Yeni Üyelik
18.
Bölüm

Bölüm 18: “Barın”

@aleynay0

 

İNSAN BAZEN NEFRET ETMEKTEN BİLE NEFRET EDER...

 

Hesabı ödeyip lokantadan çıktıktan sonra lokantanın biraz uzağına park ettiğimiz arabaya doğru ilerlerken arkadan duyduğum ses ile hızlı bir şekilde o tarafa doğru dönmüştüm.

 

Sendeleyerek bize doğru yaklaşan Alp'e baktığımda "Almila..." demişti.

 

Bana doğru adım atarken kıpkırmızı olmuş gözleriyle, gözlerimin içine bakmıştı.

 

İçmişti ve bu her haliyle belli oluyordu.

 

"Beni görmeden mi gününü bitiriyorsun yoksa?"

 

"Almila" dedi Beril kolumu tutarak.Beni yanına biraz daha çekerken "Bence buradan hemen gidelim!" Demişti net bir sesle.

 

Bakışlarım Beril'i bulurken "Bir dakika Beril..."demiştim ve kolumu Beril'den kurtararak Alp'e doğru ilerlemiştim.

 

"Senin burada ne işin var?" Sesim sert çıkarken "Ben sana bir daha karşıma çıkma demedim mi Alp!" Demiştim."Yüzünü görmek bile istemediği kaç defa daha dile getirmemi istersin? Bir, iki, üç..?"

 

"Yapamam" dedi.Kafasını iki yana salladı ve kızarmış gözleri ile bana baktı."Sensiz yapamam, seni görmeden yapamam Almila."

 

"Sen içmişsin." İğrenerek onu baştan aşağıya süzdüğümde, "Bu halde hangi cesaret ile karşıma çıktın ki sen?" Demiştim.

 

"Senin yüzünden bu haldeyim ben!" Bağırmaya başladığında olduğu yerde sendelemişti.

 

"Bana bir daha sakın bağırma Alp!" Dışarıda olduğumuzu umursamazken bende Alp gibi bağırmıştım.Parmağımı havaya kaldırıp yüzünü hedef aldığımda "Sakın!" Demiştim tekrardan.

 

O kadar şiddetli bir şekilde söylemiştim ki etrafta kimse olmasa bile eminim cümlemi duymuşturlar.

 

"Almila..." Kolumdan tutmaya çalıştığında izin vermemiştim ve bir adım geri gitmiştim.

Kafasını yan yatırırken dolu gözler ile bana bakmıştı ve "Ne olur benden kaçma..." demişti.

 

Bu sefer sesi deminkine nazaran sakin çıkmıştı.

 

"Almila!" Beril yanıma gelirken beni kendine doğru çekmişti ve Alp'ten biraz daha uzaklaştırmıştı.

 

"Sakın arkadaşıma dokunayım deme Alp!" Nefret dolu sesi kulaklarıma dolarken "Eğer yaklaşırsan..." bu bir tehditti ve bunu söylemekten çekinmemişti."Almila'nın atmadığı o tokatı yüzüne ben indiririm senin!"

 

"Ooo..!" Alp Beril'i baştan aşağıya süzerken gülmeye başlamıştı ve "Almila'nın en değerli arkadaşı yine güzel burnunu aramıza yerleştirdi!" Öfke ile Beril'e baktığında "sen karışma!" Demişti."Senlik bir mevzu yok!"

 

"Alp, Beril'le düzgün konuş!" Bir adım ileri atılacakken Beril "boş konuşmayı seviyor!" Demişti ve gitmeme izin vermemişti.

 

Tekrardan Alp'e baktığında ise "Alp, defol git buradan!" Demişti.

 

"Gitmezsem ne olur Beril'cim?" Göz kırparken "ne yaparsın?" Demişti.

 

Korkmuş gibi bir adım geri gittiğinde "yoksa, yoksa beni döver misin?" Dudaklarını büzerken "bunu yapabileceğini mi düşündün!" Demişti sinirle.

 

"Ben senin gibi iğrenç bir insan ile uğraşmam Alp, merak etme sen; ama emin ol daha iyisini yaparım.Mesela, polisi ararım!"

 

Beril'in kendinden emin olarak söylediği cümle üzerine Alp sesli şekilde gülerken "aramanı bence de tavsiye ederim" demişti.

 

Olduğu yerden birkaç adım bana yaklaşırken Beril ile birlikte aynı anda geriye doğru hareket etmiştik.

