Yeni Üyelik
39.
Bölüm

Bölüm 39: “Kurtuluş”

@aleynay0

Bazen istediğimiz şeylerin gerçekleşmesini umarız.

Hayalini kurduğumuz her şeyin gerçek olmasını dileyip, gerçekleştirmeye çalışırız.

 

Bende böyle yapmıştım.

Hayalimi gerçekleştirmek için haberi duyduğum gibi hastaneye gitmiştim.

 

Kendimden emindim.Çünkü, biliyordum.

Alp ona yapacağım tercihi kabul edecekti.

 

Onu tanıyordum.Ne kadar yeni kişiliği ile tanışsam da...bildiğim tek bir şey vardı.O da Alp'in babasına çok değer verdiği ve köpek gibi korktuğuydu.

 

Hastaneye gelmiş Alp'in odasına girmeyi beklerken Beril yanıma gelmişti.

 

"Kabul edeceğinden çok eminsin değil mi!?" Dedi.

 

Bakışlarım bana korku ile bakan Beril'i buldu.Yaslandığım duvardan doğrulup Beril'e gülümsediğimde "eminim..." dedim."Alp söylediğim her şeyi kabul edecek."

 

"Peki...ya etmezse?"

 

"Bunu düşünmedim Beril.

Çünkü...biliyorum düşünmeye bile gerek kalmayacak.Her şey planladığım gibi gerçekleşecek."

 

"Umarım her şey planladığın gibi olur."

 

"Olacak..." dedim elimi koluna yerleştirerek."Sen merak etme."

 

"Almila?" Duyduğum ses ile Barın'a bakarken yanıma gelmişti.

 

"Doktorun yanından geliyorum.Alp'in yanına onu görmek için gidebilirmişiz."

 

"Şimdi mi?" Dedim.

 

"Evet..." dedi."Hastane polisi gelmeden önce hemen gidelim."

 

Tamam anlamında kafamı salladığımda Barın ile birlikte Alp'in kaldığı odaya doğru ilerleyerek içeri girdik. İçeri girmem ile yatakta uzanan Alp'in bakışları beni buldu.

 

"Hasta ziyaretine mi geldiniz?" Dedi.Sesi oldukça yorgun çıkmıştı ve uyuduğu için çatallaşmıştı.

 

"Ziyaretine gelecek kadar önemsemiyoruz seni Alp!" Dedim imali bir ses tonuyla.

 

Gülümsedi."Kan verecek kadar önemsiyorsunuz ama." Cümlesini kurarken bakışları Barın'ı bulmuştu."Bana kan vermişsin..." dedi."Teşekkür ederim."

 

"Kan vermemin sebebi sana iyilik olsun diye değil Alp." Dedi Barın.

 

"Ne için o zaman?"

 

"Ceyda için..." dedim."Eğer sana bir şey olsaydı Ceyda'nın başı yanacaktı."

 

"Şimdi yanmayacak mı?" Dedi gülerek."O beni vurdu be! Vurdu." İkimize de göz gezdirdi."Siz ne zannediyorsunuz anlamadım ben? Ceyda'dan şikayetçi olmayacağımı falan mı? Başını yakmayacağımı mı düşünüyorsunuz?"

 

Kafamı evet anlamında sallarken biraz uzağımda olan sandalyeye oturmuştum.

"Tam olarak böyle olacak."

 

Cümlemden sonra bana 'sen ciddi misin?' Der gibi bakmıştı.

 

"Böyle bir şey yapmayacağımı çok iyi biliyorsun Almila." Dedi."Beni tanıyorsun.Komik olma lütfen.

 

"Evet..." dedim gülümseyerek.

"Tanıyorum.Tanıdığım için şikayet etmeyeceğini biliyorum zaten."

 

"Tanısaydın eğer... burada bunları konuşuyor olmazdık Almila'cık."

 

"Alp..!" Dedi Barın.Sinirli bakışlarını Alp'e dikti."Hasta birine göre çok fazla konuşuyorsun.Sessiz ol... ve sana diyeceklerimizi dinle." Sesinde uyarı vardı.

