Yeni Üyelik
41.
Bölüm

Bölüm 41: “Mecburiyet”

@aleynay0

Güven duygusu.

Belki de bu zamanda en ihtiyacımız olan bir his.

 

İster annemiz olsun ister babamız.Ya da kardeşimiz, arkadaşımız veya sevgilimiz... hepsinden gelecek olan güven duygusunu hissetmek ister ve bekleriz.

 

Barın ve Mert bizi koruyacağından emin olduğu en iyi korumasını seçerken de içinde bu duygu vardı.

 

Bizi Erhan'dan korumak için her şeyi yapmışlardı;ama nereden bilebilirlerdi ki düşmanın aslında bize çok yakın olduğunu?

 

Yanı başımda saatlerce ağlıyor olan Beril'i sakinleştirmeye çalışırken hemen yanımda duran telefondan Barın'ı aramamak için kendimi zorlamıştım.

 

Muzaffer Abi'nın bunu bize neden yaptığını, yapma nedeninin ne olduğunu merak ediyordum.Bunun içinde gördüğüm zaman sormak isteyeceğim tek soru bu olacaktı.

 

Bunu bize neden yaptığı.

 

"İyi misin?" Dedim bana sarılıyor olan Beril'e bakarken.

 

"Değilim." Dedi kafasını iki yana sallayarak."Korkuyorum Almila.Artık kime güvenip kime güvenmeyeceğimizi bile kestiremiyorum." Kafasını kaldırıp bana baktığında "Muzaffer Abi'nin böyle bir şey yapacağı aklımın ucundan bile geçmezdi." Dedi.

 

Haklıydı.Benim de geçmezdi.

 

"Benim de geçmezdi." Dedim içimdeki düşünceleri dışa vurarak."Ama o kadar olay oldu ki... düşününce insan şaşırmıyor."

 

Tamamen kalkıp bana doğru döndüğünde "sence ona bir şey yaparlar mı?" Dedi.Gözlerinde korku vardı; ama bu korku Mert'ten dolayıydı.

 

"Barın ve Emir eminim ki şu an Mert'in yanındadır.Sen kötü olan her şeyi aklından çıkar.Çünkü, hiçbir şey olmayacak."

 

"Hala inanmakta güçlük çekiyorum.Ben resmen onun yüzünden vuruldum.Ya sen..?" Dedi.Elimi tuttu."O evde sana bir şey olabilirdi."

 

"Bunların hepsi geride kaldı Beril." Dedim."Lütfen bunları düşünme artık."

 

"Haklısın." Dedi.Yanağında olan yaşları sildi ve bana bakıp gülümsedi."Tamam...daha aklıma kötü şeyler getirmeyeceğim."

 

Beril'e bakıp gülümserken etrafta olan sessizlikten dolayı aklıma gelen Ceyda ile etrafa göz gezdirdim."Ne oldu?" Dedi Beril bana bakarken."Neye bakıyorsun sen öyle?"

 

"Ceyda..." dedim."O nerede?"

 

"O mu?" Söyleyeceği şey her neyse Beril'i zorlayacak gibiydi."O bebeğinin mezarına gitti." Beril'in cümlesi ile boğazım düğümlenmişti.Gözlerim dolarken buruk bir gülümseme ile Beril'e baktım."O kadar çok olay oldu ki..." dedim."Ceyda ile doğru düzgün ilgilenemedim bile.Bugün... kahvaltı da o kadar mutsuzdu ki.Geldiğimde ona ne olduğunu soracaktım."

 

"Sorarsın yine..." dedi elimi tutarak.

"Hem... sen Ceyda ile çok güzel ilgilendin Almila.Ceyda, emin ol bunu görüyor ve yanında olduğunu hissediyor."

 

"Ama yine de mutsuz.Onun yanında daha çok durmam gerekiyordu."

