60. Bölüm

Bölüm 59: “Kardeş”

Aleyna Ay 🌙
aleynay0

 

Dün hayatımın en güzen anını yaşamıştım.

İki yıl boyunca çektiğim tüm acıları unutmuştum.

 

Benliğime kavuşmuştum.

Barın'a kavuşmuştum.

 

İstanbul'dan İzmir'e gelmek için yola çıktığımızda içimde bir hüzün oluşmuştu.

 

İki yıl önce bu şehirden kurtulmak isterken, şimdi bu şehirden gitmek istememiştim ama bir yandan da kızıma kavuşmak için sabırsızlanıyordum.

 

Yoldan gözlerimi ayırıp çalan şarkıyı durdurduğumda "ne kadar yolumuz kaldı?" Dedim Barın'a bakarken.

 

Barın yoldan bir an olsun gözlerini ayırmazken "yarım saat..." demesi üzerine gözlerimi kapatıp kafamı cama yaslamıştım.

 

Uyumaya çalışırken arabanın birden durması ile gözlerimi açarak Barın'a baktım.

 

"Bir şey mi oldu?" Dedim neden durduğunu anlamaya çalışırken.

 

Barın'a yönelttiğim soru ile Barın kafasını iki yana sallamıştı.

 

"Bir şey olmadı Almila ama sanki sende bir gariplik var."

 

"Nasıl yani?"

 

"Mutsuz gibisin." Elini saçıma getirip saçım ile oynadığında "hayır..." dedim gülümseyerek."Mutsuz değilim.Sadece içimde bir huzursuzluk var.Sanki... sanki böyle kötü bir şey olacakmış hissi dolaşıyor beynimde."

 

Barın biraz daha bana dönüp beni dikkatlice dinlemeye başladığında "İstanbul'dan yola çıktığımızda hiçbir şey yoktu ama İzmir'e yaklaştıkça bu his beni boğuyormuş gibi oldu."

 

Barın ellerini yüzüme yerleştirip gülümsediğinde "içindeki o kötü hissi atmalısın..." dedi bana huzur veren sesi ile."Çünkü, eğer kötüyü çağırırsan o gelir.Derin bir nefes al ve kendine hiçbir şeyin olmayacağını fısılda tamam mı?" Kafamı sallayıp derin bir nefes aldığımda "hiçbir şey olmayacak..." Dedim yeşil gözlerine bakarak ama biliyordum ki bunu söylesem bile içimde olan sıkıntı asla geçmeyecekti.

 

Barın eski konumunu geri alıp arabayı sürmeye başladığında sonunda İzmir'e varmıştık.

 

Arabadan inip evin kapısına kadar geldiğimizde kapıyı çalarak açılmasını beklemiştik.

 

Kısa bir bekleyişin ardından kapı Beril tarafından açıldığında ağzım açık bir şekilde saçı başı dağınık olan Beril'e bakmıştım.

 

Beril eli ile saçlarını düzeltip bana doğru yaklaştığında "hoşgeldiniz hanımefendi!" Diyip Barın'a bakmıştı."Sizde hoşgeldiniz beyefendi! Nasılsınız iyi misin? Umarım keyfiniz yerindedir!" Diyip göz devirdiğinde içeri doğru yürüyerek gitmişti.

 

Kafamı çevirip bana garip garip bakan Barın'a baktığımda "ne var ya?" Dedim çemkirerek."Bana ne bakıyorsun?" İçeri girip Beril ve Mert'in yanına geçtiğimde gördüğüm manzara karşısında gülmemek için kendimi zor tutmuştum.

 

Mert, Berfu'nun altını değiştirmeye çalışırken bir yandan söyleniyordu bir yandan ise pis olan bezi kapatıyordu.

 

Bezi kapatıp tam kenara koyduğunda eline aldığı ıslak mendille bakışlarını bana yönlendirmişti.Hem elini silip hem gözlerini kıstığında "bak, bak,bak!" Dedi Beril'e dönerek."Kimleri görüyoruz aramızda.

Hoşgeldiniz Almila Hanım!" Gülmemeyi çalışıp ciddi bir tavır aldığımda "hayırdır?" Dedim gözlerim ile evi göstererek "savaştan falan mı çıktınız?"

 

Mert tek kaşını kaldırıp bana baktığında "bak, bak, bak!" Dedi."Hem suçlu hem güçlü."

 

Göz devirip Mert'e baktığımda "ay ne abarttınız!" Dedim."Alt tarafı bir gün çocuk baktınız! Sanki dersin verdik eline on tane bebek!"

 

Barın tam karşımızdaki koltuğa geçip oturduğunda Mert ağzı açık bir şekilde hem Barın'a hemde bana bakmıştı.

 

"Şuna bak ya!" Dedi Beril'e şikayette bulunarak."Bebek bıraktık diyor bir de.Ne bebeği be canavar bu canavar!"

 

"Sen..." dedim elimi belime yerleştirerek.

"Benim Berfu'ma canavar mı dedin yoksa benim kulaklar yanlış mı duydu?"

 

"Ben..." dedi ayağa kalkarken."Senin çocuğuna canavar dedim!" Eliyle saçını düzeltip bana baktığında "gözüme uyku girmedi Berfu Hanım sayesinde.Çünkü neden?" Dedi soru sorarak.

 

"Neden?"

 

"Hanımefendi uyumamak için elinden gelen her şeyi yaptı.Ah ah..." dedi Barın'a dönerek."Barışmanızın bedeli benim bu uykusuz gözlerim olmamalıydı!"

 

Bakışlarım ikisi arasında mekik dokurken Mert bana bakıp gülümsemişti ve kollarını açarak "yengem!" Diye bağırmıştı ve bana sarılmıştı.

 

Mert'in sarılması ile bende ona sarıldığımda "uzun zamandır sana yenge diyeceğim günü bekliyordum!" Dedi ve benden ayrılarak yanağımı sıktı.

 

"Ne yani barışacağımızı biliyor muydun?" Dedim gülerek.

 

"Tabii ki! Unutma bizim dünyamızdaki hikayemizde başrol dört kişi.Beril, ben, sen ve Barın." Eliyle saçlarını düzelttiğinde "biliyorsun Beril ve ben zaten biriz.Geriye diğer başroller yani sen ve Barın kalıyordunuz." Güldüğünde "adım kadar emindin yani" dedi.

 

Beril'de yanıma geldiğinde "ortamı duygusallaştırma işin bittiğinde haber ver olur mu?" Dedi ima ile Mert'e bakarak.

 

Mert 'neden' der gibi baktığında "bu güzel haberi kutlamak için tabii ki de!" Dedi heyecan ile bağırarak.

 

Mert, Beril'in cümlesi ile göz devirdiğinde "aman sanki ne dedim!" Dedi ve Barın'ın hemen yanında duran koltuğa oturdu.

 

Mert'in oturması ile Beril bana döndüğünde bana sıkıca sarılmıştı.

 

"Duygusallaşmak istemem ama şunu söylemek istiyorum ki o kadar mutlu oldum ki kuzum senin adına.Mutluluğumu kelimelere bile dökemiyorum." Beril'in cümlesi ile gülümsediğimde önceden bana söyledikleri aklıma gelmişti.

