söylemeden direk kafamı salladığımda Barın odadan çıkmıştı ve kapıyı kapatmıştı.

 

Kapıyı kapatması ile derin bir nefes aldığımda "duyguların gün sonuna bağlı olacak Almila.Bu yüzden kendini hazırlasan iyi olur.İyi anlamda da kötü anlamda da." Kendimi kendime konuşurken dolabıma doğru ilerlemiştim ve içinden giyeceğim kıyafetleri çıkartarak üstüme geçirmiştim.

 

Saçımı ve hafif makyajımı yapıp parfümümü sıktığımda odadan çıkmıştım ve mutfağa doğru ilerlemiştim.

 

Mutfağa girmem ile Barın bana doğru dönmüştü.Bakışlarımı hemen kaçırırken tam karşısına oturmuştum ve teyzeme bakarak "günaydın" demiştim.

 

Teyzem elinde duran böreği yerken "sana da günaydın güzel kızım" dedi.Elinde duran böreği hem ağzına atıp hem bana baktığında "sana pek gün aymamış sanki" dedi.

 

Çatalım ile salatalığı aldığımda "göz çevren kıpkırmızı" dedi cümlesine devam ederek.

"Uyuyamadın mı?"

 

"Aslında uyku tutmadı beni teyze.Bu yüzden de uyuyamadım."

 

"Neden uyku tutmadı peki?" Barın'ın sorusu ile ona baktığımda sandalyesine iyice yaslanarak elinde duran çatal ile oynamıştı.

 

"Bir nedeni yok!" Dedim tek kaşımı kaldırırken.

 

Barın kafasını iki yana sallayıp güldüğünde "eminim yoktur" dedi sessizce.

 

Hiçbir şey söylemeyip önümde duran meyve suyunu yudumladığımda "Berfu nerede teyze?" Dedim.

 

"Uyuyor o kızım.Hanımefendi yemek yiyince hemen uyudu."

 

"Kafamı sallayıp kahvaltımı yapmaya başladığımda "teyze" dedi Barın.

 

Barın'ın teyze demesi ile ona baktığımda "ne, ne, ne?" Dedim."Teyze mi?"

 

Barın kafasını sallarken "ne diyeceğim Almila başka!" Dedi."Amca falan mı?"

 

"Ha ha ha! Aman ne komik!"

 

"Kızım..." dedi teyzem bana seslenerek.

"Barın'a teyze demesini ben rica ettim."

 

Şaşkın bakışlarım teyzemi bulurken "ne, ne, ne?" Dedim hafif bağırarak."Sen mi dedin?"

 

Teyzem kulağını kapatırken "aman be kızım!" Dedi."Kulağımı sağır ettin!"

 

Barın'da teyzem gibi kulağını kapattığında "valla beni de!" Dedi.

 

Barın'a sinirle bakarken omuz silkerek kahvaltısına devam etmişti.

 

Bu adam her defasında beni sinir etmeyi nasıl başarıyordu acaba?

 

"Ya teyze sen benim teyzem değil misin? Barın ne alaka ya! Hem sen ne zaman alıştın bu kadar Barın'a? Daha dün geldi ya!"

 

"Çemkirme be Almila! Sanki dersin yedik teyzeni! Al istemiyorum senin olsun teyzen!" Barın bana çemkirdikten hemen sonra yemeye devam ettiğinde "bu arada..." dedi."Az daha unutuyordum."

 

"Neyi unuttun yine Barın?"

 

"Ben teyzenle konuşuyorum Almila'cım.

Seninle değil.Lütfen ortaya maydanoz olma."

 

"Aman! Çokta meraklıydım zaten seninle konuşmaya!"

 

"Bence meraklısın.Meraklı olmasan her dediğimi kendine çekmezdin!"

 

"Bana bak Barın.Ben hiçbir şeyi üstüme falan çekmiyorum.Hem ayrıca konuşmaya çalışan da sensin ben değilim! Hatırlatırım bana bulduğun her fırsatta yaklaştığını!"

 

Kurduğum cümlenin farkına vardığımda bakışlarım yan tarafta bize şaşkınlıkla bakan teyzeme değmişti.

 

Otuz iki diş teyzeme gülümseyip Barın'a baktığımda "sen teyzem ile konuşuyordun değil mi?" Dedim onay beklerken.

 

Barın kafasını sallarken "size iyi konuşmalar" dedim ve birden ayağa kalkarak olduğum yerden ilerlerken "ben Berfu'ya bakacağım" dedim.

 

Olduğum yerden uzaklaşıp Berfu'nun kaldığı odaya gittiğimde uyuyor olduğunu gördüm.

 

Yanına yavaşça yaklaşıp oturduğum da "yerin dibine girmen senin için daha hayırlıdır Almila!" Dedim sessizce.

 

Derin bir nefes alıp etrafa baktığımda aklıma gelen isim ile pantolonumda duran telefonu alıp ekranı açmıştım ve Cüneyt'i arayarak kulağıma götürmüştüm.

 

Kısa süre içerisinde telefon açıldığında "efendim Almila?" Dedi.

 

"Nasılsın Cüneyt?"

 

"İyiyim Almila, sen nasılsın?"

 

"Bende iyiyim."

 

Kısa bir süre sessizlik olurken "şey..." dedim.Ne söylemem gerektiğini bile bilmiyordum.

 

"Cüneyt aslında ben senden özür dilemek istiyorum ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum."

 

"Özür dilemene gerek yok Almila! Gerçekten bak.Çünkü, özür dileyince bu benim dağılan yüzüm tekrardan toparlanmayacak."

 

"Cüneyt o kadar haklısın ki..."

 

"Haklı olmam bir şeyi değiştirmiyor maalesef ama!" Sesi yüksek çıkarken cümlesine kaldığı yerden devam etmişti.

 

"Bak Almila, biliyorum çok fazla zorluk yaşadın, bir dünya sıkıntı çektin.Hepsinin farkındayım ama seninde farkında olman gereken bir şey var."

 

"Farkında olmam gereken şey ne Cüneyt?"

 

"Bu çektiğin her zorlukta, her sıkıntıda yanında ben olduğum gerçeğini aklından çıkartıyorsun Almila ve bu beni çok üzüyor."

 

"Cüneyt ben bunun zaten farkındayım." Sesim titrerken Cüneyt'in cümlelerinden dolayı kırılan kalbimi önemsememeye çalışmıştım.

 

"Bence farkında değilsin Almila! Çünkü, eğer farkında olsaydın dün evimden Barın ile birlikte çekip gitmezdin! Beni o halde bırakıp Barın ile el ele çıkmazdın!"

 

Cüneyt'in cümlesi ile gözümden yanağıma damlalar bir bir düşerken "bu doğru değil..." dedim.

