Yeni Üyelik
26.
Bölüm

Bölüm 26: “Mektup”

@aleynay0

Hayat sırlarla doludur.Hepsini birden öğrenemezsin.

- Dan Brown

 

"Almila!" Tanıdık birinin sesi kulaklarıma yavaş yavaş dolarken gözlerimi aralamak istemiştim; ama bunun için henüz başarılı olamamıştım.

 

Ya bu huzur bulduğum sesi o an bir hayal olarak görüyordum ya da gerçekti.

 

Ve ben ikinci şık için her şeyimi verirdim.

 

Gözlerim o an kapalı kalırken tekrardan "Almila, aç gözlerini!" Diyen huzur dolu sesi duyduğumda,eli yavaşça yüzüme yerleşmişti ve yanağımı okşamıştı."Lütfen..." dediğinde "Aç gözlerini!" Demişti yalvarırcasına.

 

Yüzümü titreyen elleri ile okşarken yanağıma düşen sıcak bir damla yaşı hissetmiştim.

 

Sessizce "Barın..." diyerek zar zor gözlerimi araladığımda yeşil gözlerine bakmak için çabalamıştım.

 

Konuştuğum için boğazım acımıştı ve bu da öksürmeme neden olmuştu.

 

"Almila!" Güçlü elleri ile kafamı biraz daha yukarı kaldırdığında beni bacaklarına biraz daha sabitlemişti ve "şükürler olsun!" Demişti derin bir nefes alarak."Şükürler olsun, gözünü açtın!"

 

Gözlerimi tamamen açıp etrafa göz gezdirdiğimde bir evin dışarısında olduğumu anlamıştım."Ben..." Boğazımdaki sızı konuşmamı engellerken "Ben..." demiştim tekrardan konuşmaya çalışarak."Buraya nasıl geldim?"

 

Bakışlarım kaçırıldığım eve değdiğinde bir kısmının yandığını görmüştüm.

 

İçimdeki korku gözlerime yansırken duvarları beyaz olan evin artık simsiyah olduğunu farketmiştim.

 

"Hatırlamıyor musun?" Bakışlarım bana seslenen Barın'a değerken yeşil gözlerinde olan korkuya şahit olmuştum.

 

Barın'ın sorduğu soruya o an cevap veremezken yattığım yerden ayağa kalkmaya çalışmıştım.

 

Barın, kalkmaya çalıştığımı görmesi ile bana yardımcı oldurken beni kendine yaslamıştı ve kafamı göğüs kısmına bastırmıştı.

 

En son dumandan etkisinden dolayı gözlerim kapanmıştı.

 

Sonrası ise puslu bir görüntüydü.Hatırladığım tek şey tanımadığım birinin odaya girip, beni kucağına alıp dışarı çıkarmasıydı.

 

Kafamı Barın'a doğru çevirdiğimde dikkatli bir şekilde beni izlediğini görmüştüm."Barın..." dediğimde tekrardan öksürmüştüm ve elimi boğazıma götürmüştüm.

 

Kafasını iki yana hızlıca sallarken "Yorma kendini..." demişti sessizce."Şu an düşünmemiz gereken tek şey senin sağlığın."

 

Cümlesi ile yavaşça ayağa kalktığında eğilerek beni kucağına almıştı.Kafamı direk Barın'ın göğsüne yaslarken huzur bulduğum kokusu ile gözlerimi kapatmak istemiştim; ama yine de bunu yapmamak için kendimi zorlamıştım.

Kafamı biraz yukarı kaldırırken "Nereye gidiyoruz?" Demiştim zar zor konuşarak.

 

"Konuşmak için kendini zorlama güzelim!"Derken panik dolu olan sesini sakin tutmaya çalışmıştı ve "Sen uyumamaya çalış o kadar!" Demişti naif bir ses tonuyla.

 

Kafamı salladığımda ellerimi Barın'ın boynuna dolayıp sıkıca sarılmıştım.

 

Kokusunu içime tekrardan çektiğimde, güzel kokusunu almam ile tüm korkularımdan sıyrılmıştım.

 

 

Gözlerimi araladığımda ortamdaki kokuyu almam ile hastanede olduğumu anlamıştım.

 

Gözlerimi sızlayan koluma doğru değdirdiğimde serum ile bağlı olduğunu görmüştüm ve derin bir nefes alarak koltukta uyuyan Barın'a bakmıştım.

 

Hiç vakit kaybetmeden yüzünü incelemeye başladığımda dudaklarıma bir tebessüm bırakmıştım.

 

Bir süre Barın'ı izlediğimde birden öksürmem ile Barın yeşil gözlerini açmıştı ve hızlıca bana doğru dönmüştü.

 

"Almila?" Hızlı bir şekilde uzandığı koltuktan kalktığında yanıma gelerek yatağa oturmuştu ve "İyi misin?" Demişti panik içinde."Nasıl hissediyorsun kendini?"

 

"İyiyim..." dediğimde Barın'a bakmıştım ve "Beril, o nerede?" Demiştim korku ile.

 

"Hemen yanındaki odada."

 

Cümlesi ile yataktan kalkmaya çalıştığımda Barın, yataktan kalkmaya çalıştığımı görmesi ile beni kolumdan tutup tekrardan geri yatırmıştı ve "Nereye?" Demişti soru sorar gözlerini bana değdirerek.

 

"Benim hemen Beril'i görmem gerekiyor Barın!" Dediğimde tekrardan kalmaya çalışmıştım ve bu girişimim ile Barın tekrardan kolumdan tutarak beni geri yatağa yatırmıştı.

 

"Barın..!" Diyerek ona baktığımda "Benim Beril'i görmem gerekiyor!" Demiştim sinirle."Bırakır mısın beni hemen!"

 

"Dinlenmem gerekiyor Almila!" Tek bir cümlesi ve ses tonuyla ne kadar ısrarcı olduğunu bana açıkça gösterirken "Beril iyi tamam mı?" Diyerek cümlesine devam etmişti."Sen merak etme lütfen! Mert, onun sürekli yanında."

 

Kafamı iki yana hızlıca salladığımda "Lütfen Barın..." demiştim gözlerim dolmasına izin vererek."İyi olduğunu bilmek bana yetmez! Benim Beril'i kendi gözlerimle görmem gerekiyor.Lütfen, lütfen onu göreyim."

 

Son cümleyi söylerken sesim titrediğinde Barın, birkaç saniye bana bakmıştı ve sonra derin bir nefes alarak kafasını sallamıştı."Tamam, senin dediğin olsun bakalım!" Dediğinde yeşil gözlerini gözlerime değdirmişti.

 

Barın'a gülümseyerek baktığımda "ama sadece beş dakika duracağız tamam mı?" Demişti tek kaşını havaya kaldırarak."Fazlası asla olmayacak!"

 

Kafamı tamam anlamında hızlıca salladığımda Barın gözlerime çok kısa bir saniye bakmıştı.

 

İkna olmuş olacak ki ayağa kalkmıştı ve kolumdaki bitmeye yakın olan serumu yavaşça çıkartarak üstümdeki pikeyi sol tarafa atmıştı.