 

Beril'den ayrılıp ona baktığımda "bana Barın ile ilgili sürekli bir şeyler anlatmaya çalıştın ama ben hiçbirini dinlemedim ve kafamın dikine giderek bildiğimi okudum.Oysaki sen Barın'ın acılarını gören kişiler arasındaydın." Saçımı düzeltip beni izleyen Barın'a baktığımda "eğer seni, sizi dinleseydim belki her şey şu an çok farklı olabilirdi." Bakışlarım tekrardan Beril'i bulduğunda "iyi ki benim arkadaşımsın!" Dedim ve tekrardan sıkıca sarılarak Beril'den ayrıldım.

 

Bakışlarım yavaş yavaş ayağa kalkmaya çalışan Berfu'yu bulduğunda dikkatlice izlemeye başlamıştım.Berfu ayağa kalkıp minik ayakları ile Barın'a doğru ilerlediğinde "baba..." diyerek ayaklarının dibine kadar gitmişti.

 

Barın, Berfu'yu kucağına alıp oturttuğunda "miniğim..." dedi saçlarını öperek."Baba seni çok özledi."

 

Berfu küçük elleri ile Barın'ın kıyafetini tuttuğunda "ösledim..." diyerek kafasını Barın'a yaslamıştı.

 

Berfu'nun tatlı tatlı konuşmaları beni mutlu ederken "annem..." diyerek yanına gitmiştim ve yanağına öpücük kondurmuştum.Küçük ellerini ellerimin arasına aldığımda "bende seni çok özledim biliyor musun?" Küçük ellerini öptüğümde "bende ösledim" demesi ile yanağına öpücük kondurarak geri çekilmiştim.

 

Bakışlarım Beril'i bulurken "teyzem nerede?" Dedim.

 

"Market alışverişi için dışarı çıkmıştı.Gelir birazdan."

 

Kafamı sallarken "acıktınız mı?" Diye sordu Beril bize bakarak.

 

Kafamı tekrardan salladığımda "hemde çok acıktım" dedim.

 

"O zaman bir şeyler hazırlayayım ben size."

 

"Bende geleyim" diyip Beril'in peşinden ilerlediğimde mutfağa girerek tezgaha yaslanmıştım ve dolaptan bir şeyler çıkaran Beril'i izlemeye başlamıştım.

 

Beril'in bakışları sürekli olarak bana değdiğinde elinde duran ürünleri bırakarak "Almila sen iyi misin?" Dedi.

 

Beril'e bakarken "iyiyim..." demiştim tebessüm ederek."Neden ki?"

 

"Bence iyi değilsin.Seni tanıyorum ve buradan bile iyi olmadığını anlayabiliyorum." Bana doğru ilerleyip elimi tuttuğunda "dostuna ne olduğunu anlatmayacak mısın?" Dedi.

 

Gözlerini gözlerimden çekmezken "gerçekten bir şey yok Beril..." Dedim.

"Sadece bugün içimde bir sıkıntı var o kadar.Barın'a da söyledim aslında.Sanki, böyle kötü bir şey olacakmış gibi.Bir türlü anlam veremiyorum." Derin bir nefes aldığımda "umarım hayra çıkar..." dedim sessizce.

 

"Eğer içinde oluşan sıkıntıyı sürekli olarak söylersen gerçekleşir.O yüzden düşünmemeye çalış kuzum olur mu? Hem eminim ki kötü bir şey olmayacak."

 

"Umarım..." cümlemi kurmam ile kapı açılma sesi geldiğinde kısa bir süre içerisinde teyzem mutfağa girmişti.

 

Elinde duran poşetleri kenara koyarken "kızım..." diyerek bana sarıldığında "hoşgeldiniz..." dedi.

 

Teyzemden ayrıldığımda "ay kızım zaten güzeldin iyice güzel olmuşsun.Barışmak size çok iyi geldi!" Dedi büyük bir mutluluk ile.

 

"Değil mi Yelda Teyze..." dedi Beril beni kendine çekerek."Kuzuma çok iyi geldi Barın'a kavuşmak."

 

Gülerek kafamı iki yana salladığımda teyzemin cümlesi ile ona dönmüştüm."Bu arada kızım..." dedi bana doğru dönerek "Cüneyt ile konuşabildin mi?"

 

Kafamı hayır anlamında iki yana salladığımda "hayır..." dedim "neden ki?"

 

"Bugün beni aradı.Sana ulaşmaya çalışmış ama açmamışsın."

 

"Allah, Allah..." dedim."Neden aradı ki acaba? Ayrıca telefonumun çaldığını bile duymadım teyze ben."

 

"Sen en iyisi ona geri dönüş yap kızım.Belki önemli bir şeydir."

 

Kafamı salladığımda mutfaktan çıkarak çantama doğru yönelmiştim.Çantamı açıp telefonu çıkardığımda sessizde olduğunu görmem ile sesi açmıştım ve Cüneyt'i arayarak kulağıma götürmüştüm.

 

Birkaç çalma sonucunda telefon açıldığında "Oo Almila Hanım..." dedi gülerek."Bana geri dönüş yapmanız ne büyük bir şeref." Sesinden içkili olduğunu anladığımda "Cüneyt..." diyebilmiştim sadece."Sen iyi misin?"

 

"İyi olmam umrunda mı ki?" Tekrardan güldüğünde "iyi değilim!" Dedi."İyi olmama izin vermedin!"

 

"Cüneyt..." diyerek cümleme devam edecektim ki telefonun kapanma sesi ile telefonu kulağımdan çekmiştim.

 

Beril yanıma gelip "noldu?" Diye sorduğunda "bilmiyorum ki..." dedim kafamı sallayarak."Ama sesi çok kötü geliyordu ve içmişti."

 

"Ne?" Dedi şaşırarak."İçmiş miydi?" Kafamı evet anlamında salladığımda "Beril ben en iyisi gidip bir bakayım." Olduğum yerden tam haraket edecekken Beril'in kolumdan tutması ile durmuştum.

 

Bakışlarım Beril'i bulurken "Almila saçmalama istersen!" Dedi."Kendin diyorsun içmiş diye.Ya sana bir şey yaparsa? Söyler misin tek gitmene nasıl izin vereyim?"

 

"Beril saçmalama istersen..." dedim şaşkınlıkla karışık kızgın çıkan sesimle.

"Cüneyt'ten bahsediyoruz burda.Bana yardım eden adamdan yani! Nasıl bana zarar verebilir ki?"

 

"Almila, bak sana hep dedim, hepte diyorum, hepte diyeceğim.Cüneyt iyi birisi değil! Adam olduğu yerde resmen tiyatro sergiliyor.Sende bu drama inanıyorsun! O adam sana aşık farkında değil misin? Sence içkili hali ile niye seni arıyor.Bunu hiç düşündün mü?"

 

"Arkadaşım ya hani Beril!" Dedim cümlemi vurgularken."Ondan olabilir mi? Hem kimi var ki burada? Ben sana söyleyeyim bizden başka kimsesi! Unutma bu şehirde sırf yalnız kalmayalım diye ev tuttu!"

 

"Bak kendin diyorsun işte Almila! Bir insan tanımadığı birine yardım edip hemde onunla aynı şehirde ev tutar mı hiç? Ben sana söyleyeyim hayır!" Alaylı bir şekilde güldüğünde "iş kurmasını demiyorum bile!" Demişti.