 

"Ben her zaman sana değer verdim Almila.Arkadaşın olarak her zaman yanında oldum.Üzülmemen için elimden geleni yaptım ama sen yanında olmamın kıymetini bilemedin.Dün ben o halde evimde can çekişirken sen Barın ile el ele evimden çıktın ve gittin! Yanımda olman gereken yerde, yardım etmen gereken yerde öylece bıraktın beni.Şimdi de gelmişsin arayarak iyi olup olmadığımı soruyorsun Almila bana.Değilim tamam mı? İyi falan değilim!" Bir an ortam sessizliğe büründüğünde "neyse, ben kapatayım.Şimdi senin Barın ile önemli işlerin vardır.Ben bölmeyeyim!" Dedi ve son cümleden sonra telefonu birden yüzüme kapattı.

 

Elimde duran telefonu kenara koyarak ağlamaya başladığımda kapının birden açılması ile gelen kişiye bakmıştım.

 

Teyzem içeri girip yanıma geldiğinde "iyi misin kızım sen?" Dedi tedirgin bir yüz ifadesi ile.

 

Kafamı hayır anlamında sallarken "değilim!" Dedim sesimin titremesine engel olamazken."İki yıl boyunca bana destek olan iyi bir insanı kaybetmek üzereyim teyze.Nasıl iyi olabilirim ki?"

 

"Cüneyt ile mi kavga ettin?"

 

Kafamı evet anlamında sallarken "teyze ben gerçekten bir arkadaş, bir dost olarak Cüneyt'in kıymetini bilemedim.O benim için iki sene boyunca her gün uğraşırken ben onun en zor anında yanında olmadım.

Cüneyt o kadar haklı ki ben onun dostluğunu asla hak etmedim!"

 

Teyzem beni kendine çekip sarıldığında "üzülme kızım..." dedi sessizce."Aranız düzelir.Cüneyt'e biraz zaman ver olur mu? Eminim seni anlayacak."

 

"Anlaması gereken bir şey yok ki ortada teyze.Tam tersi benim anlamam gereken bir şey var.O da Cüneyt'in dostluğu." Teyzemden ayrılıp göz yaşlarımı sildiğimde "Barın geldikten sonra dengem o kadar şaştı ki teyze.Artık hiçbir şey düşünmez oldum.Dün Cüneyt'e gittiğimde Barın gelip evi bastı ve tekrar Cüneyt'e saldırdı ama ben hiçbir şey yokmuş gibi o evden Barın ile çıkıp gittim teyze."

 

Teyzem hiçbir şey söylemeden bana baktığında "öylece çıkıp gittim..." dedim tekrardan.

 

Yanağımdan akan yaşı bir kere daha sildiğimde "neden biliyor musun peki?"

 

Teyzem kafasını sallarken "neden?" Demişti sadece.

 

Gülümseyip tekrardan teyzeme baktığımda "çünkü, tam Cüneyt'e vuracakken Barın'ı durdurdum teyze.Durduğunda ise tek bir cümle kurdu.Sevdiğim kadına dua et dedi biliyor musun? O kadar garip hissettim ki o an.Sanki, sanki zaman benim için durdu.

Hiçbir şey söyleyemedim teyze." Kafamı iki yana sallarken "hiçbir şey söyleyemedim" dedim tekrardan."Öylece Barın ile evden çıktım ve buraya geldim.Aklıma o an Cüneyt bile gelmedi."

 

Elim ile yüzümü kapattığımda "o kadar bencilim ki teyze!" Dedim sitem ile.

 

Kendime kızıyordum.

Dostuma değer vermediğim için kendimden nefret ediyordum.

 

Teyzem ellerimi yüzümden çekerken "bu bencillik değil kızım" dedi."Sen bu şekilde davrandın çünkü, Barın'a karşı hâla bir şeyler hissediyorsun.İnkar etsen bile, bunun için çabalasan bile kendini geri çekemiyorsun.Bu iki yıl boyunca o kadar çok şey yaşadın ki kızım.Gerçeği duymak sana çok iyi geldi."

 

Gözlerim bir kere daha dolarken "o an Barın içinde olanları söyledi kızım ve sende bunu çok iyi biliyorsun" dedi kendinden emin bir şekilde.

 

Haklıydı.

 

O an Barın'ın gerçek duygularını hissetmiştim aslında.

 

Bana karşı düşündüklerini dile getirmişti ve ben de bunu anlamıştım.

 

"Korkuyorum teyze..." Dedim içimdeki düşünceleri açmak isteyerek."Barın ya tekrardan oyun oynuyorsa, ya beni kandırmak için bütün bunları yapıyorsa? Teyze ben bir kere daha böyle bir şeye dayanamam.Bunu yapamam."

 

"Kızım bak ben Barın'ı sevmezdim ama burada olduğu bu kısa zamanda onun gözlerindeki duyguya şahit oldum.O seni gerçekten seviyor ve önemsiyor." Elini saçlarıma getirip düzelttiğinde "bir şans ver kızım" dedi."Onu anlamak için bir şans ver.Bu hem senin için hem Barın için ve hatta Berfu için çok iyi olacak."

 

Dudaklarımda oluşan gülümseme ile teyzeme baktığımda "dün Barın ile konuştum" dedim."Sana dün söyleyemedim teyze ama bugün İstanbul'a gideceğiz.Barın bana, beni kaçırdığı yerde her şeyi anlatacağını söyledi.Orada bütün cevaplarımı bulacağım teyze.Buna bütün kalbimle inanıyorum.Bugün her şey düzelecek."

 

Teyzem kafasını sallayıp beni onaylarken tekrardan bana sarıldı ve geri çekildi."Berfu'yu merak etme olur mu? Kızınıza çok iyi bakacağım."

 

"Hiç şüphem yok teyzem."

 

Teyzem gülümserken birden durdu ve bana baktı."Bu arada kızım Barın'a Mirza'dan bahsedecek misin?"

 

Teyzemin kurduğu cümle ile susması için işaret yapmıştım.

 

"Teyze..." dedim sessiz ve bir o kadar tedirgin bir sesle."Lütfen Barın evdeyken babamdan bahsetme."

 

"Neden ki kızım?"

 

"Teyze çünkü, babamın suçsuz olduğunu kanıtlamadan babamı ortaya çıkartamam."

 

"Ama kızım bunu nasıl yapacaksın ki? Babanın suçsuz olduğunu bir tek annen söyleyebilir."

 

"Bilmiyorum teyze.Bilmiyorum... ama gerekirse annemle bile konuşurum.Her şeyi anlatması için yalvarırım ama bu sefer de Barın anneme yönelir.Gerçi annem bu yaptıklarından sonra büyük bir ceza hak ediyor ama işte annem sonuçta değil mi?" Saçlarımı karıştırırken "gerçekten büyük bir çıkmazdayım teyze!" Dedim sitem ile.

 

"Kızım lütfen böyle yapma.Ben eminim bir çözüm yolu bulacağız.Babanın suçsuz olduğunu kanıtlayacağız.Hem bana baksana sen..."

