
Ne kadar kötü bir duygu değil mi kimsesizlik hissi?
Bir baban var, öğrendiğin bir kardeşin var ama yalnız hissediyorsun.
Tek sığınağın ise yanında olan, seni sevdiğini bildiğin insanlar.
Barın, Berfu, Beril, Teyzem ve Mert.
Bu koca kimsesizlik hissi benliğinde hüküm sürerken yanında sadece sana asıl değer verenler var, iyiliğini düşünenler var...
Gözlerimi kapatıp yaşadığım anın bir kabus olmasını dilediğimde omzumda hissettiğim sıcak parmaklar kabusun içerisinde olmadığımı bana fısıldıyordu.
Keşke kabus olsaydı...
Bunu o kadar çok isterdim ki.
Omzuma değen parmakları hissettiğimde gözlerimi açmam ile kendimi gerçi çekmiştim.
Babam panik içinde bana bakarken "bir şey söylemeyecek misin kızım?" Demişti.
Gözlerindeki çaresizlik içimi yakıp kavururken kafamı iki yana sallamıştım ve "gitmek istiyorum..." demiştim.
Babam ağzını açıp tam bir şey söyleyecekken "gitmek istiyorum..." demiştim tekrardan.
Boğazımda olan düğüm konuşmamı engellerken ağlamamak için çaba sarf etmiştim.
Güçlü durmam lazımdı.
Karşımda bana dikkatlice bakan Derin'in karşısında yıkılmamam gerekiyordu.
İçimde kopan fırtınaları belli etmemem gerekiyordu.
Babam "kızım..." dediğinde elimi kaldırarak durması için işaret vermiştim.
"Duymadın sanırım..." demiştim gözlerinin içine bakarak."Sana gitmek istiyorum dedim baba.Hemde hemen."
Babam kafasını sallarken Derin'e dönmüştü ve "haberleşiriz kızım" demişti.
Kızım...
Benden başka birine daha söylemişti bu kelimeyi.
Acaba Derin kızım kelimesini kaç defa hayatında duymuştu?
Benim içim, babam öldüğü için yanarken, çocukluğum babamla birlikte ölürken o kaç defa babama sarılmıştı mesela?
Derin kafasını sallayıp "tamam baba..." dediğinde çok daha fazla canım yanmıştı.
Oysaki hakkım yoktu buna.
Çünkü, bunca sene babamın yanında olan oydu.
Ona sarılan, baba diyen, kokusunu içine çeken, hatta... hatta, ninniler dinleyen...
Benim bu derece canım yanarken ben baba dediğimde Derin ne hissediyordu acaba?
Bu düşünceler beynimi işgal ederken tırnaklarım avuç içimle buluşmuştu.
Canımı yakmak istemiştim ama; bu sefer sadece kendi canımı.
Canım yansın ki Derin'in söylediği baba kelimesi içimi kanatmasın.
O kan avucumdan aşağıya aksın ama içim kanamasın.
Hiçbir şey söylemeden arabanın arka kısmına oturduğumda kapıyı üstüne çekmiştim ve babamın arabaya binmesini beklemiştim.
Bakışlarım arada sırada dışarıya kayarken babamla Derin'in sarılmasını görmem ile kafamı yan tarafa çevirmiştim ve gözlerimin dolmaması için havaya bakmıştım.
Canım yanıyordu.
Hemde çok fazla yanıyordu.
Kapı açılma sesi geldiğinde babamın arabaya bindiğini anlamıştım.
Hiçbir şey söylemeden telefona bakmaya başladığımda arabada ölüm sessizliği vardı.
Ne babam ne de ben konuşuyorduk.
Susmuştuk, ilk defa susmak istemiştim.
İlk defa babamla ölene kadar konuşmamak istememiştim.
Babam arabayı sürmeye başladığında Beril'e yazmıştım.
Kalbim deli gibi sızlarken Barın'a gitmek istemiştim ama biliyordum ki bu imkansızdı.
Çünkü, Barın'a söyleyeceğim hiçbir yalanım yoktu.
Gerçi, artık yalan bile söylemek istemiyordum.
O huzur bulduğum gözlerine bakarken gerçekleri gün yüzüne çıkarmak istiyordum.
Ama bunu yapamıyordum.
Bir saatlik yolculuğumuz bana bir ömür gelirken babam evimize yakın bir yerde durmuştu.
Hiçbir şey söylemeden aşağıya inerken eve doğru yürümek yerine Beril'in evinin yönüne dönmüştüm.
Hiçbir şey hissedemezken öylece yürümüştüm.
Yolun uzunluğunu bile düşünmemiştim.
Sadece rüzgarın tenime değmesini istemiştim.
Kafamın içinde soru işaretleri dolarken sonunda kendimi Beril'in evinde bulmuştum.
Ne kadar sürede buraya geldiğimi bilmiyordum.
Gerçi, bu şu an önemli bile değildi.
Titreyen elimi umursamadan Beril'in ziline bastığımda kısa bir süre içerisinde kapı açılmıştı.
Beril baştan aşağıya beni süzerken "Almila?" Demişti korku ile."Ne oldu sana böyle! Neden gözlerin kıpkırmızı?"
Gözlerim kıpkırmızı mıydı?
Ağladığımın farkında bile değildim oysaki.
Beril'e yaklaşıp birden sarıldığımda gözümden düşecek olan yaşları bir bir serbest bırakmıştım.
Hıçkırarak ağlarken Beril soru sormak yerine yanımda olmuştu.
Bana sıkıca sarılmıştı.
Kardeş gibi, kardeşim gibi.
Beril'den ayrılıp saçımı düzelttiğimde ıslanan saç diplerimi geriye doğru atmıştım ve çatlayan başımı umursamadan "ben çok kötüyüm Beril..." demiştim."Ben kendimi o kadar kötü hissediyorum ki... şu an burada yere düşmek istiyorum.O kadar halsizim ki uyuyup bir daha uyanmamak istiyorum!"
Beril parmaklarını yanaklarıma getirdiğinde göz yaşlarımı silmişti ve "ne oldu sana böyle?" Demişti.
Gözlerimi kapatıp derin derin nefesler alıp verdiğimde "gel..." dedi kolumdan tutarak.
"Biraz otursan senin için iyi olacak."
Hiçbir şey söylemeden Beril'le birlikte içeri ilerlediğimde koltuğa yerleşerek elim ile yüzümü kapatmıştım.
Beril dizlerimin önüne çökerken "anlat hadi..." demişti saçlarımla oynayarak."Dök içini kardeşine."
Bakışlarım Beril'i bulurken "bir kardeşim varmış biliyor musun?" Demiştim.
Beril'in saçlarımda gezinen parmakları duraksarken "ne?" demişti şaşırarak.
Kafamı sallarken "ilk duyduğumda bende şaşırdım ama en çok neye şaşırdım biliyor musun Beril?" Beril kafasını iki yana sallarken "kim olduğuna..." demiştim."En çok buna şaşırdım işte."
"Neden ki?" Dedi yutkunarak."Tanıdık biri mi yoksa?"
Kafamı sallarken burukça gülümsemiştim ve beni dikkatlice dinleyen Beril'e "Derin..." demiştim."Kardeşim Derin Akay."
"Derin mi, hangi Derin?" Hiçbir şey söylemezken "yok artık!" Dedi eliyle ağzını kapatarak."Almila lütfen bana bunun bir şaka olduğunu söyle!"
"Keşke... keşke şaka olsa.Bunu o kadar çok isterdim ki Beril anlatamam."
"Almila benim aklım almıyor..." dedi ayağa kalkarken."Yani, madem Derin senin kardeşindi bunca zamandır sana niye bir şey demedi! Yoksa, o da mı seninle birlikte öğrendi bu durumu?"
"Benimle birlikte öğrenmedi Beril.
