Yeni Üyelik
28.
Bölüm

Bölüm 28: “Vicdan Azabı”

@aleynay0

“Gerçek çoğu zaman karartılır; fakat hiçbir zaman sönmez.”

Titus Livius

 

Erhan yanımdan gideli neredeyse on dakika oluyordu.Tehditlerini savurup yanımdan gittikten sonra olduğum yerde hiçbir şey yapmadan durmuş ve gerçekleri Barın'a nasıl anlatacağımı düşünmüştüm.

 

Kırmadan, yıkmadan gerçekleri nasıl anlatabilirdi ki insan?

 

Anlatabilir miydim? Anlatabilecek miydim gerçekleri?

 

Gözlerinin içine bakarak annen yaşıyor diyebilecek miydim?

 

Senden intikam isteyen bir annen ve bir de üvey kardeşin var diyebilecek miydim?

 

Burukça gülümsedim.Gözümden yanaklarıma akan yaşı umursamadan Barın'ın çekeceği acı için ağlamaya başladım.

 

Yaşayacakları için, yaşatacaklarım için ağlamaya başladım.

 

Barın'dan önce onun için ağladım.Barın'ın acısını onun yerine ben yaşamak istedim.Onun yerine göz yaşlarını ben akıtmak istedim.

 

Acısını onun yerine çekebilir miydim? Bilmiyordum.

 

Acısını hafifletebilir miydim?

Bilmiyordum.

 

Elimle göz yaşlarımı silip kafamı yukarı kaldırdığımda temiz havayı içime çekmiştim ve "özür dilerim" demiştim titreyen sesimi durduramadan."Özür dilerim sevgilim.Sana anlatacaklarım için çok özür dilerim.

Cümlelerim ile canını yakacağım için çok özür dilerim."

 

"Kimden özür diliyorsun?" Duyduğum ses ile kafamı sağa doğru hızlıca çevirdiğimde karşımda duvara yaslı bir şekilde duran Ceyda'ya soğuk bir yüz ifadesi ile bakmıştım.

 

Ellerini bağlamış, beni dikkatlice beni izlerken "Seni ilgilendirmez!" Demiştim."Ayrıca senin şu an karşımda durup bu soruyu sorman bile komik Ceyda!"

 

"Ben senin kuzeninim Almila!" Sesi ciddi bir tonda çıkarken "Sen benim hiçbir şeyim değilsin Ceyda!" Demiştim.

 

Karşısına geçip işaret parmağımı Ceyda'ya doğru uzattığımda "Sen beni arkamdan bıçakladın! Sen beni arkamdan vurdun!" Alaylı bir şekilde güldüğümde "Sen amcandan, babamdan bana kalan tek emanettin; ama sen ne yaptın?" Gözlerine öfke ile bakarken "Ne yaptın?" Demiştim bağırarak."Bana ihanet ettin! Şimdi karşıma yüzsüz gibi geçip mükemmel kuzen imajı çizemezsin! Karşıma geçip hiçbir şey olmamış gibi benimle konuşamazsın!"

 

"Neden bu kadar öfkelisin Almila?" Bana bir adım yaklaştığında "Sana ihanet ettiğim için mi? Yoksa sevdiğin adamın seni değil de beni seçmesine şaşırdığın ve öfkelendiğin için mi?"

 

Sorusu şaşkınlıktan çok gülmeme neden olurken"Ben size öfkeli değilim!" Dedim.Kafamı iki yana alaylı bir şekilde salladığımda "Benim size öfkeli olmam için değerli insanlar olmanız gerekiyor; ama siz benim için değerli değilsiniz! Siz benim için hiçbir şey değilsiniz!" Cümlemi bitirdikten sonra tam yanından geçecekken kurduğu cümle ile duraksamıştım.

 

"Biz seninle hiçbir zaman kuzen gibi olmamıştık ki Almila." Benim olduğum tarafa doğru döndüğünü hissettiğimde dinlemeye devam etmiştim."Biz seninle aynı evde olan, aynı evde yaşayan iki yabancıydık."

 

"Ne saçmalıyorsun sen Ceyda?" Hızlıca ona doğru döndüğümde "Ben babam öldükten sonra her zaman senin yanında oldum! Babamın acısını ben bile yaşayamamışken o küçük yaşımda senin yanına koştum! Sana destek çıktım!"

 

"Sen beni her zaman görmezden geldin!"

 

"Nankörsün!"

 

"Hatırlıyor musun?" Dedi.Gözlerine baktığımda dolu dolu olduğunu görmüştüm."Bir keresinde Beril buraya gelmişti.Daha küçüktük."Omuzlarını indirip kaldırdığında "Ben sizinle birlikte oynamak istediğimde Beril beni istemediğini söylemişti.Beni sevmediğini ve bu yüzden benimle oynamak istemediğini söylemişti." Eliyle yanaklarına akan göz yaşlarını sildiğinde cümlelerine devam etmişti.

