Yeni Üyelik
23.
Bölüm

Bölüm 23: “Hisler”

@aleynay0

BİR HAFTA SONRA

 

"Almila!" Dedi Beril yanıma gelerek."Allah aşkına Barın'dan daha ne kadar kaçmayı düşünüyorsun acaba?"

 

"Kaçabildiğim kadar!" Yatağın içine iyice girip örtüyü üzerime çektiğimde "Belli ki kaçamıyorsun..." dedi telefonumu göstererek."Baksana tekrardan arıyor."

 

Bakışlarımı yanı başımda duran telefonuma çevirdiğimde ekranda yazan 'gizemli' yazısını görmem ile oflayarak Beril'e dönmüştüm.

"Utanıyorum Beril!" Dediğimde sesim ağlamaklı çıkmıştı.

 

"Ya Almila sen bu çocuğu kendi isteğin ile öpmedin mi? Hemde sarhoşken?" Gülerken "altını çizdim dikkat edersen!" Demişti ve tekrardan gülmüştü.

 

Yanımda duran diğer yastığı Beril'e atarken "komik misin?" Demiştim.Kafasını sallarken "öyle derler..." demişti ve sırıtmıştı.

 

Beril'e ciddi bir ifade ile baktığımda "Sorun da işte tam olarak bu Beril!" Demiştim ve yataktan doğrularak dağınık olan saçlarımı geriye atmıştım.

 

"Ben o gece neden içtim? Barın'a öpüştüğümüzü söylediğim için! Bunu unutmak için! Ona bakarken utanmamak için değil mi?"

 

"Evet..." dediğinde "Ne alaka şimdi ben anlamadım?" Diyerek cümlesine devam etmişti.

 

"Beril'cim unutmak için içtim; ama unutamadığım gibi bir de o gün Barın ile öpüştüm! Öpüştüm ya!" Cümlemi vurgularken,

"Hemde içkili olduğum halde, sarhoş olduğum halde bunu istedim! İstedim ve yaptım." Kafamı örtüye gömdüğümde "Şimdi her ikisini de hatırlıyorum ve çok utanıyorum Beril!" Demiştim.

 

"Yani, ben o gün sana demiştim ama sen beni dinlemedin! Uyardım seni resmen.İçme dedim! Ah, ah sakalım yok ki lafım dinlensin!"

 

"Keşke olsaydı!"

 

"Tövbe de kız!" Yanıma gelip yatağa oturduğunda "Almila!" Demişti Beril kafamdan örtüyü çekerken."Sen Barın'ı sarhoş olduğun halde isteyerek öptün değil mi?"

 

Kafamı hiç düşünmeden evet anlamında salladığımda "Ee?" Dedi bana bakarak."Daha neden utanıyorsun anlamıyorum ben?"

 

"Beril geçen sana dediğimi hatırlıyor musun?" Yataktan kalkıp, elimi saçıma götürdüğümde bir tutam alıp kulağımın arkasına sıkıştırmıştım.

Bakışlarım yataktayken "Biz Barın ile böyle güzeliz demiştim."

 

Beril "evet..." diyerek bana baktığında "Beril, Barın ile aramızda değişik bir bağ var.Bunu hissediyorum.Arkadaşlıktan da öte bunun da farkındayım; ama korkuyorum!" Gözlerim dolarken "Barın ile olan bağımız kopar diye korkuyorum!" Demiştim.

 

"Almila..." Beril elini uzatıp elimi tuttuğunda "Bunu yaşamadan bilemezsin ki ama..." demişti.

"Siz iyi bir şey yaşasanız da kötü bir şey yaşasanız da siz siz olduğunuz için güzelsiniz.

Hem..." yatakta hareket ederek biraz daha yanıma kaydığında "Nereden biliyorsun ki bağınızın kopacağını?" Demişti.

 

"Nereden mi biliyorum?" Gülümsediğimde dudaklarımda olan gülümseme daha çok acı gülümsemeydi.

 

"Beril, neler yaşadığımı görüyorsun.Hayatım artık normal değil.Her şey olabilir yani!"

 

"Almila, Alp hayatında kötü bir etki bıraktı diye bu tekrar olacak anlamına gelmiyor ki.Seninde mutlu olmaya hakkın var.Hatta biliyor musun..?" Fısıldadığında "En çok senin mutlu olmaya hakkın var!" Demişti ve gülümseyerek bana bakmıştı.

 

"Sende mutlu olmayı hak ediyorsun" dediğimde kulaklarıma tekrardan gelen telefonun melodisi ile kafamı telefona çevirmiştim.

 

"Mert arıyor..." dediğimde anlamayarak Beril'e bakmıştım.

 

"Eee açsana Almila..." dediğinde "Belki önemli bir şey olmuştur!" Diyerek telefonu uzatmıştı.

