Yeni Üyelik
21.
Bölüm

Bölüm 21: “Kıskançlık”

@aleynay0

İnsan kıskandığı zaman neler yapar?

 

Barın'ın kapının önünde bana baktığını gördüğümde o an nefesimin kesildiğini hissetmiştim.

 

Acaba Beril'in söylediklerini duymuş muydu?

 

Derin bir nefes aldıktan sonra yutkunduğumda bakışlarımı Barın'dan alarak Beril'e çevirmiştim.

 

Beril'de benim ona baktığım gibi korku dolu gözlerle bakıyordu.

 

İkimize de göz gezdirdiğinde o da benim gibi duyup duymadığını anlamamıştı.

 

Kendimi toparlayıp gülümseyerek "Barın?" Dediğimde hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışmıştım."Sen ne zaman geldin? Kapı sesini bile duymadık!"

 

"Yeni geldim." Yürüyüp yanımıza geldiğinde

"Siz özel bir şey mi konuşuyordunuz?" Demişti tek kaşını havaya kaldırarak.

 

"Hayır!" Cümlemi hızlı bir şekilde kurduğumda "Normal, havadan sudan şeyler...." Demiştim ve derin bir nefes alarak Barın'a bakmaya devam etmiştim.

 

Barın'ın duymamış olması beni rahatlatırken, içten içe sevinmiştim.

 

Eğer duymuş olsaydı yüzüne nasıl bakabilirdim bilmiyordum.

 

Arkadaşken bile yakın olduğum, bana bakınca bile istemsizce heyecanlandığım birisi beni öptüğünü öğrenince ne hissederdi ki? Ne hissederdim?

 

Ya da bana karşı davranışları nasıl olurdu?

Peki ya benim ona karşı olan davranışlarım nasıl olurdu?

 

Bu düşünce bile yanaklarımın kızarmasına sebep olurken "iyi ki duymadı!" Demiştim içimden.

 

"Mert nerede?" Beril konuyu değiştirmeye çalışırken Barın, "Şimdi gel-" Barın'ın cümlesini bitirmesine bile fırsat kalmazken Mert birden içeri girmişti.

 

"Barın..." Mert yanımıza gelirken "En iyi korumayı ayarladım.Birazdan burada olur!" Demişti ve Beril'e bakmıştı.

 

"Tamam.Koruma gelene kadar biz zaten buradayız." Barın'da bana baktığında,"Teşekkür ederiz..." demişti Beril sıcak bir gülümsemeyi dudaklarına yerleştirerek."Bizim için uğraştınız."

 

"Önemli değil Beril." Mert cümlesi ile Beril'e bakarken, "Senin için her şeyle uğraşırım" demişti ve gülümsemişti.

 

Ses çıkarmam ile Mert bana baktığında "Yani, sizin için!" Demişti ve cümlesini düzeltmişti.

"Yengem ve senin için her şeyi yaparım."

 

"Teşekkür ederim Mert ya!" İsyan eder gibi ona baktığımda, "Yani, beni görmüyorsun bile artık!" Demiştim ve kızgın bir yüz ifadesi ile ona bakmıştım.

 

Kafamı birden aşağıya eğdiğimde gülmemek için kendimi zorlamıştım.

 

"Beni tamamen unuttun!" Dediğimde ne kadar sitemkar olmaya çalışsam da fazla başaramamıştım.

 

"Ya yenge..." Mert yanıma gelip oturduğunda "Ben seni hiç unutur muyum?" Demişti ve kafasını omzuma yaslamıştı."Sen benim canım yengemsin.Biliyorsun bunu!"

 

"Mert!" Barın uyarı dolu sesiyle Mert'e baktığında "Tamam ya!" Demişti ve kafasını omzumdan kaldırmıştı."Kıskanma."

 

Bakışlarımı Mert'e çevirdiğimde sırıtarak Beril'e baktığını görmüştüm.

 

"Mert!" Diyerek kaşımı havaya kaldırdığımda "Neden sırıtıyorsun sen?" Demiştim ima dolu sesimle.

 

Mert'in dediği cümleyi duymamış gibi davranmıştım.

 

Barın'da zaten Mert'e cümlesi ile ilgili hiçbir şey söylememişti.

 

Ben neden söyleyecektim ki?

 

"Hiççç!" Demişti Mert cümlesini uzatarak."Öyle birden gülesim geldi." Bana baktığında "Ben arada gülerim Barın bilir!" Demişti ciddi bir ifadeyle.

 

"Şaşırmadım biliyor musun Mert?"

 

"Neye yenge?"

 

"Anormal olmana!"

 

Beril'in bana bakarak güldüğünü gördüğümde

"Beril'de senin gibi biliyor musun?" Demiştim sırıtarak."Uyumlu oldunuz yani!"

 

Cümlem üzerine Beril sustuğunda büyük bir sessizlik oluşmuştu.

 

"Eee şey..." Beril konuşma kararı alırken utandığı için cümlesini bile kuramamıştı.

 

Beril'in utandığını gördüğümde gülerek kafamı Barın'a çevirmiştim.

 

Beni izliyordu.Hatta, açık bir şekilde.Ona baktığımda gözlerini gözlerimden bir an olsun çekmezken gülüşümü durdurmuştum ve hızlıca Beril'e dönmüştüm.

 

"Beril, biz en iyisi kahveleri tekrar yapalım.

Bunlar buz gibi olmuştur!"

 

"Evet, evet!" Beril beni onaylarken "Biz kahveleri tekrardan yapalım!" Demişti.

