63. Bölüm

Bölüm 62: “Oyun”

Aleyna Ay 🌙
aleynay0

 

GENELDE YAŞADIĞIMIZ ACILARIN ALTINDA,

EN SEVDİĞİMİZ İNSANLARIN İMZASI VARDIR.

PAUL AUSTER

 

 

Bazen insanların gerçek yüzünü göremezsin.

 

Gören biri olsa bile inanmazsın.

Çünkü, o kişiye güvenmişsindir bir kere.

İnanmışsındır.

 

O sahte yüzüne kanmışsındır.

 

Bu sefer ise ben insanların gerçek yüzünü görmüştüm ama; sevdiklerim görememişti.

 

Çünkü, iyi olduğuna inanmışlardı.

Sahte yüzüne kanmışlardı.

 

Maskesini benim önümde yere düşürürken, sevdiklerimin önünde her zaman yüzünde tutmuştu.

 

Derin'in gerçek yüzünü görmüştüm.

İlk gördüğüm an gözlerinden anlamıştım.

Şimdi ise kendime bile olsa kanıtlamıştım.

 

Kapının önünden ayrılıp yavaşça halıya doğru ilerlediğimde korkarak yere çökmüştüm.

 

Ellerim titrerken yerde duran koparılmış çiçeğin üstündeki ıslak olan kırmızı sıvıya dokunmuştum ve yavaşça burnuma getirip koklamıştım.

 

Ani bir hamle ile parmağımı burnumun ucundan çektiğimde "kan değil ki bu..." demiştim sessizce.

 

Elimi elbiseme ani bir hamle ile sildiğimde çiçeğin hemen altında, poşetin içerisinde küçük bir zarf görmem ile çiçeği yavaşça kenara almıştım ve poşeti çıkartıp, zarfı açarak içinde duran kağıdı çıkarmıştım.

 

'Ben bu oyunu oynamamak için çok çaba sarf ettim Almila.Kendimi her zaman dizginlemeye çalıştım; ama sen benim iyi olmama fırsat bile vermedin!

Oyun mu istiyorsun? OYNAYALIM.

Kaybetmek mi istiyorsun? Merak etme kaybetme hazzını sana seve seve yaşatacağım; ama şunu unutma ki bu oyunda birinin canı feci yanacak.Bu yanan can ise başkasının ki olacak ama en çok senin canın acıyacak.Çok kan kaybedilecek ama; kaybedilen kan senin eserin olacak.'

 

Kağıtta yazanları okumam ile dişlerimi sıkıp "Derin!" Dediğimde zarfı elime almıştım ve dışarı çıkmıştım.

 

Dışarı çıkmam ile Derin'i gördüğümde "yok artık!" Dedim sinirle."Senin ne işin var benim odamda?" Sağa sola bakıp Barın'ı göremeyince "Barın nerede?" Demiştim.

 

"Bilmem..." dedi omuzlarını indirip kaldırarak.

"Nerede Almila?"

 

"Benimle oyun oynama Derin! Bunu sakın yapma!"

 

Derin alayla bana bakıp güldüğünde "oyunu sen başlatmamı istedin Almila hatırlatırım sana!" Demişti alayla."Sen istedin, ben başlattım!"Cümlelerini sessizce kurarken bu sefer normal bir ses tonu ile kurmuştu.

"Ayrıca Barın'ı babamın yanına yolladım.

Ona dedim ki benim Almila ile babamın da senin ile dertleşmeye ihtiyacı var.Eee... Barın da kardeşlerin barışmasını istiyor sonuçta.O yüzden bizi yalnız bırakmak için gitti.Şu an da büyük ihtimalle yoldadır."

 

"Teyzem, Berfu ve Ferda Hanım peki.Onlar nerede?"

 

"Odalarındalar tatlım.Uyuyorlar.Yani, bizi duyabilecek kimse yok! Anlayacağın rahat rahat konuşabiliriz kardeşim."

 

"Derin eğer elimde kalmak istemiyorsan, şu an bu odadan defolup gidersin.Benim senin gibi biri ile konuşacak hiçbir şeyim yok! Duydun mu beni?"

 

"Ama kardeşim neden böyle yapıyorsun ki ben anlamıyorum gerçekten! Benim tek isteğim seninle konuşmak.Sen ise beni sürekli elinin tersi ile itiyorsun.Ne ayıp ama!"

 

Alayla karışık bir kahkaha attığımda "Derin odada kimse yok! Rol yapmasan mı acaba?" Demiştim.Sinir kat sayım karşımda sırıtması ile artarken "Ya da direk şöyle söyleyeyim.Rol yapmayı hemen kes! Yoksa seni gerçekten paralarım." İşaret parmağımı kaldırıp uzattığımda "sırıtmayı da kes!" Demiştim.

 

Derin alayla güldüğünde olduğu yerden ilerleyip yanıma gelmişti ve elimde duran zarfı hiç beklemediğim bir anda hızlıca elimden çekip almıştı.

 

"Almila bırakır mısın kolumu! Kolum acıyor lütfen yapma! Amacım sadece seninle konuşmaktı."

 

Elim koluna bile değmemişken kurduğu cümle bende şok etkisi oluştururken "Ne yapıyorsun ya sen! Ne saçmalıyorsun?" Diyip zarfı elinden almaya çalıştığımda izin vermemişti ve sessizce "oyun başlasın küçük kardeşim!" Diyerek beni hafifçe itip hızlıca banyoya girmişti.

 

Banyoya girip kapıyı kilitlediğinde "hey ne yapıyorsun orada!" Demiştim kapıya hızlıca vurarak."Çık dışarı!"

 

Ben kapıya vururken içeriden cam kırılma sesi geldiğinde "Derin!" Demiştim kapıya vurarak.

 

Tekrardan hızlıca iki elimle kapıya vurduğumda "salak mısın kızım açsana şu kapıyı!" Demiştim ve tüm gücümle kapıya vurmaya devam etmiştim.

 

Birkaç defa daha vurduğumda "Almila yapma!" Diye bir ses gelmesi ile "Derin oyun oynama benimle çık dışarı!" Demiştim sinirden bağırarak.

 

İçeriden ses gelmezken "Derin bak salak salak haraketler yapma ve beni sinirlendirme!" Kapıya iki elimle hızlıca vurduğumda "bak elimde kalacaksın Derin! Gerçekten elimde kalacaksın!"Dediğimde kapının birden açılması ile dengemi sağlayamayıp Derin'in üzerine düşmüştüm.

 

Derin'den güçlü bir çığlık koparken, kısa bir zaman içerisinde teyzemin "Almila!" Cümlesi ile yana doğru kendimi atmıştım.

 

Bakışlarım yerde duran Derin'i bulurken teyzem Derin'e ve sonra ise bana bakmıştı.

 

Bakışları üstüme ve ellerime kayarken "ne yaptın kızım sen?" Demişti ve Derin'e doğru eğilerek "Derin?" Demişti panik içinde.

 

Yere eğilip acı içinde kıvrılan Derin'e dokunduğunda "Derin?" Demişti tekrardan.

"Derin iyi misin kızım?"

 

Derin kafasını iki yana sallarken "çok acıyor..." demişti ağlayarak.

 

"Ben bir şey yapmadım..." demiştim sessizce.

"Teyze ben bir şey yapmadım."

 

Teyzem bana bakarken "Almila ambulansı ara hemen!" Demişti bağırarak.

 

Hiçbir tepki vermeyip Derin'den halıya bulaşmış kana baktığımda "bir şey yapmadım ben..." demiştim tekrardan.

 

Yakınımdan gelen seslere odaklanamazken "Almila ne duruyorsun ambulansı arasana!" Diye bağıran teyzeme baktığımda birden ayağa kalkmıştım ve odamda duran telefonuma koşmuştum.

 

Ellerim titrerken telefonu zar zor tutmuştum ve ambulansın numarasını çevirerek aramıştım.

 

Olduğum yerde hiçbir şey yapamazken Ferda Hanım'ın içeri girmesi ile "Almila, kızım ne oldu burada?" Demişti panik içinde.

 

İlk başta banyoya koşup Derin'e baktığında sonra yanıma gelmişti ve koluma dokunup üstümdeki kıyafetlere bakarak "bu kan da ne böyle?" Demişti."Almila, seninde bir yerine bir şey mi oldu yoksa?"

 

Hiçbir şey söylemeden kafamı iki yana salladığımda ambulans sesinin kısa bir süre içerisinde gelmesi ile Derin'i ambulansa yerleştirmişlerdi.

 

Teyzem ile birlikte hastaneye öğrenip bizde peşlerinden gitmek için harakete geçtiğimizde teyzem, "Ferda Hanım Berfu size emanet!" Demişti ve hızlıca arabaya binmişti.

 

Ambulansın peşinden ilerleyip hastaneye vardığımızda teyzem bana bakarken arada kaçamak bakışlar atıyordum ve sessizce duruyordum.

 

Sırtımı duvara yasladığımda Barın'ın sesini duymam ile onun olduğu tarafa bakmıştım ve koşarak yanına gidip sarılmıştım.

 

Barın, "Almila iyi misin? Üstündeki kan ne böyle?" Diyip endişe içinde saçımı öptüğünde "iyiyim..." demiştim ve Barın'ın hemen yanında duran babam ile göz göze gelmiştim.

 

Babam bana bakarken "kızım nerede Almila?" Demişti.

 

'Kızım nerede Almila?'

Peki, ben senin kızın değil miydim baba?

 

Gözümden yanağıma yaşlar bir bir akarken "içeride cam kırıklarını çıkarıyorlar..." demiştim sessizce

 

"Nasıl oldu bu Almila? Derin'e cam parçaları nasıl battı? Ya da şöyle sorayım! Derin ile neden kavga ettiniz ve kavganın sonucu nasıl böyle bitti?"

 

Hiçbir şey söyleyemezken babam yanımdan hızlıca geçmişti ve teyzemin yanına ilerlemişti.

 

Bana 'nasılsın?' bile dememişti.

Oysa bu kelimeyi babamdan duymak çok isterdim.

 

Barın saçlarımdan öperken "gel..." demişti.

 

Babamların yanına gidip tam karşılarındaki yerimizi aldığımızda "iyi olacak merak etme" demişti Barın beni teselli ederek."Hemde çok iyi olacak."

 

Barın kolumu okşarken kafamı Barın'a yaslamıştım ve bana bakan babam ve teyzem ile göz göze gelmiştim.

 

'Şu an yeri değildi Almila.Bir şey söylememen lazım.Sessizce beklemen lazım.'

 

Ben bunları düşünürken kapının açılması ile doktor içeriden çıkmıştı.

 

Ben doktorun yanına ilerleyecekken babamın panik bir halde önüme geçmesi ile Barın, kolunu ön kısmıma durmam için getirmişti.

 

Babam "Derin nasıl?" Dediğinde doktor gülümseyerek "merak edecek bir şey yok" demişti."Cam parçaları çok derin bir biçimde batmamış ve çok şanslı bir biçimde düşmüş ki sadece koluna ve omuz bölgesine gelmiş."

 

Babam teyzeme bakıp derin bir oh çektiğinde gülümseyerek "peki hemen çıkarabilir miyiz hasteneden?" Demişti.

 

Doktor kafasını sallarken "çıkarabilirsiniz" demişti."Ama dikişleri olduğu için dikkatli olmanızı öneririm.Onun haricinde size ağrı kesici yazacağım.Ağrı olma durumunda verirsiniz."

 

Babam kafasını tamam anlamında sallarken doktor "Geçmiş olsun" demişti ve yanımızdan ayrılmıştı.