Biliyordu."
Beril daha çok şaşırırken "Allah'ım nasıl bir şeyin içine düştük biz ya! Birine güvenirsin şerefsiz çıkar.Diğerine güvenirsin oyunlar oynar!" Yanıma gelip koltuğa oturduğunda bana sarılarak kafasını kafama yaslamıştı.
Eli kolumu okşarken "peki sen..." dedi."Ne düşünüyorsun bu konuda? Ne hissediyorsun?"
Derin bir nefes alıp verdiğimde "hissizim..." dedim."Her şey o kadar üst üste geliyor ki Beril ben ne hissedeceğimi bile bilmiyorum.
Artık dayanacak gücüm kalmadı."
Beril tam bir şey söyleyecekken kapı zilini duymam ile Beril'e dönmüştüm ve "gelen kim?" Demiştim.
Beril kafasını iki yana sallarken "bilmiyorum ki Almila..." demişti.
Tekrardan kapı zilini duyduğumuzda "Almila!" Diye seslenen Barın'ın sesini duymam ile ayağa kalkmıştım.
Barın'ın sesini duymam ile ayağa kalktığımda "Barın'ın burada ne işi var Beril?" Dedim panik halinde."Beni burada bu halde görmemesi gerek!"
"Bilmiyorum Almila!" Beril'in de endişe dolu sesini duyduğumda "sen en iyisi banyoya geç..." dedi bana bakarak."Ben burada yok derim."
Kafamı sallayıp banyoya doğru ilerlediğimde içeri girerek kapıyı kapatmıştım ve gelen sesleri dinlemeye başlamıştım.
Beril kapıyı açıp Barın içeri girdiğinde "Almila nerede?" Demişti.
"Ne Almila'sı Barın? Almila burada yok." Beril'in sesini duymam ile kapıya iyice yaklaştığımda dudaklarımı kemirmeye başlamıştım.
"Beril..." demişti Barın sinirlenmeye başlayarak."Almila'nın burada olduğunu biliyorum."
"O nereden çıktı Barın ya! Hem Almila burada olsa neden senden saklansın ki?"
"Belki sakladığı şeyler olduğu için olabilir! Değil mi Beril'cim?"
Barın'ın cümlesi ile buz kesildiğimde bacaklarım titremeye başlamıştı.Geri geri gidip elimle lavaboya tutunduğumda üzerinde bulunan sabunluğun devrilmesi ile güçlü bir ses banyoya hakim olmuştu.
Ayak seslerini duymama rağmen hiçbir şey yapamazken sadece olacakları beklemiştim.
Kapı birden açılıp gözlerim Barın'ın yeşil gözleri ile buluştuğunda hızlı bir hamle ile yanıma yaklaşarak bana sıkıca sarılmıştı.
"İyi misin?" Demişti eli saçlarımda gezinirken."Senin için o kadar çok endişelendim ki!"
Barın'ın kokusunu içime çekip kafamı salladığımda "iyiyim..." demiştim.
O an Barın'ın söylediklerini unutmuştum.
O an kendimi bile unutmuştum.
Barın omuzlarımı tutup beni kendinden ayırdığında "sana söylemem gereken şeyler var Almila" demişti.
Barın'ın cümlesini anlamazken "nasıl yani?" Demiştim gözlerine bakarak.
Barın elimden tutup "gel..." dediğinde beni banyodan çıkararak çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştı.
Beril'in seslenmesine bile cevap vermezken Barın beni arabaya bindirerek kendi de koltuğa yerleşmişti ve arabayı sürmeye başlamıştı.
"Nereye gidiyoruz Barın?" Diye sorsam da hiçbir cevap alamamıştım.
Uzun süren yolculuk sonunda Barın villa tarzı olan bir evin önünde durduğunda "burası da neresi?" Diye sormuştum.
"Neden buradayız?"
Barın bana bakmazken eve bakmaya devam ettiğinde "babanın evi..." demesi ile o an tüm dünya benim için durmuştu.
Korku dolu bakışlarım Barın'ı bulurken "ne saçmalıyorsun Barın?" Demiştim bilmemezliğe vererek.
"Almila..." diyerek Barın bana döndüğünde "artık oyun yok, yalan yok, sadece gerçekler ve itiraflar var!" Cümlesini kurarken eli elimi bulduğunda "artık kaçmak yok!" Demişti sessizce.
Biliyordu.
Babamın yaşadığını ve benim bunu bildiğimi biliyordu.
Gözümden yanağıma damlalar bir bir düşerken Barın'ın bakışları yanağıma kaymıştı.
Eli yanağımı bulurken gözlerimi kapatmıştım ve sakinleşmeye çalışmıştım.
Elini yanağımdan çektiğinde kapı açma sesini duymam ile gözlerimi açmıştım.
Barın arabadan inip benim olduğum tarafa geldiğinde kapıyı açarak inmemi beklemişti.
Bacaklarımı yere basıp tam inecekken Barın'ın bacaklarımı tutması ile ona bakmıştım.
Olduğu yere çöküp bacağımı okşadığında "neden seni buraya getirdim biliyor musun?" Demişti.
Kafamı iki yana sallarken "artık acı çekmemen için Almila!" Dudakları bacağıma değdiğinde sesli bir nefes almıştım.
Barın'ın yeşil gözleri gözlerimi hedef alırken "Gerçekleri tek seferde öğrenip acı çekmen parça parça acı çekmenden daha iyi güzelim..." demişti sessizce."Çünkü, sen her geçen gün acı çektiğinde bende seninle birlikte çekiyorum o acıyı.Her canın yandığında benim de canım yanıyor, her kalbin sıkıştığında benim de sıkışıyor ve ben senin bunları yaşamanı artık istemiyorum!"
Barın ayağa kalkıp elimi tuttuğunda arabadan inmiştim.
Ben arabadan inip tam karşısında onunla yüz yüze geldiğimde hiçbir şey söyleyememiştim.
Dudaklarım titrerken Barın dudağını dudağıma bastırmıştı ve küçük bir öpücük kondurarak bana sıkıca sarılmıştı.
"İçeride yanında olacağım..." demişti."Sen annemle yüzleşmemde nasıl yanımda olduysan bende senin yanında olacağım ve elinden sıkıca tutacağım sevgilim."
Kafamı sallayıp Barın'dan ayrıldığımda "gidelim mi artık?" Diye sormuştu.
Kafamı sallarken "gidelim..." diyebilmiştim sadece.
Ben hazır değilken, Barın nasıl babamla karşılaşmaya bu kadar hazır olabilmişti gerçekten aklım almıyordu.
Ama korkuyordum da, babam ve Barın'ın karşılaşmasında olacaklardan deli gibi korkuyordum.
Barın ile birlikte ilerleyip kapının önüne geldiğimizde Barın kapıyı çalarak beklemişti.
Bakışlarım kapı ve Barın arasında mekik dokurken kapının babam tarafından açılması ile gözleri ilk başta benim gözlerim ile sonra ise Barın'ın gözleriyle buluşmuştu.
Her şey bitmiş miydi yani?
Buraya kadar mıydı?
Babam ikimize şaşkın ve bir o kadar sinirli bakarken "Almila senin burada ne işin var?" Dedi.
Tam dudaklarımı aralayacakken bakışları bu sefer Barın'a değmişti.
"Ya sen Barın?" Demişti sinirle."Almila'yı neden getirdin ki buraya? Biz seninle böyle mi anlaşmıştık oğlum?"
Nefes alışverişim o an dururken olduğum yerde sendelemiştim.
Babamın cümleleri beynime kurşun gibi saplanırken "ne oluyor burada?" Diyebilmiştim sadece.
Barın'ın eli belimi bulurken "bırak!" Dedim bağırarak."Dokunma bana..." gözlerim babamın gözleri ile buluşunca "dokunmayın bana!" Demiştim.
