Yeni Üyelik
11.
Bölüm

Bölüm 11: “Saldırı”

@aleynay0

 

Bazen duygularını anlamasan bile acısını hissedersin.

 

Barın'ın kurduğu cümle ile yutkunamamıştım.

Sarhoş olsam da bazı kısımları çok iyi hatırlıyorum derken ne demek istemişti?

 

Hatırladığı bazı kısımlar ne olabilirdi ki ? Bunu hemen öğrenmem gerekiyordu.

 

"Bazı kısımları çok iyi hatırlıyorum derken ne demek istedin Barın?" Dedim ve tedirgin bir şekilde ona baktım."Hatırladığın kısımlar tam olarak nereler?"

 

Kaşları çatıldı."Bir önemi var mı Almila?" Dedi.

 

"Hayır yok ama ben yine de merak ediyorum tam olarak hangi kısımları hatırladığını."

 

Gerçekten profesyonel bir yalancıydım(!)

 

"Çok merak iyi değildir..." dedi ve sandalyeden kalkarak yanıma ulaştı."Hem öyle merak edebileceğin şeyler hatırlamıyorum Almila." Kurduğu cümle üzerine gülümsedi ve kulağıma doğru eğildi."Yoksa hatırlamam gereken bir şeyler mi oldu banyoda?" Kulağıma doğru eğilerek kısık bir şekilde söylediği cümle ile nefes alamadığımı hissetmiştim.

 

"Hayır, olmadı tabii ki de!" Demiştim ve gözlerimi kapatarak benden uzaklaşmasını beklemiştim.

 

Ben gözlerimi kapatmış uzaklaşmasını beklerken Barın yeni çıkmış sakallarını yanağıma değdirmişti ve benden uzaklaşmıştı."İyi o zaman sorun yok demek ki..." dedi gülümseyerek.

 

Nefesim bu sefer ciddi anlamda kesilmişti.Ya da ben öyle hissetmiştim.

 

"Şey, ben odama gitsem iyi olur sanırım.İyi geceler sana..." diyerek hızla yanından uzaklaştığımda odama gelerek kapıyı kapatmıştım ve sırtımı kapıya yaslayarak öylece durmuştum.

 

Bana yakınlaşması hem beni rahatsız edip, hemde nasıl nefesimi kesebiliyordu aklım gerçekten almıyordu!

 

Kafamı sağa sola sallayıp olduğum yerden uzaklaştığımda banyoya gelerek dişlerimi fırçalamıştım ve yatağıma yatarak gözlerimi tavana dikmiştim.

 

Hangi ara bu duruma gelmiştik hiç bilmiyordum ama olanlar nedense bende olumsuz bir durum oluşturmamıştı.

 

Daha birkaç gün önce nişan gecesinde kaçırılarak getirildiğim bu yerde şimdi kendi rızam ile duruyordum.

 

Bu çok garipti.Hatta fazlası ile garipti.

Kafamı bunlarla meşgul etmeyi bırakıp gözlerimi kapattığımda kendimi uykunun kollarına teslim etmiştim.

 

 

Gözlerimi açtığımda güneş çoktan doğmuştu.Duvardaki saate baktığımda saatın 12:10 olduğunu gördüğümde gözlerimi ovarak yataktan kalkmıştım ve banyoya ilerleyerek elimi yüzümü yıkamıştım.

 

Yüzümü havlu ile silip banyodan çıktığımda

yattığım yatağı toplamıştım ve odadan çıkmıştım.

 

Mutfaktan mis gibi yemek kokuları geliyordu.Çok açıkmıştım ve bir an önce mutfağa gitmek istiyordum.

 

Yavaş hareketler ile mutfağa ilerlediğimde içeri girerek kahvaltı hazırlayan Mert Ve Barın'a bakmıştım.

 

"Günaydın" dedim her ikisine de göz gezdirerek.Kurduğum cümle üzerine ikisi de bana dönmüştü.

 

"Günaydın" dedi Barın.