 

Doktorun gitmesi ile elimi kaldırdığımda tam babamın omzuna dokunacakken babam yanımdan hızlıca geçmişti ve teyzemin yanına gitmişti.

 

Elim havada kalırken ağlamamak için kendimi zorlamıştım.

 

Babamın beni dinlemeden beni yargılıyor olması canımı yakarken Barın kulağıma eğilmişti ve "biz dışarıda babanları bekleyelim olur mu?" Demişti.

 

Babama baktığımda babam gözlerini kaçırmıştı ve kafasını yan tarafa çevirmişti.

 

Yanağıma akan yaşı silme gereğinde bile bulunmazken Barın, elini belime yerleştirmişti ve "hadi güzelim..." demişti sessizce."Dışarıda bekleyelim."

 

Hiçbir şey söylemeden yürümeye başladığımda dışarı çıkmıştık ve arabanın oraya gelerek durmuştuk.

 

Barın bana dönerken "sorabilirsin..." demiştim.Gözlerimi gözlerine değdirirken "merak ettiğin bir şey var Barın ve bunu sormak istiyorsun değil mi? Hadi sor, bekliyorum."

 

Barın saçlarını karıştırırken "herhangi bir suçunun olmadığını biliyorum Almila ama bu nasıl oldu?" Sorduğu soru ile yutkunurken "o kız sağlıklı değil Barın..." demiştim.

 

Barın anlamadığını belli eden bakışlarını üzerimde gezdirdiğinde "nasıl yani?" Demişti.

"O ne demek?"

 

"Barın ben ona hiçbir şey yapmadım.Hemde hiçbir şey! Hani ben banyoya girmiştim ya?" Barın kafasını salladığında "yerde benim nikahımda elimde olması gereken çiçeği dağılmış bir şekilde buldum Barın.O da yetmezmiş gibi çiçeğin etrafında kırmızı renkli boyalar vardı! Bildiğin beyaz halının üzerinde çiçeğin olduğu kısım hep kandı.Daha doğrusu sahte kan!"

 

Barın dikkatlice beni dinlemeye başladığında "sonra bi mektup gördüm" demiştim."Mektupta beni bariz bir biçimde tehdit etti resmen!"

 

"Bir dakika bir dakika" dedi Barın beni durdurarak."Ne demek tehdit etti?"

 

"Bildiğin tehdit etti Barın! Sonra ben zaten dışarı çıktım.Bir baktım ki Derin orada! Konuşmaya başladık ama sonra birden geldi ilk başta saçmalamaya başladı ve elimden yazdığı mektubu aldı.Sonra ise oyun başlasın gibi bir şey söyleyerek kendini banyoya kilitledi!"

 

Barın şaşırırken "içeride bir şeyleri kırma sesi geldi" diyerek cümleme devam etmiştim."Sonra işte bende kapıya vurmaya başladım ve açmasını sağladım."

 

"Peki sonra? Sonra ne oldu?"

 

"Sonra işte birden kapıyı açtı ve ben dengemi kaybederek Derin'in üzerine düştüm."

 

"Sen üzerine düştükten sonra mı cam kırıkları battı yani?"

 

Kafamı sallarken "aynen öyle!" Demiştim.

"Barın o kadar iyi düşünerek kendine zarar verme yöntemi hazırlamış ki!" Kafamı iki yana salladığımda "kendi kendine zarar vermekten korktuğu için, planı kendine zarar gelecek şekilde hazırlamış resmen ruh hastası!"

 

"Bu... bu çok korkunç bir şey Almila!"

 

"Barın..." diyerek ona sarıldığımda "ben bir şey yapmadım!" Demiştim ağlarken."Yemin ederim yapmadım! Ben kimseye zarar vermedim."

 

"Biliyorum güzelim" diyerek saçıma öpücük kondurduğunda ona bakmamı sağlayarak göz yaşlarımı silmişti.

 

Ben ağlamaya devam ederken babamlar Derin ile birlikte hastaneden çıkmıştı ve arabaya doğru ilerlemişlerdi.

 

Babam ön kapıyı açıp Derin'i yerleştirdiğinde alnını öpmüştü ve kapıyı kapatarak kendi de koltuğa yerleşmişti ve arabayı çalıştırmıştı.

 

Bana bakma tenezzülünde bile bulunmazken arabayı hareket ettirmişti ve yavaşça tam yanımızdan geçmişlerdi.

 

Derin arabanın içinden bana ima ile sırıtırken hiçbir tepki vermemiştim ve Barın'a dönmüştüm.

 

O da benim gibi Derin'e bakıyordu.

Ama onda daha farklı bir duygu vardı ve bunu belli etmekten çekinmiyordu.

 

Barın bana bakarken "hadi bizde gidelim" demişti ve belimden tutarak beni arabanın kapısına kadar getirmişti.

 

Kapıyı açtığında içeri yerleşmiştim ve Barın'ı beklemiştim.

 

Barın'da arabaya yerleşip sürmeye başladığında hiç konuşmadan kafamı cam tarafına çevirmiştim ve eve gelmeyi beklemiştim.

 

Sonunda eve vardığımızda arabadan inmiştik ve eve girmiştik.

 

Eve girmemiz ile Ferda Hanım bana doğru yaklaştığında sıkıca sarılmıştı ve "iyi misin kızım?" Demişti.

 

Babam yüzüme bile bakmazken, bana nasılsın bile demezken Ferda Hanım'ın bana böyle davranması canımı acıtmıştı.

 

Kafamı iyiyim anlamında sallarken "teyzem ve babam nerede?" Demiştim.

 

"Geldiği gibi içeri girdi.Mirza Bey ise teyzeni eve bırakıp gitti."

 

Ferda Hanım'a burukça gülümseyip teyzemin odasına doğru ilerlediğimde kapıyı çalmıştım ve içeri girmiştim.

 

Yatakta oturuyor olan teyzemi gördüğümde "gelebilir miyim?" Demiştim sessizce.

 

Teyzem bana bakmazken "bende seni bekliyordum Almila" demişti."Hadi gel."

 

Yutkunup içeri adım attığımda sessiz bir nefes alıp vermiştim ve teyzemin yanına ilerlemiştim.

 

Teyzem yanına ilerlemem ile ayağa kalktığında "senden bunu hiç beklemezdim Almila!" Demişti bana öfke ile bakarak.

 

Hayal kırıklığı ile teyzeme baktığımda "beni dinlemeden yargılayacak mısın yani teyze?" Demiştim.

 

Teyzem bana baktığında "Almila, gördüklerim karşısında ne dememi bekliyorsun ki ben gerçekten anlamıyorum!" Demişti.

 

"Yargısız infaz yapmamanı mesela." Gözlerimi gözlerinden ayırmazken "bunu bekliyordum işte!" Demiştim.

 

"Almila ben gece tam uyumaya yakınken cam kırılma sesi duydum.İlk başta bir şey düşürmüşsündür diye düşündüm ama daha sonra sesini duyunca ve kelimelerini tam anlayamayınca yataktan birden kalkarak hızlıca odadan çıktım ve odana doğru ilerledim.Sonra ise..."

 

"Sonra ise?"

 

"Senin sesini duydum Almila.Elimde kalacaksın Derin dedin."

 

Teyzemin cümlesi ile dudaklarım titrerken "ne yani sen beni söylediğim bu söz için mi suçluyorsun?"

 

"Suçlamıyorum."

 

"Suçluyorsun!" Demiştim bağırarak."Yeğenini bir kere bile dinlemeden daha dün gelmiş bir kız için suçluyorsun!"

 

"Anlamaya çalışıyorum Almila."

 

"Sen, beni anlamaya çalışmıyorsun teyze.Sen beni sorguluyorsun.Diyorsun ki, bu kız bunu nasıl yaptı değil mi? Hani demin söyledin ya senden bunu hiç beklemezdim diye. Asıl ben senden bunu hiç beklemezdim teyze! Beni bir kere bile dinlemeden bana suçlu muamelesi yapmanı beklemezdim."

 

Göz yaşlarımı silerken "Derin'den dinledin mi olayı?" Demiştim.

 

Teyzem bana bakıp kafasını sallarken "dinledim" demişti.

 

"Daha dün gelen bir kızın dediklerini dinledin ve ona inandın ama kendi yeğenine inanmadın öyle mi?"

 

"Dün gelen kız dediğin kişi benim yeğenim Almila.Sen nasıl öz yeğenimsen o da benim öz yeğenim.Kardeşimin kızı.Ayrıca o Derin dediğin kız hastanede seni korudu bize karşı biliyor musun bunu? Kavga esnasında yanlışlıkla olduğunu söyledi bize; ama bu senin yaptığın gerçeğini maalesef ki değiştirmiyor.

Yanlışlıkla bile olsa."

 

Derin teyzemin gözünü kısa süre içerisinde öyle bir kör etmişti ki... Hiçbir şey söyleyememiştim.

 

Beni koruyarak, kendini masum göstermeye çalışmıştı; ama ben masum numarası yapıyor bile diyememiştim.

 

"Ama hayatına yeni girdi teyze ve onu tanımıyorsun.Beni çok iyi tanıyorsun oysaki.

Kişiliğimi tanıyorsun, ne yaparım ne yapmam biliyorsun; ama onu tanımıyorsun teyze.Sen onun nasıl bir insan olduğunu henüz bilmiyorsun!" Diyebildiğim cümle ise sadece bu olmuştu.

 

"Dünyadaki her tanıdığımız insanın her zaman ikinci bir yüzü olur Almila bunu asla unutma.

Herkesin kendi içinde sakladığı bir diğer kişiliği vardır ve bunu göstermez."

 

Söylediği cümle canımı yakarken "haklısın teyze..." demiştim."Hemde çok haklısın.

Çünkü neden biliyor musun? Bende senin gerçek yüzünü görememişim.İyimser teyze rolü altında yatan bir diğer kişiliğini görmemek için çabalamışım! Ama artık çabalamayacağım.

Çünkü, ben ne kadar çabalarsam o kadar kalbim kırılıyor.Ben ne kadar kırmamaya çalışsam da karşı taraf kırmaktan çekinmiyor.

Peki söylesene teyze ben neden çekineyim ki?"

 

Teyzemin gözleri dolarken "bu saatten sonra diğer yüzüm ile karşılaşacaksınız!" Demiştim gözlerine bakarak.Parmağımı kaldırıp teyzeme tuttuğumda "sende, Derin'de! Bu arada artık senin bir tane yeğenin var... O da Derin."

 

Hiçbir şey söylemesine fırsat vermezken dışarı çıkmıştım ve kapıyı çarpmıştım.

 

Ferda Hanım ve Barın koltuktan kalkıp yanıma geldiklerinde "ben bu evden gitmek istiyorum!" Demiştim.

 

Ferda Hanım Barın'a, Barın'da bana baktığında "bir şey mi oldu Almila?" Demişti Barın panik içinde."Neden gitmek istiyorsun ki?"

 

"Gitmek istiyorum Barın.Lütfen bir şey sorma bana olur mu? İstediğim tek şey bu evden gitmek."

 

Barın kafasını sallarken bakışlarım Ferda Hanım'ı bulmuştu.Ferda Hanım kolumu okşarken "ben Berfu'yu hazırlayayım" demişti.

 

Kafamı salladığımda "lütfen tüm eşyaları alın olur mu?" Demiştim rica eden bir ses tonu ile."Çünkü benim bu ev ile işim bitti!"

