Yeni Üyelik
24.
Bölüm

Bölüm 24: “Acı”

@aleynay0

İçinizde kaybetme korkusu varsa, hayatınıza kaybetme korkusu olan insanlar çekersiniz.

-Bülent Gardiyanoğlu-

"Kadın Olmayı Hatırlamak"

 

Gözlerimi araladığımda sabah olduğunu yüzüme vuran güneş ışığı ile anlamıştım.

 

Ayağa yavaşça kalkıp etrafa göz gezdirdiğimde Barın'ın odasında ve onun yatağında olduğumu anlamam uzun sürmemişti.

 

Bakışlarımı yanı başıma çevirdiğimde Barın'ın uyuyor olduğunu görmem ile olduğum yerde biraz kıpırdamıştım ve Barın'a doğru dönmüştüm.

 

Kafası yatak başlığına yaslıydı ve yüzü benim olduğum tarafa dönüktü.

 

Yavaş hareketler ile Barın'a doğru yaklaştığımda yüzünü incelemeye başlamıştım.

Keskin yüz hatları onu fazla çekici kılarken, dolgun dudakları ilgi çekiciydi.

 

Barın'ı izlemek bile gerçekten çok güzeldi.

Hatta, fazla güzel.

 

Elimi yavaşça kaldırıp yüzüne yerleştirdiğimde baş parmağım ile yavaşça okşamaya başlamıştım.Parmaklarım kendiliğinden dudağına değdiğinde yavaşça yaklaşarak dudaklarımı yanağına değdirmiştim ve öpmüştüm.

 

Öpmem ile uyandığında huzur bulduğum yeşil gözleri ile bana bakmıştı ve "Almila?" Diyerek telaşlı çıkan sesi ile odağına beni almıştı.

Olduğu yerden doğrulduğunda "Sen iyi misin?" Demişti.

 

"İyiyim" derken gülümsemiştim ve "Neden ki?" Demiştim.

 

"Almila, sen dün bayıldın! Hatırlamıyor musun?"

 

Barın'ın cümlesi üzerine yavaşça dün olanlar aklıma gelmeye başladığında "Almila, ne oldu orada?" Demişti ve kaşını çatarak bana bakmıştı."Seni bu kadar korkutacak ne oldu?"

 

"Barın..." Nereden başlayacağımı tam olarak bilmezken "Beril ve Mert nerede?" Demiştim.

 

"Yukarıda ki odalardan herhangi birinde uyuyorlardır büyük ihtimalle! Neden ki?"

 

"Aslında ben bu konuyu hepiniz ile konuşmak istiyorum."

 

"Peki..." dediğinde yataktan kalkmıştı ve elini bana doğru uzatarak "Hadi kalk bakalım..." demişti.

 

Uzattığı elini tuttuğumda, yataktan kalkmıştım ve Barın ile birlikte yürüyerek kapıya doğru ilerlemiştim.

 

Koridorda ilerleyip merdivenden yukarı çıktığımızda gelen sesleri duymamız ile misafirler için olduğunu anladığım oturma odasına girmiştik ve Beril ve Mert'e bakmıştık.

 

Mert ve Beril oturmuş beraber sohbet ederken, Barın ile birlikte içeri girmemiz ile ikisi de bize bakmıştı.

 

Beril koşarak yanıma gelip bana sıkıca sarıldığında "İyi misin?" Demişti.

 

Ses tonundan benim için telaşlandığını anlamıştım.

 

Sorusuna cevap vermezken ona sıkıca sarılmıştım ve görmese bile gülümsemiştim.

 

Ben bile iyi olup olmadığımı bilmiyordum.

Beril'e bunun cevabını nasıl verebilirdim ki?

 

Beril benden uzaklaştığında "Benim sizinle bir şey konuşmam gerekiyor..." demiştim ve odada olan herkese göz gezdirmiştim.

 

Sesimde oluşan ciddiyet önemli bir şey olduğunu açıkça belli ederken, "Bir şey olmuş!"dedi Beril bana bakarak."Dün bir şeyler olduğunu tahmin etmiştim zaten! Ne oldu?"

 

"Beril, otur lütfen." Kafamı çevirip Barın'a baktığımda "Hepiniz oturun..." demiştim.

"Lütfen."

 

"Yenge, ciddi bir konu sanırım." Mert dikkatlice bana baktığında "Evet Mert..." demiştim düz bir sesle."Maalesef ciddi bir konu."

 

Beril, Mert'in yanına geçip oturduğunda Barın'da tekli koltuğa geçip oturmuştu ve direk bana bakmıştı.

 

Hepsinin odağında olmam beni gerse de merak dolu gözler ile bana baktıkları için artık konuşma kararı almıştım.

 

"Dün Beril'le arkadaşımızla buluşmak için klübe gitmiştik." Cümleye en başından başlamak bana daha mantıklı gelirken devam etmiştim.

"Sonra tuvalete gitmek için kızlardan ayrıldım.

İşte kızların yanına dönmek için tam giderken biri ellerini ağzıma götürüp gitmemi ve bağırmamı engelledi!" Gözlerimi Barın'a değdirdiğimde bakışlarım ellerine kaymıştı.

 

Ellerini sıkarken, kaşları çatık bir şekilde beni dinlemeye devam etmişti.

 

"Sonra..." dediğimde ellerim ile oynamaya başlamıştım."Beni bir odaya götürdü.Ellerini ağzımdan çekti ve bağırmamam gerektiğini söyledi."

 

Sesim sona doğru çatallı çıkarken "Ona kim olduğunu sordum..." demiştim ve derin bir nefes almıştım."Sana birinin selamını getirdim dedi." Barın anlamayan bakışlar ile beni izlemeye devam ettiğinde gözlerim Beril'i ve Mert'i bulmuştu.