"Sende sırf o istemediği için beni oyuna almamıştın.Kuzenini sırf Beril için kenara atmıştın!"

 

"Böyle düşünmen eskiden olsaydı beni üzebilirdi Ceyda; ama senin bu anlattığın şey yaptıkların için seni asla haklı çıkartmıyor! Ne yani..." dedim elimi havaya öfkeyle kaldırarak."Sırf bunun için mi Alp ile arkamdan iş çevirdin? Sırf bunun intikamı için mi beni sırtımdan vurdun?"

 

"Kendimi haklı çıkarmak için bunları sana anlatmıyorum ben Almila" dedi."Ayrıca haklı olup olmamam umrumda bile değil!"

 

"O zaman neden Ceyda? Neden küçükken yaşadığımız saçma olayı ortaya seriyorsun? Neden bunları şu an anlatıyorsun bana?"

 

"Küçükken yalnızdım ben Almila! Büyüdüm yine yalnız oldum! Ben her zaman yalnızdım!" Ağlamaya başladığında "Ben yalnızlığın içindeyken Alp çıktı karşıma!" Demişti.

"Beni yalnızlıktan o kurtardı.Ben onun yanında kendimi huzurlu hissettim.Onun yanında güldüm!"

 

Hiçbir şey söylemeden gözlerine bakmaya devam ederken Ceyda ise cümlelerine devam etmişti.

 

"Sonra bir baktım ki Alp senin yanında! Senin yanında gülüyor, senin yanında eğleniyor." Elini saçlarına götürüp arkaya doğru attığında

"Tamam belki benim Alp'i sevdiğimi bilmiyordun.Onu senden önce tanıdığımı bilmiyordun." Kafasını burukça gülümseyerek iki yana salladığında "Ben kendimi engelleyemedim Almila" dedi."Çok çabaladım.Alp'i unutmak için çok uğraştım; ama beceremedim, başaramadım."

 

Ceyda'nın yıllar sonra bana söylediği bu gerçeğe şaşırmıştım.Evet, Ceyda'nın Alp'i benden önce tanıdığını bilmiyordum.Onu sevdiğini bilmiyordum; ama bu bana yaptığının haklı açıklaması olamazdı."Bunu bana söyleyebilirdin Ceyda" dedim tüm ciddiyetim ile."Yanıma gelip bana anlatabilirdin!"

 

"Yapamadım..." dedi."Aynı evde yaşasakta, uzaktık, yabancıydık..." kafasını sola çevirdiğinde birkaç saniye gözlerini kapatarak sakinleşmeye çalışmıştı ve sonra tekrardan bana bakarak "Neyse..." demişti."Sadece söylemek istedim."

 

"Ceyda... O zaman neler hissettiğini bilmiyordum." Omuzlarımı indirip kaldırdığımda "Bilemezdim de..." demiştim.

"Ama..." derin bir nefes aldığımda "Sende bana yaşadığın hisleri bizzat yaşattın.Ya da yaşatmak istedin." Kafasını iki yana hızlıca salladığında "Yaşattın da..." demiştim burukça."Ama benim hislerim uzun sürmedi.Yıkılmadım, mahvolmadım.İntikam planları yapmadım! Seni yaptıkların için affetmek isterdim; ama ne kadar kuzenim olsan da yapamıyorum, olmuyor." Gözlerim karnına değdiğinde git gide belirginleşmeye başladığını görmüştüm.

"Bebeğine çok dikkat et olur mu?" Demiştim içimden birden geçen cümleyi dışa vurarak.

"Onu tüm kötülüklerden sakla.Tüm olumsuzluklardan, tüm yaşanmışlıklardan..."

 

"Bu kadar iyi olmak zorunda değilsin!" Sanki isyan ediyordu."Acı çektirmek için mi yapıyorsun? Yap! İstediğini söyle bana; ama bunu yapma! Karşıma geçip bana böyle acınası bakma!"

 

"Ben sana hiçbir zaman acınası bakmadım Ceyda.Bakmam da! Sen gözlerimde görmek istediğin şeyi görüyorsun o kadar." Cümlemi kurarken tam Ceyda'nın gözlerinin içine bakmıştım.Mavi olan gözleri kızarmıştı ve yaşlarla dolmuştu.Ağlamak istiyordu; ama ağlayamıyordu.

 

Gözlerinde pişmanlık mı vardı?

Bilmiyordum; ama bu saatten sonra umrumda bile değildi.

 

Hayatımdan bana zarar veren insanları çıkarmıştım ve bundan sonra ki hayatımda da böyle olacaktı.Bana yapılanlardan sonra, hayatımda beni üzen ve kıran kim varsa çıkaracaktım ve bunu yaparken acımayacaktım.