 

"Söyle!" Dedi bana bakarak."Ceyda'yı şikayet etmeyeceğimden nasıl bu kadar eminsin.Ya da nasıl şikayet etmeyeceğim.

Hadi!"

 

"Şikayet etmeyeceksin.Çünkü... eğer sen Ceyda'yı şikayet edersen, Ceyda'da seni eder.Yani...ikinizde hapse girersiniz." Kurduğum cümle ile yüzü değişirken "o nasıl olacakmış?" Dedi."Elinizde hiçbir kanıt yok! Merdivenlerden düştüğünü söylemek zor olmaz."

 

Kurduğu cümle ne kadar sinirlenmeme sebep olsa da sakin olmam gerekiyordu.

"Elimde kanıt var." Dedim. Elimde hiçbir kanıt olmamasına rağmen emin olarak kurduğum cümle ile bu söylediğim yalanıma ben bile inanmıştım.

"Ceyda'yı düşürdüğüne dair kamera kaydı var."

 

"İmkansız..!" Dedi kafasını iki yana salladı.

 

Sinsi bir gülüş dudaklarıma yayılırken "evinde olan kameraları unutmuş olmalısın!" Dedim.

 

"O kamera kayıtlarını sildim Almila."

 

"Gözünden kaçmış bir kamera kaydı dışında evet Alp..! Sildin." Alp'e bakarken cümlemi vurgulamıştım.

 

"Ya bu söylediğini kabul etmezsem?" Dedi bana bakarak."O zaman ne olacak?"

 

"Kendi hayatın ile babanın namını da öldürürsün!"

 

"N-nasıl yani?" Dedi.

 

"Eğer sen Ceyda'yı şikayet edersen, bir katil olduğunu tüm dünya öğrenir Alp! Baban da sende rezil olursunuz." Alp'e doğru biraz eğildim ve fısıldadım."Baban için insanların bunun oğlu bir bebek katili denildiğini bir düşünsene..." Alp'ten biraz uzaklaştım ve gülümseyerek bizi keyifle izleyen Barın'a baktım."Ne acı." Dedim."Ünlü iş adamı Harun Dağlı'nın oğlu bir bebek katili."

 

"Bunu yapacak kadar kötü bir insan değilsin sen!" Dedi."Bunu yapamazsın." Sesi sert çıkmıştı; ama sert ses tonunun altında bile korku vardı.Korkuyordu.Bunu belli etmemeye çalışsa da anlıyordum.

 

"Kötü olan birine emin ol kötülük ile cevap vermekten çekinmem Alp! Yaptıklarının bedelini ödetmekten gram çekinmem." Cümlemi kurarken işaret parmağımı kaldırıp Alp'i hedef almıştım.

"Sende beni tanıyorsun ve bunu yapacağımı çok iyi biliyorsun."

 

Alp tam bir şey söyleyecekken dışarıdan gelen polis sesini duymam ile bakışlarımı kapıdan çekip tekrardan Alp'e döndüm.

"Kararını ver Alp." Dedim."Ya Ceyda'yı şikayet edip onunla birlikte hem kendini hem babanın yakarsın.Ya da şikayette bulunmayıp yoluna gidersin.Karar senin...seçimde."

 

Alp bir bana bir de karşısında bizi izleyen Barın'a bakarken kapı açıldı ve içeri polis girdi.Polisin içeri girmesi ile bakışlarım Alp'i bulurken "tekrardan geçmiş olsun" dedim ve çıkışa doğru ilerledim.Barın ile birlikte dışarı çıkıp kapıyı kapattığımızda bakışları beni buldu.Barın'a baktığımda şaşkın bakışları ile beni süzdüğünü gördüm."Ne oldu?" Dedim Barın'a bakarken.

 

"İçeride sana bir kere daha aşık oldum Almila." Barın'ın kurduğu cümleden dolayı utanırken "neden?" Diye sordum.