 

"Beril..." diyip kolumu elinden çektiğimde "benim en zor anımda Cüneyt yanımdaydı.Beni hiç tanımadan bana destek oldu.Sen yokken sekiz ay boyunca bıkmadan yanımda durdu.Düştüğümde elimden tuttu.Şimdi söyler misin Allah aşkına! Bana bu şekilde destek olmuş birini ben kötü anında nasıl yalnız bırakabilirim?"

 

Beril kafasını salladığında "haklısın..." dedi."Ama ne bileyim o adama asla güvenmiyorum Almila.Güvenemiyorum!"

 

"Beril..." diyerek gözlerinin içine baktığımda "İyi o zaman hadi git..." dedi isteksiz bir şekilde.

 

Beril'e gülümserken "Barın nerede?" Dedim."Ortalıkta görünmüyor."

 

"Mert ile birlikte içeridelerdir herhalde." Tam bir şey söyleyecekken "merak etme o iş bende!" Dedi.

 

Beril'e sıkıca sarıldığımda "bir saat sonra buradayım" dedim ve Beril'den ayrılarak evden dışarı çıktım.

 

Arabaya binip Cüneyt'in evine doğru sürdüğümde kapısının önüne varmam ile arabayı güzel bir yere park etmiştim ve eve doğru ilerlemiştim.

 

Çiçeğin içinde duran anahtarı alıp, içeri girdiğimde "Cüneyt..." diyerek oturma odasına girmiştim.

 

Oturma odasında kimsenin olmadığını gördüğümde odasına bakmıştım.Oranın da boş olduğunu görmem ile bahçeye çıkmıştım.

 

Bahçeye çıkmam ile yerde yatan Cüneyt'i gördüğümde koşarak yanına ilerlemiştim ve kolundan tutarak "Cüneyt..." demiştim.

"Cüneyt iyi misin! Ne oldu sana böyle?" Bakışları beni bulurken gülümsemişti ve "geldin..." demişti."Barın'ı bırakıp bana geldin."

 

Cümlesi ile donup kaldığımda "şarhoşsun..." dedim ayağa kaldırarak.

"Hadi içeri geçelim."

 

Cüneyt ayağa kalkıp bana yaslandığında oturma odasına götürerek koltuğa oturtmuştum.

 

Koltuğa oturup mutfağa ilerlediğimde su alarak oturma odasına geri dönmüştüm ve Cüneyt'e uzatarak içmesini istemiştim.

 

Cüneyt bardağı elimden alıp suyu içtiğinde "ne oldu sana böyle?" Dedim."Neden bu hâla geldin?"

 

Cüneyt bana garip garip baktığında "bana geldin..." demişti tekrardan."Barın'ı o evde bırakıp bana geldin." Gülmeye başladığında korkmaya başladığımı hissetmiştim."Bana geldin..." demişti tekrardan gülerken.

"Cüneyt'ine geldin." Cüneyt'i ilk defa böyle gördüğüm için korku tüm bedenimi ele geçirmişti.

 

"Cüneyt sen en iyisi biraz uyu olur mu? Ben sonra gelirim zaten." Sesim titrerken korkumu belli etmemeye çalışmıştım ama tabii ki başarılı olamamıştım.

 

Tam ilerleyecekken Cüneyt'in kolumdan tutması ile beni koltuğa çekmesi aynı zamanda olmuştu.Ağzımdan küçük bir çığlık çıkarken "korkma..." dedi kafasını sallayarak."Ben sana hiçbir şey yapmam Almila." Elini saçıma getirip saçım ile oynadığında korkum iki katına çıkmıştı.

 

Gözümden yanağıma damlalar düşmeye başladığında "ben seni bu kadar çok severken nasıl zarar verebilirim ki?" Dedi.

 

Cümlesi ile nefesim kesilirken hayatımda ilk defa bir cümleden ölesiye korkmuştum.

 

'Ben seni bu kadar çok severken...' anlamı olan bir cümle nasıl delice korkmama neden olabilirdi ki?

 

Gözlerim yavaş yavaş gözlerine değerken "şaşırdın değil mi?" Dedi gülerek.Ayağa kalktığında "sen..." dedim."Sarhoş falan değilsin!" Ayağa kalktığımda "bana yalan söyledin!" Dedim.

 

Eliyle saçlarını düzelttiğinde "iyi oyuncuyum..." dedi."Ama yanlış anlama sakın.Seni sevme konusunda değil.Seni buraya kadar getirme konusunda."

 

"Sen... sen nasıl bir iğrenç insansın böyle!"

 

"Alınıyorum ama..." dedi dudaklarını büzerek."Sana delice aşık olan birine iğrençsin demek beni hem çok üzer hemde çok sinirlendirir Almila! Ve ben sinirlenirsem hiç iyi şeyler olmaz." Bana biraz yaklaştığında tam geri adım atacaktım ki kolumdan tutarak arkaya doğru sabitlemişti.

 

"Senin canını yakmak bu dünyada isteyeceğim en son şey Almila.Neden biliyor musun?" Dudaklarını kulağıma doğru getirdiğinde "insan sevdiğine kıyamaz çünkü!" Sıcak nefesi kulağıma değdiğinde olduğum yerde cebelleşerek Cüneyt'ten kurtulmaya çalışmıştım.

 

"Bırak beni!" Dedim bağırarak.Ne kadar çabalasam da kolumu kurtaramamıştım ve ben çabaladıkça kolum acımıştı.

 

"Canım yanıyor..." dedim sesim titrerken.

 

Cüneyt elini hafifçe gevşettiğinde "canını yakmak istemiyorum..." demişti."O yüzden lütfen sakin dur ve beni dinle."

 

Kafamı sallarken "sakin duracağım!" Dedim bastırarak."Kolumu bırak."

 

"Umarım beni hayal kırıklığına uğratmazsın Almila." Elini çekmesi ile yüzüne tükürdüğümde Cüneyt'i itmiştim ve çıkışa doğru koşarak ilerlemiştim.

 

Kapıya doğru koşarken Cüneyt'in kolumdan tutması ile bacağına tekme atmıştım ve "bırak beni!" Diyerek bağırmıştım.

 

Cüneyt yere düşmesi ile ayağımı tuttuğunda bende yere düşmüştüm ve canımın acısı ile bağırmıştım.

 

Cüneyt ayağa kalkıp beni kolumdan tuttuğunda ayağa kaldırarak oturma odasına doğru sürüklemişti.

 

Gözümden yanağıma yaşlar birer birer düşerken "ne istiyorsun benden!" Dedim bağırarak.

 

Beni oturma odasının ortasına sürüklediğinde "seni!" Dedi bağırarak.

"Seni, sevgini, aşkını! Her şeyini istiyorum Almila! Benim ol istiyorum!"

 

Kafamı iki yana sallarken "sen delirmişsin!" Dedim.