 

Alp sıkıldığını belli ederken "Ben Almila'yı aldıktan sonra ararsan hem Almila için hem de senin için daha iyi olur." Demişti ve bileğimden ani bir şekilde tutarak beni kendine doğru çekmişti.

 

Alp'in beni çekmesi ile ani refleks ile Beril kolumdan tuttuğunda "Arkadaşımı bırak Alp!" Demişti.

 

"Bırakmazsam ne yaparsın Beril? Polisi mi ararsın yoksa?" Düşünür gibi yaparken "Ha... Doğru ya! Sen zaten arayacaktın değil mi?" Beril'in elini kolumdan birden atarken beni kendine bastırmıştı.

 

İğrenç gülme sesi kulaklarıma geldiğinde çırpınarak Beril'e doğru gitmeye çalışmıştım; ama Alp sarhoş olmasına rağmen o kadar sıkı tutmuştu ki başarısız olmuştum.

 

"Ben buradayken polisi aramasına pekte gerek yok aslında ha Alp! Ne dersin?"

 

Duyduğum tanıdık ses ile gözümden düşen yaşa engel olamazken kafamı Barın'a doğru istemsizce birden döndürmüştüm.

 

Dudaklarımın arasından "Barın..." Derken ona bakmıştım.

 

Barın ona seslenmem ile bir bana bir de beni sıkıca tutan Alp'e baktığında "Kızı hemen bırak!" Demişti.

 

Barın cümlesini o kadar sert bir yüz ifadesi ile kurmuştu ki Alp beni kendine biraz daha çekerek geriye doğru adım atmıştı.

 

"Sende kimsin lan?"

 

Alp Barın'a soğuk bir sesle karşılık verdiğinde "Bu kim lan?" Demişti ve beni kolumdan iyice tutup, cebinden çıkarttığı bıçağı boğazıma dayamıştı.

 

Beril, "Almila!" Diyerek bağırdığında "Alp sakın, sakın ona bir şey yapma!" Demişti.

 

Barın Alp'e bakarken "Eğer, o kızın saçının teline zarar gelirse seni mahvederim!" Demişti.

"Hani demin sormuştun ya bana 'sende kimsin lan?' Diye." Soğuk bir şekilde gülümsemeye başladığında "Ecelin..." demişti."Duydun mu lan beni? ECELİN!"

 

Alp, Barın'ın kurduğu cümle üzerine bıçağı boynuma daha sert bir biçimde değdirmeye başladığında kulağıma yaklaşmıştı ve "Kim lan bu adam?" Demişti.

 

Kulağıma vahşice tısladığında varlığına bile tahammül edemediğim Alp'in bana dokunması midemi bulandırmıştı.

 

Sorusuna cevap vermezken, "Alp, hemen bırak beni canımı yakıyorsun!" Demiştim sessizce.

 

Alp bıçağı daha fazla bastırdığında sızısını hissetmiştim.

 

"Alp!" Demiştim bu sefer sesli bir şekilde.

"Sarhoşsun ve ne yaptığını bilmiyorsun! Hemen bırak beni yoksa sonuçları çok kötü olacak!"

 

"İlk başta soruma cevap verin lan! Kim bu adam?" Bir Barın'a bir de bana baktığında sessiz kalmıştım.

 

Kimdi bu adam?

 

Her gördüğümde istemsizce huzur bulduğum bu adam kimdi?

 

"Sevgilisiyim!"

 

Barın'ın bağırarak söylediği cümle üzerine şaşırarak ona bakmıştım.

 

"Sevgilisiyim! O yüzden sevdiğim kadını hemen bırak! Yoksa, o bıçağı senin götüne sokarım! Duydun mu beni?"

 

'Sevgilisiyim.' Demişti ve sonra ise 'Sevdiğim kadın' kelimesini eklemişti.

 

Bakışlarım Barın'dan ayrılmazken sadece söylediği kelimelere odaklanmıştım; ama Alp'in cümlesi ve boğazıma dayadığı soğuk bıçak beni kendime getirirken bakışlarımı kaçırmıştım.

 

"Doğru mu söylüyor?" Demişti Alp bıçağı biraz daha boynuma bastırırken."Doğru mu söylüyor dedim sana!"

 

"Evet!" Bağırırken "evet!" Demiştim tekrardan."Ama biliyor musun Alp? Bu seni hiçbir şekilde ilgilendirmez!"

 

"Öyle mi Almila'cım? Sen öyle san!"

 

Saçımdan tutarak bir adım geri çektiğinde canım yanmıştı ve bu da bağırmama sebep olmuştu.