 

Kafamı kaldırıp teyzeme baktığımda "siz ne zaman gideceksiniz?" Dedi birden."Artık gidin!"

 

"Evden mi kovulduk şu an? Yoksa bana mı öyle geldi?"

 

"Evet canım evden kovuldunuz!" Etrafa bakıp kokladığında "alıyor musun kokuyu?" Dedi.

 

Kafamı iki yana hayır anlamında sallarken "almıyorum" dedim garip garip teyzeme bakarken."Ne kokuyor ki?"

 

"Kasvet!" Dedi bıkınca."Buram buram kasvet koktu burası! Ay lütfen Almila kalkar mısın artık? Cidden bak tansiyonum hem çıkacak hem inecek şimdi!" Kolumdan tutup beni ayağa kaldırdığında "Allah aşkına gidin!" Dedi."Lütfen."

 

Teyzeme bakıp gülerken kafamı iki yana salladım ve "inanamıyorum!" Dedim gülerek."Resmen kovuldum şu an."

 

"İnanırsın, inanırsın!" Dedi gülerek."Sen o arabaya Barın ile bin.Bak nasıl inanacaksın bana!"

 

Kafamı iki yana gülerek sallarken odadan çıktım ve oturma bölümüne doğru ilerledim.

Hâla güldüğüm için Barın'ın bakışları beni bulurken göz kırpıp "ne oldu?" Demişti meraklı bir dille.

 

"Kovulduk!" Birden aklıma gelen fikir ile ciddi bir tavıra geçtiğim de "nasıl yani?" Dedi Barın anlamayarak."Ne demek kovulduk.Kovulmakta nedir.Benim lügatımda kovulmak diye bir kavram yoktur Almila.Sen istersen kovulabilirsin ama ben kovulmam!"

 

Barın'a garip garip bakarken "ne saçmalıyorsun be?" Dedim."Ne lügatından bahsediyorsun? Teyzemde lügat bile yok sende olsa ne yazar!"

 

"Ne demek yok?" Şaşkın bir ifade ile baktığında "ciddi misin?" Dedi.

 

Kafamı sallarken "maalesef..." Dedim.

"Ciddiyim."

 

"Teyzemi buraya çağırır mısın lütfen?"

 

"Ne, ne, ne! Teyze mi?"

 

"Yok yanlış duydun sen.Teyzeni dedim aslında."

 

"Bu aralar da nedense her şeyi yanlış anlıyorum ben! Ne kadar da ayıp bir şey!"

 

"Değil mi? Bence de çok ayıp.Beni yanlış anlama Almila lütfen.Özellikle de bugün."

 

Kurduğu cümle ile ciddileşirken "bugün ikimizde bunun için çabalayacağız zaten.Ayrıca kovulduk derken de ciddiydim Barın.Teyzem artık İstanbul'a gitmemizi istiyor."

 

Barın saçını düzeltip ayağa kalktığında "aslında bende sana bunu diyecektim Almila.Bence de artık yola çıksak iyi olacak."

 

"Bence de.Ne kadar erken, benim için bir o kadar iyi." Barın'ın yanından ayrılıp odaya gittiğimde çantamı alarak tekrardan dışarı çıkmıştım.Dışarı çıkmam ile Barın bana döndüğünde "hazır mısın?" Dedi.Kafamı sallarken yanımıza Berfu ile gelen teyzeme bakmıştım.Berfu teyzemin yanında bize doğru yavaş yavaş yürürken, biraz yaklaşıp kucağıma almıştım.

 

"Anne ve baba gidip gelecek tamam mı benim güzel kızım?" Umarım sana söylediğim en büyük yalan olmaz kızım.

 

Berfu'nun yanağından öperken Barın'da yanımıza gelmişti ve Berfu'yu kucağına alarak iki yanağından da öpmüştü.

 

"Babam..." demişti kokusunu içine çekerek."Sana söz geleceğim tamam mı?" Berfu, Barın'a bakıp gülümserken kafasını sallayarak "lızlı geh" demişti.

 

Berfu'nun cümlesi ile gülümserken "gelirim kızım..." dedi ve kokusunu tekrardan içine çekerek teyzeme uzatmıştı.

 

Teyzem Berfu'yu alırken "görüşürüz teyze" Dedim ve Barın ile birlikte dışarı çıktım.

 

Benim için bugün ya her şey tekrardan başlayacaktı ya da sonsuza kadar bitecekti.

 

Barın ile arabaya bindiğimizde vakit kaybetmeden arabayı çalıştırıp sürmeye başlamıştı.

 

Başımı cama yaslarken ortamda büyük bir sessizlik hakimdi.

 

Camdan biraz uzaklaşıp camı açtığımda rüzgarın tenime çarpmasına izin vermiştim.

 

Saçlarım rüzgarla birlikte savrulurken "hasta olmanı istemem" dedi.

 

Sessizlik o an bozulurken "merak etme Barın..." dedim ona dönerek."Hasta olup, başına kalmam."

 

"Her dediğimi ters anlamak zorunda mısın?"

 

Cümlesi ile tamamen ona döndüğümde "ben söylediklerini yanlış anlamıyorum" dedim.

 

"O zaman benimle didişmek hoşuna gidiyor?"

 

"Hayır canım, ne münasebet?"

 

Barın gülmeye başlarken "burdan öyle görünüyor ama!" Dedi bana dönerek.

 

Hem bana bakıp hem arabayı sürdüğünde "sen keşke rüyandan artık uyansan be Barın!" Dedim kafamı sallayarak."Çünkü, sana da yazık oluyor böyle."

 

"Rüyada mıyım, yoksa değil miyim bunu İstanbul'a gidince anlayacağız güzelim."

 

"Güzelim?" Dedim ona dönerek.

 

"Evet... güzelim."

 

"Deme sen bana güzelim falan.

İstemiyorum!"

 

"O nedenmiş? İstediğimi derim.Hem ben demeyeyim de Cüneyt mi desin?"

 

"Ne alaka ya şu an Cüneyt? Hem artık yok Cüneyt falan! Küs benimle o."

 

"Ne, ne, ne? Küs mü?" Sesinde oluşan mutluluk ile bana döndüğünde "yemin et!" Dedi.

 

"Ben yemin etmem.Ayrıca doğru söylüyorum Barın.Sayende Cüneyt kırgın bana."

 

"Sayende derken?" Dedi bana bakarak.

"Ben ne yaptım."

 

"Ne mi yaptın? Adamı evinde dövdün! Hatta dövmekle kalmayıp beni alıp götürdün."

 

Barın kafasını iki yana sallarken "bir yeri yanlış söyledin..." dedi.

 

"Neyi?"

 

"Seni ben alıp götürmedim.Sen, benimle kendi rızan ile geldin."

 

Haklıydı.

Ama ben haklı olduğunu söylerken miydim? Asla.