 

Ceyda'ya bakarken hiçbir şey söylememişti ve öylece bana bakmıştı.Bende bu konuyu daha fazla uzatmamak için ve konuşacak başka bir şeyimiz kalmadığı için arkamı Ceyda'ya dönmüştüm ve eve doğru ilerlemiştim.

 

Düşüncelerimi unutmak için, nefes almak için çıktığım bu evden, daha da büyük bir enkaz alarak geri dönüyordum.

 

Unutmak istediğim her şey sanki benden ayrılmak istemiyordu ve bu yüzden daha da büyüyerek karşıma çıkıyordu.

 

 

Gözlerimi açtığımda çoktan sabah olduğunu yanı başımda duran saate baktığımda anlamıştım.

 

Yatakta doğrulup telefonu elime aldığımda ekrana hiçbir bildirimin düşmediğini görmem ile kalbim acımıştı.

 

"Barın mesaj atma gereği bile duymamış." Cümlemi sessizce kurarken üzüldüğümü fark etmiştim.

 

Yataktan kalkıp banyoya doğru ilerlediğimde elimi yüzümü yıkamıştım ve sıcak bir duş alıp odadan çıkmıştım.

 

Banyodan çıkıp saçlarımı kuruladıktan sonra burada bıraktığım birkaç kıyafetimden giymek istediklerimi almıştım ve üstüme geçirmiştim.

 

Ayakkabılarımı giyip, saçlarımı yaptıktan sonra son olarak makyajımı da yapmıştım ve aynada kendime son bir defa bakarak telefonu elime alıp odadan çıkmıştım.

 

Annem ve Ceyda masada oturmuş kahvaltı yapıyorlardı.Bende masaya doğru ilerlerken annem beni gördü ve "günaydın kızım" dedi.

 

"Günaydın" diyerek annemden hemen sonra Ceyda'ya baktığımda tabağı ile boş gözlerle ilgilendiğini görmüştüm.

 

"Otursana kızım." Annem gülümseyerek yanındaki sandalyeyi gösterdiğinde "Yok..." demiştim gözlerine bakarak."Ben gideceğim.

Evde yerim bir şeyler."

 

"Almila..." Annemin yüzü birden düşerken "Senin evin burası kızım" demişti.

 

"Hayır anne benim evim burası değil!" Derin bir nefes alırken "Hem ben sana yarın gideceğimi söylemiştim."

 

"Bari kahvaltı yapsaydın kızım."

Sesi titrerken bir umutla bana bakmıştı.

 

Üzülmüştü; ama daha fazlası elimden gelmiyordu.

 

"Başka zaman anne" diyerek tekrardan Ceyda'ya baktığımda çıkışa doğru yürümeye başlamıştım.

 

Dış kapıya ulaşıp dışarı çıktığımda Barın'ı görmem ile şaşırdım ama şaşırsam bile mutluluğumu gizleyemeden "Barın?" Diyerek onun olduğu tarafa ilerlemiştim."Senin burada ne işin var?"

 

"Seni merak ettim." Yaslandığı arabadan doğrulup bana doğru yaklaştığında kafamı kaldırıp Barın'a bakmıştım.

 

Gözlerindeki huzursuzluktan iyi olmadığını anlamıştım.

 

Yeşil gözleri kızarmıştı ve uyumamıştı.

 

Barın'ın gözlerine hiçbir şey söylemeden bakmaya devam ederken Barın, bana bakmıştı ve birden kollarını kaldırarak bana sıkıca sarılmıştı.

 

Elleri bel boşluğumda yer edindiğinde bende kollarımı kaldırmıştım ve ayaklarımı Barın'a yetişmek için hafif kaldırarak kollarımı boynuna yerleştirmiştim.

 

Yüzünü saçlarıma gömdüğünde derin bir nefes alarak tekrar tekrar saçlarımı öpmüştü.

 

"Barın?" Neden bu halde olduğunu anlamamıştım."Bir şey mi oldu? Bu hâlin ne?"

 

Barın cümlem ile benden uzaklaştığında ellerini belimden çekerek kıpkırmızı olmuş gözleri ile bana bakmıştı."Babam..." kısa bir an duraksadığında "Bugün babamın ölüm yıl dönümü." Demişti."Tam on bir yıl önce..." Sesi titremişti."Bugün benim babam öldü ve ben hiçbir şey yapamadım."

 

Barın'a baktığımda istemsizce gözlerim dolmuştu.

 

Babasının nasıl iğrenç bir insan olduğunu bilmeden tam on bir yıl onun için üzülmüştü.

Onun için ağlamıştı.

 

Üzülme diyemedim.