 

Ferda Hanım kafasını tamam anlamında sallayıp yanımızdan ayrıldığında bende hızlıca odaya girmiştim.

 

Barın'da peşimden odaya girip kapıyı kapattığında yanıma gelip kolumu tutmuştu ve ona bakmamı sağlamıştı.

 

Yanağımdan akan yaşları silip beni yatağa oturttuğunda "inanmadı değil mi?" Demişti.

 

Barın'ın cümlesi ile hıçkırarak ağlamaya başladığımda Barın beni kendine doğru çekmişti ve sıkıca sarılmıştı.

 

"Teyzem bana değil o kıza inanmayı seçti Barın! İnanabiliyor musun ya? Ona inanmayı seçti.

Derin beni masum göstermeye çalışarak kendini haklı konuma çıkardı resmen.Beni savunmuş biliyor musun? O kadar berbat bir insan ki! Resmen duyguları alınmış."

 

Barın beni kendinden ayırdığında "kendini anlatmadın mı Almila?" Demişti."Açıklamadın mı? Yalan söylüyor demedin mi?"

 

Kafamı hayır anlamında sallarken "dinlemedi bile" demiştim burukça."Anlayacağın yargısız infaz yaparak beni suçlu ilan etti."

 

"Ama bu çok saçma!" Sesi sinirli çıkarken "seni nasıl suçlayabilir ki?" Demişti."Bunu nasıl yapabilir?"

 

"Suçlamak ile kalsa iyi Barın." Gözlerine bakarken "bana ne dedi biliyor musun?" Demiştim."Seni duydum dedi bana.Derin'e elimde kalacaksın dedin." Güldüğümde "bana resmen bunu söyledi! Ne yani, ben cani miyim? Derin'e kasti mi zarar verdim ben?" Dudaklarım titrerken "bana bunu nasıl söyler? Bunu nasıl ima eder Barın?"

 

Barın olduğu yerden birden kalkarken "teyzen ile bir de benim konuşmam gerekiyor sanırım!" Demişti.

 

Hızlıca yerimden kalkıp kapıya doğru giden Barın'ı kolundan tuttuğumda Barın dönüp bana bakmıştı ve "ne var Almila?" Demişti.

"Neden beni engelliyorsun?"

 

"Çünkü istemiyorum Barın.Teyzem ile artık ne sen ne de ben konuşacağım.O tercihini yaptı.

Beni bir kere bile dinlemeden suçlu ilan etti.Yani, beni değil Derin'i seçti.Bırak kendi doğru bildiği yalanda yaşasın."

 

Cümlem ile durduğumda "banyo?" Demiştim.

 

Hızlıca banyoya ilerleyip kapıyı açtığımda Barın'da yanıma gelip durmuştu.

 

Sağa sola bakıp mektubu bulmaya çalıştığımda "Allah kahretsin ya!" Demiştim."Mektup yok."

 

Bakışlarım bu sefer halıya kaydığında bir halıya bir de Barın'a bakmıştım ve "burayı kim temizledi?" Demiştim.

 

Barın "annem mi acaba?" Derken banyodan çıkmıştım ve Berfu'nun odasına girmiştim.

 

Odada kimseyi göremeyince Beril'in eski odasına yani Ferda Hanım'ın odasına girdiğimde Ferda Hanım'ın bavulunu topluyor olduğunu görmüştüm.

 

Yerde oynayan Berfu'ya bakıp Ferda Hanım'ın yanına ilerlediğimde "odamdaki banyoyu kim temizledi?" Demiştim."Siz mi?"

 

Ferda Hanım "hayır..." diyerek kafasını salladığında "ben temizlemedim kızım neden ki?" Demişti merak dolu sesi ile.

 

"Banyo tertemiz çünkü Ferda Hanım."

 

"Nasıl yani?" Demişti."Ama kızım bu imkansız.

Bugün evde sadece ben ve Berfu vardı.Başka biri de gelip gitmedi.Nasıl temiz olabilir ki?"

 

Kafamı sallarken "bilmiyorum ki..." demiştim.

Durup düşünürken "siz bugün evden çıktınız mı peki? Yani Berfu ile bir yere gittiniz mi?"

 

"Kızım gece vakti nereye gidebilirim ki ben Berfu ile." Bana bakıp düşünür gibi yaptığında "ama Berfu uyuduktan sonra bende birkaç saat kestirdim.Aslında banyoyu temizlemeyi düşündüm ama o kadar yorgundum ki direk uyudum."

 

"Uyudunuz yani?" Demiştim.

 

Kafasını salladığında Barın'a dönmüştüm.

Barın bana bakarken "yardım aldığı biri var" demişti.

 

Yutkunurken "eve siz uyurken biri girmiş Ferda Hanım ve size bile farkettirmeden banyoyu tertemiz yapmış."

 

Ferda Hanım gerilirken "eve girmeye kim cüret edebilir ki?" Demişti.

 

"Allah kahretsin ki bilmiyorum!"

 

Barın yanıma gelip elimi tuttuğunda "onu bulacağız" demişti."Ama ilk başta sakin olmam gerekiyor tamam mı?"

 

Barın'a bakıp "tamam" dediğimde Ferda Hanım'a dönmüştüm ve "siz kimseye lütfen bir şey söylemeyin olur mu?" Demiştim.

"Yani, banyoya siz temizlemişsiniz gibi gösterin.Kimsenin, özellikle Derin'in yardımcısı olduğunu bildiğimizi öğrenmemeli."

 

Ferda Hanım "tamam kızım" dediğinde "bu arada Almila biz bunu neden yapıyoruz?" Demişti.

 

"Çünkü, teyzem ve babam bana inanmıyor Ferda Hanım.Derin öyle bir gözlerini kör etmiş ki... Derin'e benim zarar verdiğimi düşünüyorlar."Ferda Hanım'a baktığımda "tabii sizi bilemem" demiştim."Hakkımda ne düşündüğünüzü yani."

 

"Tabii ki senin yanındayım güzel kızım.Seni tanıyorum ben.Karıncayı bile incitmezsin."

 

"Keşke teyzem de böyle düşünseydi." Ferda Hanım bana doğru yaklaşıp sarıldığında "yakında inanacak..." demişti.

 

"İnansa bile bir şey farketmeyecek Ferda Hanım.Çünkü, her şey için çok geç artık."

 

Ferda Hanım'dan ayrıldığımda yanağıma dokunmuştu ve "aslında benim güzel bir fikrim var" demişti.

 

Ben ve Barın meraklı bir yüz ifadesi ile Ferda Hanım'a baktığımda "şimdi benim sizin yanınızda almam Derin'i işkillendirebilir.Yani, düşünsenize bu kız bu kadar kurnazsa hiç düşünmez mi banyoyu temizlemediğimi size söyleyeceğimi."

 

Ferda Hanım dediği bana mantıklı gelirken "haklısınız..." demiştim."Ama siz direk benim üstüme gelirseniz banyo olayı arada kaynamış olacak."

 

Ferda Hanım gülümserken "aynen öyle!" Demişti.

 

"Siz gerçekten harikasınız!" Diyip Ferda Hanım'a sarıldığımda o da bana sarılmıştı.

 

Barın'da gelip arkadan sarıldığında "kusura bakmayın hanımlar bensiz olmazdı!"

 

Üçümüzde gülmeye başladığımızda birbirimizden ayrılmıştık.

 

Ferda Hanım bavulda olan kıyafetini çıkardığında "sizinle gelmem yanınızda olmam demek" demişti.

 

"Ama sizi burada bırakmak istemiyorum ben."

 

Ferda Hanım gülümsediğinde "kısa bir süre" demişti."Ben o kızın foyasını en kısa zamanda ortaya çıkaracağım güzel kızım.İşte o zaman yan yana olacağız.Hem zaten İzmir'de kalma sürem kısa.Yani, bu kısa süreyi iyi değerlendirmemiz lazım."

 

"Anne dikkatli ol olur mu? Çünkü, o kız göründüğü gibi değil, tehlikeli.Kendine çekinmeden zarar veren bir kişi başkasına asla acımaz."

 

Ferda Hanım güldüğünde "bence o kız dikkatli olsun oğlum.Çünkü, onun karşısında Ferda Soylu var." Demişti.

 

Kendinden emindi ve bunu gözleri ile belli ediyordu.

 

Kafamı sallarken "o zaman en iyisi biz şimdiden başlayalım" demiştim.

 

Ferda Hanım "bir dakika" diyerek bavulu ortadan kaldırdığında "hadi başlayalım kızım" demişti.

 

Barın bir bana bir de Ferda Hanım'a bakarken kendimi ayarlamıştım ve birden bağırmıştım.

 

"Ya sen Barın'ın annesi benim de kayınvalidem değil misin? Sen nasıl benim bile isteye böyle bir şey yaptığımı düşünürsün aklım almıyor gerçekten!"

 

"Çünkü, biz buradaydık Almila! Ayrıca üstünde az bir şeyde olsa kan vardı? Madem böyle bir şey yapmadın, o kan nasıl oluştu anlatsana bi bana?"

 

"Ben size hiçbir şey açıklamak zorunda değilim!" Derken dirseğim ile Barın'a geçirmiştim ve "sende söylesene bir şeyler aşkım?" Demiştim fısıldayarak.

 

Barın ikimize bakarken "Almila sen hiçbir şeyin açıklamasını yapmak zorunda değilsin güzelim" demişti ve devamını eklemişti."Ayrıca kimsenin inanmasına da ihtiyacın yok!"

 

"Bak kızım bile isteye olmasa bile yanlışlıkla yapılmış bir şey var ortada; ama sen bunu bile kabul etmiyorsun!"

 

Ferda Hanım cümlesini kurarken teyzemin içeri girmesi ile "ne oluyor burada ya?" Demişti.

"Ferda Hanım siz neden bağırıyorsunuz?"

 

"Ferda Hanım bana bakarken teyzeme dönmüştüm ve "seni ilgilendirmez!" Demiştim kendimi tutamazken.

 

Teyzeme kızgındım ve belli etmeden de yapamıyordum.

 

"Almila karşında teyzen var!" Diyerek bana baktığında "sen Derin'in yanında olduğun gün benim teyzem olmaktan vazgeçtin!" Demiştim ve Barın'a dönerek "artık gidelim mi?" Diyerek cümlemi bitirmiştim.

 

Teyzem şaşırırken "bir dakika bir dakika" demişti bize dönerek "nereye gidiyorsun Almila?"

 

"Bu evden uzağa!"

 

"Ne yani! Beni terk mi ediyorsun?"

 

Kafamı sallarken "evet" demiştim tereddüt bile etmeden."Seni terk ediyorum.Çünkü, bağımızın bile kalmadığı biri ile aynı evi paylaşmak istemiyorum! Ayrıca Berfu'yu da bir daha görmene izin vermeyeceğim!"

 

Teyzemin gözleri dolarken "Almila, kızım yapma" demişti.Yanağına bir damla düşerken "ne yani sırf Derin'in yanında oldum diye bana sırt mı çevireceksin! Beni mi cezalandıracaksın?"

 

"Ben anneme sırtımı çevirmişim teyze.Sana çeviriyor olmam bana koymaz yani; ama sana koyar! Niye biliyor musun? Çünkü, bu iki yıl boyunda çocuk sevgisini de yeğen sevgisini de benden almıştın; ama şimdi her ikisine de muhtaç olacaksın!"

 

Teyzem ağlamamak için çaba sarf etse de bunu başaramamıştı.

 

Başka şartlarda Derin'in yanında olsaydı, belki her şey daha farklı olabilirdi; ama teyzem Derin'e kasti zarar verdiğimi düşünmüştü ve bunu gözlerime bakarak söylemişti.