 

"İçeride o kadar güçlü ve kendinden emin görünüyordun ki... hayranlıkla izledim seni."

 

"Güçlü olmamın sebebi sizlersiniz Barın." Dedim."Siz bana güç veriyorsunuz.Siz benim yanımda oldukça ben her zaman güçlü olacağım."

 

Cümlem üzerine bana doğru eğildiğinde "birlikte her zaman güçlü olacağız Almila" dedi.Sıcak dudakları ve nefesi kulağıma değmişti."Ben her zaman senin yanında olacağım.Her daim yanında, burada olacağım."

 

Barın cümlesini bitirdiğinde kafamı çevirdim ve bana bakan yeşil gözlerine baktım.Barın'ın yanında durmak, biraz yakınında olmak bile nefesimi kesmesine yetiyordu.

 

"G-gidelim mi artık?" Dedim nefes alışverişimi düzene sokmaya çalışırken.

 

Bana bakıp gülümserken "gidelim" dedi ve elimi elleri arasına alarak Beril'lere doğru ilerledik.

 

Beril'lerin olduğu yere geldiğimizde bakışları bizi bulmuştu.Hızlıca oturdukları yerden kalkıp yanımıza koştuklarında"ne oldu?" Dedi."Kabul etti mi?"

 

Ne cevap vereceğimi bilmediğimden dolayı hem Mert'e hemde Beril'e göz gezdirmiştim.

 

"Kabul etmedi değil mi?" Dedi Mert.

"Allah kahretsin ya! Ne olacak şimdi?"

 

"Acaba... ilk başta bir sakin mi olsanız?"Dedim."Bir şey söylemedim çünkü bizde bilmiyoruz."

 

"Nasıl yani?" Dedi Beril.

 

"Şöyle ki..." bu sefer cevap veren kişi Barın olmuştu."Cevap vermeden önce içeri polis girdi.O yüzden bizde bilmiyoruz.Bekleyip göreceğiz."

 

"Bu daha kötü işte!" Dedi Mert."Şimdi diken üstünde ne olduğunu bekleyeceğiz."

 

"Ama sonucunu bence hepimiz biliyoruz." Dedi Barın."Sonuçta Alp hem babasının hemde kendisinin rezil olmasını kaldıramaz."

 

Barın'ın cümlesi ile bakışlarım ona kayarken "unuttum..!" Dedim."Ben Harun'u arayacaktım."

 

"Aramana gerek yok!" Uzaktan gelen ses ile arkamı dönerken hepimizin bakışları bize doğru hızlıca gelen Harun'u buldu.Hızlıca yanımıza geldiğinde tam önümde durdu ve bana baktı.Sinir dolu gözleri ile beni süzerken "oğlumu kim vurdu?" Dedi.

 

Hiçbir şey söylemedim."Oğlumu kimin vurduğunu hemen bana söyleyeceksiniz!" Dedi tekrardan bağırarak.

 

"Burası hastane Harun Dağlı!" Dedi Barın.

"Sesini alçalt."

 

"Alçaltmazsam ne olur?" Dedi."Ne yaparsın?" Bana baktı."Ne yaparsınız?"

 

"Yaparsınız?" Dedim anlamamış gibi yaparak."Yoksa sen oğlunu bizim vurduğumuzu falan mı sanıyorsun?"

 

"Sanmıyorum.Biliyorum...siz yaptınız!" Bakışları çok kısa bir an boşluğu bulduğunda "bir dakika bir dakika..." dedi."O kız..? Neydi adı? Ceyda.O yaptı değil mi?" Kafasını sağa sola çevirdiğinde "nerede o?" Dedi.

 

"Hayal dünyan genişmiş." Dedi Barın.

"Güzel kurgu oluşturuyorsun.Devam et."

 

"Kurgu mu zannediyorsunuz.Kurgu olmadığını çok iyi bilirken."

 

"Biz bir şey yapmadık" dedim.Harun'un bakışları bana kayarken gözlerinden inanmadığı belliydi."Git ve oğluna sor bakalım.Biz bir şey yapmış mıyız."