 

"Ben öyle hatırlamıyorum ama! Sen elimden tutup beni çıkardın oradan.Ben böyle hatırlıyorum."

 

"Ama sende ses çıkarmadın ve benimle birlikte geldin."

 

Yine haklıydı.

 

"Neyse ne! Sonuçta senle geldim ve Cüneyt'i o şekilde bıraktım ve bu yüzden de Cüneyt'in kalbi kırıldı."

 

"Aman! Kalbi kırılmışmış! Daha beter olur inşallah! Onun benden yiyecek daha çok dayağı var ama neyse."

 

Barın'a garip garip bakarken "sana bir şey sorabilir miyim?" Dedim birden.

 

"Sor tabii."

 

"Senin acaba Cüneyt ile zorun ne?"

 

"Benim o dangalak ile hiçbir sorunum olamaz.Sorunum olacak kadar önemsemiyorum kendisini."

 

"E o zaman sorun ne?"

 

Barın cümlem ile birden arabayı durdurduğunda öne doğru hafif bir şekilde savrulmuştum.Dengemi koruyup Barın'a baktığımda "manyak mısın?" Dedim birden korku ile bağırarak."Neden arabayı birden durduruyorsun!"

 

Barın bana döndüğünde "in!" Dedi.

 

Bakışlarım Barın'ı bulurken "neden?" Dedim.

 

Barın derin bir nefes alırken "Almila'cım, güzelim iner misin lütfen?" Dedi.

 

Ne yapmaya çalıştığını anlamasam da arabadan inip Barın'ında inmesini beklemiştim.

 

Barın arabadan inip yanıma geldiğinde arabanın ön kısmına oturarak bana bakmıştı."Cüneyt meselesini burada bitirmek istiyorum Almila."

 

Derin bir nefes alıp verdiğimde "dinliyorum" dedim.

 

"O adamı sevmiyorum Almila.Çünkü, garip bir şey var.İyi birisi değil.Bunu

hissediyorum."

 

"Barın lütfen..." dedim sözünü keserek."O iyi değil dediğin adam benim en zor anımda yanımdaydı.Eğer o olmasaydı ben kim bilir ne yapardım."

 

Barın'ın gözlerinde olan acıyı gördüğümde "konumuz bu değil şu an" dedim söyleyeceği cümlelerin önünü keserek.

"Devam et lütfen."

 

Barın kafasını sallarken "o adamdan seni kıskanıyorum Almila.Görmüyor musun bunu?" Barın'ın cümlesi garip hissetmeme sebep olurken ne diyeceğimi o an bilememiştim.

 

Bir süre sessizlik oluşurken "kıskanmanı gerektirecek hiçbir şey yok Barın" dedim gözlerimi kaçırarak.

 

Barın oturduğu yerden kalkarken bana doğru yaklaşmıştı ve yüzümü elleri arasına almıştı."O adam seni seviyor Almila" demişti birden.

 

Barın'ın cümlesi ile şok geçirirken ellerim ile yüzümdeki ellerini çekmiştim."Sen ne dediğinin farkında mısın Barın?" Dedim birden bağırarak."Bu dediğin dünyanın en saçma şeyi!"

 

"Ben doğruları söylüyorum Almila.Sen ister inan, ister inanma ama gerçek bu! O adam sana aşık!" Barın'ın kurduğu cümle ile yüzüne tokat yapıştırdığımda "o öyle biri değil Barın!" Dedim."O, sırf bana yardım ediyor diye onu böyle bir şey ile itham edemezsin!"

 

Barın'ın yeşil gözleri gözlerimi hedef aldığında "bu tokat canımı yakmadı Almila" dedi."Çünkü, senin gözün gerçeklere karşı kör olmuş.Ne benim gerçeğimi görüyorsun, ne de o adamın iğrenç niyetlerini.Bu yüzden bu tokat benim canımı acıtmadı ama senin canını gerçekleri gördüğün gün acıtacak."

 

Cümlesine karşılık vermemi bile beklemeden yanımdan ayrıldığında arabaya binerek çalıştırmıştı ve benim de binmemi beklemişti.

 

Arabanın içerisinde oturan Barın'a gözlerim dediğinde sadece direksiyona bakıyordu.

 

Burada öylece oturmanın mantıksız olduğunu düşünerek ben de arabaya bindiğimde tek kelime bile etmeden kafamı cama yaslamıştım ve gözlerimi kapatmıştım.

 

Bu yolculuğun bir an önce bitmesini istiyordum ve onun gerçeğini bunları duymamış gibi yaparak bir kerede onun ağzından dinlemek istiyordum.

 

Barından;

 

Hayat her zaman bana karşı çok acımasız olmuştu.

 

Dilediğim hiçbir şey gerçekleşmiyordu ve bu çok canımı sıkıyordu.

 

Almila'ya sarılmak istiyordum ama yapamıyordum.

 

Öpmek istiyordum, öpemiyordum.

 

Sarılıp, kokusunu içime çekmek istiyordum ama bunda bile başarılı olamıyordum.

 

Tıpkı şu an olamadığım gibi.

 

Almila yanı başımda oturuyordu ama ona bakamıyordum bile.

 

Rüzgarın savurduğu saçlarından gelen mis kokusunu içime çekemiyordum mesela.

 

Cama yasladığı yüzünü izleyemiyordum bile.

 

Aklımda olan düşüncelerden sıyrılıp yola odaklandığımda arabayı yavaş sürmeye özen gösteriyordum.

 

Geceden beri uykusuz olduğunu biliyordum.

Bunu gözlerindeki yorgunluktan çok iyi anlamıştım.

 

Yola çıktığımız andan beri aralıksız uyumuştu.

 

İstanbul'a giriş yaptığımızda arada sırada gözlerini aralasa da aramızda hiç konuşma geçmemişti.

 

Uyuma numarası yaptığı zamanda bile hiçbir şey söylememiştim.

 

Sonunda evime varıp arabayı müsait bir yere park ettiğimde arabayı tamamen durdurarak Almila'ya dönmüştüm.

 

Elimi yavaşça Almila'ya doğru uzattığımda "Almila..." demiştim sessizce."Almila, uyan canım geldik."

 

Almila olduğu yerde iyice yayılırken "uyuyorum Barın, görmüyor musun?" Dedi.

 

Kafamı iki yana sallarken arabadan inmiştim ve Almila'nın kapısının önüne gelerek açmıştım.

 

İçeri doğru eğilip bir kolumu bacaklarının altına geçirdiğimde diğer kolum ile de belini sabitlemiştim ve arabadan çıkarmıştım.

 

Almila'nın kolu omzumdaki yerini alırken kafasını göğsüme yaslamıştı.

 

Burnumu yavaşça saçına değdirdiğimde kokusunu içime çekmiştim "bugünden sonra benimle mi kalırsın, yoksa gider misin bilmiyorum Almila.Bu yüzden kokunu ne kadar içime çekersem benim için o kadar iyi."