Göz yaşlarının hiçbirini hak etmiyor diyemedim.

 

Sustum.

 

"Her yıl olduğu gibi bu yılda babamın mezarına gitmek istiyorum Almila." Ellerimi tuttuğunda hevesle bana bakmıştı."Ama bu sefer tek değil.Bu sefer seninle gitmek istiyorum Almila.Sığınağım olmasını istediğim kadın ile gitmek istiyorum."

 

Gözlerimden yanaklarıma yaşlar düştü.

 

Baban için sığınağın olmasını istediğin kadın senden geçmişini gizliyor Barın.

Babanın yaptığı iğrençlikleri gizliyor.

 

"Olur..." dedim kafamı sallayarak.Ne kadar çabalasam da sesimin titremesine engel olamadım."Gelirim."

 

Cümlem üzerine Barın gülümsedi.Gülümsemesi ile gözünden yanaklarına bir damla aktı.

 

Sana söz veriyorum Barın.İleri de sana gerçekleri anlattığımda her zaman yanında olacağım.Geçmişin ile yüzleştiğinde ellerini bırakmayacağım.

 

Göz yaşlarının akmasına izin vermeyeceğim.

Elimden gelen her şeyi yapacağım.

 

 

Şu an ellerimin arasında olan Barın'ın elleri ile mezarlığa doğru yürüyorduk.Kafamı çevirip Barın'a baktığımda o da bana baktı ve gülümsedi.

 

Barın'ın gülümsemesi ile bende gülümsemiştim.

 

Kalbim acımıştı.

 

Önüme dönüp gözlerimi kapattığımda ağlamamak için gözlerimi zorlamıştım.Gözlerim sızlamıştı; ama umursamamıştım.

 

"Geldik..." sessizlik cümlesi ile birden bozulurken ellerimi bırakmadan tam karşımızda duran mezara bakmıştı.

 

Gözlerim Barın'ın baktığı mezar taşına değerken gördüğüm tarih ile şaşırmıştım.

 

10 Aralık 2013.

 

Ölüm tarihiydi.

Tam on üç yıl önce bugün bir ailenin hayatını mahvetmişti.

 

"Baban ile babamın arasında on gün varmış" Barın'a döndüğümde "Aynı yılda ve aynı ayda ölmüşler."

 

20 Aralık 2013.

 

Babam'ın beni düşünmeden kendini öldürdüğü gün.

 

"Tesadüf mü sence?" Sesinde duygu kırıntısı bile yoktu.

 

"Büyük bir tesadüf" derken burukça gülümsemiştim.

 

Barın kafasını döndürüp bana baktığında tekrardan mezara dönmüştü ve yavaşça ilerleyerek mezarın başında diz çökmüştü.

 

"Sana eğer hayatta olsaydın çok seveceğin birini getirdim baba.Canımdan bile çok sevdiğim kızı getirdim sana." Sesi kendinden eminken parmakları mezar taşına değmişti.

 

Kalbim sıkışırken gözlerim dolu dolu Barın'a bakmıştım.Acısını çok iyi anlıyordum.Çünkü, aynı acıyı on dört yaşımdayken bende yaşamıştım.

 

Daha çok küçükken babasız kalmıştım.

Yıkılmıştım, toparlanamamıştım.

 

Yavaşça Barın'a doğru ilerlerken elimi Barın'ın omzuna yerleştirmiştim."Barın..." Sesim titrerken gözleri beni bulmuştu.

 

Acının ortasında kalmış yeşil gözleri ile bana bakmıştı.

 

"Bunu kendine yapma." Elimi uzatırken

"Hadi..." demiştim."Gidelim buradan."

 

Senin üzülmeni hak etmiyor bile diyememiştim.

 

Barın ilk başta bana daha sonra ise uzattığım elime bakmıştı.

 

Yavaşça ayağa kalktığında bana bakmaya devam ederken uzattığım elimi tutmuştu.Elimi elleri arasına aldığında babasına son kez bakıp yürümeye başlamıştı.

 

Belki bugün biraz da olsa acısını kısa tutmuştum.

 

Peki ya sonra?

Acısını nasıl geçirecektim?

Nasıl geçmişini unutmasını, nasıl babasının yaptıklarını unutmasını sağlayacaktım?

 

Barın ile hiçbir şey konuşmadan arabaya bindiğimizde kemerini takmıştı ve bana doğru dönerek "Evde seni bekleyen bir sürpriz var" demişti.

 

Meraklı gözler ile Barın'a döndüğümde "Sürpriz mi?" Demiştim heyecan ile."Ne sürprizi?"

 

"Eğer sürpriz söylenirse, o sürpriz olmaz değil mi güzelim?"