 

Beril, Mert'in elini tutarken korku dolu bakışlar ile bana bakmıştı.Mert ise bir bana bir de Barın'a bakarak ifadesiz kalmıştı.

 

"Her şeyi yakında öğreneceksin dedi bana."

 

"Kimin?" Dedi Barın sert bir ses tonu ile."Kimin selamını getirmiş Almila?" Sinirden olduğu yerde soluduğunda "Bilmiyorum..." demiştim ve kafamı sağa sola sallamıştım."Bilmiyorum Barın, söylemedi!" Kendimi kontrol edemeyerek birden ağlamaya başladığımda "Oyun oynuyorlar Barın!" Demiştim."Oyun oynuyorlar! Ne oyunu bilmiyorum; ama beni tekrardan göreceğini söyledi."

 

Barın oturduğu yerden hızlıca kalktığında yanıma gelmişti ve beni kolumdan tutup kendine çekerek yüzümü göğsüne bastırmıştı.

 

"Barın..." sesim kısık çıkarken elimi kaldırmıştım ve geniş sırtına yerleştirerek sımsıkı sarılmıştım."Lütfen beni bırakma..."dediğimde "Beni ne olursa olsun alacağını söyledi!" Demiştim ve kafamı iyice Barın'ın sıcak göğsüne gömmüştüm."O.... O güvendiğin insanlar bile seni almamızı engelleyemeyecek dedi bana!"

 

Barın'a daha sıkı sarıldığımda elleri beni iyice sarmalamıştı.Bana huzurlu gelen kokusunu içime çektiğimde "Beni bırakmayacaksın değil mi?" Demiştim.

 

Eli bir an olsun gevşemezken

"Asla!" Demişti güven veren sesiyle.

"Sana söz veriyorum güzelim.Seni asla bırakmayacağım." Kafasını kaldırdığında dudaklarını saçıma bastırmıştı ve öperek geri çekilmiştim."Seni alamayacaklar, seni asla benden alamayacaklar."

 

"Barın..." Mert ayağa kalkıp yanımıza geldiğinde "Kızları güvenli bir yere götürmemiz gerekiyor!" Demişti."Ayrıca daha fazla koruma lazım."

 

Barın ellerini belimden çekerken benden uzaklaşmıştı ve tamamen Mert'e bakmıştı.

 

Mert'e doğru yürüdüğünde tam önünde durmuştu ve "En güvendiğin ve en iyi olduğunu düşündüğün korumaları buraya çağırıyorsun Mert!" Demişti sinirle."Onları bugün burada istiyorum."

 

"Tamam..." dediğinde kafasını sallamıştı.

 

"Ayrıca kızlar için en güvenli yer şu an bizim yanımız.Burada kalacaklar, bizimle birlikte!Ayrıca Ece'yi de yanımıza alalım Mert.Bu adamları tanımıyoruz.Ne yapacaklarını kestirene kadar kızları güvende tutmalıyız.

Eğer, Almila'ya ulaşamazlarsa kızları kullanabilirler."

 

"Haklısın Barın..." dediğinde "Ben Ece'yi alıp gelirim o zaman." Bana ve Beril'e baktığında "Ondan sonra da korumaları getiririm" demişti.

 

Arkasını döndüğünde Beril'in yanına doğru ilerleyerek önünde diz çökmüştü.

 

Bakışlarım Beril'e kaydığında ağladığını görmüştüm.Büyük ihtimalle korkudan dolayı ağlıyordu.

 

Mert ilk başta Beril'in göz yaşlarını sildiğinde daha sonra ise Beril'in ellerini tutarak dudaklarına götürmüştü ve öpmüştü.

 

Bu manzara ile gözümden yaşlar düşerken istemsizce gülümsemiştim."Korkma..." dediğinde Beril'in ellerini bu sefer avuçları arasına almıştı."Ben buradayım." Bize döndüğünde "Biz buradayız!" Demişti."Size hiçbir şey olmayacak."

 

"Biliyorum Mert." Beril'in yüzünde buruk bir tebessüm oluştuğunda gözleri bu sefer beni bulmuştu."Almila'ya bir şey olmasın bu benim için yeterli.Artık bu adamlar kimse Almila'yı istiyorlar Mert.Onu bizden almak istiyorlar." Kafasını iki yana salladığında "Buna izin veremeyiz!" Demişti."Buna izin veremem!"

 

Gözümden yaşlar bir bir akarken Beril'in yanına hızlıca gitmiştim ve koltuğa oturup Beril'i kendime doğru çekip sıkıca sarılmıştım.

 

"Hiçbirimize bir şey olamayacak Beril! Ne Barın ne de Mert buna izin vermeyecek."

 

Cümlelerimi kendimden emin olarak kurarken "Ayrıca sana söz veriyorum bana bir şey olmayacak!" Demiştim ve gülümsemiştim.

Beril'den ayrıldığımda burnunu sıkmıştım ve "Sana da olmayacak..." diyerek Beril'i güldürmeye çalışmıştım."Ben buna izin vermeyeceğim." Durup derin bir nefes aldığımda "Tamam bu kadar ağlamak yeter!" Demiştim."Şimdi odaklanmamız lazım."

 

"Neye?" Barın bana bakarken kafamı kaldırıp yüzüne şaşkınca bakmıştım."Konuya Barın..."dediğimde "Neye olacak başka!" Demiştim.

 

"Sizin odaklanmanız gereken bir konu yok Almila! Her şeyi biz ayarlayacağız zaten.Siz rahat olun yeter."