 

Ayağa kalkarak Barın'a bakmadan soğumuş olan kahveleri elime aldığımda Beril ile birlikte mutfağa doğru ilerlemiştik.

 

Mutfağa girip fincanları tezgaha bırakmam ile Beril'e döndüğümde "Ya Almila!" Demişti isyan ederek."Neden öyle bir şey söylüyorsun ki içeride? Çok utandım!"

 

"Utan diye söyledim zaten." Sırıtırken "Ama çok tatlı görünüyordun!" Demiştim ve yanağından makas almıştım.

 

"Sende domates gibi görünüyordun mutfağa girmeden önce." Gülerek bana baktığında "Almila..." demişti ciddi olmaya çalışırken."Sen olmuşsun resmen ya!"

 

"Ya Beril!" Derken koluna hafifçe vurmuştum.

"Lütfen ama! Yapma şöyle."

 

"Ya neden yapmayayım ki? Düşünsene bi boyu boyunu, huyu huyuna..." Beril'e bakarken "bak sen ya!" Demiştim."Tarif etmeye de başladı." Elimi ön kısımda bağlarken "devam et bakalım!" Demiştim.

 

"Tamam o zaman başlıyorum." Dikkatle Beril'e baktığımda "başla bakalım!" Demiştim.

 

Beril kendinden emin bir şekilde bana baktığında "şimdi sen 1.70 boyunda, buğday tenli , kumral saçları olan, kahverengi göz rengi ile etrafa cıvıl cıvıl bakan mükemmel bir kızsın! Barın ise, yakışıklı, yaklaşık 1.90 olan, esmer, yeşil gözlü bir mükemmellik abidesi!" Dikkatle bana baktığında "uyuma bakar mısın ya?" Demişti."Perfect resmen ya! Perfect!"

 

Gülerek Beril'e baktığımda "cidden bir uyum var mı dersin?" Demiştim.

 

Beril sırıtırken "ahaaa!" Demişti göz kırparak.

"Bakıyorum da ilgini çekti bu konu!" Burun kıvırırken "ne çekecek ya?" Demiştim."Merak ettim sadece o kadar!"

 

"Bir şey söyleyeyim mi? Cidden yakışıyorsunuz!" Beril'e bakarken cümlesini duymamış gibi yapmaya çalışmıştım ve sırıtırken "o zaman sıra bende mi yani?" Demiştim.

 

Beril anlamazken "ne sırası ya?" Demişti."Sıra falan yok, bitti canım!"

 

"Ne yani ben şimdi sizi anlatmayayım mı?"

 

"Anlatacak mısın?" Kafamı sallarken "istersen tabii ki!" Demiştim.

 

Beril bir bana bir de mutfağın dışına baktığında "yaniii, merak etmiyorum tabii ama sen yine de anlat!" Demişti umursamazca.

 

Gülmemek için çabalarken "seni de tanımasam belki inanırım!" Demiştim.

 

"Bence inanmalısın."

 

"O zaman anlatmıyorum!" Beril "ya!" Diyerek koluma vurduğunda "anlat işte!" Demişti.

 

Gülerken "tamam o zaman anlatıyorum!" Demiştim ve merakla bana bakan Beril'e odaklanmıştım.Haraketlerimi onun bana anlattığı şekilde yaparken "şimdi sen 1.68 boyunda, güzel, alımlı, siyah kıvırcık saçlı, ela gözleri olan mükemmel bir kızsın!" Beril utanır gibi bana bakarken "öyleyim değil mi?" Demişti.

 

Kahkaha atmamak için çabalarken "öylesin tabii şapşal!" Demiştim ve yanağını sıkmıştım.

 

Kendini toparlarken "ya bırak beni şimdi de devam et!" Demişti.

 

Kafamı iki yana sallarken "Mert ise yakışıklı, siyah düz saçları olan, kahverengi gözleri ile sana bakan, yaklaşık 1.89 boyulu mükemmellik abidesi biri! Ayrıca çokta yakıştınız!" Beril sırıtırken "cidden mi?" Demişti.

 

Çocuk gibi bana baktığında "cidden tabii" demiştim.

 

"Bana bakıyor mu gerçekten ya?" Garip garip Beril'e baktığımda "kör falan olmak gerek bunu görmemek için!" Demiştim.

 

"Barın'da sana bakıyor gerçi! Hemde, özellikle bak altını çiziyorum özellikle... sen gülerken."

 

"Cidden mi ya?" Merak ederek Beril'e baktığımda "kör olmak lazım!" Demişti.

 

Göz devirirken "taklit etmesen şaşardım!" Demiştim ve oflamıştım."Baksa ne olacak ki zaten? Aramızda bir şey yok."

 

Beril birden ciddileşirken "Bir şey hissetmekten neden bu kadar korkuyorsun Almila?" Demişti gözlerime bakarak."Yani, seninde mutlu olmaya hakkın var.Neden bunu kendine yapıyorsun?anlamıyorum cidden!"

 

"Beril, aramızda düşündüğün gibi bir şey yok çünkü." Popomu tezgaha yasladığımda "Barın çok iyi biri ama biz sadece arkadaşız o kadar!"

 

"Of Almila ya! Of cidden ama! Arkadaş olsanız öpüşmezdiniz tatlım.Sürekli hatırlatıyorum; ama kusura bakmayacaksın artık!"

 

"Ya Beril sessiz olsana biraz! Duyacak şimdi bizi.Ayrıca, sarhoştu o gün anlattım sana.

Hatırlamıyor bile."

 

"Hatırlat o zaman sende." Ciddi bir şekilde kurduğu cümle ile Beril'e şaşkınca baktığımda

"Saçmalama Beril!" Demiştim."Bunu asla yapamam.Hemde, asla!"