 

Elini bacaklarımın altına yavaşça geçirirken beni kucağına sabitlemişti ve sıkıca tutmuştu.

 

"Beni kucağına almaya iyice alıştın bakıyorum..." dediğimde gülümsemiştim ve Barın'ın bana bakmasını sağlamıştım.

 

Güzel gülüşü dudaklarına yayılırken derin gamzesini ön plana çıkarmıştı.Yüzümü inceleyip, göz kırptığında "ama sende alıştırdın!" Demişti.

 

Barın'ın cümlesine bir tepki vermezken kafamı omzuna yerleştirmiştim.

 

Gözlerimi istemsizce kapatırken huzur bulduğum kokusunu içime yavaşça ve belli etmeden çekmiştim.

 

Barın bakışlarını benden çekip yürümeye başladığında, kapının önüne gelmişti ve dikkatlice açarak dışarıya çıkmıştı.

 

Kafamı hızlıca kaldırıp "Neresi?" Dediğimde odalara büyük bir heyecan ile göz gezdirmiştim.

 

"İşte burası..." diyerek yanımdaki odanın önünde durduğunda kapıyı beni düşürmeden dikkatlice çalmıştı.

 

İçeriden gelen Mert'in "girebilirsiniz..." sesini duyduğumda birden eğilerek hızlıca kapıyı açmıştım.

 

Barın'ın panikle "Yavaş!" Dediğini duyduğumda

"Düşeceksin şimdi!" Demişti.

 

Barın'a bakıp omuzumu hızlıca indirip kaldırdığımda Barın gülerek kafasını iki yana sallamıştı ve içeri girmişti.

 

İçeri girdiğimizde görüş alanıma direk yatakta oturan Beril girdiğinde "Beril..." demiştim ve Barın'ın kucağından inmeye çalışmıştım.

 

Beril "Almila?" Derken Mert "yenge bakıyorum çok dinç bir şekilde uyanmışsın!" Demişti.

 

Mert'e bakarken "Barın beni bırakırsa ve ben size sarılırsam daha da dinç olacağım!" Demiştim ve bakışlarımı Barın'a çevirmiştim.

 

Barın bana baktığında "bir dakika küçük hanım!" Demişti ve tamamen yatağa ilerleyerek "buyrun..." diyerek beni yavaşça yatağa oturtmuştu.

 

Hızlı bir şekilde Beril'in yanına ulaştığımda karşımda duran Beril'e sıkıca sarıldım.

 

"Almila..." Beril'in korku ve panik dolu sesini duyduğumda daha çok sarılmıştım ve "Sen iyi misin?" Diye sorduğu soru ile ondan ayrılarak "Sen bırak beni Beril!" Demiştim."Asıl sen söyle bana iyi misin? Ağrın falan var mı?"

 

"İyiyim kuzum!" Beril bana gülümsediğinde "Mert sürekli yanımdaydı..." demişti."Kötü olmama fırsat bile vermedi ki!"

 

"Çok korktum ben Beril." Elimi uzattığımda hemen ellerimi elleri arasına almıştı."Sana bir şey olacak diye çok korktum!" Dediğimde

"Ben iyiyim Almila.Sen beni merak etme!" Demişti.

 

"Asıl ben çok korktum! Sana bir şey olacak diye delicesine korktum." Gözünden yanağına düşen yaşı elinin tersi ile hızlıca sildiğinde "Sana orada bir şey yaptılar mı Almila?" Demişti."Bir şey oldu mu?"

 

"Yenge." Mert'in sesini duymam ile kafamı ona doğru çevirdiğimde Mert'e bakmıştım.

 

Gülümserken "sarılmak için sohbetin bitmesini bekledim; ama bu sanırım biraz imkansız olacak!" Güldüğümde o da gülmüştü ve bana doğru yaklaşarak sıkıca sarılmıştı.

 

Bakışlarım yüz hatları ciddileşen Mert'e değdiğinde bana tekrardan bakmıştı ve "Bizi çok korkuttun!" Demişti.Bakışları kısa bir an Beril'e değerken "Çok korkuttunuz!" Tekrardan bana baktığında "Sen nasıl oldun? İyi misin?" Demişti merak dolu sesi ile.

 

"Ben iyiyim Mert.Beril'i gördükten sonra daha iyi oldum."

 

"Bir şey mi oldu?" Beril bize bakarken "Benim bilmediğim bir şey mi oldu?" Demişti.

 

"Almila..." Mert bana doğru döndüğünde "Bize her şeyi anlatmak ister misin?" Demişti.

 

Kafamı Mert'in cümlesi üzerine Barın'a doğru çevirdiğimde Ferda Hanım'ın söylediği her şey o an aklıma tekrardan düşmüştü.

 

Ona gerçekleri nasıl anlatabilirdim ki?

 

Annesinin yaşadığını, bir kardeşinin olduğunu, intikam istediklerini...

 

Öğrendiğim gerçekleri Barın'a nasıl anlatacağımı bilmiyordum.

 

Aynı şekilde nereden başlayacağımı da...

 

"Gözlerimi bomboş olan beyaz bir odada açtım." Hepsine göz gezdirdiğimde dikkatlice beni izlediklerini görmüştüm."Ellerim ve ayaklarım bağlıydı." Derin bir nefes alıp Mert'e baktığımda Barın'ı es geçmiştim.Çünkü, bunları anlatırken Barın'ın gözlerine bakamazdım.

 

Gözlerinin içine bakıp yalan söyleyemezdim.

 

"İçeriye bir adam girdi.Adı Erhan." Annesini, küçük; ama aslında büyük olan bir ayrıntılı atlamıştım.

 

"Şirket üzerinden kara para aklamak istediğini söyledi.Bu yüzden ise..." derin bir nefes aldığımda "Bu yüzden ise beni kaçırdığını söyledi!" Demiştim.

 

Bunları anlatırken odak noktamda sadece Mert vardı.Çünkü, Barın'ın gözlerine bakamadığım gibi Beril'in gözlerine de bakamazdım.

Anlardı! Çünkü, beni iyi tanıyordu.

 

Tek bir hararetimden bile yalan konuştuğumu direk anlardı ve sorgulardı.

 

"Sonra, Barın'ı aradı işte.Devamını zaten Barın biliyor.Eminim sende biliyorsundur."

 

"O silah sesleri nereden geldi Almila?" Soruyu soran bu sefer Barın'dı.

 

"Bilmiyorum..." dediğimde "Dışarıdan birden silah sesi gelmeye başladı" demiştim."Erhan ise silah sesinin gelmesi ile odayı hemen ateşe verip gitti işte."

 

"Ne?" Beril bağırması ile birden ona döndüğümde "Senin olduğunun odayı ateşe mi verdi Almila!" Demişti korkuyla.

 

"Sakin ol Beril!" Dediğimde "Bana hiçbir şey olmadı! Bak buradayım, karşındayım!" Demiştim."Ayrıca..." elimi koluna yavaşça götürdüğümde "Ani bir hareket yapma lütfen!" Demiştim uyarıcı bir ses tonuyla.

 

"Almila!" Sinirle bana baktığında "Benden nasıl sakin olmamı beklersin sen?" Demişti.