 

"Güzelim mi?" Dedim heyecan ile."Yani, şey..." başka tarafa bakarken "Sürprizse söyleme tabii!" Demiştim."Söylenmez yani.Hem ben sana söyle mi dedim?" Barın'a birden döndüğümde

"Israr etme lütfen!" Demiştim.

 

Cümlemin bitmesi ile Barın'ın güldüğünü duyduğumda "ne gülüyorsun ya?" Diyerek ona bakmıştım.

 

"Mert iki" diyerek beni gösterdiğinde

"Gerçekten aynısınız." Demişti.

 

"Yengesiyim" dedim kaşlarımı çatarak.

"Normaldir."

 

Barın cümlemin bitmesi ile bana baktığında gözlerinde olan şaşkınlığı görmüştüm.

 

"Çok kısa bir zaman önce Mert sana yenge dediği için sinirleniyordun." Güldüğünde "Şimdi de sen yengesi olduğunu söylüyorsun" demişti.

 

"Bazı şeyler değişir" demiştim yeşil gözlerine bakarken.

 

"Bazı şeyler değişti Almila" demişti yeşilleri kahvelerime değerken."Ama değişmeyen tek bir şey var."

 

"Nedir?" Dedim merak dolu sesim ile.

 

"Sen."

 

Kalbim sızladı.

 

Değiştim Barın.

Çok kısa bir süre önce değiştim.

Çünkü, sana yalan söyledim.Gözlerinin içine baka baka geçmişini sakladım.

 

Sana bunu nasıl söyleyeceğim?

Gözlerinin içindeki mutluluğu nasıl çekip alacağım?

 

Gözlerimin dolduğunu belli etmemek için kafamı cam tarafına çevirdiğimde "gidelim mi artık?" Demiştim.

 

Bana baktığını hissediyordum.

 

"Peki..." derken arabayı çalıştırarak sürmeye başlamıştı.

 

Ne olduğunu sormamıştı.

İstediğim de tam olarak buydu.

Hiçbir şey anlamaması ve hiçbir şey sormaması.

 

 

Yol boyunca ne Barın ile konuşmuştum ne de camdan kafamı çevirerek Barın'a bakmıştım.

 

Barın'ın yol boyunca bana bakan bakışlarını hissetsemde hiçbir şekilde ona dönmemiştim.

 

Çünkü, bakarsam anlardı biliyordum.

 

Eve gelip arabadan indiğimizde karşımda duran eve dikkatli bir şekilde bakmıştım ve şaşırmıştım.

 

Barın'ın evine gelmemiştik.

Başka bir evin önündeydik.

 

"Burası neresi?" Dedim karşımda duran beyaz, tamamen cam kaplamalı olan villaya bakarken.

 

"Bundan sonra kalacağımız yeni evimiz.Siz hastanedeyken ayarlamıştık.Ece zaten burada.

Şimdi de biz geldik."

 

"Anladım" dedim."Bana söylediğin sürpriz bu muydu yoksa?"

 

"Hayır..." dedi kafasını iki yana sallayarak.

"Seni bekleyen sürpriz..." gözüyle karşımda duran evi işaret ederken "İçeride." Demişti.

 

"Geçelim mi o zaman içeriye? Çünkü, ben sabırsızlanıyorum da."

 

"Tamam" dedi gülerek."Hadi gel..." bana yaklaştı ve elini belime yerleştirerek benimle birlikte yürümeye başladı.Evin kapısına gelip açtığımızda Barın bana döndü ve "gözlerini kapat" dedi.

 

"Ne?" Dedim anlamayarak."Neden?"

 

"Almila..." dedi bana bakarak."Kapat!"

 

"Tamam ya!" Dedim ve gözlerimi kapattım.

"Oldu mu? Bak kapattım."

 

Ses gelmezken "Barın?" Dedim."Oldu mu?"

 

Tekrardan ses gelmemişti."Barın eğer ses vermezsen açacağım.Barın..." sözümü kesen şey alnıma değen sıcacık dudaklar olmuştu.

Dudaklarım kıvrılırken sadece gülümsemiştim.

 

"Gözlerin kapalı çok güzel görünüyordun.

Dayanamadım."

 

"Gidelim mi artık" dedim.Utanmıştım.Barın'da bunu çok iyi anlamıştı.

 

"Emredersiniz hanımefendi" dedi ve beni birden kucağına aldı.Bu istemsiz olarak bağırmama sebep olmuştu."Barın?" Dedim gülerek."Beni kucağına almak için bahane uyduruyor olabilir misin sen acaba?"

 

"Benim bahanelere ihtiyacım yok ki..." dedi kısık çıkan sesiyle.

 

Bu istemsizce yutkunmama sebep olmuştu.

 

Barın haraket etmeye başladığında dümdüz ilerlediğini anlamıştım.Çok kısa bir süre içerisinde geleceğimiz yere varmış olacağız ki Barın beni yavaşça aşağıya indirdi.

