Yeni Üyelik
30.
Bölüm

Bölüm 30: “Yıkım”

@aleynay0

"Yıkılmak binaya mahsus bir şey değil ki, Züleyha, Bir insanın bir cümle ile yıkıldığını gördüm."

-Cahit Zarifoğlu-

 

Yüzümde hissettiğim sıcak dudaklar ile gözlerimi araladım."Barın?" Dedim yarı açık olan gözlerim ile Barın'a bakarken."Sen ne zaman uyandın?"

 

"Sana da günaydın aşkım" dedi ve yanağıma öpücük kondurarak ayağa kalktı.Bana kullandığı kelimeyi duyunca değişik hissetmiştim.Çünkü, ilk defa bana bu şekilde seslenmişti."Asıl bu soruyu benim sormam gerekiyor sana.Saçların ıslak.Dün gece uyumadın mı?"

 

"Şey..." dedim."Gece öyle birden uyanınca banyoya girdim."Gözlerimi ovuşturup saçlarımı arkaya attıktan sonra kafamı sola çevirdim.Masa'nın üzerinde gördüğüm kahvaltı tabağı ile şaşırarak Barın'a baktım."Bunları sen mi hazırladın?" Dedim masanın üzerinde duran tepsiyi bacaklarımın üzerine koyarak.

 

"Evet..." dedi ve yatağa tekrardan oturarak bana baktı."Bu güzel güne güzel bir kahvaltı ile başla istedim."

 

"Çok güzel görünüyor" dedim.Tabağın kenarında duran kırmızı gülü elime aldım.

"Teşekkür ederim" dedim elimdeki gülü göstererek."Çok güzel."

 

"Hiçbir şey senin kadar güzel olamaz!" Dedi ve bana yaklaşarak dudağıma öpücük kondurdu.

"Ee hadi..!" Dedi tabağı işaret ederek.

"Başlasana."

 

"Tamam..." dedim ve önümde duran peynirden bir parça alarak ağzıma attım."Sen yemeyecek misin?" Dedim peyniri yuttuktan sonra.

 

"Bu seferlik affet beni sevgilim.Çok önemli iki tane toplantım var ve bu yüzden hemen hazırlanmam gerekiyor." Eliyle ıslak olan saçlarını dağıtarak bana baktı.

 

"Şey..." dedim."Aslında benim seninle konuşmam gereken bir konu vardı."

 

Aslında dün söylemem gereken bu önemli gerçeği nasıl söyleyeceğimi bile bilmiyordum.Cümleye nasıl başlayacağımı, ilk ne söyleyeceğimi, hiçbirini bilmiyordum; ama bugün söylemem gerekiyordu.Çünkü, bu gerçeği Barın'a ben söylemezsem Erhan söyleyecekti.Bu gerçeği Barın'ın benden duyması daha doğru olacaktı.Biliyordum, yıkılacaktı; ama ben yanında olacaktım.Elinden sımsıkı tutup asla bırakmayacaktım.

 

"Aslında çok az bir sürem var.Gelince konuşsak olur mu?"

 

Kafamı sadece sallamakla yetinmiştim.

 

Dolaptan aldığı kıyafetler ile banyoya ilerlerken bana baktı."Önemli bir şey mi?" Dedi.

 

"Aslında..." Bugün iki tane önemli toplantısı vardı ve bunu bozamazdım."Geldikten sonra konuşuruz" dedim."Akşam yani."

 

"Tamam o zaman" dedi ve bana bakıp göz kırparak banyoya girdi.

 

Ne yapacaktım hiç bilmiyordum.Kendimi çıkmaz bir sokaktaymışım gibi hissediyordum.Sanki... her yerde duvar vardı ve çıkış yolum asla yok gibiydi.

 

✨✨✨

 

Barın beni eve bırakalı nerdeyse on dakika olmuştu.Sürekli saate bakıyordum ve bir an önce akşam olmasını istiyordum.

 

"Almila...?" Beril yanıma geldi ve koltuğa oturarak elini omzuma koydu."Sen iyi misin?"

 

Yalan söylemedim ve kafamı iki yana salladım.

"Değilim!" Dedim.Sesim oldukça yorgun çıkmıştı.

 

"Dün kötü bir şey mi oldu?" Dedi.