 

"Günaydın yenge" dedi Mert ve sırıtarak bana baktı.

 

Evet evet sırıtarak.

 

Mert'in sırıtarak kurduğu cümleyle kaşlarımı kaldırarak yürümüştüm ve tam önünde durmuştum.

 

Ellerimi ön kısımda bağlarken "Seninle anlaştığımızı sanıyordum Mert ?" Dedim tüm ciddiyetim ile.

 

Ben ne kadar sert bir şekilde durmaya çalışsam da Mert bana hala sırıtarak bakıyordu."Hangi konuda yenge?" Dedi ciddi durmaya çalışarak.

 

Ama yüz ifadesinden ciddi olmadığını her haliyle belli ediyordu.

 

"Yenge konusunda Mert!" Dedim cümlemi vurgulayarak."Yenge konusunda!"

 

"Haa..! Yenge konusunu diyorsun sen?" Şaşırmış gibi yaptı."Tamam yenge sen istemezsen söylemem."

 

"İstemiyorum Mert" dedim ve bakışlarımı çok kısa bir saniye Barın'a döndürdüm.

 

Beni izliyordu.

 

Bakışlarımı hemen tekrar Mert'e yönelttiğimde"Adım ile hitâp edersen sevinirim Mert!" Dedim ve gülümsedim."Hem sen neden sırıtıyorsun.Bir şey mi oldu ?"

 

"Hayır olmadı" dedi ve sırıtarak arkasını dönüp kahvaltı hazırlamaya devam etti.

 

"Ya sabır..." diyerek kafamı iki yana salladığımda tekrardan Barın'a bakmıştım.

Sofrayı kuruyordu.

 

Hızlı bir hamle ile yanına gidip tam önünde durduğumda kaşlarım çatık bir şekilde ona bakmıştım.

 

Barın sofrayı kurarken bir an bakışları bana değdiğinde ne var dercesine işaret yaptı.

 

"Mert neden sırıtıyor Barın ? " dedim şüpheli bir şekilde.

 

Eminim ki dün ile ilgili bir şeyler anlatmıştı.

Hissediyordum.

 

"Ben nerden bilebilirim Almila!" Dedi sofrayı kurmaya devam ederken."Her zamanki Mert işte kim bilir neye gülüyor." Arkasını dönüp tezgah dolabına ilerlediğinde fark ettiğim bir detay ile durmuştum.

 

O bana sert mi çıkışmıştı yoksa bana mı öyle gelmişti?

 

Sert çıktıysa bile ne yapmış olabilirdim ki acaba ?

 

Bende onun gittiği yere ilerlediğimde tam yanında durmuştum."Bir şey mi oldu Barın? " demiştim meraklı gözler ile.

 

"Hayır."

 

Kesin bir şey olmuştu.

 

"Emin misin Barın? " dedim.

Israrcı tavır sergiliyordum çünkü merak ediyordum.

 

"Eminim Almila.Bir şey olmadı.Sadece biraz yorgunum o kadar" dedi ve kahvaltı tabaklarını yerleştirmek için tekrardan masaya ilerledi.

 

Barın'ın masaya ilerlemesi ile tam bir şey söyleyecektim ki Mert'in çalan telefonunun sesi beni durdurmuştu.

 

Mert telefonu açarak kulağına tuttuğunda karşı tarafı dinlemişti.Yüz hatlarının tamamen değiştiğine şahit olduğumda sanırım Mert'i ilk defa böyle sert halini görüyordum.

 

Mert karşı tarafı dinlerken sakin kalmaya çalışarak Barın'a dönmüştü.

 

"Barın..." Sakin kalmaya çalışıyordu ve bu her haliyle belliydi ama ben gözlerinde olan endişeyi iliklerime kadar hissetmiştim.

 

Barın dikkatlice Mert'e baktığında "Bir şey mi oldu Mert?" Dedi.

 

"Barın nasıl oldu bilmiyorum ama yerimizi öğrenmişler" dedi ve tedirgin gözlerini bir bana bir de Barın'a yönlendirdi.