 

"Beril..." diyerek uyarıcı bir tonlama ile ona baktığımda "Yaralısın, yapma!" Demiştim.

 

Beril sinirle birden kafasını Barın'a çevirdiğinde "Almila'yı bırakmayacağına söz verdin!" Demişti bağırarak."Sözünü tutmadın Barın! Onu koruyamadın!"

 

"Beril!" Diyerek bana bakmasını sağladığımda kafamı iki yana sallamıştım ve "Yapma!" Demiştim."Lütfen..." gözlerim dolarken Beril'e durması gerektiğini gözlerimle anlatmaya çalışmıştım.

 

Gözlerimde olan duyguyu çok iyi anladığında "Önemli değil Almila" dedi Barın birden konuşarak."Beril haklı.Ben sözümü tutamadım! Seni koruyamadım."

 

"Barın!" Diyerek ona döndüğümde "Bari sen yapma ya!" Demiştim."Tamam bir hata oldu ve ben kaçırıldım; ama bunda Barın'ın hiçbir suçu yok anladınız mı?" Kafamı Beril'e doğru çevirdiğimde "Onun hiçbir suçu yok!" Demiştim vurgulayarak.

 

"Yenge..." Mert yanıma gelirken "Gel biraz oturalım" demişti ve kolumdan tutarak beni yavaşça koltuğa oturtmuştu."Hepimizin sakin olması gerekiyor.Bundan başka bir çaremiz yok!" Bana baktığında "Yenge odayı ateşe verdikten sonra ne oldu?" Demişti konuya devam ederek."Oradan nasıl çıktın?"

 

"O kısmı fazla hatırlamıyorum Mert.Hatırladığım tek şey odaya birinin gelip beni kucaklayarak dışarı çıkarması." Kafamı iki yana salladığımda "Devamı yok!" Demiştim sinirle.

 

"Almila'yı evin biraz uzağında yerde baygın bir şekilde yatarken buldum Mert." Barın'a baktığımda konuşmaya devam etmişti.

"Artık bu silahlı saldırıyı yapan kimse Almila'nın orada olduğunu biliyordu.Belki de amacı zarar vermekti ya da ..."

 

"Ya da..." Mert derin bir nefes aldığında "Almila'ya zarar gelmesini istemeyen biri" diyerek cümlesine devam etmişti.

 

"Kim olabilir ki?" Beril merakla bize dönerken "Bilmiyorum" dedi Mert.Kafasını kaldırdığında Barın'a bakmıştı ve "Barın, orada herhangi birisini gördün mü?" Demişti."Ya da herhangi bir ipucu falan?"

 

Barın hayır anlamında kafasını salladığında "Peki ya sen?" Dedi Mert bana doğru dönerek."Yüzünü falan gördün mü? Tanıdık mıydı?"

 

"Görmedim Mert.Hiçbir şey hatırlamıyorum ki! Sanki, o anı kafamdan silmişler gibi."

 

"Barın biz o evin yakınlarına bakalım.Kamera kaydı vardır belki de.Ya da herhangi bir ipucu olacak bir şey."

 

"Haklısın Mert." Barın telefonunu çıkardığında "Bu işte farklı bir şey var gibi..." demişti şüpheli bir yüz ifadesi ile."Ben en iyisi dışarı çıkıp Muzaffer ile konuşayım."

 

"Tamam kardeşim.Bende o sırada aşağıya inip, çıkış işlemlerini halledeyim."

 

Barın kafasını salladığında dışarı çıkmıştı.

Barın'ın dışarı çıkması ile Mert kolumu tutup bana gülümsediğinde Beril'in yanına giderek yanağına küçük bir öpücük kondurmuştu ve "Ben birazdan gelirim tamam mı?" Demişti.

 

Beril tamam anlamında kafasını salladığında Mert'e bakıp gülümsemişti.

 

Mert'te Barın gibi odadan çıktığında ayağa kalkmıştım ve Beril'in yanına gitmiştim.

 

Sırıttığımda "Siz..." demiştim heyecan ile Beril'e bakarak."Mert ile sevgili mi oldunuz?"

 

"Şey..." Beril utanırken bana bakmıştı ve "Birbirimizi sevdiğimizi itiraf etmiş olabiliriz..." demişti.

 

"Ne!" Sevinçten dolayı birden bağırdığımda "Ayyy!" Demiştim heyecanımı gizlemeden.

"İnanamıyorum ya! Sonunda."

 

"Sevgili olmadık Almila'cım.Sadece o korku anında birbirimizi önemsediğimizi ve sevdiğimizi söyledik o kadar! Sevgili miyiz değil miyiz bende bilmiyorum."

 

"Bence sevgilisiniz."

 

"Sizin gibi mi?" Bana bakarken cevap vermemiştim.Yüzü birden değişirken "Almila, Barın konusunda senden özür dilerim..." demişti üzüntülü bir ses tonuyla."Ben o anda korku ile birden söyleyiverdim.Anla beni olur mu? Ne yapayım korktum senin için! Ya sana bir şey olsaydı? Ya o yangında sana zarar gelseydi?"

 

"Ama olmadı Beril.Bak buradayım, seninle, sizinleyim değil mi?"

 

"İyi ki buradasın..."

 

Gözümün önüne vurulma anı gelirken "Vurulduğun zaman çok korktum Beril..."demiştim."Seni yerde o şekilde görünce..."

 

"Bu konuları kapatalım mı artık kuzum? Mutsuz olan hiçbir şeyi düşünmeyelim."

 

Olur anlamında kafamı salladığımda "Beril..." demiştim gözlerimin dolmasına engel olamazken.

 

Kafamı yukarı kaldırıp, derin bir nefes alıp verdiğimde ağlamamak için kendimi zorlamıştım.

 

"Almila?" Dedi Beril kolumu tutarak."Bir şey mi oldu?"

 

"Oldu!" Dediğimde "Oldu Beril!" Demiştim tekrardan."Ama bunu burada anlatamam.

Burada olmaz."

 

"Korkmam gereken bir şey mi oldu?" Dediğinde "Bilmiyorum..." demiştim kafamı iki yana sallayarak."Ama ben korkuyorum Beril.Barın'ın ileride üzülmesinden,

yıkılmasından,paramparça olmasından deli gibi korkuyorum."

 

"Almila, Barın'la mi ilgili yani?"

 

"Hem Barın'la ilgili hemde kaçırılmamla ilgili Beril." Gözlerine baktığımda "Ben size her şeyi tam olarak anlatmadım..." demiştim gerçeği söyleyerek."Atladığım kısımlar var."

 

"Şu an gerçekten daha çok merak ettim Almila.

Hem, neden bize hiçbir şey söylemedin ki?"

 

"Söyleyemem ki!" Omuzlarını indirip kaldırdığımda "Hem zaten nasıl söyleyeceğimi bile bilmiyorum..." demiştim burukça.

 

"Tamam kuzum.Sen kendini ilk başta bi topla.

Sonra zaten konuşuruz."

 

"Tamam..." dediğimde minnetle Beril'e bakıp gülümsemiştim.

