Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1: “İlk Karşılaşma”

@aleynay0

 

 

İnsan ilk defa gördüğü gözleri unutur mu?

 

 

Bugün benim için çok özel bir gündü.

 

 

Hayatımda, bugün en doğru kararı aldığımı düşünerek nişanlanıyordum.

 

 

Sevdiğim adam ile yeni bir hayata başlamak için ilk adımımı atıyordum.

 

 

Kiminle mi? Alp.

 

 

Alp ile lise sondan beri beraberdik.

 

Babam öldükten sonra bir erkeğin bana olan yakınlığı her zaman saçma gelirdi.

 

 

Nedeni ise kızların ilk aşkının babaları olmasıydı belki de.

 

 

Belki de on altı yaşımdan sonra hiç sevgi görmediğim için bana yakın olmalarını istemiyordum.

 

 

Belki de sevgi görmekten korkuyordum.

 

 

Ama Alp, benimle ilk karşılaştığı zaman bana yakın olmuştu ve ben bu yakınlığına hiçbir şey söylememiştim.

 

 

Ona kızamamıştım bile.Çünkü, her konuda yanımda durup, bana destek olmuştu.

 

Korumuştu, sevmişti, değer vermişti...

 

 

Kısacası, bana sevgi gösteren Beril'den sonra Alp olmuştu.

 

 

Hiçbir şey söylemeden, bir amacı bile olmadan 'ben senin yanındayım' demişti.'Her zaman yanındayım ve yanında olmaya devam edeceğim.'

 

 

Sevgi görmemiş her kız gibi bende sevgi aradım ve o sevgiyi Alp'te buldum.

 

 

Alp bana ilk kez evlenme teklifi ettiğinde tam olarak bunun için kabul etmiştim.

 

 

Alp'i seviyordum ve bana değer veriyordu.Kim böyle bir eş istemezdi ki hayatında?

 

 

Kim ona içtenlikle yaklaşan birine hayır diyebilirdi ki?

 

 

Hayatımda bana değer verecek birinin olması için, beni deli gibi önemseyen birinin olması için 'evet' demiştim.

 

 

Düştüğümde elimden tutacak birinin olması için 'evet' demiştim.

 

 

Kafamda heyecandan dönüp duran düşünceleri bir kenara atarken bugünün benim için önemini düşündüm.

 

 

Bugünün nişan günüm olduğunu düşündüm.

 

 

Dudaklarımda oluşan kocaman gülümseme ile yataktan kalktığımda banyoya gidip elimi yüzümü yıkayarak, dişlerimi fırçalamıştım ve kendime çeki düzen vermiştim.

 

 

Banyodan çıkıp masanın üzerinde duran telefonuma doğru ilerlediğimde elime aldım ve bildirim gelip gelmediğine baktım.

 

 

Alp'ten bugüne özel bir günaydın mesajı beklemiştim; ama telefonda tek bir bildirimin olmaması beni biraz üzmüştü.

 

 

Bunu umursamamaya çalışıp mesaj bölümüne girdiğimde Alp'in üzerine tıklayarak günaydın mesajı atmıştım.

 

 

Elimdeki telefonu kenara bırakıp hazırlanmak için aynanın karşısına geçtiğimde üzerime bir şeyler geçirerek saçlarımı toplamıştım ve hazırlanmıştım.

 

 

Üstümü giyme işi bittiğinde dolabımda asılı olan nişanlığımı dikkatli bir şekilde alarak koluma yerleştirmiştim.

 

 

Kenara koyduğum telefonu alıp ekrana baktığımda bildirimin hâla olmadığını görmüştüm.

 

 

Alp'in mesajıma cevap vermemesi beni daha çok üzerken işleri olduğunu düşünmüştüm ve rahatsız etmek istemediğim için aramamıştım.

 

 

Saate bakıp nişan saatinin git gide yaklaştığını gördüğümde içimde oluşan o heyecanı durdurmaya çalışmıştım.

 

 

Çantamı elime alıp aşağıya indiğimde kahvaltı masasına ilerlemiştim.Kahvaltı masasında oturan kuzenimi görmem ile içim huzursuz olsa da bu durumu çok takmamıştım.

 

 

Masaya doğru ilerleyip elimde duran eşyaları boş olan sandalyeye koyduğumda "günaydın" dedim.