 

Canımın acısı ile bağırsam bile Alp umursamamıştı ve birkaç adım daha geriye giderek durmuştu.

 

"Sevgiline hoşça kal de o zaman Almila'cım.

Çünkü benimle geliyorsun.Hemde şimdi!"

 

Alp'in cümlesi ile bakışlarımı Barın'a değdirdiğimde o kadar sakin duruyordu ki sanki aklında bir şey vardı.

 

Alp beni çekiştirerek geri geri gitmeye devam ederken arkamızdan Alp'in elini birinin tutması ile Alp'in bacağına dirseğimi çarpmıştım ve bıçağı yere atarak ileriye doğru fırlatmıştım.

 

Alp'ten hemen uzaklaştığımda onu tutan kişiye bakmıştım.

 

Bu kişinin Mert olduğunu görmüştüm.

 

Mert,Alp'in elinden alıp onu yere yatırdıktan sonra bana dönmüştü ve "Merhaba yenge!"demişti.

 

Alp yerden kalmaya çalışsa bile Mert umursamamıştı ve gülen gözler ile bana bakmıştı.

 

Mert'in bana yenge demesine mutlu olacağım hiç aklıma gelmezken sadece gülümsemiştim.

 

Mert, Alp'i yerde tutmaya devam ederken yanımdan birinin geçtiğini görmem ile o kişinin Barın olduğunu hemen anlamıştım.

 

Barın, Alp'i sertçe yerden kaldırıp küfür savurarak burnuna yumruk attığında Alp tekrardan yere yığılmıştı.

 

Ben birkaç adım geri gidip Barın'ın Alp'i dövmesini izlerken, Beril'in yanıma gelmesi ile beni tutup kendine döndürüp sarılması bir olmuştu.

 

"Almila?" Sesi endişeli çıkarken, kolumdan tutarak ona bakmamı sağlamıştı."İyi misin Almila! Bir şey söyle lütfen?"

 

Beril'in söylediklerini duyduğum halde hiçbir cevap veremezken bakışlarımı tekrardan Alp'i döven Barın'a kaydırmıştım.

 

"Sana o kızın saçının teline bile zarar gelirse seni mahvederim demedim mi lan!" Alp'in yüzüne tekrardan yumruğunu geçirdiğinde Alp'in acı içinde bağırışları kulağıma ilişmişti.

 

"Barın..." Gözümden bir damla yaş düşerken Barın beni duymamıştı bile.

 

Gözü dönmüş bir şekilde yerde yüzü kan içinde kalan Alp'e yumruklarını tek tek geçirmeye devam ettiğinde onu izleyen Mert'e bakmıştım.

 

"Barın..." demiştim tekrardan.Sesim güçsüz çıkmıştı; ama yine de denemekten vazgeçmemiştim.

 

"Barın dur!" Durmamıştı."Yeter Barın! Dur artık, dur!" Son cümleyi tüm gücümle bağırarak dile getirmiştim ve başarılı olmuştum.

 

"Lütfen dur!" Barın ona seslenmem üzerine durduğunda nefes nefese bana bakmıştı.

 

"Değmez!" Diyerek kafamı iki yana salladığımda, "Lütfen Barın, değmez!" Demiştim.

 

Barın bir bana bir de yerde yatan Alp'e baktığında Alp'in üzerinden kalkmıştı ve kan içinde olan elini üstüne hızlıca silerek yanıma gelmişti beni hızlıca kolumdan tutup kendine doğru çekerek sıkıca sarılmıştı.

 

"Tamam" demişti sessizce."Tamam, durdum."

 

Sıcak dudakları saçıma üst üste öpücük kondururken "Tamam, bak durdum..." demişti tekrardan."Senin için durdum güzelim."

 

Saçıma bir kez daha öpücük kondurduğunda "Geçti..." diyerek bana huzur veren sesi ile fısıldamıştı."Geçti bak, ben buradayım."

 

"Lütfen..." demiştim ağlamaya başlayarak.

"Lütfen Barın buradan gidelim."

 

"Tamam" diyerek sessizce kafasını salladığında benden ayrılmıştı ve yüzümü avuçları arasına almıştı.

 

"Sen iyi misin?"

 

Barın'ın yeşil gözleri boğazıma değerken "orospu çocuğu!" Demişti ve Alp'e doğru ilerlemeye kalkmıştı.

 

Barın'ın elini tutarken "sakın..." demiştim.

"Lütfen Barın yapma artık bir şey!"