 

"Peki" dediğimde Beril'in yanındaki koltuğa iyice yerleşerek oturmuştum.

 

Mert bize bakarak Barın'a dönmüştü ve "Barın o zaman ben gidiyorum" demişti.

 

Barın "Tamam Mert" diyerek kafasını salladığında "Eğer bir şey olursa ya da görürsen bana haber ver!" Demişti.

 

Mert, Barın'ı onaylamak için kafasını salladığında son kez Beril'e ve bana bakmıştı ve odadan çıkıp gitmişti.

 

Barın ise cebindeki telefonu eline alarak odadan çıkmıştı.

 

Beril'e baktığımda sırtını koltuğa uzatmıştı ve gözlerini kapatmıştı.Bende ayaklarımı yukarı kaldırdığımda, Beril'in bacağına kafamı koyarak ellerimi yüzümün altına yerleştirmiştim ve "Her şey iyice garipleşmeye başladı..."diyerek gülümsemeye başlamıştım.

 

"Neden?" Dediğinde sesi sakindi.

 

Ellerimi yüzümden çekip sırt üstü yattığımda kafamı geriye doğru kaldırıp Beril'e bakmıştım.

 

"Kaçırıldığım bu evde bir gün saklanacağım aklıma gelmezdi de ondan!" Tekrardan güldüğümde "Düşünsene Beril..." demiştim heyecanımı durduramazken."Kaçırılıyorsun ve sonra kaçırıldığın o evden plan kurarak kurtulmayı umuyorsun.Sonra ise kendi rızan ile kalıp, saklanıyorsun.Birine anlatsam kesin güler ."

 

"Şu an bana bile anlatınca garip geldi." Beril'de benim gibi güldüğünde "Ağlanacak halimize gülüyoruz Almila!" Demişti."Biliyorsun değil mi ?"

 

"Biliyorum!" Dediğimde "Bazen düşünüyorum..." demiştim ve cümleme devam etmiştim."Neden durup dururken hayatım böyle oldu diye.Sonra diyorum ki böyle olmasaydı belki de Barın ile bu kadar yakın olamazdık."

 

Ayağa kalktığımda saçlarımı geriye atarak Beril'e bakmıştım."En çok neden korkuyorum biliyor musun?" Diye soru yönelttiğimde Beril, bana doğru dönmüştü ve "Neden korkuyorsun?" Demişti.

 

"Size bir şey olmasından! Benim yüzümden size zarar gelmesinden korkuyorum Beril! Hemde delicesine korkuyorum ve bu korkunun önüne geçemiyorum!"

 

Gözlerim dolmaya başladığında "Eğer benim yüzümden size bir şey olursa kendimi asla..."

 

Beril cümlemi tamamlamama izin vermezken "Sakın!" Demişti.Kafasını iki yana salladığında bana doğru uzanarak sarılmıştı ve "Sakın böyle bir şey söyleme Almila!" Demişti sinirle bir şekilde."Ne bize ne de sana bir şey olmayacak!" Benden ayrıldığında gözümden düşen yaşları elinin tersi ile silmişti ve "Ağlama sakın!" Diyerek beni ciddi ciddi uyarmıştı.

 

"Sende ağlama o zaman!" Dediğimde bende elimle Beril'in yanaklarındaki göz yaşları silmiştim."Neyse..." diyerek birden ayağa kalktığımda, "Benim sakinleşmem için sıcak bir duşa ihtiyacım var sanırım" demiştim."Banyo yapar sonra da bir şeyler hazırlarız olur mu?"

 

Kafasını olur anlamında salladığında Beril'e gülümseyerek oturma odasından çıkmıştım ve merdivenlerden inerek koridorda ilerlemiştim.

 

Önceden olan odamın önüne gelip durduğumda gülümseyerek kapısını açıp içeri girmiştim ve göz gezdirmiştim.

 

Yatağıma ilerleyerek oturduğumda etrafa göz gezdirirken istemsizce gözlerim dolmuştu.

 

Kafamı sol tarafa çevirip yastığı elime aldığımda yan bir şekilde koyarak uzanmıştım.

"Hatırlıyor musun?" Diyerek odada göz gezdirdiğimde "Beni sakın unutma demiştim sana.Hatta Barın'a da unutturma demiştim!"Gülümsediğimde "Barın'a beni unutturmadığın için teşekkür ederim..." delirmiş gibi oda ile konuştuğumda gülmemeye çalışmıştım.

 

Kafamı yastığa iyice gömdüğümde gözlerimi kapatmıştım ve dinlenmeye çalışmıştım.

Gözlerimi kapatmam ile kapı çaldığında gözlerimi aralamıştım ve ayağa kalkarken "girebilirsin..." demiştim.

 

Gözlerimi kapıya diktiğimde gelen kişiyi görmem ile heyecanlanmıştım.

 

"Müsait misin?" Dedi Barın içeri girerken.

 

"Müsaitim, gelsene." Yatakta biraz ileri kaydığımda Barın'a oturması için yer açmıştım.

 

"Daha iyi misin?" Diyerek gözlerini üzerimde gezdirdiğinde "Yalan konuşmayacağım..."

demiştim ve Barın'ın yeşil gözlerine bakmıştım."İyi değilim.İyi olmaya çalışıyorum; ama olamıyorum."

 

Barın yatağa oturduğunda bana yaklaşmıştı ve ellerini belime yerleştirerek beni kolları arasına alıp sarılmıştı.

 

"Şimdi nasılsın?" Dediğinde sesi kısıktı.Yüzünü saçlarıma gömüp, içine çektiğinde "iyiyim..." demiştim ve ellerimi Barın'ın sırtına yerleştirip "çok daha iyiyim." Demiştim.