 

 

Sesimin soğuk çıkmasına engel olamazken Ceyda'nın bakışları beni buldu.

 

 

"Kuaföre mi?" Dedi gözüyle eşyaları işaret ederken.

 

 

"Evet..." dedim ona bakarak."Eğer istersen sende gelebilirsin bizimle.Gerçi bunu dünde sormuştum ama..."

 

 

"Ben yengem ile gelirim Almila.Sen beni düşünme.Beril ile eğlenmene bak."

 

 

Ceyda ile aramızda her zaman soğukluk vardı ve aynı soğukluk çocukluk arkadaşım Beril ile de arasında vardı.

 

 

Kuzenim olarak belki de kıskanıyordu; ama yine de bu şekilde davranması bana saçma geliyordu.

 

 

"Peki... sen bilirsin" diyerek bakışlarımı kaçırdığımda "Annem nerede?" Dedim.

 

"Neden hala inmedi kahvaltıya.Yoksa hâla uyuyor mu?"

 

 

"Bilmiyorum..." dedi.Bana bakmadan önünde duran tabaktaki zeytini çevirmeye başladı.

 

"Dediğin gibi belki de hâla uyanmamıştır."

 

 

"Sanmıyorum" dedim."Ben bir bakayım." Ceyda'nın yanından ayrılıp tekrardan merdivenleri çıkmaya başladığımda annemin odasının kapısına gelerek durdum.

 

 

Açıp açmamak arasında kararsızdım.

 

Annemi biliyordum.Bu saate kadar asla uyumazdı.

 

 

Odasında duruyordu çünkü, üzgündü.

 

Annem her zaman böyleydi.

 

Her duygulandığında, her üzüldüğünde kendini odaya kapatırdı.

 

 

Özellikle babamın ölümünden sonra.

 

 

Kapıyı yavaşça açıp içeri girdiğimde annemin yatağında elinde duran fotoğrafa bakarak ağladığını görmüştüm.

 

 

Babamın fotoğrafına her baktığında ağlardı.

 

 

Babam ben daha on altı yaşındayken ölmüştü.Yüzünü ve sesini unutmamak için sürekli olarak fotoğraflarına bakardım.

 

 

On altı yaşındayken beni son kez öpmesini, son kez kızım diyip sarılmasını, son kez beni uyutmasını, son kez ninni söylemesini unutmamak için fotoğraflarına her zaman bakardım.

 

 

Anneme babamın nasıl öldüğünü sorduğumda intihar ettiğini söylemişti.Nedenini sorduğumda ise asla cevap vermemişti ve üstelediğimde ise kriz geçirmişti.

 

 

Bu yüzden ise babamın neden öldüğünü asla anneme sormuyordum.Ne kadar merak etsem de içimdeki bu merak ile yaşamaya çalışıyordum.

 

 

Çünkü,anneme de bir şey olmasından korkuyordum.

 

 

Babam gibi onu da kaybetmekten korkuyordum.

 

 

Sevdiğim bir kişiyi daha ömür boyu kaybetmek istemiyordum, özlemek istemiyordum...

 

 

Yavaş adımlar ile annemin yanına ilerlediğimde "anne?" Dedim.Gözlerim dolarken sesimin titremesine engel olamadım.

 

 

Bana bakmazken bir adım daha yaklaşmıştım.

 

Belki de her yaklaştığımda annemden uzaklaşıyordum.

 

 

Derin bir nefes alıp titreyen elimi annemin omzuna uzatırken tekrardan "anne?" Dediğimde birden bana bakarak elinde duran çerçeveyi yere fırlatmıştı.

 

 

Annemin fırlattığı çerçeve paramparça olurken anneme doğru iyice yaklaşıp yanına oturmuştum ve sıkıca sarılmıştım.

 

 

"Geçti..." dedim annemin saçını okşarken."Geçti annem."

 

 

Annem hıçkırarak ağlamaya başladığında "Bir şey yok anne" dedim ağlamamak için kendimi tutarken."Korkma benim.Kızın Almila."

 

 

Annemin ağlama sesleri odada yankılanırken annemden ayrıldım ve kafamı iki yana sallayarak "ağlama" dedim."Anne lütfen ağlama."

