Yeni Üyelik
45.
Bölüm

Bölüm 45: “Dosya”

@aleynay0

Barın ile birlikte Bungalov evden çıkıp kendi evimize geldiğimizde hep birlikte kahvaltı yapmıştık.

 

Şimdi ise oturma odasında oturup elimizde olan telefonlar ile bir şeyler izleyip zaman kaybetmeye çalışıyorduk.

 

Bakışlarım Barın'ın üzerinde gidip gelirken telefonun ana ekranında olan saate bakıp bakışlarımı bu sefer Beril'e çevirmiştim.

Biraz üzerinde oyalanıp bana bakması için dua ederken elindeki telefondan bir an olsun bakışlarını kaldırmayan Beril ile kafamı iki yana salladım ve önüme dönerek Beril'in sayfasına girdim ve yazmaya başladım.

 

Kime:Beril

 

"Çaktırmadan beş dakika sonra yukarı gel." 14.17

 

Gönder kısmına tıklayıp çaktırmadan Beril'e baktığımda bakışları beni buldu ve gözlerini kapatıp açtı.

 

Telefonu kilitleyip ayağa kalktığımda Barın'ın bakışları beni bulmuştu."Nereye?" Dedi bana bakarak.

 

"Telefonumun şarjı bitti de..." dedim."Şarj aletimi almaya gidiyorum.Birazdan gelirim" diyerek oturma odasından ayrıldım ve merdivenlerden yukarı çıkarak odaya geldim.Yatağa geçip oturduğumda Beril'in gelmesini beklemeye başlamıştım.Yaklaşık on dakika içerisinde Beril'de yanıma geldiğinde "Allah'tan beş dakika!" Dedim sitemle.

 

"Ya ne yapayım? Barın'lar anlamasın diye biraz geç geleyim dedim."

 

"Her neyse..." dedim Beril'e bakarak."Benim evden çıkmam gerekiyor."

 

"Eee çık?" Dedi bana bakarak.

 

Bakışlarımı Beril'in üzerinde gezdirirken "ha?" Dedi."O mesele!"

 

"Evet Beril.O mesele!" Bıkkın bir halde Beril'e baktığımda "Barın'ın anlamaması lazım." Dedim."Eğer anlarsa olay çıkar."

 

"Olay çıkacağını bile bile neden gidiyorsun ki Almila.Ne gerek var durup dururken böyle bir şeye?"

 

"Ya Beril ne yapayım Allah aşkına? Barın ne kadar belli etmemeye çalışsa da canı yanıyor.Ben bunu görüyorum ve bunu gördükçe hiçbir şey olmamış gibi davranamıyorum.Acı çekmesine..." dedim."Dayanamıyorum."

 

"Bak kuzum..." dedi elimi tutarak."Tamam sana hak veriyorum; ama..."

 

"Ama..?"

 

"İmkansız olduğunu bile bile..."

 

"İmkansız değil Beril!" Dedim."İmkansız diye bir şey yoktur.Sadece... pes etmek vardır ve ben pes etmeyeceğim."

 

"Almila hadi diyelim Ferda Hanım kabul etti.Peki ya Barın.O kabul edecek mi böyle bir şeyi? Seni yangınların içerisinde bırakan birine anne diyebilecek mi?"

 

"Demek zorunda!" Dedim sitemle."Barın yıllardır annesini öldü biliyordu.Hemde kendisi yüzünden! Yıllardır kendini bunun için üzdü.Suçu kendinde aradı.Sonra ne oldu?" Dedim."Annesi ortaya çıktı.İntikam için; ama hayır..." dedim kafamı iki yana sallarken."Ben gördüm Beril.Ferda Hanım'ın gözlerinde olan acıyı gördüm.Barın'a bakarken ki o acı dolu bakışlarını gördüm.O da bir şans arıyor.Belki de içi içini yiyor çocuğuna sarılamadığı için."

 

"Sanmıyorum Almila" dedi Beril kafasını iki yana umutsuzca sallayarak."Kaç senedir kendini öldü olarak gösterip birden ortaya çıkan bir kadın... bilmiyorum Almila sana öyle gelmiş olmasın?"

 

"Hayır Beril.Bana öyle gelmedi.Ben gördüğümü diyorum."

 

"Umarım doğru olanı görüyorsundur Almila."

 

Derin bir nefes alarak saate baktığımda bakışlarım Beril'e değdi."Ben gidiyorum o zaman.Eğer bir şey olursa ararsın."

 

Beril kafasını salladığında bende gülümsedim ve odanın kapısına doğru ilerlemeye başladım.