 

"Sikeyim böyle işi! Nasıl öğrendiler Mert.Bu nasıl olur?" Dedi sinirli bir şekilde.

 

Ne oluyordu Allah aşkına!

 

"Barın ne oluyor?" Dedim kısık çıkan bir sesle.

"Kim yerimizi öğrenmiş?"

 

Barın benim kurduğum cümleyi es geçerek Mert'e bakmaya devam ettiğinde "Mert Almila'yı hemen sakla ve içerideki odadan silahları getir!" Dedi bağırarak.

 

Silah mı ?

 

"Barın neler oluyor Allah aşkına! Neden cevap vermiyorsun?"

 

Kurduğum cümleyle Barın bana doğru ilerlediğinde kolumu hızlı bir hamleyle tutarak mutfaktan çıkartmıştı ve hızlı hareketler ile odama doğru ilerlemeye başlamıştı.

 

"Barın ne yapıyorsun Allah aşkına?" Dedim bağırarak."Bırak kolumu hemen acıtıyorsun!" Demiştim ve kolumu Barın'dan kurtarmaya çalışmıştım.

 

"Almila, kes sesini ve yürü!" dedi ve odamın kapısını açarak beni banyoya doğru ilerletti.

 

"Barın, kolumu bırak!" Dedim ve sinirli bir şekilde ona baktım."Ne oluyor Allah aşkına ya!O gelecek olan adamlar kim, senden ne istiyorlar?" Sesim yüksek çıkarken bir cevap beklemiştim.

 

"Almila, bağırmayı kes ve banyoya girip kapıyı kilitle!" O da benim gibi bağırmıştı.

 

"İlk başta cevap vermeni istiyorum Barın.

Gelenler kim?" Israrcı bakışlarım ile cevap beklediğimi açıkça belli etmiştim.

 

Bıkkınca bana baktı."Cidden mi Almila, Yani cidden sana olanları anlatacağımı mı düşünüyorsun?" Dedi." Hemde şu an bu durumda."

 

"Evet!"

 

"Ya sabır!" Diyerek gözlerini devirdiğinde "Almila, hadi içeri geç ve kapıyı kilitle.Yoksa çok kötü şeyler ol..." cümlesini bitirmesine fırsat vermeyen silah sesi ile bağırarak aşağıya eğilmiştim.

 

Hadi ama Almila.Neden söz dinlemiyorsun ki?

 

Barın silah sesi ile beni eğildiğim yerden alarak banyonun içine sokmuştu.Yüzüme avuçlarının arasına alarak ona bakmamı sağladığında "Almila, bak buradan dışarı sakın çıkma tamam mı?" Dedi endişe dolu sesi ile."Ben gelmeden sakın bunu yapma.Birazdan her şey bitecek ve ben yanına geleceğim.Sakın korkma" demişti ve hızlı haraketler ile banyodan çıkmıştı.

 

Barın'ın banyodan çıkması ile ayağı kalktığımda banyonun kapısını kilitliyerek yere eğilip oturmuştum.

 

Gelen silah sesleri beni ne kadar korkutsa da sakin olmam gerektiğini biliyordum.

 

Kafamı bacaklarımın olduğu kısma eğerek gözlerimi kapattığımda sakin olmam gerektiğini kendime sürekli olarak vurgulamıştım.

 

"Sakin ol Almila, hiçbir şey olmayacak.Barın birazdan yanına gelecek.Sakin ol, sakin ol, sakin ol..." cümlelerim silah sesleri ile birlikte boş olan banyoda yankılanırken sakin kalmaya özen gösteriyordum.

 

Bu şekilde cümlelerimi ne kadar çok tekrarladım bilmiyordum ama silah sesleri hâlâ kulaklarımı sağır ediyordu.

 

Gözlerim kapalı, öylece dururken Mert'in "Barın!" Diye bağırmasıyla kafamı bacaklarımdan hızlı bir hamle ile kaldırmıştım.