 

Barın derin bir nefes alıp verirken tekrardan sesli bir küfür etmişti ve Beril'e bakmıştı.

 

"Yanında mendil tarzı bir şey var mı ?" Demişti.

 

"Selpak var..." Beril acele ile çantasını açtığında çantanın içerisinden çıkardığı selpağı Barın'a uzatmıştı.

 

Barın, Beril'in elindeki selpağı alarak boğazıma yavaşça tuttuğunda "acıdı mı?" Demişti.

 

Kafamı iki yana sallarken Barın, Mert'e hızlıca dönmüştü ve "Mert arabayı getir hemen!" Demişti.

 

Sesi emir verici çıkarken Mert, "Hemen getiriyorum!" Demişti ve koşarak arabaya doğru ilerlemişti.

 

"Almila, canın yanıyor mu?" Beril yanıma gelirken "Hayır..." demiştim ve kafamı iki yana sallamıştım.

 

"Eğer acırsa söyle olur mu?" Barın'ın sesi o kadar naif çıkmıştı ki istemsizce gülümsemiştim.

 

"Sen yanımdasın ya Barın..." demiştim gözlerine bakarken."Sence canımın acıması mümkün olabilir mi?"

 

Barın tam bir şey söyleyecekken Mert yanımıza gelmişti ve "Barın arabayı getirdim" demişti.

 

Barın "tamam..." derken kollarını bacaklarıma yerleştirmişti ve beni kucağına almıştı.

 

Yüzüm yüzüne yakın dururken "ben kendim yürüyebilirdim aslında..." demiştim sessizce.

 

Kafam omzunu bulurken Barın hafiften bana dönmüştü ve "Kesin yürürdün!" Demişti.

 

Beni arabaya doğru götürerek yavaşça koltuğa yerleştirdiğinde, Beril'de arka koltuğa geçerek oturmuştu.

 

Eli omzuma bulurken sıvazlamıştı ve geri çekilmişti.

 

"Mert..." Barın'a döndüğümde Barın Alp'i işaret etmişti ve "Bunu nereye götüreceğini biliyorsun." Demişti."Götür ve sıkıca bağla.

Onunla işim daha bitmedi.Ha..! Bu arada Ece'yi ara ve hemen yanıma gelmesi gerektiğini söyle!"

 

Mert kafasını sallarken "tamam..." demişti ve Alp'in yanına ilerleyerek yerden sertçe kaldırmıştı.

 

Yüzü kanlar içindeydi.

 

Bu manzarayı daha fazla izleyemeyeceğimi anladığımda kafamı yana çevirerek gözlerimi kapatmıştım.

 

Barın arabaya bindiğinde bana bakmıştı ve arabayı çalıştırıp sürmeye başlamıştı.

 

Barın arabayı hızlı sürdüğü için kısa süre içerisinde Beril'in evine varmıştık.

 

Barın arabayı park edip indiğinde hızlıca benim olduğum tarafa gelerek kapıyı açmıştı ve beni tekrardan kucağına almıştı.

 

Kafamı tekrardan Barın'ın omzuna yasladığımda sıkıca sarılmıştım ve gözlerimi kapatmıştım.

 

Barın eve doğru yürürken Beril, önümüze geçmişti ve evin kapısını açarak Barın'a yol vermişti.

 

"Merdivenlerden yukarı" diyerek yol tarifi yaptığında Barın, Beril'in cümlesi üzerine merdivenlere doğru ilerlemişti ve yukarı kata çıkmıştı.

 

"Hangi oda?" Diyerek Beril'e döndüğünde Beril, "hemen şu oda..." demişti ve Barın'a odayı işaret etmişti.

 

Barın, Beril'in odayı göstermesi üzerine odanın önüne geldiğinde kapıyı açarak beni odadan içeri sokup yatağa yatırmıştı.

 

"Sen Almila'nın kıyafetlerini değiştirir misin? Ben birazdan gelirim."

 

Beril "tamam" diyerek yanıma geldiğinde beni yavaşça ayağa kaldırmıştı.

 

Barın'ın odadan çıktığını gördüğümde "ben hallederdim Beril..." demiştim.

 

Beril bana bakarken "Özür dilerim..." demişti ve ağlayarak bana bakmıştı.

 

"Ne için?"

 

"Ben böyle olacağını bilseydim seni hiç dışarı çıkarır mıydım?" Sesinde pişmanlık vardı ve bunu hissettirmekten çekinmemişti.