 

Konuşmamızın bitmesi üzerin "neyse..." dediğimde "hadi seni giydirelim" demiştim ve Beril'e giyinmesi için yardımcı olmuştum.

 

Beril'i dikkatlice giydirdiğimde bende odama geçmiştim ve kıyafetlerimi giyerek tekrardan Beril'in odasına geçmiştim.

 

Ben geldikten yaklaşık birkaç dakika sonra Mert ve Barın'da geldiğinde "Hazır mısınız bakalım?" Demişti Mert bize bakarak.

 

"Hazırız" dediğimde arkamı dönüp Beril'e yardımcı olacakken Mert'in sesi ile ona dönmüştüm.

 

"Yenge..." yanıma geldiğinde "İzninle Beril'e ben yardımcı olmak istiyorum" demişti ve mütevazi bir şekilde gülümsemişti.

 

Gözlerimi Beril'e doğru çevirip gülümsediğimde göz kırpmıştım ve tekrardan Mert'e dönerek "hay, hay tabii ki!" demiştim.

 

"Yenge." Barın'ın sesini duymam ile şaşırarak kafamı çevirip ona baktığımda Beril'e baktığını görmüştüm.

 

Kafamı Beril'e çevirdiğimde sevindiğini görmem ile istemsizce utanmıştım.

"İzninle..." dediğinde beni göstermişti ve

"Almila'ya da ben yardımcı olmak istiyorum" demişti.

 

Beril'de benim yaptığım gibi gözlerini bana çevirerek gülümsediğinde göz kırpmıştı ve "hay, hay tabii ki!" Demişti.

 

"Kopyacı şey!" Diyerek sessizce mırıldandığımda Beril gülmüştü ve önüne dönmüştü.

 

Mert, Beril'e doğru eğilip onu kucağına alırken, Barın'da yanıma gelmişti ve kollarını bacaklarımın altına yerleştirerek beni kaldırmıştı.

 

Kaldırması ile dudaklarımız birbirine yakın bir mesafeye geldiğinde "Rahat mısın?" Demişti dudaklarıma bakarak.

 

Nefesi nefesime değerken kafamı sallamıştım ve "Rahatım..." demiştim sessizce.

 

Kafamı arkaya çevirip Mert ve Beril'e baktığımda gülerek birbirlerine baktıklarını görmüştüm.

 

"Çok güzeller..." dediğimde derin bir nefes alarak onları izlemeye başlamıştım.

 

"Ne yani biz güzel değil miyiz?" Sorusu ile utanarak Barın'a baktığımda benden bir cevap beklediğini anlamıştım.

 

"Güzeliz..." dudaklarına ve daha sonra gözlerine bakarken "Biz böyle çok güzeliz Barın..." demiştim ve bir şey söylemesine bile fırsat vermeyerek kafamı Barın'ın omzuna yaslamıştım ve gözlerimi kapatmıştım.

 

Barın bir süre durup, haraket etmeye başladığında Mert'in de arkadan hareketlendiğini hissetmiştim.

 

Barın kapıyı açıp dışarı çıktığında gözlerimi aralamıştım ve hemen sağ tarafıma bakmıştım.

 

Mert yanımızda Barın ile aynı hizada yürüyordu.

Beril, kafasını Mert'e yaslamıştı ve bir kolunu boynuna sararken yaralı olan diğer kolunu özenle kendi göğsüne bırakmıştı.

 

Gözleri kapalıydı; ama dudaklarında bir tebessüm vardı.Mutlu ve huzurlu bir tebessüm.

 

Hastane koridorunda ilerlerken yanımızdan geçen insanların bize gülümseyerek ve hayran olarak baktığını görmüştüm.

 

Bu istemsizce utanmama sebep olurken kafamı Barın'a doğru çevirmiştim ve gözlerimi gözleri ile buluşturmuştum.

 

"Sana utanmak çok yakışıyor Almila.Biliyorsun değil mi?" Dediğinde yanaklarıma bakmıştı ve "Böyle yanakların kıpkırmızı oluyor..." demişti.

"İsminin anlamı gibi hemde."

 

"Sen böyle konuşunca ben çok daha fazla utanıyorum ama Barın!" Dediğimde iyice kızardığımı hissetmiştim."O yüzden yapma şunu!"

 

"Tamam, tamam..." dediğinde gülerek önüne dönmüştü.Barın'ın önüne dönmesi ile dayanamayarak gamzesine öpücük kondurduğumda Barın çok kısa bir an kasılmıştı; ama bana dönüp bakmamıştı.Çünkü, utanacağımı biliyordu.

 

Dudakları yana kıvrılırken hastaneden dışarı çıkmıştık ve arabaya doğru ilerlemiştik.

 

Kapıyı açıp beni ön koltuğa oturttuğunda eğilerek Mert ve Beril'e bakmıştım.

 

Mert, Beril'i kendi arabasına yerleştirip kapıyı kapatırken bize doğru dönüp el sallamıştı ve arabaya binip çalıştırmıştı.

 

Barın'da arabaya bindiğinde sonunda çalıştırıp sürmeye başlamıştı.

 

"Bana anlatmak istediğin bir şey var mı Almila?" Birden sorduğu soru karşısında soğuk bir ürperti bedenime yayılırken korku ile Barın'a bakmıştım.

 

"Nasıl bir şey?" Anlamamış gibi yapmak en mantıklısıydı.

 

"Kaçırıldığında olan şeyler gibi mesela."

 

"Yok..." dediğimde kafamı cam tarafına birden çevirmiştim ve "Anlatacağım başka bir şey yok" demiştim tekrardan.

 

"Yalan söylemeyi başaramıyorsun Almila!"

Cümleleri kendinden oldukça emindi.Sanki, zihnimi okuyordu ve düşüncelerimi anlıyordu.

"Bir şey var.Bana anlatmadığın ya da anlatamadığın bir şey var ve ben bunu görüyorum." Bana doğru döndüğünde bunu hissetmiştim; ama dönüp ona bakmamıştım.

"Nasıl diye sormayacak mısın?" Dediğinde Barın'a bakmıştım ve "nasıl?" Demiştim.

 

"Çünkü, anlatırken hep düşündün Almila.Sanki, bir yerleri atladın ve o atladığın araları doldurmaya çalıştın."

 

"Yanlış anlamışsın o yüzden Barın.Çünkü, hepsi bu kadardı.Ne eksik ne de fazla!"

 

Özür dilerim Barın.

Sana her şeyi olduğu gibi anlatmadığım, daha doğrusu anlatamadığım için özür dilerim.

Bir annen ve üvey kardeşin olduğunu sana söyleyemediğim için özür dilerim.

 

Amaçlarının senden intikam almak olduğunu sana söylemedim; ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ki.

 

Gözlerinin içine bakıp, her şeyi nasıl anlatacağımı bilmiyorum! Bu gücü kendimde bulamıyorum.

 

Belki yıkılacaksın, belki de hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edeceksin; ama yine de şu an yapamam.

 

Mutluluğunu şu an elinden alamam.

En azından şimdi değil.

 

Ne zaman kendimi hazır hissedersem, ne zaman seni hazır hissedersem o zaman anlatacağım; ama tekrardan o zamana kadar söyleyeceğim ve sürdüreceğim yalanlardan dolayı özür dilerim.