 

"Hayır..." dedim.Kafamı iki yana salladım ve Beril'e baktım.Meraklı gözleri ile bana bakıyordu."Dün çok güzeldi" dedim."Hatta hayal bile edemeyeceğim kadar."

 

"Eee..?" Dedi."O zaman neden böylesin sen?"

 

"Bugün Barın'a her şeyi anlatacağım Beril" dedim."Barın bugün bütün gerçekleri öğrenecek."

 

"Barın'ın bugün öğreneceği gerçekler ne?" Duyduğum sesi idrak ettiğimde kapının önünde dikilmiş bize kaşları çatık bir şekilde bakan Mert'i gördüm.

 

"Sen ne zaman geldin?" Dedim.Sorusundan bir ihtimal kaçmaya çalıştım.

 

"Almila..!" Yanıma geldi ve koltuğa oturma gereği duymadan bana bakmaya devam etti.

"Sakladığın şey ne?" Dedi.

 

"Mert..." Mert'e Barın'dan önce bunu söyleyemezdim.Çünkü, benden önce davranabilirdi.Barın'a her şeyi benim anlatmam gerekiyordu."Önemsiz bir şey" dedim.Beril'e baktım.Bakışları Mert ve benim aramda gidip geliyordu.

 

"Önemsiz bir şey demek" dedi.Ses tonundan inanmadığı belliydi."Tamam o zaman bana da söyle bu önemsiz şeyi!"

 

"Mert?" Dedi Beril.Sesinde uyarı veren bir tonlama vardı."Sıkıştırma istersen kızı.Söylemek isteseydi söylerdi zaten!"

 

Beril'in cümlesinden sonra tam ağzımı açıp bir şey söylecekken telefonuma gelen bildirim sesi ile ekrana baktım.

 

Erhan'dan bir yeni mesaj.

 

Derin bir nefes alıp bildirimin üzerine tıkladıktan sonra gördüğüm mesaj ile kasılmıştım.

 

"Almila?" Dedi Beril omuzumdan tutarak."Sen iyi misin? Neden titriyorsun?"

 

Titriyor muydum?

Bunu bile anlamamıştım.

 

"Almila?" Dedi Mert."Oturmak ister misin?"

 

Kafamı iki yana salladım ve gelen mesajı bir kez daha okudum.

 

Erhan;

Barın'ın gerçekleri öğrenmesine dakikalar kaldı Almila'cık.Kusura bakma olur mu? Küçük çaplı bir ihanete uğradın :)

 

"Bu olamaz!" Dedim sesimin titremesine engel olmazken."Bu..." dedim."Olamaz!"

 

"Kuzum artık ne olduğunu söylecek misin bize de?"

 

Gözlerimi kapatıp kafamı iki yana salladıktan sonra telefondan Erhan'ın üzerine tıklayarak aradım.Alt dudağımı dişlerimin arasına geçirip oturma odasında tur atmaya başladığımda karşıdan gelen sesi beklemeye başladım.

 

"Alo?" Dedi karşıdan alaylı gelen Erhan'ın sesi.

"Kiminle görüşüyorum acaba?"

 

"Kes sesini!" Dedim bağırarak."Attığın bu mesaj da neyin nesi?"

 

Bağırdığım zaman Mert ve Beril direk yanıma gelip bana bakmıştı.Bir şeyler soruyorlardı; ama anlamıyordum.Söylediklerini duymuyordum bile.

 

"He sen o mesajı mı diyorsun?" Dedi.

"İhanetimin mesajı o!"

 

"Biz seninle böyle konuşmamıştık!" Dedim.Sesimin titremesine engel olamadım.

 

"Sen gerçekten seninle anlaştığımızı sanmışsın!" Dedi.O iğrenç gülüşünü duyduğumda gözlerimi kapattım.Sakin olmam gerekiyordu.

 

"Neden böyle bir şey yaptın?" Dedim."Ben bugün her şeyi anlatacaktım zaten!"

 

"Senden emin olamadım diyelim." Dedi."Sana iki gün vermiştim Almila; ama sen o iki günü kullanmadın.Bugün kullanacağın ne malum? Nereden bileceğim her şeyi söyleyeceğini?"

 

"Söyleyecektim!" Dedim bağırarak."Barın geldikten sonra ona her şeyi anlatacaktım."

 

"Bana güvenmemeliydin" dedi."Yani, seni kaçıran birine nasıl güvendin aklım almıyor?"

