Yeni Üyelik
44.
Bölüm

Bölüm 44: “Ortaklık”

@aleynay0

Barın ile birlikte bize sırıtarak bakan Harun'u gördüğümüzde şaşırarak bakışlarımızı üzerinde gezdirmiştik.

 

"Herkese merhaba" dedi.Yüzündeki imayı gördüğümde bir şey söylememek için kendimi zor tutmuştum.

 

"Barın..." dedi Hülya bize bakarak."Sizi tanıştırayım.Bu Harun Bey.Harun Dağlı.Eğer bugün imzalar tamamen atılırsa iş ortağımız olacak."

 

"Ben kendisini çok iyi tanıyorum!" Dedi Barın.Ses tonunda oluşan siniri iliklerime kadar hissetmiştim.

 

"Ö-öyle mi?" Dedi bize bakarak."Ben sizi tanışmıyorsunuz diye biliyordum.Siz... nereden tanışıyorsunuz?"

 

"Kendisi benim çok sevdiğim bir dostum olur." Cümleyi kuran Harun'a bakışlarımı çevirdiğimde kendimi ne kadar zorlasam da bir şey söylememek için kendime engel olamamıştım.

 

"Kendisi bizim düşmanımız olur." Hiçbir duygu kırıntısı bile barındırmadan kurduğum cümle ile Hülya'nın bakışları beni buldu.

 

"Anlamadım?" Dedi."Düşman derken?"

 

"Kendisi benim eski nişanlımın babası olur." Barın'ın yanı başımda kasıldığını gördüğümde "aramız iyi değil..." dedim.

 

"Ben bilmiyordum..." dedi.Bakışları Harun'u buldu."Siz Barın'ı tanıyordunuz öyle değil mi? Yani... ortağım olduğunu biliyordunuz? Haberiniz vardı?"

 

"Evet..." dedi.Yalan konuşmamıştı ve bu beni oldukça şaşırtmıştı."Barın'ın şirketi olduğunu biliyordum; bu yüzden de ismimi gizli tuttum ve şirkette değilde evde buluşma kararı aldım."

 

"Neden peki?" Dedi Hülya.Anlamadığı yüz hatlarından açıkça belli oluyordu.

 

"Çünkü eğer ismimi açıklasaydım bu yemeği kabul etmeyecekti."

 

"Şu anda da etmeyeceğim.Fark eden bir şey olmayacak yani." Barın'ın kendinden emin bir şekilde kurduğu cümleyle Harun'un bakışları onu buldu.Yüzünde yalandan bir gülümseme oluşmuştu.

 

"Öyle hemen karar verme istersen Barın.Çünkü... ikimizde bu işin önemini biliyoruz.Ayrıca... eğer bu anlaşma olmazsa şirketinize ne olacağını da biliyoruz."

 

"Şirketime ne olacağı seni hiç ilgilendirmiyor Harun.Ayrıca... seninle iş yapmaktansa şirketin zarara girmesini izlerim daha iyi."

 

"Barın..!" Dedi Hülya.Bakışları üçümüzün arasında gidip geldi."Oturup sakin kafayla mı konuşsak acaba bu konuyu?"

 

"Konuşacak bir konu yok ortada Hülya.Ben bu iş ortaklığını istemiyorum." Barın'ın net olarak çıkan sesi ile Hülya derin bir nefes aldı."Biz biraz içeride konuşabiliriz miyiz?" Harun'a doğru döndüğünde "siz lütfen oturun şöyle..." koltuğu işaret ettiğinde Harun bize bakarak ilerlemeye başlamıştı.Bakışları Ahmet Bey'i bulduğunda kafasını sallamıştı.

 

Ben, Barın ve Hülya oturma odasından çıkıp boş bir odaya geldiğimizde kapıyı kapattı ve Barın'a doğru döndü.

 

"Senin sorunun ne Barın?" Dedi.Sesi kısık olsa da sert çıkmıştı.

 

"Sorunum?" Dedi."Benim bir sorunum yok Hülya."

 

"O zaman bu ne oluyor? Neden anlaşma şartlarını bile dinlemeden reddediyorsun böyle bir iş ortaklığını?"

 

"Nedenini içeride çok iyi söylediğimizi düşünüyorum!"

 

"Bak Barın... tamam anlıyorum sevgilinin eski nişanlısının babası olduğu için böyle bir tepki veriyorsun; ama iş başka duygular başka! İkisini biz aynı tarafa hiçbir zaman koymadık! Şimdi de koymamamız gerekiyor."

 

"Hülya tek sorun bu mu zannediyorsun sen? O adam göründüğü gibi birisi değil.Ben bunu biliyorum ve bu yüzden de bu iş ortaklığını kabul etmiyorum."

 

"Bak Barın... eğer biz bu iş ortaklığını kabul etmezsek şirket büyük zarara girecek.Biz..." dedi.Gözlerine baktığımda dolduğunu gördüm.

"Biz ikimiz bu şirkete çok emek verdik.Bunu çok iyi biliyorsun.Şimdi bu emeğin çöpe gitmesini mi izleyeceğiz yani?"