 

Anlattıktan sonra, kalbinin kırılma ihtimalinden dolayı da senden özür dilerim.

 

Her şey için özür dilerim.

 

"Umarım yanlış anlamışımdır Almila." Cümlesi düşüncelerimi bölerken "Umarım yanılıyordum..." demişti.

 

Bu içten içe istediği bir dilekti aslında.

Bunu yüz ifadesinden ve sesinden açık bir şekilde anlamıştım.

 

Yanılmıyorsun diyemedim, hissettiklerin sonuna kadar gerçek diyemedim.

 

Kafamı cama çevirdiğimde yolu izlemeye başlamıştım.Bir an önce eve gitmek istiyordum.

Uyumak ve yaşadıklarımı birkaç saatte olsa unutmak istiyordum.

 

 

Yol boyunca Barın ile hiçbir şey konuşmamıştık.

Kafamı cama yaslamıştım ve gelene kadar sessizce yolu izlemiştim.

 

Ne ben Barın'a bakmıştım ne de Barın bana.

 

Zaten gözlerine bakacak cesareti kendimde bulamıyordum.Gözlerinin içine bakarak resmen Barın'a yalan söylemiştim.

 

Biliyordum, yanlış yapmıştım.

 

Barın'a her şeyi olduğu gibi anlatmam gerekiyordu.

 

Telefonda konuştuğun kişi aslında senin üvey kardeşin demeliydim! Bize bu kötülükleri yaşatan, sana bunları yaşatan, kanından, canından olan insanlar demeliydim; ama yapamamıştım.

 

Bu cesareti kendimde bulamamıştım...

Üzüldüğünü görmek istememiştim.

 

Barın ile eve girdikten sonra hiçbir şey söylememiştim ve kaldığım odaya gelerek üstümdeki kıyafetleri hızlıca çıkarmıştım.

 

Banyoya girip hem hastane kokusunu hemde duman kokusunu vücudumdan atmak istemiştim.

 

Banyoya girip, sıcak suyu saçımdan aşağıya akıttığımda yere eğilmiştim ve sırtımı duvara yaslayarak kafamı geriye atmıştım.

 

Gözlerim kapattığımda aklımda sadece kaçırıldığım zaman Ferda Hanım'ın anlattığı gerçekler vardı.

 

Ferda Hanım'ın anlattığı şeyler aklıma geldikçe ağlama isteğim daha çok artıyordu.

 

Yaşlar gözümden bir bir düşmeye başladığında ağlamam şiddetlendiği için ağzımı elimle kapatmak zorunda kalmıştım.

 

Sıcak su vücudumdan akmaya devam ederken bacaklarımı kendime doğru çekmiştim ve kafamı bacaklarıma gömüp ağlamaya başlamıştım.

 

"Almila?" Dışarıdan gelen Barın'ın sesini duyduğumda ağlamamı durdurmuştum ve sese odaklanmıştım.

 

"Güzelim iyi misin? Bir şey mi oldu?" Sesi tedirgin gelirken "neden ağlıyorsun?" Demişti.

 

Beni merak etme diyemedim.

Senden sakladıklarım için ağlıyorum, senin için ağlıyorum diyemedim.

 

"İ-iyiyim" derken elimle göz yaşlarımı silmiştim ve "Sen beni merak etme..." demiştim.

"Hem, çıkacağım zaten birazdan."

 

"Hayır!" Dediğinde "Çıkmıyorsun!" Diyerek cümlesine devam etmişti."Çünkü yanına geliyorum."

 

"Ne?" Anlamamıştım."Hayır Barın! Ben birazdan çıkacağım zaten.Hem..." Üstüme baktığımda "Sadece iç çamaşırlarım var üstümde!" Demiştim.

 

Sessizlik olurken "Tamam..." demişti."Bekle bir dakika."

 

Barın'ın cümlesinin üzerine kapı kapanma sesi geldiğinde nereye gittiğini anlamamıştım.

 

Yaklaşık bir dakika sonra Barın'ın sesini duyduğumda "Al..." demişti banyodan içeri kıyafet uzatarak."Sana gömleğimi getirdim.Giy bunu."

 

"Neden?" Dedim anlamayarak.

 

"Ya alıp giyer misin şunu!"

 

Duşakabinden çıktığımda banyonun kapısına ilerleyerek Barın'ın uzattığı gömleği alıp üstüme geçirmiştim."Giydim..." dediğimde üstümdeki beyaz gömleğe anlamayarak bakmıştım.

 

Cümlem üzerine Barın birden banyodan içeri girdiğinde kapıyı kapatarak bana bakmıştı.Beni baştan aşağıya süzerken "Gömleğim de yakışmış..." demişti ima ile.

 

Hiçbir şey söylemezken Barın'ın gözleri bu sefer yavaş yavaş gözlerime değmişti ve ciddileşerek "Neden ağlıyordun?" Demişti.

 

"Ağlamadım." İnanmayacağını bile bile gözlerine bakarak yalan söylemeye devam etmiştim.

 

"Yine yalan konuşuyorsun Almila." Birden öne atıldığında bana yaklaşmıştı ve tam önümde durmuştu."Gözlerin..." dediğinde elini göz çevreme getirmişti ve dokunarak durmuştu.

Gözlerimi istemsizce kapattığımda "Kızarmışlar..." demişti.

 

"Sıcak su ile duş aldığım içindir." Sesim titrerken "Gözlerini aç Almila" demişti.

Sesinde ricadan çok daha fazlası vardı.

 

Gözlerimi açtığımda gözlerine bakmıştım."Ne oluyor Almila?" Dediğinde merakla bana bakmıştı."Bir şey var sende; ama ne?"

 

"Hiçbir şey yok Barın.Bir şey de olmadı zaten..." ağlamamak için kendimi zorladığımda başlarılı olamamıştım."Barın..." diyerek gözlerine baktığımda "Lütfen zorlama beni!" Demiştim.

"Bir şey yok tamam mı? Bir şey olmadı!"

 

"Sana bir şey mi yaptı yoksa?" Parmaklarını sertçe sıktığında "söyle bana!" Demişti.

"Söyle ki geberteyim onu!"

 

Kafamı iki yana sallarken "hayır..." demiştim."Yapmadı." Bakışları vücudumda gezindiğinde

"Titriyorsun..." demişti.Elini kaldırıp, elimi tuttuğunda "Üşüdün mü sen?" Demişti ve cevap vermemi bile beklemeden beni duşakabine doğru sürüklemişti.

 

"Barın?" Diyerek ona baktığımda "Ne yapıyorsun?" Demiştim şaşırarak.

 

"Seni sıcak suya sokacağım Almila." Açıkta kalan omuz kısmıma baktığında "Sıcak sudan dolayı da vücudunu kıpkırmızı yapmışsın zaten! Artık o şekilde ne kadar durduysan." Derin bir nefes alıp verdiğinde "canın acımaz inşallah" demişti.

 

Barın duşakabine girdikten hemen sonra beni de içeri çektiğinde sıcak suyu açarak saçımdan aşağıya akıtmıştı.