 

"Sana zaten güvenmiyordum!" Dedim.

"Güvenmiyorum da."

 

"Böyle demen hiç hoş olmadı ama Almila'cık!" Dedi.Her zamanki gibi alaylı konuşmasını sergiledi."Ben sana burada bir şans daha vereceğimi söyleyecektim!"

 

"Ne saçmalıyorsun?" Dedim."Ne şansından bahsediyorsun sen?"

 

"Barın evden çıkalı tam yirmi dakika oldu Almila" dedi."Yani... Barın'ın şirkete varıp, görüntüleri bulması an meselesi! Sana bir şans daha veriyorum.Eğer zamanında şirkete gidip Barın'ın o videoyu izlemesini engellersen şans senden yana olur.Barın'a oturur her şeyi o an kendin anlatırsın; ama yok eğer videoyu senden önce izlerse, yani yetişemezsen, gerisi beni ilgilendirmez.Ben oturur keyifle Barın'ın çektiği acıyı izlerim."

 

"Allah senin belanı versin!" Dedim nefret dolu sesim ile.Gözümden düşen yaşları umursamadan telefonu kapattım ve karşımda korkuyla bana bakan Mert ve Beril'e döndüm.

"Benim hemen Barın'ın şirketine gitmem gerekiyor!" Dedim odağıma Mert'i alarak.

 

"Neden?" dedi."Almila sen ne saklıyorsun? Ne oluyor Allah aşkına ya!"

 

"Mert..." dedim."Bak anlatacak zaman yok tamam mı? Benim hemen şimdi şirkete gitmem gerekiyor.Lütfen..." dedim gözümden düşen yaşları umursamadan."Beni şirkete götür."

 

"Tamam..." dedi.Yüzünden şaşırdığı ve anlamadığı belliydi."Gidelim o zaman."

 

"Bende geleceğim" dedi Beril.Kafamı salladım ve oturma odasından çıkarak dış kapıya doğru ilerledim.Kapıyı açıp dışarı çıktığımda Beril ve Mert gelmeden önce çoktan arabanın önünde yerimi almıştım.

 

"Ne olur Allah'ım Barın o videoyu izlememiş olsun!" Gözlerimi kapatıp içimden dua etmeye başladığımda Beril'e döndüm.Üzgün bir şekilde bana bakıyordu.Sanki, ben demiştim der gibiydi.

 

Bana daha birkaç gün önce geç kalma demişti.

Anlatmak için sakın geç kalma...

 

Peki anlatmak için geç mi kalmıştım?

Bilmiyordum; ama korkuyordum.Geç kalmış olma düşüncesi beni korkutuyordu.

 

✨✨✨

 

Şirketin önüne gelene kadar zaman durmuş gibiydi.Sanki, saatler, dakikalar ve saniyeler durmuş gibiydi.

 

Hızlı bir şekilde arabadan inip Mert ve Beril'i beklemeden şirketten içeri girdiğimde Mert'in bana seslendiğini duydum.

 

"Sağ taraftan" dedi."Yedinci kat." Sağ tarafa doğru dönüp asansörün önüne geldiğimde acele ile tuşlara basmaya başladım. Sanki her yer üstüme geliyor gibiydi. Derin derin nefesler alıp asansörün düğmesine basmaya devam ettiğimde Beril yanıma geldi ve omuzumdan tutarak ona bakmamı sağladı.

 

"Sakin ol" dedi içten bir şekilde."Nefes al."

 

"Yapamıyorum" dedim.Kafamı iki yana salladım.Asansörün sesini duyduğumda hızlı bir şekilde içine bindim ve yediye basarak saçlarımı geriye doğru attım.

 

"Ya izlediyse..." dedim.Sesim titrerken göz yaşlarıma engel olamamıştım."Ya..."

 

"Almila bu kadar kötü ne olmuş olabilir?" Dedi Mert."Sen Barın'dan ne sakladın böyle?"

 

Mert'in gözlerinin içine bakarken hiçbir şey söylemedim.Kapı'nın açılma sesini duyduğumda asansörden indim ve kapının hemen üstünde yazan 'Barın Soylu' yazısına baktım.

 

Gözlerimden yaşlar bir bir akarken kapıyı çalma gereği duymadan içeri girdim.Barın masasında oturmuş kağıtlar ile ilgileniyordu.