 

Kafamı tamam anlamında sallarken telefonu elime alarak yeşile basmıştım ve aramayı cevaplandırmıştım.

 

"Efendim Mert?"

 

"Almila?" Telefonun diğer tarafından gelen ses ile nefesimi düzensiz almaya başlamıştım.

"Barın?" Diyerek Beril'e baktığımda "Mert'in telefonunu açacağını biliyordum Almila.Bu yüzden de buradan aradım!" Demişti.

 

"Bir şey mi oldu?"

 

Ne saçma bir soru ama!

 

"Bende aynı soruyu sana soracaktım Almila! Bir şey mi oldu neden telefonlarıma çıkmıyorsun bir haftadır?"

 

"Ben, şey..." Lafamı kestiğinde "Almila, dışarıdayım seni bekliyorum.Gel ve konuşalım..." demişti.

 

"Ama..." telefonun diğer tarafından gelen ses ile kapattığını anladığımda "Kapattı?" Demiştim ve şaşkınca Beril'e bakmıştım.

 

"Olumsuz bir şey söyleyeceğini biliyordu çünkü Almila'cım."Güldüğünde "Ama başka bir telefondan aramakta mükemmelmiş gerçekten!" Demişti.

 

"Keşke açmasaydım! Tahmin etmem lazımdı."

 

Beril güldüğünde "beyaz atlı prensini bekletme!" Demişti ve göz kırpmıştı.

 

"Komik misin?" Dediğimde üstümdeki örtüyü çekip ayağa kalkarak aynanın karşısına geçmiştim.

 

Bir haftayı neredeyse odamda geçirmiştim ve bu yüzden de korkunç görünüyordum.

 

"Beril?" Diyerek ona baktığımda "Sence pijamalarım üstümde mi kalsın?" Demiştim.

 

"Yani..." kafasını yan yatırıp beni incelediğinde "Kısa, kırmızı kalpli pijamaların ile mükemmel bir mesaj verebilirsin!" Demişti.

 

"Ya Beril!" Dediğimde yerde duran küçük yastığı Beril'e tekrardan atmıştım.

 

Gülmeye başladığında "Gülme!" Demiştim.

Bende gülmeye başladığımda "sinirlerimi bozdun ya! Zaten utanıyorum bir de sen yapma lütfen!"

 

"Tamam, tamam" dediğinde ellerini yukarı kaldırmıştı."Sustum, daha hiçbir şey söylemiyorum." Ayağa kalktığında "Neyse, ben çıkıyorum sende üstünü giy ve aşağıya in.

Barın'ı bekletme.Ah! Pardon, beyaz atlı prensini!"

 

"Beril..." derken tam ona ilerleyecektim ki koşarak dışarı çıkmıştı.

 

"Sabır Allah'ım ya!" Derken dolabıma doğru ilerlemiştim ve içini açıp kıyafetlere göz gezdirmiştim.

 

Uygun bulduğum kıyafetleri alıp üstüme geçirdiğimde saçımı yapmıştım ve hafif bir makyajla yüzümü toparlamıştım.

 

Bir haftanın üzerine Barın'ı ilk defa görecektim.

En son onu evinde uyurken bırakmıştım ve eve gelmiştim.Ne kadar arasa da utancımdan açamamıştım; ama ne olursa olsun elbet birbirimizi görecektik.

Bunu biliyordum.

 

Merdivenlerden inip kapıya ulaştığımda derin bir nefes alarak açmıştım.

 

Barın'ı tam karşımda arabasına yaslanmış bir şekilde gördüğümde içimde hem büyük bir heyecan oluşmuştu hemde utanç...

 

Barın'a bakarken onun da bakışları beni bulduğunda yeşil gözleri buradan bile mükemmel görünüyordu.

 

Barın beni görmesi ile yanıma ilerlemeye başladığında tam önümde durmuştu.

 

Kokusu... kokusu bile artık bana bir başka geliyordu.

 

Tam karşımda dururken yaptığım ilk şey yeşil gözlerine bakmak olmuştu.

 

"Geldiğin için teşekkür ederim Almila..." dediğinse elini kaldırmıştı ve elimi tutmuştu.

 

"Ne konuşacağız?" Bakışlarımı yüzünden çekerken "Almila..." demişti ve elini çeneme yerleştirerek ona bakmamı sağlamıştı."Lütfen..." dediğinde kafasını iki yana sallamıştı."Lütfen, gözlerini benden kaçırma."

 

Barın'ın elini çeneme yerleştirmesi bile beni heyecanlandırken o güzel gözlerine nasıl bakabilirdim ki?

 

Sana nasıl bakabilirim ki Barın?

Sana bakarken tüm dünya sanki o an benim için duruyordu.

 

Gözlerin bakmak isteyeceğim, huzur veren bir orman gibi.

 

Gözlerimi gözlerine değdirdiğimde "Konuşacağımız konu ne?" Demiştim tekrardan.