Yanaklarıma değen sıcak gözyaşlarım içimi kavururken "ben nasıl bir oyunun ortasındayım böyle?" Dedim."Ben nasıl bir ihanetin gölgesindeyim! Ben nasıl bir boşluğun içindeyim böyle!" Serzenişlerim bulunduğum ortamda yankılanırken babam bana doğru yaklaşıp elini omzuma yerleştirmişti.
"Sana her şeyi anlatacağız kızım ama ilk başta sakinleşmen gerekiyor."
Gözlerimi kapatıp derin derin nefeslerimin beni sakinleştirmesini umarken gerçekleri bir an önce öğrenmek istediğim için kafamı sallamıştım ve "iyiyim ben..." demiştim ikisine de bakarak."Sakinim... şimdi anlatın bana.Burada neler döndüğünü bir bir söyleyin!"
Babam ve Barın birbirine bakarken "içeri geçelim sevgilim hadi gel" diyen Barın'a sinirle bakarken yanından hızlıca geçerek salon olduğunu düşündüğüm bölüme gelmiştim.
Salona gelmem ile Derin'i gördüğümde "yok artık!" Dedim gülerek."Bir sen eksiktin zaten!"
Derin oturduğu koltuktan kulağında bulunan kulaklığı çıkarıp kalkarken, şaşırdığı yüz halinden belli oluyordu.
"Ne oluyor burada?" Diyen Derin'e hiçbir yanıt vermezken Barın ve babamın odaya girmesi ile "dinliyorum!" Demiştim.
"Oturmalısın bence Almila." Barın'ın sesini duymam ile ona bakmadan koltuklara doğru ilerlediğimde oturarak ikisine bakmıştım.
"Anlatmanız için daha ne kadar beklemem gerekiyor?"
Babam Barın'a bakarken "sen anlat..." demişti.
Barın kafasını sallarken yanıma gelmişti ve oturmuştu.
Bakışları beni bulurken elini dizime yerleştirmişti ve yutkunarak "sanırım ilk başta babanın beni bulmasından başlamam gerekiyor..." demişti.
Dikkatlice Barın'ı dinlemeye başladığımda "hatırlıyor musun?" Dedi."Sana bir ortak buldum demiştim."
Kafamı "evet" diyerek salladığımda "o ortak babandı" demesi ile "ne?" Demiştim.
Şaşkınlığım bariz belli olurken "sen..." demiştim."Biliyor muydun?"
Barın kafasını iki yana sallarken "hayır, hayır!" Demişti hızlıca."Benim bundan haberim yoktu Almila.Çünkü, baban kendini o kadar iyi gizledi ki ben ortak olacağım kişiyi araştırırken bile tek bir şüphede bulunmamıştım."
Barın'ın hiçbir cümlesini anlamazken "o zaman nasıl birbirinizi tanıyorsunuz? Ben... ben gerçekten hiçbir şey anlamıyorum!"
"Bence bu kısmı babandan dinlemen en iyisi olacak."
Hayal kırıklığı ve üzüntü ile karışık olan bakışlarımı babama yönlendirirken özür dileyen bakışları beni bulmuştu.
-5 Gün Önce -
"Emin misin..?" diye sormuştu Derin bana bakarken."Yani, Barın'ın karşısına çıkma konusunda."
Bakışlarım tedirgin gözlerle bana bakan Derin ile buluştuğunda "eminim..." demiştim.
"Baba senin yaşadığını Barın'dan gizleyen Almila.Normalde Almila'nın söylemesi gerekmez mi? Barın'ın bunu Almila'dan duyması bence daha iyi olur.Hem... bunu sakladığı için Almila ile arasının bozulmayacağı ne malum? Bilmiyorum baba..." dedi kafasını iki yana sallayarak.
"Bana Barın'ın karşısına çıkman mantıklı bir hareketmiş gibi gelmiyor."
"Tam tersi kızım" dedim Derin'i onaylamazken."Barın gerçekleri benin ağzımdan dinlerse daha iyi olacak.Hem benim elimde kanıt var biliyorsun bunu."
"Elinde bir kanıt var baba bu doğru ama Almila'nın açıklığa kavuşturması eminim daha iyi olur.Hem Barın yine Almila'ya sinirlenmez mi? Neden seni sakladığını sormaz mı ona?"
Kafamı iki yana sallarken "eminim Barın, Almila'yı anlar kızım.İkisi o kadar çok şey yaşadı ki.Barın'ın Almila'nın neden böyle bir konuyu gizlediğini tahmin eder."
Derin kafasını sallarken "peki baba..." demişti."Sen eğer böyle düşünüyorsan eminim bir bildiğin vardır ama olayları böyle üst üste patlatmak doğru olur mu o kadarını bilemiyorum!"
"Almila senin hakkında gerçekleri öğrendiğinde sığınacak bir dal arayacak kızım.O dal da Barın.Almila gerçekleri öğrendiğinde Barın'dan bu durumu nasıl saklayacak.Nasıl saklayabilecek?" Kafamı iki yana sallarken "ya gerçekleri söyleyip Barın'ı kaybetmeyi göze alacak.Ya da yalan üstüne yalan ekleyip bir çıkmaza girecek.
Tamam yalan söylese bile Barın gerçeği biliyor olacak.Almila'nın yalan söylediğini anlayacak ama en azından yanında olacak.Neden yalan konuştuğunu bilecek."
"İyi de baba araları bozulsa bile kanıt zaten sende var.Verirsin Barın'a olayı kapatırsın.
Ya da ver Almila'ya kanıtı! Barın'a anlatırken dinletsin.Hem Almila bile bu konuda sana çok kızacak.Çünkü, ona elinde bir kanıt olduğunu bile söylemedin.
"Söylemedim çünkü ben anlatmak istiyorum her şeyi Barın'a! Ben o anın gelmesini istemiyorum Derin! Benim yüzümden Almila'nın acı çeke çeke gerçekleri Barın'a anlatmasını istemiyorum! Hem Almila şu an bile acı çekiyor.Barın'dan gerçekleri gözlediği için içi içini yiyor.Bu yüzden ise ben anlatacağım.Kızımım bu acıya maruz kalmasına izin vermeyeceğim.
Hem Barın'ın öfke kusması gereken kişi benim! Eğer birine sinirlenecekse, birine nefret ile bakacaksa bu ben olmalıyım.
Almila değil!"
Derin sessiz kalırken oturduğum koltuktan kalkıp Derin'in yanına gitmiştim ve saçına öpücük kondurarak geri çekilmiştim.
"Sende birkaç gün sonra olacaklar için hazırlan bakalım Derin'cim" demiştim konuyu değiştirmeye çalışarak."Madem Almila ile artık gerçekten bu kadar çok tanışmak istiyorsun, sende yaşanılacak şeylere hazırlıklı olmalısın."
"Olacaklar için kendimi hazırlamak çok isterdim babacığım ama sende, bende çok iyi biliyorsun ki Almila beni kabul etmeyecek."
"Almila'nın seni kabul etmemesi için hiçbir nedeni yok ki güzel kızım.Tamam yıkılacak, üzülecek, dağılacak ama elbet kendini toparlayacak.Toparladığında ise bizi anlayıp, seni kabul edecek.Hem senin gibi tatlı bir kız nasıl kabul edilmez ki söyler misin bana?"
Derin gülümseyerek kafasını iki yana salladığında "kim bunca sene sonra ortaya çıkmış birini kabul eder ki baba söyler misin bana? Unutma ki Almila ile öz kardeş bile değiliz.Yani, beni kabul etmesi için pekte bir neden yok ortada.Hem Almila senden ayrı büyüdü biliyorsun bunu.Bu yüzden bile bana kin tutabilir."