 

"Oğlumun yanından geliyorum zaten!" Dedi.Kurduğu cümle ile Barın'ın elini iyice sıkarken Alp'in yaptığım tercihi kabul etmediği ihtimali gelmişti aklıma.

"Yaralanma işinin sizinle bir ilgisi olmadığını söyledi.Güya sokakta yaptığı bir kavga sırasında vurulmuş.Tabii yersen eğer!" Harun'un cümlesi ile derin bir nefes alırken bakışlarım bana bakan Barın'ı buldu.Gözleri sakin olmam gerektiğini söylüyordu bana.

 

"O zaman?" Dedim tekrar Harun'a dönerken."Neyin hesap sorması bu!"

 

"Bu nasıl oldu bilmiyorum; ama... Alp yalan konuşuyor.Bunu biliyorum.

Çünkü,ben onun babasıyım.Onu çok iyi tanırım ve anlarım."

 

"Yanlış tanımışsın o zaman" dedi Barın.

"Eğer oğlunu tanıyor olsaydın, şu an burada olmak yerine onun yanında olurdun."

 

"Olacağım..." dedi sinsi bir şekilde gülerken."Ama... bu iş burada bitmedi.Elbet bir gün görüşeceğiz."

 

"Görüşeceğiz." Dedi Barın net bir şekilde.

 

Harun hepimize bakıp geri geri yürürken önüne döndü ve olduğumuz yerden uzaklaştı.

 

"Adama bak ya!" Dedi Beril."İnanmadı."

 

"Sence inanmaması normal değil mi Beril?" Dedim ona doğru dönerek."Ceyda Harun'u tehdit ettikten kısa bir süre sonra Alp vuruldu ve ne tesadüf ki bizde bu hastanede Alp'in yattığı yerdeyiz."

 

"Harun bu işin peşini bırakmayacak gibi" dedi Mert.

 

"Bırakmayacak." Dedim kendimden emin bir şekilde.

 

"Peki...şimdi ne olacak?" Beril'in telaş dolu sesi ile ona bakmıştım.

 

"Bilmiyorum." Dedim."Harun Alp kadar kolay biri değil.Onu kolayca oltaya getiremeyiz."

 

"Ama her balık ne olursa olsun bir gün oltaya takılır." Barın cümlesini kurduktan sonra tam önüme geçmişti."Harun'dan kurtulacağız.Bunu sende çok iyi biliyorsun."

 

"Bilmiyorum Barın" dedim kafamı iki yana sallayarak."Şu an bir çıkmazda gibiyim."

 

"Şu an bunları düşünme" dedi."Bir şeyler yemen ve daha sonra ise dinlenmen gerekiyor.Bunu biliyorsun."

 

"Ama..."

 

"Hadi..." dedi beni birden kucağına alırken."Gidiyoruz."

 

"Ama Alp..."

 

"Biliyorsun ki sen hepsinden daha önemlisin.Şimdi susuyorsun ve kafanı omzuma yaslayarak rahatına bakıyorsun."

 

Barın'ın cümlesi ile kafamı iki yana sallayıp gülümserken yanı başımızda bize gülerek bakan Mert ve Beril'i umursamayıp kafamı Barın'ın omzuna yerleştirdim ve kollarımı boynuna sıkıca sardım.Barın hastane çıkışına doğru gelip dışarı çıktığında soğuk üşümeme neden olmuştu."Üşüdün mü?" Dedi bana bakarak.Sesi fazlasıyla sıcaktı.

 

"Üşümedim" dedim kulağına doğru fısıldayarak."Hem senin kollarında nasıl üşüyebilirim ki ben? Böyle bir şey mümkün bile olamaz."

 

Barın önüne dönüp gülümserken arabaya doğru ilerledi ve açarak beni ön tarafa bindirdi.Beni bindirdikten sonra kendisi de arabaya yerleşmiş ve sürmeye başlamıştı.

 

"Aklında ne var?" Dedi bana doğru dönerek.