 

"Kendine bunu yapma Almila." Duyduğum ses ile arkamı döndüğümde bana dolu gözleri ile bakan Ceyda'yı gördüm.Ceyda'yı gördüğümde ayağa kalktım ve onun olduğu tarafa doğru döndüm.Yanıma ilerleyip tam önümde durduğunda kafasını iki yana salladı "yapma..." dedi."Beni daha çok vicdan azabına sokma."

 

"Bunu vicdan azabı çek diye yapmıyorum ki Ceyda.Seni merak ettiğim için bunlar hep."

 

"Biliyorum..." dedi.Gülümsedi."Ama sen her bana böyle yaptığında ben sana yaptığım her şeyi aklıma getiriyorum ve bu beni mahvediyor." Kafasını iki yana sallarken "bu beni paramparça ediyor." Dedi.

 

"Ne yapmamı istiyorsun ki?" Dedim.Aslında merak ettiğim soruyu yöneltmiştim.

 

"Almila...yanımda olman bana zaten güç veriyor.Yanımda olduğunu hissettiriyor.

Daha fazlasını yapmana gerek yok! Kendini sana kötülük yapmış, kalbini kırmış birine karşı zorlama." Ağlamaya başladığında ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum.Gözlerimi eline doğru indirdiğimde avuç içinde sıktığı ve yere azar azar dökülen toprağı gördüm.Kalbim sıkışmış ve nefesim kesilmiş gibi hissetmiştim.Kafamı mutfak tezgahının üzerinde olan selpaklığa çevirdiğimde koşarak o tarafa doğru ilerledim.Beril'in "nereye?" Diye sorduğu soruya cevap vermezken selpaklıkta duran selpağı aldım ve koşarak Ceyda'nın yanına ilerleyerek avucundan dökülüyor olan toprağın altına yerleştirdim.Ceyda'nın gözleri ellerine kayarken elinde tutuyor olduğu toprağı selpağın üzerine boşaltmıştı.Selpağı yavaşça avuçuma yerleştirip dökülmeyecek bir şekilde katladığımda beni izliyor olan Ceyda'ya uzatmıştım.Ceyda bir bana bir de avucumun içinde olan toprağa baktığında elini yavaş yavaş kaldırdı ve elimde olan toprağı olarak sıkıca tuttu.

 

"Teşekkür ederim..." dedi bana bakarken.Gözlerine baktığımda tekrardan o duyguyu görmüştüm.

 

Minnet duygusu.

 

Ceyda'ya bakıp kafamı iki yana sallarken kendime doğru çekip sıkıca sarıldım.Ceyda ona sarılmam ile iyice ağlarken hiçbir şey söyleyememiştim.

 

Canı yanıyordu.Bebeğini kaybetmişti ve bu durum onu mahvediyordu.

 

Elimden hiçbir şey gelmezdi.Hiçbir kelime acısını dindiremezdi.

 

Alışacaktı.Bebeğini unutamayacaktı.

Yaşadıklarını unutamayacaktı; ama... alışacaktı.Bebeğini kalbinde yaşatacaktı.

 

✨✨✨

 

Ceyda'yı sakinleştirdikten sonra biraz uyumak istediğini söyleyerek odasına çekilmişti.Bende Beril ile birlikte oturma odasında oturarak Barın'ların gelmesini beklemiştik.

 

Gözlerimi sürekli saate yönlendirirken bir türlü gelmedikleri için ve merak ettiğimiz için zaman geçmiyor gibiydi.

 

Saat 00:00'ı gösterirken bakışlarım yanı başımda sessizce duran Beril'e kaymıştı.

 

"Arasak mı?" Dedim Beril'e bakarken.

 

Beril kafasını kaldırıp bana baktığında "bilmiyorum..." dedi."Açıkcası...aramaktan korkuyorum Almila."

 

"Korkmana gerek yok Beril." Dedim.

"Hepsi aklı başında insan.Kötü bir şey olmaz." Elimi yanı başımda duran telefona yönlendirdiğimde aldım ve Barın'ın üzerine tıklayarak kulağıma götürdüm.Beril'in merak dolu bakışları üzerimde gezerken "açmıyor mu?" Dedi.Kafamı iki yana sallarken kulağımdan çektiğim telefonu yanıma fırlattım ve ayağa kalktım.