 

Sıcak su saçımdan aşağıya akarken Barın'a bakmıştım.O da benim gibi ıslanmıştı.

 

Saçları alnına doğru düşmüştü ve bu şekilde çok daha fazla yakışıklı görünmüştü.

 

Gülümsedim.

 

Kendime engel olamazken elimi kaldırmıştım ve Barın'ın ıslanan saçlarına götürüp düzeltmiştim; ama ben ne kadar düzeltsem de su vurduğu için eski haline geri dönmüşlerdi.

Birkaç defa aynı işlemi yaptığımda sonunda pes etmiştim ve saçlarını rahat bırakmıştım.

 

"Hoşuna gitti sanırım?" Dediğinde Barın'a bakmıştım ve "gitmesin mi?" Demiştim.

 

Dudakları iki yana kıvrılırken "gitmesi benim de hoşuma gider" demişti ve kısa bir an dudaklarıma bakarak kendini toparlamıştı.

 

Konuyu değiştirmeye çalışarak "Isındın mı?" Dediğinde kafamı sallamıştım ve "evet, ısındım" demiştim.

 

Kafamı aşağıya eğdiğimde "ne yapsak çıksak mı artık?" Demiştim.

 

Ne kadar zorlasam da Barın'a eskisi gibi bakamıyordum.

 

Öğrendiğim gerçekler ve söylediğim yalanlar sürekli aklımdan geçiyordu ve bunu engelliyordu.

 

Barın kafasını iki yana salladığında "Bence çıkmayalım Almila..." demişti kısık bir ses tonuyla.Bir adım bana yaklaştığında, bir adım geri gitmiştim."Böyle duralım..." Tekrardan bana doğru adım attığında bende tekrardan bir adım geri gitmiştim.

 

Barın beni belimden tutup cam olan duşakabine birden yasladığında "Kaçacak bir yerin kalmadı..." demişti fısıldayarak.

 

Ellerini belimden çekerken, duşakabine yerleştirip beni iki kolunun arasına almıştı.

 

"Bana bak Almila" dediğinde "Gözlerime bak" demişti emir verircesine.

 

Kafamı yavaş yavaş kaldırdığımda gözlerimi gözlerine değdirmiştim.

 

Fazla yakışıklı duruyordu.Hatta, çok fazla ve bu sertçe yutkunmama sebep oluyordu.

 

Barın yutkunduğumu gördüğünde gülmüştü ve yavaş yavaş bana yaklaşarak dudaklarını boyun çevreme getirmişti.Hiçbir şey yapmadan beklediğinde "B-barın..." demiştim zar zor nefes alırken.

 

Barın dudaklarını boyun çevreme birden bastırdığında hemen geri çekilmişti.Olduğum yerde heyecandan kasılırken bu sefer dudakları dudaklarımın hizasına gelmişti ve

dudakları yavaş yavaş dudaklarıma değmişti.

 

İki elimi istem dışı kaldırdığımda boyun kısmına çoktan yerleştirmiştim.Dudakları üst dudağımı kavradığında yavaşça öpmüştü ve tekrardan geri çekilmişti.

 

"Barın..." diyerek yeşil gözlerine baktığımda "Bu durum..." sözümü keserken "Söyle..."demişti sessizce.

 

Gözlerini kapatırken burnunu yanağıma değdirmişti ve derin bir nefes almıştı.

Dudakları bu sefer yanağımı değdiğinde oyalanmıştı ve durup uzunca öpmüştü.

 

"Biz neyiz?" Son birkaç günde merak ettiğim soruyu sonunda sormuştum."Arkadaş mıyız, sevgili miyiz? Yoksa, yoksa hiçbir şey miyiz?"

 

"Biz her şeyiz Almila." Ellerini kaldırdığında yanaklarıma yerleştirmişti."Sen ve ben her şeyiz." Dudaklarıma yaklaştığında tekrardan öpmüştü; ama bu sefer öpüşü sertti, vahşiydi.

 

Barın beni tekrardan öpmeye başladığında elleri gömleğin düğmelerine yavaşça gitmişti ve birkaç tanesini açmıştı.

 

Dudakları dudaklarımı yakarken tekrardan boynumu hedef almıştı ve yeniden dudaklarımla buluşmuştu.

 

Elleri bacaklarımı okşamaya başladığında parmakları tenimi yakmıştı.

 

Kendimi Barın'a iyice bastırdığımda, saçlarını çekiştirerek kendimi ona teslim etmiştim.

 

Gömleğimin geri kalan kısımlarını hızlıca açmaya başladığında dışarıdan gelen Beril'in sesini duymamla birden Barın'dan ayrılmıştım.

 

"Almila?" Demişti Beril sabırsızca."Kaç saat oldu kuzum! Çıkmayı düşünüyor musun acaba?"

 

"Evet!" Diyerek bağırdığımda "Çıkıyorum şimdi!" Demiştim.

 

"Çabuk çık ya! Öldük açlıktan.Masa hazır."

 

"Tamam" dediğimde Barın'a dönmüştüm.

 

Duşakabine yaslanmıştı ve sinirli bir şekilde bakıyordu.Ne kadar sinirli olsa da bu gülmeme sebep olmuştu.

 

"Gülme!" Dedi bana bakarak."Ne zaman bir şey yaşayacak olsak ikisi de yanımızda bitiyor! Nasıl da bulmuşlar birbirlerini!"

 

"Sinirlenme" dedim yanına yaklaşarak."Hem burası pekte romantik bir ortam değildi.Boşver" dediğimde yanağına öpücük kondurarak duşakabinden çıkmıştım.

 

Duşakabinden çıkmam ile Barın'da peşimden çıktığında saçıma öpücük kondurarak gitmişti.

 

Üstümü giyip, saçlarımı kuruladığımda, üstüme hırka geçirerek spor ayakkabılarımı giymiştim ve dışarı çıkmıştım.

 

Kış yaklaşmıştı ve bu yüzden hava fazlasıyla soğumaya başlamıştı.

 

Odadan çıkıp mutfağa girdiğimde Mert ve Beril'in masada oturduğunu görmüştüm.

"Şükür!" Beril içeri girmem ile bana baktığında "Öldük açlıktan ya!" Demişti.

 

"Tamam" diyerek ellerimi yukarı kaldırdığımda

"Geldim!" Demiştim.

 

"Barın nerede yenge?" Mert merakla bana baktığında "o da yaklaşık yarım saattir yok!" Demişti.

 

"Odasındadır Mert.Üstünü giyiyordur."

 

"Üstünü giyiyordur?" Dedi anlamayarak.

"Neden ki? Barın zaten üstünü değişmişti."

 

"Bilmem" dediğimde ikisine bakmıştım ve "Belki şey olmuştur..." demiştim.

 

"Tamam, tamam" dedi Mert gülerek."Zorlama yengecim! Ben anladım seni." Elinde tuttuğu çatalı ağzına götürdüğünde ucunda duran soslu makarnayı yemeye başlamıştı.

 

Makarnayı yerken gülerek bir bana bir Beril'e baktığında "Ee sizde yesenize..." demişti masayı gözüyle işaret ederek.

