Yeni Üyelik
40.
Bölüm

Bölüm 40: “Yakarış”

@aleynay0

Bazen hayatımızda ummadığımız anlar yaşarız.

 

Hiç beklemediğimiz bir anda kapımızı çalar ve beklemediğimiz şeyler yaşatır.

 

Erhan bizi arayıp Ferda Hanım'ın Barın ile buluşmak istediğini söylediğinde Barın kabul etmişti.Annesi ile o yazlık evde yüzleşmeyi kabul etmişti.

 

Ne olacağını hiçbirimiz bilmiyorduk.

Ferda Hanım'ın Barın ile neden görüşmek istediğini, neden yazlık eve çağırdığını hiçbirimiz bilmiyorduk.

 

Yanı başımda uyuyor olan Barın'ı incelemeye devam ederken elimi kaldırdım ve yüzüne götürdüm.Yeni çıkmış sakalları elime batarken gülümsemiştim; ama bu buruk bir gülümsemeydi.Çünkü... Barın annesi ile yüzleştikten sonra neler olacağını az çok tahmin edebiliyordum.

 

Canı yanacaktı.

Canım yanacaktı.

 

Parmaklarımı sakallarında gezdirirken yavaşça yaklaştım ve dudaklarımı yanağına bastırdım.Tam geri çekilecekken belimde hissettiğim sıcak ellerle kendimi Barın'ı üzerinde bulmuştum.

 

"Barın..." dedim geri çekilmeye çalışırken.

 

"Efendim" dedi gülümseyerek.

 

"Ne yapıyorsun Allah aşkına.Bırakır mısın beni?"

 

"Neden bırakacakmışım?" Dedi.

 

"Çünkü...kalkmamız gerekiyor."

 

"Ama ben kalkmak istemiyorum" dedi fısıldayarak."Burada..." Elini saçıma götürdüğünde "Seninle vakit geçirmek istiyorum" demişti.

 

Eline aldığı bir tutam saçımı kulağımın arkasına almıştı.Yavaşça yanağıma yaklaştı ve sakallarını yanağıma sürttü.Barın'ın yaptığı bu hareket ile gülümserken "acıdı ama" dedim.

 

Cümlem üzerine yanağıma bu sefer dudakları değmişti."Geçti mi?" Dedi.Bana baktı.

 

"Geçti" dedim ve elimi sakallarına yerleştirerek dudaklarımı yanağına bastırdım ve öptüm.

Hafif yana geçip Barın'a sarıldığımda elleri bel kısmımı bulmuştu."Haklısın" dedim Barın'a hafif dönerek.

 

"Hangi konuda?"

 

"Buradan kalkmama konusunda." Dedim.

"Sonsuza dek burada...senin yanında durmak istiyorum.

 

"Ama sende haklısın..." dedi.

 

"Hangi konuda?" Dedim Barın'ın biraz önce bana yönelttiği soruyu sorarak.

 

"Kalkmamız konusunda" dedi.Derin bir nefes aldı."Bugün büyük bir gün." Sesinde hissettiğim acı ile hafifçe kalktım ve tamamen Barın'a döndüm.

 

"Emin misin?" Dedim.

 

"Annemle buluşma konusunda mı?"

 

Kafamı hafifçe salladım."Yapmak zorunda değilsin." Dedim.

 

"Kaçarak hiçbir yere varamam Almila." Dedi.O da benim gibi ayağa kalktı ve bana döndü."Eğer annem benle buluşmak istemeseydi bu teklif ile ona ben gidecektim."

 

Söylediği cümleye şaşırsam da hiçbir şey söylememiştim.

 

"Anneni ilk defa göreceksin" dedim."Ne konuşacağınızı merak ediyor musun?"

 

Kafasını iki yana salladı."Ne konuşacağımızı biliyorum Almila.Geçmişi konuşacağız.Yaşanmışlıkları ve yaşayamadıklarımızı." Gülümsedi."Belki de... benden hesap soracak."

 

"Bunların hiçbiri senin suçun değil Barın.Bunu sakın unutma." Barın'a yaklaştım ve kollarımı boynuna doladım.

"Her zaman yanındayım.Bugün de yanında olacağım.Yarın da... ve seni asla bırakmayacağım."Barın'dan ayrıldığımda ellerimi ellerine götürdüm ve sıkıca tuttum."Bugün ellerimiz birbirinden ayrılmayacak Barın.Elini asla bırakmayacağım."

 

"Ne olursa olsun ellerimiz ayrılmayacak Almila." Elimi kaldırdı ve avuç içimi dudaklarına getirerek öptü.

 

"Kalkalım mı artık?" Dedim gülümseyerek."Deli gibi acıktım."

 

"Tamam..." dedi gülümseyerek.

"Kalkalım."

 

Barın ile birlikte yataktan kalkıp banyoya ilerlediğimizde ikimizde sırayla yüzümüzü ve dişlerimizi yıkayarak aşağıya inmiştik.Sağa sola baktığımda evin sessizliğinden bizden hariç kimsenin uyanmadığını anlamıştım.Barın ile birlikte mutfağa ilerleyip içeri girdiğimizde Barın'a bakmıştım."Ee..." dedim."Ne yapıyoruz?"

 

"Kek?"

 

"Hayır!" Dedim kafamı iki yana sallayarak."Lütfen...kek falan yapmayalım.Hatta biz kek kelimesini dünden sonra uzaya fırlatalım."

 

Barın gülerken "tamam,tamam..." dedi.

"Şaka yapmıştım."

 

Kafamı iki yana sallarken aklıma gelen fikir ile Barın'a baktım."Pankek?" Dedim.

"Pankek yapabiliriz."

 

"Sevdim bu fikri."

 

Barın'a bakıp hemen karşımda duran dolaba ilerledim ve pankek için gerekli olan malzemeleri dolaptan alarak tezgaha yerleştirdim.Alt dolaba ilerleyip kullanacağım kabı alarak masaya koydum.