 

"Hayır yani ben anlamıyorum gerçekten!" Dedim bağırarak."Neden işleri bu kadar zorlaştırmak durumundalar ki! Niye açmıyorlar telefonu! Niye bizi merakta bırakıyorlar bunca saat!"

 

"Almila..." Beril ayağa kalkıp yanıma geldiğinde "sakin ol." Dedi."Sen demin kendin söyledin aklı başında insanlar olduklarını.Şimdi neden böylesin.Neden panik halindesin?"

 

"Beril...Barın annesi ile yüz yüze gediğinde yeterince acı çekti zaten.Şimdi bu durumun acısını o adamdan çıkartabilir.Tamam...aklı başında;ama..."

 

"Ama..?" Soru sorar bakışlarını bana çevirmişti.

 

"Kendini kaybedebilir." Dedim.

 

Ortam sessizleşirken ortamın sessizliğini bozan şey kapının çalınması olmuştu.Beril ile birbirimize bakıp bakışlarımızı tekrardan kapıya çevirdiğimizde hızlıca kapıya doğru koştum.Delikten kimin olduğuna bakmadan kapıyı hızlıca açtığımda Barın'ı karşımda görmem ile derin bir nefes almıştım.

Barın ile aramdaki mesafeyi kapatıp sıkıca sarıldığımda bu sefer farklı bir şey olmuştu.Barın'ın elleri bel kısmımı sarmamıştı.Barın'dan ayrılıp korku dolu bakışlarımı ona çevirdiğimde "bir şey mi oldu?" Dedim.Bana bakarken hiçbir şey söylememişti.Bakışlarımı korku ile Barın'ın ellerine değdirdiğimde ellerinde olan kanları görmem ile bir adım geri atmıştım.Geri adım atmam ile Beril'in elleri kollarımı sarmıştı.

 

 

Korku dolu bakışlarımı Barın'a yönlendirdiğimde "e-ellerin..." dememe fırsat vermeden "Mert getir!" Dedi bağırarak.Bakışlarımı Barın'ın kafasını çevirdiği yere yönlendirdiğimde Mert'in Muzaffer'i getirdiğini gördüm.Yüzü kanlar içinde olan Muzaffer'i görmem ile Beril ile birlikte bir adım geri gitmiştim.Ben nasıl korkuyorsam, Beril'de korkuyordu ve benim gibi o da susuyordu.

 

Mert, Muzaffer'i evin kapısına kadar getirdiğinde "yenge çekil!" Dedi bana bakarak.Hiçbir şey söyleyemezken yapabildiğim tek şey birkaç adım geriye gidip Mert'e yer vermek olmuştu.

Bakışlarımı bir an bile Barın'a çevirmezken bana bakan bakışlarını üzerimde hissediyordum.Mert, Muzaffer'i içeri götürüp salona doğru fırlattığında korku ile yerimden sıçramıştım.Barın, yanımdan geçip oturma odasına doğru ilerlediğinde bende Beril ile birlikte oturmak odasına girmiştim.Barın, yerde yatan Muzaffer'i kolundan tutup kaldırdığına yüzünü bana doğru çevirmişti.Muzaffer'in dağılmış yüzünü gördüğümde bakışlarımı kaçırmıştım.

 

"Özür dile!" Dedi Barın gür bir sesle.Sesi evin içinde yankılanırken gözlerimi kapattım ve kafamı iki yana sallayarak bu anın bitmesini istedim.

 

"Almila!" Dedi Barın.Bana bakıyordu.Bunu hissediyordum."Buraya bak!" Dedi."Sizin ölümünüze sebep olacak kişiye bak!"

 

Bakmıştım.Kafamı kaldırıp karşımda yüzü kan içinde olan Muzaffer'e korku ile bakmıştım.