 

"O nedenmiş?"

 

"Aramızda değişik bir bağ var çünkü.Ben bile bunu anlamlandıramıyor; ama şunu da biliyorum ki bunu Barın'a söylersem ya da Barın bunu duyarsa..." birden durduğumda "ya işte davranışlarımız ne olur bilmiyorum Beril.Anla beni!" Demiştim çocuk gibi.

 

"İleriye gitmekten korkuyorsun.Yani, Almila, sen aynı şeyleri yaşamaktan mı korkuyorsun yoksa?"

 

"Beril..." durup ona baktığımda sessizce "Biz Barın'la böyle iyiyiz!" Demiştim."Böyle güzeliz." Arkamı dönerek kahve makinesini aldığımda "dolaptan kahveyi verir misin?" Demiştim konuyu değiştirmeye çalışarak.

 

Beril kısa bir an bana bakarken konuyu değiştirmeye çalıştığımı anlamıştı.

 

Kafasını iki yana sallarken dolaba ilerlemişti ve kahveyi alıp bana uzatmıştı.

 

"Sizin..." diyerek yandan Beril'e baktığımda bir yandan da kahveyi kaşık yardımıyla makinenin içine dökmüştüm."Mert ile aranızda ne var?"

 

"Yani, aramızda bir şey yok; ama çok yakışıklı.

Çokta kibar." Gülümserken "İyi niyetli de..." demişti."Baksana nasıl yardımcı oluyor."

 

"Bana diyene de bak sen!" Gülerken, "Asıl sen olmuşsun!" Demiştim.

 

"Ya Almila..." Heyecanla yanıma geldiğinde "Sence Mert beni beğenmiş midir?" Demişti.

 

"Beğenmeme gibi bir imkanı yok ki! Sen, dünyanın en en en güzel kızı ve dostusun. Ayrıca, sana sürekli bakan biri eminim beğendiği için bakıyordur." Göz kırparken "yani, Mert!" Demiştim.

 

"Ya Almila..." kafasını yan yatırırken "doğru söze de bir şey diyemem gerçi!" Demişti ve sırıtmıştı.

 

İçimden "İnşallah mutlu olursun..." derken gülümsemiştim ve "Bu arada Mert iyi bir seçim!" diyerek Beril'e göz kırpmıştım.

 

Kahve fincanlarını elime alırken, mutfaktan çıkıp oturma odasına gitmiştik ve fincanları masaya bırakarak oturmuştuk.

 

Mert, "Ellerinize sağlık..." dediğinde "Afiyet olsun..." demiştim ve sıcak bir şekilde gülümsemiştim.

 

Kahve fincanını masadan alıp Barın'a uzattığımda ilk başta bakmasam bile daha sonra gözlerine dayanamayarak bakmıştım.

 

Yine beni izliyordu.

 

"Eee hadi..." dediğimde tekrardan bakışlarımı kaçırmıştım."Bu sefer soğutmayalım kahveleri."

 

"Yenge..." Mert kahvesinden bir yudum alırken bana dönmüştü."Kahvenin kırk yıl hatrı vardır derler.Kırık yılı kitledik yani ona göre!" Dediğinde gülümsediğini görmüştüm.

 

"Kırk yıl seninleyse Mert'cim..." Mert bana bakarken "utandım yenge!" Demişti."Birden söylenir mi öyle hiç?"

 

Arkadan Barın'ın "kırk yıl seninleyse razıyım..." cümlesini duyduğumda o an istemsizce utanmıştım.Kalbim hızlı hızlı atarken Beril'e bakmıştım ve "kırık yıl kitlendi Beril!" Demiştim.

 

Yine aynısını yapmıştım.

Yine, duymamış gibi davranmıştım.

 

Beril öksürmeye başlarken Barın ortalığı toparlamak için "Koruma geldi, Kapıda" demişti ciddi bir ifadeyle.

 

"Teşekkür ederim..." diyerek Barın'a baktığımda "Bizim için o kadar uğraştınız."Demiştim ve Mert'e bakmıştım.

 

Mert, "Önemi yok yenge!" dediğinde, içten içe yenge dediği için gülümsemiştim.

 

"Mert" Barın ayağa kalkarken "Geç oldu, Artık gidelim mi?" Demişti.

 

"Tamam, gidelim..." diyerek Mert'te ayağa kalktığında bizde kalkmıştık ve çıkışa doğru ilerlemiştik.

 

Kapının önüne geldiğimizde Mert bize dönmüştü ve "Kendinize çok dikkat edin!" Demişti."Eğer bir şey olursa hemen arayın olur mu?"

 

Sesi güven verirken, "Olur Mert, ararız." Demiştim ve elimi koluna yerleştirmiştim.

 

"Koruma siz nereye giderseniz sizinle birlikte gelecek." Barın bize bakarken "Ve tabii ki bizi de haberdar edecek!" Demişti.

 

Mert'in aksine ciddiydi.Tamamen odak noktasına beni alırken "Eğer dikkatini çeken biri olursa hemen beni ara." Kafamı sallarken "Tamam..."demiştim."Ararım."

 

Barın ve Mert'i, Beril ile birlikte yolculadıktan sonra odalarımıza çekildiğimizde bugünü düşünmeye başlamıştım.

 

Her ne kadar korkmuş olsam da Barın geldikten sonra korkum geçmişti.

 

Barın bana iyi geliyordu.

Aramızda değişik bir bağ oluşmuştu ve ben bu bağın bozulmasını hatta yok olmasını istemiyordum.