 

Barın uzanıp yumurtayı alacakken ondan önce davrandım ve yumurtayı alarak sıkıca tuttum."Yumurtayı ben kıracağım." Dedim gülümseyerek."Sen kolay olan işi yap.Yani... şekeri ilave et."

 

"O nedenmiş?" Dedi."Sen şekeri koy."

 

"Sen yumurta kıramazsın." Dedim gülerek."Yaptığın kekten sonra bundan emin oldum."

 

"Küçük hanım...Lütfen onla bunu karşılaştırmayın.Hem keki yapamamış olmam yumurta kıramadığım anlamına gelmiyor.Gayette yumurta kırma konusunda becerikliyim.Hatta sana bir sır vereyim mi? Yumurtayı tek elimle bile kırarım ben."

 

Barın'ın kurduğu cümle ile küçük bir kahkaha atarken "al o zaman." Dedim elimdeki yumurtayı uzatarak."Tek elle kır bakalım."

 

Barın elimde duran yumurtayı alıp elini bana doğru salladığında önünde duran kaba yumurtayı götürdü ve kırdı.

Yumurtayı kırması ile kabın içine kabuklar düşerken büyük bir sesle gülmüştüm.Barın'a baktığımda bir bana bir de önünde duran kaba bakıyordu.

 

"Ne?" Dedi yalancı bir sinirle."Strese soktun beni.Ondan böyle oldu!"

 

Barın'ın cümlesi ile iyice gülerken gülmemi zorda olsa durdurmuştum.

"Yalnız benim anlamadığım bir şey var.Mükemmel yemek yapan birisi, yumurtayı nasıl kıramıyor acaba?"

 

"Sende yemek yapamıyorsun." Dedi."Ben bir şey söylüyor muyum?"

 

"Ne?" Dedim şaşkın çıkan sesimle."Ben mi yemek yapamıyorum."

 

"Evet." Kendinden emin kurduğu cümle ile kaşlarımı kaldırarak Barın'a bakmıştım."Yalnız ben sana eve döneceğim günün akşamı yemek hazırlamıştım beyefendi.Hatırlatırım."

 

Barın cümlem ile gülümserken "nerden nereye değil mi?" Dedi.

 

Aklıma Barın'ın beni kaçırdığı zamanlar geldiğinde "şu an burada bunları konuşmak bile garip öyle değil mi? Hiç hayal eder miydin bir gün beraber yemek yapacağımızı?"

 

Bana baktı.Gözlerinde değişik bir duygu belirdi."Etmezdim." Dedi."Ama biliyordum.Bağlarımızın güçlü olacağını hissetmiştim."

 

"Bende..." dedim."Anlamadığım bir şekilde yanında huzurlu hissediyordum.Sanki...çok uzun yıllar önce tanışmış gibi."

 

"Seni kaçırmadan önce beni hayal ettiğini bilmiyordum küçük hanım." Dedi bana doğru eğilerek.

 

"Ne alakası var ya?" Dedim."Ben örnek verdim sadece.Hem..." dedim."Sen neden burada beni konuşuğa tutuyorsun ki? Birazdan herkes uyanacak ve ortada yemek bile yok!"

 

"Ben mi seni konuşuğa tutuyorum?"

 

"Evet!" Dedim ve dolaba doğru ilerleyerek yumurta alıp masanın üzerine koydum."Tekrardan başlıyoruz ve bu sefer ben yapıyorum."

 

Barın kafasını sallarken temizlediği kaba tekrardan yumurta kırarak şeker ilave ettim.Elime aldığım çırpıcıyı Barın'a uzatırken "karıştır." Dedim.

 

"Niye ben?" Dedi.

 

Barın'a boş boş bakarken "tamam ya" dedi ve elimde olan çırpıcıyı aldı ve kabın içindeki malzemeleri karıştırmaya başladı.Barın çırpaya devam ederken bende geri kalan malzemeleri sırasıyla ilave etmiştim.Barın çırpma işini bitirdiğinde pankek tavasını aldım ve içerisine çok az yağ damlatıp hazırladığımız harçı içerisine döktüm.Kısa bir süre içerisinde hazır olan pankekleri uygun bir tabağa koydum ve çekmecede olan çikolatayı çıkararak masaya yerleştirdim.

 

"Evet..." dedim Barın'a bakarak."Bitti."

 

"Tadına bakalım." Dedi ve eline aldığı pankeke çikolata sürerek ısırdı.

 

"Nasıl olmuş?" Dedim heyecanla Barın'a bakarken.

 

"Mükemmel olmuş." Elinde duran parçayı bana doğru uzattığında yedim ve Barın'a baktım."Dünyanın en güzel şeyi olabilir." Dedim.

 

Barın'a baktığımda gözlerinin dudaklarıma doğru kaydığını gördüm.

"Ne oldu?" Dedim."Dudağımda bir şey mi var?"

 

"Evet..." dedi bana doğru bir adım atarken."Çikolata kalmış."

 

"Gerçekten mi?" Dedim ve elimi dudağıma doğru götürdüm; ama Barın dudağıma götürdüğüm elimi tuttu ve kafasını iki yana sallayarak aramızdaki mesafeyi kapattı.Barın'a anlamayarak bakarken yüzüme doğru ilerledi ve dudaklarını dudaklarıma bastırarak emdi.Geri çekildiğinde gözlerimi açmıştım.

 

Gözlerimi kapattığımın farkında bile değildim.

 

"Bu arada..." dedi fısıldayarak."Cidden güzel olmuş." Tekrardan dudaklarıma kapandığında elimi boynuna götürerek öpüşüne karşılık vermiştim.Barın'ın eli belimi okşarken duyduğumuz ses ile birden birbirimizden uzaklaşmıştık.