 

Kafasını kaldırıp beni gördüğünde "Almila?" Dedi. Şaşırmıştı.Çünkü, buraya geleceğimi hiç tahmin edemezdi.Etmemişti de.Oturduğu sandalyeden kalkıp koşarak yanıma geldiğinde ellerini yüzüme yerleştirdi ve "iyi misin?" Dedi.Gözlerinde panik vardı."Sen neden ağlıyorsun?"

 

Şu an nasıl göründüğüm ile ilgili hiçbir fikrim yoktu.

 

"Ben..." dedim. Gerçekleri hemen anlatmam gerekiyordu. Gerçeği saklayacak bir saniyem bile yoktu." Barın benim sana bir şey söylemem lazım!" Dedim birden.Gözlerim Barın'ın masasının üzerinde olan zarfa kaydığında yutkundum.Barın'da bakışlarını zarfa çevirdiğinde ellerini yüzümden çekti ve zarfa doğru ilerleyerek zarfı eline aldı.

 

"Üstünde Almila ile izle yazıyor!" Dedi.Kafasını kaldırdı ve şüphe ile bakan yeşil gözlerini bana dikti.Ellerim titrerken yutkundum ve gözlerimi zarfa indirdim.

 

"Söyleyeceğin şeyler bu zarfa ilgili mi?" Dedi.Kaşlarını kaldırdı."Bununla ilgili mi?" Dedi zarfı elinde sallarken.

 

"Barın..." dedim yanına ilerledim ve elini tuttum."Buradan gidelim mi? Ben sana her şeyi anlatacağım."

 

"Gerek yok aslında" dedi elini elimden çekerken."Bence burada konuşalım.Hatta konuşmayalım!" Dedi.Bakışlarını elinde tuttuğu zarfa indirmişti."İzleyelim."

 

Kafamı iki yana sallarken "yapma" dedim.

 

Masasına doğru döndü ve bilgisayarını kendine doğru çevirerek zarfı açtı.İçindeki küçük flash belleği çıkardı ve bilgisayara taktı.Flash belleği taktığı gibi önünde bir dosya açılmıştı.Bilgisayara biraz daha eğilip dosyaya tıkladığında 'Gerçekler' olan dosya başlığını gördüm.Gözlerimi kapattığımda "her şey bitti" dedim içimden."Her şey bitti."

 

"Barın..." elinden tuttum ve kendime doğru çevirdim."Ne olur sana anlatmama izin ver."

 

"Sevgili Barın Soylu!" Duyduğum ses ile kafamı hızlıca bilgisayara çevirdim.Erhan'dı."Eminim gerçekleri duymak için çok heyecanlısın!" Güldü.

 

Gerçekleri video olarak anlatacaktı.Hiçbir duygu kırıntısı barındırmadan.Gözlerinin içine bakmadan.Acı çekip çekmediğini bile düşünmeden.

 

Hızlı bir şekilde bilgisayara doğru eğilip flash belleği çıkartacakken Barın beni kolumdan tuttu ve geriye doğru aldı.

 

"Eminim ki benim kim olduğumu şu an çok merak ediyorsundun! Ediyorsun değil mi?" Dedi."Eğer merak ediyorsan Almila'ya doğru dönüp beni ona sorabilirsin.Çünkü, kendisi beni çok yakından ve çok iyi tanıyor."

 

Barın'ın kafasını çevirip bana baktığını anlamıştım; ama ben ona dönememiştim.Ona doğru dönüp yeşil gözlerine bakamamıştım.

 

"Ama biliyorum ki yine susacak ve sana yine gerçekleri söylemeyecek.Ah pardon!" Dedi.

"Saklayacak diyecektim!"

 

Gözlerimi ekrana çevirdiğimde ekranda bile gözlerinde alay vardı.

 

"Kendimi tanıtmama izin ver Barın." Dedi."Ben Erhan...Erhan Soylu!"

 

Erhan'ın cümlesini duyduğumda Barın'a baktım.Bir adım geri gitti ve ekrana baktı.

"Erhan Soylu" dedi tekrardan."Ferda Soylunun oğlu, Erhan Soylu!" Sesinde ki kini hissetmiştim.

 

Barın'a bakmaya devam ederken hıçkırarak ağlamamak için kendimi zorladım.Bunları benden duyması gerekirken, gerçekleri üvey kardeşinden duymuştu.Ondan delicesine nefret eden üvey kardeşinden.