 

Bana bakıyordu.Gözlerinde olan duyguyu anlayamıyordum.

 

Pişman mıydı? Yoksa değil miydi?

 

Barın, tekrardan "özür dile!" Diye bağırdığında gözlerini gözlerime kenetlemişti."Özür d-dilerim." Dedi.Sesi kısık çıkmıştı.

 

"Duymadım!" Dedi Barın dişlerinin arasından konuşurken."Bir daha söyle."

 

"Özür dilerim!" Dedi bağırarak."Size yaptıklarım için özür dilerim." Barın Muzaffer'i sert bir şekilde itip yere fırlattığında bana doğru ilerledi ve elimden tutarak Muzaffer'in yanına sürekledi.

 

"Bir şey söylemeyecek misin?" Dedi bana bakarak.

 

Barın'a baktım.Söylemek isteyeceğim sadece bir şey vardı.Gözümden yanağıma akan yaşı sildiğimde yerde yatan ve bakışları bana doğru dönen Muzaffer'e baktım."Neden?" Dedim.

Sesim titremişti."Neden yaptın bunu?"

 

Bana baktı.Sustu.

 

"Susma!" Dedim."Sana bir soru sordum ve bunun bir tane cevabı var.Neden yaptın..!"

 

"Mecburdum." Dedi.Kurduğu cümle ile bakışlarımı Muzaffer'e yönlendirdim.

"Mecburdun?" Dedim anlamayarak."Tam olarak neye mecburdun?"

 

Hafif ayağa doğru kalkıp koltuğa yaslandığında yorgun bakışlarını tekrardan bana çevirmişti."Beni tehdit ettiler." Dedi."Eğer...bunu yapmazsam çocuklarıma zarar vereceklerini söylediler."Gözleri dolmuştu.

"Yapmak istemedim..." dedi."İstemedim."

 

Barın'a baktım.Ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum."Doğru mu söylüyorsun?" Dedim.Bakışlarım tekrardan yerde kanlar içinde duran adamı buldu.

 

"Evet..." dedi."Yemin ederim doğruyu söylüyorum."

 

"Bu haklı bir gerekçe olamaz!" Dedi Mert bağırarak."Eğer sen bize tehdit edildiğini söyleseydin...biz seni ve aileni korurduk! Sizi güvende tutardık; ama sen basit yolu seçtin! Basit yolu seçtin ve hem yengemi hemde sevdiğim kızı tehlikeye soktun!" Muzaffer'e ilerleyip bir tane yumruk savurduğunda "yeter!" Dedi Beril bağırarak.Ağlıyordu."Yeter! Durun artık!"

 

Beril'in ağlamaya başlaması ile Mert Beril'e doğru ilerleyip sarıldığında "lütfen..." dedi."Götürün onu buradan." Mert Beril'in saçlarını öpüp sakinleştirmeye çalıştığında odasından çıkan Ceyda'yı gördüm.Anlamayan gözler ile bize doğru ilerlediğinde yerde duran Muzaffer'i görmesi ile korku ile bana baktı.Gözlerimi açıp kapattığımda kafasını sallayarak yanıma ilerlemişti.

 

"Böyle olsun istememiştim." Dedi.Kafamı Muzaffer'e doğru çevirdim.

 

"Böyle olsun istemedin öyle mi?" Dedim.

"Ya biz sana güvendik! Beril ile birlikte korkarken kapımızda sen olduğunu her bildiğimizde içimiz rahat etti! Mert ve Barın sana her güvendiklerinde içleri rahattı!Ama sen ne yaptın...ha?Ne yaptın?" Dedim bağırarak."Bize yalanlar söyledin.Sana güvenmemizi sağladın."

 

"Ben size zarar vereceklerini bilmiyordum.Yemin ederim bilmiyordum."Barın'a baktı."Bana... sadece yerlerini öğrenmek istediklerini söylediler.Eğer böyle bir olayın olacağını bilseydim hiçbir şey söylemez ve direk sana gelirdim."