 

"Oha! Oha!" Emir'in bize bakarak kurduğu cümle ile ne yapacağımı şaşırmıştım.Hiçbir şey söylemezken yanı başımda sırıtarak duran Barın'a sinirle baktım.

 

"Siz..." dedi Emir yanımıza yaklaşarak.

"Ne yapıyorsunuz burada?"

 

"Pankek." Dedim birden."Size pankek yapıyoruz.Hatta bak..." dedim pankek tabağına doğru ilerlerken."Yaptık bile." Elime aldığım tabağı Emir'e doğru uzattığımda tabağı eline aldı ve tekrardan masaya koydu.

 

"Benim bildiğim pankek kapta yapılır."Dedi."Maşallah siz yeni icatlar geliştirmişsiniz."

 

Barın, Emir'in cümlesi ile gülerken kolumu koluna vurup susması için işaret vermiştim."Diğerleri..." dedim Emir'e dönerek."Uyanmadı mı?"

 

"Yok.Uyanmadılar."

 

"Tamam o zaman... ben onları uyandırmaya gideyim." Kaçmak için mükemmel bir bahane bulurken Emir'e gülümseyerek yanından geçip Beril'in odasına doğru ilerleyip kapıyı çalmadan içeri bodoslamasına girmiştim.Sesli bir şekilde içeri girdiğim için birbirlerine sarılarak uyuyor olan Beril ve Mert uykularından sıçramıştı.

 

"Ne oluyor ya?" Dedi Beril uykulu çıkan sesi ile.

 

"Ne oldu? Geldik mi?" Mert'in kurduğu cümleyi anlamazken "sen uyumaya devam et Mert." Dedim."Daha gelmedik." Kafasını sallayıp tekrar kafasını yastığa gömdüğünde "ne oluyor be ?" Dedi Beril."Ne bu enerji sabah sabah?"

 

"Size kahvaltı hazırladık." Dedim sesli bir şekilde."Hadi kalkın da yiyelim."

 

"Kahvaltı mı?" Mert kafasını birden yastıktan kaldırıp bana baktığına gülmemek için kendimi zor tutmuştum.

"Evet..." dedim."Kahvaltı hazırladık.Hadi kalkın da yiyelim."

 

Mert birden yataktan kalkıp banyoya doğru koştuğunda Beril'in şaşkın bakışlarını görmüştüm.Kafasını iki yana sallayıp yataktan kalktığında "günaydın" Dedi.

 

"Günaydın kuzum."

 

Beril bana ilerleyip önümde durduğunda "Barın kararında kesin mi?" Dedi.

 

Dünki telefon konuşmasından sonra Barın'ın annesi ile buluşacağını herkese söylemiştik.Kimse istememişti; ama bir şeyde söyleyememişti.

 

Kafamı salladığımda "evet." Dedim.

 

"Umarım her şey yolunda gider Almila."

 

"Bundan korkuyorum Beril" dedim.

"Yani...bir şeylerin yolunda gitmeyecek olmasından, Barın'ın yıkılacak olmasından korkuyorum."

 

"Barın güçlüdür Almila." Duyduğum Mert'in sesi ile banyo kapısına döndüğümde Mert'e baktım."Yaşadığı ve yaşayacak olduğu her şey zor; ama Barın üstesinden gelir.Hem...sen yanındasın.Biz yanındayız."Bana doğru ilerleyip yanıma geldiğinde elini koluma yerleştirmişti."Bu durumda Barın'ı ne yıkabilir ki?" Dedi.Sesindeki samimiyeti hissettiğimde gülümsedim."Haklısın." Dedim."Barın'ı biz yanındayken hiçkimse yıkamaz."

 

"Aynen öyle yengecim..." dedi ve yanağımdan makas aldı."Eee? Gitmiyor muyuz kahvaltıya?"

 

"Hadi...gelin." Beril'in odasından çıkıp merdivenlerden aşağıya indiğimde mutfağa doğru ilerlemiştim.Mutfağa baktığımda Emir ve Ceyda'nın masayı hazırlıyor olduğunu gördüm.Gördüğüm manzara gülümsememe sebep olurken "günaydın" dedim.

 

Sesimi duyması ile Ceyda bana döndüğünde "sana da günaydın." Dedi.

"Hadi gelin, sofrayı kurduk." Masaya ilerleyip oturduğumda Barın'da yanıma geçmişti.Önümde duran çayı dudaklarıma götürüp içtiğimde kahvaltı tabağıma masada olan her şeyden alarak yemeye başladım.

 

"Ee?" Dedi Emir bize bakarak."Sabah sabah bu kahvaltı hazırlama aşkı nereden geldi size?"

 

"Öylesine..." dedim."Yani...biz erken kalkınca size güzel bir kahvaltı hazırlamak istedik o kadar."

 

"Gördük onu." Dedi imalı bir sesle.

 

"Valla nereden geldiyse geldi." Dedi Mert elinde tuttuğu pankeki ağzına atarak.

"Pankek çok iyi olmuş."

 

"Afiyet olsun" dedim gülümseyerek."Sen iste biz sana her gün yaparız."

 

"Yaparız tabii ki." Dedi Barın imalı bir şekilde."Ben bu kahvaltı hazırlama işini çok sevdim zaten." Barın'ın cümlesinin altında yatan şeyi anladığımda susması için işaret vermiştim.

 

Önümde duran tabaktan peynir alıp yediğimde bakışlarım karşımda oturan Ceyda'yı bulmuştu.Elindeki çatalla tabağında olan zeytin ile oynuyordu.

Ceyda'yı böyle gördüğümde hiçbir şey söylememiştim.En iyisi uygun bir zamanda sormaktı.

 

Masanın üzerinde duran telefondan saate bakıp bakışlarımı Barın'a çevirdiğimde gözlerini kapatıp açmıştı.