 

"Gözlerini açabilirsin" dedi fısıldayarak.

"Tamam" dedim ve gözlerimi yavaşça açtım.Gözlerimi açtığımda gördüğüm kişi ile içimde büyük bir mutluluk oluşmuştu.

 

"Emir?" Dedim şaşırarak."Senin burada ne işin var?" Koşarak yanına ilerlediğimde kollarımı Emir'e dolayarak sımsıkı sarılmıştım.

 

"Duydum ki beni çok özlemişsin..." ellerini kaldırıp o da bana sarıldığında "seni çok özledim" dedim.

 

"Belli oluyor çok özlediğin" dedi.İsyan eder bir ses tonu vardı."O kadar çok özlemişsin ki beni bir kere bile aramadın!"

 

Başımdan geçen olaylar yüzünden Emir'i aramak bir kere bile aklıma gelmemişti.Böyle demesi ne kadar üzülmeme sebep olsa da bunu belli etmedim.Gözlerimi çevirip yanı başımızda duran Mert ve Beril'e baktığımda onların da sessizce bizi izlediğini anladım.

 

"Sende beni çok özlemiş olmalısın" dedim koluna vurarak.Bu konuyu en azından şu anlık açmamak en iyisiydi."Bana diyene de bak! Sanki kendisi beni çok aradı da!"

 

"Ben yoğun bir insanım bildiğin üzere canım!"

 

"Aman ne yoğunluk ne yoğunluk" dedim gülerek."Yani, sanki oraya çalışmaya gidiyorsun da."

 

"Öyle deme canım!" Dedi.Sesinde alay vardı.

"Çalışmamakta bir iş!"

 

"Of!" Dedim bıkkınca."Yani bir insan hiç mi değişmez?"

 

"Hey!" Dedi Beril bize seslenerek."Bizde buradayız! Neden bizimle ilgilenilmiyor acaba?" Bu isyanının Emir'e olduğunu anlamıştım.

 

"Ya sen kıskandın mı?" Dedi Emir Beril'e dönerken."Kıskanma.Sonuçta ben artık buradayım!"

 

"Artık buradayım derken?" Dedim anlamayarak."Nasıl yani?"

 

"Artık tamamen İstanbul'a taşındım!" Dedi."Bu benim size en büyük sürprizim!" Gülerek söylediği cümle ile Beril ve bana baktı.

 

Gözlerimi Beril'in olduğu tarafa çevirip baktım.

 

"Eee?" Dedi bize bakarak."Sevinmediniz mi?"

 

"S-sevindik" dedim Emir'e bakarak."Sadece şaşırdım o kadar.Yani, orada kendine bir düzen kurmuştun." Emir'in burada olmasına ne kadar sevinsem de bunu belli edememiştim.Çünkü, olanlar hakkında hiçbir şey anlatmamıştık ve bu yüzden de bilmiyordu.Öğrendiği zaman ne tepki verirdi bilmiyorum; ama Emir'e bazı şeyleri anlatmak için zaman vardı.En azından Beril gibi bazı konularda ondan da destek alabilirdim.

 

"Ama anlamadığım bir şey var?" Dedi.Dikkatli bir şekilde bize baktı."Neden bu evde kalıyorsunuz siz?" Kafasını Mert'e çevirdi ve daha sonra Barın'a."Ve bu arkadaşlar tam olarak kim?" Gözlerimi Beril'e değdirdiğimde onun da bana bakıyor olduğunu gördüm.

 

Nasıl açıklayabilirdim ki?

 

"Şey..." dedim.Elimi saçıma götürdüm ve hafiften karıştırarak Emir'e baktım."Ya ben çok acıktım.Acaba ilk başta bir şeyler mi yesek? Bu konuları daha sonra konuşsak?" Rica'da bulunan bakışlarımı Emir'e değdirdiğimde gülümseyerek bana baktı."Tamam..." dedi.

"Ama sonra kesin konuşacağız bu konuyu!"

 

"Tamam..." dedim ve gülümseyerek arkamı döndüm.Arkamı dönmem ile Barın'ın bana bakan gözleriyle karşılaştım.Daha doğrusu sinirle bakan.

 

"Almila..." dedi Barın bana bakarak."Benimle iki dakikalığına gelir misin?"

 

"Tamam" dedim ve Emir'e gülümseyerek Barın'ın arkasından yürümeye başladım.

 

Barın ile birlikte merdivenlerden çıkıp üst kata geldikten sonra sola döndük ve baştaki ilk odaya girdik.

 

İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra Barın'a döndüm ve "efendim?" Dedim.

 

"Lafı uzatmadan direk sormak istiyorum" dedi bana bakarak.