 

Tereddüt bile etmemişti.

Almila böyle bir şey asla yapmaz dememişti.

 

Ferda Hanım bile yanımda olurken, teyzem bana sırtını dönmüştü.

 

Ama en korktuğum babamdı.

Babam ne düşünüyordu?

 

Yanlışlıkla mı olduğunu yoksa bile isteye mi yaptığımı?

 

İşte bunu deli gibi merak ediyordum.

 

Teyzem karşımda ağlarken Barın ilerleyip Berfu'yu almıştı ve elimi tutarak "gidelim" demişti.

 

Teyzeme bakmazken yanından geçmiştik ve odadan çıkarak kendi odamıza gelip, üstümüzü değişmiştik ve bavulumuzu alarak dışarı çıkmıştık.

 

Barın'la yan yana dururken kapıyı açmıştım ve eve son kez dönüp bakarak "geçmişimi bırakıp geldiğim bu eve bir geçmiş bırakıyorum" demiştim.Yanağıma düşen yaşı silerken Barın bana yaklaşmıştı ve eli ile yüzümü avuçlayarak alnıma öpücük kondurmuştu."Geçmişi bırakıp geldiğin bu evden, geçmişin ile gidiyorsun."Cümlesini bitirirken tekrardan alnımı öpmüştü ve geri çekilerek "hadi gidelim artık" demişti.

 

Kafamı sallarken kucağımda duran Berfu'yu kendime iyice sabitlemiştim.

 

Arkadan ağlayarak bizi izleyen teyzeme ve sonra Ferda Hanım'a baktığımda, Ferda Hanım gözlerini yumup açmıştı ve dudaklarını oynatmıştı.

 

Dudaklarını okurken "yanındayım" demişti.

 

Hiçbir tepki vermeden önüme döndüğümde Barın ile birlikte aynı anda dışarıya adım atmıştık.

 

Arkamıza bile bakmadan arabaya doğru ilerlediğimizde arka kapıyı açmıştım ve Berfu'yu bebek oto koltuğuna oturtup, bende ön koltuğa yerleşmiştim.

 

Barın arabayı çalıştırırken "nereye?" Diye sormuştu.Barın'da aslında nereye gideceğimizi çok iyi biliyordu; ama sırf konuşayım diye soruyordu.

 

Barın'a bakarken Barın kafasını sallamıştı ve arabayı çalıştırarak sürmeye başlamıştı.

 

Tek kelime bile etmeden Beril'lerin evine vardığımızda arabadan inmiştim ve Berfu'yu alarak bavulları indiren Barın'ı beklemiştim.

 

Barın yanıma geldiğinde ilerlemiştim ve kapının önüne gelerek zile basmıştım.Kısa sürede kapı Beril tarafından açılırken "kuzum" demişti şaşırarak.

 

Sonra ise bakışları bavullara ve Barın'a döndüğünde "kötü bir şey mi oldu yoksa?" Demişti.

 

Barın "biraz" derken Beril "hadi durmayın öyle geçin içeri" demişti ve biraz yana çekilmişti.

 

Hepimiz birlikte oturma odasına geçtiğimizde Mert koltuktan kalkmıştı ve yanımıza ilerleyerek "yengecim ve kardeşim hoşgeldiniz!" Demişti gülümseyerek.

 

Hiçbir tepki vermeyip koltuğa doğru ilerlediğimizde Berfu'yu yere bırakmıştım ve koltuğa yerleşmiştim.

 

"Kötü bir şey mi oldu?" Demişti Mert, Beril'e bakarak.

 

Beril "bilmiyorum" diyerek kafasını salladığında bize doğru ilerlemişti ve "artık anlatacak mısınız?" Demişti.

 

Bavulları gösterirken "evden ayrıldık" demiştim birden.

 

Beril ve Mert birbirine bakarken Mert bize dönmüştü ve "ne demek evden ayrıldık?" Demişti şaşırarak.

 

"Almila, kuzum bir şey mi oldu? Neden evden ayrıldınız ki?"

 

"Tabii sizin haberiniz yok!" Demiştim sinirlerime hakim olamazken."Allah'ım ya! Aklıma geldikçe çıldırıyorum."

 

Beril bana bakarken "kuzum anlatır mısın artık?" Demişti."Ne oldu?"

 

Derin bir nefes alıp olan her şeyi anlatmaya başladığımda Beril ve Mert aynı anda "ne?" Demişti yüksek bir sesle.

 

Berfu sesten korkup ağlayarak tepki verdiğinde "ay teyzem çok özür dilerim ya!" Demişti.

 

Berfu'yu alıp kucağıma oturttuğumda "Almila, bu Derin gerçekten çok tehlikeli biri!" Demişti Mert bize bakarak.

 

Kafamı sallarken "ben o kızın saçını başını yolmaz mıyım?" Demişti ve birden ayağa kalkarak "yolarım!" Demişti.

 

Beril'e seslenip bana bakmasını sağladığımda "lütfen oturur musun?" Demiştim."Ayrıca şu an kimsenin saçını yolmak yok! Bu zevki en sona bırakacağız."

 

Beril cümlem ile oturduğunda "ya resmen sana tuzak kurmuş bu or..." cümlesini kuracakken Berfu'yu işaret etmem ile "özür dilerim" demişti ve arkasına yaslanmıştı.

 

Berfu'yu alıp Barın'a uzattığımda Barın "gel babam" demişti ve Berfu'yu alarak kucağına sabitlemişti.

 

"Peki ya Yelda Teyze'ye ne demeli? Seni nasıl böyle bir şey ile suçlar?"

 

Beril'in cümlesi ile gözlerim dolarken Beril ayağa kalkmıştı ve yanıma gelerek bana sarılmıştı.

 

Saçımı okşarken "ağlama" demişti sessizce."Değmez çünkü biliyorsun."

 

Kafamı sallarken "benim en büyük korkum babam..." demiştim.

 

Beril biraz daha bana doğru dönerken "Mirza Amca sana inanıyor değil mi?" Demişti onay bekleyerek."Yani, kızım yapmaz demiştir değil mi?"

 

Kafamı sallarken "bilmiyorum ki..." demiştim sessizce."O gün bana hastanede öyle bir baktı ki Beril.Sanki, beni suçluyordu.Belki de korktu bilemiyorum; ama bana öyle bakması bile koydu."

 

"Hiç konuşmadınız mı?" Dedi Mert bana merakla bakarak.

 

Kafamı tekrardan salladığımda "aramadı bile..." demiştim.

 

"İnanamıyorum gerçekten ya!"

 

Barın elini sırtıma koyup sıvazladığında "Almila, yarın seni babana götürmemi ister misin güzelim?" Demişti.

 

Sesi o kadar naifti ki.

Sorduğu soru ile zarar görmemi bile istemiyordu.

 

Barın'a bakıp kafamı salladığımda "sanırım bir yüzleşme daha gerçekleştirmem lazım.Yoksa, kafayı yiyeceğim!" Demiştim sert bir dille.

 

Beril "evettt..." diyerek birden ayağa kalktığında "bence bu konuyu yarına bırakalım gençler olur mu?" Demişti.

 

Ortamı yumuşatmaya ve kafamı dağıtmaya çalışıyordu.

 

"Aç mısınız? Size bir şeyler hazırlayayım mı?"

 

Kafamı sallarken "sadece dinlenmek istiyorum."Şakaklarımı tutup masaj yaptığımda "başım çok ağrıyor" demiştim."Uyumak eminim bana iyi gelecek."

 

Beril kafasını sallarken "o zaman size boş olan odayı ayarlıyorum" demişti.

 

Kafamı sallarken Beril gitmişti ve bende kafamı geriye yaslamıştım.Beril kısa süre içerisinde gelirken "hazır" demişti.

 

Barın ile birlikte ayağa kalkarken Barın kucağında uyuya kalan Berfu'yu kucağına iyice sabitlemişti.

 

Beril Berfu'ya yaklaşıp öptüğünde "kuzum içinde yer yatağı yaptım" demişti."Daha rahat eder diye düşündüm."

 

"Teşekkür ederim" diyip Beril'in yanağını öptüğümde Mert "iyi geceler yengecim ve tabii ki kardeşim" demişti.

 

Barın ile birlikte iyi geceler dileklerimizi ilettiğimizde odaya girerek kapıyı kapatmıştık.

 

Barın, Berfu'yu yatırırken kendisi de yatağa oturmuştu ve bacağını göstererek "gel" demişti.

 

Anlamayarak Barın'a baktığımda "ya güzelim gel uzansana" demişti sessizce.

 

Hiçbir şey söylemeden yatağa uzandığımda kafamı Barın'ın bacağına koymuştum ve ona bakmıştım.

 

Barın parmaklarını şakaklarıma getirdiğinde ovalamaya başlamıştı.

 

Yaptığı haraket ile gülümsediğimde "sana inanamıyorum gerçekten ya!" Demiştim.

 

"Neden ki?"

 

Omuzlarımı bilmiyorum dercesine hareket ettirdiğimde "hayal gibisin" demiştim gözlerine bakarak."Yani, bazen diyorum ki kendi kendime ben bir rüyanın içindeyim ve rüyamın en güzel parçası bu adam.Hatta uyanmak bile istemediğim kadar mükemmel bir rüya."

 

Barın bana yaklaşıp dudağını alnıma değdirdiğinde "benim kadar şanslı olamazsın ama" demişti gülümseyerek.

 

Gülümseyip yan döndüğümde bacaklarımı hafif kendime çekmiştim ve Barın'ın bacağını ovalayarak gözlerimi kapatmıştım.

 

Barın'ın parmakları saçlarımda gezinirken "sence babam ne düşünüyordur?" Demiştim.

 

Barın derin bir nefes alıp verirken "bence hakkında kötü bir şey düşünmüyordur Almila" demişti.Kendinden çokça emindi."Senin nasıl biri olduğunu biliyor.O senin baban sonuçta.

Kızını tanıyordur."

 

"Birini tanımak bu kadar kısa bir sürede mümkün müdür ki? Babamla yeni kavuştuk sonuçta.Beni ne kadar iyi tanıyabilir ki?"

 

"Birini kısa bir süre içerisinde de tanıyabilirsin güzelim.Tıpkı benim gibi." Kafasını kafamın üstüne hafifçe koyduğunda "ben seni tanıyorum sevgilim" demişti."Ve böyle bir şey yapmayacağını da çok iyi biliyorum."

 

Dudağımı Barın'ın bacağına değdirdiğimde "iyi ki hayatıma girdin" demiştim."İyi ki varsın."

 

Eli bu sefer yanağımı okşadığında "iyi ki kalbimsin" demişti.

 

Yavaş yavaş gözlerim kapanırken huzur bulduğum kokusu ile uykuya dalmıştım.

 

Yarın ne olacağı bilinmezdi.

Ya kazanan olacaktım ya da kaybeden.

 

 

Gözlerimi araladığımda sabah olduğunu anlamıştım.

 

Yanı başımda uyuyan ve kolu belime sarılı olan Barın'ın yanağına öpücük kondurduğumda "günaydın beyefendi!" Demiştim gülümseyerek.

 

Barın dudaklarında oluşan gülümseme ile gözlerini araladığında "günaydın hanımefendi!" Demişti ve dudağını dudağıma bastırarak geri çekilmişti.

 

"Saat kaç ya?" Diyerek yanı başında duran telefonu eline aldığında "bence bir an önce hazırlanmalıyız" demişti.