 

"Hiçbir şey..." dedim."Alp'i yine elimizdeki fırsattan yararlanarak susturduk; ama Harun için aklıma hiçbir şey gelmiyor.Kafam bomboş sanki."

 

"Harun zeki birisi; ama unutma Almila herkesin bir açığı vardır.Harun'un da var."

 

"Ama ne?" Dedim.

 

"Bulacağız" dedi.

 

Barın cümlesi üzerine arabayı sürmeye devam ederken bende kafamı cama doğru çevirip dışarıyı izlemeye başlamıştım.Dışarıyı izlemeye başladıktan kısa bir süre içerisinde gözlerimin kapandığını hissetmiştim.Barın'ın söylediklerini ne kadar duysam da algılayamıyordum.

Gözlerimi tamamen kapattığımda çoktan uykuya dalmıştım.

 

✨✨✨

 

Gözlerimi araladığımda odamda ve yatağımda olduğumu anlamıştım.Uyku sersemliğinin verdiği etkiyle yataktan doğrulup odaya göz gezdirdiğimde kimsenin olmadığını gördüm.Yavaş yavaş yataktan kalkıp banyoya gittiğimde aynadan kendime bakmıştım.Saçlarım dağılmıştı ve makyajım yüzümde kaldığı için akmıştı.Suyu açıp yüzüme su vurduğumda kendime gelmeye çalışmıştım.

 

Soğuk suyu yüzüme vurup açıldığımda saçımı taradım ve dağınık bir topuz yaparak odama geri geldim.Dolaba doğru ilerleyip siyah taytımı ve üzerine kırmızı switimi alarak üzerime geçirdim ve komidinin üzerinde duran telefonu elime alarak aşağıya indim.

 

Aşağıya inip oturma odasına doğru ilerlediğimde Barın, Mert, Beril, Emir ve Ceyda'yı oturmuş gülümseyerek sohbet ederlerken görmüştüm.Oturma odasına tamamen girdiğimde hepsi bana bakmıştı.

 

"Uyanmışsın" dedi Barın bana bakarak.

 

Kafamı evet anlamında sallarken Barın'ın yanına ilerlemiş ve oturmuştum.

 

"Kuzum ben sana bir şeyler hazırlayayım." Beril tam kalkacakken "sen dur..." dedim."Ben atarım ağzıma bir şeyler.Çok aç değilim zaten."

 

"Aç değil misin?" Dedi Barın bana bakarak."Bugün evden beraber çıktık ve hiçbir şey yemedin.Nasıl aç değilsin."

 

"Bilmiyorum..." dedim."Bu aralar pek iştahım yok gibi."

 

"Allah Allah..." dedi Beril."Hasta falan mı oldun acaba? Bi doktora mı gitsek?"

 

"Ben gayet iyiyim Beril'cim.Panik yapmayın hemen."

 

"Madem panik yapmamızı istemiyorsun o zaman bir şeyler ye." Dedi Ceyda.

 

Bana bakan herkese göz devirdiğimde "tamam..." dedim."Yiyeceğim."

 

Barın "bir dakika..." dedi ve ayağa kalktı.Ayağa kalkan Barın'ı gördüğümde hiçbir şey söylememiştim.Kısa bir süre içerisinde elinde tuttuğu tabak ve meyve suyu bardağı ile yanıma gelip oturmuştu.

 

Bakışlarımı bana uzattığı tabağa değdirdiğimde kek olduğunu görmüştüm.

 

"Kek?" Dedim Barın'a bakarak."Bana kek mi getirdin."

 

"Hadi ama Almila! Bunun basit bir kek olmadığını biliyorsun.Bunu ben yapmıştım."

 

"Evet evet!" Dedim."Büyük bir savaş vererek yaptığın kek."

 

Dediğim kelimeye herkes gülerken Barın göz devirmişti.

 

"Hadi..." dedi Mert."Yesene." İmalı bir şekilde söylediği cümle gerilmeme sebep olmuştu.