 

"Delirdim! Senin aşkından delirdim Almila ben.Görmüyor musun! Çektiğim acıyı anlamıyor musun?" Kolumdan sertçe tutarken "seni seviyorum!" Dedi."Seni ilk gördüğüm andan beri seviyordum Almila ve yalnızca benim olmanı düşlüyordum!" Ağlamaya başladığında "hayaller kuruyordum!" Dedi."Ama o Barın bozuntusu geldi ve her şeyi mahvetti!" Beni iyice kendine çektiğinde "ben eğer bilseydim onu ortak olarak buraya çağırır mıydım?" Kafasını sallarken "hayır..." dedi."Ben onu getirdim çünkü seni benimle görsün ve acı çeksin istedim! Sevdiği kızın başka birini sevdiğini görsün istedim ben! Çünkü, gözlerinde nefret vardı Almila.Barın'a karşı olan kin vardı ve ben bunu gördüm! Bana aşık olursun zannettim! Senin yanında iki yıl boyunca yer almış birini kalbine de alırsın sandım ben!" Cüneyt'in her cümlesi şaşkınlığım ile birlikte korkumu da ele geçirirken "ben eğer Barın'la birlikte olacağını bilseydim onu buraya getirmezdim! Hayatımın içine sıçmasına izin vermezdim.

 

Hızlı bir hamle ile elini yanaklarıma getirdiğinde "nolur onu sevmediğini söyle bana!" Demişti.

 

Korkum konuşmama izin vermezken "Onunla intikam için birlikte olduğunu söyle.Lütfen bunu söyle bana.Hadi söylesene!" Demişti tekrardan."Söyle hadi Almila.Hatta... hatta şey de söyleyebilirsin sırf intikam için onunla yattım! Bunu da diyebilirsin bana ama yeter ki intikam içindi de! Yeter ki canını acıtmak içindi de! Lütfen de..!"

 

Cüneyt'in cümleleri beynimi işgal ederken beni İstanbul'da bile takip etmesi kanımı dondurmuştu.

 

Dudaklarım kenetlenirken "söyle!" Demişti tekrardan."Hadi ne duruyorsun söylesene!"

 

Cüneyt'in bağırması ile eş zamanlı olarak kapı kırma sesi geldiğinde Barın'ın "Cüneyt!" Diye bağırmasını duymam ile gözlerimi yummuştum.

 

Cüneyt beni tutup kendine çektiğinde Barın'ın öfke ve kin dolu gözleri ile karşı karşıya gelmiştik.

 

Barın'ın bakışları bileğimi tutan Cüneyt'in eline değdiğinde "o elini Almila'nın bileğinden çek!" Ses tonu iyi şeylerin olmayacağı kulağıma fısıldarken "çek o siktiğimin elini!" Dedi.

 

Cüneyt'in kahkahası odada yankılanırken "çekmezsem ne olur?" Dedi."Ne yaparsın?"

 

"Kırarım." Cümlesi netken bakışları bir o kadar keskindi.

 

"Hadi ya!" Dedi gülerek."O nasıl olacakmış!"

 

"Hay, hay!" Dedi bize doğru yaklaşırken "göstereyim hemen!" Bakışları beni bulurken "kenara çekil..." dedi net bir sesle."Görüşmemiz gereken ufak bir mevzu var."

 

Cüneyt'in kolu bildiğimi bırakırken "bu eli tekrardan tutacağım!" Dedi.

 

Olduğum yerden koşarak ilerlediğimde Barın çoktan Cüneyt'te yumruk atmıştı.

 

"Elinden önce yüzünü dağıtmak daha mantıklı gibi!" Demişti ve yere yığılan Cüneyt'in üstüne çıkmıştı.

 

Duvarın kenarına sinip Cüneyt'i döven Barın'ı izlediğimde birinin omzuma dokunması ile ağlamaya başlamıştım ve iyice duvara sinmiştim.

 

Beril "benim..." diyerek sarıldığında ağlamam iyice şiddetlenmişti.

 

Cüneyt'in acı dolu seslerini duyduğumda Cüneyt biraz hareketlenerek Barın'a yumruk atmıştı.

 

Barın, Cüneyt'in yumruğu ile sendelerken toparlanmıştı ve tekrardan Cüneyt'e yumruk atmıştı.

 

Mert, Barın'ın yanına gidip onu sakinleştirmeye çalıştığında "hangi elin ile sevdiğim kadına dokundun lan?" Dedi bağırarak."Bu muydu..." dedi sağ elini göstererek."Bu muydu he?" Gözlerimi yumarken Cüneyt'in acı dolu sesini duymam ile "korkuyorum!" Dedim Beril'e dönerek.

 

"Bir daha Almila'ya dokunursan kolunun kırılması ile kalmazsın.Elini koparırım lan duydun mu beni?"

 

Barın'ın cümleleri boğuk boğuk gelirken midemin bulandığını hissediyordum.

 

Odaya kan kokusu hakim olurken "götür beni Beril..." dedim."Lütfen götür beni."

 

Beril kollarımdan tutup beni ayağa kaldırdığında "gel kuzum..." dedi.Yavaş yavaş yürüyerek evden dışarı çıktığımda temiz havayı içime çekerek sakinleşmeye çalışmıştım ama başarılı olamamıştım.

 

Bakışlarımı yavaş yavaş Beril'e değerken etrafın karardığını anlamıştım.Gözüm yavaş yavaş kapanırken soğuk zemin ile buluşmuştum ve sesler o anda yok olmuştu.

 

 

Gözlerimi araladığımda sıcak yatağımda olduğumu anlamıştım.

 

Saçlarımda gezinen Barın'ın parmaklarını hissettiğimde kafamı yan tarafa çevirmem ile Barın'a bakmıştım.

 

Patlayan dudağını görüp yataktan biraz kalkmaya çalıştığımda "dikkatli ol..." dedi kolumdan tutarak."Başın dönebilir."

 

Barın'ın cümlelerini umursamazken elimi yavaşça Barın'ın dudağına götürmüştüm ve parmağımı yanağına değdirmiştim.

 

"Acıyor mu?" Dedim yeşil gözlerine bakarken.

 

Barın kafasını iki yana sallarken "acımıyor..." demişti.

 

Parmaklarım bu sefer yanağına değerken okşamıştım ve "peki ya burası?" Diye sormuştum tokat attığım yanağını okşarken."Burası acıyor mu?"

 

Cüneyt için Barın'a attığım tokat kalbimi bin yerinden parçalamıştı.

 

Tekrardan kafasını salladığında Barın'a yaklaşarak dudağında olan yaranın üstüne dudaklarımı bastırmıştım ve geri çekilmiştim.

 

Barın gözlerini kapatırken bu sefer yanağına sıcak dudaklarımı getirmiştim ve öperek elimi yanağına geri yerleştirmiştim.

 

Barın'ın eli elimi bulurken yüzünden çekmişti ve bu sefer Barın'ın elleri kolumda gezinmişti.

 

"Peki ya senin..." dedi moraran bileğime bakarken."Kolun, bileğin... acıyor mu?" Sesi titrerken yutkunamamıştı.

 

Dudağını bileğime değdirdiğinde yanağıma yaşlar birer birer düşmüştü.

 

Dudakları ilaç gibi gelmişti.

 

"Acımıyor..." dedim gülümserken."Senin öptüğün yer acır mı hiç?"

 

Barın'ın eli yanağıma değerken "ben ne kadar daha özür dileyeceğim, ne kadar daha hata yapacağım bilmiyorum Barın" dedim.

"Beni o kadar çok uyarmanıza rağmen ben size inanmadım, dinlemedim." Ağlamaya başladığımda bu göz yaşlarımın salaklığım için olduğunu çok iyi biliyordum.