 

Gözümden bir damla yaş yanağıma düştüğünde hemen olduğum yerden kalkmıştım ve kapıya doğru ilerlemiştim.

 

Barın ne kadar çıkmamam gerektiğini söylemiş olsa da umursamamıştım ve banyonun kapısının kilidini açtığım gibi kendimi dışarı atmıştım.

 

Ya Barın'a bir şey olmuşsa diye içim içimi yerken Mert'in bir kere daha sesini duymamla koşarak odanın kapısına ilerlemiştim ve bir saniye bile düşünmeden kapıyı açarak koridorda sesin geldiği yere doğru koşmuştum.

 

Silah sesleri durmuştu.

 

Allah'ım ne olur Barın'a bir şey olmamış olsun.

Ne olur...

 

Koşarak mutfağa ilerledikten sonra kapının önünde durup içeri korku ile bakmıştım.Barın yerde yatıyordu ve kolu kan içindeydi.

"Barın!" Diyerek içeri doğru koştuğumda yere diz çökerek Barın'ın yüzünü avuçlarımın arasına korku ile almıştım.

 

"Ne oldu sana böyle, iyi misin sen? "Dedim ve elimi kanlar içinde olan sağ koluna doğru götürerek yarasına bakmıştım."Kötü görünüyor!" Dedim korku ile."Hemen ambulans çağırmalıyız."

 

"Hayır, olmaz Almila.Ambulans falan çağıramayız."

 

Barın'ın cümlesi ile ona baktığımda "Ne demek çağıramayız Barın! Yaranı görmüyor musun sen?" Dedim kızgın bir ifadeyle.

 

"Görüyorum Almila.Bunun haricinde fazla abartılacak bir şey olmadığını da görüyorum ama ben" dedi.

 

Barın'ın kurduğu cümleyle yanı başımda duran Mert'e baktım."Bunun beynine de kurşun gelmiş olabilir mi ?" Dedim ciddi bir ifadeyle.

 

"Anlamadım" dedi Mert bana bakarak.

 

"Sana da bir şeyler gelmiş Mert" dedim.

 

"Ha?" Dedi şaşkın bir şekilde.

 

"Mert, mükemmel zekalı olan arkadaşın ambulans istemiyor ya hani?" Dedim soru sorar gibi.

 

"Diyorum ki beynine de kurşun gelmiş olabilir mi? Hayır yani beynine kurşun gelmişse söyle.Yoksa hiçbir insan bu durumdayken ambulans istemiyorum demez!" Sesim sinirli çıkarken bağırmıştım.

 

Mert kurduğum cümle üzerine Barın'a bakmıştı.Barın'da bana.

 

"Barın" dedim ona doğru dönerek."Yaran kötü görünüyor anlıyor musun beni? Hastaneye gitmen lazım" dedim ve tekrardan Mert'e döndüm.

 

"Mert, onu hastaneye götürmemiz lazım." Kurduğum cümleyle Mert tam bir şey dicekti ki Barın sözünü kesti."Mert, söyle küçük Hanım'a bir şeyim yok.Kurşun sıyırıp geçmiş.İyiyim yani ben."

 

"Barın" dedim sinirli bir sesle."Burada dır dır edeceğine şu an hastaneye gitmiştin ve koluna dikiş attırmıştın."

 

"Almila'cım dikiş için hastaneye gitmeme gerek yok.Çünkü neden biliyor musun?" Soru sorar bakışlarını bana yönlendirdi.

 

"Neden?" Dedim.

 

"Mert'in kız kardeşi hemşirelik bölümü öğrenciside ondan" dedi ve Mert'e baktı."Mert Ece'yi arar mısın? Eminim yaram konusunda o yardımcı olacaktır bana."

 

"Tamam Abi ararım" dedi ve Mert yerinden kalkarak masanın üstüne duran ceketine ulaştı.

 

"Barın, buraya Ece gelene kadar bir şey bastırmalıyız." Etrafa göz gezdirip yaranın üstüne kapatabileceğim bir şey aradığımda aklıma gelen fikir ile hafif doğrularak tişörtümü çıkartmıştım ve Barın'ın koluna bastırmıştım.