 

"Gel benimle..." derken elimden tutmuştu ve beni arabaya doğru götürmeye başlamıştı.

 

"Barın!" Dediğimde "Nereye gidiyoruz Allah aşkına?" Demiştim.

 

Dönüp, bana baktığında "Bugün kalbimizden geçen her şeyi dile getireceğiz Almila!" Demişti.İki elini kaldırıp yüzümü avuçları arasına aldığında "Hislerimizi, aramızda olan bu çekimi, kısacası her şeyi."

 

Aramızdaki boşluğu kapatıp sıcak nefesi ile kulağıma fısıldadığında "O geceyi konuşmak için seni, senin kadar özel bir yere götürüyorum Almila..." demişti.

 

İsmimi söylemesi ile zar zor nefes aldığımda kafamı kaldırarak Barın'a bakmıştım.Yüzümüz birbirine çok yakınlaşırken "Nereye gidiyoruz peki?" Demiştim zar zor konuşarak.

 

"Sürpriz." Fısıltı şeklinde konuşurken Barın tekrardan elimden tutmuştu ve beni arabaya bindirmişti.

 

Kendi de şöför koltuğuna oturduğunda arabayı sürmeye başlamıştı.

 

Çok heyecanlıydım.

 

Barın ile ne konuşacağımızı az çok tahmin ediyordum; ama bunu karşısında dile getirmek... birbirimize bakarak bunları söylemek nasıl olacaktı hiçbir fikrim yok.

 

 

"Geldik." Barın arabayı ıssız bir alana park ederken kemerimi çözüp arabadan inmiştim ve kapıyı kapatarak Barın'a bakmıştım.

 

"Burası da neresi?" Etrafa göz gezdirirken yürümeye başlamıştım.

 

"Özel bir sığınak diyelim.Yani, ben böyle söylüyorum."

 

"Nasıl yani?" Barın'ın yanına ilerlediğimde arabanın ön kısmına oturmuştum.

 

Barın'da benim gibi oturduğunda bana dönmüştü ve gözlerime bakmıştı.

 

"Burası babamla benim özel sığınağımız."

Gülümserken " Daha doğrusu artık benim özel sığınağım!" Demişti.

 

"Baban?"

 

"Öldü."

 

"Ben... çok üzüldüm Barın." Kalbim acımıştı. Çünkü, aynı acıyı bende yaşamıştım.

 

Şu an bu cümleyi söylerken bile ne hissettiğini o kadar iyi anlıyordum ki...

 

Kalbindeki sızıyı hissediyordum.

 

"Babam ile her yalnız kalmak istediğimizde buraya gelirdik.Hem sessiz olması, hem yeşillikler içinde olması insana huzur veriyordu." Kafasını yere indirdiğinde "Babam öldüğünde yalnız kalmak istemiştim Almila.

Kimse beni bulamasın istemiştim.Daha çocuktum ve babasız kalmıştım.Aslında çokta çocuk sayılmazdım; ama babası ve annesi ölen her insan o an çocuktur değil mi?" Soru sorar gibi bana baksa da cümlesine devam etmişti.

 

"Bunun acısını tek başıma yaşamak istemiştim." Kafasını kaldırdığında tekrardan bana bakmıştı.

 

"Ama yalnız kalmak için buraya gelmek istediğimde bile bildiğim tek bir şey vardı Almila.O koskoca evde bile yalnız olduğum."

 

Gözümden düşen yaşa engel olamazken göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmüştü.

 

Barın ilk başta yaşların düştüğü yanaklarıma oradan ise göz yaşlarımdan ıslanan dudaklarıma baktığında arabadan kalkmıştı ve tam karşımda durmuştu.

 

"Ben bu güne kadar arkadaşlarımın yanında bile yalnız hissettim Almila." Elini kaldırdığında sıcak parmaklarını yüzüme yerleştirmişti.

"Arkadaşlarımın yanında bile kendimi hep buradaymışım gibi hissettim." Baş parmağını kaldırdığında yanaklarımdaki ıslaklıkları yavaşça silmişti."Sonra sen geldin.Beni yalnızlığımın, çaresizliğimin içinden çekip aldın.Beni buradan kurtardın."

 

"Barın..." ne söyleyeceğimi bile bilemezken yapabildiğim tek şey o güzel yeşil gözlerine bakmak olmuştu.

 

Duygularımı bu şekilde belli etmeye çalışmıştım.

 

"Ben her zaman senin yanındayım..."dediğimde içimden gelen cümleleri dile getiriyordum aslında.

 

"Biliyorum." Gülümsedi.Gülümserken de gözünden yanağına bir damla düştü.

 

"Senden sadece tek bir şey istiyorum Almila." Elini belime koyduğunda kendine doğru çekip dudaklarını kulağıma değdirmişti.Sıcak nefesi kulağıma değdiğinde heyecanlanmıştım.