Derin'in cümlesi canımı yakarken "sizin ayrı kalmanız annen ve benim yüzümden oldu kızım biliyorsun bunu" demiştim."Eğer Almila'nın kabul etmemesi gereken bir durum varsa bu da bizim yaptığımız salaklıktır! Ayrıca Almila eminim sana kin tutmaz.Çünkü, onun kadar sende evinden, bizden ayrı kaldın."
Derin'in gözünden yanağına yaşlar düşerken bana sarılmıştı ve "mecburdunuz..." demişti."Lütfen kendini suçlama baba."
Bende Derin'e sıkıca sarıldığımda "iyi ki senin gibi güzel kalpli bir kızım var.Sende Almila gibi mükemmel bir kalbe sahipsin."
Derin benden ayrılıp yanağını sildiğinde "inşallah ablasını kabul eder baba..." demişti cümlesini zar zor kurarak."İnşallah o güzel kalbinde yer edinebilirim."
Derin'in saçına öpücük kondurup gülümsediğimde "edineceksin kızım" demiştim."Sen hiç merak etme."
Tekrardan saçını öpüp ayağa kalktığımda masanın üzerinde bulunan diğer telefonu alarak açmıştım ve ses değiştiriciyi kullanarak Barın'ı aramıştım.
Kısa bir sessizlik üzerine telefon açıldığında "Cihangir Bey?" Demişti.Sesinde şaşkınlık belli olurken "Merhaba Barın Bey..." demiştim sesimi daha ciddi bir tonlamaya alarak.
"Merhaba, bir şey mi oldu acaba?"
"Oldu Barın Bey ve bunu sizinle yüz yüze görüşerek anlatmak istiyorum."
Karşı taraftan ses gelmezken "Barın Bey orada mısınız?" Demiştim.
Barın ses tonunu ayarlayarak konuşmaya devam ettiğinde "kusura bakmayın lütfen ben birden şaşırdım.Malum kaç senedir ortağımız olarak sizi hiç göremedik.Hep yardımcılarınız ile iletişime geçtik.
"Sağlık sorunlarım yüzünden yurt dışındaydım biliyorsunuz.Bu yüzden bunca zaman karşılaşmak nasip olmadı ama eğer müsaitseniz bugün sizinle görüşmek istiyorum."
"Aslında ben İstanbul'da değilim." Lafını keserken "biliyorum..." demiştim."Bende sizin olduğunuz şehirde, yani İzmir'deyim."
"Öyle mi?" Şaşkınlığı sesinden belli olurken "Yanlış anlamazsanız eğer İzmir'de olduğumu nereden öğrendiğinizi sorabilir miyim?" Demişti.
"Benim için çok kolaydı Barın Bey."
Kısa bir sessizlik olurken "Peki o zaman..." demişti."Nerede buluşalım?"
"Ben size konumu atacağım."
"Tamamdır o zaman görüşmek üzere." Hiçbir şey söylemeden telefonu kapattığımda dudakları ile oynayan Derin'e bakmıştım.
"Hiçbir şey olmayacak kızım merak etme." Derin kafasını sallarken "kendine dikkat et baba olur mu?" Demişti.
Kafamı sallayıp Derin'in yanından uzaklaştığımda evden dışarı çıkarak Barın'a şirketimin konumunu atmıştım ve arabaya binerek sürmeye başlamıştım.
Şirketin önüne gelip durduğumda arabayı park ederek şirketten içeri girmiştim ve asansörde beşinci kata basarak derin derin nefesler alıp vermiştim.
Bir an önce inmek isterken sonunda beşinci kata gelmiştim ve inerek odama doğru ilerlemiştim.
Kapının hemen yanında yazan Cihangir Arslan yazısını gördüğümde elimi yazının üstüne getirerek burukça gülümsemiştir.
"Yolun sonuna geldik Cihangir Arslan.Bu zamana kadar sahte hayatımda bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim." İsmimin yazılı olduğu tabelayı yerinden çıkardığımda kapıyı açarak içeri girmiştim.
İçeri girmem ile sandalyede oturan Barın gülümseyerek bana döndüğünde dudaklarındaki tebessüm birden solmuştu ve yerine şaşkınlık almıştı.
Gözlerini bir an olsun gözlerimden çekmezken Barın'ın yanına yaklaşmıştım ve elimi uzatarak "Cihangir Arslan..." sonra ise gülümseyerek "Pardon, Mirza... Mirza Akay." Demiştim."Kusura bakma lütfen alışkanlık."
Barın bir bana bir de uzattığım elime bakarken "sen..." dedi yutkunarak."Sen, nasıl..?"
Lafını keserken "Nasıl yaşıyorum değil mi?" Demiştim söyleyeceği cümleyi tahmin ederek.
Uzattığım elimi geri çekip gülümsediğimde "hepsini anlatacağım Barın..." demiştim.
"Ama ilk başta bu üstünde olan şokun geçmesi lazım."
"Ne şokundan bahsediyorsun sen?" Sinirlendiği gözlerinden belli olurken "sen nasıl yaşıyorsun bana ilk başta bunu bir söylesene? Sen neden yaşıyorsun?"
'Sen neden yaşıyorsun?'
Bir insanın bana bunu söyleyeceğini asla tahmin edemezdim.
"Anlatacağım."
"Neyi anlatacaksın ya! Neyi anlatacaksın?" Oturduğu koltuğu yere fırlatırken olduğum yerden kımıldamamıştım.
"Bir de karşıma geçmiş alay eder gibi sana her şeyi anlatacağım diyor! Acaba ben senin bana bir şey anlatmana izin verecek miyim?" Birden bana doğru gelip eliyle boğazıma sarıldığında "senin yüzünden neler yaşadım haberin var mı? Babamı öldürdüğün için neler çektim haberin var mı senin?" Gözlerindeki kin bariz belli olurken eli boğazıma iyice yerleşmişti.
Nefes alışverişimde zorlandığımı hissederken zar zor konuşmaya çalışmıştım.
Cümlelerim dudaklarımda hapis olurken zorlanarakta olsa kurmak istediğim cümle sonunda dudaklarımdan serbest kalmıştı.
"Babanı ben öldürmedim..." cümlemin dudaklarımdan dökülmesi ile Barın'ın boğazımda olan eli gevşemişti.
Barın'ın boğazımdan elini çekmesi ile öksürmeye başladığımda derin derin nefesler alarak kendime gelmeye çalışmıştım.
"Ne saçmalıyorsun sen?" Dedi öfke ile bana bakarken."Ne demek babanı ben öldürmedim!"
"Eğer bana izin verirsen sana her şeyi anlatacağım."
Barın sesli bir şekilde gülmeye başlarken "sen anlatacaksın ve ben sana inanacağım öyle mi?" Dedi.Yüzünde olan alaylı gülümseme birden solarken "buna gerçekten inanarak mı geldin buraya? Seni öldüreceğimi tahmin edemeyip, bunu tahmin ettin ve geldin öyle mi?"
"Beni öldürmeyeceğini biliyorum Barın ve ayrıca elimde kanıt varken bile mi? Sana dinleyeceğin bir kanıt getirmişken bile mi?"
Barın'ın bakışları birden değişirken "ne kanıtı?" Demişti.
Elini boğazıma götürüp tekrar sıktığında "ne kanıtı?" Demişti gür çıkan sesiyle.
"Barın..." dedim alayla gülerken."Sana karşılık vermemem her seferinde boğazıma sarılacağın fikrini sana fısıldamamalı.
Kendine gel yoksa ben getiririm!"
Barın'da bana bakıp güldüğünde "babamı öldüren adamın sadece boğazını sıkıyorum.
Bence şükretmelisin!"
Elimi yumruk yapıp gülümsediğimde Barın'ın suratına geçirmem ile sendelemişti ve yana doğru savrulmuştu.