 

"Yine gelebilirdin" dedi Barın."Yine benden yardım isteyebilirdin."

 

"Özür dilerim" dedi."Yaptığım her şey için sizden özür dilerim." Bakışları ağlıyor olan Beril'i buldu."Sizin hiçbir suçunuz yokken unutamayacağınız korkular yaşadınız ve bunu size ben yaşattım.Çünkü...korktum.Aileme bir şey olacak diye korktum.Bilmeden ve istemeden yaptım ne yaptıysam.Lütfen...lütfen beni affedin."

 

"Affediyorum." Dedi Beril."Seni affediyorum.Yeter ki buradan git." Bana baktı.Bu sefer benden af diledi."Sırf Beril için..." dedim."Seni affediyorum." Barın'a baktım."Götür onu buradan." Dedim.

 

"Hayır." Dedi Barın.Bana baktı."Yapmamız gereken son bir şey kaldı."

 

"Ne?" Dedim ona bakarken.

 

"Emir." Dedi Barın."Getirebilirsin."

 

Kafamı kapıya çevirdiğimde Emir'in bir sürü insan ile içeri girdiğini gördüm.Emir'in yanında duran adamlara biraz daha dikkatli baktığımda o gün bizi gözetleyen diğer korumalar olduğunu anlamıştım.

 

"İyi bakın..!" Dedi Barın Emir'in ve korumaların olduğu yere doğru bakarak.

"Bize ihanet etmenin bedeli bu! İyi bakın." Korumalara baktığımda hepsinin korktuğunu görmüştüm.

 

"Barın yeter!" Dedim ona doğru dönerek.

"Bitsin artık bu!"

 

Barın gözlerini benden ayırıp korumalara döndüğünde "bu manzarayı aklınıza iyi kazıyın!" Dedi."Sevdiğim insanlara zarar veren herkesin sonu bu olacak!" Bana baktı."Erhan'ın da."

 

"Barın..." dedim."Yeter." Uyarı dolu bakışlarımı Barın'a yönlendirmiştim.

Durmasını istiyordum.Bu durumun bir an önce bitmesini ve bu adamın buradan gitmesini istiyordum.

 

Barın bir bana bir de korumalara baktığında "alın hastaneye götürün bunu." Dedi.Korumalar kafasını sallayıp Muzaffer'in yanına geldiğinde iki kişi kolundan tuttu ve ayağa kaldırarak olduğumuz yerden ayrıldılar.

 

"Bunu yapmak zorunda mıydın?" Dedim Barın'a doğru dönerek.

 

"Evet." Dedi.Sesi oldukça netti."Olanların hepsi bu adamın suçuydu! Ne yapsaydım? Hiçbir şey yapmamış gibi gönderse miydim?"

 

"Barın buraya getirmek zorunda değildin! Görmüyor musun Beril'i? Ne kadar korktu." Bakışları Beril'i buldu."Özür dilerim." Dedi."Amacım seni... sizi korkutmak değildi.Sadece yaptıklarının hesabını versin istedim.Sizden özür dilesin istedim.Hepsi bu kadar."

 

"Özür dilemene gerek yok Barın."Dedi Beril.Gülümsedi.

 

"Gel..." dedi Mert Beril'i kolları arasına alarak."Ben seni odana götüreyim." Beril kafasını sallayıp Mert ile birlikte yukarı doğru çıktığında bu sefer bakışlarım Emir'i bulmuştu.

 

"Afferin sana!" Dedim elime alkış yaparak."Sende ne çabuk ayak uydurmuşsun bu işlere."

 

"Ben doğru olan şeyi yaptım." Dedi."O adam bunu haketmişti." Gözlerine baktığımda bir an bile pişman olduğunu görmemiştim.

 

"Size gerçekten inanamıyorum ya!" Dedim Emir ve Barın'a bakarak.