 

"Korkuyorum!" Dedim birden.Cümleme Mert gülerken "bizde korktuk." Dedi Emir."Hemde baya" dedi ardından Beril.

 

Ceyda'ya döndüğümde iki elini kaldırdı ve dudaklarını büzdü.

 

"İyi..." dedim tabağı Barın'ın elinden alırken."Sevgilim yaptı sonuçta.Zehir de olsa yiyeceğim mecbur."

 

Barın cümlem üzerine saçlarıma öpücük kondururken "seni seviyorum" dedi.

 

Yalandan ağlamaklı bir ses tonuyla "bende seni" derken dudaklarımı büzmüştüm.Elimi tabağa doğru götürüp bir dilim keki elime aldığımda "hakkım sonuna kadar helal olsun" dedi Mert.Ağzıma götürüyor olduğum kek elimde kalırken bakışlarım Mert'i buldu.Elini çenesine yerleştirmişti ve ağlamaklı yüz ifadesi ile bana bakmıştı.Bakışlarımı diğerlerinde gezdirdiğimde gülmemek için kendilerini tuttuklarını gördüm.

 

Göz devirip elimde tuttuğum keki ağzıma attığımda çiğnemeye başlamıştım.

Çiğnemeye başlamam ile öksürmem bir olmuştu.Barın elinde tuttuğu bardağı bana verirken tek yudumda içmiştim.Öksürmekten dolayı gözlerim yaşarmıştı.

 

"Bu kek tuzlu mu yoksa benim mi ağzımda bir sıkıntı var?"

 

Mert'in kahkaha atan sesini duyduğumda "akıllı şeker yerine keke tuz katmış!" Dedi.Cümleyi kurarken gülmesi iyice şiddetlenmişti.Ağzım açık bir şekilde Barın'a dönerken sinirli yüz ifadesi ile Mert'i süzdü.

 

"Hayatımda yediğim en ama en mükemmel kek olabilir" dedim Barın'a bakarak.

 

Barın bana dönerken "cidden mi?" Demişti.

 

"Yani... eceline susamış birine bunu verirsen sanırım böyle der."

 

Cümleme herkes kahkaha atarken elimde duran tabak ile ayağa kalktım."Bunları bırakıp geliyorum" dedim.Mutfağa doğru ilerledim ve elimde duran tabağı ve bardağı tezgaha bıraktım.Elimdekileri tezgaha bırakırken telefonumun çalması ile switimin cebinde duran telefonu elime aldım ve arayan kişiye baktım.Ekranda gördüğüm isim gerilmeme sebep olurken aramayı cevaplandırdım ve kulağıma götürdüm.

 

"Açmazsın diye düşünmüştüm." Erhan'ın cümlesi ile gözlerimi kapatıp açarken "neden aradın?" Dedim.

 

"Duydum ki beni çok özlemişsiniz Almila'cım.Bende bu yüzden arayıp nasıl olduğunuzu sorayım dedim."

 

"Özlemek?" Dedim gülerek."Seni özleyecek kadar önemsemiyoruz Erhan! Hatta biliyor musun aklımızdan bile çıkmıştın!"

 

"Bu beni üzmedi değil Almila'cık; ama ben seni havadan sudan konuşmak için aramadım.Sadede gelsek iyi olacak."

 

"Bencede!" Dedim sert bir tonla."Neden aradın?"

 

"Uzatmadan söyleyeceğim.Çünkü, bunu ben bile istemiyorum." Cümlesi meraklanmama sebep olurken hiçbir şey söylemedim ve karşıdan sesi gelen Erhan'ı dinlemeye devam ettim.

 

"Annem..." dedi."Barın ile görüşmek istiyor."

 

Erhan'ın kurduğu cümle şaşırmama sebep olurken "n-nasıl yani?" Dedim.

 

"Duydun işte! Annem Barın ile görüşmek istiyor."

 

"Peki ama... neden?"

 

"Orasını görüştüğü zaman anlarsınız." Dedi.

 

"Ne zaman görüşmek istiyor?"