 

Bakışlarımı sofrada olan herkese çevirdiğimde "biz artık gidelim." Dedim.Masada olan herkesin bakışları bizi bulduğunda "emin misin?" Dedi Mert.

 

"Eminim." Dedi Barın.Sesi netti.En ufak bir tereddüt bile yoktu."Hadi..." dedi bana bakarak."Gidelim." Kafamı tamam anlamında salladığımda Barın ile birlikte sofradan kalktık ve yukarı doğru çıkmaya başladık.

 

Barın için zor olacaktı.Annesini ilk defa görmek ona belki de acı verecekti.

Kendisi yüzünden öldüğünü düşünmek bunca zaman ona sürekli acı vermişti.Annesi için ağlamıştı, canı yanmıştı.

 

Peki şimdi hayatlarında ne değişecekti?

Karşılaşınca ne olacaktı?

Birbirlerine ilk ne söyleyeceklerdi?

 

Bunların cevaplarını hiçbirimiz bilmiyorduk.Öğrenecektik.Acı da olsa... bunu yaşayıp görecektik.

 

✨✨✨

 

Barın ile arabaya binip çiftlik evine geldiğimizde hiçbir şey konuşmadan arabadan inmiştik.Eve doğru yürümeye başladığımızda elimi Barın'ın elleri arasına alarak ona baktım.Bakışları beni buldu.Gülümsedi.

 

Yanında olduğumu biliyordu.

Hissediyordu.

 

Ellerimizi birbirine sıkıca kenetlediğimizde eve doğru yürüdük ve kapının önüne gelerek durduk.Kafamı Barın'a çevirdiğimde kapıyı izliyor olduğunu gördüm.

 

"Barın?" Dedim seslenerek.Bakışları beni buldu.Gözlerinde bir duygu vardı.

Heyecan ve korku.Gözleri ikisini de barındırıyordu.

 

"İyi misin?" Dedim cevabını bildiğim soruyu yönelterek.

 

"Bilmiyorum." Dedi."Ne hissetmem gerektiğini bile bilmiyorum.Annemi göreceğim için sevinmeli miyim? Yoksa yaptıklarından dolayı sinirlenmeli ve üzülmeli miyim? Hiçbirini bilmiyorum."

 

"Barın..." dedim ellerimi kollarına yerleşirdim ve bana bakmasını sağladım.

"Eğer annenle aranızın iyi olma şansı varsa...bunu tek bir an bile düşünmeden kabul et.Sakın..." dedim kafamı iki yana sallayarak."Yaptıklarını aklına getirme."

 

"Sana yaptığı şeyleri göz ardı edemem Almila." Dedi."Sana yaptıklarının hiçbir haklı yönü yok.Derdi benimleyken sırf seni sevdiğim için sana zarar vermek istedi! Ölebilirdin..." dedi."O gün seni kurtaran her kimse orada olmasaydı ben yetişemezdim Almila.Seni oradan kurtaramazdım.Ayrıca...sadece sen değil.Unutma Beril'de onlar yüzünden vuruldu."

 

Haklıydı.Annesi sırf Barın'dan intikam almak için beni ve hiçbir günahı olmayan Beril'i kullanmıştı.Arkadaşıma yaptığı bu korkunç şeyi tabii ki de göz ardı etmezdim.Edemezdim; ama Barın'ın eğer mutlu olmak için bir şansı varsa, annesi ile bir şansı varsa bunu da kullanması için elimden gelen her şeyi yapardım.

 

"Tamam..." dedim."Haklısın.Beril'e yaptıklarını bende görmezden gelmiyorum.Gelemem de zaten; ama şunu unutma Barın.Mutlu olmaya senin de hakkın var."

 

"Ben bu güzel hakkı seninle kullanmak istiyorum Almila." Dedi."Başka biri ile değil." Beni kendine çekip sıkıca sarıldığında saçlarıma öpücük kondurarak geri çekildi.

"Hadi..." dedi."Bitsin şu iş artık."Elini cebine sokup anahtarı çıkardığında kapıyı açtı ve ellerimi tekrardan elleri arasına aldı.Barın ile birlikte aynı anda içeri girdiğimizde Barın'ın elimi sıktığını hissettim.Gerilmişti;ama belli etmemek için elinden gelen her şeyi yapıyordu.

 

İçeri tamamen girip kapıyı kapattığımızda oturma odasına doğru ilerlemiştik.Oturma odasına girdiğimde ayakta sırtı bize doğru dönük olan Ferda'yı görmüştük.Barın'a baktığımda hiçbir ifade barındırmayan gözler ile karşısına baktığını gördüm.

 

Ne hissettiğini kestiremedim.

Ne hissettiğini hissetmek için her şeyimi verirdim.

 

"Gelmişsiniz." Dedi.İlerledi ve tam karşısında duran çerçeveyi eline aldı.

 

"Neden şaşırdın ki?" Dedi Barın.

"Geleceğimizi biliyordun."

 

"Gelmezsin diye düşünmüştüm." Elinde duran çerçeveyi sıkıca tutarken bize doğru döndü.Bize doğru dönmesi ile Barın'ın elini iyice sıkması üzerine canım yanmıştı; ama belli etmemiştim.Barın'ın hissettiği acı yanında benimki hiçbir şeydi.

 

"Sadete mi gelsek artık?" Dedi ciddi bir ses tonu ile.

 

Ferda Hanım Barın'a bakarken güldü.

"Beklediğimden daha duygusuz çıktın" dedi.Dediği cümleyi anlamazken bakışlarımı Ferda Hanım'da gezdirdim.

 

"Beklediğinden?" Dedi Barın gülerek."Ne yapmamı bekliyordun ki? Koşarak sana sarılmamı mı?"

 

"Bunu hiçbir zaman düşünmedim...Beklemedim de."