 

Üstümde sadece sporcu sütyenim kalmıştı ama bundan rahatsızlık duymamıştım.Barın'ın koluna tişörtümü bastırırken yere tamamen oturmuştum ve Barın'ın kafasını bacaklarımın üzerine yerleştirmiştim.

 

"Almila abartılacak bir şey yok sadece sıyırdı." Cümleyi kurarken gülümsedi."Korkma yani ölmem." Yattığı yerden bana doğru hafifçe bakmıştı.

 

"Korktuğumu söylemedim Barın.Vurulunca saçmalamaya başladın sanırım" dedim kısık çıkan sesle.

 

Bu adam kesinlikle kafayı yemişti.

 

"Sen öyle diyorsan öyledir tabii canım."

 

Barın'a cevap vermeyerek yarasına tişörtümü bastırmaya devam ettiğimde kaç dakika bu şekilde durmuştuk bilmiyorum ama dışarıdan gelen kapı sesi ile Mert mutfaktan koşarak çıkmıştı ve dış kapıya doğru ilerlemişti.

 

Ben meraklı bakışlar ile mutfak kapısına bakarken içeri Mert'in kardeşi olduğunu anladığım Ece girmişti.

 

Telaşlı bir halde yanımıza yaklaşarak Barın'ın yanında diz çöktüğünde tişörtü çekerek yaraya bakmıştı.

 

"Fazla kötü görünmüyor Barın Abi..." dedi hafif gülümseyerek."Allah'tan sadece sıyırıp geçmiş.Ağrın falan var mı? Nasıl hissediyorsun kendini?"

 

"Ben gayet iyiyim Ece.Alt tarafı kolumdan vuruldum.Sakin olun." Barın cümlesini bitirdikten sonra doğrulmaya çalışmıştı.

 

Doğrulmaya çalıştığını gördüğümde "Yavaş ol!"Diyerek kolunu tutmuştun ve doğrulmasına yardım etmiştim.

 

"Abi burayı dikmem lazım bu yüzden de odana kadar gitmeliyiz.Hadi gel" diyerek Barın'ın kolundan tutmuştu.

 

"Ece, sen içeri geç abim.Barın'ı ben getiririm." Mert'in cümlesi ile Ece abisine bakmıştı ve kafasını tamam anlamında sallayarak mutfaktan çıkmıştı.

 

Bende hızla Barın'ın kolunun altına girdiğimde benden destek almasını sağlamıştım.

 

"Almila, alt tarafı kolumdan vuruldum.Kendim yürüyebilirim yani.Abartmadın mı biraz?" Sert bakışlarımı Barın'a yönlendirdiğimde "Barın çok konuşuyorsun yürü!" Dedim sinirle."Barın dediğim cümle üzerine güldüğünde "Ben cidden anlamıyorum seni!" Dedi.

 

"Neyi anlamıyorsun?" Hem yürüyüp hemde ona bakarak konuşmak beni zorluyordu.

 

"Neden bu kadar telaş yaptığını."

 

"Ben telaş yapmadım Barın.Vuruldun ve bu yüzden de yardımcı olmaya çalışıyorum ama anladığım kadarıyla sana iyilik yaramıyor!"

 

Gerçekten insanı deli ediyordu !

 

"Telaş yapmadıysan neden gözlerin hala ıslak?" Yüzünde meraklı bir ifade vardı.

 

"Toz falan kaçmıştır gözüme.O yüzdendir yani." Öyle ciddi bir ifadeyle söylemiştim ki ben bile olsam inanırdım.

 

"Kesin öyledir!"

 

Barın'la konuşurken çoktan odasının kapısına gelmiştik.İçeri girip Barın'ı yatağına doğru götürüp oturttuğumda bende hemen yanı başına oturmuştum.

 

Barın'ı oturduktan sonra Ece Barın'ın sağ tarafına geçmişti ve ilk başta temizlemişti sonra ise dikiş atmıştı.