Bakışları beni bulurken dudağından akan kanı silmişti.Gözlerinde olan öfkeyi kusurken "Ben senin hem büyüğünüm, hemde sevdiğin kızın babasıyım!" Barın olduğu yerde elini sıkarken duvara doğru ilerlemişti ve sert bir yumruk atmıştı.
Hem yumruk atıp hem bağırmaya başladığında "Allah kahretsin!" Dedi."Böyle bir durumun içine düştüğüm için Allah benim belamı versin!"
Olduğu yerde çöküp ağlamaya başladığında "babamın katili sevdiğim kızın babası ve babamı öldüren adam yaşıyor ama ben onu ne kadar çok öldürmek istesem de biliyorum ki yapamam! Çünkü Almila var."
Bakışları birden beni bulurken "Almila..." dedi fısıldayarak."Senin yaşadığını bilmiyor.O, o...seni öldü biliyor ve acı çekiyor.Peki, peki... ona bunu nasıl açıklayacaksın! Nasıl ben ölmedim diyeceksin!"
"Almila biliyor Barın."
Söylediğim cümleye şaşırırken "ne demek biliyor?" Demişti."Nasıl biliyor?" Kafasını iki yana sallarken "sana inanmıyorum!" Demişti."Eğer Almila bilseydi bana söylerdi."
"Söylemezdi Barın bunu sende çok iyi biliyorsun.Çünkü, bana yapacaklarından korkardı ki öyle zaten korkuyor!"
Kafamı iki yana sallayıp sandalyeyi işaret ettiğimde "Sana her şeyi anlatacağım Barın..." demiştim."Ama ilk başta oturman gerekiyor.Oturman bütün soruların cevaplarını sana getirecek."
Barın derin derin nefesler alıp verdiğinde yere devirdiği koltuğu tekrardan yerine koymuştu ve oturmuştu.Bana doğru dönüp nefret ile baktığında "anlat!" Demişti.
Bende diğer koltuğa oturup Barın'a döndüğümde "her şeyi en baştan anlatacağım..." demiştim.
Barın dikkatlice beni dinlerken her şeyi ayrıntısıyla anlatmıştım.
"İşte böyle..." demiştim geriye doğru yaslanarak."Baban bu şekilde öldü ve ben bu yüzden kendimi öldü göstererek kaçtım."
"Ben anlamıyorum..." dedi eliyle saçlarını dağıtarak."Bana elimde kanıt var dedin! Madem elinde kanıt vardı neden o zaman polise gitmedin.Neden kaçtın? Hem... ben hâla dinlemedim o ses kaydını.Bu yüzden ise sana inanmamı bekleme.Çünkü, bu çok saçma! Elinde kanıt varken durman çok saçma!"
"Çünkü kanıt Almila'ya her şeyi açıkladıktan sonra oluştu.Ben Almila'nın karşısına çıktığımda o kadar kötü anlar yaşadı ki Barın.Annesine hesap sormak istedi.Bana annesi ile yüzleşmem gerektiğini söyledi.Annesinin evine gittiğimizde hesap sorma anında her şeyi kendi ağzı ile itiraf edeceğini tahmin ettim ve bu yüzden ses kaydını açtım." Gülümsediğimde "öyle de oldu..." dedim.
"Kendi ağzı ile itiraf etti."
Telefonu çıkartıp sesli notlar bölümüne girdiğimde "hazır mısın?" Demiştim gözlerine bakarak.
Barın kafasını sallarken ses kaydını açmıştım ve masanın üzerine koyarak Barın'ın dinlemesine izin vermiştim.
"Evet!" Demişti ses kaydında bağırarak.
"Katil benim! Duydun mu Almila? Orhan'ın gerçek katili benim!"
Barın ellerini yumruk yaparken ses kaydı devam etmişti.
"Bunca zaman rol yapıyordum!" Diye bağırmıştı.
Bağırışları Barın ve benim olduğum odada yankılanmıştı.
"Sırf kimse anlamasın diye rol yapıyordum..." diye devam ediyordu ses kaydı."Ama artık yeter! Bende çok yoruldum. Sürekli olarak yalan söylemekten çok yoruldum.Sırtımdaki yükten çok yoruldum! Asıl katil benim!"
Ses kaydını kapatırken Barın'ın gözünden yanağına doğru süzülen yaşı görmüştüm.
Eliyle yüzünü kapatıp yüzünü ovaladığında tekrardan bana bakmıştı.
"Ben bunca yıl senden nefret ettim! Babam öldüğünde senden nasıl intikam alacağımı düşündüm.Sonra, sonra öldüğünü gördüm ama benim içim yine de soğumadı.Sonra, kızını hedef aldım ben! Almila'mı hedef aldım!" Nefes alışverişleri konuşmasını engellerken "acı çektirdim ben ona..." demişti sessizce."Tamam belki sonradan hatamı anladım.Sonradan intikamdan vazgeçtim ama ben ona boşu boşuna acı çektirdim! Hemde hak etmeyen bir adam için! Hem anneme acı çektirmiş, hemde sana ve Almila'ya acı çektirmiş bir adam için canımın canını yakmak istedim ben!"
Ağlaması iyice şiddetlenirken "Benim babam yüzünden babasız kaldı..." demişti.
Ayağa kalkıp Barın'ın karşısına geçtiğimde Barın'ın önünde diz çökmüştüm ve elimi bacağına yerleştirmiştim.
"Senin bir suçun yok..." dedim içimden geleni söyleyerek."Bu hikayedeki en masum iki kişi sizsiniz oğlum."
Son söylediğim cümle ile Barın'ın bakışları beni bulduğunda "bir gün babamın katili sandığım adamın bana 'oğlum' diye hitap edeceğini söyleselerdi kahkaha atarak gülerdim."
Ağlaması gülmeye dönerken "Bende..." demiştim tebessüm ederek.
Barın'ın gülüşleri birden solarken "neden şimdi?" Demişti."Neden şimdi ortaya çıktın? Bunca sene ortaktık ama bana kendini göstermedin.Hatta farklı bir isim kullanarak hayatımıza girdin peki ama neden şimdi karşıma çıktın?"
"Elimde sana gerçekleri anlatabileceğim hiçbir kanıt yoktu çünkü Barın.Sende çok iyi biliyorsun ki eğer ben sana bu ses kaydını dinletmeseydim bana asla ama asla inanmazdın! Bunu daha demin kendin söyledin unuttun mu?"
Barın kafasını sallarken "haklısın..." demişti."İnanmazdım.Ses kaydını dinleyene kadar inanmamıştım da zaten.Hem, zaten böyle bir şeye nasıl inanabilirim ki?"
"Sende haklısın..." dedim Barın'ın yeşil gözlerine bakarak."Kim yıllar sonra ortaya çıkmış birine inanır ki? Hemde babasının katili olduğunu düşünürken."
"Peki ya Almila'nın..?" Demişti cümlemi es geçerek."Onun niye karşısına bunca yıl çıkmadın? Ondan neden saklandın? Hem, sen nasıl Almila'yı katil biriyle aynı evde bırakabildin ki?"
"Almila'yı yanıma alamazdım Barın.Bunu sende çok iyi biliyorsun! Almila'yı yanıma alsaydım kendimi nasıl öldü gösterecektim ki söyler misin? Hem o zamanlar Almila'yı yanıma alamayacağım nedenler oldu."
"Ne gibi nedenler?" Dedi kaşlarını kaldırarak.
"Esas konuya geldik sanırım..." demiştim alaylı bir ifadeyle."Yani, karşına çıkmamın bir diğer nedenine."
Barın beni dikkatlice dinlerken "Almila'nın haberi dâhi olmayan bir kardeşi var Barın" demiştim birden.
"Ne?" Demişti şaşkınlığını belli ederek."Ne demek bir kardeşi var? Sen, sen ne dediğinin farkında mısın?"