 

"Yiyeceğim" diyerek Mert'e baktığımda tek kaşımı kaldırarak kafamı sallamıştım.

 

"Aaa" dedi Mert arkama bakarak."Barın'da geldi sonunda! Nerede kaldın kardeşim ya? Gelmesen hepsini yengem bitirecekti!"

 

"Yine bir şey yaptın sen değil mi?" Dedi Barın yanımda duran sandalyeye oturarak.

 

"Yok be kardeşim!" Mert elindeki çatalı sabitlerken "Ben ne yapacağım ki?" Demişti.

"Ben burada oturmuşum..." elindeki çatalı makarnaya batırdığında Beril'e dönmüştü ve "Beril'i makarna yediriyorum!" Diyerek

elindeki çatalı Beril'in ağzına götürüp yemesi için zorlamıştı.

 

İkisini bu şekilde gördüğümde daha fazla dayanamayarak gülmeye başlamıştım.

 

"Delisin!" Diyerek Mert'e baktığımda "Biliyorsun değil mi?" Demiştim.

 

"Saol yenge" diyerek saçlarını düzelttiğinde "Biliyorum!" Demişti gurur duyarcasına.

 

"Bu arada Mert..." konuyu birden değiştirdiğimde "Ece nerede?" Demiştim.

 

"Güvenli bir yerde.Olaylar ummadığımız bir şekilde gerçekleşince başka bir yere götürdük.

Bizde zaten gideceğiz yanına."

 

Anladığımı belirtmek için kafamı salladığımda tekrardan önüme dönmüştüm.

 

"Mert..." Barın, Mert'e döndüğünde "Kamera kaydı bulabildin mi sen?" Demişti.

 

"Yok..." diyerek Barın'a döndüğünde "Adam her şeyi ince ayrıntısına kadar düşünmüş!" Diyerek sinirle cümlesine devam etmişti."Ne bir kamera kaydı var ne de gören biri."

 

"Almila'yı kaçıran adam hakkında bir bilgi var mı peki?"

 

"Maalesef" dedi Mert."Kendilerini gizlemeyi çok iyi başarmışlar."

 

Mert'i dikkatli bir şekilde dinlerken bakışlarımı Barın'a çevirmiştim.Bir şeyler düşünüyor gibiydi.

 

"Adam benimle konuşurken yaptığı şeylerin sırf şirket yüzünden olmadığını söylemişti.Başka bir derdi daha var; ama ne?" Bana baktı."Sana bununla ilgili bir şey söyledi mi Almila?" Dediğinde hayır anlamında kafamı sallayarak "Demedi" demiştim ve Beril'e bakmıştım.

 

Beni izliyordu.Bir şeyler sakladığımı biliyordu ve anlatmamı bekliyordu.

 

"Şey..." diyerek konuyu değiştirmeye başladığımda "Ben yorgunum da uyusam olur mu?"

 

"İyisin değil mi yenge?" Mert bana baktığında

"İyiyim Mert" demiştim gülümseyerek.

"Sadece yorgunum o kadar.Uyusam bir şeyim kalmaz."

 

"Aslında benim de uykum var" dedi Beril ayağa birden kalkarken "Bende seninle geleyim Almila."

 

Tamam anlamında gözlerimi kapatıp açtığımda Barın ve Mert'e iyi geceler diledikten sonra Beril ile birlikte mutfaktan çıkıp odaya gelmiştik.

 

Oda'nın içerisine girdikten sonra Beril kapıyı kapatıp kilitlemişti ve "Geç otur bakalım!" Diyerek yatağı göstermişti.

 

Beril'e baktığımda Beril'de bana bakmıştı ve tek kaşını kaldırmıştı.

 

"Efendim Beril?" Dediğimde sesim oldukça yorgun çıkmıştı.

 

"Almila, ne oluyor Allah aşkına? Anlat bana şu olayı." Meraklı gözleri ile bana bakmaya devam ettiğinde hiçbir şey söylememiştim ve ellerimi yüzüme götürüp ovalamıştım.

 

Kendimi ağlamamak için zorluyordum.

Çabalıyordum; ama başaramıyordum.

 

"Kaçırıldığımda yaşadığım olaylarla ilgili yalan söylediğimi biliyorsun zaten.Eksik anlattım.Hatta, çok fazla eksik."

 

Beril anlamamış bakışlarını üzerimde gezdirdiğinde "Beril..." demiştim ona bakarak."Beni kaçıran kişi Barın'ın öz annesiydi! Beni kaçıran kişi Barın'ın öldü sandığı, kanından, canından olan annesi ve üvey kardeşiydi!"

 

Nefes almadan kurduğum cümle üzerine Beril'e bakmıştım.Ağzı açık bir şekilde beni izliyordu.

Şaşırmıştı.Tek kelime bile etmemişti.

Edememişti.

 

"N-nasıl yani?" Dedi."Almila bu..."

 

"Korkunç bir şey Beril!" Dedim."Barın'ın annesi yaşıyor; ama Barın'ın haberi bile yok!"

 

"Almila aklım almıyor benim.Annesi neden böyle bir şey yapsın ki?"

 

"İntikam için Beril! Annesi ve üvey kardeşi Barın'dan intikam almak istiyor."

 

"Neden peki Almila? Neden böyle bir şey yapıyorlar?"

 

"Annesi..." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldığımda tekrardan açmıştım ve "oturalım..." demiştim.

 

Beraber yatağa geçip oturduğumuzda gözlerimi dizlerime değdirmiştim ve ellerim ile oynamaya başlamıştım.

 

"Almila..." dedi Beril.Elimi tuttu ve ona bakmamı sağladı."Anlat, Dök içini!"

 

Gözümden yanağıma yaşlar bir bir düşerken "Barın tecavüz sonucu oluşmuş Beril..."demiştim zar zor konuşarak."Babası annesine zorla sahip olmuş!" Gözümden düşen yaşlara engel olamazken hıçkırarak ağlamaya başlamıştım.

 

Beril beni kendine çekerek sıkıca sarıldığında

"Beril..." demiştim çatallaşan sesimi umursamazken."Barın'ın hiçbir suçu yok ki! O masum.O..."

 

"Şiii" dedi Beril elini saçımda gezdirirken.O da ağlıyordu.Bunu sesinden anlamıştım."Onun hiçbir suçu yok! Haklısın kardeşim.Onun suçu yok!"

 

"Ama annesi öyle düşünmüyor Beril! Barın'ı suçluyor! Yaşadığı her şeyin onun suçu olduğunu düşünüyor! Sırf bu yüzden ondan intikam almak istiyor!" Beril'den ayrıldığımda gözlerine bakmıştım."Ben bunu Barın'a nasıl anlatacağım Beril? Ona bu gerçekleri nasıl anlatacağım? Karşısına geçip Barın annen yaşıyor, beni kaçıran da senden intikam almak isteyen de o nasıl diyeceğim ben? Bunu nasıl yapacağım?"

 

"İlk başta sakin olman gerekiyor." Elini omuzuma yerleştirdiğinde "Sakin olup anlatacaklarını iyi düşünmelesin!" Demişti.