 

"Ama ben bu kadar pis bir zihniyette olduğunu anlamadım ki Barın.Ben insanlığından dolayı bana yardım ettiğini düşündüm.Dostu olarak gördüğü için yanımda duruyor zannettim."

 

Barın sadece gözlerime bakarken "dinlenmelisin..." demişti.

 

Beni duymamıştı.

Dinlememişti.

 

"Konuşmaktan hep kaçacak mısın?" Sesim titrerken benimle konuşmasını istemiştim.

 

"Ben kaçmıyorum Almila." Kurulan cümle nasıl kalp yaralayabilirdi ki?

 

"Kaçıyorsun."

 

"Senin gibi mi?" Boğazımda oluşan düğüm konuşmamı engellerken ağlamamak için kendimi zorlamıştım.

 

"Senin gibi mi?" Dedi tekrardan.Ayağa kalkıp saçlarını karıştırdığında "ben senin kalbin kırılmasın diye konuşmaktan kaçıyorum Almila! Çünkü, biliyorum ki eğer konuşursam çok ağır şeyler söylerim! Ama sen, sen ısrarla yüzüne gerçekleri haykırmamı istiyorsun." Kafasını iki yana sallarken "ben sana demiştim!" Dedi.

"Uyarmıştım! Sadece ben de değil Beril... Beril ya! Çocukluk arkadaşın seni sürekli olarak uyardı. Sana aşık dedi, iyi biri değil dedi ama sen... sen sevdiğin adama, çocukluk arkadaşına inanmak yerine sana yalandan iki yıl yardımda bulunan adama inandın! Neden Almila! Neden?"

 

"Ben üzgünüm Barın..."

 

"Üzgün olman hiçbir şeyin çözümü değil ama Almila!" Birden gelip omuzlarımdan tuttuğunda "ya sana bir şey olsaydı?" Dedi sinirle."Ya sana zarar verseydi ben o zaman ne yapardım hiç düşündün mü?" Omuzlarımı farketmeden sıkıca tuttuğunda canım yanmıştı ama belli etmemiştim."Beni üzen ne oldu biliyor musun? Benden gizli bir şekilde Cüneyt'in evine gitmek.Ya Beril bana haber vermeseydi ne olurdu o zaman?" Omuzlarımı bıraktığında hafifçe sarsılmıştım ama kendimi toparlayarak susmuştum ve hiçbir şey söylememiştim.

 

"Hiç düşündün mü neden telefonun sessizdeydi? Neden Cüneyt aradığında duymadın? Çünkü ben o lanet olası aramayı gördüm ve sessize aldım! Çünkü o şerefsizin amacını biliyordum! Arzusunu biliyordum ama; bunu sana söyleyemedim.Sana aradı diyemedim çünkü, biliyordum... onu savunacağını biliyordum."

 

Bağırmalarını sessizce dinlerken şu an karşımda duran adamın haklı olduğunu biliyordum.

 

Herkes haklıydı ama ben haksızdım.

 

Gözlerimi Barın'ın gözlerine değdirdiğimde Barın birden gelip bana sarılmıştı ve saçlarımı öperek "geçti..." demişti."Ben buradayım Almila, yanındayım ve sana söz veriyorum ben senin yanındayken sana hiçbir şey olmayacak."

 

Elim Barın'ın sırtına giderken "çok korktum..." dedim ağlayarak.

 

Barın beni kendinden ayırıp yanağıma öpücük kondurduğunda "geçti..." dedi."Bak ben buradayım." Bu sefer dudakları omuzlarımı hedef alırken "tüm yaralarını ben saracağım..." demişti."Sana yaşadıklarını unutturacağım."

 

"Varlığın bana güven veriyor Barın.Lütfen yanımdan ayrılma olur mu?"

 

Barın kafasını sallarken "ayrılmayacağım..." dedi ve beni kolumdan tutarak tekrardan yatağa geri yatırdı."Hadi uyu güzelim" dedi saçlarımı okşarken "ben yanındayım."

 

Gözlerimi kapatıp yanı başımda duran Barın'ın koluna kafamı yerleştirdiğimde kokusunu içime çekerek gözlerimi kapatmıştım ve kabusum olan bu günü unutmak için uyumaya çalışmıştım.

 

 

1 Hafta Sonra...

 

Tam bir hafta... o olayın üstünden tam tamına bir hafta geçmişti ama benim dün gibi aklımdaydı.

 

Cüneyt'in bakışları, konuşmaları, yalanları...

 

Barın, Mert, Beril hatta teyzem bile mutlu olmam için çaba sarf ederken içimden mutlu olmak bile gelmiyordu.

 

Çünkü, biliyordum ki ben bu insanların bana verdiği mutluluğu haketmiyordum.

 

Saçlarımda hissettiğim sıcak dudaklar beni düşüncelerimden alıkoyarken bakışlarım tam karşıma oturan Barın'a değmişti.

 

"Güzelim..." dedi bana bakarken."Sen neden hâla hazırlanmadın?"

 

Bakışlarım hemen üstüme değerken "ben özür dilerim..." dedim."Aklımdan çıkmış dışarı çıkacağımız."

 

Barın tam bir şey diyecekken kapının birden ardına kadar açılması ile bakışlarım olayın şok etkisi ile yerde yatan Mert'e değmişti.

 

Mert "oha..!" Diyerek kapının önünde ona ağzı açık bir şekilde bakan Beril'e baktığında "ama aşkım napıyorsun sen ya!" Dedi."Devirdin resmen incecik bedeninle koca adamı."

 

Beril üzülerek Mert'e elini uzattığında "özür dilerim aşkım!" Dedi dudaklarını büzerek.

"Ben sinemaya gideceğiz diye heyecan yaptım ya hani?"

 

"Eee?" Dedi Mert Beril'e bakarken."Beni yerle bir bütün haline getireceğin anlamını falan mı taşıyor yani!"

 

Beril gülmemek için kendini tutarken "heyecan işte aşkım!" Dedi.

 

Mert bir bana birde Barın'a baktığında "yardımseverlik desen var!" Dedi ve göz devirerek Beril'in uzattığı eli tuttu.

 

Beril "ya..." dedi gülerek."Yine bana kaldın gördün mü?"

 

Mert tam ayağa kalkacakken Beril'i de aşağıya çekmesi ile bakışlarım halı ile buluşan Beril'e kaymıştı.

 

Mert Beril'e bakıp kahkaha atarak gülmeye başladığında bende ikisine bakıp gülmüştüm.

 

Barın, Mert ve Beril'in bakışları beni bulduğunda "ay..." dedi Mert bana bakarak."Yengeme gülmek ne güzel yakışıyor değil mi Beril?"

 

Beril kafasını sallayıp Mert'i onayladığında ikisi de birbirinden yardım alarak ayağa kalkmıştı ve yanıma gelmişti.

 

"1 haftadır dudaklarında oluşacak gülümsemeyi bekledik biliyor musun?" Beril elimi tutarak bana baktığında "Lütfen eski haline döner misin artık?" Dedi."Çünkü, biliyorsun ki herkes hata yapar.Ayrıca biz senin eski hâlini çok özledik be güzelim."

 

Hepsinin gözlerinin içine baktığımda "gitmeyecek miyiz?" Dedim."Sinemaya."