 

"Beril..." diyerek ona baktığımda, "Senin hiçbir suçun yok ki..." demiştim düşüncelerinin tam tersini dile getirerek."Dışarı çıkmayı ben istedim.Lütfen kendini suçlama."

 

"Ama bende hemen onayladım."

 

"Nerden bilebilirdik ki böyle bir şey olacağını Beril.Lütfen bunun için kendini bir daha suçlama!"

 

"Ya sana bir şey olsaydı! O zaman ne yapardım ben?"

 

Ağlaması iyice şiddetlenirken "Ben ne yapardım sensiz?" Demişti.

 

"Ama buradayım." Beril'i kendime doğru çekip sıkıca sarıldığımda "Bak buradayım..." demiştim tekrardan."Bir şey olmadı."

 

Beril benden ayrıldığında boğazıma bakmıştı ve "Hayvan herif!" Demişti sinirle."Biraz daha bastırsaymış boğazını kesecekmiş!"

 

"Tamam Beril! Lütfen yapma.En son konuşmak isteyeceğim konu bu!"

 

Beril ile konuşmamız bittiğinde Beril, bavula ilerleyerek geceliklerimi çıkarmıştı ve yavaşça üstüme giydirmişti.

 

Beril üstümü değiştirdiğinde kapının çalınması ile Beril "girebilirsin" demişti.

 

Kapının açılması ile ilk başta Barın arkasından ise Mert ve Ece girdiğinde "Almila Abla?" Demişti Ece yanıma panikle gelerek."İyi misin?"

 

"İyiyim Ece."

 

"Boğazına bakmam gerekiyor.İzin verir misin?"

 

Kafamı evet anlamında salladığımda, Ece boğazıma bakarak derin bir nefes almıştı.

 

"Fazla derin değil..." dediğinde Barın'a bakmıştı.

 

Bakışlarım Barın'ı bulurken Ece, "Ama tabii ki de yarayı temizleyip sarmam gerekiyor" demişti."Mikrop kapmasın diye."

 

Barın korku dolu gözler ile bana baktığında "Beril?" Demiştim kafamı Beril'in olduğu yere çevirerek."Sen Barın'ı ve Mert'i alıp aşağıya indirir misin?"

 

Beril kafasını sallarken "Tamam kuzum" demişti ve Barın'a ve Mert'e bakmıştı."Biz aşağıya inelim o zaman."

 

Bakışlarımı Barın'a çevirip gözlerimi açıp kapattığımda Barın'da tamam anlamında kafasını sallamıştı ve Mert'e dönerek "gidelim" demişti.

 

Kapıdan çıkmadan önce bana son kez baktığında bakışlarım Ece'yi bulmuştu.

 

"Ağrın var mı?" Dedi Ece kanı temizlerken.

 

"Hayır yok.Sadece, biraz sızlıyor o kadar."

 

"Bu nasıl oldu Almila Abla?"

 

"Uzun hikaye" dediğimde derin bir nefes alıp vermiştim."Kusura bakma Ece.Emin ol ki bu şu an konuşacağım son konu bile değil."

 

"Özür dilerim" diyerek bana baktığında pamuğa sürdüğü tentürdiyotu boğazıma değdirmişti."Saçma bir soru oldu."

 

"Önemli değil..." diyerek Ece'ye baktığımda gülümsemiştim.

 

Ece tentürdiyot ile işini bitirdiğinde birkaç işlem daha yapmıştı ve son olarak bantı yapıştırmıştı.

 

"Bitti..." diyerek bana bakıp gülümsediğinde "geçmiş olsun" demişti.

 

"Teşekkür ederim Ece.Sana da zahmet oldu.Buraya kadar geldin."

 

"Lafı bile olmaz Almila Abla.Yarayı tekrardan temizlemeyi unutmayın olur mu? Ha, bir de birkaç gün banyo yapmamaya çalış."

 

"Olur, unutmam.Teşekkürler tekrardan."

 

Ece yanıma gelerek bana sıkıca sarıldığında "Hoşça kal..." demişti ve benden ayrılmıştı.

"Kendine iyi bak olur mu?"

 

"Sende kendine iyi bak Ece" diyerek ona baktığımda gülümsemiştim.

 

Ece arkasını dönüp kapıya doğru ilerlediğinde kapıyı açmıştı.

 

Bakışlarım kapının hemen dışında duran Barın'a değdiğinde istemsizce mutlu olmuştum.

 

Ece Barın'a bakarken "İyi geceler Abi" demişti ve yanından geçerek gitmişti.

 

Barın içeri girip kapıyı kapattığında yatağa doğru ilerlemişti ve oturarak beni birden kendine doğru çekip sıkıca sarılmıştı.