 

"Hiçbir şeyin çöpe gittiği yok Hülya! Hem bizimle iş yapmak isteyen bir dünya şirket var! Neden sadece Harun'un şirketi varmış gibi davranıyorsun?"

 

"Çünkü en iyi şartlara bu şirket sahip Barın! Ben bu gerçeği görmezden gelemiyorum.Senin gibi umursamaz olamıyorum.Emeklerimizi..." dedi vurgulayarak."Görmemezlikten gelemiyorum."

 

"Ben mi umursamazım?" Dedi Barın gülerek."Ben mi emeklerimizi görmemezlikten geliyorum.

Gerçekleri söylediğim için böyle olduğumu mu düşünüyorsun cidden!"

 

"Evet!" Dedi bağırarak."Şirketimiz için önemli olan işi görmeyecek kadar umursamazsın.

Hemde ne için?" Bakışları beni buldu."Almila oğluyla bir zamanlar nişanlı olduğu için."

 

"Hülya!" Dedi Barın bağırarak."Almila'nın bu işte bir suçu yok.Suçu sakın ona atmaya kalkma.Ayrıca lütfen bir daha bu şekilde konuşma!"

 

Hülya'nın gözleri dolmaya başladığında "biraz sakin mi olsanız acaba?" Dedim.Hülya'nın bakışları beni bulurken "ben gayet sakinim Almila.Eğer burada sakinleşmesi gereken biri varsa o da Barın."Yanağına düşen yaşları umursamazken Barın'a bakmıştı."Ben neden bu işi bu kadar çok istiyorum biliyor musun Barın? Para göz olduğum için değil.Ya da hayallerim için değil.Benim bu işi istememin asıl nedeni Ahmet.Ahmet'in kurduğu hayaller.O... o yıllar önce bir kaza geçirdi Barın biliyorsun bunu." Anlamayan bakışlarım ikisi arasında gidip gelirken Hülya'yı dikkatlice dinlemeye başlamıştım.

 

"Hayallerini kurduğu bir binayı tasarlarken geçirdiği bir kaza sonucu kurmuş olduğu hayallerini kaybetti.Bu... bu eve bağlandı.Her duygusunu gömdü.Bunlar olurken neler yaşadığımızı sen çok iyi biliyorsun."

 

"Biliyorum."

 

"O zaman?" Dedi."O zaman neden böyle yapıyorsun? Neden Ahmet'in hayali olan bu işi kabul etmiyorsun?"

 

"Çünkü o adamla iş yapamam.Bunun nedeni Almila değil Hülya.Bunun nedeni o adamın göründüğü gibi birisi olmaması.O adamın niyeti farklı! Asıl niyeti bizimle iş yapmak değil!" Hülya'ya biraz yaklaştığında ellerini kollarına yerleştirmişti."Biz seninle yıllardan beri arkadaşız Hülya.Seninle tartışmak veya zıt düşmek istemiyorum; ama... bu iş olmaz.

Benden her şey iste ama bunu isteme.Ayrıca..." dedi mırıldanarak."İş başka duygular başka.Bunu sen kendin söyledin."

 

"Peki..." dedi.Cümleyi kururken sesi titremişti.

 

Böyle olmasını istemiyordu.Eşinin hayallerinin bu şekilde yıkılmasını istemiyordu.Bakışları ve sesi bunu oldukça belli ediyordu.

 

"İstediğin gibi olsun Barın.Bu anlaşma olmayacak.Ahmet'in hayalini kurduğu işi bir anda yıkacağım.Onun hayallerini gömeceğim.Böyle bir iş hiç olmamış gibi davranacağım."

 

Olduğu yerden birkaç adım geri gidip kapıya ulaştığında açtı ve dışarı çıktı.

 

"Barın?" Dedim.

 

"Ne söyleyeceğini biliyorum Almila.Bu anlaşmayı bir kez daha düşünmemi isteyeceksin; ama bu imkansız.Sende çok iyi biliyorsun."

 

"Biliyorum..." dedim."Ama Ahmet Bey'in hayalleri ne olacak? Bu anlaşmanın olmayacağını öğrendiğinde çok üzülecek."

 

"Almila biz Harun'a bağlı değiliz.Onun haricinde bizimle anlaşma yapmak isteyen çok şirket var.Tamam... belki en iyi şartları Harun'un şirketi sağlayacak; ama biz o adamdan daha güçlüyüz.Ondan gelecek şartlara gerek yok." Bana doğru döndüğünde yanıma ilerledi."Ahmet'in hayaline gelecek olursakta gerekirse biz şartları sağlarız.En çok yatırımı biz yaparız; ama ne olursa olsun o hayalleri gerçekleştiririz.Bu şirketimiz için olumsuz olacaksa bile."

 

"Sen yanlış olan bir şey yapmazsın Barın.

Sana bu konuda güveniyorum.Ayrıca... Hülya'da sana güveniyor.Bunu çok iyi görüyorum.Hem zaten güvenmese ne olursa olsun sana karşı çıkardı.Belki de seni karşısına alırdı.Dinlemezdi."

 

"Biz Hülya ile buralara gelene kadar çok çabaladık.Gece gündüz çalıştık.İkimizde o günleri çok iyi hatırlıyoruz.Ben... bu emek verdiğimiz şirket için yanlış bir şey yapmam.Hülya'da yapmaz.Biz yanlış bir karar vermeyiz.Hülya'da bunu biliyor.Sadece... eşinin hayallerini gerçekleştirmeye çalışıyor o kadar."