"Farkındaydım..." dedim yeşil gözlerine bakarak.
"Peki, bu nasıl olur? Yani... nasıl kardeşi olur ki!"
"Nilüfer benimle evlenmeden önce başka bir evliliği vardı Barın." Barın şaşırarak bana bakarken "ve bundan Almila'nın bile haberi yok" demiştim.
Barın olduğu yerde iyice diklenirken "neden söylemediğimizi az çok tahmin edersin..." demiştim Barın'a bakarken.Barın kafasını sallarken "sonra ne oldu?" Dedi sakin bir sesle.
"Nilüfer Almila'ya hamileyken Derin altı yaşındaydı.Ben o zamanlar çok büyük bir ihale almıştım Barın.Bizim işleri sende çok iyi bilirsin eğer eline böyle güzel bir fırsat geçerse asla geri çevirmezsin.Bende çevirmedim ve kabul ettim.Hem o zamanlar paraya da ihtiyacım vardı.Bu iş bana ilaç gibi gelmişti anlayacağın." Derin bir nefes alıp ellerimi birleştirip oynamaya başladığımda tekrardan cümleme devam etmiştim.
"Meğersem benim alacağım bu büyük işi başka birileri de istiyormuş." Barın'ın gözlerine bakarken "tehlikeli adamlardı..." demiştim."Geri çekilmemi istediler, tehdit ettiler.Tabii ben o zamanlar kaybetmeyi sevmezdim Barın.Hemde hiç sevmezdim.
Gözüm hep yükseklerdeydi.Hep daha fazlasını isterdim ki öyle de oldu zaten.İstedim..." demiştim kelimemi vurgulayarak."Bu yüzden ise ihaleden çekilmedim.Tehditler geldi ama umursamadım.Bana sorsan ki şu an olsa aynısını yapar mıydın..." kafamı iki yana sallarken "asla!" Dedim."Asla yapmazdım."
Burukça gülümsediğimde pişmanlığım bir kere daha gün yüzüne çıkmıştı aslında.
"Nilüfer Almila'ya sekiz aylık hamileydi.
Beni ilk başta Derin üzerinden tehdit ettiler.Yetmedi Almila üzerinden bile tehdit yedim." Barın olduğu yerde gerilirken "ama ben yine de pes etmedim" demiştim.
"Yine yaptığım salaklığa devam edip işleri yavaş yavaş yapmaya başladım."
"Sonra bir gün Derin pikniğe gitmek istedi.Gözlerinde o pikniğe gitme hevesi o kadar çok vardı ki kabul etmiştim.Arabaya atlayıp pikniğe giderken frenler tutmadı ve kaza yaptık.Meğer frenleri bozmuşlar! Biz hastaneye kaldırıldığımızda Nilüfer doğum yaptı ve Almila dünyaya geldi.O zamanlar o kadar çok kötü durumdaydım ki ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.Ne yapabilirim diye kara kara düşündüm.Bir karar vermem gerekiyordu.Çok güvendiğim bir adamım vardı.Gerçi hâla güvenirim ve hâla yanımdadır.O zamanlar onu hemen çağırmıştım.Derin'i öldü olarak göstermek için bütün belgeleri ayarlamasını istemiştim.Her şey gerçekmiş gibi yapmak için bütün prosedürlere uymuştuk.Sonra Derin'i ise babasının... yani, gerçek babasının yanına yollamıştım.Çünkü o an aklıma daha iyi bir fikir gelmemişti.Derin'in babasına yüklü bir miktar ödeme yaparak Derin'in tüm masraflarını karşılamasını istemiştim ve Derin'i sürekli olarak takip etmiştim.Her anından haberdar olmuştum."
"Peki Nilüfer?" Demişti Barın merak içinde.
"O kabul etmiş miydi Derin'in babasında kalmasını?"
"Etmişti.Yani ilk zamanlar istememişti ama sonra kabul etmişti.Derin için, onun yaşaması için kabul etmişti."
"Peki ya Almila?" Dedi.
"Nilüfer asla Almila'yı bırakmak istemedi.Kısa bir süreliğine de olsa ondan ayrı kalma düşüncesini aklına bile getirmedi hiç.Çünkü bebek olduğu için bize ihtiyacı vardı.Bu yüzden ise ne olursa olsun Almila'yı koruyacaktık ama bana gerek bile kalmadı.Adamlar Derin'in öldüğünü görünce, yani... buna emin olduklarında peşimizi bıraktılar."
"Daha hiçbir şekilde karşınıza çıkmadı yani öyle mi?"
Kafamı sallarken "çıkmadılar..." demiştim.
"Hem zaten o zamanlar İstanbul'dan ayrılıp ülke dışına çıkmıştık.Hem biraz kafa toparlamak için hemde her ihtimale karşı tetikte olmak için."
Barın bana doğru eğildiğinde "peki neden sonradan Derin'i yanınıza almadınız?" Demişti."Yani, benim aklım almıyor gerçekten! Adamlar madem sizi rahat bıraktı neden Derin'i bıraktınız? Neden Almila'ya Derin hakkında hiçbir şey söylemediniz büyüdüğünde?"
"Ülke dışında kaldığımız süre zarfında babası tarafından sürekli olarak Derin hakkında haberler alıyordum.İlk zamanlar biraz beklemek istedim.Çünkü, adamlar ne kadar peşimizi bıraksalar da ben her zaman şüphelendim.İçimde her zaman bir şüphe vardı.Çünkü, bir kere bana düşman demişlerdi.Beni düşman olarak kabul edip, o şekilde davranmışlardı.Böyle insanları bilirim Barın ben.Ne kadar peşimizi bırakmış gibi davransalar da eminim ki bir kenarda her zaman izliyorlardı."
Barın ayağa kalktığında hemen karşısında olan içki bölümüne doğru ilerlemişti ve iki tane içki doldurarak yerine geri oturmuştu.
Viski bardağını önüme uzatırken "sohbetimiz uzun sürecek gibi..." demişti.Bir yudum alıp bardağı masaya koyduğunda "devam edebilirsin" demişti.
"Ben dinliyorum."
Viski bardağını elime alıp bir yudum aldığımda tekrardan masaya geri koymuştum.
"Şu an sırf para için ailesinin başına neler açmış diye düşünüyor olabilirsin.Haklısın da ama Barın unutma ki o adamlar mafyaydı.Ben ihaleyi onlara sonradan verseydim bile yine benimle uğraşacaklardı."
"Aklımdan öyle bir şey geçmemişti aslında ama evet haklısın yine de seninle uğraşırlardı." Tekrardan içkisinden bir yudum aldığında "peki sonra ne oldu?" Demişti."Yani Derin konusundan bahsediyorum.Sonra ne oldu?"
"Bir sene ülke dışında kalıp evimize geri döndüğümüzde Derin'i hemen yanımıza almadık.Çünkü, dediğim gibi bizi izleme ihtimalleri vardı ama Barın yemin ederim ki sürekli olarak başka bir hat aracalığı ile Derin'i aradım.Bazen Derin ile konuştum, bazen ise babasıyla.Hatta adam bile görevlendirdim.
Sonra ise bir süre her aradığımda babası Derin'in ya uyuyor olduğunu söyledi ya da oyun oynayıp özel ders aldığını.Ben ilk başlarda şüphelenmiştim.Derin'i göstermek istemediğini düşünmüştüm ama..." Barın'a baktığımda "ama?" Demişti.
"Şüphelendiğim sanırım belli oldu ki babası Derin ile konuşmamı istedi.Derin bana iyi olduğunu, hatta burada babası ile çok keyifli zaman geçirdiğini söyledi.Babasıydı sonuçta.Hangi çocuk babası ile güzel zaman geçirmek istemez ki?"