 

"Çok korktum!" Demişti."Ben ilk defa çok korktum Almila!"

 

"Ne için?"

 

Cevabını tahmin etsem bile ondan duymak istemiştim.

 

"Sana bir şey olacak diye!" Demişti birden konuşarak."O şerefsiz..." sinirlendiğini sesinden anladığımda "Barın..." demiştim ve ondan ayrılmıştım.

 

Gözlerim yeşil gözlerine hedef alırken, "Sana bir şey sormak istiyorum." Demiştim.

 

"Sor." Merakla bana bakmıştı.

 

"Orada... Yani, dışarıda işte! Alp'e neden sevgili olduğumuzu söyledin?"

 

Kısa bir an düşünürken "Seni rahat bıraksın diye" demişti.

 

Bakışlarını başka tarafa yönlendirdiğinde kaçamak cevap verdiğini anlamıştım.

 

"Arkadaşıyım da diyebilirdin."

 

"O zaman seni rahat bırakmazdı."

 

"Neden böyle bir şey yaptın peki?"

 

"Çünkü..." bana baktı."Sen benim arkadaşımsın Almila."

 

"Sadece bu yüzden mi yani?" Gülümsedim.

"Bu kadar? Arkadaş."

 

"Evet." Hiç düşünmeden söylediği kelime ile "Peki..." demiştim kafamı sallarken.

 

Tek kaşım havaya kalkarken "Söyler misin Barın?" Demiştim bana bakmasını sağlayarak."Beni nasıl buldun? Yani orada olduğumu nereden biliyordun ?"

 

"Bulmadım." Dan diye kurduğu cümle ile şaşırırken "nasıl yani?" Demiştim.

 

"Çünkü, seni takip ediyordum."

 

"Ne?" Şaşırmıştım."Peki, ama neden?"

 

"O adamın başına dert olacağını biliyordum çünkü."

 

Kafamı sallarken "Anladım..." diyerek gülümsemiştim."Arkadaşım olarak beni korumak istedin yani öyle mi?"

 

"Evet!" Demişti kendinden emin bir şekilde.

 

"Peki..." demiştim tekrardan ve gülümseyerek kafamı yana çevirmiştim.

 

"Ağrın var mı?"

 

Beni merak ediyordu ve bunu ses tonundan anlamıştım.

 

Endişeliydi.

 

"Hayır, yok.Hem... sen arkadaşım olarak ağrımın olmasına izin vermezsin öyle değil mi?"

 

"Vermem!" Dedi.

 

Söylerken tereddüt bile etmemişti.

 

Tam bir şey söyleyecekken kapının açılması ile bakışlarımı o tarafa doğru yönlendirmiştim.

 

Gelen Beril'di.

 

"Almila?" Yanıma geldi ve eğilerek bana baktı.

"Seni merak ettim kuzum.Nasılsın, iyi misin?"

 

"İyiyim ben Beril.Hem sadece küçük bir çizik.Abartmasak mı acaba?"

 

"Sen benim değerlimsin Almila.Tabii ki de abartacağım." Bakışları Barın'a kayarken "Size de teşekkür ederim" demişti.

 

Cümlesini içten söylemişti.

 

"Siz olmasaydınız kim bilir orada ne olurdu."

 

"Önemli değil.Almila için her şeyi yaparım."

 

Barın'da Beril'e gülümserken, "Neyse ben gideyim artık" demişti.

 

Bana bakarken "İyi dinlen olur mu?" Demişti ve ayağa kalkmıştı.

 

Kafamı aşağı yukarı olur anlamında sallarken Barın, "Bu arada..." demişti ve cebinden çıkardığı kağıt parçasını bana uzatmıştı.

 

"Telefon numaram.İstediğin zaman arayabilirsin."

 

Barın'ın uzattığı kağıt parçasını alarak masaya koyduğumda sadece "İyi geceler" demiştim.

 

"İyi geceler" dediğinde Beril'e baş haraketi yapmıştı ve odadan çıkıp gözden kaybolmuştu.

 

"Almila?"

 

Beril yanıma oturarak kaşları çatık şekilde bana baktığında "Bana neler olduğunu anlatacak mısın artık?" Demişti.

 

"Beril, biliyorsun senden bir şey saklamam.

Saklamayı da sevmem zaten; ama Barın konusunu yarın konuşsak olur mu? Söz veriyorum sana her şeyi anlatacağım."