 

Yine ve yeniden...

 

"Beni bir daha yalnızlığın içinde bırakma olur mu? Bunu yapma." Kurduğu cümle üzerine kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktığımda "asla!" Demiştim.

 

Bakışlarım huzur bulduğum gözlerinden hemen sonra dudaklarına indiğinde "Seni asla karanlıkta bırakmayacağım Barın!" Demiştim.

 

Barın tekrardan ilk başta dudaklarıma sonra ise gözlerime baktığında gözlerimde bir duygu arıyordu.

 

Bu sefer yanlış bir şey yapmadığını düşünmek için bir işaret bekliyordu.

 

Kalbimin sesini dinleyerek yavaşça Barın'a yaklaştığımda bu sefer dudaklarımız arasında kalan kısa mesafeyi ben kapatmıştım.

 

Dudaklarımı Barın'ın dudakları arasına aldığımda yavaşça öpmüştüm ve çekilmiştim.

 

Barın'ın yüzüne baktığımda şaşırdığı belliydi.

 

"Ne oldu?" Dedim gülümseyerek."Neden böyle şaşırdın?"

 

"Bu sefer ilk sen beni öptün ve sarhoş değilsin." Gözlerime baktığında "Değilsin değil mi?" Demişti.

 

Kafamı gülümseyerek iki yana salladığımda tekrardan Barın'a yaklaşarak dudağına öpücük kondurmuştum; ama bu sefer küçük, yavaş bir öpücüktü.

 

Dudaklarım dudaklarının üstündeyken tam geri çekilecektim ki Barın beni belimden tutup kendine doğru çekmişti ve dudaklarıma kapanmıştı.

 

Hareketleri yavaş ama aceleciydi.Belimi tutmuş eli o kısmı okşarken diğer eli ilk başta yüzüme oradan da saçlarıma değmişti.

 

Alt dudağımı dudakları arasına alıp emdiğinde yavaş haraketler ile bana doğru gelmeye başlamıştı.

 

Arabanın önünde durduğunda beni ön kısma yatırmıştı ve elini çıplak olan bacağıma götürerek okşamıştı.

 

Kollarım çoktan Barın'ın boynunda yer edindiğinde kendime biraz daha çekmiştim ve sert bir şekilde bu sefer ben Barın'ı öpmüştüm.

 

Dudaklarını çekip derin bir nefes aldığında boynuma yaklaşmıştı ve dudaklarını şah damarımın üstüne getirerek durmuştu.

 

Sıcak nefesi boynuma değdiğinde ürpermiştim.

 

Yavaşça dudağını şah damarıma bastırdığında oradan çeneme doğru yol almıştı.Çenemin üstüne gelip oraya da küçük bir öpücük kondurduğunda bu sefer dudağımın üstüne gelmişti ve gülümsemişti.

 

Gülümsemesi ile o güzel olan gamzesi belirdiğinde dudaklarımı dudaklarından çekmiştim ve gamzesinin üstüne dudaklarımı getirerek öpmüştüm.

 

"Gamzen..." Elim yanağında yer edindiğinde "Çok güzel..." demiştim içimden uzun zamandır gelen düşünceyi dışa vurarak.Yutkunduğumda "Hatta fazla güzel..." demiştim ve elimi o kısımda gezdirmiştim.

 

"Senin kadar olamaz Almila." Gözlerim gözlerine değdiğinde "Gözlerinde çok güzel..." demiştim ve bu sefer parmağımı o kısımda gezdirmiştim."İnsana huzur veriyor."

 

"Kokun..." Barın burnunu boynuma getirdiğinde derin bir nefes almıştı ve "Beni yalnızlıktan çekip alıyor..." diyerek bir süre o şekilde durmuştu.

 

"Neden bilmiyorum; ama beni kaçırdığında bile sende huzuru hissettim Barın." Elimi saçlarına götürdüğümde oynamaya başlamıştım.

"Gözlerin, kokun... insana huzur veriyor.Sende değişik bir şey var Barın.Çözemediğim bir şey var."

 

"Belki de bir sır..." dedi fısıldayarak.

 

"Ya Barın dalga geçme lütfen!" Arabanın üstünden kalktığımda Barın'a dönmüştüm.

"Ciddiyim ben!"

 

"Peki..." elimi tuttuğunda bana bakmıştı.

"Çözemediğin şey ne?"

 

"Beni kaçırdın!" Gülerek Barın'a baktığımda "Ve neden kaçırdığını söylemedin hâlâ; ama artık benim için bir önemi yok.Sana bunu sormayacağım.Sen ne zaman anlatmak istersen o zaman anlatırsın.Bende artık o güne kadar beklerim."

 

"Neden sormuyorsun?" Yüz ifadesi düzdü; ama yine de merak doluydu.