 

"Ahmet Bey, Hülya gibi bir eşi olduğu için çok şanslı.Ayrı zamanda senin gibi ortakları olduğu içinde."

 

Barın bana bakıp gülümserken "artık gidelim mi?" Dedi.Kafamı yukarı aşağı salladığımda Barın ile birlikte odadan çıkıp oturma odasına gelmiştik.

 

Oturma odasına gelip etrafa göz gezdirdiğimde Harun'un olmadığını görmem ile bakışlarım koltukta üzgünce oturun Hülya'yı buldu.Hülya geldiğimizi anladığı halde bize bakmazken Ahmet Bey'in sesini duymam ile bakışlarım bu sefer onu bulmuştu.

 

"Kusura bakma Barın" dedi."Bu günün böyle olmasını istemezdim."

 

"Asıl sen kusura bakma Ahmet.Bugün hayalini kurduğun bir anlaşmayı benim yüzümden gerçekleştiremedin."

 

"Önemi yok." Dedi gülümseyerek."Sen bu anlaşmayı kabul etmediysen eminim ki haklı bir gerekçen vardır."

 

"Hülya pek öyle düşünmüyor sanırım..." dedim kısık çıkan sesimle.

 

Ahmet Bey bana bakarken bakışları Hülya'yı bulmuştu."Hülya asidir biraz.Çabuk öfkelenir; ama sonra öfkelendiği için pişman olur." Bu sefer cümlesini kurarken bana bakmıştı.

"Hülya'da Barın'a güveniyor aslında.Hem güvenmese emin olun ne olursa olsun bu anlaşmanın olmasını sağlardı.Hiçbir şey ona engel olamazdı."

 

"Ben çok üzgünüm..." dedim."Benim yüzümden şu an bu durumdasınız."

 

"Hayır hayır..." dedi kafasını iki yana sallayarak.

"Sizin bir suçunuz yok.Demek ki böyle olması gerekiyormuş ve olmuş.Lütfen canınızı sıkmayın."

 

"Neyse..." dedi Barın."Biz artık gidelim."

 

"Bu kadar erken mi?" Dedi bize bakarak.

"Kalsaydınız.Birlikte yemek falan yerdik."

 

"Teşekkür ederim Ahmet..." dedi Barın."Ama biz gitsek daha iyi olacak.Sonra görüşürüz zaten." Bakışları bu sefer Hülya'yı bulmuştu.

"Biz hayal ettiğimiz her şeyi bu zamana kadar gerçekleştirdik Hülya." Hülya'nın bakışları Barın'a kaydığında ağladığını kızarmış gözlerinden anlamıştım."Bizim birlikte yapamayacağımız bir şey yok.Bunu biliyorsun.Biz... bu işide yapacağız.

Ahmet'in hayalini gerçekleştireceğiz." Hülya'nın cevap vermesini bile beklemeden elimi tuttuğunda arkasını döndü ve yürümeye başladı.

 

Barın'a ayak uydurmaya çalışıp hızlı hızlı yürüdüğümde evden çıktık ve arabaya doğru ilerleyerek içine bindik.Barın tek bir kelime bile konuşmamıştı.Bende bir şey söylememiştim.

Hızlı hızlı arabayı sürdüğünde evin ters yönünde hızlanmaya başlamıştı.

 

Hiçbir şey anlamazken bakışlarım Barın'ı bulmuştu.

 

"Başka bir yere mi gidiyoruz acaba?"

 

Bana bakmazken "evet..." dedi."Başka bir yere gidiyoruz."

 

"Peki nereye?"

 

"Sürpriz." Dedi.Bakışları bana kaydı ve gülümseyerek tekrardan önüne döndü.

 

"Sürpriz mi?" Dedim heyecanla Barın'a dönerken.

 

"Evet..." bakışları beni bulmuştu."Farkettim ki ne zamandır birlikte vakit geçirmiyoruz.Bende düşündüm ki bu geceyi birbirimize ayırabiliriz."

 

"Ama... sen hangi ara bunu ayarladın.Ayrıca Beril'lere bile haber vermedik.Merak etmezler mi?" Nefes almadan kurduğum cümleyle Barın gülümsemişti.

 

"İlk sorunun cevabı bunu dün ayarladım.

Yemekten hemen sonra gideriz diye düşündüm.Bu şekilde olacağını hesaba katmamıştım ama olsun." Sesindeki tonlamadan bugün için üzgün olduğunu anlamıştım."Ayrıca ikinci soruna gelecek olursak Beril'lerin haberi var.Merak etme sen."

 

"Şaşırmadım biliyor musun? Tahmin etmeliydim."

 

"Yani..." dedi."Tahmin etmen gerekirdi aslında." Gülümserken tekrar önüne döndü ve biraz daha hızlandı.

 

"Bari nereye gideceğimizi söyleseydin ya!" Mızmızlanarak kurduğum cümleyle Barın derin bir nefes almıştı.Hiçbir şey söylemezken göz devirdim ve "peki... söyleme!" Diyerek bakışlarımı cama çevirdim.Yolları izlemeye başladığımda kafamı cama yasladım geçtiğimiz yoldaki ağaçları izlemeye başladım.