 

Dikiş atma işlemini bitirince Barın'ın kolunu sarıp tamamen yatağa yatırmıştı.

 

Barın'ı yatağa yatırması ile Ece bana doğru dönmüştü."Bu arada tanışma fırsatımız olmadı.Ben Ece, Mert'in kardeşiyim" Elini bana doğru uzatarak sıkmamı beklemişti.

 

Bende onun gibi yaparak elimi uzatmıştım ve sıkmıştım."Memnun oldum.Bende Almila.

Kaçırılan kızım." Elimi elinden çektiğimde gülerek Ece'ye bakmaya devam etmiştim.

 

"Bende memnun oldum Almila.Senle hep tanışmak istemiştim ama fırsat bu kötü güneymiş." Yüzünde mahcup bir ifade vardı.

"Bu arada sen nasılsın iyi misin? Umarım çok korkmamışsındır Almila?"

 

"Yani aslında korkmadım desem yalan olur.Korktum ama evde Barın olduğu için sakin olmaya çalıştım." Bakışlarımı Barın'a çevirdim.

 

Bizi dikkatlice izliyordu.

 

"Geçmiş olsun Almila." Ece konuşurken tekrardan ona bakmıştım.

 

"Teşekkür ederim" dedim gülümseyerek.

 

"Neyse ben gideyim.Kendinize iyi bakın." Barın'a döndü."Abi sakın yerinden kalkma. Dinlen." Barın tamam anlamında kafasını salladığında Ece bana doğru dönerek elinde tuttuğu küçük çantayı uzatmıştı.

 

"Bunun içerisinde birkaç malzeme var Almila. Gece yatmadan önce Barın'ın kolunu tekrar sararsan iyi olur." Ece'nin elindeki çantaya uzanırken "Tamam..." demiştim ve çantayı elinden alarak masanın üzerine koymuştum.

 

Çantayı koyduktan sonra Ece ikimize de bakıp el sallamıştı ve odadan uzaklaşmıştı.

 

Ece odadan uzaklaştıktan sonra Mert yanımıza gelmişti ve Barın'ı kontrol etmişti.

 

Barın'ı kontrol ettikten sonra bana doğru dönmüştü ve bakmıştı."Almila, benim Ece'yi eve bırakmam gerekiyor.Eğer bir şey olursa beni ara olur mu?"

 

Kafamı salladığımda "olur" dedim."Ararım."

 

"Sanki dersin ölüm kalım savaşı veriyorum." Barın'ın ciddi olarak kurduğu cümle ile gözlerimizi devirmiştim."Sen uyumayı mı denesen acaba?" Barın'a dönerek sorduğum soru ile bana bakıp göz devirmişti.

 

"Neyse ben kaçtım o zaman hadi görüşürüz." Mert cümlesini bitirip odadan çıktığında bende Barın'a dönmüştüm.

 

"İyi misin?" Tüm içtenlik ile sorduğum soru ile Barın yerinden hafifçe doğrulmuştu.

 

"Beni bırak şimdi Almila.Asıl sen söyle iyi misin?" Tedirgindi."Çok mu korktun?"

 

"İyiyim Barın.Çok korkmadım merak etme."

 

Cümlemi bitirdikten sonra sağa sola baktığımda yerimden kalkmıştım."Sabahtan beri bir şey yemedin Barın.Aç olmalısın.Ben bir şeyler hazırlayayım sana."

 

Barın'ın cevap vermesini bile beklemeden odasından çıktığımda koridorda ilerlemiştim ve mutfağa girmiştim.

 

Her yer dağılmıştı ve yerlerde cam parçacıkları vardı.Bir de kan.Barın'ın kanı.

 

Mert o şekilde bağırdığında o kadar çok korkmuştum ki...

 

Küçük bir an bile olsa Barın'a bir şey oldu zannetmiştim.

 

Gözümden akan yaşları sildiğimde cam parçacıklarına ve kana bakmaya devam etmiştim.