 

Barın'dan ayrıldığımda gözlerine bakmıştım ve "İyi ki yanımdasın Barın..." demiştim düşüncelerimi dile getirerek.Ellerimi kaldırıp yeni çıkmaya başlayan sakallarında gezdirdiğimde "İyi ki tanımışım seni..." Yavaşça yaklaştığımda yanağına küçük bir öpücük kondurmuştum ve sonra ise dudaklarımı kulak kısmına götürüp durmuştum."Seni tanıdığım için çok şanslıyım." Sesim fazlasıysa kısık çıkarken gerilmişti ama hızlıca kendini toparlamıştı.

 

Barın'da benim gibi kafasını kaldırdığında dudaklarını kulak kısmıma getirmişti ve "Kim şanslı o biraz tartışılır..." demişti.Durduğunda "ama yine de benim kadar şanslı olamazsın!" Dudaklarını kulak kısmımdan uzaklaştırarak alnını alnıma değdirdiğinde gülümsemişti.

 

Gülümsemesi ile benimde dudaklarımda bir tebessüm oluştuğunda ellerimi kaldırıp yüzüne götürmüştüm ve okşamıştım.

 

Barın'ın dudakları yanağını okşamam ile ilk başta yanağımda gezindiğinde daha sonra ise yavaşça dudaklarıma kaymıştı.

 

Dudaklarını dudaklarıma değdirdiğinde tam üstünde durmuştu ve hiçbir bir yapmayarak beklemişti.

 

Ne öpmüştü ne de geri çekilmişti.Tam dudaklarımın üstünde hareketsiz bir şekilde durmuştu.Nefes alışverişi hızlanmaya başladığında dudaklarıma değen sıcak nefesi benimde nefes alışverişimi düzensizleştirmişti.

 

Kafamı hafifçe yukarı kaldırdığımda dudaklarını dudaklarımın arasına almıştım ve yavaş, sıcak bir öpücük kondurarak geri çekilmiştim.

 

"Benim banyo yapmam gerekiyor." Cümlem üzerine güldüğünde "Kıyafet..." demiştim birden konuşma gereği duyarak.Kesik kesik aldığım nefeste kısık bir sesle konuştuğumda "Kıyafet için söylemiştim..." demiştim.

 

"Başka bir şey anlamamıştım ki zaten." Utansam bile bunu belli etmemeye çalışmıştım.Yüzünü yüzümden uzaklaştırdığında tekrardan baş döndürücü bir şekilde gülmeye başlamıştı ve göz kırparak "Sen ne anladın ki?" Demişti.

 

"Hiç..." diyerek bakışlarımı kaçırdığımda "Hiçbir şey anlamadım!" Demiştim ve Barın'a bakmaya çalışmıştım.

 

"Ama eğer istersen..."

 

"Hayır!" Birden kurduğum cümle üzerine "İstediğim bir şey yok!" Demiştim.

"Yani, istediğim bu değil!" İyice utandığımda Barın'ın bunu bilerekten yaptığını anlamıştım.

 

Bilerek üstüme geliyordu ve bundan zevk alıyordu.

 

"Kıyafet işini ben hallettim." Gülmesini durdurduğunda "Oturma odasından çıktıktan sonra eşyalarınızı almaları için bir kaç adam gönderdim!" Demişti."Birazdan gelirler sanırım."

 

"Teşekkür ederim."

 

"Ne için?"

 

"Her şey için." Yeşil gözlerine baktığımda "Bizi koruduğun için, yanımızda olduğun için..."

 

"Senin için her şeyi yaparım Almila.Bunu asla unutma."

 

"Unutmama fırsat vermezsin ki."

 

Cümlemi bitirmem üzerine kapı çaldığında içeri bavulumla birlikte Ece girmişti."Merhaba Almila Abla..." diyerek gülümsediğinde içeri tamamen girmişti ve yanıma gelmişti.

 

"Merhaba..." dediğimde ayağa kalkarak Ece'ye yaklaşıp sarılmıştım ve "Nasılsın?" Demiştim sıcak bir ses tonuyla.

 

"İyiyim Almila Abla, sen nasılsın?" Ece'den ayrıldığımda o da benim gibi gülümsemişti."İyi sayılır..." dediğimde "Mert Abi'm bana olanları anlattı.Çok üzüldüm Almila Abla; ama sen üzülme olur mu? Barın Abi'm seni çok seviyor.

Bu yüzden de o seni korur."

 

Bakışlarım Barın'ı bulurken bana baktığını görmüştüm.

 

Ece'nin söylediği şeyi duyduğuna emindim; ama tepki vermemişti ya da bir şey söylememişti.

 

Barın'la aramızda olan bu garip durumun adını bende bilmiyordum.Bu konuyu hiç Barın ile konuşmamıştık.

 

Hoş gerçi fırsatımız bile olmamıştı!

 

'Biz seninle neyiz?'

 

Bu soruyu sormamıştım.Daha doğrusu soramamıştım.

 

Aramızda olan bu bağın, bu duygunun bir adı olmasa da özeldi ve güzeldi.

 

Biz, biz olduğumuz için güzeldik.

Böyle iyiydik.

 

"Ece." Barın gözlerini gözlerimden çekip Ece'ye sabitlediğinde "Sen Beril Abla'nın yanına çık bakalım!" Demişti uyarır bir tonda."Ben de birazdan geleceğim."

 

"Tamam Barın Abi." Ece gözlerini Barın'dan kaçırdığında bana bakmıştı ve gülümseyerek "Görüşürüz Almila Abla..." demişti.

 

"Görüşürüz..." dediğimde Ece odadan çıkmıştı.