 

Gözlerim sıra üzerinde olan ağaçlarda gezinirken arabanın birden durması ile kafamı camdan kaldırdım ve Barın'a baktım."Geldik mi?" Dedim.Bakışlarımı cama çevirdim ve dışarıya dikkatlice bakmaya başladım.

 

"Geldik..." dedi emniyet kemerini çıkartırken.

"Hadi inelim."

 

Kafamı sallayıp arabadan indiğimde biraz yürümem ile karşıda olan Bungalov evi görmem ile şaşırarak Barın'a baktım."Burası..." dedim dudaklarımdan çıkan gülümsemeye engel olamazken.

 

"Evet..." dedi.Yanıma yaklaştı ve elimi tuttu."O gün birbirimize teslim olduğumuz yer."

 

"Ama..." dedim bakışlarımı üzerinde gezdirirken.

"Neden buradayız.Hala söylemedin."

 

Barın iyice bana doğru yaklaştığında aramızdaki mesafeyi kapattı ve ellerini belime yerleştirerek beni kendine çekti.Kollarım Barın'ın beni kendine çekmesi ile boyun kısmında yerini alırken gülümsememe engel olamamıştım.

 

"Bu aralar çok olay yaşandı Almila.Kırıldık, üzüldük, yıprandık... ve fark ettim ki birlikte doğru düzgün hiç vakit geçiremedik.Bende düşündüm ki buraya gelerek hem birlikte vakit geçiririz.Hemde birbirimizi daha iyi tanıma fırsatı elde ederiz."

 

"Bu... çok güzel bir fikirmiş."

 

"Beğendin yani?" Dedi kaşlarını çatarak.

 

"Hemde çok...!" Dedim Barın'a biraz daha yaklaşarak.

 

"Ee hadi o zaman.Gidelim." Elimi elleri arasına alıp yürümeye başladığında Bungalov eve doğru yürümeye başladık.Evin önüne gelip durduğumuzda sırıtmama engel olamamıştım.Yaşadığımız her şey aklımda bir bir canlanırken bakışlarım beni izleyen Barın'ı buldu.

 

"Bir şey mi oldu?" Dedi beni dikkatlice inceleyerek."Sen neden sırıtıyorsun?"

 

"Hiç..." dedim omuzlarımı indirip kaldırarak.

"Sadece... o gün aklıma geldi de..." sesim oldukça kısık çıkarken Barın gülümsemişti.

 

"Nereler geldi mesela..." bana doğru döndü ve kapıya yaslandı.Ellerini ön tarafta birleştirirken dikkatlice beni incelemeye başladı.

 

"Şey... aslında yemek yememiz falan."

 

"Yemek yememiz?"

 

Kafamı yukarı aşağı sallarken "hıhı... yemek falan." Dedim.Barın'a baktığımda inanmadığını belli eden yüz hatları beni oldukça germişti.

 

"Başka bir şey gelmedi mi mesela?" Yaslandığı kapıdan ayrılıp bana doğru eğildiğinde gözleri ile evi işaret etmişti.Barın'ın yaptığı işaret ile ağzım açık kalırken "yok öyle bir şey...!" Dedim."Tabii ki de öyle bir şey aklıma gelmedi.Yanından bile geçmedi hatta!" Dedim el işareti yaparak.

 

Barın sesli bir kahkaha atıp tamamen doğruluğunda kafasını iki yan salladı ve kapının kilidini açarak içeri girdi.Bakışları beni bulduğunda "gelsene..." dedi.Elimi tuttu ve beni birden içeri çekti.

 

İçeri girdiğimde karşı tarafta gördüğüm yatak yutkunmama neden olmuştu.Barın'ın tam arkamda olduğunu biliyordum; ama Barın'ın olduğu tarafa utandığım için dönmüyordum.

 

Yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim.Bunu yüzüme vuran sıcaklıktan anlamıştım.

 

Bakışlarımı etrafta döndürürken Barın'ın bana arkadan birden sarılması ile şaşırmıştım.Elleri ön kısmımda haraket halindeyken ellerim kollarını bulmuştu.

 

"Utanmana gerek yok" dedi kulağıma fısıldayarak.

"Burada sadece ikimiz varız.Sadece sen ve ben."

 

"U-utanmadım ki ben..."

 

"Buradan bakılınca öyle görünmüyor ama..."

 

"Utanmadım ben..." birden Barın'a döndüğümde elleri birden bel kısmımı bulmuştu."Bak gördün mü?" Gözlerinin içine baktığımda utandığımı belli etmeden gülümsedim."Utanmıyorum."

 

"Gördüm..." dedi.Burnunu burnuma sürttü ve geri çekildi."Utanma kısmını geçtiğimize göre yemek yiyebilir miyiz?" Dedi.

 

"Yiyebiliriz?" Dedim ve anlamayan bakışlarımı Barın'da gezdirdim."Ama ne yiyeceğiz ki? Yemek getirmedik." Cümlem üzerine Barın göz devirip sırıttığında "neden soruyorsam?" Dedim."Tabii ki yemeği ayarladınız."