 

Olduğum yerden ilerleyip evimin kapısının önüne geldiğimde Almila'yı ilk kaçırdığım an gelmişti aklıma.

 

Yine bu eve ilk girişinde kucağımda baygın bir halde yatıyordu.

 

Ama bu sefer bir fark vardı.

 

O zaman kendi isteği ile bu eve giriş yapmamıştı.

 

Ama şimdi ise ne kadar uyuyor olsa da isteyerek benimle gelmişti.

 

Yavaş haraketler ile anahtarı cebimden çıkarttığımda zor da olsa evin kapısını açmıştım ve içeri girmiştim.

 

Kapıyı kapatıp koridorla ilerlediğimde Almila'nın buradayken kaldığı odanın önüne gelerek durmuştum.

 

Yine eski anlar aklıma düşerken burukça gülümsemiştim.

 

Kapıyı açıp, içeri adım attığımda sanki kucağımda hiç tanımadığım o kız vardı.

 

Buraya kaçırarak getirdiğim o kız.

 

İçeri girip yatağa doğru ilerlediğimde Almila'yı yatağa yatırarak pikeyi üstüne örtmüştüm.

 

Saçları beyaz yastığın üzerine düşerken elimi saçlarına getirmiştim ve okşamıştım.

 

"Buraya ilk geldiğinde içinde korku vardı Almila.Gözlerini ilk açtığında bu yabancı olarak gördüğün yerde kalbin korku ile atmıştı.Peki ya şu an? Şu an da korkuyor musun acaba?" Dudaklarımı saçlarına getirip öptüğümde uyuması için odadan çıkarak oturma odasına gelmiştim.

 

Koltuğu yayılıp kafamı yan taraf çevirdiğimde Almila ile burada son kez oturduğum an aklıma düşmüştü.

 

Berfu'nun haberini aldığımda o kadar heyecanlanmıştım ki.

 

Mutluluğumu onunla paylaşmıştım.

Baba olmanın heyecanını ilk onunla tatmıştım.

 

Burukça gülümseyip koltuktan doğrulduğumda gözlerim ile etrafa bakmıştım.

 

Almila ile ilk anlarım hep bu evde olmuştu.

İlk öpüşüm, ilk korkuşum, ilk sevişim...

 

Koltuktan kalkıp mutfağa doğru ilerlediğimde içeri girerek sıcak su kaynatmıştım ve dolabın içerisinde olan kahveyi alarak bardağa boşaltıp, acı bir kahve yapmıştım.

 

Kahveyi dudaklarıma götürüp içtiğimde duyduğum ses ile kapıdan bana bakan Almila'ya dönmüştüm.

 

"Bana yok mu yoksa?" Kapının önünden ayrılıp yanıma geldiğinde tam karşıma oturarak bana bakmıştı."Neden beni uyandırmadın Barın?" Demişti.

 

"Uyandırmaya çalıştım aslında ama sen o kadar yorgundun ki uyanmadın bende seni odaya kadar taşıdım.Biraz da olsa uyuman için."

 

Bardak alıp toz kahveyi içine koyduğumda sıcak suyu dökerek Almila'ya uzatmışım.

 

Almila kahve bardağını alıp içtiğinde "nasıl hissediyorsun kendini?" Dedim merak ettiğim soruyu sorarak.

 

Almila bir bana bir de önünde duran kahveye baktığında "garip..." demişti."Burası hem bana yabancı gelip hemde nasıl çok tanıdık geliyor bilmiyorum."

 

"Seni buraya getirerek kötü anlarını yaşattım değil mi?"

 

"Hayır diyemeyeceğim Barın.İçeride uyandığım ilk an o odada olmak bana eski anlarımı hatırlattı." Bana dikkatlice baktığında "hemde iyi anlarımı..." dedi cümlesine devam ederken."Tüm duyguları içimde barındırıyorum aslında."

 

Kahve bardağını dudaklarıma götürüp içtiğimde "peki hazır mısın?" Dedim.

"Hikayeyi en başından soluksuz dinlemeye?"

 

Almila kafasını sallarken "hazırım..." dedi.

"Seni dinleyeceğim Barın.Yeter diyip çekip gitmeyeceğim."

 

"Söz mü peki?"

 

"Söz."

 

"Desene o zaman bol bol kahve yapıp içeceğiz."

 

Almila bana bakıp güldüğünde yüzünün her detayını izlemiştim.

 

O kadar güzeldi ki...

Gülmek bir insana anca bu kadar yakışırdı.

 

"Dinliyorum o zaman..." dedi.Gözlerinde oluşan endişe her şeyi açıkça belli ediyordu aslında.

 

Ne söylerse söylesin duyacağı gerçekler beni affetmesi için bir sebep olmalıydı aslında.

 

Gerçekleri bilmesine rağmen bir kere de bende duymak istiyordu.

 

"Ben daha çocuktum Almila..." dedim cümleme başlayarak."Küçük bir çocuk olarak tek bir korkum vardı.O da annem gibi babamı kaybetmek.Çünkü, biliyordum ki eğer babam da giderse tek kalacaktım.

Yanımda hiçkimse olmayacaktı." Almila beni dikkatlice dinlerken devam etmiştim cümlelerime."Ben annemi hiç görmediğim hâlde onun acısını kalbimde taşıdım.Eğer babamı kaybedersem onun acısına nasıl dayanırdım bilmiyorum." Almila'ya bakmaya devam ederken elinde duran bardağı sıkıca tuttuğunu görmüştüm.

 

"En büyük korkum gerçekleşti Almila..." Dedim."En büyük korkumu ben tam on sekiz yaşındayken yaşadım.Babamın ölüm haberini aldım ama eceli ile falan değildi.

Öldürülmüştü." Almila'nın gözlerine baktığımda yanağına akacak olan yaşın hazır olduğunu görmüştüm.Kendini zorluyordu, ağlamamak için çaba sarf ediyordu.

 

"Ben babamın ölüm haberini almadan önce babanın yanına gitmiştim.Neden biliyor musun?" Dedim.Almila kafasını iki yana sallarken "neden?" Dedi zar zor yutkunarak.

 

Gülümserken "yardım için..." dedim.

"Yardım istemek için gittim Almila.Çünkü, baban ile babam arkadaştı.Ortak olmuşlardı." Almila bakışlarını kaçırırken "babanın gözlerine bakarak 'bana yardım et Mirza Amca' dedim." Tekrardan burukça güldüğümde "peki baban ne yaptı biliyor musun?" Dedim."Kabul etti! Benimle birlikte sanki babamı o öldürmemiş gibi her yeri aradı.Babamı bulmaya çalıştı." Almila'ya ağlamaya başladığında "sonra bir baktım ki babamı öldüren aslında Mirza Amca'ymış! Babamın katili babamı benimle birlikte aradı Almila ve ararken en ufak bir pişmanlık bile duymadı."