"Gerçekten inanamıyorum." Barın'ın yanından hızlıca geçip merdivenlere doğru ilerlediğimde yukarı koşarak çıktım ve odama gelerek kapıyı kapattım.Yatağın üzerinde duran yastığı yere fırlattığımda kapının açılıp kapanması ile Barın'a baktım.

 

"Eğer bir şey söyleyeceksen lütfen söyleme!" Dedim.

 

"Söylemeyeceğim." Dedi."Zaten bir şey söylemek için gelmedim buraya."

 

"Ne için geldin o zaman?"

 

"Sakinleştirmek için." Dedi.Bana doğru ilerledi ve tam önümde durdu.Bakışlarım direk ellerine kaymıştı.Temizdi.Kan lekesi yoktu.Gülümseyerek Barın'a baktım.

"Rahatladın mı?" Dedim."İçin soğudu mu böyle yaparak?"

 

"Evet.Soğudu."

 

"Barın sen böyle birisi değilsin!" Dedim.

"Sen...bu değilsin!"

 

"Değilim." Dedi."Ama konu sevdiklerim olunca yapmayacağım hiçbir şey yok!"

 

"Bunu yapma!" Dedim."Sen böyle yaptığın zaman ben daha kötü oluyorum.Çünkü seni böyle görmeye dayanamıyorum!"

 

"Tamam..." dedi.Bana yaklaştı."Bir dahakine kendimi kontrol edeceğim."

 

"Söz ver." Dedim."Böyle yapmayacağına söz ver."

 

"Söz veriyorum." Dedi.Elini belime yerleştirdi ve beni kendine doğru çekti.

"Bir dahaki sefere kendimi kontrol edeceğim.Tamam mı?" Dudağıma doğru fısıldarken kafamı salladım.Aramızda olan kısacık mesafe kapanırken Barın yavaş yavaş yatağa doğru adım atmaya başlamıştı.Öpüşü yavaştı.Yatağa ilerleyip beni yavaşça yatırdığında kendisi çoktan üstümde yerini almıştı.

Dudakları dudaklarımda gezinirken elimi ensesine getirdim ve kendime doğru iyice çektim.Dudakları bu sefer boynuma doğru yol aldığında ıslak öpücüklerini boynumdan köprücük kemiğime doğru bırakarak geri çekilmişti.

 

"Sakinleştin mi?" Dedi dudakları dudaklarıma değerken.

 

Kafamı iki yana salladım."Sakinleştim." Dedim.

 

"Eğer sen her defasında bu şekilde sakinleşeceksen ben seni sürekli sinirlendiririm ve bundan da zevk duyarım."

 

"Sinirlendir." Dedim."Bundan zevk duyarım."

 

Barın gülümseyip dudağıma tekrardan öpücük kondurduğunda yana geçti ve beni kendine doğru çekip sıkıca sarıldı.

 

"Seni korkutmak istememiştim." Dedi.

"İstemem de."

 

"Biliyorum." Dedim."Korkum senin içindi.Bugün o kadar çok şey yaşandı ki...üstünde bir de bu olay olunca..."

 

"Hiçbir şey beni yıkamaz Almila.Tamam...anneme sinirlendim; ama bunun için o adamı dövmedim.O adamı bu hale getirdim çünkü..."

 

"Çünkü...?"

 

"Bende senin için korktum." Kafamı kaldırıp beni izliyor olan Barın'a baktım.Elimi kaldırıp yüzüne götürdüm ve okşadım."Korkma..." dedim."Bak şu an buradayım.Yanındayım."

 

"Biliyorum." Dedi."Beni kendine doğru çekip sıkıca sarıldı.Elleri sırtımı okşadı ve son olarak bel kısmımda yerini aldı.Gözlerimi kapatıp bana huzur veren sıcacak bedeninde uykuya kendimi teslim ettim.

 

✨✨✨

 

Gözlerimi araladığımda yanı başımda Barın'ın olmadığını gördüm.Uykulu bir halde sağa sola bakıp "Barın?" Diye seslendiğimde hiçbir ses gelmemişti.