 

"Hadii..." dedi.Beni kolumdan tuttu ve yatağa doğru götürerek oturtturdu."Sen burada dur.Bende yemekleri getireyim."

 

"Tamam..." dedim.Yatakta bağdaş kurdum ve köşeye doğru ilerleyen Barın'ı izlemeye başladım.Köşeye geçip yerde duran küçük buzdolabını açtığında içinde duran sandviçleri aldı ve küçük masaya ilerleyerek üstüne yerleştirdi.

 

Sandviçleri açıp tabaklara yerleştirildiğinde iki tane bardak alarak içerisine içecek doldurmuştu.Sandviçleri ve içeceği yatak tepsisine yerleştirip yatağa getirdiğinde tam önüme koydu ve kendisi de yanı başımda yerini aldı.

 

Önümde duran sandviçi alıp yemeye başladığımda ne kadar acıktığımı o an anlamıştım.

 

"Mükemmel olmuş" dedim ağzımda duran lokmayı bitirmeye çalışırken.

 

"Onu anladım..." dedi bana bakarak.

 

Barın'a baktığımda şaşırarak beni izlediğini gördüm.

 

"Ne oldu?" Dedim elimde duran sandviçi bırakarak."Neden öyle bakıyorsun bana?"

 

"Hiç..." dedi."Sadece şaşırdım."

 

"Şaşırdın?"

 

"Evet."

 

"O neden?" Sandviçi tekrar ısırıp yemeye başladığımda Barın güldü.

 

"İlk defa böyle görüyorum seni."

 

"Nasıl?" Dedim anlamayarak.

 

"Böyle işte.İştahlı.

 

Barın'ın cümlesi ile gülümsediğimde "bugün çok acıktım.Sanırım o yüzden." Önümde duran bardağa uzanıp meyve suyunu içtiğimde "ellerine sağlık" dedim."Mükemmel olmuştu."

 

"Afiyet olsun." Dedi ve ayağa kalkarak önümde duran tepsiyi aldı.

 

"Ee..." dedim yorganın içine girerek."Şimdi ne var sırada? Ne yapacağız?"

 

"Şimdi sırada film izlemek var." Masanın üzerinde duran laptop'u aldı ve bana doğru gelmeye başladı.

 

"Ne?" Dedim."Sen ciddi misin?"

 

"Evet..." dedi.Yanıma geldi ve oturdu.

 

"Peki ne izleyeceğiz ki?"

 

"O kısmı da sana kalmış." Dedi.Elinde tuttuğu laptop'u dizlerimin üzerine yerleştirdi."Ne izlemek istersin?"

 

"Ne yani ben mi seçeceğim şimdi filmi?"

 

"Evet.Sen seçeceksin."

 

"Emin misin?" Dedim kaşlarımı kaldırarak.

 

"Eminim." Dedi gülerek."Hadi... aç bakalım."

 

"Peki..." dedim ve internet sitesini açtım."O zaman sana izlediğim ve izlerken ağladığım bir film açacağım."

 

"Tamam.Ne açacaksın."

 

"Hint filmi" dedim heyecanla."İsmi Ek Villain."

 

"Hiç izlememiştim." Dedi bana bakarak."Peki neden izlediğin filmi bir daha izlemek istiyorsun ki?"

 

"Çünkü... konusu çok güzel.Ayrıca insana derin duygular yaşatıyor.Bunun yanında ise..." dedim.Barın'a döndüm ve gözlerinin içine baktım."Bu filmi izlerken kendime bir söz vermiştim.Sevdiğim adamla izleyeceğim demiştim."

 

"Sen..." dedi."Bu filmi ne zaman izledin ki?"

 

"Seninle ayrıldığım zaman." Bakışlarımı kaçırırken sesim kısık çıkmıştı."Hatta... o gün Beril ve Emir'i delirtmiş olabilirim." Birden Barın'a döndüğünde "ama birazcık..." dedim."Çok değil."

 

Barın gülmeye başladığında "inanırım buna" dedi.Bakışları bilgisayarı bulduğunda "hadi..." dedi göz işareti yaparak."Aç bakalım."

 

"Tamam..." dediğimde bağlantıyı açarak siteye girmiştim.

 

"Bir dakika..." dedi Barın ayağa kalkarak.

 

"Ne oldu?" Dedim.

 

"Geliyorum birazdan" dedi ve ilerleyerek kapıya açtı.Anlamayarak izlemeye başladığımda Barın evden çıktı ve kısa bir süre sonra elinde duran poşetle içeri girdi.

 

İçinde olan şeyleri gördüğümde "film bunlarsız gitmez diye düşündüm" dedi.Yanıma gelip poşeti bana uzattığında "al bakalım" dedi."Sen aç bunları bende tabak falan getireyim." Kafamı tamam anlamında salladığımda elimde duran poşeti açarak içerisinde olan ürünleri boşaltmaya başladım.

 

"Her şeyi düşünmüşsünüz Barın Bey" dedim bakışlarımı üzerinde gezdirirken.

"Beni şımartıyorsunuz."