 

Almila'nın gözlerinde oluşan çaresizlik benim de canımı yakarken "ben zaten yalnız kalmıştım Almila..." dedi."Yalnız kalmışken Mirza Amca'nın böyle davranması benim canımı o kadar çok yaktı ki..."

 

"Sende bunun için intikam almak istedin öyle mi?" Sesi titrerken cevap vermemi beklemişti.

 

"Salak yerine koyulmuş gibi hissettim kendimi..." dedim açıklama yapma ihtiyacı duyarak."Mirza Amca o gün benimle her yeri arayınca, benimle dalga geçiyormuş gibi hissettim.Bunun bedelini ödemeli dedim kendi kendime.Hem babamı öldürüp hemde benimle dalga geçmesinin bedelini ödemeli dedim!" Sesim yüksek çıkarken kafamı iki yana sallamıştım."Sonra bir baktım ki kendini öldürmüş.Ben daha intikamımı bile alamadan kendini asmış! Sırf hapise girmemek için ölmeyi tercih etmiş!"

 

"Babam öldüğünde için soğumadı mı peki?" Sorduğu bir diğer soru ile kafamı iki yana sallamıştım."Soğumadı Almila, soğumadı.

Çünkü, eceli benim elimden olsun istemiştim!"

 

Kafasının sallarken "peki benden intikam alma fikri nereden geldi aklına?"

 

"Mirza Amca öldükten sonra evinizin önüne gelmiştim.Aslında amacım anneni sürekli olarak kontrol etmekti.Çünkü, neden bilmiyorum ama garip bir şey varmış gibi hissediyordum.Bir terslik varmış gibi geliyordu bana." Elimde duran kahveyi tekrardan dudaklarıma götürdüğümde "seni gördüm..." dedim."Hayatımda ilk defa seninle karşılaştım.Dışarı çıkmış baban için ağlıyordun.Baban ve babam ortak olmasına rağmen birbirimizi hiç görmemiştik.Sen dil eğitimi için yurtdışındayken bende spor eğitimi alıyordum ve bu yüzden birbirimizi hiç görmemiştik.Varlığını o kadar unutmuştum ki, seni ilk gördüğümde afallamıştım..." Almila'ya baktığımda burukça gülümsemişti."O an intikamım için en doğru insanın sen olacağını düşünmüştüm Almila.Salak kafam işte! Gözüm o kadar kör olmuştu ki doğrunun bu olduğunu kendime sürekli olarak aşılamıştım."

 

Eliyle göz yaşlarını silerken durmuştum ve Almila'ya bakmıştım.Bakışları beni bulurken "devam et..." demişti sadece.Kafamı sallarken derin bir nefes almıştım ve kaldığım yerden konuşmaya devam etmiştim.

 

"Seni sürekli olarak takip ettim.Nereye gidersen git hep arkandaydım.Yediğin yemeği, içtiğin içeceği, kısacası sevdiğin her şeyi öğrenmek için çabaladım."

 

Olduğum yerden kalkıp Almila'ya baktığımda "hadi gel..." dedim.

Almila anlamasa da üstelememişti ve beni takip etmişti.

 

Koridordan ilerleyip kilitli olan kapının önüne vardığımda "burası kilitli oda değil mi?" Dedi bana bakarak."Beni kaçırdığın zaman bu kapının önüne gelmiştim ama kilitli olduğu için içeri girememiştim.Hep merak etmiştim neden kilitli olduğunu."

 

"Merakını gidermek ister misin?" Dedim bende Almila'ya bakarken."Bu odada ne var bilmek ister misin?"

 

Kafasını sallarken cebimden anahtarımı çıkartarak kapıyı açmıştım ve içeri girmiştim.Kapıda bana bakan Almila'yı gördüğümde "ne bekliyorsun orada? Girsene içeri..." dedim.

 

Almila tedirgin bir şekilde içeri girdiğinde gözleri duvarlara değmişti.Şok olduğu yüz hatlarından belli olurken tam karşısında duran fotoğrafının önüne gitmişti ve bana bakmıştı.

 

"Ama bu..."

 

"Bu babandan sonra dışarı çıktığında ki ilk gülümsediğin fotoğraf..."

 

Almila'nın yanına gidip fotoğrafın hemen yanında duran bir diğer fotoğrafı gösterdiğimde "bu da babandan sonraki katıldığın ilk parti..." dedim.

 

Almila korku ile bana baktığında "sen bunları bunca yıl bu odada kilitli mu tuttun?" Dedi.

 

Kafamı sallarken "her adımında seni takip ettiğimi söylemiştim Almila..." dedim gözlerine bakarak.

 

Almila bakışlarını benden çekip masanın üzerinde duran çizimlere baktığında "bu... bunu hangi ara çizdin sen?" Dedi.

 

"Hatırlıyor musun? Bir gün odamda girmiştin ve beni çizim yaparken yakalamıştın.Bana ne çizdiğimi sormuştun ve bende geçiştirmiştim." Beni dikkatlice dinlerken "bunları çiziyordum işte..." dedim gülümseyerek.

 

Almila kafasını iki yana sallarken "intikam almak için yanıp tutuşan bir insan neden resmini çizer aklım almıyor Barın! Ben gerçekten kafayı yemek üzereyim! Yaptıklarını bir türlü aklım almıyor! Amacını bir türlü anlayamıyorum."

 

"Almila bak ben ilk başta intikam almak istiyordum bunu kabul ediyorum ve inkarda etmiyorum zaten ama intikam gözümü o kadar kör etmişti ki ilk başlarda sana aşık olduğumu anlamadım bile! Hatta anlamak istemedim. Sürekli olarak aklıma babamı getirdim.İçten içe kendime bunu sürekli aşıladım ve kendime bile yalan söyledim ben!" Almila'ya yaklaşıp elimi yanaklarına yerleştirdiğimde "ben sana aslında hep aşıktım Almila..." dedim gerçeği bir kere daha itiraf ederken."Senin Alp ile fotoğraflarını her çektiğimde kalbim o kadar çok acıyordu ki..."

 

"O zaman neden beni kaçırdın?" Göz yaşları elimi ıslatırken yanağında olan yaşları silmiştim."Seni ilk kaçırdığımda öptüğüm günü hatırlıyorsun değil mi?" Dedim.

"Banyoda seni ilk öptüğüm zaman aslında tek bir amacım vardı.Bir şeyler hissediyor muyum, yoksa hissetmiyor muyum? Bunu öğrenmek istemiştim."

 

"Öğrenebildin mi peki?"

 

"Öğrendim..." dedim kafamı sallarken."Seni aslında ne kadar çok sevdiğimi öğrendim ben Almila.Sana ne kadar çok aşık olduğumu öğrendim."

 

"O yüzden mi beni göndermek istedin evime? Seni serbest bırakıyorum demiştin bana.Bu yüzden mi?" Hıçkırıkları arasında konuşurken "bu yüzdendi..." dedim."Bu yüzdendi güzelim benim."