 

Hepsinin gözlerinde cümlem üzerine gülümseme oluşurken "işte benim yengem be!" Diye bağıran Mert'in sesini duymam ile "kulağım artık duymuyor Mert'cim teşekkür ederim" demiştim.

 

Mert bana garip garip bakarken "sevinirim suç, sevinmem ayrı bir suç..." diyerek ayağa kalkmıştı ve tripli bir şekilde "dışarıda bekliyorum!" Demişti ve gitmişti.

 

Mert'in gitmesi ile Beril, Barın ve ben aynı anda kafamızı sallarken "napalım..." dedi Barın."Atsan atılmaz, satsan satılmaz."

 

"Duyuyorum Barın Soylu!"

 

Mert'in sesi ile gülmeye başladığımızda Beril, "neyse biz çıkalım da sen hazırlan" diyerek ayağa kalkmıştı ve Barın ile birlikte dışarı çıkmıştı.

 

Oda da yalnız kaldığımda dolabın başına geçerek hazırlanmıştım ve dışarı çıkmıştım.

 

Dışarı çıkmam ile herkesin bakışları beni bulurken "sonunda" dedi Beril ayağa kalkarken."Bunu diyeceğimi hiç düşünmezdim kuzum ama yani tam bir saat oldu!" Parmağını havaya kaldırarak."Tam bir saat!" Demişti tekrardan.

 

Göz devirirken "sevgilime laf yok!" Dedi Barın yanıma gelerek.Elimi tutup bana baktığında "çıkalım mı?" Dedi.Kafamı sallarken "çıkalım" dedim ve Barın ile birlikte yürümeye başladım.

 

Hep birlikte dışarı çıkıp arabaya yerleştiğimizde "çok heyecanlıyım!" Dedi Beril bize bakarak."Uzun zaman üstüne beraber bir şeyler yapacağız." Birden öne doğru atılıp yanağımı öptüğünde "kuzum açlık durumun ne?" Dedi.

 

"Çok aç değilim."

 

"O zaman ilk sinemaya gidip, sonra mı bir şeyler yiyelim?"

 

Kafamı salladığımda "o zaman güzel ve hareketli bir şarkı açabilir miyiz eniştecim?" Diye bağıran Beril'e baktığımda gülümseyerek önüme dönmüştüm.

 

Moralim bozuktu ve bunun herkes farkındaydı.

 

Elinden gelen her şeyi yapıyorlardı ve beni mutlu etmeye çalışıyorlardı.

 

Onlar benim için bu kadar çok çabalarken, benim çabalamamam haksızlık olurdu.

 

Barın şarkı açıp arabayı sürmeye devam ederken zorda olsa moodumu yükseltmeye çalışarak Beril'e eşlik etmiştim ve dans etmeye başlamıştım.

 

Mert, arkada bize eşlik ederken kulaklarımı kapatarak bu kötü sese maruz kalmamaya çalışmıştım ama başaramamıştım.

 

Mert daha yüksek sesle şarkı söyleyip Beril ile birlikte oynamaya başladığında "Allah'ım neydi günahım?" Diyen Barın'ı duymam ile gülmeye başlamıştım.

 

Gülmem ile Barın'ın bakışları beni bulduğunda o da gülmüştü ve arabayı kullanmaya devam etmişti.

 

Sonunda alışveriş merkezine gelip arabayı güzel bir yere park ettiğimizde inerek içeri girmiştik ve sinema bölümüne gelerek vizyona giren filmlere bakmıştık.

 

"Aksiyonlu bir filme mi gitsek acaba?" Diyen Mert'e Beril garip garip baktığında "saçmalama aşkım ya!" Dedi."Şu an aksiyonlu bir film havasında değilim.Acaba komediye mi gitsek?"

 

Bu sefer ben Beril'e baktığımda "komedi havamda değilim..." dedim."Başka bir şeye baksak olur mu?"

 

Barın hepimize bakıp ortaya atıldığında "bence korku filmi en iyisi!" Demesi üzerine "bence de..." demiştim ve Mert ve Beril'e bakmıştım.

 

Beril bu fikre olumlu bakarken bakışlarım Mert'i bulmuştu."Mert..?" Dedim bir yanıt bekleyerek."Senin için uygun mudur?"

 

Barın gülmemek için zor dururken Mert gülümseyerek "elimizde o kadar çok seçenek varken biz neden korkuya gidiyoruz ki?" Demişti küçük bir çocuk gibi."Aksiyon, komedi,dram,fantastik..." elimizde tür mü bitti canım!"

 

Mert'in cümlesine Barın iyice gülerken "ya Mert korktuğunu kızlara neden söylemiyorsun ki?" Dedi.

 

Barın'ın cümlesi ile Beril ve ben Mert'e şaşırarak baktığımızda "şaka yapıyorsun değil mi aşkım?" Dedi Beril.

 

Mert kafa sallarken "ne korkması ya?" Dedi çemkirerek."Korkmuyorum ben."

 

"Hadi, hadi! Kanıtlasana." Barın, Mert'i manipüle etmeye çalışırken "eğer korkuyorsan gitmeyelim..." dedim Mert'e bakarak."Sorun değil."

 

Mert, bir bana, bir Barın'a ve son olarak Beril'e baktığında "hangi korku filmine gitmek istiyorsanız seçin..." dedi."Ben korkmuyorum."

 

Beril, Mert'e yaklaşıp sarıldığında "benim sevgilim hiçbir şeyden korkmaz!" Dedi bize bakarak.

 

Barın "tabii, tabii..." diyerek korku filmlerine baktığında sonunda bir film seçerek biletleri almıştık ve elimizde duran büyük kova mısırlar ile içeri girmiştik.

 

İçeri girip koltuklara yerleştiğimizde Beril ve ben tam ortalarına geçmiştik.

 

Sinema salonunun boş olduğunu gördüğümde "neden kimse yok?" Demiştim Barın'a bakarak.

 

"Kimse yok çünkü bu sinema salonu bugün bizim için kapatıldı."

 

Şaşırarak Barın'a baktığımda "ne yani?" Dedim."Bu koca salon bugün bizim mi?"

 

Barın kafasını sallarken "korku filmi izlemek asıl şimdi daha eğlenceli olacak!" Demiştim heyecan ile.

 

Mert cümlem ile "aman ne eğlence ne eğlence!" Diyerek ağzına mısır aldığında Beril gülmemek için zor durmuştu.

 

Kısa bir süre içerisinde film sonunda başladığında Mert'in derin derin aldığı nefes alışverişlerini duysam da bir şey söylememiştim ve film'e odaklanmaya devam etmiştim.

 

Film biraz ilerleyince sonunda asıl heyecanlı olan sahnelere gelmiştik.

 

Koltuğa iyice yayılıp mısırlardan ağzıma atmaya başladığımda bir yandan da yanımda duran Barın'a elimde duran mısırdan vermeye çalışıyordum.

 

Barın ağzında olan mısırı bitirip kısık bir sesle konuşmaya başladığında bakışlarım bi saniyeliğine onu bulmuştu.

 

"Korkuyor musun?" Dedi kovadan mısır alırken.

 

"Hayır tabii ki de!" Diyerek kendimden emin bir biçimde konuştuğumda "emin misin peki?" Dedi.

 

Gülerek Barın'a döndüğümde "diyelim emin değilim...Ne olacak?"