 

 

Gözlerimi araladığımda çoktan sabah olmuştu.

Yanımda duran telefonu elime aldığımda saate bakmıştım ve 10:13 olduğunu görmem ile esneyerek yataktan doğrulup etrafa bakmıştım.

 

Ayağa kalkıp, dağınık olan saçlarımı toplayarak banyoya girdiğimde kişisel işlerimi hallederek banyodan çıkmıştım.

 

Bugün fazla uyuyamamıştım.

Sürekli sağa sola dönmüştüm ve Beril'in Barın ile ilgili söylediklerini düşünmüştüm.

 

Korktuğumu söylemişti.

Korkuyor muydum?

Bilmiyorum.

 

Odamdan çıkarak Beril'in odasına girdiğimde kapıyı yavaşça açmıştım ve kafamı içeri doğru uzatmıştım.

 

Uyuyordu.

 

Tekrardan kapıyı sessizce kapattığımda merdivenlerden inerek mutfağa girmiştim.

 

Bugün de kahvaltıyı ben hazırlayacaktım.

Ne yapsam diye düşünürken aklıma gelen fikir ile dolaba ilerlemiştim ve dolaptan domatesi, biberi, zeytini, sosisi, kaşarı ve lazım olan birkaç malzemeyi daha alarak tezgaha dizmiştim.

 

Domatesi ve biberi yıkadıktan sonra küp küp doğradığımda, bir kaba koyarak dolaptan çıkardığım diğer malzemeleri içine ilave etmiştim.

 

Tuz ve gerekli olan baharatları da koyduğumda son olarak dolaptan alıp çırptığım yumurtaları karışımımın içine dökmüştüm ve çekmeceli dolap kısmından ekmekleri alarak yaptığım karışımı dilimlemiş olduğum ekmeklerin üzerine yavaşça eklemiştim.

 

Ekmeklerin üzerine karışımı ekledikten sonra fırını açarak yaptığım pizzayı içine yerleştirmiştim ve pişmeye bırakmıştım.

 

Dolaba doğru ilerleyip kahvaltı tabaklarını alarak masaya ilerlediğimde güzel bir masa kurmuştum ve fırında pişmeye yakın olan pizzaya bakmıştım.

 

Biraz daha bekleyip pizzanın pişmiş olduğunu gördüğümde fırından çıkarmıştım ve ocağın üstüne koymuştum.

 

Beril'in arkadan "Almila?" Diye seslendiğini duyduğumda ona bakmıştım.

 

Koşarak yanıma geldiğinde korkuyla onu izlemiştim ve "Ne oldu Beril?" Demiştim panik içinde."Neden bağırıyorsun?"

 

"Ayyy..." derin bir nefes aldırken "Koşunca yoruldum tabii normal olarak." Demişti ve bana bakmıştı.

 

"Beril, ne oluyor Allah aşkına? Neden bağırdın?"

 

"Şimdi ben Mert ile mesajlaşıyordum tamam mı? Sonra..."

 

"Mert ile?" Diyerek kaşlarımı kaldırdığımda, "Level atlanmış Beril'cim!" Demiştim ima ile.

"Maşallah, maşallah!"

 

"Almila, şimdi levelin sırası mı canım?" Şaşkın bir ifade ile bana baktığında "Daha önemli bir sorunumuz var! Kırmızı alarm resmen ya!" Durup düşünür gibi yaptığında "Daha doğrusu dedikten sonra senin olabilir" demişti.

 

"Ne sorunu?" Merakla Beril'e bakmaya başladığımda "Şimdi bu akşam Mert ve Barın gece klübüne gidiyorlarmış" demişti.

 

"Ee?" Dediğimde "Ne var bunda?" Demiştim."Gitsinler."

 

"Şimdi şöyle ki canım..." kahvaltı masasına otururken bacak bacak üstüne atmıştı ve bana bakarak "Gittikleri gece klübüne iki kişi giriliyormuş!" Demişti.

 

Elini kaldırıp parmaklarını iki yaptığında "İki kişi!" Demişti tekrardan.

 

"Eee? Ne var bunda Beril? Onlarda zaten iki kişi!"

 

"Ya Almila, klübe iki kişi giriliyor derken kızlı erkekli iki kişiden bahsediyorum burada ben ya!" Cümlesini vurguladığında "Şimdi, akşam için Mert beni çağırdı.Gelir misin dedi.Eee bende olur dedim normal olarak."

 

Dikkatli bir şekilde Beril'i dinlemeye devam ettiğimde "Barın?" Demiştim."O da geliyor demiştin daha demin! Nasıl olacak şimdi bu?"

 

"Evet!" dediğinde kafasını sallamıştı."O da geliyor."

 

Kafamın içinde ihtimaller sıralanırken "Kimle?" Demiştim birden.

 

"Asıl sorun da bu Almila! Ortağıyla gidiyor!"

 

"Ne?" Dediğimde cümlesini anlamamıştım.

"Ortağı ile mi gidiyor?"

 

Kafasını salladığında "Ortağı ile gidiyor..." demişti.

 

Beril'in söylediği cümle içimde değişik bir hisse sebep olurken "Gitsin!" Demiştim birden konuşarak."Yani, gidebilir sonuçta!"

 

Dudaklarımı dişlerimin arasına alarak kurduğum cümle ile Beril'e bakmıştım.

 

Beril'e "ne var be?" Derken "Almila..." demişti sırıtarak."Dudaklarını neden dişliyorsun?"

 

Dudaklarımı mı dişliyordum?