 

 

Yataktan kalkıp annemin dizlerinin önünde diz çöktüğümde "anne lütfen ağlama!" Dedim tekrardan gözlerinin içine bakarken."Bak bugün kızının en mutlu günü.Seninde en mutlu günün olmalı.Sen her zaman mutlu olduğumda mutlu olacağını söylemez miydin bana? Bak bana..."dedim.Elimi kaldırıp annemin yüzüne yerleştirdiğim "bak bana..." dedim tekrardan.

 

"Bugün benim en mutlu günüm anne; ama sen mutlu değilsin."

 

 

Annemin ağlaması yavaş yavaş dururken "özür dilerim" dedi."Sana bu acıyı her seferinde yaşattığım için özür dilerim kızım." Kafamı iki yana sallayıp tekrardan anneme sarıldığımda "benden özür dileme bir daha" dedim."Sen özür dilenecek hiçbir şey yapmadın çünkü."

 

 

Annemden ayrılıp yanağımdan akan yaşları sildiğimde yerde duran paramparça olmuş çerçevenin içindeki babamın fotoğrafına doğru ilerlemiştim.

 

 

Cam parçalarının içindeki resmi yavaşça alıp üstünde olan birkaç toz halindeki cam kırıklarını üflediğimde "seni çok özledim baba..." dedim sessizce son kez güldüğü fotoğrafa bakarken."Keşke sende burada benimle olsaydın.Elimden tutup bana destek olsaydın." Fotoğrafı dudaklarıma götürüp öptüğümde anneme doğru ilerleyerek elimi uzatmıştım."Hadi aşağıya gel..." dedim."Birlikte kahvaltı yapalım."

 

 

Annem uzattığım elimi tutup ayağa kalktığında babamın resmini diğer elimden alıp komodine doğru ilerlemişti ve çekmeceyi açarak içine yerleştirmişti.

 

 

"Kızın bana emanet Mirza..." demişti buruk bir gülümseme ile."Mutlu olması için çabalayacağım.Bunu senin için yapacağım."

 

 

Fotoğrafı yerleştirip yanıma geldiğinde yanağıma öpücük kondurarak tekrardan elimi tutmuştu ve benimle birlikte odadan çıkarak aşağıya gelmişti.

 

 

Annemi masaya getirip sandalyeye oturttuğumda bende kahvaltı masasına yerleşmiştim ve annem ile bana bakan Ceyda'ya dönmüştüm.

 

 

"Bir şey mi oldu Ceyda?" Dedim önümde duran peyniri ağzıma atarken.

 

 

"Gelmeniz neden bu kadar uzun sürdü? Ayrıca yukarıdan gelen sesler de neydi öyle?" Meraklı bakışları üzerimizde gezinirken "Küçük bir kaza oldu Ceyda'cım.Yere çerçeve düştü ve kırıldı" dedim soğuk bir şekilde.

 

 

"O çerçeve yere nasıl düştü acaba?" Ceyda'nın cümlesi ile annem bana baktığında sinirlerime hakim olmak için derin bir nefes alarak tekrardan Ceyda'ya bakmıştım."Adı üstünde Ceyda'cım kaza" dedim kaşımı havaya kaldırarak."Kazanın ne zaman olacağını ve nasıl gerçekleşeceğini bilemeyiz sonuçta öyle değil mi?"

 

 

Annemin sürekli olarak kriz geçirdiğini biliyordu ve buna rağmen imali bir biçimde sürekli dile getirip, annemin yüzüne çarpma ihtiyacı duyuyordu kendinde.

 

 

Ceyda bana tam bir şey söyleyecekken onu daha fazla dinlememek için telefonu elime alarak Beril'e mesaj atmak istemiştim; ama gördüğüm bildirim ile yüzümde olan gülümsemeye engel olamamıştım.

 

 

Ceyda'nın yüzümde oluşan gülümsemeyi görmesi susması için geçerli bir neden olurken arada sırada bana bakmayı ihmal etmiyordu.

 

 

Alp'in attığı mesajın üzerine tıkladığımda "sana da günaydın aşkım" yazısını görmem ile mutlu olmuştum.

 

 

Telefonu elime iyice sabitlediğimde ne yazsam diye düşünmüştüm.

 

 

"Bugün bizim için büyük bir gün.Heyecanlı mısın?"

 

 

Mesajı atmam ile Alp görmüştü.

 

 

"Biraz."

 

 

Yazdığı mesaj ile yüzümde olan gülümseme solsa da Ceyda bana baktığı için bunu belli etmemiştim.