 

Ortam sessizleşirken Barın yanıma gelmişti ve bavulu alarak yatağımın üstüne koymuştu."Ben Mert'e bakacağım." Tam yanımdan geçecekken elinden tuttuğumda bana bakmasını sağlamıştım.

 

"Sana bir şey sormak istiyorum." Ne zamandır sormak istediğim soruyu şu an korkmadan soracaktım.

 

Cesaretimi toplayarak Barın'ın önüne geçtiğimde tam karşısında durmuştum ve "Eve saldırı düzenlendiği gün..." demiştim."Mert benim için çok korktuğunu söylemişti.Neden diye sorduğumda da bunu sana sormamın daha uygun olduğunu dile getirdi.Neden Barın?" Gözlerimi kaçırmadan Barın'a baktığımda "O gün neden benim için o kadar çok korktun?" Demiştim.

 

Elini kaldırıp yanağıma yerleştirdiğinde "Bu konuları sonraya bıraksak olur mu?" Demişti.

"Ama sana sadece şunu söyleyebilirim ki sen nedenini çok iyi biliyorsun.Düşünsen bulursun diyeceğim ama..." kafasını iki yana salladığında

"Bunu düşünmene gerek bile yok!" Demişti ve elini yüzümden çekerek benden uzaklaşmıştı.

 

Kapıya doğru ilerleyip odadan çıktığında yatağıma ilerleyip oturmuştum ve dediği cümleyi düşünmüştüm.

 

Barın'ın da söylediği gibi düşünmeme gerek bile yoktu aslında.Çünkü, Barın'ın bana olan bu tavrını anlayabiliyordum, gözlerinde görebiliyordum, yanımda olduğu zaman bunu hissedebiliyordum ve en önemlisi kalbinin atışını duyabiliyordum.

 

Kafamı yana çevirip bavulumu biraz kendime doğru çektiğimde fermuarını açarak içeriden banyo için ihtiyacım olan kıyafetleri almıştım.

 

Banyo yapmanın bana kesinlikle iyi geleceğini biliyordum.

 

 

"Bu mükemmel koku da ne?" Mutfaktan içeri girerken bakışlarım Beril'i bulmuştu.

 

"Kahvaltı hazırladık!" Beril elindeki ekmek sepetini gösterdiğinde bakışlarımı yan tarafa çevirmiştim ve Mert'e bakmıştım.

 

"Siz ikiniz..." mutfaktan içeri tamamen girdiğimde elimi uzatarak ikisini işaret etmiştim ve "Kahvaltı mı hazırladınız?" Diyerek sırıtmıştım.

 

"Evet..." dedi Beril Mert'e bakarak."Yani, biz çok açıkmıştık.O yüzden ise dedik ki bari beraber hazırlayalım."

 

İkisine bakarak gülümsediğimde sofraya doğru gelerek dilimledikleri salatalıklardan bir dilim alarak ağzıma atmıştım."Siz ikiniz varya...."dediğimde göz kırpmıştım ve "Mükemmel bir ikili oldunuz!" Demiştim.

 

"Abartmasan mı acaba?" Dedi Beril dişlerinin arasından.Omuz silkerken gülümseyerek ilk bana sonra ise Mert'e bakmıştı.

 

Mert, "Yenge sen şey mi yapsan acaba?" Ne der gibi kafamı salladığımda "Barın'ı ve Ece'yi mi çağırsan acaba?" Demişti."Ya da sen sadece Barın'ı çağır ben Ece'yi çağırırım."

 

"Tamam..." dediğimde "Ben şey yapayım, Barın'ı çağırayım!" İkisine sinsice baktığımda sırtımı onlara dönerek mutfaktan çıkmıştım.

 

Koridorda ilerleyip Barın'ın odasına doğru ilerlediğimde kapıyı çalma gereği duymadan içeri girmiştim.

 

Bakışlarım direk yatağa oturmuş telefonuna bakarak önündeki deftere bir şeyler çiziyor olan Barın'ı bulduğunda "Barın?" Demiştim ve tamamen içeri girerek kapıyı kapatmıştım."Sen ne çiziyorsun öyle?" Dediğimde "Hiçbir şey!" Demişti ve elindeki defteri hızlıca kapatmıştı.

 

"Sen..." diyerek ona doğru ilerlediğimde "Bir şey mi saklıyorsun?" Demiştim ve merakla deftere bakmıştım.

 

"Hayır." Yataktan kalktığında yanıma gelmişti ve "Önemli bir şey değil!" Demişti."Öyle iş ile ilgili bir şeyler karalıyordum."

 

"İş ile ilgili?" Yatağın üstündeki deftere tekrardan baktığımda "Evet hanımefendi iş için!" Diyerek dikkatlice bana bakmıştı.

 

"Ne bakıyorsun ya?" Dediğimde "sen neden geldin?" Demişti ima ile sırıtarak.

 

"Kahvaltı için tabii ki! Biliyor musun Beril ve Mert birlikte kahvaltı hazırlamış! Bak altını çizdim! Dikkatini çekerim o yüzden!" Güldüğümde "Birlikte..."

 

"Sen zaten hep dikkatimi çekiyorsun Almila." Cümlemi bitirmeden kurduğu cümle ile durduğumda "bizi bekliyorlar!" Demiştim birden.

 

Gülümsediğinde "ne demiştin sen demin?"

 

"Ne dedim ki?"

 

"Mert ve Beril... Kahvaltı mı hazırlamış?"

 

"Evet!" Diyerek sırıttığımda "Ben biliyordum bunlarda bir şeyler olduğunu! Belli etmiyorlar; ama ben anlıyorum.Zaten anlamamak içinde salak falan olmak lazım herhalde!"