"Doğru zamanı iyi planlamalısın; ama geç kalma Almila.Bunları anlatmak için sakın geç kalma!"

 

Gözümden yaşlar düşerken kafamı aşağı yukarı sallamıştım ve "Anlatacağım!" Demiştim.

"Vakit geç olmadan anlatacağım." Kollarımı kaldırdığımda sıkıca Beril'e sarılmıştım ve "Bugün beraber uyuyalım mı?" Demiştim.

 

Gülerek "Olur, Uyuyalım!" Dediğinde ona bakmıştım ve "Ama..." demiştim elimi koluna yerleştirirken."Sorun olmaz değil mi?"

 

Kafasını iki yana sallarken "Olmaz kuzum, merak etme sen" demişti.

 

Beril'den ayrıldığımda yorganı açarak içine yerleşmiştim.Beril'de yanıma uzandıktan sonra yatakta sırt üstü dönmüştüm ve tavanı izlemiştim."Havalar soğumaya başladı..." dediğimde "Kış yaklaştı" diyerek Beril'e bakmıştım.

 

O da benim gibi sırt üstü yatarken "evet..." demişti sessizce.

 

"Kış zamanı bazen hep annemle yatardım.Böyle geceleri yanına giderdim ve annemin kokusunu içime çekerek sarılırdım." Beril'e burukça gülümsediğimde "Bu kış anneme sarılamayacağım..." demiştim sesimin titremesine engel olamadan."Ona sarılıp, uyuyamayacağım."

 

"Almila..." dedi Beril.Bana yaklaştı ve yavaşça sarıldı.Kolundan dolayı zorlanıyordu; ama bunu belli etmemeye çalışıyordu."Belki şu an annen yanında yok; ama kardeşin olarak ben buradayım, yanındayım."

 

"İyi ki yanımdasın Beril; ama keşke annem de yanımda olsaydı.Ben kaçırıldım Beril! Sen vuruldun; ama annemin umrunda bile değil! Baksana..." dedim."Bir kızı olduğunu bile unutmuş gibi."

 

"Sakın üzülme kuzum.Annen ileride çok pişman olacak.Bunu hissediyordum."

 

"Umarım o zamana kadar her şey için geç olmaz Beril! Umarım o zaman geldiğinde annemi affedebilirim..."

 

Beril bana yaklaştığında saçlarıma öpücük kondurmuştu ve "Hadi uyuyalım artık" demişti.

"Bugün ikimiz içinde yorucu bir gündü."

 

"Bence de..." dediğimde "İyi geceler kardeşim" demiştim.

 

"İyi geceler kardeşim."

 

Gözlerimi kapattığımda birkaç saatte olsa her şeyi unutmak için kendimi uykuya teslim etmiştim.

 

 

Gözlerimi açtığımda ışığı görmem ile sabah olduğunu anlamıştım.

 

Saat'e baktığımda 12:30 olduğunu görmem ile "Yuh!" Diyerek yataktan doğrulmuştum ve

"Bu saate kadar uyunur mu ya?" Demiştim.

 

Yanıma baktığımda Beril'in yattığı yerin boş olduğunu görmem ile "İnsan beni de uyandırır ama ya!" Demiştim kendi kendime söylenerek."Ayıptır be! Günahtır."

 

Yataktan kalktığımda banyoya girerek elimi yüzümü yıkayıp, kişisel işlerimi halletmiştim ve son olarak dişlerimi fırçalamıştım.

 

Saçımı toplayıp, banyodan çıktığımda kıyafetlerimi değiştirmiştim ve hava soğumaya başladığı için hastaneden çıkarken giydiğim hırkayı tekrardan üstüme geçirmiştim.

 

Masa'nın üzerinde olan telefonumu hırkamın cebine koyacakken cep kısmında bir kağıt parçası görmem ile kağıdı alarak elimde tutmuştum ve "Allah Allah..." demiştim kağıda bakarak."Bu ne olabilir ki?"

 

Kağıdı açtığımda içerisinde yazan kısa mektubu okumaya başlamıştım.

 

"Merhaba Almila.Eğer bu kağıt parçasını okuyorsan bil ki gerçeğe bir adım yaklaştın."

 

Cümleyi anlamamıştım; ama okumaya devam etmiştim.

 

Sana söyleyeceğim çok önemli bir şey var.Belki bana inanmayacaksın.Belki de söylediğim şeylerden dolayı şüpheleneceksin; ama şunu unutma ki söyleyeceğim hiçbir cümlede yalan yok!"

 

İyice meraklanmaya başlamıştım.

 

"Annen; baban konusunda sana yalan söylüyor Almila!"

 

Okuduğum cümleyi idrak etmeye çalıştığımda hemen diğer yazan cümleye odaklanmıştım.

 

"Annen baban konusunda seni hep kandırdı.

Seni hep bir yalana inandırdı."

 

Cümleleri okurken gözümden düşen bir damla yaş kağıt parçasına düşmüştü.

 

"Ama ben bir dost olarak gözünü açmak istiyorum.Anneni biraz da olsa tanımanı istiyorum!"

 

Kağıtta yazan cümleleri okurken masaya ilerlemiştim ve sandalyeyi çekerek oturmuştum.

 

"Annenin yanına git Almila!" Diye devam ediyordu mektupta."Annenin yanına git ve ona gerçekte olanları sor! Babanın neden intihar ettiğini sor! Babanın bıraktığı mektupta ne yazdığını sor Almila!"

 

Gözümden yaşlar düşmeye devam ederken elimle ağzımı kapatmıştım ve daha fazla ağlamaya başlamıştım.

 

Yaşlardan dolayı gözlerim puslandığında ellerim ile göz yaşlarımı silmiştim ve mektubu okumaya devam etmiştim.

 

"Biliyorum şu an süphelerin var.Belki de tanımadığım, yüzünü bile görmediğim, sesini bile duymadığım bir insana neden güveneyim ki diye düşünüyorsun.Neden inanayım ki diyorsun; ama şunu bilmeni isterim ki seni yangından bile gözü kırpmadan kurtaran bir insan iyiliğin için her şeyi yapar.Şunu unutma Almila, ben her zaman senin iyiliğini düşünüyorum.Her zaman düşündüm ve her zaman düşüneceğim..."

 

İyiliğini düşünen ve seni hep korumak isteyen gizli biri.

 

Okuduğum mektup bittikten sonra mektubu masanın üzerine koymuştum ve yanaklarımda olan ıslaklıkları hızlıca silmiştim.

 

Gerçeği tam olarak bilmiyordum.Mektubun ise doğru olup olmadığından bile emin değildim; ama bu mektubu anneme götürecektim.Eğer bir gerçek varsa bunu ona soracaktım.

 

En azından babamın neden intihar ettiğini öğrenecektim.

 

Babamın yıllar önce yazdığı mektuptaki gerçekleri öğrenecektim...

 

Bölüm sonu...

 

Merhaba arkadaşlar! Yeni bir bölüm ile sonunda karşınızdayım.

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

 

Sizin yorumlarınız benim için kıymetli ve önemli... 🫶🏻

 

Tekrardan görüşmek üzere...

Kendinize iyi bakın. 🫶🏻

Loading...
0%