 

"Çünkü sana sorsam bile cevap vermeyeceksin.

Hem ben sana güveniyorum." Kolumu boynuna doladığımda dudaklarımı kulak kısmına getirip durmuştum."Sen anlatacağın zamanı biliyorsundur..." dediğimde Barın'dan uzaklaşmıştım ve gözlerine bakmıştım.

 

Bakışları değişmişti.

İfadesizdi; ama derin bir duygu taşıyordu.

Bunu anlıyordum.

 

Bana anlatacağı şeyi çok merak ediyordum; ama bekleyecektim.Doğru zaman gelene kadar bekleyecektim.

 

Ben hazır değildim.Kafam karışıktı ve düşünüyordum.

 

Peki Barın anlatmaya hazır mıydı?

İşte onu gözlerinden bile anlayamıyordum.

 

Anlatacaklarından neden bilmiyorum; ama korkuyordum.

 

Belki de bu yüzden üzerine fazla düşmüyordum.

Belki de bu yüzden doğru zamanı bekliyordum.

 

"Gidelim mi?" Diyerek Barın'a baktığımda "Beril merak eder..." demiştim.

 

Konudan kaçmaya çalışmıştım aslında.

 

İtiraz etmedi.

 

"Olur..." dediğinde yanımdan geçerek arabaya binmişti.

 

Bende arabaya binip kafamı cama yasladığımda arabanın haraket etmesini izlemiştim.

 

 

"Teşekkür ederim." Barın'a döndüğümde

"Bugün benim için hem çok anlamlı hemde çok güzel bir gündü."

 

"Çünkü sen vardın Almila." Elini yanağıma yerleştirdiğinde "bugünü sen anlamlı kıldın!" Demişti.

 

Gülümserken Barın'a yaklaşarak yanağına öpücük kondurmuştum."Görüşürüz..." dediğimde sesim kısık çıkmıştı.

 

"Görüşürüz..." dediğimde benim aksime dudağıma küçük bir öpücük kondurmuştu.

 

Barın'a baktığımda dudaklarımda oluşan gülüşe engel olamamıştım ve arabadan inmiştim.

 

Yürümeye başladığımda gitmediğini anlamıştım ve arkamı dönerek el sallamıştım.

 

Tekrardan arkamı döndüğümde eve girmeden önce kapının önündeki korumaya selam vermiştim ve içeri girmiştim.

 

Kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yasladığımda kalbimi tutup derin bir nefes almıştım.

 

Gözlerimi kapatıp bugün yaşadığımız şeyleri düşündüğümde gülümsememe engel olamamıştım.

 

"Ooo!" Beril yanıma gelirken "Bakıyorum da mutluyuz!" Heyecanlı bir şekilde bana baktığında "Dökül!" Demişti."Ne oldu?"

 

"Biz tekrardan yakınlaştık Beril." Gülümsediğimde "Ve bu sefer ben başlattım!" Demiştim.

 

"Ne?" Bağırdığında yerinde zıplamaya başlamıştı ve "Sonunda ya!" Demişti."Geç bile kaldınız sevgili olmak için!"

 

"Sevgili falan olmadık Beril!" Gülerek Beril'e baktığımda "Sadece, böyle bir şey yaşandı o kadar!" Demiştim.

 

"Gerçekten inanılmazsınız!" Yüz ifadesinde ciddi bir şaşkınlık vardı."Yani, üç defa öpüşüyorsunuz..." elini üç yapıp bana doğru salladığında "Üç defa öpüşüyorsunuz!" Demişti vurgulayarak.

 

Elini indirdiğinde " buna rağmen sevgili değiliz diyorsun!" Demişti ve kafasını iki yana sallamıştı."Hani kasten öpüştünüz bir de yanlışlıkla da değil.Gerçi yanlışlıkla öpüşmüş olsanız herhalde bir üst levele ulaşmış olurdunuz ama neyse!"

 

"Evet değiliz Beril'cim.Ayrıca aniden oldu.Bu konuyu konuşacak vakit bile kalmadı."

 

Barın'la değişik duygular yaşıyorduk.

 

Tam olarak ne olduğunu bilmiyordum; ama birbirimize çok değer veriyorduk.Birbirimize iyi geliyorduk.

 

Sevgili miyiz yoksa arkadaş mıyız?

Bunu bende bilmiyordum...

 

Sadece yanımda olması bile yeterdi.

Yeşil gözleri ile bana bakması bile benim için yeterliydi.

 

"Değişik bir çiftsiniz!" Arkasını döndüğünde oturma odasına doğru yürümeye başlamıştı.

"Arkadaş mısınız? Yoksa sevgili misin? Ben bile çözemedim."

 

"Sanki ben çok çözebildim de." Oturma odasına girdiğimde koltuğa yerleşerek telefonu elime almıştım.