 

"Ceyda bana beni düğün gününde bırakacağını söylemişti ama..."

 

"İntikamımın içinde bu vardı çünkü.

Ceyda'ya her şeyi anlatırken bunu söylemiştim."

 

"Sana bir şey daha sormak istiyorum..." dedi benden biraz uzaklaştı ve gözlerime baktı."Benimle birlikte olduğun gün içinde biraz bile olsa intikam aşkı var mıydı?"

 

Kafamı iki yana sallarken "asla!" Dedim kendimden emin bir şekilde."Ben sana her dokunduğumda sadece kalbimde olan hislere inandım.Seni ne kadar sevdiğimi sürekli olarak kendime fısıldadım.Ben bu kızı seviyorum dedim her zaman." Almila'ya yaklaşıp kendime çektiğimde "ben sana aşık olduğum için dokundum..." dedim kulağına doğru fısıldayarak.

 

Almila'nın yüzü yüzüme değerken gözlerinde oluşan o tutkuyu görmüştüm aslında ama hiçbir şey yapmamıştım.

Çünkü, ilk hamleyi Almila'dan beklemiştim.

 

Almila bana bakarken birden gözleri arka tarafa odaklanmıştı.Benden ayrılıp ileriye doğru gittiğinde dolabın üst kısmında olan bilgisayarı eline almıştı.

 

Bakışları beni bulurken "bu ne böyle?" Dedi."Neden bu odada?"

 

Almila'ya bakıp yutkunduğumda "önemli bir şey değil..." dedim.

 

Almila'ya doğru ilerleyip bilgisayarı aldığımda "hadi gidelim artık..." Dedim ve Almila'yı odadan çıkarttım.

 

Odadan çıkıp salona geldiğimizde telefonumun çalması ile gelen aramaya bakmıştım.Mert'in arıyor olduğunu gördüğümde açarak "efendim?" Dedim.

 

"Barın senin bu kızın neden sürekli ağlıyor?" Arkadan gelen ağlama sesini duyduğumda "benim kızım neden ağlıyor Mert?" Dedim sinirle.

 

 

"Allah, Allah!" Dedi."Benim sesim oraya gelmiyor mu Barın ya? Bende sana aynı soruyu soruyorum çünkü.Neden ağlıyor?"

 

"Ulan gerzek! Ben nereden bileyim neden ağlıyor? Hem Berfu neden senin yanında?"

 

"Barın'cım hani ben onun amcası oluyorum ya! Ne kadar affedilmesem de dayısı da oluyorum.Sence benim yiğenimi görmem mantıklı değil mi canım benim?"

 

Gözlerimi devirirken "şu telefonu kapat ve Berfu ile ilgilen!" Dedim sinirle."Boş boş konuştun zaten.Kafa bu kafa! Dayanmıyor öyle her şeye!"

 

"İyi be tamam! Seni arayanda kabahat zaten.Kapat şu telefonu.Tuttun beni de hatta boşu boşuna!" Telefondan gelen kapanma sesi ile tam küfür edecektim ki etrafta Almila'yı göremediğim için durmuştum ve etrafa bakmıştım.

 

"Almila?" Dedim seslenerek."Neredesin?"

 

Aklıma gelen ile koşarak odaya ilerlediğimde Almila'nın videoyu açmış, yerde oturuyor olduğunu görmüştüm.

 

Yavaşça ilerleyip tam arkasında durduğunda "otursana..." dedi."Beraber izleyelim."

 

Hiçbir şey söylemeden yanında oturduğumda bilgisayardaki kayıtlarımı onunla birlikte izlemeye başlamıştım.

 

'Bugün Almila gideli tam bir hafta oldu.Onu hiçbir yerde bulamıyorum.Nerede bilmiyorum, ne yapıyor bilmiyorum!'

 

Almila ağlamaya başlarken derin derin nefesler alarak videoyu izlemeye devam etmişti.

 

'Neredesin güzelim? Seni o kadar çok merak ediyorum ki...'

 

Bir diğer videoya geçtiğinde merakla ekrana bakmaya devam etmişti.

 

'Bugün tam olarak iki hafta oldu.Kokunu almayalı, güzel yüzünü görmeyeli tam iki hafta ...'

 

Bir diğer videoya geçtiğinde gizlice yanağımdan akan yaşı silmiştim.

 

'Bir ay oldu Almila.Tam bir ay! Her yerde seni arıyorum! Hiç mi özlemedin beni? Hiç mi beni delice seven bu adam, bensiz ne yapıyor demedin?'

 

Ve sonra bir diğer videolara...

Bu şekilde kaç video izlediğini sayamamıştım bile ama her bir tuşa basmasında onun kalbi nasıl acıyorsa, benimki de öyle acımıştı.

 

'Tam tamına bir sene oldu.Sensiz geçen bir sene bana bir ömür geldi Almila.Peki ya sana? Sana da öyle mi geldi?'

 

Eliyle göz yaşlarını sildiğinde bana bakmadan bir diğer videolara hızlıca geçiş yapmıştı.

 

Almila yanımda her ağladığında bu videoları çektiğim için kendimden bir kere daha nefret etmiştim.

 

Her seferinde Almila'yı ağlattığım için kendime küfürler savurmuştum.

 

'Bebeğimiz kız mı yoksa erkek mi oldu diye o kadar merak ediyorum ki...'

 

'İsmini ne koydun mesela? Eminim çok güzel bir isim vermişsindir çocuğumuza.'

 

Elimde duran patikleri videoda gösterdiğimde ağlamaya başlamıştım.

 

'Bunu bebeğimizin o minik ayağında görmeyi o kadar çok isterdim ki...'

 

Almila videoları her geçtiğinde canı çok daha fazla yanıyordu ve ben bunu görüyordum.

 

Bu duruma daha fazla dayanamayıp bilgisayarı tam kapatacaktım ki "dur!" Dedi bana bakarak."Bir tane daha izlemek istiyorum Barın!"

 

'Merak ediyorum Almila.Bebeğimizin ilk yürümelerini, ilk konuşmalarını ya da ilk anne baba demesini videoya aldın mı?'

 

Almila bana bakarken gözünden yanağına bir damla yaş düşmüştü.Gözlerine baktığımda hissettiği acıyı anlamıştım.

 

'Benden bu kadar nefret ettiğin için videoya almamış olabilirsin ama hiç sorun değil.Sen bebeğimizin yanında ol, mutlu ol, bu bana yeter! Seni seviyorum güzelim.Her nerede olursan ol seni hep seveceğim.Eğer bensiz mutluysan ben sana çektiğim bu videolar ile yaşamaya da razıyım.Kendine iyi bak olur mu? Aynı zamanda çocuğumuza da.'