 

Barın derin bir nefes alırken "bunları mı konuşacağız?" Dedi."Hiçbir şey olmamış gibi senle burada... sohbet mi edeceğiz?"

 

"Ne konuşmamızı istersin?" Dedi.

"Nereden başlayalım." Elinde tuttuğu çerçeveyi iki eline sabitledi ve tekrardan bize baktı."Mesela bu fotoğraftan başlayalım mı?" Fotoğrafı bize doğru çevirdiğinde kendisinin fotoğrafının olduğunu gördüm.Anlamayan bakışlarım ile bir fotoğrafa bir de Ferda Hanım'a baktığımda söyleyeceği şeyi dikkatlice dinlemeye başlamıştım.

 

"Bu fotoğrafta..." dedi dudaklarına yayılan acı bir gülümseme ile."Ne kadar mutlu görünüyorum öyle değil mi?" Bize döndüğünde bir cevap beklediği belliydi; ama ne Barın ne de ben tek bir kelime etmiştik.Sadece bize bakan Ferda Hanımı izlemiştik."Mutluyum..." dedi.

"Sadece bu fotoğrafta mutluyum ben.Çünkü...bu fotoğraftan sonra hiçbir şey yolunda gitmedi.Ben bu fotoğraftan sonra bu şekilde gülmeyi unuttum!" Elinde tuttuğu çerçeveyi beklemediğimiz bir anda sertçe yere fırlattı.Yere fırlatması ile bir adım geri gitmiştim; ama Barın elimi elleri arasına daha çok kenetlediğinde yanına doğru çekilmiştim.

 

"Ben..." dedi sesli bir şekilde."Bu fotoğraftaki gibi gülmeyi bu eve geldiğim gün unuttum!" Sesi titremişti.Belki de bu cümleleri kurarken bile yaşadıkları aklına gelmişti.

 

"Bende unuttum." Barın'ın kurduğu cümle ile bakışlarım Ferda'dan bir an bile gözlerini ayırmayan Barın'ı buldu.

"Bende...bu eve geldiğim ilk gün...babamın beni bu eve getirerek benim yüzümden öldüğünü söylediği ilk gün gülmeyi unuttum." Barın'ın yüzünü tam göremesem de gözlerinin dolduğunu anlamıştım.Sesi Ferda Hanım'da olduğu gibi titriyordu.İkisinin de canı yanıyordu.

 

Can yakıyordu.

 

"Yaşadıklarımı bilmiyorsun..." dedi.Kafasını iki yana salladı."Sen gülerken ben her gün ağlıyordum.Sen mutluyken ben her gün acı çekiyordum! Şimdi gelip bana sakın gülmeyi unuttuğunu söyleme!"

 

"Mutlu?" Dedi Barın gülerek."Mutlu öyle mi?" Dedi.

 

"Evet!" Ferda Hanım'ın sesi netti.

Söylediği cümlelerden bir an bile tereddüt etmiyordu.

 

"Eğer mutluluk, sen yokken her doğum günümde buraya gelip, her ölüm yılında bu eve gelip senin için ağlamaksa evet mutluyum!" Dedi.Barın'ın bağırarak kuruduğu cümle ile bakışlarım ikisi üzerinde gidip gelmişti."Ben... her doğum günümde buraya gelip senin için ağladım.Benim yüzümden öldüğünü düşünürken yıkıldım ben! Babam bana annen seni doğurmak istediği için öldü dediğinde kendimi suçladım.Sırf bu yüzden doğum günümü kutlamadım! Her doğum günümde bu eve gelip senden özür diledim!"Ferda Hanım'a baktığımda gözlerinde anlamadığım bir duygu belirdiğini gördüm.

 

Üzülmüş müydü? Ya da yaşadıklarını mı aklına getirmişti?

 

Hiçbir şey söylememişti.Sadece karşısında ona bakarak konuşan oğlunu izlemişti.

 

"Ben..." dedi Barın.Sesi titredi.

Söyleyeceği cümleler boğazında düğümlenmişti sanki."Bu eve babam ile ilk geldiğimde ilk dikkatimi çeken şey biblolar olmuştu." Barın'a baktığımda anlatacağı hikayeyi dinlemeye başlamıştım.Gözlerim kısa bir an Ferda Hanımın arkasında duran biblolarda kaymıştı.Kanatlı Melek biblolarına.

"Babama bu bibloları sorduğumda senin bibloları çok sevdiğini ve özenle seçip buraya koyduğunu söylemişti.Bu evi... bu evi bizim için yaptığını söylemişti.Büyük bir mutluluk ile her yeri ince detayına kadar dizayn ettiğini söylemişti." Dudaklarını titredi."Yalanmış." Dedi.Güldü."Her şeyin yalan olduğu gibi bu da yalanmış!"

 

"Babanın hayatı bunlardan ibaretti!" Dedi."Bu evden...yalanlardan." Bağırarak kurduğu cümle ile derin bir nefes aldı.

"Çektiğim acıları sen tahmin bile edemezsin! Nasıl bir yalanın içinde olduğumu anlayamazsın."

 

"Anlat o zaman!" Dedi."Madem beni bu eve çağırdın.Anlat. Kus kinini! Dök öfkeni!" Barın'ın sesi evin içerisinde yankılanırken bakışlarım ikisi arasında gidip geliyordu.

 

Hiçbir şey söylememiştim.Ne söyleyebilirdim ki? İkisi birbirine bu denli nefret ile bakarken ne diyebilirdi ki insan?

 

"Ne anlatmamı bekliyorsun ki? Ne anlatmamı istiyorsun benden? Bu evde nasıl tecavüze uğradığımı mı anlatmamı istersin yoksa senin yüzünden bir odada dokuz ay nasıl canım yanarak kaldığımı mı? Hangisini?" Dedi bağırarak.

"Hangisini söyle!"