 

Telefonu elime almamla çalması bir olurken sadece numara olduğunu görmüştüm.

"İsim yok..." diyerek Beril'e baktığımda "açsana" demişti ve telefonu göstermişti.

 

"Tamam..." diyerek yeşile bastığımda aramayı cevaplandırmıştım ve "efendim?" Demiştim.

 

"Almila?" Tanıdık bir ses kulaklarıma dolarken "Derin?" Demiştim gülümseyerek."Sen misin?"

 

"Evet benim." Onunda sesi neşeli geliyordu.

"Nasılsın iyi misin?"

 

"İyiyim sen nasılsın?"

 

"Bende iyiyim." Durduğunda "Aslında ben seni şey için aramıştım..." demişti ve tekrardan durmuştu.

 

"Ne için?"

 

"Ya bugün buluşalım mı diyecektim aslında."

 

"Bugün mü?" Bakışlarımı Beril'e çevirdiğimde "Ne diyor?" Diye sessizce sormuştu.

 

Telefonu kulağımdan çektiğimde "Buluşalım mı diyor" demiştim ve tekrar telefonu kulağıma götürmüştüm."Derin aslında..." Beril telefonu hızlıca kulağımdan çektiğinde konuşmaya başlamıştı.

 

"Merhaba Derin ben Beril."

 

Derin'in ne söylediğini bilmiyordum; ama Beril'in konuşmalarından tahmin edebiliyordum.

 

"Almila aslında bugün müsait.Yani, buluşabilirsiniz."

 

Beril'i dürterken "tabii ki!" Demişti Beril bana bakarak."Bende gelirim."

 

"Tamamdır..." diyerek gülümsediğinde "O zaman akşam buluşuruz!" Demişti.

 

"Görüşürüz" diyerek telefonu kulağından çektiğinde bana bakmıştı.

 

"Yalnız bacağımı morarttın!" Dediğinde "her neyse akşam buluşuyoruz!" Demişti.

 

"Ya Beril, ben hiç havamda değilim aslında.

Neden böyle bir şey yaptın ki?"

 

"Almila senle Barın'ın sevgililik olayını kutlamamız gerekiyor.O yüzden de gidiyoruz."

 

"Biz sevgili değiliz!" Kaşlarımı kaldırırken "Benim için öylesiniz!" Demişti ve omuz silkerek yanımdan ayrılmıştı.

 

Kafamı iki yana sallarken "tam bir delisin!" Demiştim.

 

"Senin delin!" Diyerek bana bağırdığında gülmemek çabalamıştım.

 

 

"Burası çok güzel değil mi?" Dedi Beril bana bakarak."Mükemmel!"

 

"Evet güzelmiş." Arkamı döndüğümde peşimizden gelen korumaya bakmıştım."Hayır yani en fazla ne olabilir ki anlamıyorum!" Sinirle Beril'e baktığımda "aradan bir hafta geçti!" Demiştim."Hatta daha da fazla.Yani, ortada bir tehlike yok! Neden koruma bizimle geliyor ki?"

 

"Mert ve Barın sağ olsun!" Diyerek güldüğünde "Sen dua et on tane yok peşimizde!" Demişti.

"Sadece bir tane var o da bizden uzakta."

 

"Doğru valla! On hatta yirmi tane bile olabilirdi!"

 

Beril arkasını döndüğünde korumaya bakmıştı.

"Adı neydi bu abinin?" Derken "Muzaffer" dedim gülümseyerek."Mert'in seçimi."

 

"Şaşırdık mı?" Dedi bana bakarak."Tabii ki de hayır!"

 

Beril'e kafamı salladığımda sağa sola bakarak Derin'i aramaya başlamıştım.

 

Etrafa göz gezdirirken içki bölümünde Derin'i görmem ile Beril'le birlikte o tarafa doğru ilerlemiştik ve Derin'in yanına gelerek selam vermiştik.

 

Sandalyeyi çekerek oturduğumuzda "Hoşgeldiniz..." demişti neşeli bir sesle.

"Gelmenize çok sevindim."

 

"Hoş bulduk Derin." İçten bir ses tonuyla konuştuğumda "Bizde bizi davet etmene çok sevindik!" Demiştim.

 

"Eee ne alırsınız?" Bize bakarken "Ben kokteyl alırım" demiştim.

 

Beril'e baktığımda Beril, "Bende kokteyl alırım!" Demişti ve gülümsemişti.

 

Derin barmene içecek siparişini verip, sonra bize döndüğünde havadan sudan konuşmaya başlamıştık.

 

Kısa bir sohbet üzerine Derin bize baktığında "biliyorum çok saçma bir soru olacak ama sevgiliniz var mı?" Demişti.

 

Sorusuna şaşırsam da belli etmeden gülümsemiştim ve "hayır..." demiştim.