 

Video bittiğinde daha fazla izlemesin diye bilgisayarın ekranını hızlıca kapattığımda, Almila bana bakarak birden ağlamaya başlamıştı.Ona yaklaşıp sıkıca sarıldığımda "ağlama..." Dedim çaresizce.

"Lütfen ağlama...."

 

"Kendimi asla affetmeyeceğim Barın! Sana bunları yaşattığım için kendimden her zaman nefret edeceğim!"

 

Almila'dan ayrılıp yüzünü avuçlarımın arasına aldığımda "sakın..." dedim."Sakın bunu yapma! Bu yaşadıklarımızın tek sorumlusu benim! Senin hiçbir suçun yok."

 

"Barın ben iki yıl boyunca senden nefret etmeye çalıştım.Ben bunun için çabalarken sen her zaman acı çektin."

 

Kafasını iki yana salladığında bana baktı.

 

"Ben senden kaçmaya çalıştım.

Sen ise beni bulmaya."

 

"Ben mutsuz olmanı istedim.

Sen ise benim mutlu olmamı diledin."

 

"Ben bebeğimizi hak etmediğini düşündüm.

Sen ise bebeğimizi..."

 

Tekrardan ağlamaya başladığında bu sefer yüzümü avuçları arasına alan Almila olmuştu.

 

Kıpkırmızı olmuş gözleri ile bana baktığında "bundan sonra bebeğim babası ile büyüyecek" dedi.

 

Almila'nın cümlesi beni dünyanın en mutlu insanı yaparken "beni affediyor musun yani?" Dedim.

 

Kafasını sallarken "affediyorum tabii şapşik!" Dedi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

 

Almila'nın beni öpmesi ile yanağıma bir damla yaş düştüğünde sarhoş olduğum dudaklarını özlediğimi fark etmiştim.

 

Dudaklarımız birbirine iki yılın ardından sonra kavuştuğunda dudaklarımın arasında dudakları tekrar yuva yapmıştı.

 

Eli saçlarımda gezintiye çıkarken kendime çekerek kucağıma oturmasını sağlamıştım.

 

Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında hiç vakit kaybetmeden hızlıca boynundaki yerimi almıştım.

 

Dudaklarım boynunda gezintiye çıkarken sırtı yer ile çoktan buluşmuştu.Yavaşça üstüne çıkıp dudaklarımızı birleştirdiğimde "seni seviyorum..." dedi.

 

İki yıl boyunca bu kelimeyi duymayı deli gibi istemiştim.

 

Hatta korkmuştum.

Ya bu kelimeyi bir daha duyamazsam diye düşünmüştüm.

 

Dudakları dudaklarımdayken biraz çekilerek "seni seviyorum..." dedim fısıldayarak."Hemde deli gibi seviyorum."

 

Üstümde duran tişörtü hızlı bir hamle ile çıkarttığında elleri boynumdaki yerini almıştı.Dokunuşları alev gibiydi ve yakıyordu.

 

Bende hızlı bir hamle ile üstündekini çıkarttığımda tenine sıcak öpücüklerimi kondurmuştum.

 

Almila'nın nefesi nefesime değerken bir kere daha vuslatın tadına varmıştık.

 

Ama bu sefer ihanet yoktu.

Bu sefer yalan yoktu.

 

Sadece Almila, ben ve gerçeklerimiz vardı.

 

Bölüm sonu...

 

Merhaba arkadaşlar.

Yeni bir bölüm ile sonunda karşınızdayım.

 

Yazarken en mutlu olduğum bölümlerden birisi oldu.

 

Umarım sizde Almila ve Barın'ın kavuşmasına mutlu olmuşsunuzdur...

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

 

Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere...

Kendinize iyi bakın. 🤍

Bölüm : 27.09.2024 19:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Aleyna Ay 🌙 / ❄️ Mübrem: Vazgeçilmez 1 ❄️ / Bölüm 57: “Kavuşma”
Aleyna Ay 🌙
❄️ Mübrem: Vazgeçilmez 1 ❄️

71.95k Okunma

3.02k Oy

0 Takip
71
Bölümlü Kitap
Bölüm 1: “İlk Karşılaşma”Bölüm 2: “Korku”Bölüm 3: “Kaçırılma”Bölüm 4: “Yeşil Gözlü Adam”Bölüm 5: “Cevabı Olmayan Sorular”Bölüm 6: “Plan”Bölüm 7: “Acı”Bölüm 8:”Korku”Bölüm 9: ”Sığınak”Bölüm 10: “Öpücük”Bölüm 11: “Saldırı”Bölüm 12: “Yardım”Bölüm 13: “Hüzün”Bölüm 14: “Ayrılık”Bölüm 15: “Hesaplaşma”Bölüm 16: “Hayal”Bölüm 17: “Nefret”Bölüm 18: “Barın”Bölüm 19: “Kabus”Bölüm 20: “Şapkalı Adam”Bölüm 21: “Kıskançlık”Bölüm 22: “Yakınlaşma”Bölüm 23: “Hisler”Bölüm 24: “Acı”Bölüm 25: “Gerçekler”Bölüm 26: “Mektup”Bölüm 27: “Şüphe”Bölüm 28: “Vicdan Azabı”Bölüm 29: “Vuslat”Bölüm 30: “Yıkım”Bölüm 31: “Kırgınlık”Bölüm 32: “Yalnız”Bölüm 33: “Hasta”Bölüm 34: “Öfke”Bölüm 35: “Hastahane”Bölüm 36: “Kötü”Bölüm 37: “Silah”Bölüm 38: “Tercih”Bölüm 39: “Kurtuluş”Bölüm 40: “Yakarış”Bölüm 41: “Mecburiyet”Bölüm 42: “Özür”Bölüm 43: “Yemek”Bölüm 44: “Ortaklık”Bölüm 45: “Dosya”Bölüm 46: “Doğum Günü”Bölüm 47: “Yeni Başlangıçlar”Bölüm 48: “Yıllar”Bölüm 49: “Tepe”Bölüm 50: “Geçmişten Kalan”Bölüm 51: “Eski Arkadaşlıklar”Bölüm 52: “Varlığını Hissetmek”Bölün 53: “Tekrar Karşılaşmak”Bölüm 54: “Eski Aşklar”Özel Bölüm: “Geçmiş”Bölüm 55: “Baba ve Kızı”Bölüm 56: “Bağ”Bölüm 57: “Kavuşma”Bölüm 58: “Eğlenmek”Bölüm 59: “Kardeş”Bölüm 60: “Kimsesizlik Hissi”Bölüm 61: “Derin Duygular”Bölüm 62: “Oyun”Bölüm 63: “Kaybetmek”Bölüm 64: “Geçmeyen Acı”Bölüm 65: “Kar Tanesi”Bölüm 66: “Tesadüf”Bölüm 67: “Affedememek”Bölüm 68: “Kalp Kırıklığı”Bölüm 69: “Yılbaşı”Bölüm 70: “Final”
Hikayeyi Paylaş
Loading...