 

Ağlamamak için çabalarken buraları sonradan hallederim düşüncesi ile tezgaha doğru ilerlemiştim ve ne yapsam diye düşünmüştüm.

 

Çorba yapmak şu an için daha mantıklı diye düşünerek dolaba ilerlediğinde içine göz gezdirmiştim.

 

Dolaba göz gezdirdiğimde gördüğüm tavuk ile tavuk çorbasının mükemmel olacağını düşünerek tavuğu dolaptan almıştım ve yapmaya başlamıştım.

 

 

Çorbayı yapma işlemim bittiğinde dolap rafından kase çıkararak içine çorba koymuştum.

 

Kaseyi tepsinin içerisine yerleştirdiğimde mutfaktan çıkmıştım ve Barın'ın odasına doğru ilerlemiştim.

 

Barın'ın odasının önüne geldikten sonra kapıyı açmıştım ve içeri girmiştim.

 

Barın yatağa oturmuştu ve bir şeyler düşünüyordu.Bu her halinden belli oluyordu.

 

Geldiğimi belli etmek adına "Barın?" Diyerek seslendiğimde "İyi misin sen? Bir şey mi oldu?" Demiştim.

 

Yanına ilerleyerek yatağın üzerine tepsiyi koyduğumda Barın'a bakmıştım.Bana bakmıyordu.Hatta beni duymuyordu bile.

 

Elimi kaldırarak omuz kısmına getirdiğimde yavaşça dokunmuştum ve "Barın?" Demiştim tedirgin bir şekilde.

 

Elim omuzuna değdiği an bana baktığında gülümsemişti.

 

"Efendim..."

 

"İyi misin sen?" Demiştim tekrardan."Deminde dedim ama duymadın beni."

 

"İyiyim, dalmışım öyle." Geçiştirmişti.

 

Belki de paylaşmak istemiyor Almila.

En iyisi zorlamamak.

 

Barın'a cevap vermeyerek yatağın üzerine koyduğum tepsiyi aldığımda Barın'a uzatmıştım.

 

"Sabahtan beri açsın Barın.Hadi ye." Tepsiyi elimdem aldığında yatağın üzerine koymuştu.

 

"Sende bir şey yemedin Almila.Sende acıkmışsındır." Gözleri gözlerime değdi."Sende çorba al ve yanıma gel."

 

"Ben şu an aç değilim Barın.Sonra yerim.Hadi sen yemeye başla" dedim ve çorba kasesini gösterdim.

 

"Nasıl aç değilsin Almila? Kahvaltı da yapmadın zaten." Sorgular gibiydi.

 

"İştahım yok Barın.Bugün olanlardan dolayı sanırım." Bakışlarımı kaçırmıştım.

 

Barın "Almila..." dediğinde tamamen bana doğru dönmüştü."Aslında benim sana bir şey söylemem gerekiyor." Tedirgindi.

 

"Ne söyleyeceksin Barın.Bir şey mi oldu?" Sorgular bakışlarımı Barın'a yönlendirdiğimde bir cevap beklemiştim.

 

"Ben bir karar aldım." Sanki bir şeyleri düşünerek, tartarak söylemeye çalışıyordu.

Daha doğrusu söyleyeceği şeyden emin olmaya çalışıyordu.

 

"Ne kararı aldın?" Neden söylemek için bu kadar uğraşıyordu ki ?

 

Peki ben neden huzursuz olmuştum?

 

"Seni kaçırdığım bu evde sonsuza kadar serbest bırakıyorum Almila."

 

Bakışlarını kaçırmıştı."Artık özgürsün..." demişti.

 

Gözleri gözlerime değmişti."Tamamen."

 

Bölüm sonu... 🤍

 

Sizce Barın neden böyle bir karar almış olabilir ?

 

Almila'nın bu duruma tepkisi ne olacak ?

 

Yeni bölüm ile görüşmek üzere...

Kendinize iyi bakın. 🤍

 

Loading...
0%