 

"Olur tabii ki kuzum.Sen yat ve dinlen.Sabah görüşürüz."

 

Bana doğru uzanıp yanağıma öpücük kondurduğunda geri çekilmişti ve "İyi geceler" demişti.

 

"İyi geceler."

 

Beril odadan çıktıktan sonra sırtımı yatak başlığına yasladığımda bugün olan olayları düşünmüştüm.

 

Alp'in bugün yaptığı o iğrenç olay aklıma geldiğinde nasıl birden böyle bir insana dönüştüğünü anlamaya çalışmıştım.

 

Ya Alp hep böyleyse?

 

Ya ben gerçek yüzünü yeni görüyorsam?

 

"Ben nasıl böyle birini sevebildim ya!" Demiştim sesli bir şekilde."Nasıl böyle birine yedi yılımı vermişim."

 

Bacaklarımı kendime doğru çekerek başımı koluma yasladığımda hayatımın nasıl alt üst olduğunu kendime fısıldamıştım.

 

Birden hayatım alt üst olmuştu! Bir yandan annem, bir yandan Alp ve Ceyda... Her şey o kadar peş peşe gerçekleşmişti ki... kendimi yorulmuş ve bitmiş hissediyordum.

 

Kafamı kaldırıp yatağa yattıktan sonra gözlerimi kapatmıştım ve Barın'ı düşünmeye başlamıştım.

 

Bugün sırf beni kurtarmak için Alp'e sevgili olduğumuzu söylemişti ve bunu söylerken hiçbir şekilde tereddüt etmemişti.

 

Barın'ın söylediği sevgilisiyim kelimesini duyduktan sonra hem çok şaşırmıştım hemde o an çok garip hissetmiştim.

 

Mutlu mu olmuştum?

 

Alp'e bunu onaylarken de hiçbir şekilde rahatsızlık hissetmemiştim.

 

Ama yine de bu olanlar bana çok garip geliyordu.

 

Daha düne kadar tanımadığım bir insan nişan günü beni kaçırarak hayatımda arkadaş olarak yer edinmişti.

 

O da yetmezmiş gibi hayatımı kurtarmıştı.

 

Bunları düşündüğüm zaman burukça gülümsemiştim ve yan tarafa dönerek kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.

 

 

Yüzüme vuran güneş ile gözlerimi aralamıştım.

 

Masa'nın üzerinde duran telefonu elime aldığımda yarı açık gözlerim ile saate bakmıştım.

 

"11:24 mü?"

 

Saçlarım dağınık bir şekilde yataktan kalktığımda banyoya doğru sersem adımlar ile yürümüştüm.

 

Üstümdeki kıyafetleri çıkartıp boynumdaki banta dikkat ettiğimde duşakabine girmiştim ve ılık suyu açarak suyu vücuduma tutmuştum.

 

Kendime gelmek için vücuduma su tuttuğumda duşakabinden çıkarak havluya sarılmıştım.

 

Aynanın karşısına geçip boynumdaki bandajı açtığımda yarama bakmıştım.

 

Bıçak izi ince ve kızarık bir şekilde kendini belli ediyordu; ama kesinlikle kötü değildi.

 

Aynanın karşısından ayrılıp banyonun kapısını açtığımda Barın'ı görmem ile bağırmam bir olmuştu.

 

Bağırmam ile havluya iyice sarıldığımda "Ne yapıyorsun sen burada?" Demiştim.

 

"Ben seni uyandırmak için gelmiştim ama..." yutkunarak bakışlarını kaçırdığında, bana bakmamaya çalışmıştı ve "En iyisi ben çıkayım!" Demişti.

 

"Tamam... yani olur." Bende bakışlarımı kaçırdığımda "O zaman şey yapayım ben..." Demişti ve kapıya ilerleyip açtıktan sonra bana bakmadan odadan çıkmıştı.

 

Barın'ın çıkması ile derin bir nefes aldığımda "Yine nefesimi tutmuşum!" Demiştim ve bavuluma doğru yürümüştüm.

 

Bavulumun kapağını açmamla içinin boş olduğunu gördüğümde "Beril..." demiştim gülümseyerek.

 

Gece ben uyurken büyük ihtimalle kıyafetlerimi dolaba yerleştirmişti.

 

Dolaba doğru ilerleyip kapağını açtığımda iç çamaşırlarımı alarak üzerime geçirmiştim.

 

Kıyafette alıp giydiğimde saçlarımı tepeden bağlamıştım ve sonra ise kendimi toparlamak için makyaj yapmıştım.