 

"Yok öyle bir şey Beril! Sen yanlış görmüşsün!" Dediğimde "Hadi ama Almila!" Demişti inanmadığını belli eden bir yüz ifadesi ile."Sen ne zaman sinirlensen dudaklarını dişlersin." Düşünür gibi yaparken "Bir de..."

 

"Bir de?"

 

"Kıskandığın zaman." Gülerek bana baktığımda "Sen Barın'ı mı kıskandın yoksa?" Demişti sırıtarak.

 

"Ne alakası var Beril? Kıskandığım falan yok!"

 

"Hıhı!" Dediğinde "Sen öyle diyorsan öyledir tabii!" Demişti ve sinir bozucu bir şekilde gülmüştü.

 

Beril'ın sırıtarak gülmesine hiçbir şey demezken masaya geçerek oturmuştum.

 

Yaptığım pizzayı elime alarak yemeye başladığımda "Beril?" Demiştim ona bakarak.

"Ne zaman gideceksiniz siz?"

 

"Gece 23:00' da alırım dedi.Neden ki?"

 

"Ya ben evde çok sıkılıyorum ya hani? O yüzden bende geleceğim."

 

Cümlem üzerine Beril elinde olan pizzayı bırakarak bana baktığında "Sıkılıyorsun öyle mi?" Demişti.

 

Yüz ifadesinden inanmadığını anlamak zor olmasa da "Evet?" Demiştim göz kırparak."Sıkılıyorum.Ne var bunda? Hem... hem ben sıkılamaz mıyım canım?"

 

"Hiççç!" diyerek omuzlarını indirip kaldırdığında "Olabilir, yani sıkılabilirsin!" Demişti ve çayından bir yudum almıştı.

 

"Yani, Barın ile bir ilgisi yok! Tamamen canım sıkıldığı için."

 

"Tamam" diyerek güldüğünde "Barın ile ilgili bir şey söylemedim ki ben zaten!" Demişti."Ama büyük bir sorun var Almila.Kiminle geleceksin?"

 

"Emir.Yani, ona söylerim.Eminim ki arkadaşını kırmaz."

 

"Eee yalnız Almila, Emir Türkiye'de değil." Üzülerek bana baktığında "Bu da hiç kıçının üstüne oturmuyor ya!" Demiştim sitemle Beril'e bakarak.

 

Beril ona bakmam ile büyük bir kahkaha attığında "Almila sakin ol!" demişti."Biz seni bugün o klübe sokacağız!"

 

"Nasıl olacak ki o?" Düşünür gibi yaptığımda "Yani, bence orada birini bulabilirim" demiştim.

 

"Evet!" Dedi onaylayarak."Buluruz biz sana." Alttan alttan bana baktığında "Barın'ı görürsün yani merak etme!"

 

"Beril!" Uyarır bakışlarımı yüzünde gezdirdiğimde "Barın ile bir ilgisi yok bunun.

Sana söyledim!"

 

Beril kafasını aşağı yukarı sallayarak tekrar sırıttığında bir şey söylemeden kahvaltısını yapmaya devam etmişti.

 

Neden bilmiyorum; ama Barın'ın başka biri ile gitmesi canımı sıkmıştı.

 

Ortağı kimdi acaba?

 

Genç miydi?

 

Güzel miydi?

 

"Sen görürsün..." İçimden kendi kendime konuşmaya başladığımda "Bende oraya gelip seni şok etmez miyim?" Demiştim ve pizzamdan tekrardan bir ısırık almıştım.

 

 

"Yenge!" Dedi Mert aşağıdan bana seslenerek.

"Artık gelir misin acaba? Ağaç oldum da!"

 

"Tamam geliyorum Mert!" Diye bağırdığımda çantamı alarak odadan çıkmıştım ve merdivenlere doğru ilerlemiştim.

 

"Geldim..." Diyerek merdivenlerden indiğimde Mert bana bakarak ıslık çalmıştı ve elimi tutarak beni etrafında döndürmüştü.

 

"Yengelerin en güzeli.Ne güzel olmuşsun sen böyle ya!" Dediğinde "Teşekkür ederim Mert..." demiştim ve içten bir şekilde gülümseyerek Mert'e bakmıştım.

 

"Almila, kuzum sen mükemmel olmuşsun!" Bakışlarımı Beril'e çevirdiğimde hayran bir yüz ifadesi ile bana baktığını görmüştüm."Ayrıca çok iddialısın."

 

Üzerimde kırmızı ince ip askılı kare yaka göğüste biten arkası tamamen iple bağlı sırt dekolteli yırtmacı derin olan bir elbise vardı.

 

Ayakkabı olarak siyah süet ipli topuklu ayakkabı, çanta olarak siyah küçük askılı bir çanta tercih ettiğimde, giydiğim kıyafetlere de uyumlu olan nude bir makyaj ve topuz yaparak kombinimi tamamlamıştım.

 

"Çok mu abartılı oldu yoksa?" Dediğimde "Hayır..." demişti Mert.

 

Cümlesi ile Beril'e bakıp güldüğünde "Bu kıyafet ile sadece Barın'ın aklını başından alırsın o kadar!" Demişti.

 

Mert'in kurduğu cümle ile bakışlarımı Beril'e çevirdiğimde sırıtıyor olduğunu görmüştüm.

 

"Sen şimdi görürsün!" Dediğimde "Senin aklın başından gitmiş sanırım Mert'cim!" Beril'i göstererek söylediğim cümle ile Beril ve Mert bakışlarını birbirinden çektiğinde başka yönlere bakmışlardı.

 

Oh olsun size!

 

"Ayrıca..." Beril'e baktığımda "Bana diyorsun ama sende mükemmel olmuşsun!" Demiştim ve Beril'i tekrardan incelemiştim.