 

"Neyi?" Dedim.

 

"Emir'e gerçekleri neden anlatmadığını tabii ki!"

 

"Şey..." dedim.Ne söyleyeceğimi bilememiştim.Çünkü, böyle bir soru soracağını hiç tahmin etmemiştim."Bir nedeni yok" dedim."Emir, olan olayların hiçbirini bilmiyor.Bu yüzden de öyle pat diye söylemek istemedim.Zamanı geldiğinde bütün gerçekleri söyleyeceğim!"

 

"Gerçek olan bütün her şeyin zamanını mı bekliyorsun sen?" Dedi.Cümlesi netti.

 

"A-anlamadım?" Dedim gözlerimi kaçırarak.

 

"Almila..." dedi.Bir adım bana yaklaştı ve beni kendine çekerek yüzümü avuçları arasına aldı."Benden sakladığın bir şey var" dedi.

"Bunu görebiliyorum.Gözlerinden anlayabiliyorum!"

 

"Y-yok öyle bir şey!" Dedim.Hızlı bir hamle ile Barın'dan uzaklaştım."Senden sakladığım hiçbir şey yok benim."

 

"Gerçekleri söylemek için iki gün süren var Almila" zihnimde yankılanan Erhan'ın sesini duyduğumda Barın'dan bir adım daha uzaklaştım.

 

Son bir günün kaldı Almila!

 

"Emin misin?" Dedi.Gözlerime baktı.

 

"Eminim." Dedim.Yeşil gözlerine tekrardan yalan söyledim.

 

"Peki..." dedi.Gülümsedi."Sen öyle diyorsan öyledir." Yanıma geldi ve bana doğru eğilerek yüzünü yüzüme yaklaştırdı."Sana güveniyorum!" Dedi.Dudağını dudağımın kenarına getirdi ve hafif bir öpücük kondurarak geri çekildi.

 

"Gidelim mi?" Dedim.Ağlamamak için kendimi zorladım.

 

"Lütfen..." dedim içimden konuşarak."Şu an değil Almila! Şu an ağlamanın zamanı değil."

 

"Gidelim" dedi ve ellerini ellerimin arasına alarak odadan dışarı çıktı.Odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya indikten sonra tam oturma odasına girecekken ellerimi Barın'ın avuçları arasından çektim.

 

"Emir, sevgili olduğumuzu bilmiyor ya" dedim.

"O yüzden."

 

"Sorun yok!" Dedi ve yanımdan geçerek oturma odasına girdi.

 

Yanımdan geçerken o mükemmel kokan kokusunu içime çektim.

Canım acıdı.Gözlerim sızladı ve nefes alamadım.

 

"Almila Abla." Ece'nin sesini duymam ile oturma odasından içeri baktım."Gelsene" dedi beni el işareti ile yanına çağırarak.

 

Gülümseyerek Ece'ye doğru ilerledim ve yanına oturdum. Yanında oturmam ile Ece bana doğru döndü ve beklemediğim bir anda sarıldı.

 

"Sana bir şey olacak diye çok korktum Almila Abla" dedi.

 

Ece'nin kırdığı pot ile hızlıca Ece'den uzaklaştım ve kaş göz işareti yaptım.

 

"Bir dakika bir dakika!" Dedi Emir Ece'ye bakarak."Sen Almila için neden korktun?"

 

Korku dolu bakışlarımı Beril ve Barın'a çevirdikten sonra yutkunarak Emir'e baktım.Gözlerini dikmiş bir cevap bekliyordu.

 

"Almila bugün bayıldı!" Dedi.Cümleyi kuran sese odaklandığımda Barın'a şaşkınca baktım."O yüzden öyle söyledi."

 

Benim için yalan söylemişti.

 

Emir'e baktığımda kaşları çatık bir şekilde gözlerini her birimize tek tek değdirdiğini gördüm.

 

"Peki benim neden bundan haberim yok?" Bana döndü."Hem sen neden bayıldın?" Ayağa kalktı ve yanıma ilerledi.Elini uzatıp alnıma yerleştirildiğinde "şu an nasılsın?" Dedi.

 

"Emir..." dedim.Elini alnımdan çektim ve ona baktım."Sadece bayıldım.Alnımla ne işin var acaba?" Şaşkınca Emir'e baktım."Bugün yemek yemedim ve bu yüzden yorgun düştüm.Hepsi bu kadar!"

 

Bu kadar profesyonel bir yalancı olmayı nasıl başardım acaba?!"

 

"Emin misin?" Dedi bana bakarak.

 

"Bugün de herkes aynı soruyu soruyor" dedim mırıldanarak.

"Eminim Emir'cim!" Dedim."Hemde hiç olmadığım kadar eminim!"