 

Kafamı sallayıp yataktan kalktığımızda Barın ile birlikte banyoya girmiştik ve elimizi yüzümü yıkayıp dişlerimizi fırçalamıştık.

 

Bavulumuzdan kıyafet çıkarıp giydiğimizde Berfu ve Mert'in sesini duymam ile gülmüştüm.

 

"Mert ve Berfu kavga ediyor olamaz değil mi?" Demiştim.

 

Barın gülerken "bence gitmeliyiz" demişti.

 

Odadan çıkıp oturma bölümüne geldiğimizde Mert'e bakmıştık.

 

Koltukta oturuyordu ve Berfu ise kucağındaydı.Durup Mert'i dinlemeye başladığımızda gülmemek için çaba sarf etmiştik.

 

"Anne benim annem, baba benim babam" diyerek kendini gösterdiğinde Berfu,"benim" demişti ve elini Mert'in yanağına getirmişti.

 

Kendince vurmaya çalıştığı için Mert ağzı açık kalarak Berfu'ya baktığında "Amca'ya ve Dayı'ya öyle mi?" Demişti ve Berfu'nun küçük parmaklarını öpmüştü.

 

Ciddi bir havaya bürünürken "şimdi Berfu'cuk benim sormak istediğim bir şey var sana." Kollarımı birbirine birleştirip Mert'i dinlemeye başladığımda "şimdi ben senin amcan mıyım yoksa dayın mıyım?" Diye sormuştu.

 

Barın'a baktığımda yüzünün sessizce gülmekten kızardığına şahit olmuştum.

 

Bende gülmeye başladığımda "cevap vermeyecek misin?" Demesi ile sesli bir kahkaha atmıştım.

 

Barın'da bana eşlik ederken Mert ve Berfu bize dönmüştü.

 

Mert burun kıvırırken "ne var ya?" demişti.

"Soru sormakta mı yasak?"

 

Barın'la el ele Mert'in yanına gittiğimizde oturmuştuk ve ona bakmıştık.

 

"Hayır tabii ki de!" Demiştim dalga geçercesine."Yaniii, ne var 1 yaş 3 aylık olan bir çocuğa soru sorup cevap beklediysen!"

 

Mert bana bakıp "Ha Ha Ha! Komik şey seni!" Dediğinde Berfu'ya dönmüştü ve "ben Amca olma kararı aldım" demişti.Berfu'nun dudağına parmağını bastırdığında "sus" demişti kafasını bana çevirerek "sakın dayın olmam için ısrar etme olur mu?"

 

Mert'e bakıp tekrardan güldüğümde "evet, evet amcan oldum ben!" Demişti ve sırıtmıştı.

 

Yüzüne birden hüzün çökerken "ayyy valla hem amca hem dayı olmak çok zordu.Böyle çok iyiymiş!" Demişti.

 

Arkadan Beril'in sesini duymam ile ona baktığımda "ben hep teyzeydim!" Demişti neşe ile gülümseyerek.

 

Yanıma gelip oturduğunda "değil mi teyzem?" Demişti.

 

Berfu kafa sallarken "tedeee" demişti ve parmağı ile Beril'i göstermişti.

 

Beril, Berfu'yu kucağına aldığında yanağını öpmüştü ve bize bakmıştı.

 

"Kahvaltı hazır bu arada.Geçelim yavaş yavaş."

 

Kafamı sallayıp Berfu'ya yöneldiğimde "bu arada ben Berfu'yu yedirdim kuzum" demişti."Hatta altını değiştirip, banyo bile yaptırdım."

 

Gülümseyerek Beril'e baktığımda "teşekkür ederim kuzum" demiştim.

 

Beril bana ters ters bakarken "teşekkür edilecek bir şey yapmadım canım" demişti.

"Sen benim kardeşim, Berfu ise yeğenim.Çok iyi biliyorsun bunu."

 

"Biliyorum" diyip gülümsediğimde Beril, Berfu'yu yere bırakmıştı ve "sen burada oyna bakalım" demişti.

 

Beril ile birlikte kahvaltı masasına ilerlediğimizde oturmuştuk ve yemeye başlamıştık.

 

Bakışlarım hepsinin üzerinde tek tek gezinirken "söyle" dedi Barın çatalın ucundaki böreği ısırarak.

 

Bakışlarım şaşırarak Barın'ı bulduğunda "bir şey söyleyeceğimi nereden anladın ki?" Demiştim.

 

"Çünkü, derin derin tam beş defa nefes alıp verdin." Bakışları beni bulurken "bir şey var ve söylemekten çekiniyorsun."

 

"Çekinmiyorum da, tepkinizi idrak edemiyorum.O yüzden de söyleyip söylememek arasında gidip geliyorum."

 

Hepsi elinde duran çatalı ve bıçağı bıraktığında "kuzum meraktan çatlamak üzereyim" dedi Beril bana meraklı gözler ile bakarak."Hadi, söyle lütfen."

 

Mert "evet yenge ya söyle artık!" Dediğinde hâla ağzına bir şeyler tepiştirme peşindeydi.

 

"Tamam o zaman" diyerek cümleye başladığımda "ben İstanbul'a geri dönmek istiyorum!" Demiştim birden."Tabii siz de isterseniz."

 

Mert ağzındakiler çiğnerken öksürmeye başladığında Beril "helal, helal" demişti ve sırtına hafifçe vurmuştu.

 

Hem Mert ile ilgilenip hem bakışları beni bulduğunda "Almila ciddi misin sen?" Demişti gülümseyerek.

 

Kafamı salladığımda "yenge boğazımda kaldı mutluluktan!" Demişti ve masada duran bardağı alarak suyu kafasına diklemişti.

 

Barın sessiz kalırken "sen bir şey demeyecek misin?" Demiştim.

 

Barın çatalı eline alıp peynire batırdığında "ne zaman?" Demişti.

 

"Ne ne zaman?" Diyerek Barın'a baktığımda "bavulları aşkım" demişti birden bana dönerek.

"Ne zaman toplayalım?"

 

Gülüşüm dudaklarımda peyda olurken "ciddi misin?" Demiştim.

 

Kafasını sallarken "neden ciddi olmayayım ki?" Demişti."Sonuçta ait olduğumuz yer orası değil mi? Hem hepimizin ilişkisi o şehirde başladı ve yine o şehirde tekrardan başlaması lazım ve tabii ki son bulması.İstanbul bence bizim aşkımızı özlemiştir."

 

Sandalyeden kalkıp Barın'a arkadan sarıldığımda "yarın yeni hayatımızın ilk günü olsun o zaman!" Demiştim ve dudağımı yanağına bastırmıştım.

 

Beril ona bakmamı sağlarken "nereden çıktı durup dururken?" Demişti ve merakla bana bakmıştı.

 

Sandalyeme tekrardan oturduğumda "aslında buraya geliş amacım belliydi.Barın'ın beni bulamaması; ama sonra ne oldu?Buldu.

Bulmakla da kalmadı kavuştuk ve evlendik.

Düşünüyorum da hepimizin hayatı orada.İşlerimiz bile orada.Bizim burada bizden başka kimsemiz de yok zaten.Her ne kadar iki senem burada da geçse bana her zaman yabancı oldu."

Gülümsediğimde "hem size bir sır vereyim mi?" Demiştim sessizce.

 

Mert "ver yenge ver" diyip sırıttığında "ben ait olduğum o evi çok özledim" demiştim ve Barın'a dönmüştüm.

 

Barın gözlerimin içine baktığında "ev de seni çok özledi..." demişti ve elimi tutarak dudaklarına bastırmıştı.

 

Kafamı yan şekilde tutup gülümseyerek Barın'a baktığımda "ama yarın değil diğer gün gidelim olur mu?" Demişti.

 

"Neden?" Diyerek Barın'a merakla baktığımda "sürpriz aşkım" demişti ve göz kırpmıştı.

 

"Offfffff!" Diyerek Barın'a ofladığımda "sen iyice cadılaşmaya başladın sanki ha ne dersin?" Demişti.

 

Omuz kırpıp önüme döndüğümde Mert'in hâla ağzına bir şeyler üst üste basıp yediğini görmem ile "yuh Mert!" Demiştim ve çay kaşığını fırlatmıştım.

 

Mert çay kaşığını alıp çayına şeker alıp karıştırdığında "sağ ol yenge ya" demişti ağzının içinde konuşarak."Bende çay kaşığı isteyecektim."

 

Göz devirip Beril'e baktığımda Beril kafasını sallamıştı ve "izle" demişti.

 

Beril'e baktığımda "bende bugün zeytinyağlı yaprak sarması yapmayı düşünüyordum; ama Mert midesini doldurduğu için yiyemez.Neyse artık yarın yaparım."

 

Mert çatalı bırakıp "ne?" Dediğinde "yaprak sarma mı?" Demişti ve birden ayağa kalkmıştı.

"Ben de zaten çok doyurmadım karnımı canım.Bak hâla boş yer var" dediğinde karnını göstermişti ve "iyi ki iki domates yedim!" Demişti sitem ile.

 

"Allah'tan iki domates" diyip masayı gösterdiğimde "iki domates olmasaydı ne olacaktı acaba?" Diyerek iğneleyici konuşmuştum.

 

Mert burun kıvırırken "aşkım yapacaksın değil mi?" Demişti."Hem ben yaprak sarma çok severim bilirsin."

 

Beril, Mert'e döndüğünde kollarını boynuna dolamıştı ve "yaparım tabii ki aşkım" demişti."Sen yeter ki iste."

 

Mert'te belini tuttuğunda "ya aşkım" demişti ve sarılmıştı.

 

İkisine garip garip bakarken Mert "ne oldu ya?" Demişti."Ben sizi farklı farklı pozisyonlarda yakalıyorum hiçbir şey demiyorum.Şurada karıma sarılıyorum onda da garip garip bakıyorsun."

 

Cümlesi ile ağzım açık kalırken Beril'e dönmüştü ve "ne zaman yaparsın?" Demişti.

 

Beril "off" dediğinde Mert, Barın'a dönmüştü ve "ikisi de cadılaşmaya başladı bence" demişti.

 

Barın gülerek ayağa kalktığında "hadi güzelim gidelim artık" demişti.

 

Kafamı sallarken sandalyeden kalkmıştım ve telefonu elime alarak Beril ve Mert'e dönmüştüm ikisi de gözlerini kapatıp açtığında 'merak etme' demek istemişlerdi aslında.

 

İkisine de bakıp kafamı salladığımda Barın'ın uzattığı elini tutmuştum ve çıkışa gelmiştim.

 

Barın kapıyı açarken, bende çantamı almıştım ve beraber yola çıkmıştık.

 

Arabada sessizlik hakim olurken babamın kaldığı eve gelmiştik ve kapıya doğru ilerlemiştik.

 

Zile basıp kapının açılmasını beklediğimizde kapı Derin tarafından açılmıştı.

 

Bakışları bir beni bir de Barın'ı bulduğunda "vay be!" Demişti kafasını sallarken.

"Cesaret edip gelemezsin diye düşünmüştüm; ama bakıyorum da buradasın."

 

Alaylı bir gülüş dudaklarımda peyda olurken "neden ki?" Demiştim."Çekineceğim bir şey mi yaptım?"

 

"Yapmadın mı?"

 

Kafamı sallarken "yapmadım" demiştim ve gözlerinin içine bakmıştım."Ayrıca, senden çekinmiyorum, korkmuyorum da.Yani, bu tavırların varya hani" diyip elimle kendisini işaret ettiğimde "yemem ben canım" demiştim ve omzuna hafif çarparak içeri girmiştim.