 

"Yarın."

 

"Yarın mı?" Dedim şaşırarak.

 

"Evet.Yarın."

 

"Nerede?" Dedim."Ve saat kaçta?"

 

"Yazlık evde." Dedi birden."Akşam saat dörtte."

 

"Yazlık evde?" Dedim anlamayarak.

"Neden orası? Başka yer mi kalmadı."

 

"Orasını da anneme sorarsın!" Dedi sinirle."Ben sana günü, saati ve yeri söyledim!Yapmanız gereken tek şey oraya gelmek."

 

"Barın'ın kabul edeceğini nereden çıkardın?" Dedim."Belki gelmek istemeyecek."

 

"Böyle bir şey olmayacağını sende biliyorsun Almila.Bu yüzdende uzatmanın bir anlamı yok." Cümlesini kurarken bakışlarım mutfağa giren Barın'ı buldu.Bana doğru ilerledi ve yanımda durarak merak dolu bakışları ile bana baktı.

 

"Tamam" dedim Barın'a bakarken.

"Geleceğiz."Telefonu kapattığımda beni izleyen Barın'a baktım."Ne oldu?" Dedi.

"Sen kiminle konuşuyordun?"

 

"Barın..." dedim ona yaklaşarak."Sana bir şey söylemem lazım."

 

"Söyle?" Dedi bana bakarak."Ne oldu?"

 

"Beni arayan kişi Erhan'dı." Kurduğum cümle ile bana bakan bakışları sert bir yüz ifadesine dönüşmüştü.

 

"Ne istiyormuş!" Dedi sert bir sesle.

 

"Aslında...bu sefer bir şey isteyen Erhan değil.Annen."

 

Barın'ın yüz ifadesi değişirken böyle bir şey beklemediği belliydi.

 

"Ne istiyormuş?" Dedi soğuk çıkan sesiyle.

 

"Seninle görüşmek."

 

Şaşırmıştı."Neden?" Dedi.

 

"Bilmiyorum."

 

"Nerede ve ne zaman?"

 

"Yarın..." dedim."Saat dörtte."

 

"Nerede?" Dedi.Gözlerime baktı.Bir cevap bekliyordu.Söylemek ve söylememek arasında gidip geldiğimde "Almila?" Dedi."Söyle!"

 

"Yazlık evde" dedim kısık çıkan sesimle.Barın'a baktığımda hiçbir şey söylememişti.Hiçbir duygu belirtisi göstermezken sadece bana bakmıştı.

 

Barın "tamam" dediği an ona bakmıştım.Yüzünde hiçbir belirti yokken annesi ile o evde buluşmayı kabul etmişti.

 

Yazlık ev, hem Barın'ın sığınağı hemde yıkımı olmuştu.Geçmişi, her şeyi öğrendi an yakılmıştı.

 

O yazlık evde ne olacağını bilmiyordum.Barın ve annesi ilk defa karşı karşıya gelecekti.

Hemde hiç ummayacağımız bir yerde.

 

Barın'ın ne hissettiğini kestiremiyordum.

Gözleri bir boşluğa bakar gibiydi.

 

Barın'la aramdaki mesafeyi kapatıp sarıldığımda kolları çoktan bel kısmımı sıkıca sarmıştı.

 

"Yarın yanında olacağım ve elini asla bırakmayacağım." Dedim.Gözlerimin dolmasına engel olamazken sesim titremişti.

 

Barın benden ayrılıp yanaklarımda olan yaşları elleri ile sildiğinde "yanımdan bir saniye bile ayrılmana izin vermeyeceğim." Dedi.Dudaklarını dudaklarıma bastırıp çektiğinde beni tekrardan kolları arasına almıştı.

 

Git dese bile gitmeyecektim.Bu sefer ne olursa olsun Barın'ı asla yalnız bırakmayacaktım.Eğer düşerse kaldıracaktım ve güçlü durmasını sağlayacaktım.

 

Bölüm sonu...

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. ✨

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. ✨

Loading...
0%