 

"Aslında tam da hayır değil." Beril'e bakarken yüzünden ciddi olduğu belliydi."Ortaya karışık."

 

"Nasıl yani?" Dedi Derin bize bakarak.Anlam veremediği belliydi.

 

"Yani hem var hem yok" dedi gülerek."Almila bile tam olarak ne olduğunu bilmiyor açıkcası."

 

Beril'in kurduğu cümle ile şaşkınca Beril'e baktığımda Derin çoktan gülmeye başlamıştı.

 

Kokteyli içecekler önümüze geldiğinde içmeye başladığımızda "Peki sen Beril?" Demişti Derin.

"Sevgilin var mı?"

 

"Hayır yok." Üzgün bir sesle cümlesini kurarken "Ama olmaya yakın!" Demiştim."Az kaldı yani."Gülmeye başladığımda "Ya iyiki geldiniz!"demişti Derin ikimize de bakarak."Çok iyi oldu."

 

"Peki sen?" Dedim cümlesini es geçerek.

"Sevgilin var mı?"

 

Hayır anlamında kafasını iki yana salladığında

"Maalesef..." dedi ve önündeki içki bardağını alıp bir yudum içti.

 

Ortam sessizleşmişti.

Artık kimse ne konuşacağını bilmiyor gibiydi.

 

"Ben lavaboya gidip geliyorum." Birden ayağa kalktığımda "Siz muhabbet etmeye devam edin!" Demiştim.

 

Kaçmak için mükemmel bir zamanlama olamazdı!

 

İkisine gülümseyip yanlarından uzaklaştığımda korumanın sesini duymam ile ona dönmüştüm.

 

"Almila Hanım..." diyerek yanıma geldiğinde "efendim muzaffer abi?" Demiştim.

 

"Nereye gidiyorsunuz?" Diyerek bana baktığında "üst kata" demiştim."İşim var da."

 

"Bende sizinle geleyim."

 

Gülümsediğimde "abi tuvalete kadar gidip geleceğim..." demiştim."Sen hiç zahmet etme yukarı kadar.Hem bak Beril'de burada.Sen onun yanında kal. Ya da dışarıya çık temiz bir hava al!" Gülümsediğimde hiçbir şey söylemesine bile fırsat vermeyerek hızlıca oradan uzaklaşmıştın ve üst kata çıkmıştım.

 

Merdivenlerden çıkarak tuvalete girdiğimde

aynanın karşısına geçip üstüme çeki düzen verdikten sonra yaptığım hafif makyajı tazelemiştim ve lavabodan çıkarak yürümeye başlamıştım; ama ummadığım bir şey olmuştu ve biri beni kendine doğru çekerek ağzımı kapatmıştı.

 

Beni kendine çeken kişi ağzımı kapattığında ne kadar uğraşsam da elinden kurtulamamıştım.

 

Beni geri geri sürüklemeye başladığında çoktan kimsenin olmadığı bir odaya sokup beni duvara doğru iteklemişti.Eli hala ağzımdayken bağırmamı engellemeye çalışmıştı.

 

"Sessiz ol!" Dedi sert sesi ile."Elimi ağzından çekeceğim; ama bağırmayacaksın, Tamam mı?"

 

Kafamı evet anlamında aşağı salladığımda "Korkmamalısın Almila!" Demiştim içimden."Ne olursa olsun korkmamalısın! Korksan bile bunu belli etmemelisin."

 

Kafamı sallamamla elini ağzımdan çektiğinde

"Kimsin?" Demiştim karşımda duran adama bakarak.

 

Yüzünde büyük bir şapka vardı ve yüzünün yarısı yine kapalıydı."Ne istiyorsun benden? Ya da ne istiyorsunuz?"

 

"Çok yakında her şeyi öğreneceksin Almila." Bana yaklaştığında "Sana şu anlık sadece birinin selamını getirdim..." demişti.

 

"Kimin?" Derken sesimin titremesini önlemeye çalışmıştım.

 

"Söyleyemem Almila.Yoksa, oynadığımız oyunun ne anlamı kalır değil mi?"

 

"Ne oyunundan bahsediyorsun sen!" Karşımda duran adamı ummadığı bir anda iterken yüzünü biraz da olsa görebilmiştim.

 

Tanımayayım diye gözlük takmıştı."Kimsiniz siz? Benden ne istiyorsunuz çabuk söyle!" Bağırırken "Sinirlenme..." demişti gülerek."Ama sinirde yakışıyormuş sana! Ne yalan söyleyeyim etkilenmedim değil!"

 

"Bana bak!" Parmağımı ona doğru uzatırken "Kimsiniz bilmiyorum; ama benden uzak dursanız iyi olur!" Sesim buz gibi soğuk çıktığında "Güvendiğin o insanlar bile seni almamızı engelleyemeyecek!" Demişti.

 

Barın'dan ve Mert'ten mi bahsetiyordu? Onları da mı tanıyordu?