 

Oturma odasına ilerleyip arkamdan gelen Derin'e baktığımda "babam nerede?" Demiştim ters bir tavırla.

 

"Üst katta, hemen sağda." Cevap bile vermeden merdivenlere ilerlediğimde "sana inanmasını bekliyorsun değil mi?" Demişti.

 

İlk adımımda durup arkamı döndüğümde "ben babamın kızıyım" demiştim."Kendimi kanıtlama gibi bir amacım olamaz."

 

Dudakları yana kıvrılırken "birazcık ajitasyon yapmış olabilirim.Dikkatli olmanı öneririm sana."

 

Barın "kes sesini Derin!" Derken Derin Barın'a dönmüştü ve "vay vay vay" demişti gülerek.

"Yani herkes yanımda dururken, sen Almila'nın yanında durmayı seçtin öyle mi?"

 

Barın'da Derin gibi güldüğünde "Almila, benim karım!" Demişti bastırarak."Sence karım yerine sana mı inanacaktım? Daha dün gelip hayatımıza girdin hatırlatırım sana.Haddini bil ve otur oturduğun yerde.Bir daha da o yılan dilini dışarı çıkarma."

 

Barı 'ın cümlesi ile "Barın!" Diye arkamdan bağıran bir ses duyduğumda arkamı dönmüştüm ve babama bakmıştım.

 

Babam sinirle Barın'a bakarken "kızımla böyle konuşmaya nasıl cüret edersin?" Demişti ve merdivenlerden inmişti.

 

Bakışları beni bulurken hiçbir şey dememişti ve ilerleyerek Barın'ın yanına gitmişti.

 

Barın'a bakarken "Derin ile nasıl böyle konuşabiliyorsun?" Demişti.

 

Derin, babamın görmediği bir açıya geçmişti ve alayla gülümsemişti.Gülümserken de gözleri gözlerimdeydi.

 

Bakışlarım Derin'i bulduğunda "Allah'ım lütfen bugün elimde kalmasın bu!" Demiştim ve Barın ile babamın yanına ilerlemiştim.

 

Barın'da babama baktığında "senin kızın nasıl bizimle bu şekilde konuşmaya cüret ediyorsa, bizde ediyoruz.Yani, hak edene hak ettiği gibi davranıyoruz Mirza Amca!" Demişti sert bir tonda.

 

"Barın, oğlum bak seninle hiçbir sıkıntım yok.Bence böyle ilerlemeye devam edelim.

Olur mu?"

 

"Benim de sizinle bir sıkıntım yok; ama kızınızın bizimle ve özellikle karım ile bir derdi var.Bizde geldik.Dedik ki bakalım bu Derin'in karın ağrısı neymiş!"

 

Barın, sinirle Derin'e döndüğünde babama dönmüştüm ve "baba?" Demiştim.

 

Babamın bakışları beni bulurken "konuşabilir miyiz?" Demiştim.

 

Babam kafasını sallarken "odaya geçelim" demişti.

 

Bakışları hepimize gezinirken "gel" demişti ve merdivenlere ilerlemişti.

 

Yine kızım dememişti ve bu beni paramparça etmişti.

 

Babamın peşinden merdivenlerden çıktığımda çalışma odasına girmiştik ve oturmuştuk.

 

Babam bana bakarken "dinliyorum" demişti.

 

"Sende mi teyzem gibi düşünüyorsun yoksa?" Demiştim birden merak ettiğim soruyu yönlendirerek.

 

Babam gözlerime bakarken "nasıl?" Demişti.

 

"Derin'e bilerek zarar verdiğimi mi düşünüyorsun baba?"

 

Babam kafasını sallarken "asla" demişti.

 

"O zaman neden bana böyle davranıyorsun?"

 

"Nasıl davranıyorum ki sana?"

 

"Soğuksun, uzaksın.Aramızda resmen bir duvar var!"

 

"Yanlış düşünüyorsun, hemde çok yanlış."

 

"Gözlerim öyle demiyor ama baba!" Sesim titrerken ağlamamak için kendimi zorlamıştım.

 

Babamı kaybetmek istemiyordum.

Annem hayatta olduğu halde hayatımda yoktu.

Babamın da böyle olmasını istemiyordum.

 

Uzun yıllar sonra kavuşmuşken, ayrılmak istemiyordum.

 

"Kırgınım kızım!" Demişti.

 

Bu olayın üstüne ilk defa kızım demişti.

Ama kızım kelimesinin altında yatan çok şey vardı.

 

Yıkım vardı, öfke vardı, kırgınlık vardı ve küçük bir şey olsa bile şüphe vardı...

 

"Kırgınsın öyle mi?" Demiştim ima ile.

 

"Evet, kırgınım."

 

"Niye peki?"

 

"Bak kızım kavga sırasında yanlışlıkla Derin'i ittin.Bunu anlayabilirim; ama..." durdu ve derin bir nefes aldı."Ama kavga çıkarmanı anlayamam!" Dedi sinirle."Ya Derin sana kardeşlik eli uzattı kızım.Bir şans istedi senden.Peki sen ne yaptın? Söyle ne yaptın?"

 

"Ne yapmışım baba?" Yanağıma bir damla yaş akarken "Derin sana ne anlattı?" Demiştim.

 

"Derin seninle konuşmak için gelmiş.Bir şans istemiş ve sende onunla asla bir kardeş olmayacağını dile getirmişsin.Ondan nefret ettiğini söylemişsin.Hatta, sende annem gibisin demişsin kıza!" Saçını karıştırırken "bunu nasıl dersin?" Demişti.

"Annen ile Derin'i nasıl kıyaslarsın!"

 

Derin'in yalancılığına kollarım diken diken olurken "yalan söylüyor!" Demiştim.

 

Babam şaşırırken "tamam hadi diyelim yalan söylüyor.Peki bu ses kaydı ne?"

 

"Ses kaydı mı?" Şaşırırken "ne ses kaydından bahsediyorsun sen?" Demiştim.

 

Babam telefonu cebinden çıkarırken ses kaydını açmıştı ve "dinle" demişti.

 

"Almila bırakır mısın kolumu! Kolum acıyor lütfen yapma! Amacım sadece seninle konuşmaktı." Ses kaydını duyduğumda şok içinde telefona ve sonra ise babama bakmıştım.

 

Olduğum yerde çakılı kalırken ses kaydının devamında ise "Elimde kalacaksın Derin!" Diye başlayan sesim eşlik etmişti.

 

Babam bana bakarken "daha bitmedi" demişti ve tuşa basarak ses kaydına devam etmişti.

 

Bu sefer ise Derin'in sesiydi."Almila yapma!" Demişti."Yapma lütfen amacım seninle konuşmaktı sadece.Sadece dost eli uzatarak kardeşin olmak istiyorum."

 

O kadar profesyonel hazırlanmıştı ki... Sanki, kesilmemiş gibiydi.

 

Konuştuklarımızın aksine, kendisi de bir şeyler katmıştı.

 

Baban bana bakarken "sonuncusunu duymak ister misin?" Demişti.

 

Kafamı sallarken babam "tamam" demişti ve ses kaydını açmıştı.

 

"Bak elimde kalacaksın Derin! Gerçekten elimde kalacaksın!" Demiştim ses kaydında.

 

Babam ses kaydını durdururken "bunları sinir ile söyledin kızım, anlayabiliyorum.

Tamam yanlışlıkla kavga sırasında Derin'e zarar geldi.Bunu da çok iyi anlıyorum; ama ben bu nefretini anlamıyorum! Kardeşine karşı olan nefretini anlayamıyorum!"

 

"Benimde anlayamadığım bir şey var baba.Mesela şeyi anlamıyorum ben." Durup babama dikkatlice baktığımda "Derin'in oynadığı bir oyun olduğunu düşünmedin mi hiç?

 

"Kızım ortada bir kanıt var!" Dedi bana dikkatlice bakarken."Teyzen de duymuş ayrıca dediklerini."

 

"Teyzem" diyip alayla güldüğümde "teyzem bana direk katil damgası vuran biri baba! Ayrıca hepsini duymadı! Bu ses kaydının bir devamı var! Ama Derin sadece ona lazım olanları kullanmış."

 

"Kızım hâla neyin ısrarı bu? Bak ben sana diyorum zaten.Bir suçun yok! Bunun farkındayım.Her şey yanlışlıkla oldu; ama lütfen yanlışlıkla olduğunu da kabul et."

 

"Etmiyorum ya etmiyorum!" Dedim bağırarak.

"Yapmadığım bir şey yüzünden beni suçlayamazsınız siz duydunuz mu beni? Suçlayamazsınız!" Masanın üzerinde suran vazoyu yere fırlattığımda "SUÇLAYAMAZSINIZ!" Demiştim tekrardan.

 

Babam şaşırarak bana baktığında "tamam, tamam kızım sakin ol!" Demişti."Öfkeni kontrol etmen lazım.Duydun mu beni?"

 

"Ben öfkeli değilim!"

 

"Tamam" diyerek ellerini havaya kaldırdığında hıçkırarak ağlamaya başlamıştım.

 

"Ben öfkeli değilim!" Demiştim tekrardan.

"Hepiniz yanlış yapıyorsunuz.Hemde hepiniz! Bunu size kanıtlayacağım; ama her şey için çok geç olacak baba!"

 

Cümlem üzerine kapı birden açıldığında "ne oluyor burada?" Barın yanıma hızlıca ilerlediğinde "Almila iyi misin?" Demişti panik içinde.Yüzümü avuçları arasına alıp ona bakmamı sağladığında "sakin ol güzelim" demişti ve saçıma öpücük kondurmuştu.

 

Barın'ın sonradan dediklerini duymazken bakışlarım bizi izleyen Derin'i bulmuştu.

 

Bana ima ile bakarken gülümsemişti ve elini hafif kaldırarak "bay, bay" demişti ağzının içinden.

 

Sinirlerime ve öfkeme daha fazla hakim olamazken "her şey senin yüzünden pislik!" Demiştim ve Barın'dan ayrılarak Derin'e doğru ilerleyip ilk başta tokat atıp, sonra ise saçından tutmuştum.

 

Derin'den güçlü bir çığlık koparken "hayatımı mahvettin!" Demiştim."Hayatımın içine sıçtın sen!"

 

Barın "Almila! Ve babam da "Derin!" Derken ikisi de bizi ayırmaya çalışmıştı.

 

"Seni öldürmek aklımda bile yoktu Derin; ama şimdi var.Duydun mu beni var! Seni öldüreceğim! ÖLDÜRECEĞİM!"

 

Derin cırlarken "kolum!" Demişti ve benden kurtulmaya çalışmıştı.

 

Barın ve babam beni çekmeye çalışırken "Allah senin belanı versin!" Demiştim ve yanağına bir darbe indirmiştim.

 

Babam "Almila" diyerek beni hızlı bir hamle ile Derin'den ayırdığında bana dönmüştü ve güçlü bir tokat atmıştı.

 

Tokatı ile kafam yana düşerken Barın "Mirza Akay!" Demişti gür bir sesle.

 

Beni kenara çekerken yüzüme bakmıştı.Eli yanağımda naifçe gezinirken dudağıma dokunmuştu ve babama dönerek "ne yaptığını sanıyorsun sen?" Demişti."Almila'ya, karıma vurmaya nasıl cüret edersin?"

 

Babam bir bana bir de eline bakarken "ben..." demişti ve bana bir adım atmıştı.