 

Elinde duran tabaklarla yanıma geldiğinde bana doğru eğildi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

"Şımarmanı istiyorum belki de..." dedi."Bu senin en büyük hakkın."

 

Elimde duran ürünleri yatağa koyduğumda kollarımı Barın'ın boynuna doladım ve sıkıca sarıldım."İyi ki hayatıma girdin..." dedim."İyi ki seni tanıdım." Gülümseyerek Barın'dan ayrıldığımda "Beni kaçırdığın için sevineceğim aklıma gelmezdi" dedim.

 

Barın buruk bir tebessüm ettiğinde "hala sormadın neden olduğunu.Bu da benim aklıma gelmezdi."

 

Bakışlarım Barın'ı bulduğunda "belki de sormak işime gelmiyordur" dedim.

 

"Neden?"

 

"Bilmem... belki de korkuyorumdur."

 

"Söyleyeceklerimden mi?"

 

"Hayır..." dedim."Olacaklardan." Cümlem ile ortamda büyük bir sessizlik olurken "eee.. hadi" dedim bilgisayara dönerek."Başlayalım."

 

Ortamdaki gerilimi ne kadar kapatmaya çalışsam da bir gün gerçeklerin bir şekilde açığa çıkacağını biliyordum.

 

Bundan çok korkuyordum.Olacaklardan deli gibi korkuyordum ve bunu engellemek için düşüncelerimi bastırmaya çalışıyordum.

 

Filmi başlatıp Barın'a yaslandığımda kafamı kol kısmına koymuştum ve üstümdeki örtüyü üzerime çekmiştim.

 

Filmi izlemeye başladığımızda bir yandan önümde duran cipsten yiyordum bir yandan ise nefes almadan filme odaklanıyordum.

 

Filmi soluksuz bir şekilde izleyip her zaman ağladığım kısma geldiğimizde kendimi zorlamıştım; ama ne kadar zorlasam da ağlamamı durduramamıştım.Yaşlarım yanaklarıma doğru süzülürken Barın'ın biraz haraketlenmesi ile bakışlarımı kaçırmıştım.

 

"Neden ağlıyorsun?" Dedi bana bakarak.Şaşırdığı yüzünden belliydi.

 

"Ağlamıyorum ki..." dedim.Film'i durdurdum ve yanaklarımda olan ıslaklıkları silerek Barın'a baktım."Bak..." dedim ikna etmeye çalışarak.

"Ağlamıyorum ben."

 

"Gözlerin kızarmaya başlamış." Dedi."Bu mu ağlamamış halin?" Kaşlarını kaldırarak cümlesini bitirdiğinde burnumu çekerek Barın'a baktım.

 

"Of...tamam!" Dedim."Ağladım ne var.Ben sürekli ağlıyorum zaten."

 

"Onu biliyorum" dedi."Sürekli ağlıyorsun sen."

 

"Ben filmi kastetmiştim aslında." Sesim kısık çıkarken Barın'a bakıp yalandan gülümsedim.

 

"Farketmez ki" dedi."Diyorum ya.Sürekli ağlıyorsun."

 

"Şikayetçi misin bu durumdan?" Dedim.

 

"Evet... şikayetçiyim.Çünkü neden biliyor musun? Ağlamana dayanamıyorum.Bu film bile olsa."

 

"Ama ne yapayım.Duygusal sahnelerde kendimi durduramıyor ben.Sürekli ağlayasım geliyor."

 

"O zaman sana duygusal film izlemeyi mi yasaklamam lazım?"

 

"Asla...!" Dedim elimi havaya kaldırarak."Beni duygusal filmlerimden mahrum bırakamazsın."

 

"O zamam sende ağlamayacaksın."

 

"Tamam" dedim."Ağlamayacağım."

 

"Söz mü?"

 

"Söz." Dedim.Durdum ve Barın'a baktım."Ya da söz değil.Tutamayacağım sözler vermek istemiyorum." Önümde duran çikolatayı alıp tek hamlede ağzıma attığımda Barın'ın bir şey söylemesine fırsat vermeden tekrar önüme dönüp filmi izlemeye devam etmiştim.

 

Filmi açtığım gibi tekrar gözlerim dolmaya başlarken başrol olan Aisha'nın camdan düşmesi ile elim istemsizce karnımı bulmuştu.

Nedenini bilmiyorum ama bu durum bana garip hissettiyordu.Belki de hamile olduğu içindi.Belki de... ve en önemlisi bir kadın olduğu içindi.

 

Aisha'nın düşmesi ile sevdiği adam onu yerde görmüştü.Bu durum canımı yakarken Barın'a biraz daha sarılmıştım.O kadar derin bir sahneydi ki her izlediğimde kollarım diken diken oluyordu.

 

Barın'a sarılıp sessizce ağlamaya başladığımda Barın'ın haraketlendiğini hissetmem ile bakışlarım onu bulmuştu.Gördüğüm şeye emin olmak için dikkatlice baktığımda elimi Barın'ın yanağına götürmüştüm ve yanağında olan göz yaşına parmağımı değdirmiştim.

 

"Sen..?" Dedim."Ağladın mı?"

 

"Hayır..." dedi bakışlarını kaçırarak.

"Ağlamadım."

 

"Yalan söyleme lütfen Barın.Ağlamışsın."