 

Beril, beyaz büzgü detay kalp yaka olan omuzdan aşağıya bol gelen uzun bir bluz giymişti.

 

Bluzun altına ise kombinini zarif gösterecek kısa yırtmacı olan papatyalı mavi bir etek tercih etmişti.

 

"Teşekkür ederim kuzucum..." dediğinde bana gülümsemişti ve tekrardan bakışlarını kaçırmıştı.

 

"Eee?" Diyerek Mert bize baktığında "Gitmiyor muyuz artık?" İkimizin ortasına geldiğinde kolunu uzatmıştı ve koluna girmemizi beklemişti.

 

Beril ile birlikte gülümseyerek Mert'in koluna girdiğimizde evden çıkmıştık ve klübe gitmiştik.

 

Klübünün önüne geldiğimizde Mert arabayı park etmişti ve bizim olduğumuz tarafa gelerek kapımızı açmıştı.

 

"Buyurun lütfen güzel hanımlar!" Derken "Teşekkür ederim..." demiştim ve arabadan inmiştim.

 

"Rica ederim" dediğinde gülümseyerek tekrardan kolunu bize uzatmıştı.

 

"Ee?" Dedim gece klübüne doğru yürürken.

"Ben nasıl gireceğim içeri?"

 

"O iş bende yenge" dediğinde sırıtarak bizden uzaklaşıp korumalara doğru ilerlemişti.

 

Korumalar ile kısa bir muhabbet ettikten sonra yanımıza geldiğinde "gidelim" demişti ve önden yürümemiz için elini uzatmıştı.

 

"Sen, nasıl hallettin?" Dediğimde kaşlarımı kaldırmıştım ve Mert'e bakmıştım.

 

"Ee şey..." Mert Beril'e bakarken "Aman yenge söylerim sonra acelesi mi var sanki!" Demişti ve sorumu geçiştirmişti.

 

"Tamam..." dediğimde fazla üstelememiştim; ama bir şeyler dönüyordu ve ben bunu hissediyordum.

 

Mert, Beril ve ben gece klübüne girdiğimizde aldığım tek şey terle karışık ağır içki kokusuydu.

 

Etrafa göz gezdirmeye başladığımda aradığım kişiyi çok iyi biliyordum.

 

"Barın'a mı bakıyorsun?" Beril'in sesini duyduğumda "Yooo!" demiştim kafamı iki yana sallayarak."Öyle etrafa bakıyordum."

 

"Öyle mi?" Sesten dolayı bağırırken "Öyle öyle!" Demiştim ve bende bağırmıştım.

 

"İyi..." derken "Sen öyle etrafa bakmaya devam et o zaman!" Bakışlarını içeceklerin olduğu tarafa çevirdiğinde "Daha çok şu taraflara bak ama!" Demişti gözleri ile o bölümü göstererek.

 

Beril'in baktığı yere kafamı çevirdiğimde Barın'ı görmüştüm.

 

Nefesim kesilir gibi olurken yaptığım tek şey Barın'ı incelemek olmuştu.

 

Giydiği siyah takım elbise içerisinde gerçekten de mükemmel görünüyordu.

 

Daha dikkatli bir şekilde baktığımda yanında genç bir kadın görmüştüm.Eli ile Barın'ın kolunu tuttuğunda kahkaha atarak gülmeye başlamıştı.

 

Hızlı bir şekilde Beril'in yanına gittiğimde kendime doğru çekmiştim ve bana bakmasını sağlamıştım.

 

"Ayy!" Diyerek bana baktığında "Ne oluyor Almila?" Demişti.

 

"Beril..." Barın'ların olduğu yeri işaret ettiğimde "Ortağı o kadın mı?" Demiştim.

 

"Büyük ihtimalle." Gülerek bana baktığında "Ne oldu ki?" Demişti."Neden sordun?"

 

"Yani Beril'cim.." sinirle ona baktığımda "İnsan bu kadar güzel olduğunu söylemez mi!" Demiştim.

 

"Yani Almila, güzel olsa ne olur olmasa ne olur? Senin için fark eder mi? Barın senin sadece arkadaşın." Soru sorar bakışlarını bana çevirdiğinde "yoksa öyle değil mi?" Demişti.

 

"Evet arkadaşım.Ayrıca eder!" Sinirden saçmalamaya başladığımda "Yani etmez ama sen yine de söyleyebilirdin." Demiştim.

 

Sesli bir şekilde gülerek kafasını iki yana sallamaya başladığında "Gitsene yanına!" Demişti.

 

Ciddi miydi?

 

"Saçmalama" derken "Hayatta gitmem ben..." Cümlemi yarıda kesen şey Barın'ın da gülüyor olmasaydı."Ben gidiyorum o zaman!" dediğimde kafamı sinirle sallamıştım.

 

İçimden 'ne güzel de gülüyor!' Diye geçirdiğimde "Gideyim de ben bir bakayım ne yapıyor diye." Beril'e baktığımda "Arkadaşım ya hani? Selam vereyim, ayıp olmasın." Demiştim ve tekrardan ikisine bakmıştım.

 

"Almila!" Beril şok içinde bana bakarken "Sen kıskanıyorsun şu an!" Demişti."Hemde ciddi ciddi!"

 

"Hayır! Kıskanmıyorum ben Barın'ı falan! Sadece..."

 

"Sadece?"

 

"Selam vereceğim." Elimde duran çantayı sabitlediğimde üstüme çeki düzen vermiştim ve "İkisine de!" Demiştim ima ile.