 

Hala aynısını yapıyordu.Hala yaşadıklarını Barın yüzünden olduğunu söylüyordu ve ben buna katlanamıyordum.Hiçbir şey olmamış gibi susup izleyemiyordum.

 

"Yeter Ferda Hanım!" Dedim sesli bir şekilde."Yaşadıklarınız çok acı ve olmaması gereken şeylerdi; ama yapmayın... yaşadıklarınızın Barın yüzünden olmadığını bildiğiniz halde onu suçlamayın."

 

"Almila..." dedi Barın.Bana baktı."Bırak istediğini söylesin.Babam gibi o da yalanlarına inansın."

 

"Yalan?" Dedi Ferda Hanım bize bakarak.

"Yalan öyle mi?"

 

"Öyle!" Dedi Barın kendinden emin bir şekilde.Barın'da biraz önce Ferda Hanım'ın ona yaptığı gibi cevap vermişti.

 

"Yaşadıklarımın sorumlusu sensin!" Dedi.Sesinde olan kini ve nefreti hissettim.Barın'a öyle bir bakıyordu ki sanki... karşısında oğlu değilde bir yabancı vardı."Ben her şeyi senin yüzünden yaşadım.Eğer sana hamile kalmasaydım... ben o odada zorla tutulmayacaktım." Gözünden düşen yaşı elinin tersi ile sildiğinde "tutulmayacaktım..." dedi tekrardan. Barın'a baktığımda yanağına düşen yaşı gördüm.Silmek istedim; ama yapamadım.Canım yandı...tek bir şey bile söyleyemedim.

 

"Yaşadıkların ağır şeyler...biliyorum." Ferda Hanım'a baktığımda Barın'ı izliyor olduğunu gördüm."Babamın sana yaptıkları iğrenç.Eğer yaşıyor olsaydı...bunu gözlerinin içine bakarak söylerdim.Babama..." dedi.Sesi titredi.Belki de baba diyişi ilk defa bu kadar acılı gelmişti.

"Babama...nasıl iğrenç bir adam olduğunu söylerdim.Sana yaptıkları için af dilemesini isterdim;ama yok..." omuzlarını indirip kaldırarak kafasını iki yana salladı."Yok... o bu dünyada değil ve ben ilk defa babamın sesli bir şekilde burada olmasını diliyorum." Ferda Hanım'ın dudaklarını titrerken bakışlarını başka tarafa çevirmişti.Barın'ın elimi tutan eli bollaştığında Ferda Hanım'ın yanına gitmek istediğini anlamıştım; ama yapmamıştı.Gidememişti.Elimi tutan eli tekrardan sıkılaştığında Barın'a baktım.Gitmesini istedim.

 

Yapmadı.

İlk defa istediği bir şeye cesaret edememişti.

 

"Ama ben bunu istemezdim." Dedi."Onu tekrardan bu evde görmek istemezdim." Kafasını iki yana salladığında "bu ev..." dedi."Benim kabusum.Hatırlamak istemediğim geçmişim.Baban da öyle...baban da geçmişim ve ben bunu istemezdim.Benden özür dilemesi için bile buraya gelmesini istemezdim."

 

"Senin asıl nefretin babam..." dedi.Elini elimden çekti."Senin asıl nefretin bu ev! Peki neden ben?"Dedi burukça bir gülümseme ile."Neden babamın sana yaptığı kötülük için beni cezalandırmak istedin ki?" Ferda Hanım'a baktığımda hiçbir şey söylemeden Barın'ı izlediğini gördüm.Sadece karşısında geçmişini gördüğü kişiye bakıyordu.

Oğluna.

 

"Sen benim geçmişimsin Barın." Dedi.Barın'ın ismini bu gün burada ilk defa ağzına almıştı.

"Ben sana her baktığımda babanı görüyorum.Bana yaptıklarını görüyorum.

Yaşayamadıklarımı görüyorum." Cümlesini kurarken bakışları bir an olsun Barın'ın gözlerinden ayırmamıştı.

 

"Ama benim hiçbir suçum yok ki..." Dedi.Barın'ın sesi titrerken ağlamamak için kendimi zorlamıştım.Güçlü durması için, güçlü durmam için ağlamamam gerekiyordu.Bunu yapmayacaktım.

Barın'ın yanındayken ağlamayacaktım.

 

"Biliyorum..." dedi.Bakışlarım Ferda Hanım'ı buldu.İlk defa itiraf etmişti.Barın'ın yaşadıklarının sorumlusu olmadığını bir kelime ile istemese de itiraf etmişti."Biliyorum; ama... geçmişimi kenara bırakamıyorum." Kafasını iki yana sallamıştı.Gözünden düşen yaşlar yanaklarını ıslatırken "bunu yapamıyorum." Dedi.

 

"Bunu beraber başarabiliriz."Kurduğu cümle ile Barın'a baktım."Eğer istersen geçmişinden kurtulabiliriz." O kadar içten söylemişti ki gülümsemiştim.

 

"Yapamam..." dedi."Eğer bunu yaparsam kendime verdiğim sözü tutmamış olurum.

Geçmişime ve geleceğime ihanet etmiş olurum." Bir adım geri gitti."Kendime ihanet etmiş olurum."

 

"Git o zaman." Barın'ın cümlesini duymam ile bakışlarım tekrardan şaşkınca annesine bakmadan konuşan Barın'ı buldu.Söylediği 'git' kelimesini gözlerine bakarak söyleyememişti.Bakışlarımı Barın'dan çekip Ferda Hanım'a değdirmiştim.Barın'a bakıyordu.Belki de ne olursa olsun bunu söyleyeceğini beklemiyordu.Gözlerinde değişik bir duygu vardı.

 

Bir beklenti duygusu.Barın tarafından söylenecek güzel bir sözün duygusu.