 

İşim bittiğinde kapıya doğru ilerlemiştim ve açmıştım.

 

Kapıyı açmamla tekrardan Barın'ı gördüğümde "Barın?" Demiştim.

 

Kapının önünde sırtı duvara yaslı bir şekilde beni bekliyordu.

 

Seslenmem ile bana baktığında "Sen aşağıya inmedin mi?" Demiştim.

 

"Hayır." Gözleri boğazıma kaydığında "Bandaj..."dedi işaret ederek."Neden çıkardın?"

 

"Şey..." elim boğazıma giderken "Banyodan sonra bakmak için çıkardım.Sonra ise tekrardan yapıştırma gereği duymadım.Sadece küçük bir çizik.Tekrardan kullanmama gerek yok diye düşündüm."

 

"Sen öyle düşündün.Tahmin edersin ki senin düşünmen ile olmuyor."

 

Kolumdan tutarak beni tekrardan odaya soktuğunda "Mesela ben öyle düşünmüyorum!" Demişti.

 

"Ne yapıyorsun Barın?" Kolumu çekerek ona baktığımda "İyiyim ben" demiştim.

 

"Almila, bence zorlama.Çünkü, o yarayı tekrardan saracağız."

 

"Gerek yok!"

 

"Ece öyle söylemedi ama!"

 

"Ece!" Dedim ağzımın içinde mırıldanarak.

 

"Hadi ama Almila!" diyerek elimden tuttuğunda beni çekiştirip yatağa oturtmuştu.

 

"Barın bak gerçekten gerek yok." Israrcıydım ve Barın'ın bunu anlamasını bekliyordum.

 

"Ben var diyorum ama." Barın bana bakarken "ilk yardım çantası nerede?" Demişti.

 

Dolabı işaret ederken Barın, dolaba ilerleyerek kapağı açmıştı ve ilk yardım çantasını alarak yanıma gelmişti.

 

Barın yanıma oturarak bana yaklaştığında ilk yardım çantasını açarak içerisinden tentürdiyotu çıkarmıştı.

 

Tentürdiyotu pamuğa sürerek boğazıma yaklaştırdığında yavaş haraketler ile yarayı temizlemişti ve bir yandan ise sıcak nefesini boynuma değdirmişti.

 

Barın boğazımı temizlerken yaptığım tek şey bana yakın olan yüzünü incelemek olmuştu.

 

Esmer tenine, yeşil gözlerine ve istemsizce dudaklarına bakarken bunlara odaklanmamaya çalışmıştım.

 

İşini o kadar ciddi yapıyordu ki akşama kadar izleyebileceğimi düşünmüştüm.

 

"Bitti..." demişti bakışlarını bana değdirerek.

 

Yüzü yüzüme çok yakındı ve bu nedensizce nefesimi kesiyordu.

 

"Hı?" Dediğimde "Yara..." demişti fısıldayarak.

"Temizleme işi bitti."

 

"Ee şey..." Barın'dan cümlesi ile uzaklaştığımda "Gerek yoktu; ama yine de teşekkür ederim" demiştim.

 

"Önemi yok."

 

"Neden geldin buraya?"

 

"Teşekkür yemeği için" dedi rahatça.

 

"Anlamadım?"

 

"Beril" dedi ayağa kalkarken."Sabah beni aradı ve teşekkür kahvaltısı için bizi buraya çağırdı."

 

"Bizi?" Demiştim anlamayarak.

 

"Mert ve ben." Gülmüştü.

 

"Anladım" dedim kafamı yukarı aşağı sallayarak.

 

"Hadi" dedi Barın bana bakarken.Kapıyı gösterdiğinde "Bizi bekliyorlar..." demişti."Gidelim."

 

"Tamam" diyerek ayağa kalktığında Barın'la birlikte kapıya doğru ilerlemiştik.

 

Kapıyı açıp odadan dışarı Barın ile aynı anda çıktıktan sonra merdivenlerden aşağıya inerek mutfağa doğru ilerlemiştik.

 

Mutfağa girip içeri göz gezdirdiğimde Ceyda'yı görmem ile şaşkınca ona bakmıştım.

 

"Merhaba Almila" demişti bana bakıp gülümseyerek."Bana hoş geldin demeyecek misin?"

 

Bölüm sonu...🖤

 

Merhaba arkadaşlar! Yeni bir bölüm ile yeniden karşınızdayım. 🖤

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🖤

 

Eğer bölümü beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🖤

 

Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere...

Kendinize iyi bakın. 🫶🏻

 

Loading...
0%