 

 

Çünkü, benim üzülmem onu mutlu ediyordu.

 

 

"Ben çok heyecanlıyım.Akşam olmasını sabırsızlıkla bekliyorum."

 

 

Mesajı yazıp yolladığımda Alp'in tekrardan yazıyor olduğunu görmüştüm.

 

 

"Almila benim biraz işim var.Gelince konuşsak olur mu?"

 

 

"Olur tabii ki."

 

 

Mesajı yazıp yolladığımda Beril'in sayfasına girerek ona yazmaya başlamıştım.

 

 

"Kuaförde değil de sanki evde süslenme kararı almış gibisin Beril.Nerede kaldın ya?"

 

 

Sitem dolu mesajımı yollayıp önümde duran kahveden içtiğimde bildirim sesinin gelmesi ile mesaja bakmıştım.

 

 

"Bu espirilerini başka bir zamana mı saklasan acaba kuzum? Çünkü, iki dakikaya oradayım."

 

 

Beril'in mesajını görür görmez önümde duran soğumuş kahveyi tek yudumda bitirdiğimde "yavaş kızım!" Dedi annem."Boğulacaksın!"

 

 

Annemin cümlesine cevap vermezken elimde duran fincanı masaya bıraktığımda ayağa kalktım ve eşyalarımı elime alarak anneme döndüm.

 

 

"Beril iki dakikaya burada olur annecim.O yüzden ben kaçtım."

 

 

Anneme yaklaşıp yanaklarına öpücük kondurduğumda "görüşürüz..." diyerek hızlıca yanlarından ayrıldım.

 

 

Kapıya doğru ilerleyip dışarı çıktığımda Beril'in gelmesini görmem ile hızlıca arabaya ilerlemiştim.

 

 

Arabaya binip eşyaları arkaya koyduğumda Beril'in yanaklarına öpücük kondurarak "günaydın!" Dedim neşeli bir sesle.

 

 

"Günaydın dünyanın en güzel gelini!" Beril'in içten söylediği cümle ile utanırken "heyecanlı" demiştim.

 

 

Beril bana bakıp gülümserken arabayı çalıştırmıştı ve sürmeye başlamıştı.

 

 

"Heyecanın inşallah akşama kadar geçer Almila'cım.Yoksa sen bu heyecan ile sakarlaşabilirsin."

 

 

Kurduğu cümleyle gülerken "Ha ha ha! Aman ne komik!" Dedim.

 

 

"Bence komikti."

 

 

Tekrardan gülmeye başlarken "önüne bak" dedim gülmemi engelleyemeyerek."Nişan günümde ölmek istemem."

 

 

"Tamam, tamam" dedi gülmesini durdurarak.

 

"Döndüm önüme."

 

 

Beril arabayı sürmeye devam ederken çok kısa bir sessizlik olmuştu; ama bu kısa süren sessizliği bozan yine Beril olmuştu.

 

 

"Bu arada Ceyda kuaföre gelecek mi?" Beril'in cümlesi ile ona dönerken "o annemle sonra gelecek" dedim."Sordum; ama gelmek istemedi."

 

 

"İsabet olmuş."

 

 

"Bu aranızda olan gerilimi anlayamıyorum bir türlü.Gerçi o gerilim Ceyda ve benim aramda da var ama."

 

 

"O kıza hiçbir zaman ısınamadım Almila.Bunu biliyorsun.Çok sinsi bir kız.Her zaman bir planı varmış gibi geliyor bana."

 

 

"Sinsi de olsa kuzenim Beril.Bu gerçeği maalesef görmezden gelemiyorum.Hem biliyorsun sende.Babamın emaneti o bize.

 

Babam ona daha çok küçükken sahip çıkmıştı ve intihar etmeden önce yazdığı mektupta da annemin sahip çıkmasını istemişti.

 

 

"Anladım kuzum.Üzücü bir durum aslında.

 

Neyse ya bunları konuşupta moralini bozmayalım.Bugün senin en mutlu günün; ama ondan önce son bir şey söyleyeceğim sana." Bakışlarım Beril'i bulurken "söyle" dedim.

 

 

"Babanın bıraktığı şu mektup varya hani?"

 

 

Kafamı evet anlamında salladıktan sonra konuşmaya devam etmişti.

 

 

"O mektubu sen hiç okudun mu ya da gördün mü?"