 

"Anladığın başka bir şey daha var mı Almila?" Bana yaklaştığında yüzünü yüzüme yaklanlaştırmıştı ve durmuştu.

 

"Ne gibi?" Yutkunduğumda "Anlamışsın..."demişti ve yüzünü yüzümden çekerek odadan çıkmıştı.

 

Barın'ın peşinden hemen bende odadan çıktığımda mutfağa girerek masaya doğru ilerlemiştim.

 

Herkes masada oturmuştu ve benim gelmemi beklemişti.

 

Barın'ın yanına geçip oturduğumda çatalımı alarak kahvaltımı yapmaya başlamıştım.

 

"Abi?" Ece Mert'e bakarken Mert çatalı ağzına götürmüştü ve Ece'ye göz kırparak "söyle!" Demişti.

 

"Şimdi siz beni buraya getirdiniz; ama bugün benim üniversitede önemli bir final sınavım var.Eee biz koruma altındayız! Ben sınava nasıl gideceğim şimdi?"

 

"Gitmeyeceksin Ece." Mert kahvaltısını yapmaya devam ederken ciddi olup olmadığını anlamak için Mert'e dönmüştüm.

 

Dayanamayıp "Saçmalama Mert!" Dediğimde "Kızın önemli bir sınavı varmış!" Demiştim."Ne demek gitmeyeceksin?"

 

"Haklı Almila." Barın bana baktığında

"Tehlikedesiniz!" Demişti düz bir ses tonuyla."Bu yüzden de gitmeyecek."

 

"Barın, tehlike de olan benim, kızlar değil.Kızın önemli bir sınavı var ve bu yüzden de gitmesi gerek.Eğer sınavına gidemezse kendimi çok kötü hissederim." Mert'e döndüğümde "Lütfen Mert..." demiştim."Ece'yi sınavına sen götür.

Hem sen yanında olursan bir şey olmaz ki.Biz zaten Beril ile buradayız.Dışarıda da bir dünya koruma var." Bu sefer de Barın'a döndüğümde "Barın var..." demiştim."O varken bize bir şey olmaz!"

 

Mert cümlem üzerine Barın'a baktığında onay beklemişti.

 

Barın onay vermiş olacak ki Mert Ece'ye dönmüştü ve gülümseyerek "tamam cadı!" Demişti."Gidelim bakalım!"

 

Ece sevincini saklayamazken bana bakarak "teşekkür ederim Almila Abla!" Demişti ve öpücük atmıştı.

 

"Rica ederim..." dediğimde kafamı yan tarafa çevirerek Barın'a bakmıştım.O da benim gibi kafasını çevirdiğinde bana bakmıştı ve beni süzmüştü.Barın'ın bana bakması ile kafamı tekrardan önüme çevirdiğimde kahvaltımı yapmaya devam etmiştim ve edilen sohbete karışmıştım.

 

 

Mert ve Ece kahvaltılarını yaptıktan sonra gitmişlerdi.

 

Neredeyse on beş dakika olmuştu.Ben ise Beril ile birlikte kahvaltı masasında oturmuş telefon ile ilgileniyorduk.

 

"Of!" Telefonu elimden masaya bıraktığımda Beril'e bakmıştım ve "Ben çok sıkıldım ya!" Demiştim."Ne yapsak film falan mı izlesek acaba?"

 

"Olur." Telefonu ile oynamaya devam ederken "İzleriz de..." demişti ve bana bakmıştı."Barın nerede?" Sırıtmaya başladığında "Hayır belki onla izlemek istersin diye sorayım dedim."

 

"Her şeyi Barın'a bağlamak zorunda mısın acaba?" Koluna vururken "Ayrıca Barın'ı bahane etme lütfen!" Demiştim ve burun kıvırırken "İzlemek istemiyorsan söyle yani!" Demiştim.

Ellerimi masaya koyup sırıtarak Beril'e baktığımda "Yoksa, Mert ile mi izlemek istiyorsun?"

 

"Ne alakası var canım!"

 

"Beril, yapma lütfen ya! Aranızda olan şeyi görebiliyorum."

 

"Of tamam ya!" Telefonu elinden bırakıp bana baktığında "Yani aramızda bir şey var; ama sevgili değiliz.Yani, flört gibi bir şeyiz sanırım."

 

"Sanırım mı? Beril'cim dışarıdan sevgili gibi duruyorsunuz.Hatta sana bir şey söyleyeyim mi?" Beril'e doğru yaklaştığımda kısık sesle konuşmuştum ve "gibisi fazla!" Demiştim.

 

"Yaa!"

 

Mutluluğu gözlerinden okunurken "Mert çok iyi biri Beril..." demiştim."Sana da çok değer veriyor! İnanıyorum ben.Siz gerçekten çok mutlu olacaksınız."

 

"Sizde..." dediğinde "ne bizde?" Demiştim ve Beril'e bakmıştım.Beril göz devirirken "Barın ile çok mutlu olacaksınız!" Demişti.

 

Tam bir şey söyleyecektim ki Barın'ın içeriden gelen sesini duymam ile sandalyeden kalkarak hızlıca içeri gitmiştim.

 

"Ne dediğini kulağın duyuyor mu senin Mert?"

Barın bağırırken yüzündeki öfkeyi gördüğümde bir adım geri gitmiştim ve "Ne demek yanıyor?" Cümlesi ile donup kalmıştım.

 

Yanan şey neydi?

 

"Mert!" Dedi Barın öfke ile."Orayı ben ve babamdan başka hiçkimse bilmiyordu.Bu nasıl olur? Böyle bir şey olması imkansız!"