 

Eli elimde gezinirken "korkunu gidereceğim..." demişti ve bana yaklaşarak dudağıma öpücük kondurmuştu.

 

Barın'a karşılık verip dudaklarımı dudakları ile kavuşturduğumda Mert'in bağırması ile elinde duran mısırlar adeta havada uçuşmuştu.

 

Uçuşan mısırları görmem ile Barın'dan ayrıldığımda üstümde duran mısırları bacaklarımdan atarak "oha ama!" Demiştim bağırarak."Mert ne yapıyorsun Allah aşkına ya?"

 

"Özür dilerim yenge..." demişti kısık ve panik dolu sesi ile."Birden önüme çıkınca..."

 

Kafamı sallayıp önüme tekrardan geri döndüğümde "hani korkmuyordun?" Demişti Barın kulağıma doğru yaklaşarak. "Sanki Mert bağırınca bi korktun gibi oldu."

 

"Korkmuyorum zaten... Mert birden bağırınca şey oldum..." bir anda Barın'a döndüğümde nefes alışverişlerimiz birbirine yaklaşmıştı.

 

Dudaklarıma bakan Barın'ı görmezden geldiğimde gülümseyerek önüme dönmüştüm ve filmi izlemeye devam etmiştim.

 

Barın hala bana bakarken "bence filmi izlemelisin..." demiştim.

 

Filmi izlerken ışıkların birden açılması ile araya girdiğimizi anlamıştım ve dudakları titreyen Mert ile göz göze gelmiştim.

 

Gülmemi engelleyemeyerek kahkaha attığımda "Mert!" Dedim gülerek."Bu ne hal böyle?"

 

Mert ekrandan bakışlarını ayırıp bana baktığında "yenge sanırım bayılacağım!" Demişti.

 

Cümlesine daha çok gülerken "Mert lütfen ama!" Dedi Beril gülmemeye çalışırken.

"Nasıl korkarsın ki?"

 

"Hayatımın anlamı, bebeğim, güzelim... adı üstünde korku filmi! Tabii ki de korkarım.

Sizin korkmamanız saçma zaten.Mantıklı olan korkmak!"

 

Beril ve Mert konuşmaya devam ederken kafamı iki yana sallayıp Barın'a dönmüştüm ve dönmem ile beni izlediğini görmüştüm.

 

Bakışlarım onu bulurken "bir şey mi oldu?" Dedim."Neden öyle dikkatlice bakıyorsun bana?"

 

"Hiç..." dedi omuz silkerek."Bir hafta üstüne seni böyle mutlu gördüğüm için sevindim ve bu anı kaçırmamak istedim."

 

Barın'a yaklaşıp yanağına öpücük kondurduğumda "senin yanında mutsuz olmam imkansız gibi bir şey Barın." Barın elini yanağıma götürüp okşadığında "hep böyle mutlu ol..." dedi.

 

Tekrardan Barın'a yaklaşıp öptüğümde saate bakarak "ben bir lavaboya gidip geleyim" demiştim.

 

Barın kafasını sallarken "bende geleyim" diyerek ayaklanmaya çalışsa da engellemiştim ve "gerek yok... ben iki dakikaya gelirim zaten" diyerek ayağa kalkmıştım ve dışarı çıkmıştım.

 

Lavaboya girip makyajıma ve saçıma çekidüzen verdiğimde telefonumun titremesi ile çantamda duran telefonu elime almıştım ve babamın aradığını görmem ile açmıştım.

 

"Baba..." demiştim sesimin titremesini engelleyemezken."Nasılsın?"

 

"Ben iyiyim güzel kızım asıl sen nasılsın?"

 

"Bende iyiyim baba.Sadece..."

 

"Sadece?"

 

"Seni özledim." Sesim titrerken "hemde çok özledim..." demiştim.

 

Bir hafta önce yaşadığım mevzu üzerine babamın sesini duymak bana o kadar iyi gelmişti ki.

 

"Bende özledim güzel kızım..." demişti."Bu yüzden ise yanına geldim."

 

Babamın cümlesi ile şaşkına dönerken "ne?" Dedim."Ne demek yanına geldim baba! Neredesin sen?"

 

"Alışveriş merkezinin dışarısında."

 

Daha çok şaşırırken "baba Barın burada!" Dedim kısık ve bir o kadar keskin çıkan sesimle."Nasıl gelirsin buraya?"

 

"Kızım hem seni çok özledim, hemde sana söylemem gereken önemli bir şey var."

 

"Önemli bir şey mi?"

 

"Evet kızım önemli bir şey.Seni dışarıda bekliyorum.Hemen gel olur mu?"

 

Kafamı sallayıp "tamam..." dediğimde hızlıca Beril'e merak etmemeleri için mesaj atmıştım ve alışveriş merkezinden dışarı çıkarak babamı aramaya başlamıştım.

 

Uzaktan gelen korna sesini duymam ile bakışlarım o yöne değdiğinde babamı görmem ile arabaya doğru ilerlemiştim ve içine binerek babama dönmüştüm.

 

"Baba!" Diyerek sarıldığımda "kızım..." demişti ve saçlarımı okşayarak benden ayrılmıştı.

 

"Senin burada ne işin var baba?" Demiştim merak dolu sesim ile."Önemli olan bu şey de ne?"

 

"Anlatacağım kızım ama ilk başta buradan uzaklaşmamız lazım."

 

Kafamı sallayıp koltuğa iyice yerleştiğimde çalan telefonuma bakmam ile Barın yazısını görmüştüm.

 

Telefonu sessize alıp çantama geri koyduğumda "özür dilerim sevgilim..." demiştim içimden."Sana şu anda hiçbir açıklama yapamam."

 

Babam arabayı sürmeye başladığında "iyi değilsin..." demişti birden.

 

Evet baba iyi değilim.

Ama iyi olmadığımı babama nasıl söyleyebilirdim ki, nasıl anlatabilirdim?

 

Kafamı iki yana sallarken "iyiyim baba" demiştim.

 

"Değilsin Almila.Ne kadar uzun bir süre yan yana olmasakta ben kızımı tanırım.İyi değilsin! Anlat, ne oldu?"

 

"Cüneyt'i yanlış tanımışım." Konuya birden giriş yapsam bile babam soğukkanlı davranmıştı ve arabayı sakince kullanmaya devam etmişti.

 

"Naptı?" Tek bir cümle.Ortam buz gibi.Nefes alışverişim ise düzensiz.

 

"Bana aşıkmış baba.Bunca yıl sırf bana yakın olmak için yanımda durmuş.Bu yüzden bana yardım etmiş."

 

Parmakları direksiyonu iyice kavrarken "Barın ne yaptı peki?" Demişti.

 

"Barın?" Cümlesini anlamamazlığa vursam bile başarısız olmuştum.

 

"Barın yanındaydı ya kızım.Seni aradığımda böyle söylemiştin bana.Barışmışsınız belli ki."

 

"Baba ben sana söylemek istedim ama..."

 

"Önemli değiliz kızım.Hem ben biliyordum zaten.Barın'dan bahsederken gözünde olan özlemi hep görmüştüm.Yani, bir gün barışacağınızı biliyordum.Hem konumuz da bu değil zaten.Barın ne yaptı?"

 

"Tanınmayacak bir hale getirdi."