 

 

Beril ile mektup meselesini hiç konuşmamıştık ve şu an konuşuyor olmak istemezce beni germişti.

 

 

"Hayır..." dedim kafamı sallarken.

 

"Görmedim.Anneme sordum aslında; ama kaybolduğunu söyledi.Ben de ondan sonra daha sormadım.Zaten az çok içinde ne yazdığını biliyorum.Annem bana söylemişti.

 

Bana iyi bakmasını,beni üzmemesini,Ceyda'ya sahip çıkmasını falan yazmış."

 

 

"Anladım kuzum.Neyse ya... bu sefer cidden kapatalım konuyu."

 

 

Kafamı olur anlamında salladıktan sonra tekrardan sessizlik arabada hüküm sürmeye başlamıştı.

 

 

Kısa bir süre sonra kuaförün önünde durduğumuzda Beril arabayı müsait bir yere park ederken bende içeri girmiştim.

 

 

Saçımı yapacak olan Ayla Hanım beni görüp yanıma geldiğinde "hoşgeldiniz..." dedi.

 

 

Ayda Hanım'a gülümseyip "hoşbuldum" dediğimde "bir şey içer misiniz?" Dedi."Çay, kahve?"

 

 

Kafamı hayır anlamında sallayıp teşekkür ettiğimde Beril'de yanıma gelmişti.

 

 

"Sizi böyle alayım" diyerek sandalyeyi gösterdiğinde oturtarak heyecan ile Beril'e bakmıştım.

 

 

Önceden nasıl bir saç modeli yaptıracağımı seçtiğim için telefondan modeli göstererek direk yapmasını istemiştim.

 

 

Yaklaşık iki saat sonra saç yaptırma işlemim sonunda bitmişti.

 

 

Uzun ve kumral saçlarıma uygun bir model tercih etmiştim.

 

 

Dağınık bir şekilde aşağıya doğru uzanan saçlarım bukleler halindeydi ve boydan boya taşlı şık bir toka ile taçlandırmıştım ve gerçekten de mükemmel olmuştu.

 

 

Saçım bittikten hemen sonra makyaj yaptırdığımda saçıma ve elbiseme uygun olacağını düşündüğüm toprak tonunu tercih etmiştim.

 

 

Benden hemen sonra Beril'in saçı ve makyajı yapılmaya başlandığında onun işlemi daha kısa sürmüştü.

 

 

Beril ise siyah, kıvırcık saçlarına örgülü dağınık topuz yaptırıp makyaj olarak soft renkler tercih etmişti.Gerçekten de mükemmel görünüyordu.

 

 

Önümde duran aynaya bakıp saçıma ve makyajıma göz gezdirdiğimde Beril'in bana seslenmesi ile onu baktım.

 

 

"Almila gerçekten de mükemmel görünüyorsun ya! Bir de elbiseyi giyersen tam olacak.Hadi...elbiseyi giyme zamanı gel benimle."

 

 

Beril yanıma gelip elimi tuttuğunda beni giyinme odasına doğru götürmeye başlamıştı.

 

 

"Sende mükemmel görünüyorsun.Her zamanki gibi."

 

 

Birden kurduğum cümle ile hafif bir şekilde kıkırdarken "Ee gelinin kız kardeşiyim sonuç olarak" dedi ve sallana sallana yürümeye devam etti.

 

 

Odaya girdikten kısa bir süre sonra Beril bana baktığında "ne var ya?" Dedim."Neden bana öyle bakıyorsun?"

 

 

"Yok canım ne sana bakması! Ben kimseye bakmıyorum.Sadece bekliyorum!"

 

 

"Neyi?"

 

 

Cümlem ile Beril göz devirdiğinde "Düşüncelerimin sihir ile sana gelmesini.

 

Ay Almila ne demek neyi bekliyorum? Seni tabii ki!"

 

 

"Beni neden bekliyorsun ki anlamadım ben şimdi?"

 

 

"Bugün ki salaklığını heyecanına veriyorum canım arkadaşım."

 

 

Hâla anlamadığım için Beril'e bakmaya devam ederken "Almila'cım..." dedi bana el sallayarak."Elbiseni verecek misin artık yoksa burda böyle sırık gibi dikilecek miyiz?"

 

 

"Ha! Sen onu mu diyorsun?"