 

"Ne oluyor Almila?" Beril kolumdan tuttuğunda bana doğru yaklaşmıştı.

 

"Bilmiyorum..." diyerek kafamı iki yana salladığımda "hiçbir fikrim yok!" Demiştim.

 

"Ben böyle işi sikeyim!" Telefonu kapatarak yere fırlattığında Beril ile birlikte bir adım geri gitmiştik.

 

Kafamı yere eğdiğimde paramparça olmuş telefona bakmıştım.

 

Bakışlarımı Barın'ı bulurken koltuğa oturduğunu ve düşünceliydi şekilde yere baktığını gördüğümde kafamı Beril'e çevirmiştim bir şey olmadığını belli etmek adına gülümsemiştim.

 

Beril'in kolumu tutan elleri gevşediğinde "git" demişti sessizce Barın'ı göstererek.

 

Kafamı sallayıp önüme döndüğümde Beril odadan çıkarken yavaş haraketler ile bende Barın'a yaklaşmıştım.

 

Yanına oturup elimi dizine yerleştirdiğimde yeşil gözleri beni bulmuştu.

 

Gözlerinden acı çektiğini anlamıştım.Bana bakarken gülümseyen gözlerinde bu sefer acı bir hüzün vardı.

 

"Anlatmak ister misin?"

 

"Almila..." bana döndüğünde "Anlatacağım; ama şu an değil..." demişti."Döndükten sonra." Ayağa kalktığında elimden tutarak beni de kaldırmıştı."Benim şu an gitmem gerekiyor; ama sana söz veriyorum geldiğimde anlatacağım."

 

"Tamam" diyerek kafamı salladığımda

"Bekleyeceğim..." demiştim.

 

"Mert birazdan Ece'yi de alıp yanınıza gelecek tamam mı? Onlar gelene kadar sakın dışarı çıkmayın.Dışarı da zaten korumalar var." Elimi kaldırıp dudaklarına götürüp öptüğünde

"Korkmayın tamam mı?" Demişti.

 

"Barın, biz burada güvendeyiz.Bize hiçbir şey olmaz! Sen git." Yaklaşıp kollarımı Barın'a doladığımda "Seni burada bekleyeceğim.

Gelene kadar buradayım." Gülümsediğimde "hatta geldiğinde ilk benim yüzümü göreceksin tamam mı?" Demiştim.

 

Benden ayrıldığında dudaklarını yanağıma değdirerek küçük bir öpücük kondurmuştu.

"O zaman döndüğümde beni çok güzel bir manzara karşılayacak." Benden ayrıldığında "dönmek için şimdiden sabırsızlanıyorum!" Demişti ve gözlerime bakarak odadan çıkıp gitmişti.

 

Barın'ı ilk defa böyle görüyordum.Gözlerinde hem öfke vardı hem de acı.

 

Barın'ın böyle olması beni de mahvetmişti.

Kalbim acımıştı.

 

Kafamı cama doğru çevirerek o tarafa doğru ilerlediğimde pencerenin kenarına oturarak dışarı seyretmeye başlamıştım.

 

Bakışlarımı aşağıya indirip korumalara baktığımda ses gelmesi ile kafamı sesin geldiği yöne çevirmiştim.

 

Beril elinde iki kupa ile yanıma geldiğinde o da benim gibi pencerenin kenarına oturarak elindeki kupayı bana uzatmıştı.

 

"Teşekkür ederim..." diyerek kahve olan kupayı ağzıma götürüp içtiğimde "Barın ile konuşabildin mi?" Demişti."Çok sinirli görünüyordu."

 

"Yani, pek sayılmaz aslında." Elimdeki kupayı dizlerime indirdiğimde elim ile daireler çizmeye başlamıştım."Eve gelince anlatacağını söyledi." Kafamı kaldırıp Beril'e baktığımda "Onu bu kadar sinirlendiren ve üzen şey ne çok merak ediyorum..." demiştim.

 

"Bilmiyorum; ama önemli bir şey olmalı.

Hatta, belki de özel."

 

"Belki de..." dediğimde kahveden tekrardan bir yudum almıştım.Kafamı Beril'in çalan telefonu ile o yöne döndürdüğümde "kim arıyor?" Demiştim merakla.

 

"Mert..." dediğinde telefonu açmıştı ve kulağına götürmüştü."Efendim?" Diyerek konuşmaya başladığında istemsizce Beril'i incelemiştim.

 

Mert'le telefonla konuşurken bile yüzündeki mutluluk hep aynı oluyordu.Sanki, karşısındaymış gibi.

 

"Tamam..." diyerek bana baktığında "Biz zaten evdeyiz Almila ile dışarı falan da çıkmıyoruz" demişti."Bekliyoruz sizi yani." Mert'in ne dediğini duyamıyordum; ama Beril'in konuşmalarından az çok tahmin edebiliyordum.

 

"Tamam, bende öpüyorum..." Beril cümlesini tamamlayamadan gelen silah sesi ile elimdeki kupayı düşürdüğümde "Beril yana çekil!" Diyerek kenara çekilmiştim ve yere eğilmiştim.

 

Benden hemen sonra Beril'inde elindeki kupa yere düştüğünde, kupa hariçinde bir şey daha olmuştu.

 

Kupanın yere düşmesi ile Beril'in bedeni de yere düşmüştü.

 

Beril'i yerde kanlar içinde yatarken görmem ile "hayır!" Diye bağırdığımda yere dizlerimin üzerine çökmüştüm ve Beril'in kafasını dizlerime koyarak "Beril!" Demiştim korku ile.

"Beril uyan!"