 

Üvey kardeşi olduğunu öğrenmek ona acı vermiş miydi?

 

Arkamda olan Beril ve Mert'i hissetmiştim.Büyük ihtimalle Mert'te ekrana şaşkın bir şekilde bakıyordu.

 

"Şu an bu videoyu neden hazırladığımı merak ediyorsundur" dedi."Neden üvey kardeşin olduğumu söylediğimi merak ediyorsundur.Çünkü Barın, acı çekmeni istiyorum! Annenin yaşadığını öğrenmeni ve oğluyla mutlu olduğunu bilmeni istiyorum!" Dedi.

 

Barın'a doğru yaklaştığımda bir adım geri gitti ve elini havaya kaldırarak durmamı istedi.

Durdum.Gözlerinin içine bakarken, Barın'a yaklaşmadım ve olduğum yerde sabit bir şekilde durdum.Yeşil gözlerini gördüm.Bana hayal kırıklığı ile bakan yeşil gözlerini.

Annesinin yaşadığını öğrenmişti.Şaşırmıştı; ama en çok kırılmıştı.

 

Omzumda bir el hissettim.Beril'in elini.Bana destek olmaya çalışıyordu.Belki de güçlü olmamı istiyordu.

 

Peki ben güçlü olmak istiyor muydum?

 

Barın gerçekleri bu şekilde öğrenmişken, güçlü olmak istiyor muydum?

 

"Hayal kırıklığına uğradın değil mi?" Dedi Erhan.Ekrana bakmasam da o iğrenç sesini duymak, Barın'ın Erhan'ın sesini duyması Barın'ı benden bir adım daha uzaklaştırıyordu.

"Sevdiğin bir insanın senden anneni saklaması çok acı olmalı.Canın çok yanıyor mu Barın Soylu?"

 

Barın'ın yüzünü incelediğimde sinirlendiğini anlamıştım. Gözlerimi ellerini indirdiğimde sıktığını gördüm.Gözlerini gözlerime değdirdiğinde kıpkırmızı olduğunu görmüştüm.

 

Canı yanmıştı.

 

"O zaman asıl kısma gelelim mi artık? Çünkü bu kısmı söylemek için sabırsızlanıyorum; ama bunu söylemeden önce videoya bir kişiyi daha katmak istiyorum." Kafamı hızlıca bilgisayara çevirdiğimde duyduğum şeyi idrak etmeye çalıştım.

 

"Umduğum kişi olmasın" dedim içimden.Ben bunu düşünerek Barın çoktan odağını bilgisayara almıştı.

 

"Anne..." dedi Erhan."Gelir misin?"

 

Kalbim sıkıştı.Nefes alamadım.Barın'a döndüm.Geri geri gitti ve boş olan deri koltuğa oturarak dolu dolu olan gözleri ile ekrana baktı.

 

Annesini ilk defa görecekti.Onun yüzünden öldü bildiği annesini ilk defa bir video da görecekti.

 

Canı yanacaktı.

Biliyordum.

Tek bildiğim şey bu olacaktı.

 

Ekrana bakmaya devam ederken Ferda Hanım ekranda göründü.Yüzünde hiçbir duygu belirtisi yoktu.Sanki, öylesine ekrana geçmiş gibiydi.Sanki, oğlu onu her gün görüyor gibi rahattı.

 

Barın'a baktığımda ekrana bomboş baktığını gördüm.Ne hissettiğini anlamadım.Yüzünde hiçbir belirti yoktu.Ne şaşkınlık ne de hüzün ne de mutluluk... hiçbir şey yoktu.

 

"Annen..." dedi Erhan."Tabii sen biliyorsundur.Fotoğraflardan!" Vurgulamıştı son cümlesini.Rahat bir şekilde söylemişti.Canını yakmak istemişti.Başarmıştı da.

 

"Annecim..." dedi.Tüm yapmacıklığını ortaya serdi."Barın'ın doğum hikayesini anlatmak ister misin?" Kafamı ekrana çevirdiğimde iki yana sallayarak Barın'a baktım.Anlamamıştı.Tam bilgisayara doğru ilerlerken Barın'ın sesini duydum.