Gülümserken içkimden bir yudum almıştım ve geri yaslanarak cümleme devam etmiştim.
"Derin benim yanıma geldiğinde daha dört yaşındaydı.O zamanlar benimle ne kadar iyi vakit geçirirse geçirsin, bana ne kadar baba derse desin gerçek babasının yerini asla tutamam bir çocuk için değil mi?" Masanın üzerinde bulunan içki bardağı ile oynarken "O zamanlar öyle düşünmüştüm..." demiştim bardağa bakarken."Derin'i artık her aradığımda babası ile anısını anlatıyordu.Sesi hep keyifli geliyordu.Bir gün telefon ile konuşurken bana babası ile kalmak istediğini söyledi.Babasının yanında mutlu olduğunu söyledi.O kadar kötü hissetmiştim ki kendimi ama babasının yanında kalmak isteyen bir çocuğu geri getiremezdim.Bunu ona yapamazdım."
"Peki Nilüfer babasının yanında kalmasına nasıl izin verdi?"
"Herkes zaten Derin'i öldü biliyordu.Nilüfer bile az çok tahmin ediyordu adamların hâla peşimizde olduğu ihtimalini.Çok ağladı, çok düşündü ama hem Derin'in hayatı için hemde mutluluğu için evlat acısını içine gömdü."
"Bu yüzden mi Almila'ya hiçbir şey söylemediniz büyüdüğünde?" Meraklı gözler ile bana bakarken kafamı sallamıştım ve "evet..." demiştim."Çünkü Almila daha küçüktü.Böyle olayları kaldıramazdı.Hem ona söyleseydik kardeş özlemi çekecekti.
Hiç görmediği birinin özlemini çekecekti ve yine de ona karşı bir yabancılığı olacaktı.Bu yüzden ise bilmemesinin onun için daha iyi olacağını düşündük.Aslında Nilüfer düşündü.Bu teklifi bana yapan da oydu zaten."
"Almila bunu öğrendiğinde yıkılacak biliyorsun değil mi?"
Kafamı sallarken "biliyorum..." demiştim.
"İşte tam da bu yüzden senin karşına çıktım.Çünkü, Almila'ya her şeyi anlattığımda yıkılacak.Paramparça olacak ve onu toparlamak sana düşecek."
Ayağa kalkıp tam karşıda dolabın içinde duran Almila'nın resmini elime aldığımda "Almila sana benim hakkımda gerçekleri anlatmadığı için yeterince vicdan azabı çekiyor Barın.Ben Almila'ya her şeyi anlattığımda sana yine hiçbir şey anlatamayacak ve yalan üstüne yalan katarak acısını arttıracak." Kafamı iki yana sallarken "ben bunu istemiyorum..." demiştim."Ben, benim yüzümden Almila'nın sürekli yalan söylemesini istemiyorum.
Çünkü, biliyorum ki Barın, Almila sana gerçekleri anlatmak için asla kanıt bulamayacak.Gerçi bulsa bile yine ben anlatırdım.Onun acı çeke çeke sana gerçekleri anlatmasına göz yumamazdım."
Barın ayağa kalkıp yanıma geldiğinde elimde duran resmi alarak Almila'nın küçüklük fotoğrafına bakmıştı.Dudakları yana doğru kıvrılırken "Almila gerçekleri öğrendiğinde onun yanında olacağım merak etmeyin" demişti.Bakışları beni bulurken "sadece o gün değil, her gün yanında olacağım."
Barın'a bakarken "senden bir şey isteyebilir miyim?" Demiştim.
Barın kafasını sallarken "ne isteyeceksin ki?" Demişti.
"Almila'ya hiçbir şey anlatma olur mu? Yani bugün karşına çıktığımı ona söyleme."
"Neden peki? Sonuçta Almila'nın yanında olmamı istiyorsun değil mi? Peki neden haberi olmasın ki?"
"Almila zaten yeterince zor şeyler yaşadı Barın.Son günlerde olan şeylerden haberim var ve o Cüneyt ibnesini öldürmek istiyorum! Almila bu kadar zor şeyler yaşamışken bir süre beklesek bizim için daha iyi olur.Derin mevzusundan sonra anlatsak daha sağlıklı olur."
Barın kafasını sallarken "haklısın..." demişti."Tamam o zaman Derin mevzusundan sonra Almila'ya her şeyi anlatacağız ama beraber."
Kafamı sallarken "tamam..." demiştim gülümseyerek."Beraber anlatacağız."
Bakışları değişirken "Derin mevzusunu neden şimdi ortaya çıkarıyorsun peki?" Demişti."Neden bunca zaman sonra birden ortaya çıkarmak istiyorsun?"
"Derin istedi çünkü..." demiştim."Almila ile tanışmak istediğini söyledi bana.Bende kabul ettim."
"Hayatında hiç görmediği kardeşi ile tanışmak için bu kadar istekli olması beni mutlu etti.Hem eminim ki Almila da çok mutlu olacak kardeşi olduğu için."
"Umarım Barın ama pek sanmıyorum.Yani, zamanla kabul eder ama ilk başlarda zor gibi."
Barın anlamamış gibi bana garip garip bakarken "neden ki?" Demişti.
"Derin ismi sana gerçekten hiçbir şey çağrıştırmıyor mu Barın?"
Barın düşünür gibi yaparken "ne gibi bir şey çağrıştırabilir ki?" Demişti.
"İki yıl önce gibi mesela."
Barın tekrardan düşünür gibi yaparken çenesini ovalayan parmakları durmuştu ve yeşil gözleri ile şaşkınca bana bakmıştı.
"Yok artık!" Demişti sesi hafif yüksek çıkarken."O Derin bu Derin mi yani?"
Kafamı sallarken "tam olarak aynı kişi!" Demiştim.
"İyi de bu nasıl olur? Yani, madem Derin kardeşi olduğunu biliyordu neden Almila'ya iki sene önce hiçbir şey söylemedi!"
"Benim ortaya çıkmamı bekledi diyelim."
"Peki madem ortaya çıkmayacaktı, neden Almila'nın hayatına girdi?" Dikkatlice bana bakarken "neden bir arkadaş gibi yanaştı Almila'ya ?" Demişti.
"Ben Almila'yı zamanından beri takip ediyorum Barın.Senin Almila'yı kaçırdığın zamanda bile ben onu takip ediyordum." Barın alaylı bir ifadeyle bana baktığında gülerek geri geri birkaç adım atmıştı.Eliyle ağzını kapatıp kafasını iki yana salladığında "gerçekten sana inanamıyorum ya ben!" Demişti."Yani, daha ne kadar sürprizler ortaya çıkartacaksın ben bilmiyorum!"
"Barın lütfen..." demiştim ciddiyetimi belli ederek."Konuyu dağıtma."
Barın kafasını sallarken "tamam devam et..."demişti."Sana hiçbir şey sormayacağım." Alayla gülerken "Ben sana şeyi sormayacağım mesela..." demişti düşünüyor gibi yaparak."Madem Almila'yı kaçırdığım zaman sen bunu biliyordun, neden müdahale etmedin diye sormayacağım mesela.Sen hiç merak etme!"
Göz devirirken "Barın..." demiştim.
"Ben sormayacağım demiştim sana ama..."
"Ama?"
Parmağını kaldırıp bana doğru uzattığında "Almila soracak!" Demişti."Öğrendiği zaman o soracak işte!"
"Zamanı gelince onu da öğrenir zaten Barın sen hiç merak etme!" Masaya doğru ilerleyip içkimi elime aldığımda "devam edebilir miyim artık?" demiştim.