 

Beril'in cevap verip vermemesini bile umursamadan yanından ayrıldığımda Barın'ın olduğu kısma doğru ilerlemiştim.

 

"Hadi Almila!" Dedim kendi kendime.

"Yapabilirsin bunu!" Derin bir nefes aldığımda gülümseyerek tam Barın'ın yanında durmuştum ve ikisine bakmıştım.

 

"Merhaba." İkisine de bakarak kurduğum cümle ile Barın'ın birden bana döndüğünde "Almila?" Demişti şaşırarak."Senin burada ne işin var?"

 

"Mert..." dediğimde "Beril'i davet etti de o yüzden geldim.Yani, Beril ile birlikte."

 

Cümlemi bitirdiğimde beni baştan aşağıya süzmüştü.

 

Bakışları zar zor beni bulurken "Hoşgeldin..."demişti.

 

Gözlerinde değişik bir duygu belirmişti.

 

"Hoş buldum." Bakışlarımı Barın'ın yanında olan kadına çevirdiğimde "Merhaba..." demiştim ve gülümseyerek elimi uzatmıştım."Ben Almila.

Barın'ın arkadaşıyım."

 

"Merhaba." O da benim gibi gülümserken "Bende Hülya..." demişti."Barın'ın ortağıyım."

 

"Öyle mi?" Dedim bilmiyormuş gibi yaparak.

"Çok memnun oldum."

 

"Bende..." dediğinde "Eee bizimle birlikte otursana Almila" demişti.

 

"Tabii ki" dediğimde Barın'ın yanında bulunan boş sandalyeye oturmuştum ve derin yırtmacı bulunan sol bacağımı sağ bacağımın üstüne yerleştirmiştim.

 

Barın'ın bakışları çok kısa bir an bacaklarıma kaysa da bakışlarını kaçırmıştı ve başka tarafa bakmıştı.

 

"Ee Almila, ne alırsın?" Hülya büyük bir samimiyetle bana baktığında "Ben buzlu viski alayım..." demiştim ve barmene bakmıştım.

 

Kısa bir süre içerisinde barmen viskimi önüme getirdiğinde "afiyet olsun" demişti ve yerine geri çekilmişti.

 

Bakışlarımı Barın'a çevirerek viski bardağını elime aldığımda içerisinde bulunan sıvıyı içmiştim.

 

"Barın?" Mert yanımıza gelirken "Gelir misin benimle?" Demişti bize bakarak.

 

"Bir şey mi oldu Mert?"

 

Bakışlarımı ikisinde gezdirdiğimde dikkatli bir şekilde dinlemeye başlamıştım.

 

Mert "yok..." dediğinde "Ama bir şey danışmam gerekiyor." Barın kafasını sallarken ayağa kalkmıştı ve "Tamam" demişti.

 

Bakışları bana değerken daha sonra ise hemen Hülya'ya çevirmişti.

 

"Ben birazdan gelirim" dediğinde Mert ile birlikte yanımızdan uzaklaşmıştı.

 

Barın'ın gitmesi ile Hülya'ya baktığımda "Kusura bakma benim de gitmem gerekiyor..." demiştim ve ayağa kalkmıştım."Arkadaşım tek kaldı da."

 

"Önemli değil" dediğinde o da ayağa kalkmıştı.

"Tanıştığımıza çok memnun oldum Almila.

Umarım tekrardan karşılaşırız."

 

"Umarım" dediğimde Hülya'ya gülümsemiştim ve yanından uzaklaşmıştım.

 

Etrafa göz gezdirdiğimde Beril'i görmem ile onun oturduğu yere giderek masanın üstünde bulunan içkiyi elime almıştım ve tek yudumda içmiştim.

 

"Almila, yavaş!" Beril beni uyarırken "Ağır o çarpar seni!" Demişti.

 

"Çarpsın!" Dediğimde yanına oturmuştum.

 

"Ne oldu orada?" Merak dolu bakışlarıyla bana baktığında "Bir şey olmadı!" demiştim ve omuzlarımı indirip kaldırmıştım.

 

"Barın seni görünce ne yaptı?" Bana merakla baktığında "Şaşırdı!" Demiştim sitem dolu bakışlarımı Beril'e çevirerek."İnanabiliyor musun Beril? Sadece şaşırdı!"

 

"Başka bir şey söylemedi mi?"

 

"Hayır! Artık Hülya'nın güzelliğine nasıl odaklandıysa beyefendi.Göremedi bile beni!"

 

"Bayağı sinirlenmişsin sen!" Gülerek bana baktığında "Yani, Barın'ı kıskandığın halde nasıl hâlâ arkadaşım diyebiliyorsun ben anlamıyorum cidden!" Demişti ve ciddi bir yüz ifadesine bürünmüştü.

 

"Boşver!" Dediğimde masanın üzerinde bulunan diğer içkiyi de alarak içmiştim.

 

"Almila!" Dedi Beril sinirle."Sen bunu içmeye alışık değilsin.Çarpacak seni."

 

"Bana bir şey olmaz!" Diyerek ayağa kalktığımda tam adım atacakken başımın dönmesi ile tekrardan yerime oturmuştum.

 

Beril "Al işte!" Derken "Ben sana söylemiştim!" Demişti.Ayağa kalkıp elini omzuma koyduğunda "Sen burada bekle ben tamam mı?" Demişti."Bende Barın'ı ya da Mert'i bulayım."

 

Tamam anlamında kafamı salladığımda elimle kafama masaj yapmıştım ve biraz sakinleşmeyi denemiştim.

 

"Yardıma ihtiyaç var mı?" Yanıma gelen genç bir adama baktığımda "İsterseniz size yardımda bulunabilirim?" Demişti ve sırıtmıştı.