 

"Ağlamadım."

 

"Ağladın!" Dedim vurgulayarak.

 

"Ağlamadım Almila."

 

"Hehe..." dedim ona bakarken."Sen anlat bu yalanları; ama külahıma."

 

"Almila." Dedi bana bakarak.Bakışlarım onu bulduğunda "ağladım ne var?" Dedi.

"Ağlayamaz mıyım ben?"

 

"Ağlarsın da... şaşırdım sadece."

 

"Neye?"

 

"Duygusal olmana" dedim gülerek."Bir de bana söylüyordun yasaklasam mı diye! Asıl ben mi yasaklasam?"

 

"Asla..." dedi benim yaptığım gibi yaparak.

"Beni, seninle romantik film izlemekten mahrum bırakamazsın!" Barın'ın beni taklit etmesi ile gülerken "delisin sen!" Dedim ve tekrardan önüme döndüm ve kaldığımız yerden filmi izlemeye devam ettim.

 

✨✨✨

 

Kısa bir süre içerisinde izlediğimiz film biterken bilgisayarı kapatıp yatakta doğrulmuştum.

Bakışlarım yanı başımda duran Barın'a kayarken "eee?" Dedim."Filmi nasıl buldun bakalım?"

 

"Mükemmel" dedi."Çok beğendim.Ayrıca Guru'ya da çok üzüldüm."

 

"Üzülmeyen yoktur herhalde" dedim burukça.

"Sonuçta kim sevdiği kızın ölmesini ister ki? Hemde hamileyken." Tamamen Barın'a döndüğümde meraklı bakışlarımı üzerinde gezdirdim."Sana bir soru sorabilir miyim?" Dedim.

 

"Sorabilirsin tabii ki."

 

"Eğer başıma böyle bir şey gelse-" Barın cümlemi tamamlamama bile izin vermeden elini dudaklarıma götürdüğünde "böyle bir şey aklına getirme bile" dedi."Sana bir şey olmasına asla izin vermem.Sana bir şey olursa ben dayanamam Almila.Ölürüm." Bu sefer Barın'ın yaptığını ben yapmıştım ve elimi dudaklarına götürüp kapatmıştım.

 

"Böyle söyleme" dedim."Bu kelimeyi bir daha asla söyleme."

 

Elini koluma yerleştirip elimi dudaklarından çektiğinde "sende bir daha asla böyle bir şey söyleme" dedi. Barın'a yaklaşıp kollarımı boynuna doladığımda "söz..." dedim."Bir daha asla böyle bir şey söylemeyeceğim." Barın'dan ayrılıp ona yaslandığımda "sana bir soru daha sorabilir miyim?" Dedim.

 

Sorumu onaylayan bir ses çıkardığında Barın'a döndüm."Biliyorum bu sorduğum soru çok saçma olacak; ama merak ediyorum."

 

Barın'da biraz bana doğru döndüğünde "sor..." dedi.

 

"Bir gün bebeğimizin olmasını ister miydin?"

 

Sorduğum soruyla eş zamanlı olarak Barın'ın bakışları gözlerime sabitlerinden sorduğum sorudan kaynaklı şaşırdığı belliydi.Kaşlarımı kaldırıp cevap beklediğimi belli eden yüz ifadesi ile Barın'ı süzdüğümde "b-ben..." dedi ve durdu.Cevap vermekte zorlanıyordu.Bu durum üzülmeme neden olurken belli etmemeye çalışmıştım.

 

"Evet sen...?" Dedim Barın'a bakmaya devam ederken.

 

"Aslında birden böyle bir soru sorunca şaşırdım." Gözlerinin içi yavaş yavaş gülmeye başlarken "evet..." dedi."Bir gün bebeğimizin olmasını isterdim." Ellerini belime yerleştirip kendine çektiğinde "hatta..." dedi fısıldayarak."Sadece bir tane de değil.Birden fazla isterdim." Dudaklarını dudaklarıma getirip bastırdığında "peki..." dedim bende onun gibi fısıldayarak."Kız mı isterdin yoksa erkek mi?"

 

"Kız" dedi direk.Hiç düşünmemişti.

 

"Bu sefer hiç düşünmedin" dedim gülümseyerek.

"Neden?"

 

"Çünkü olacak bebeğimizin sana benzemesini isterim.Annesine." Barın'ın cümlesiyle gözlerim dolarken kollarımı boynuna dolamıştım.Elleri bel kısmımı sararken dudaklarını saçlarıma bastırmıştı.

 

"Seni o kadar çok seviyorum ki..."

 

"Bende seni seviyorum Almila.Herkesten ve her şeyden daha çok seviyorum." Kollarımı Barın'dan ayırıp gözlerine baktığımda elini kaldırdı ve yanağıma götürerek göz yaşlarımı eliyle sildi.

 

"Ağlamanı istemiyorum..." dedi."Lütfen bir daha ağlama Almila."

 

Barın'a gülümseyip elimle yanaklarımda olan ıslaklıkları sildiğimde "bak..." dedim.

"Ağlamıyorum."

 

"İşte böyle..." dedi."Sen hep gül.Sana gülmek yakışıyor." Tekrardan dudakları dudaklarımı etkisi altına aldığında bu sefer öpüşü uzun olmuştu.