Barın kafasını sallarken "Derin o zaman benim hayatımdaydı..." demiştim."Benimle yaşıyordu ve o zamandan beri Almila ile deli gibi tanışmak istiyordu.Tabii benim ortaya çıkacağım zamanı beklediği için de üzülüyordu.O zamanlar benim çok fazla işlerim vardı ve yoğundum.Tabii bu süre zarfında da mecburi olarak yurt dışına çıkmam gerekiyordu.Aslında benim Derin'e tek söylediğim şey Almila'yı uzaktan takip edip bana bilgi vermesiydi ama o öyle yapmadı.Ben yurt dışındayken Almila'nın karşısına çıktı.Yani, anlayacağın benden habersiz yaptı bunu.Madem kardeşi olarak tanışamıyorum bende onun arkadaşı olurum dedi."
Barın şaşırırken "Derin'e bak sen ya!" Demişti.
Barın'a gülümserken "Derin'in Almila'nın karşısına çıkması bir yandan iyi olmuş aslında" demiştim.
Barın "neden?" Diyip göz kırptığında "Çünkü, Almila kaçarken Derin ona yardım etti" demiştim."Benim aslan kızım senin elinden kaçmayı başardığı için tabii! Derin'de bu durumdan faydalanarak hemen karşısına çıktı."
Gururlu bir ifadeyle Barın'a baktığımda "sonra da kucağımda bayıldı ama onu ne yapacağız?" Demişti.
Yüzümdeki ifade değişirken "neyse onu karıştırmayalım şimdi!" Demiştim."Ne de olsa ben kız babasıyım.Seninle böyle şeyler konuşamam!"
Barın kafasını iki yana sallarken "gerçekten sürprizler ile dolu olan birisin biliyorsun değil mi?" Demişti.
Kafamı sallarken "kim bilir daha neler vardır sende?" Demişti cümlesine devam ederken."Hepsinin bir zamanı gelecek ve ben gerçekten o gelecek olan zamanı iple çekiyorum!"
"Bence önyargılarını kırmalısın Barın oğlum.Bu sana Mirza Amcan'dan küçük bir tavsiye sadece."
Barın bana bakarken "bir gün seninle bir sırrımın olacağını asla tahmin edemezdim." Demişti gülümseyerek
"Hayat işte..." demiştim omuz silkerek."Ne olacağını kimse bilemiyor."
"Kesinlikle..." demişti kafasını sallarken.
Barın'a bakıp ona doğru ilerlediğimde "sana bir kere sarılabilir miyim peki?" Demiştim.
"Biliyorum ani oldu ama ben gerçekten bana Mirza Amca diye sarılan o küçük Barın'ı çok özledim oğlum."
Barın bir bana bir de açtığım kollarıma bakarken gözlerinin dolduğunu görmüştüm.
Yanağına bir damla yaş düşerken belki de eski anları hatırlamıştı.
Hatta belki de benim ve Nilüfer yüzünden yaşadıklarını.
Ellerini kaldırıp bana baktığında sarılıp sarılmamak arasında gidip gelmişti aslında.
Belki de bunun doğru olup olmayacağını düşünmüştü.
Ya da belki de hazır hissetmemişti kendini.
Bunları düşünerek kollarımı indirmek için tam harakete geçmişken o an bir şey olmuştu ve Barın birden bana sarılmıştı.
O anın şok etkisinden çıkıp bende ona sarıldığımda "oğlum..." demiştim ağlamaya başlayarak.
Barın bana sıkıca sarılmaya devam ederken "Mirza Amca'm..." demişti sessizce.
Belki duymadığımı düşünmüştü ama duymuştum.
Mirza Amca demesi içimi sıcacık ederken sanki o kişi yıllar önce bıraktığım küçük ve masum olan Barın'dı.
Almila'dan;
Babamın dudakları titrerken "işte böyle kızım..." demişti.
Duyduklarımı sindirmeye çalışırken "yani siz beş gün önce tanıştınız..." demiştim.
"Beş gün önce tanıştınız ve bana hiçbir şey söylemediniz öyle mi yani?"
Barın'a bakarken Barın, bir bana bir de babama bakıyordu.
Gülerek kafamı iki yana salladığımda "gerçi hesap sormaya bile hakkım yok..." demiştim."Sonuçta bende babamı sakladım senden.Yani, bu durumda aslında ödeşmiş olduk!"
Bakışlarım babamı bulurken "ama sana gerçekten inanamıyorum ben!" Demiştim sesim yüksek çıkarken."Yani ben neye şaşıracağımı ya da neyin hesabını soracağımı gerçekten bilmiyorum! Sen söyle baba..." demiştim gözlerine bakarken "senden tam olarak neyin hesabını sorayım ben?"
Babamın gözlerinde olan üzüntü belli olsa bile yine de bir şey söylememiştim.
Sarılmamıştım, bir bildiğin vardır diyememiştim.
Çok istemiştim ama yapamamıştım.
"Barın beni kaçırdığından beri peşimdeydin.Beni kaçırdığını biliyordun ama hiçbir şey yapmadın! Derin hayatıma bir tesadüfmüş gibi girdi, arkadaşımmış gibi davrandı.Derin hayatımdayken de değilken de başıma bir dünya şey geldi ama yine hiçbir şey yapmadın! Daha ben doğmadan önce hayatta olan bir ablam vardı.Sırf para uğruna onu yanında bile tutamadın!" Nefes alıp verdiğimde "Sonra... sonra ise ben küçükken sırf benim için Derin'i saklarken, büyüdüğünde ne hikmetse birden karşıma çıkarasın geldi!" Demiştim.
Yanağımda olan yaşı silerken "Barın'ı ve kanıtı demiyorum bile..." demiştim hayal kırıklığı ile.Sesim titrerken "kaydı bana söylemedin bile!" Demiştim."Ben her gün kendimi bunun için hazırlarken, her gün içim içimi yerken sen kaydı Barın'ın karşısına nasıl çıkaracağım derdine düşmüşsün meğersem!"
Babam bana doğru adım atıp "Almila..." dediğinde "ben biraz yalnız kalmak istiyorum!" Demiştim."Anlattıklarınızı ve ortaya çıkan kardeşimi sindirmem gerekiyor!"
Kafamı çevirip Derin'e baktığımda "Eğer seni kabul edeceğimi düşünüyorsan Derin çok yanılıyorsun.Çünkü, bu asla ama asla olmayacak!"
"Almila ani karar vermesen mi acaba?" Barın'ın sesini duyduğumda bakışlarım Barın'ı bulmuştu."Ne?" Demiştim şaşırırken."Ani karar mı?"
Barın kafasını sallarken "ben ani karar vermiyorum Barın! Ayrıca ben hayatımda ortaya çıkmış bir kardeş istemiyorum! Benim zaten bir kardeşim var.O kişi ise Beril."
Bakışlarım tekrardan Derin'i bulurken ağladığını görmüştüm ama hiçbir duygu hissetmemiştim.
"Umarım anlamışsınızdır..." demiştim gözlerine bakarken."Tek kardeşim Beril!"
Hepsine tek tek bakıp yanlarından hızlıca geçtiğimde evden çıkmıştım ve koşarak ilerlemeye başlamıştım.
Evden biraz uzaklaşıp boş bulduğum bir ağacın dibine geçtiğimde hıçkırarak ağlamaya başlamıştım.
Ağlamam aslında Barın'ın ve babamın benden sakladıkları değildi.
Ağlamam, bir kere daha güvenimin sevdiğim bir insan tarafından yıkılmasıydı.
Ağlamam, aslında güvendiğim insanların iyi biri çıkmamasıydı.
Ağlamam aslında kime güveneceğimi ve kime güvenmem gerektiğini bilmememdi...
Bölüm sonu...
Merhaba canlarım.Yeni bir bölüm ile yine karşınızdayım!
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🙏🏼
Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🫶🏻
Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere...
Kendinize iyi bakın... 🫶🏻
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 71.95k Okunma |
3.02k Oy |
0 Takip |
71 Bölümlü Kitap |