 

Yataktan kalkıp banyoya doğru ilerlediğimde içeri girdim.Elimi yüzümü yıkayıp saçıma çeki düzen verdiğimde odama girdim ve dolaba doğru ilerleyerek üzerimi değiştirdim.Altıma pantolon üzerime ise tek omuz olan siyah bir kazak geçirdiğimde telefonumu da alıp aşağıya indim.Mutfağa doğru ilerleyip kahvaltı sofrası hazırlayan Ceyda'ya baktığımda "Günaydın" Dedim.

 

"Sana da günaydın.Hadi gel masa hazır."

 

Masaya doğru ilerleyip oturduğumda "Herkes nerede?" Dedim.

 

"Mert ve Barın'ın toplantısı varmış bugün bu yüzden ise şirkete gittiler.Tabii Emir'de onlarla birlikte." Masaya oturup bana baktı."Beril ise acil bir sipariş için iş yerine gitti."

 

"Beril sonunda sipariş alabildi." Dedim gülümseyerek."Kaç zamandır işe gitmiyordu.Özlemiştir."

 

"Bugün biraz zor gelir" dedi gülümseyerek."Yarına kadar yetişmesi şartmış." Elinde tuttuğu çataldaki salamı ağzına götürdüğünde bende elimde duran çaydan küçük bir yudum alarak geri yerine koydum.

 

Ceyda yemeğini yerken sürekli bana bakıyordu.Sanki... bir şey söylemek ister gibiydi.

 

"Bir şey mi oldu?" Dedim Ceyda'ya bakarken."Bana söylemek istediğin bir şey mi var?"

 

"Aslında..." dedi.Elindeki çatalı yere bıraktı."Sana söylemek istediğim çok şey var."

 

"Ne?" Dedim meraklı bakışlarımı Ceyda'da gezdirirken.

 

"Şey... annen ile aran nasıl diye soracaktım aslında ben.Yani annenle aranda olanların sorumlusu benim biliyorum.Bu soruyu sormakta çok saçma bunun da farkındayım; ama merak ediyordum."

 

"Annemle aram iyi değil Ceyda.Kolay kolay da iyi olmayacak.Şu an böyle olmamızın sorumlusu ise tamamem annem.Eğer bir anne ve kızın arasındaki bağ güçlüyse bunu hiçkimse ve hiçbir şey koparamaz.Demek ki benim annem ile aramdaki bağ güçlü değilmiş." Ceyda'ya baktığımda gözlerindeki suçluluk duygusunu görmüştüm.Kendini suçluyordu.

 

Tamam belki böyle olmasında Ceyda'nın payı vardı; ama annem aramızdaki bağdan dolayı böyle bir karar vermişti ve benim yanımda olmak yerine Ceyda'nın yanında olmayı seçmişti.

 

Anneme kırgındım.Kırgınlığım ise kolay kolay geçmeyecekti.

 

Ceyda bana bakarken tam bir şey söyleyecekti ki kapının çalınma sesi ile susmuştu.

 

"Kim acaba?" Dedim Ceyda'ya bakarken.Ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim.Kapıyı açıp karşımda duran kişiye baktığımda kısa bir an şaşkınlık yaşamıştım.

 

"Sen?" Dedim karşımda duran Alp'e bakarak."Senin burada ne işin var?"

 

"Sizinle konuşmam lazım" dedi.Karşımda duran Alp'e baktığımda hiçbir şey söyleyememiştim.

 

Alp'e gitmesi gerektiğini söylemiştim.Bir anlaşma yaparak, buna uymasını söylemiştim.O ise şu an karşımda durarak bizimle konuşmak istediğini dile getirmişti.

 

Neden buraya geldiği ile ilgili en ufak bir fikrim bile yoktu.

 

Ceyda'nın ise Alp'i gördükten sonraki tepkisini hayal bile edemiyordum.

 

Bölüm sonu...

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 💖

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 💖

Loading...
0%