 

"Sakın!" Dedi dişlerinin arasından."Sakin tek bir adım daha atma!" Olduğum yerde kaldım.Tırnaklarımı avuç içme geçirdim.Canım yandı; ama umursamadım.Çünkü, yaşadıklarımızın yanında bu hiçbir şeydi.

 

Ekrana bakmaya devam ederken herkes sessizdi.Ne Erhan ne de Ferda bir şey söylemiyordu.Kimse ağzını açmıyordu.

 

"Peki..." dedi Erhan.Oturduğu sandalyeden kalktı ve ekranı biraz uzaklaştırdı."Bunu da ben anlatırım!" Ekranı biraz uzaklaştırdığında Mert'in sesini duydum."Barın?" Dedi."B-bu ev..."

 

"Bu evi biliyorsunuzdur" dedi Erhan."Meşhur yazlık ev.Sana yalan yanlış anlatılan, aslında acı bir hikayesi olan yazlık ev!" Nefret dolu bakışları ile kameraya yaklaştı."Annemin Orhan tarafından tecavüz edildiği yazlık ev!" Dedi bağırarak.

 

Erhan'ın söylediği cümle ile bakışlarım Barın'a kaydı.Gözlerinde ki yıkımı gördüm.Acıyı gördüm.

 

Hayal kırıklığı ile ekrana bakan gözlerini gördüm.

 

Geçmişi Erhan'ın söylediği bir cümle ile yıkılmıştı.Tutunduğu tek dal avuçları arasından kaymıştı.

 

"Ne diyor lan bu?" Dedi Mert sinirle."Almila?" Dedi.Mert'e baktım.Yüzünde olan nefreti gördüm."Ne diyor bu?"

 

Hiçbir şey söyleyemedim.Erhan bir şeyler daha söylemeye devam ederken idrak edememeye başladım.

 

"Tecavüz sonucu oluşmak nasıl bir duygu Barın?" Dedi."İstenmeyen bir bebek olmak nasıl bir duygu?"

 

"Yeter..." dedim sesim titrerken.Bilgisayara doğru ilerledim ve flash belleği alarak duvara fırlattım.Flash belleği duvara fırlatmam ile Barın'a döndüm.Bana bakıyordu.Dümdüz bir şekilde hiçbir duygu barındırmadan bana bakıyordu.

 

İşte bu durum canımı en çok yakan şey oldu.Önceden bana aşk ile bakan gözleri şimdi bir yabancıya bakar gibiydi.

 

"Barın..." dedim yanına ilerlerken.Tam yaklaşacakken ayağa kalktı ve benden uzaklaştı."Sakın bana bir daha yaklaşma!" Dedi."Sakın!"

 

"Ben böyle olsun istememiştim!" Dedim.Sesim kısık çıkmıştı.Canım yanıyordu; ama Barın'ın acısı yanında hiçbir şeydi.

 

"Böyle olmasını istememiştin öyle mi?"dedi.Alaylı bir şekilde güldü.

 

"Ben sana anlatacaktım" dedim.Ben sana bugün her şey....."

 

"Yeter!" Dedi bağırarak.Bana yaklaştı ve kollarımdan tutarak kendine doğru çekti."Sus!" Dedi."Ne senin sesini duymak istiyorum! Ne de yalanlarını dinlemek istiyorum!"

 

"Yalan değil!" Dedim kafamı iki yana sallayarak."Yalan değil."

 

"Sus artık sus!" Dedi kolumu sert bir biçimde bıraktı."Hâla yalan söylüyorsun!"

 

"Almila..." dedi Beril.Yanıma geldi ve beni kendine doğru çekti."Almila doğruyu söylüyor Barın!" Dedi."Sana bugün her şeyi anlatacaktı; ama Erhan ondan önce davrandı."

 

"Sende mi?" Dedi Mert."Sende mi biliyordun?"

 

"Şu an konu bu değil Mert!" Dedi Beril."Şu an konu Almila'ya yapılan haksızlık!"

 

"Haksızlık öyle mi?" Dedi Barın."Biz mi Almila'ya haksızlık yapıyoruz?" Beril evet anlamında kafasını salladı."Ben bugün annemin yaşadığını öğrendim Beril!" Dedi Barın.Bana baktı."Ben bugün annemin beni istemediğini öğrendim!" Dedi."Ben bugün... geçmişimin bir yalan olduğunu öğrendim! Babamın bir yalancı olduğunu öğrendim!" Gözünden yanaklarına akan yaşı gördüm."Ben bugün tecavüz sonucu doğan bir bebek olduğumu öğrendim!" Dedi.