 

"Tamam be!" Dedi yerine geçerek."Neden atar yapıyorsun ki? Burada abi rolüne girmek istemiştim sadece."

 

"Girme Emir'cim!" Dedim gülümseyerek.

 

Elini kaldırdı ve "tamam" dedi."Sende bir şey var; ama elbet kokusu çıkar."

 

"Sana öyle geliyor" dedim mırıldanarak.

 

"Pizzalar geldi!" Mert'in içeri girmesi ile kafamı ona çevirdim."Soğutmadan yiyelim." Oturma odasının sağ kısmında olan yemek masasına ilerledi ve pizzaları oraya koydu."Ee hadi..!" Dedi bize bakarak."Gelsenize."

 

Kafamı tamam anlamında salladım ve ayağa kalkarak masaya doğru ilerledim.Sandalyeye oturup kafamı kaldırdıktan sonra Beril'in bana baktığını gördüm.

 

Benimle konuşmak istiyordu.Bakışlarından ve yaptığı kaş göz işaretlerinden anlamıştım.

 

"Eee..." dedi Mert elinde tuttuğu pizzadan bir dilim alırken."Siz şimdi üçünüz çocukluk arkadaşı mısınız?"

 

"Evet" dedi Emir."Sen nereden biliyorsun bunu?"

 

"Beril söyledi" dedi omuz silkerek.

 

"Beril söyledi?" Dedi anlamayarak."Siz ne zamandır tanışıyorsunuz? Ben sizi hiç görmedim de."

 

"Biz sen gittikten hemen sonra tanıştık" dedim.

 

"Nasıl peki?" Dedi.

 

Emir hep bu kadar meraklı mıydı acaba?

Yoksa böyle olması bu güne mi özeldi ?

 

"Gece klübünde" dedi Beril birden.

 

Yalanıma bir kişiyi daha dahil etmiştim.Ne iyi bir arkadaşım ama!

 

"Anladım..." dedi Emir bize tek tek bakarak.

 

Bende kaç senelik arkadaşımı tanıyorsam, inanmadığını çok iyi biliyordum.Sadece üstelemiyordu.Belki de bizim anlatmamızı bekliyordu.

 

Her birine göz gezdirdiğim de en son Barın'da durdum.Hiçbir şey bilmeden hayatına devam ediyordu.Babasını düşünüyordu.Onun için ağlıyordu.

 

Peki ya ben?

Gözlerinin içine baka baka yalan söylüyordum.

Kalbim acıyordu.Nefes alamıyordum.

Yarın her şey bitecekti.Son günümdü ve benim Barın'a her şeyi anlatmam gerekiyordu.

 

Hazır mıydım?

Hayır.

 

Korkuyor muydum?

Hemde çok.

 

Daha fazla duramayacağımı anladığımda ayağa kalktım ve kalkmam ile hepsine göz gezdirdim.

 

"Ben doydum.Odama gidip dinlenmek istiyorum.Hepinize afiyet olsun."

 

"Ee hiçbir şey yemedin ki!" Dedi Beril."Nasıl doydun?"

 

"Doydum Beril!" Dedim."Zaten pek aç değildim."

 

Tam adım atacakken Barın elimden tuttu ve kafasını bana çevirdi."Bir şey mi oldu?" Dedi.

 

"Hayır..." dedim.Yine gözlerimi kaçırmıştım.

"Sadece yoruldum ve dinlenmek istiyorum o kadar!"

 

"Peki..." dedi.Elini elimden kaydırdı."Yine sen öyle diyorsan öyledir."

 

"Emir..." dedim kafamı ona çevirilerek."Lütfen kusura bakma olur mu? Seninle ilgilenemedim."

 

"Saçmalama kızım!" Dedi."Öyle şey mi olur? Hadi sen git ve dinlen.Ben zaten hep buralardayım."

 

Emir'e gülümsedim ve hepsine iyi geceler dileyerek oturma odasından çıktım.Üst kata gelip boş olan odalardan birine girdiğimde direk kendimi yatağa attım ve sırt üstü yatarak beyaz duvarı izledim.

 

Gözlerimden yanaklarıma akan yaşlara izin verirken telefonumdan gelen bildirim ile yanı başımda duran telefonu elime aldım ve gelen mesaja baktım.

 

05*******56:Yarın'a geri sayım başladı Almila'cık.Umarım Barın'a kendi rızan ile her şeyi anlatırsın.

 

Telefonu yatağa fırlatıp ayağa kalktığımda elimi saçlarıma geçirdim ve derin derin nefes aldım.

 

"Her şey bitecek!" Dedim kendi kendime."Bu duruma bir son vereceğim! B-bu duruma bir son vereceğim ve her daim Barın'ın yanında olacağım."

 

Bölüm sonu...

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🤍

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın lütfen. 🤍

Loading...
0%