 

Adım atması ile bir adım geri giderken Barın önüme geçmişti ve "sakın!" Demişti."Sakın Almila'ya yaklaşma gibi bir hataya düşme Mirza Bey!"

 

Babamın gözünden bir damla yaş akarken "ben özür dilerim kızım" demişti."Ben nasıl oldu anlamadım."

 

Bakışlarım babamdan sonra Derin'i bulduğunda kanayan kolunu tuttuğunu görmüştüm.

Tepkisizdi.

 

Dudağımdan akan metal sıvının sıcaklığı ile kendime birden geldiğimde parmağım dudağıma değmişti ve sonra ise elime akan kırmızı sıvıya bakmıştım.

 

Yanağımdan akan yaş, canımın acımasından değildi aslında.

 

Babamdan ilk tokatımı yemekte canımı acıtmamıştı.

 

Canımı acıtan, Derin yüzünden o tokatı bana atmasıydı.

 

Babama bakarken "seninde annemden bir farkın yokmuş baba" demiştim sinirle.

 

Babam kafasını sallarken "Ama biliyorsun musun?" Demiştim sesimin titremesine engel olamazken."Teyzem gibi artık seninde hayatımda bir yerin yok!" Boğazım düğüm düğün olurken "Buralardan gidiyorum ben" demiştim ağlayarak."Bu şehirden, senden, yalan dolu hayatınızdan defolup gidiyorum! Sana, bu hastalıktı kızınla ileriki hayatında başarılar dilerim."

 

Babam ağlamaya başladığında "özür dilerim!" Demişti.

 

Barın'ın elinden tuttuğumda "gidelim mi?" Demiştim.

 

Söylediklerini dinlememiştim bile.

 

Barın kafasını sallarken "hadi güzelim" demişti ve kolunu sırtıma yerleştirerek yürümeye başlamıştı.

 

Odadan çıkıp, merdivenden aşağıya indiğimizde yukarıdan bir şeylerin kırılma sesini duymuştum.

 

Arkama bile bakmadan yürümeye devam ettiğimde arabaya binmiştik ve eve gelmiştik.

 

Barın arabayı park ederken "inme" demişti ve arabada kalmamı istemişti.

 

Gelip kapımı açtığında beni kucağına almıştı ve "bana yaslan güzelim" demişti.

 

Hiçbir şey söylemeden yaslandığımda Barın eve ilerlemişti ve kapıyı çalmıştı.

 

Kapı Beril tarafından açılırken "Hoş..." endişe ile bize bakarken "ne oldu?" Demişti panik halinde "Almila'ya bir şey mi oldu? Neden kucağında?" Üst üste sorduğu sorular ile Barın "dur" dediğinde Beril derin bir nefes almıştı ve "ne oldu?" Demişti.

 

"İçeri geçelim mi önce?" Demesi ile Beril yana çekildiğinde Barın ilerlemişti ve beni koltuğa yavaşça oturtmuştu.

 

Bilgisayar başında oturan Mert hızlıca yanımıza geldiğinde Beril'in dudağımı görmesi ile yanıma gelmesi bir oldu.

 

"Ne oldu dudağına?" Diyerek dudağıma dokunduğunda sızladığı için canımın yandığını belli etmiştim.

 

Mert'te yanıma geldiğinde "yengeme bunu kim yaptı?" Dedi sinirle.

 

Barın "Mirza" dediğinde ikiside "NE?!" Demişti bağırarak."Ne demek Mirza Amca yaptı?"

 

Barın olan biteni anlattığında Beril bana dönmüştü ve "ah kuzum benim..." demişti ve bana sıkıca sarılmıştı.

 

Sessizliği bozan Barın olurken "Beril, dudağını temizlemek için tentürdiyot ve pamuk getirir misin?" Demişti.

 

Beril "tamam" diyerek yanımızdan ayrıldığında Barın yanıma oturmuştu ve beni kendine çekerek saçıma ve yanağıma üst üste öpücük kondurmuştu.

 

Yaralarıma iyi gelecek olan tentürdiyot değildi aslında.

 

Bana iyi gelen Barın'ın beni bebek gibi sevmesiydi, değer vermesiydi.

 

Eli yüzümü okşarken Beril malzemeleri getirmişti.

 

Barın, Beril'den malzemeleri alıp bana döndüğünde pamuğa tentürdiyotu dökmüştü ve yavaşça dudağıma yaklaştırmıştı.

 

Elleri titrerken "acımaz" dedim sessizce.

"Bünyem acıya alışık Barın.Merak etme."

 

Barın bana iyice yaklaşırken hem üflemişti hemde pamuğu yavaşça dudağıma değdirmişti.

 

Gözlerimi istemsizce yumarken Barın "acıttım mı?" Demişti korku içinde.

 

Canımı acıtmaktan bile deli gibi korkuyordu.

 

Kafamı hayır anlamında sallarken "sen benim canımı acıtmazsın Barın" demiştim.

 

Barın pamuğu dudağımdan çekerken "göz yaşlarını tutma" demişti "ağla sevgilim."

 

Kafamı iki yana sallarken "ağlamayacağım" demiştim."Derin'in gerçek yüzünü ortaya çıkarmam lazım ve bunun içinde güçlü olmam gerek."

 

Barın cümlem üzerine gözlerime baktığında bende bakmıştım.

 

AĞLAYAMAMIŞTIM;AMA BARIN İÇİMDEKİ ÇIĞLIKLARI HİSSETMİŞTİ.

 

Gözlerimi gözlerinden ayırıp bir saniye başka tarafa döndüğümde tekrardan yeşil gözlerini hedef almıştım."Ben bugün gitmek istiyorum buradan" demiştim."Bu şehirde bir gün daha kalmak bile istemiyorum Barın! Bunu istemiyorum!"

 

"Merak etme güzelim.Bugün gideceğiz." Beril'e döndüğünde "hazırlanabilir misiniz?" Demişti.

 

Beril ve Mert kafasını sallarken "tabii" demişti."Biz bugün her şeyi hallederiz."

 

Barın kafasını sallarken "uyumak ister misin?" Demişti.

 

Kafamı evet anlamında salladığımda Barın beni kucağına almıştı ve odaya götürmüştü.

 

Yatağa yatırdığında gözlerimden öpmüştü ve "göz yaşlarına dayanamıyorum" demişti.

 

Hiçbir şey söylemezken eli yanağımda gezinmişti ve sonra sıcak dudakları yanağımdaki yerini almıştı.Gözleri gözlerime yine değerken "uyu" demişti."Uyu ve dinlen."

 

Gözlerim yavaşça kapanırken ninni gibi gelen sesi ile uykuya dalmıştım.

 

 

Gözlerimi araladığımda akşam olduğunu pencereye bakarak anlamıştım.

 

Yataktan yavaşça kalktığımda başımın ağırması ile başımı hafif ovalamıştım ve ayağa kalkmıştım.

 

Dışarıdan gelen sesleri duyduğumda merakla kapıya doğru ilerlemiştim ve kapıyı açarak dışarı çıkmıştım.

 

Mert, Beril ve Barın koli paketlerken Mert "ya aşkım orayı bantlamamız lazım!" Demişti Beril'e.

 

Beril, "Allah, Allah ya!" Diyerek Mert'e baktığında "ya aşkım orayı yaparsan koli açılır!" Demişti sitemle."Hem ilk altı..."

 

Barın, koliyi bırakıp ikisini izlemeye başladığında Mert, Beril'e bakarak "ya benden iyi mi bileceksin?" Demişti."Kocana bırak sen aşkım ya! Bak ben nasıl yapıyorum."

 

Barın, Beril'e gelmesi gerektiğini işaret ettiğinde Beril "göster bakalım marifetlerini" demişti ve kenara çekilmişti.

 

Mert, koliyi bantladığında "bakkk" dedi koliyi göstererek.

 

Barın çenesini ovaladığında "ya Mert kaldırsana bi ya!" Demişti.

 

Mert, Barın'ın cümlesi ile koliyi kaldırdığında içindeki eşyaların dökülmesi ile "ben bir şey yapmadım!" Demişti çocuk gibi.

 

Cümlesi ile gülümsediğimde "ya aşkım gördün mü yaptığını?" Dedi Beril dudak büzerek.

 

Mert, küçük çocuk gibi baktığında "ben bu koli işinden bi bok anlamıyorum!" Demişti.

 

Cümlesi ile sesli güldüğümde hepsinin bakışları beni bulmuştu.

 

Barın yanıma hızlıca geldiğinde "güzelim uyanmışsın" demişti.

 

Kafamı sallarken "uyandım" demiştim ve Barın ile birlikte Mert ve Beril'in yanına gelmiştim.

 

Beril ve Mert "iyi misin?" Dediğinde "turp gibiyim ya!" Demiştim gülümseyerek.

 

Etrafa baktığımda "ee her şeyi yapmışsınız siz ya!" demiştim."Bana bir şey bırakmamışsınız valla."

 

"Biz biraz heyecan yaptık kuzum ya.İstanbul'u ve İstanbulda ki evimi çok özledim.Herkes gibi."

 

Gülümsediğimde "ben acıktım ya!" Demiştim karnımı tutup ovalayarak.

 

Beril ,Mert'e ve sonra bana baktığında "sarma var!" Dedi kollarını havaya kaldırıp bağırarak.

 

Mert "neeee?" Derken yanımızdan hızlıca koşarak mutfağa gitmeye başlamıştı.Tam düşecekken Beril "yavaş!" Dediğinde Mert "sarmaya giden her yol mübahtır" demişti ve mutfağa girmişti.

 

Hepimiz şaşırarak Mert'e baktığında "yok artık!" Demiştim ve koşarak bende mutfağa girmiştim.

 

Mert, tencereyi açmış içinde bulunan sarmaları yerken "ya bana da!" Demiştim.

 

Mert, tencereyi kucağında sabitlerden "yenge valla bana göre yapmış ya!" Demişti ve iki tane sarmayı peş peşe gömmüştü.

 

Barın yanıma gelirken "oha oğlum öküz müsün?" Demişti."Bıraksana Almila'ya da!"

 

Mert, omuz silkerken "ya ama az!" Demişti.

 

Barın, Mert'e ilerlerken Mert, birkaç adım geri gitmişti ama Barın Mert'in kolundan tutarak tencereyi elinden çekmişti."Ver lan şunu!" Demişti."Karım acıkmış!"

 

"Ama bende acım."

 

"Ne yapayım oğlum açsan!"

 

"Ne yani beni önemsemiyor musunnnn?" Cümlesini dudak büzerek kurduğunda Barın "hayır" demişti.

 

"Ama ben kumayım."

 

Cümlesi ile güldüğünde Barın "saçmalama lan zevzek!" Demişti.

 

Mert "tamam be!" Derken tencereyi bırakmıştı.

Barın, tencereyi bana uzattığında Beril tencereye eğilmişti ve "ohaaa aşkım ya!" Demişti."Sarmanın yarısı yok."

 

Mert, "Elhamdülillah çok şükür doydum!" Diyerek karnını ovaladığında "defol!" Demiştim gülmemeye çalışarak.

 

Mert yanımıza geldiğinde Beril'in yanağından öpmüştü ve "sarma için sağ ol aşkım" demişti.

 

Mert'e tekrardan baktığımda "sana yenge demeyi yasaklıyorum!" Demiştim.

 

Mert "yok ya!" Dediğinde "her şeye okey ama buna no canım!" Demişti.

 

Barın, Mert'e ilerlemeye başladığında Mert, "ben Berfu'nun yanına kaçar!" Demişti ve koşarak mutfaktan çıkmıştı.