 

Dudakları kıvrılırken "kızımı her zaman böyle birine emanet etmek istemiştim" demişti."Sen küçükken hep hayal ederdim.Yanında nasıl biri olur acaba diye düşünürdüm ve sonra ise derdim ki umarım korumacı biri olur."

 

"Peki istediğin oldu mu?"

 

"Oldu..." dedi.Dudakları tekrardan kıvrılırken bende gülümsemiştim ve önüme dönerek yolu izlemeye devam etmiştim.

 

Kısa bir süre sonra tepeye geldiğimizde "burada ne işimiz var baba?" Dedim.

 

Babam derin bir nefes alırken bana dönmüştü."Seni biriyle tanıştırmak istiyorum kızım" demişti.

 

Tedirgindi ve bu bariz belli oluyordu.

 

"Biriyle mi?" Dedim anlamayarak.

 

Cümleme cevap vermezken "İnelim mi?" Demişti.

 

Kafamı sallarken arabadan inmiştim ve babamın yanıma gelmesini beklemiştim.

 

"Artık söyleyecek misin baba.Kiminle tanıştıracaksın beni?"

 

Cümlemi tekrardan duymamazlıktan gelirken "sana bunu hep açıklayacağım günü beklemiştim..." demişti.

 

Bakışları beni bulurken "ama açıklayacağım gerçeğin bu kadar zor olacağını tahmin etmezdim."

 

Dikkatlice babamı dinlemeye başladığımda söyleyeceği şeyi deli gibi merak ediyordum.

 

Gerçek neydi?

Bana ne söylemeye çalışıyordu?

 

Gerilmeye başlarken "söyle artık baba..." demiştim.

 

"Senin bir kardeşin var kızım."

 

Babamın söylediği cümle beynimde yankılanırken idrak etmeye çalışmıştım.

 

'Senin bir kardeşin var kızım.'

 

'Senin bir kardeşin var kızım.'

 

'Senin bir kardeşin var kızım.'

 

Bir cümle canımı ne kadar yakabilirse, o kadar canım yanmıştı.

 

Gözlerim dolarken "kardeş mi?" Demiştim.

 

Dudaklarım titrerken boğazım düğümlenmişti sanki.

 

Elim boğazıma giderken "kim peki?" Diyebilmiştim sadece."Kardeşim kim?"

 

Babamın bakışları tam karşısına kaydığında ayak seslerini duymuştum ama önüme dönememiştim.

 

Korkuyordum belki de.

Ama biliyordum ki kaçamazdım.

Gerçeklerden kaçmak imkansızdı çünkü.

Bunu en iyi bilenlerdendim.

 

Bakışlarım ayak seslerinin geldiği yönü bulurken gözlerim yavaş yavaş karşımda duran kişinin yüzüne değmişti.

 

O an hayatımın en büyük şokunu yaşamıştım.

 

Nefesim kesilmişti, sanki o an dünya durmuştu.

 

Bakışlarım beni gülümseyerek karşılayan Derin'i bulduğunda "Derin..." demiştim zar zor konuşarak."Sen..."

 

Derin tam önümde durup bana baktığında gözümden yanağıma akan yaşları umursamamıştım.

 

Derin karşımdaydı ve bana bakıyordu.

O gün arabada karşılaştığım ve sonra ise arkadaşım olan o kız.

 

Elini bana doğru uzatıp gözlerini gözlerime kenetlediğinde "Merhaba..." demişti."Ben Derin... Derin Akay."

 

'Ben Derin...' demişti.'Derin Akay.'

 

Soy ismim dudaklarından dökülmüştü.

 

Dudaklarından dökülen soy ismim ilk defa canımı yakmıştı.

 

Peki şimdi ne yapacaktım?

 

Ne tepki verecektim?

 

Kalbimde oluşan bu sızıyı nasıl dindirecektim?

 

Bölüm sonu...

 

Merhaba arkadaşlar.

Yeni bir bölüm ile karşınızdayım.

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🤍

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

 

Düşüncelerinizi merak ediyorum ve okumak istiyorum. 💗

 

Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere...

Kendinize iyi bakın. 🤍

 

Bölüm : 11.10.2024 19:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Aleyna Ay 🌙 / ❄️ Mübrem: Vazgeçilmez 1 ❄️ / Bölüm 59: “Kardeş”
Aleyna Ay 🌙
❄️ Mübrem: Vazgeçilmez 1 ❄️

71.95k Okunma

3.02k Oy

0 Takip
71
Bölümlü Kitap
Bölüm 1: “İlk Karşılaşma”Bölüm 2: “Korku”Bölüm 3: “Kaçırılma”Bölüm 4: “Yeşil Gözlü Adam”Bölüm 5: “Cevabı Olmayan Sorular”Bölüm 6: “Plan”Bölüm 7: “Acı”Bölüm 8:”Korku”Bölüm 9: ”Sığınak”Bölüm 10: “Öpücük”Bölüm 11: “Saldırı”Bölüm 12: “Yardım”Bölüm 13: “Hüzün”Bölüm 14: “Ayrılık”Bölüm 15: “Hesaplaşma”Bölüm 16: “Hayal”Bölüm 17: “Nefret”Bölüm 18: “Barın”Bölüm 19: “Kabus”Bölüm 20: “Şapkalı Adam”Bölüm 21: “Kıskançlık”Bölüm 22: “Yakınlaşma”Bölüm 23: “Hisler”Bölüm 24: “Acı”Bölüm 25: “Gerçekler”Bölüm 26: “Mektup”Bölüm 27: “Şüphe”Bölüm 28: “Vicdan Azabı”Bölüm 29: “Vuslat”Bölüm 30: “Yıkım”Bölüm 31: “Kırgınlık”Bölüm 32: “Yalnız”Bölüm 33: “Hasta”Bölüm 34: “Öfke”Bölüm 35: “Hastahane”Bölüm 36: “Kötü”Bölüm 37: “Silah”Bölüm 38: “Tercih”Bölüm 39: “Kurtuluş”Bölüm 40: “Yakarış”Bölüm 41: “Mecburiyet”Bölüm 42: “Özür”Bölüm 43: “Yemek”Bölüm 44: “Ortaklık”Bölüm 45: “Dosya”Bölüm 46: “Doğum Günü”Bölüm 47: “Yeni Başlangıçlar”Bölüm 48: “Yıllar”Bölüm 49: “Tepe”Bölüm 50: “Geçmişten Kalan”Bölüm 51: “Eski Arkadaşlıklar”Bölüm 52: “Varlığını Hissetmek”Bölün 53: “Tekrar Karşılaşmak”Bölüm 54: “Eski Aşklar”Özel Bölüm: “Geçmiş”Bölüm 55: “Baba ve Kızı”Bölüm 56: “Bağ”Bölüm 57: “Kavuşma”Bölüm 58: “Eğlenmek”Bölüm 59: “Kardeş”Bölüm 60: “Kimsesizlik Hissi”Bölüm 61: “Derin Duygular”Bölüm 62: “Oyun”Bölüm 63: “Kaybetmek”Bölüm 64: “Geçmeyen Acı”Bölüm 65: “Kar Tanesi”Bölüm 66: “Tesadüf”Bölüm 67: “Affedememek”Bölüm 68: “Kalp Kırıklığı”Bölüm 69: “Yılbaşı”Bölüm 70: “Final”
Hikayeyi Paylaş
Loading...