 

"Neden bahsediyorsun?" Anlamamış gibi yaparken "Akıllı kızsın..." demişti."Sen kimden ya da kimlerden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun." Elini kaldırdığında kapıyı işaret etmişti ve "Şimdi gidebilirsin Almila..." demişti tok bir ses tonuyla."Ama yakında beni tekrardan göreceksin.Bundan emin olabilirsin."

 

"Bir daha görüşeceğimizi hiç zannetmiyorum!" Dediğimde karşımda duran şapkalı adama nefret ile bakmıştım ve kapıya ilerleyerek koşmuştum.

 

Merdivenlere ilerleyip aşağıya indiğimde Beril'e doğru koşarak hızlıca yanına gelmiştim ve tam karşısında durmuştum.

 

"Almila?" Telaşla ayağa kalktığında omuzlarımdan tutarak"Sen iyi misin?" Demişti.

"Neden ağlıyorsun?"

 

Ağlıyor muydum? Bunu bile anlamamıştım.

 

Derin'de ayağa kalktığında omuzuma dokunmuştu ve "Sen iyi misin?" Demişti.

"Gel, otur." Onunda telaşlandığı sesinden belliydi.

 

"Ben..." Ne söyleyeceğimi bilemezken "Beril ben eve gitmek istiyorum!" demiştim birden.

"Lütfen eve gidelim."

 

"Tamam kuzum gideriz" diyerek bana baktığında"Ama ilk başta ne olduğunu anlatır mısın?" Demişti sorgulayarak.

 

"Koruma nerede?" Dediğimde gözümdeki yaşları elimin tersi ile silmiştim.

 

"Dışarıda."

 

"Tamam..." dediğimde bakışlarımı yanı başımda duran Derin'e çevirmiştim."Kusura bakma gününü mahvettim; ama benim gitmem gerekiyor!" Demiştim ve mahcup bir ifade ile bakmıştım.

 

"Saçmalama Almila! Günü falan mahvetmedin.

Asıl sen benim kusuruma bakma" Bakışlarını Beril'e çevirdiğinde "Eve gidince bana haber verir misin?" Demişti.

 

"Veririm tabii ki." Beril ve bana tekrardan baktığında Beril, "hadi gidelim..." demişti ve koluma girmişti.

 

Beril ile birlikte yürümeye başladığımızda ikimiz de sessizdik.

 

Ne Beril ne de ben bir şey söylemiyorduk.

Zaten yukarıdaki durumu nasıl açıklayacağımı bile bilmiyordum.

 

Beril ile dışarı çıktıktan sonra korumaya doğru ilerlediğimizde Muzaffer Abinin yanına gelerek ona bakmıştım ve "bizi Barın'ın evine götürebilir misin?" Demiştim.

 

Muzaffer abiye bile bir şey söylememiştim.

Zaten söylesem bile o an bir şey yapamazdı.

O şapkalı adam eminim ki görünmeden buradan çekip gitmişti.

 

"Almila?" Dedi Beril."Neden Barın'lara gidiyoruz.Kötü bir şey mi oldu?"

 

"Her şeyi anlatacağım Beril" dediğimde ona dönmüştüm ve "Ama ilk başta Barın'lara gitmemiz lazım" demiştim.

 

Arabaya doğru ilerleyip kapısını açıp içine bindiğimde Beril'de binmişti ve yanıma oturmuştu.

 

Muzaffer Abi arabayı çalıştırarak sürmeye başladığında kısa bir süre içerisinde Barın'ın evine ulaşmıştık.

 

Arabada Beril ne kadar sorular sorsada hiçbirine cevap vermemiştim.

 

Muzaffer Abi arabayı durdurduğunda arabadan inmiştim ve Barın'ın evine doğru yürümeye başlamıştım.

 

Eve doğru her yaklaştığımda kapı biraz daha puslanmaya başladığında çabalayarak biraz daha yürüyüp kapıya yaklaşmıştım.

 

Zili çalarak beklemeye başladığımda o sırada Beril çoktan yanıma ulaşmıştı.

 

Kapı ziline tekrardan sürekli olarak bastığımda kapı sonunda Barın tarafından açılmıştı.

 

"Almila?" Diyerek bana şaşkınlıkla baktığında "Sizin burada ne işiniz var?" Demişti ve bakışları bu sefer Beril'e kaymıştı.

 

"Barın, ben..." dememe fırsat kalmadan önümün iyice puslanması ile gözlerim kapandığında hissettiğim tek şey kokusunu tanıdığım Barın'ın beni tutması olmuştu.

 

Bölüm sonu...

 

İçime fazla sinen bir bölüm olmadı ama umarım sizler bölümü beğenmişsinizdir. 🩷

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın lütfen. 🩷

 

Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere...

Kendinize iyi bakın.

Loading...
0%