 

Tencerenin içinden sarma alıp ağzıma attığımda "yemiş ya hepsini!" Demiştim.

Barın gelip alnımı öptüğünde "aç ya!" Barın gülmeye başladığında "gülme!" Demiştim.

 

Barın "tamam tamam" derken "hadi yiyelim de gidelim bir an önce" demişti.

 

Kafamı saklarken sarmayı tabaklara koymuştum ve yemiştik.

 

Her şeyi ayarlayıp evden dışarı çıktığımızda "gidişimin böyle olacağını hiç düşünmemiştim" demiştim Beril'e bakarak.

 

Beril sırtımı ovalarken "buraya ait değildik Almila" demişti."Bu yönden düşün olur mu? Şimdi ait olduğum yere döneceğiz."

 

Kafamı "haklısın" diyerek salladığımda arabaya ilerlemiştim ve binmiştim.

 

Arkaya dönüp uyuyor olan Berfu'ya baktığımda tekrardan önüme dönmüştüm.

 

Biz önde, Beril'ler ise arkamızdan geliyorlardı.

 

Kafamı cama yaslayıp, bacaklarımı kendime çektiğimde gözlerimi yine yummuştum ve uyumaya çalışmıştım.

 

Belki de uyuyarak, babamın bana tokat attığı anı unutmak istiyordum.

 

Derin'in 'ben kazandım' der diye ima ile baktığı bakışlarını unutmak istiyordum.

 

 

Arabanın durma sesi ile birden uyandığımda "günaydın sevgilim" diye bana bakan Barın'a bakmıştım.

 

"Günaydın" derken "ne zamandır uyuyorum ben ya?" Demiştim.

 

"İstanbul'a gelene kadar uyudun güzelim.Ayrıca sabah saatlerindeyiz."

 

"Oha!" Dediğimde saate bakmıştım.

 

06:30

 

"Yuh ya! Bu kadar uyudum mu gerçekten?"

 

Barın kafasını sallarken "uyudun" demişti.

 

Bakışlarım arkada uyuyor olan Berfu'yu bulduğunda "aşkım niye uyandırmadın ki beni?" Demiştim."Berfu'yu yedirip, altını değiştirirdim."

 

"Babası yedirip, içirip, altını değiştirdi sevgilim" diyerek bana yaklaşıp alnımı öptüğünde etrafa bakmıştım.

 

Etrafa baktığımda Barın'ın evini görmem ile yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu.

 

Arabadan inip, eve doğru ilerlediğimde "çok özlemişim" demiştim.

 

"Evde seni özledi demiştim." Arkama gelip bana sarıldığında boynuma öpücük kondurmuştu ve "Buradan gittiğinde hamileydin ve ben sana evlenme teklifi etmiştim.Sonra ise yıllar sonra ilk geldiğinde bana kızgındın, öfke doluydun.Sonra barıştık tabii.Şimdi ise evliyiz." Elimi tutarken "yani artık buraya benim eşim olarak gireceksin." Barın'a yan dönerek baktığımda dudağımı dudağına bastırmıştım ve öpmüştüm.

 

Barın dudağını çekerken "yaran acır" demişti.

 

Gülümserken "ben merhemimi çoktan aldım!" Demiştim ve tekrardan dudağımı dudağına bastırmıştım öpmüştüm.

 

Barın'ın eli belimi okşarken "sana sürprizim var.Gidelim mi artık?" Demişti.

 

Kafamı sallarken "sürprizlere bayılırım!" Demiştim.

 

Arabaya ilerleyip Berfu'yu kucağıma aldığımda "gel bakalım anneye" demiştim.

 

Barın'ın yanına ilerlediğimde "bu arada Beril ve Mert nerede?" Demiştim.

 

"Onlar da kendi evlerine gitti; ama akşam yemeğe gelecekler bize.Ona göre hazırlık yapman gerekiyor."

 

"O iş bende" dediğimde beraber evin kapısına gelmiştik.

 

Barın kapıyı açarken elimi tutmuştu ve "sen, ben ve kızımız ait olduğu yere sonunda döndü!" Demişti.

 

Berfu kucağımda garip garip sesler çıkarırken, üçümüz kapıdan içeri ait olduğumuz eve girmiştik.

 

Barın bize dönerken Berfu'ya bakmıştı ve "babacım evine hoşgeldin" demişti.

 

Berfu bakıp güldüğünde "sürpriz ne?" Demiştim.

 

Barın "gel" diyerek elimi tuttuğunda koridora yürümüştük ve eskiden kilitli olan o gizemli odanın önüne gelmiştik.

 

"Gizemli oda" dediğimde "pek gizemi kalmadı aslında" demişti.

 

Barın'a gülüp kapının hemen yanında duran pembe tabelaya baktığımda üstünde basılı olan yazıyı okumuştum.

 

BERFU'NUN GİZEMLİ ODASI.

 

Gülerek Barın'a baktığımda "Barın bu ne böyle?" Demiştim şaşırarak.

 

"Nasıl beğendin mi?"

 

"Bayıldım" derken Berfu'ya "bak annem baban ne yaptırmış sana!" Demiştim.

 

Barın "daha bitmedi" derken kapının koluna aşağıya indirmişti ve "buyrun hanımefendiler" demişti.

 

Odaya bakarken Berfu için hazırlanmış olduğunu görmüştüm.

 

Her yer pespembeydi.

 

Odanın hemen girişinde olan oyuncaklara baktığımda içeri tamamen girmiştim ve Berfu'yu ayaklarının üstünde yere bırakmıştım.

 

Berfu birkaç adım atıp içeri girdiğinde direk oyuncaklara bakmıştı.

 

Berfu'dan gözlerimi çekip karşıda duran yatağa baktığımda yatağa serili olan prenses örtüsüne ve kalp şeklinde olan yastığa gülümseyerek bakmıştım.

 

"Ya Barın!" Dediğimde "odayı çok güzel yapmışsın" demiştim.

 

Gözlerimi yataktan çekip duvarlara baktığımda hem Berfu'nun, hem Barın'ın hemde benim resmimlerim vardı.

 

Bakışlarım bu sefer de yatağın yanında duran çocuk komidinin üstünde duran çerçeveye değdiğinde Barın ve Berfu'nun resmini görmüştüm.

 

Berfu ve Barın'a uyurken gizlice çektiğim resimdi bu.

 

Berfu, Barın'ın göğsüne yaslı uyuyordu.

 

Şaşırarak Barın'a baktığımda "sen bu resmi nereden gördün ve hangi ara aldın?"

 

"Telefonuna duvar kağıdı yapmışsın resmen.Görmemem mümkün mü?" Barın'a bakıp kafamı iki yana salladığımda "delisin!" Demiştim.

 

Barın arkadan bana sarıldığında "hangi ara aldın peki?" Demiştim.

 

"Sen banyoda yıkanırken telefonunu açık bırakmışsın.Bende istemeyerek de olsa görmüş bulundum ve hemen kendime attım." Bana iyice sokulurken "ayrıca benden nefret ederken, kızımla fotoğrafımı çekmen de hoşuma gitmedi değil.Biliyorsun ki kızımla ilk fotoğrafım bu."

 

"Şımarmasan mı acaba?" Diyerek Barın'a döndüğümde "senin gibi bir eşi olan herkes bence şımarır" demişti.

 

"Öyle mi?" Diyerek kollarımı boynuna doladığımda "aynen öyle" demişti.

 

Dudaklarımız birbirine yaklaşırken "evin havası bile değişti biliyor musun?" Demişti bana bakarak."Sen yokken bu ev çok boştu."

 

Barın'a bakarken saçları ile oynamıştım ve "artık buradayım" demiştim."Buradayım ve hiçbir yere gitmeyeceğim." Berfu'ya bakarken "gitmeyeceğiz" demiştim.

 

Barın'a döndüğümde Barın, belimi tutup kendine çekmişti ve dudaklarımızın tekrardan buluşmasını sağlamıştı.

 

Sonunda evimize gelmiştik.

Sonunda Berfu ait olduğu sıcak yuvasına dönmüştü ve sonunda her şeye rağmen mutlu olmuştuk.

 

Bölüm sonu...

 

Merhaba arkadaşlar! Yeni bir bölüm ile sonunda kavuştuk.

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

 

Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere...

Kendinize iyi bakın. 🫶🏻

 

Bölüm : 01.11.2024 20:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Aleyna Ay 🌙 / ❄️ Mübrem: Vazgeçilmez 1 ❄️ / Bölüm 62: “Oyun”
Aleyna Ay 🌙
❄️ Mübrem: Vazgeçilmez 1 ❄️

71.95k Okunma

3.02k Oy

0 Takip
71
Bölümlü Kitap
Bölüm 1: “İlk Karşılaşma”Bölüm 2: “Korku”Bölüm 3: “Kaçırılma”Bölüm 4: “Yeşil Gözlü Adam”Bölüm 5: “Cevabı Olmayan Sorular”Bölüm 6: “Plan”Bölüm 7: “Acı”Bölüm 8:”Korku”Bölüm 9: ”Sığınak”Bölüm 10: “Öpücük”Bölüm 11: “Saldırı”Bölüm 12: “Yardım”Bölüm 13: “Hüzün”Bölüm 14: “Ayrılık”Bölüm 15: “Hesaplaşma”Bölüm 16: “Hayal”Bölüm 17: “Nefret”Bölüm 18: “Barın”Bölüm 19: “Kabus”Bölüm 20: “Şapkalı Adam”Bölüm 21: “Kıskançlık”Bölüm 22: “Yakınlaşma”Bölüm 23: “Hisler”Bölüm 24: “Acı”Bölüm 25: “Gerçekler”Bölüm 26: “Mektup”Bölüm 27: “Şüphe”Bölüm 28: “Vicdan Azabı”Bölüm 29: “Vuslat”Bölüm 30: “Yıkım”Bölüm 31: “Kırgınlık”Bölüm 32: “Yalnız”Bölüm 33: “Hasta”Bölüm 34: “Öfke”Bölüm 35: “Hastahane”Bölüm 36: “Kötü”Bölüm 37: “Silah”Bölüm 38: “Tercih”Bölüm 39: “Kurtuluş”Bölüm 40: “Yakarış”Bölüm 41: “Mecburiyet”Bölüm 42: “Özür”Bölüm 43: “Yemek”Bölüm 44: “Ortaklık”Bölüm 45: “Dosya”Bölüm 46: “Doğum Günü”Bölüm 47: “Yeni Başlangıçlar”Bölüm 48: “Yıllar”Bölüm 49: “Tepe”Bölüm 50: “Geçmişten Kalan”Bölüm 51: “Eski Arkadaşlıklar”Bölüm 52: “Varlığını Hissetmek”Bölün 53: “Tekrar Karşılaşmak”Bölüm 54: “Eski Aşklar”Özel Bölüm: “Geçmiş”Bölüm 55: “Baba ve Kızı”Bölüm 56: “Bağ”Bölüm 57: “Kavuşma”Bölüm 58: “Eğlenmek”Bölüm 59: “Kardeş”Bölüm 60: “Kimsesizlik Hissi”Bölüm 61: “Derin Duygular”Bölüm 62: “Oyun”Bölüm 63: “Kaybetmek”Bölüm 64: “Geçmeyen Acı”Bölüm 65: “Kar Tanesi”Bölüm 66: “Tesadüf”Bölüm 67: “Affedememek”Bölüm 68: “Kalp Kırıklığı”Bölüm 69: “Yılbaşı”Bölüm 70: “Final”
Hikayeyi Paylaş
Loading...