 

"İstemem!" Dediğimde bakışlarımı başka bir tarafa çevirmiştim.

 

"Adın ne?" Tanımadığım adam yanıma otururken "Sanane?" Demiştim ve biraz koltuktan yana kaymıştım.

 

"Değişik bir isimmiş sanane" derken o da koltuktan biraz daha yana kaymıştı ve bana yaklaşmıştı.

 

"Yanımdan kalk!" Sinirle adama baktığımda "Beni rahat bırak!" Demiştim ve sinirle göz devirmiştim.

 

"Neden?" Dediğinde elini kaldırarak bacağıma doğru uzatmıştı.

 

Tam dokunacakken adamın elini çeviren başka bir el gördüğümde bakışlarımı hızlıca o tarafa çevirmiştim.

 

Bakışlarım yanımda oturan adama nefret ile bakan Barın'ı bulduğunda "Sakın!" Demişti Barın buz gibi bir sesle."O hataya düşme bile!"

 

Adamın elini biraz daha döndürürken adam "Sen kimsin lan?" Demişti.

 

Ayağa kalkarken canının yandığını yüz ifadesinden anlamıştım.

 

Barın'a doğru döndüğünde boyu Barın'a göre kısa kalırken, Barın ona tepeden bakmıştı.

 

"Ne karışıyorsun?" Diyerek Barın'a bağırdığında "Eğer adam olmayan birisi sevdiğim kadına dokunmaya çalışırsa karışırım ve karışmakla da kalmam o eli kırarım!"

 

Adama öyle bir tehdit dolu bakış atmıştı ki ben bile koltuktan biraz daha yana kaymak zorunda kalmıştım.

 

"Bir dakika bir dakika" dediğimde "Barın benim için sevdiğim kadın mı demişti?" İçimden cümleyi sorgularken "Yoksa ben mi yanlış duydum?" Demiştim ve düşünmeye başlamıştım.

 

"Kusura bakma abi..." dediğinde adını bile bilmediğim adama bakmıştım."Ben yalnız zannediyordum."

 

"Bir de yalnız olsun lan şerefsiz!" Sinirle bağırdığında "Bu rahatsız edeceğin anlamına mı geliyor?" Demişti.

 

Adam Barın'a cevap vermeden bana döndüğünde "Kusura bakma!" Demişti korku ile."Bir daha böyle bir şey olmayacak."

 

"İstesen de olamaz!" Barın adamın sırtını kendine doğru çevirirken "Şimdi defol git buradan!" Demişti."Bir daha da sakın karşıma çıkma!"

 

Adam Barın'ın kurduğu cümle ile yanımızdan uzaklaştığında "Almila?" Dedi Barın yanıma gelerek."Sen iyi misin?"

 

"İyiyim!" Dediğimde sinirli bir şekilde Barın'a bakmıştım."Sen bence burada durma Hülya'cının yanına git! Tek kalmasın." Demiştim.

 

"Hülya'cının yanına git mi?" Şaşırırken "Hülya ne alaka şu an?" Demişti cümleme anlam yükleyemeyerek.

 

"Ben bilmem!" Dediğimde "İki kişinin girdiği yere onu davet eden sensin sonuçta!" Demiştim ve hıçkırmıştım."Ben değilim!"

 

"Almila.." Barın gülmeye başladığında gamzesi belirgin bir şekilde görünmüştü."Sen Hülya'yı mı kıskandın?"

 

"Hayır! Kıskanmadım." Ayağa kalktığımda sendeleyerek bir adım ilerledim."Ben neden Hülya'yı kıskanayım ki?" Gülmeye başladığımda "Kıskanmam için bir neden yok!" Demiştim.

 

Barın'da ayağa kalktığında yanıma gelerek bana yaklaşmıştı."Öyle mi?" Diyerek tekrardan güldüğünde "Öyle!" Demiştim sinirle.

 

"Ben buradan bakınca öyle göremiyorum ama." Düşünür gibi yaptığında "ama doğru biz arkadaşız!" Demişti."Arkadaşlar birbirlerini kıskanmazlar."

 

Hıçkırdığımda "Biz bir kere yarım arkadaşız tamam mı?" Demiştim.

 

"Yarım arkadaş mı?"

 

"Hıhı" dediğimde kafamı sallamıştım ve Barın'a yaklaşmıştım."Yarım arkadaş."

 

"O nasıl oluyor Almila?"

 

Barın cümlesini bitirdiğinde bir adım daha yaklaşmıştım ve yüzüne yakın bir yerde durmuştum.

 

Ayağımı hafif kaldırarak Barın'ın kulağına eğildiğimde "İnsan öpüştüğü biriyle tam arkadaş olamaz ki..." demiştim ve Barın'dan uzaklaşarak yeşil gözlerine bakmıştım.

 

Hiçbir şey olmamış gibi dikkatlice beni izlediğinde gözlerinde oluşan yoğun duygu ile dediğim şeyi yavaş yavaş idrak etmeye başlamıştım.

 

Ben biraz önce sarhoşluğumun verdiği cesaret ile böyle bir şey söylemiş olamam değil mi?

 

Barın'a onunla öpüştüğümü rahat bir şekilde söylemiş olamam!

 

Bölüm sonu...❤️

 

Merhaba arkadaşlar...

Yeni bir bölüm ile tekrardan buradayım.

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.❤️

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın lütfen.❤️

 

Yeni bir bölüm ile tekrardan görüşmek üzere...

 

Kendinize iyi bakın. 🫶🏻

Loading...
0%