 

Canı yanıyordu.Barın'ın anne özleminden dolayı ne kadar canı yanıyorsa, Ferda Hanım'ında yaşadıklarından ve oğlu karşısında olduğu halde hiçbir şey yapamamasından dolayı canı yanıyordu.

 

Hiçbir şey söylemeden adımlarını geri geri atmaya başladığında kafamı iki yana sallayarak Ferda Hanım'a bakmıştım.

Gidecekti.Barın'ı yine koca bir hiçlikte bırakacaktı.

 

Bana baktı.Kafasını iki yana salladı.

Ağlıyordu.Yeşil gözleri kıpkırmızı olmuştu.Sırf kendine verdiği sözü tutabilmek için gözlerinden bile belli ettiği koşup sarılma hissini bir kenara atıyordu.

 

Ferda Hanım'a tekrardan durması için baktığımda durdu.Barın'a baktı.

Gözlerinde takılı kaldı ve sonra ise gülümsedi.Gülümsemesi ile yanağına bir damla yaş düştü. "Haklıymışsın Almila" dedi.

 

Ferda Hanım'a bakmaya devam ederken "Hangi konuda?" Dedim anlamayarak.

 

"Gözleri konusunda." Dedi."Gözleri gözlerim ile aynı tondaymış; ama biliyor musun?" Bana bakmıştı."Gözlerinin gözlerim ile aynı olmasını istemezdim.Beni hatırlatan hiçbir şeyin onda olmasını istemezdim." Kurduğu cümle ile canım yanarken Barın'ı düşündüm.Canının nasıl yandığını.

 

Sadece karşısında duran annesine bakıyordu.Gözleri onu umursamayan tek bir kişinin üzerinde gidip geliyordu.Barın'a baktığımda yanağına düşen damlayı görmüştüm.

 

"Bende istemezdim." Dedi Barın.

"Sevdiğim kıza zarar verme düşüncesine sahip olan birinin ne kan bağını isterdim ne de gözlerimizin aynı olmasını." Gözlerimi kapatıp açarken ağlamamak için kendim ile savaş vermiştim.Benim yüzümden böyle olmasını istemiyordum.

Eğer bir şansı bile varsa bunu değerlendirerek bu evden çıkmasını istiyordum; ama olmayacaktı.Bunu çok iyi anlamıştım."Şimdi sen gitmek istiyorsun ya... bu evden uzaklaşmak istiyorsun ya? Seni durdurmayacağım.Bunu asla ama asla yapmayacağım.Çünkü... seni sen istesen bile affedemem.Yaptığın kötülüklerden sonra bunu istesem de yapamam."

 

"Aynı fikire sahip olmamıza sevindim." Dedi."Bende böyle düşünüyordum zaten."

 

Cümlesini bitirdiğinde bir şey söylememize bile fırsat vermeden arkasını dönüp gitmişti.Barın'ı bu evde bırakıp gitmişti.

 

Bir insan bırakmayı alışkanlık haline getirdiği zaman bunu sürekli yapardı.Ferda Hanım'da yapmıştı.

 

Olduğu yerde sabit bir şekilde duran Barın'a baktım.Yavaş adımlar ile yanına ilerlediğimde elimi koluna yerleştirdim ve bana bakmasını sağlamıştım; ama bu sefer olmamıştı.Barın, hiçbir tepki vermemişti.

 

Ağlamamak için kendimi zorladığımda derin bir nefes aldım ve "İ-iyi misin?" Dedim.Ne kadar ağlamasam da sesimin titremesine engel olamamıştım.

 

Kafasını iki yana sallarken "değilim." Dedi."Bak... bıraktı beni Almila.Bir kere daha terk etti beni." Dizlerinin üzerine yavaşça çökerken bende çökmüştüm."B-ben anneme bir şey yapmamıştım ki.Her doğum gününde, her annemin ölüm yıl dönümünde ben onu... asla yalnız bırakmadım.Beni hissetsin diye burada olduğumu bilsin diye onu hiç yalnız bırakmadım." Bana baktı.Yeşil gözleri dolu doluydu."Aslında en büyük hatayı yapmıştım ben." Dedi."Beni hissederken benden daha fazla nefret ettiğini bilmeden yaptım bunları.

Eğer bilseydim asla yapmazdım Almila.

Yapmazdım!"

 

Barın'ı kendime doğru çektiğimde sıkıca sarılmıştım.Yere tamamen oturup Barın'a sarıldığımda kafası göğüs kısmımdaydı.Elini saçlarına götürüp okşadım."Sen hata yapmadın Barın." Dedim."Sen sadece anneni sevdin ve ona değer verdin.Onu hiçbir zaman yalnız bırakmadın.Yanında olmasa da onu hissettin.Anneni hissettin Barın.B-bu hata değil.Bu senin hakkın."

 

"Değilmiş demek ki..." dedi."Belki de hakkım olmayan tek şey budur Almila.Annem."

 

"Bunu kendine yapma Barın.Hiçbir suçun yokken kendini böyle yıpratma.Hem..." dedim."Farketmedin mi sende?" Barın'ın bakışları bana dönerken "neyi Almila?" Dedi.

 

"Sen annene git dediğinde gözlerinde değişik bir duygu belirdi.Sanki... ona gitme desen her şey düzelecekmiş gibi.Gitmeyecekmiş gibi."

 

Barın benden ayrılıp tamamem bana döndüğünde "öyle bir şey olmayacak." Dedi.

 

"Neden Barın?" Dedim."Neden bu kadar umutsuzsun?"

 

"Almila, annem bende geçmişini gördüğünü söyledi.Bana her baktığında babamı gördüğünü dile getirdi.Görmedin mi Bana nasıl nefret ile baktığını? Ben onun geçmişiyim Almila.Aynı şekilde o da benim."