Barın'dan ayrılıp konuyu kapatmak istercesine yatakta duran bilgisayarı kenara koyduğumda "uyuyalım mı artık?" Dedim.

 

"Uyuyalım..." dedi ve beni kendine doğru çekerek kafamı göğsüne yasladı.Yatakta rahat bir pozisyon alıp gözlerimi kapattığımda Barın'ın eli saçımda gezinmeye başlamıştı.Yaptığı şey beni rahatlatırken yavaş yavaş kendimi uykuya teslim etmiştim.

 

✨✨✨

 

Yavaş yavaş gözlerimi aralayıp uykulu gözler ile yanı başımda duran Barın'a baktığımda hala uyuyor olduğunu görmüştüm.Yavaş yavaş ayağa kalkıp yataktan çıktığımda elimi yüzümü yıkayarak kendime çeki düzen vermiştim.Kenarda duran çantamı elime alıp içinde duran telefonu elime aldığımda saatin 10:22 olduğunu görmem ile telefonu da alıp sessizce dışarı çıkmıştım.Rehber kısmına gelip Beril'i aradığımda kısa bir süre içerisinde telefonu açmıştı.

 

"Almila?" Dedi uykulu sesle."Neden aradın.Bir şey mi oldu?"

 

"Hayır..." dedim kısık sesle konuşarak."Ama benim sana bir şey söylemem gerekiyor."

 

"Söyle" dedi.

 

"Ama kimseye söylemek yok.Özellikle Barın ve Mert'e."

 

"Almila..." dedi Beril derin bir nefes alarak.

"Söyleyecek misin artık?"

 

"Ben bugün Ferda Hanım ile görüşmek istiyorum" dedim.

 

"Ne?" Dedi Beril bağırarak."Almila sen kafayı mı yedin? Neden durup dururken buluşmak istiyorsun?"

 

"Beril, o gün o evde konuşulduktan sonra ne Ferda Hanım ne de Barın tek bir şey söyledi.İkisi de hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.Sanki... böyle bir karşılaşma hiç olmamış gibi."

 

"Ee ne güzel işte." Dedi."Birbirinin hayatlarına karışıp yaralanmıyorlar."

 

"Beril... Barın ne kadar bir şey söylemese de gözlerinde olan duyguyu ben anlayabiliyorum.

Hiçbir şey olmamış gibi davransa da o evde olanlardan sonra gözlerinde olan acıyı ben görüyorum ve bunu görmemezlikten gelemiyorum.Hiçbir şey olmamış gibi davranamıyorum!"

 

"Almila ben bilmiyorum.Yani... doğru bir kararmış gibi gelmiyor bana."

 

"Ne yapayım Beril? Hiçbir şey olmamış gibi, sanki... sanki Barın'ın gözlerinde acı yokmuş gibi mi davranayım.Hayır!" Dedim."Bunu yaparsam kendi doğrularıma ihanet etmiş olurum."

 

"Almila o insanlar seni kaçırdı.Ellerin ve kolların bağlıyken seni yakmaya çalıştılar! Ya yine aynısı olursa? Ya sana bir şey yaparlarsa?"

 

"Yapmazlar!" Dedim kendimden emin konuşarak.

"Ferda Hanım'ı ilk gördüğümde gözlerinde saf öfke vardı.İntikam alma duygusu vardı; ama şu an öyle değil Beril.Barın'ı gördüğünde ona değişik bakıyordu.Sanki... özlem gibiydi."

 

"Bu söylediklerin olasılık dahilinde ama" dedi.

 

"İhtimal var ama" dedim."Ve ben bu ihtimali bir kenara atmak istemiyorum."

 

"Ne desem de seni ikna edemeyeceğim Almila.Tamam... git."

 

"Tamam..." dedim ve bakışlarımı kapıya çevirdim.

"Biz birazdan geliriz zaten.Bir şekilde benim evden çıkmam gerekecek.Senden istediğim şeyde tam olarak bu olacak.Barın'ın kesinlikle bir şey anlamaması lazım.

Şüphelenmemesi gerekiyor."

 

"Sen merak etme kuzum.Barın'ı ben bir şekilde oyalarım."

 

"Teşekkür ederim." Dedim."Sen olmasan ne yaparım hiç bilmiyorum."

 

"Biz kardeşiz Almila.Sana yardım etmeyeceğim de kime edeceğim başka?" Gülerek kurduğu cümle ile "neyse..." dedi."Görüşürüz o zaman kuzum."

 

"Görüşürüz" dedim ve telefonu kulağımdan çekerek arka cebime yerleştirdim.

 

Bugün ne olursa olsun Ferda Hanım ile konuşmam gerekiyordu.İkisi de acı çekiyordu.İkisi de birbirinden nefret ettiklerini düşünüyorlardı; ama hayır... ben görüyordum.İkisinin gözlerinde olan hasret duygusunu görüyordum.

 

İkiside bir aile bağı kuramasalar bile en azından düşmanlıklarını bir kenara bırakabilirlerdi.

 

En azından bunu yapabilirlerdi.

 

Bölüm sonu...

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. ✨

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. ✨

Loading...
0%