 

 

"Evet canım onu diyorum!" Beril'in ısrarlı bakışlarını gördüğümde "Beril, vereceğim vermesine; ama..?"

 

 

"Ama?"

 

 

"Elbise yok."

 

 

"Ne demek elbise yok?"

 

 

"Ben arabada unutmuşum elbiseyi ya!"

 

 

"Kuzum heyecandan ne yapacağını şaşırdın cidden sen.Neyse dur dur! Arabadan alıp geleyim ben hemen."

 

 

Beril yanımdan ilerleyip tam odadan çıkacakken kolundan tutup Beril'i durdurmuştum.

 

 

"Yok ya ben giderim sen dur.Heyecandan sanırım sıcak bastı beni.Hemde hava almış olurum.İyi gelir temiz hava."

 

 

"İyi tamam sen bilirsin.Bence de sen çık.Belki beynine oksijen gider."

 

 

"Ha ha!"

 

 

Beril gülmeye başlarken "Dur arabanın anahtarını vereyim sana" dedi ve çantasına doğru ilerleyip anahtarı çıkartarak bana uzattı. "Al bakalım."

 

 

Beril'den tam anahtarı alacakken birden geri çekmesi ile ona bakmıştım.

 

 

"Arabayı kilitlemeyi unutma lütfen Almila tamam mı?"

 

 

Beril'e bakıp kaşlarımı çattığımda "kusura bakma!" Dedi ellerini havaya kaldırarak."Bugün heyecandan kafayı bulmuş bulunmaktasın.Ne yapıp ne yapmaman gerektiğini de bilmiyor gibisin." Beril'e bakıp kafamı iki yana salladığımda "Sen beni bekleme Beril'cim tamam mı? Giyin."

 

 

Telefonumu kenardan alıp, Beril'in elinde duran anahtarı da aldığımda "inşallah açık unuturum kapıyı!" Dedim ve birden odadan dışarı çıktım.

 

 

Gülmemek için kendimi bastırırken kuaförden dışarı çıkarak arabaya doğru ilerlemiştim.

 

 

Arabayı açtıktan sonra elbisemi arka taraftan alarak kapıyı kilitlemiştim ve kontrol etmiştim.

 

 

Biraz nefes almak için kuaförün önüne gelip durduğumda bana bakan birini görmüştüm.

 

 

Yeşil gözlü bir adamı.

 

 

Öyle dikkatli bir şekilde bakıyordu ki sanki birine benzetmiş gibiydi.

 

 

Hatta beni tanıyor gibiydi.

 

 

Belki de bana öyle gelmiştir diyerek başka bir tarafa döndüğümde birkaç dakika o şekilde durup etrafı izlemiştim.

 

 

Aslında bunu bilerekten yapmıştım.

 

 

Yeşil gözlü adamın bana baktığı tarafa bakmak yerine burayı tercih etmiştim.

 

 

Çünkü, o şekilde bakması içimi ürpertmişti.

 

 

Biraz nefes alıp içeri girme kararı aldığımda birden durarak telefonum ile ilgileniyormuş gibi davranmaya başlamıştım.

 

 

Bunu yapmıştım.Çünkü, içimdeki bir ses hâla bana baktığını fısıldıyor gibiydi.

 

 

Arkamı dönüp telefonumdan kameramı açtığımda fotoğraf çekiyormuş gibi yapmıştım.

 

 

Gelişi güzel bir fotoğraf çekip telefonuma baktığımda içime soğuk bir ürperti düşmüştü.

 

 

Çünkü, daha önce bana dikkatlice bakan adam fotoğrafta hâla beni izlemeye devam ediyordu.

 

 

Fotoğrafı her yaklaştırdığımda korkum kat kat artıyordu ve bu nefes almamı engelliyordu.

 

 

"Belki de bir tesadüf..." dedim içten içe."Belki de bir denk düşmedir."

 

 

İçten içe kendimi söylediklerime inandırmaya çalışırken, böyle olması için dua etmiştim.

 

 

 

Bölüm sonu... 🤍

 

 

Herkese merhaba arkadaşlar.

 

 

Öncelikle bu benim ilk kitabım.Bu yüzden ise biraz heyecanlıyım. 🤍

 

 

Umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir. 🤍

 

 

Eğer bölümü beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🤍

 

 

Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere... kendinize iyi bakın. 🤍

 

Tiktok Hesabı: mubrem_v 💛

 

Loading...
0%