 

"Geçmişi unutmak kolay değil Barın.Bunu biliyorum; ama şunu sakın unutma.Geçmişte olanlar bugünümüzü belirler.Geçmişte yapılanlar bugün için yepyeni bir sayfa olabilir.Bu sayfa senin mutluluğun olabilir."

 

"Almila ben zaten mutluyum!" Barın ayağa kalktığında birkaç adım geri gitti ve bana baktı."Ben zaten mutluyum.

Seninle mutluyum ben." Bende Barın gibi ayağa kalktığımda ona yaklaştım ve elini tuttum."Biliyorum..." dedim.

"Mutlusun; ama ne kadar mutlu olsan da bir yanın hep buruk kalıyor Barın." Gözlerim dolarken ağlamamak için kendimi zorlamıştım."Bak bana bende seninle mutluyum.Hemde hayatımda hiç olmadığım kadar mutluyum;ama...bir yanım hala bir boşlukta.Babam olmadığı için annem olmadığı için bir yanım hep mutsuz." Gözümden düşen yaşı yanağımdan silerken "sende böylesin..." dedim."O yüzden lütfen bana ben zaten mutluyum deme!"

 

"Ne yapmamı istiyorsun?" Dedi.Sesi kısık çıkmıştı.Boşluktaydı ve ne tarafa gitmesi gerektiğini bile bilmiyordu."Beni istemeyen birine, benden nefret edip intikam almak isteyen birine beni oğlu olarak görmesi için yalvarayım mı? Beni sevmesi için zorlayayım mı? Ne yapayım Almila?"

 

Kafamı iki yana salladım."Bunların hiçbirini yapma Barın.Sen sadece bu kişi ol.Emin ol annen seni sen olduğun için sevecek.Çünkü annen geçmişinden dolayı böyle davranıyor.Seni kabul etmemesinin, seni istememesinin nedeni bu.Geçmişinde takılı kalması."

 

"Almila bu söylediklerinin hiçbir önemi yok.Geri dönüşü olmayacak şeyler yaşandı.Bunları bir kenara bırakıp bembeyaz bir sayfa açamayız.Hem ben artık gerçekten buradan gitmek istiyorum.Hadi..." dedi.Elimi elleri arasına aldı."Gidelim artık."

 

Kafamı tamam anlamında sallarken Barın'ın peşinden hareket etmeye başlayarak dışarı çıktım.Arabaya doğru ilerleyip bindiğimde eve gelene kadar tek bir kelime bile konuşmamıştım.

 

Ne diyebilirdim ki?

Barın'ı istemediği bir şey için zorlayamazdım.Çünkü, Ferda Hanım'ın bu şekilde olmasından dolayı istemiyordu.

 

Konuşacaktım.Ferda Hanım'a gidip bu olanlar için bir çözüm yolu bulmaya çalışacaktım.

 

Evin önüne geldiğimizi Barın'ın birden durması ile anlamıştım.Barın'a baktığımda hiçbir şey söylemediğini gördüm.Arabadan indiğinde benim kapıma ilerledi ve açarak inmemi bekledi.Arabadan inip Barın'ın uzattığı elini tuttuğumda eve doğru ilerledik ve kapıyı çalarak kapının açılmasını bekledik.

 

Açılmıştı.Kapıyı açan Beril'i gördüğümde bembeyaz kesildiğini anlamıştım.Barın'ın elini bırakıp Beril'e yaklaştığımda "ne oldu?" Dedim."Sen neden bembeyaz kesildin?" Beril'in bakışları Barın'a kayarken "buldu." Dedi.

 

"Neyi?" Dedim Beril'e bakarken.

 

"Videoyu odana koyan kişiyi." Beril'in bakışları Barın'dan ayrılmazken "Mert nerede?" Dedi Barın.

 

"Gitti... öğrendiği an silahı olarak birden çıkıp gitti."

 

"Bana neden haber vermediniz Beril?" Dedi Barın."Neden aramadınız?"

 

Büyük bir korku ile Beril'e baktım."İkinizi de aradık; ama ulaşamadık Barın.

Lütfen..." dedi."Lütfen git ve Mert'i bul."

 

"Allah kahretsin!" Dedi Barın."Emir nerede peki?"

 

"Mert'in peşinden gitti." Beril ağlarken Barın, Beril'e yaklaştı ve sarıldı."Sen merak etme Beril.Mert'i bulacağım ve getireceğim.Ayrıca...o videoyu koyan ve Ferda Soylu'ya köstebeklik yapan her kimse gördüğüm an mahvedeceğim!" Barın yanımızdan ayrılıp arabasına doğru ilerlerken Beril'i evin içine aldım ve kapıyı kapatarak oturma odasına götürdüm.Beril'i koltuğa oturtup ona doğru döndüğümde "bunu yapan kimmiş?" Dedim.

 

Beril bana bakarken söyleyeceği ismi beklemeye başladım."Muzaffer." Dedi.Söylediği ismi duyduğumda buz kestim."Ne?" Dedim anlamayarak.

 

"Doğru duydun Almila." Dedi Beril.

"Muzaffer.Bizim yanımızda bunca zaman duran ve bizi koruduğunu düşündüğümüz korumamız."

 

Bunca zaman Ferda Hanım'ın köstebekliğini yapan kişi bizi güya koruyan kişiydi.Barın, beni ve Beril'i yeni bir eve götürdüğünde yanımıza Muzaffer Abi'yi vererek bizi korumasını istemişti.Ona güvenmişti.

 

Peki o ne yapmıştı?

Hem Erhan'a yerimizi söylemişti.Hem de o videoyu Barın'ın odasına koyarak hayatımızın mahvolmasını sağlamıştı.

 

Neden böyle bir şey yaptığını bilmiyordum; ama merak ediyordum.Onu güvenen insanlara neden ihanet ettiğini sormak istiyordum.

 

Bölüm sonu...

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 💖

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. 💖

Loading...
0%