 

Göz yaşlarıma engel olamazken dışarıdan gelen silah seslerinin iyice yükselmesi ile bağırarak biraz daha aşağıya eğilmiştim ve "Beril!" Demiştim tekrardan.

 

Dizlerimin üzerinde gözleri kapalı bir şekilde yatan Beril'e baktığımda Beril'in yanında olan telefondan Mert'in sesini duymam ile silah seslerini umursamadan eğilip elime hızlı bir şekilde telefonu almıştım ve kulağıma götürmüştüm.

 

"Mert!" Hıçkırarak ağlamaya başladığımda elimim titremesini bile umursamadan "Mert..." demiştim tekrardan."Beril..."

 

"Almila?" Sesi korkuyu iliklerime kadar hissetmemi sağlayacak şekilde çıktığında "Ne oluyor orada?" Demişti."Beril'e noldu?"

 

"Mert, Beril vuruldu!" Ağlarken "Vuruldu..."demiştim zar zor konuşarak.

 

"Ne demek vuruldu Almila! Allah kahretsin! Ne oluyor orada?"

 

"Bilmiyorum Mert! Dışarıdan silah sesleri geliyor." Tekrardan silah sesinin gelmesi ve kapının hızlıca açılması ile bağırarak telefonu elimden düşürdüğümde Beril'in kafasına dikkat ederek geriye doğru gitmiştim ve kafamı hızlıca yukarı kaldırmıştım.

 

Gelen kişiyi görmem ile korkudan yutkunamadığımı hissettiğimde Beril'i tutup bir adım geriye gitmiştim.

 

Sırtımın duvara yaslanması ile durmak zorunda kaldığımda "Yapma ama Almila!" Demişti şapkalı adam yanıma doğru gelerek.

"Görmüyor musun? Kaçabileceğin hiçbir yer yok!" Gülerek bize doğru yaklaştığında dizlerinin üzerine çökerek elindeki silahı Beril'e tutmuştu.

 

"Sakın!" Diyerek bağırdığımda "Sakın ona bir şey yapma!" Demiştim."Lütfen ona bir şey yapma!"

 

Uzağımda kalan telefondan Mert'in bağırdığını duyduğumda hiçbir şey yapamadığım için kendimden nefret etmiştim.

 

"Merak etme..." diyerek elini Beril'in yüzünde gezdirdiğinde "Arkadaşına bir şey yapmayacağım" demişti.Elini Beril'in silah ile vurulduğu omzuna götürdüğünde "Merak etme..." diyerek bana bakmıştı tekrardan.

"Kalbine getirmedim kurşunu.Yani, arkadaşın yaşayacak."

 

Tam karşımda bize alaycı bir ifade ile bakan adamın söylediği cümleye ne kadar mutlu olsam da bunu belli edememiştim."Ne istiyorsun?" Diyerek bağırdığımda "Ne istiyorsun benden?" Demiştim."Ne istiyorsun bizden!"

 

"Sana söylediğim şeyi hatırlıyor musun?" Silahı yanağımda gezdirdiğinde "Güvendiğin o insanlar bile seni almamızı engelleyemeyecek demiştim." Kafasını Beril'e çevirdiğinde "Gördün mü?" Demişti gülerek."Kimse seni almamızı engelleyemedi.Hem seni almamız çok basit oldu hem de çok çabuk."

 

"Allah belanı versin!" Nefret dolu sesim ile ona baktığımda "Senin derdin benimle!" Demiştim dişlerimin arasından."Arkadaşımdan ne istedin?"

 

"Hayır! Hayır!" Dedi kafasını sallayarak.

"Benim derdim seninle değil." İğrenç bir şekilde güldüğünde "Ama oyunumuzun bir parçasısın!" Demişti.

 

Kafamı Beril'e çevirdiğimde yavaşça gözlerini açmaya başladığını görmem ile "Beril!" Demiştim ona doğru tamamen dönerken.

"Beril, aç gözlerini ne olur!"

 

"Almila..." Beril'in sesi kısık ve kesik kesik gelirken gözlerini yanımızda duran adama çevirmişti."Yorma kendini!" Diyerek kafamı iki yana salladığımda "yorma kendini kuzum..." demiştim.

 

"Yeter bu kadar!" Şapkalı adam ayağa birden kalktığında "sıkıldım ben artık!" Demişti.

"Gidiyoruz!"

 

"Hayır!" Kafamı iki yana salladığımda Beril'in elini tutmuştum ve kendime doğru biraz daha çekmiştim.

 

"Eğer..." dedi elindeki silahı göstererek.

"Arkadaşına bir kurşun daha atmamı istemiyorsan benimle gelmek zorundasın.Hem kurşun bu sefer omzuna değil, kalbine isabet eder! Bu bir uyarı Almila. Dediğimi yaparım!"

 

"Seni kendi ellerim ile öldüreceğim!" Sesimde nefret varken "Ve seni vurduğumda tam gözlerinin içine bakacağım!" Demiştim.

 

"Boş tehditlerini başka zamana sakla Almila'cık!" Kolumdan tutarak beni ayağa kaldırmaya çalıştığında "Hayır!" Demiştim ve Beril'in elini tutmaya devam etmiştim."Bırak beni!" Beril'in elini daha sıkı tutarken "bırak!" Demiştim tekrardan.

 

"Eee yeter ama bu iş fazla uzadı!" Elinde duran silahı kaldırıp kafama vurduğunda puslu bir şekilde gördüğüm tek ayrıntı Beril'in tekrardan kapanan gözleri olmuştu.

 

Bölüm sonu... 🖤

 

Merhaba arkadaşlar...

Yeni bir bölüm ile sonunda buradayım.

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🖤

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🖤

 

Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere...

Kendinize iyi bakın.

Loading...
0%