 

Kafamı Barın'a çevirdiğimde gözümden akan yaşlara engel olamadım.

Haklıydı.Hemde sonuna kadar haklıydı.

 

"Ama Almila sana her şeyi anlatacaktı Barın! Bugün sana her şeyi anlatacaktı.Erhan şerefsizi sözünde durmadı!"

 

"Söz?" Dedi Barın.Tekrardan bana baktı."Ne sözü bu?"

 

"Erhan beni tehdit etti" dedim.Tırnaklarımı avuçlarıma bastırdığımı anladığımda ellerimi serbest bıraktım."Sana gerçekleri anlatmamı istedi.Bende anlatacaktım; ama yapamadım.Seni üzgün görmeye dayanamayacaktım.Sonra dün gece tekrar aradı ve kendisinin söyleyeceğini, her şeyi sana en acı şekilde anlatacağını söyledi" dedim.Bunu benden duymanın daha mantıklı olduğunu bildiğim için ben söylemek istedim ve o da kabul etti; ama sözünde durmadı!"

 

Bir adım geri giderken kafasını sallayarak bana baktı.Gözünden yanaklarına düşen yaşı gördüm.İçim acıdı."Bunu bana söyleyebilirdin!" Dedi.Sesinde hayal kırıklığı vardı."Bana her şeyi anlatabilirdin Almila! Ama sen ne yaptın? Benden her şeyi sakladın!"

 

"Saklamadım" dedim burukça."Sadece..."

 

"Acıdın mı bana?" Dedi."O yüzden mi söylemedin?"

 

"Hayır..!" Dedim.Barın'a yaklaştım ve ellerimi kaldırarak yanaklarına yerleştirdim."Bunun için sana asla acımam ben Barın! Bu durum senin suçun değil!"

 

"Bırak!" Dedi ellerimi yüzünden çekerken."Seni bir süre görmek istemiyorum Almila!" Dedi."Bu en doğrusu olacak."

 

"Ne?" Dedim.

 

"Duydun beni." Dedi."Seni bir süre görmek istemiyorum!"

 

"Barın bunu benden isteme" dedim kafamı sallarken."Bunu bize yapma!"

 

"Bu durumun sorumlusu sensin" dedi.Ses tonu düzdü."Bunu bize sen yaptın!" Yanımdan geçti ve kapıya doğru ilerledi."Barın?" Dedim arkamı dönerek.Kapıya doğru koştum ve önüne geçerek geçmesini engelledim."Ne olur yapma böyle! Ben böyle olsun istemedim! Ben senden hiçbir şey saklamadım.Sadece zamanını bekledim."

 

"Çekil önümden" dedi.Söylediklerimi duymadı bile.Dinlemedi."Çekil..!" Dedi tekrardan.

Çekilmedim."Almila çekil önümden!" Dedi ve kolumdan tutarak beni kenara aldı.

 

"Belki de böylesi en iyisidir" dedi bana bakmadan.Gözümden yaşlar yanaklarıma bir bir düşerken nefes alamadığımı hissetmiştim.

"Güvenimi yıktığın için teşekkür ederim Almila" dedi.Bana baktı."Babamla birlikte bir kişi daha güvenimi yıktı.Tebrik ederim!" Dedi ve odadan çıkarak kapıyı sertçe kapattı.

Barın'ın kapıyı kapatması ile yerimden sıçrarken göz yaşlarıma engel olamadım ve yere eğilerek ağlamaya başladım.

 

Beril yanıma gelip oturduğunda ellerini omzuma yerleştirdi ve beni kendine çekerek sıkıca sarıldı.

 

Mert odadaydı, yanımızdaydı; ama hiçbir şey söylememişti.Sonra bir ses daha geldi.Kapının açılma ve kapanma sesi.Mert'te gitmişti.Odada sadece Beril ve ben kalmıştık.Hıçkırıklarım daha da şiddetlendirken hiçbir şey yapamamış ve sadece ağlamıştım.

 

Beril ne kadar yanımda olsa da kendimi yapayalnız hissetmiştim.

 

Bölüm sonu...

 

Sizce Barın, Almila'yı affedebilecek mi?

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🤍

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🤍

Loading...
0%