 

Sabah Beril'i aradıktan sonra Erhan'ı aramıştım ve Ferda Hanım ile görüşmek istediğimi söylemiştim.İlk başka şaşırmış olsa da nedenini bile sormadan kabul etmişti ve gideceğim yerin konumunu yollayarak zamanında orada olacağını söylemişti.

 

Merdivenlerden inip kapıya doğru ilerleyecekken Barın'ın sesini duymam ile birden ona döndüm.

 

"Nereye?" Dedi.Yanıma ilerledi ve tam karşımda durdu.

 

"Şey... arkadaşlarım aradı da beni.Buluşmak için.Özlemişler.Bende o yüzden onların yanına gidiyorum."

 

"Ee neden gizli gizli gidiyorsun ki? Bari haber verseydin."

 

"Gizli gizli mi?" Dedim gülerek."Hayır gizlice gitmiyordum.Aslında Beril'in haberi vardı."

 

"Anladım" dedi kaşlarını kaldırarak."İyi bakalım.İyi eğlenceler o zaman.Dikkat et kendine." Bana biraz daha yaklaşıp saçlarıma öpücük kondurduğunda "görüşürüz" dedim ve ayakkabılarımı giyerek evden çıktım.

 

Evden çıkıp tuttuğum nefesimi dışarı verdiğimde "yalan söylediğim için üzgünüm sevgilim" dedim.Arabaya doğru ilerleyip bindiğimde telefonumdan bana attığı konumu açarak arabayı çalıştırıp sürmeye başlamıştım.

 

✨✨✨

 

Yaklaşık olarak bir saat süren yolun sonunda arabayı lüks bir villanın önünde durdurup aşağıya indiğimde gidip gitmemek arasında tereddütte kalmıştım.

 

Ferda Hanım ile ne kadar Barın'ı konuşmak istesem de bir yanımda değişik bir his vardı ve bunu yapmamam için beni uyarıyordu.

 

Kafamı kaldırıp villaya göz gezdirdiğimde derin bir nefes almıştım.Yavaş hareketler ile yürümeye başladığımda kapının önüne gelmiştim.Elimi kaldırıp zile bastığımda kısa süre içerisinde kapı açılmıştı.Kapıyı açan kişiye baktığımda bana sırıtarak bakan Erhan'ı görmem ile gerilmiştim.

 

Bana bakıp gülümserken kolunu kapıya yasladı ve "hoşgeldin" dedi.İma dolu sesini duyduğumda sinirlenmemek için kendimi zorlamıştım.

 

"Ferda Hanım nerede?" Dedim söylediği kelimeyi duymamazlıktan gelerek.

 

"Peki..." dedi kolunu kapıdan çekerken."İçeri gel.Yukarıda seni bekliyor." Erhan'a bakmadan içeri doğru geçecekken olduğu yerde sabit durduğunu görünce kafamı kaldırıp bakışlarımı ona yönlendirmiştim."Çekil..." dedim uyarıcı bir ses tonu takınarak.Elini yukarı doğru kaldırıp "sakin ol..." dediğinde kenara çekildi ve eliyle yolu işaret ederek "buyur, çekildim" dedi.

 

Kafamı sinirle iki yana sallayıp yukarı doğru çıkmaya başladığımda tam karşımda duran oturma odasına doğru ilerleyerek içeri girdim.Bakışlarım camdan dışarı doğru bakan Ferda Hanım'ı bulduğunda geldiğimi anlamış olacak ki "gelsene..." dedi.Kafasını hafif yana çevirip pencerenin hemen yanında duran koltuğu işaret ettiğinde "otur lütfen..." dedi.

 

Yavaş yavaş Ferda Hanım'ın yanına ilerleyip tam yanında durduğumda benim de yüzüm dışarıya bakıyordu."Teşekkür ederim..." dedim bakışlarımı dışarıda gezdirirken."Böyle iyiyim ben."

 

Yüzüm ne kadar Ferda Hanım'a dönük olmasa da gülümsediğini anlamıştım.

 

"Merak ediyorum" dedi bana doğru dönerek.

 

"Neyi?" Dedim bakışlarımı ona çevirerek.

 

"Buraya neden gediğini.Benimle neden konuşmak istediğini?"

 

"Zeki birisisiniz Ferda Hanım" dedim."Tahmin ediyorsunuzdur aslında buraya neden geldiğimi."

 

"Barın..." dedi dudaklarındaki tebessümü kaybederek."Bunun için değil mi?"

 

"Size zeki olduğunuzu söylemiştim" dedim gülümseyerek."Evet doğru tahmin.Barın için geldim."

 

"Boşuna gelmişsin o zaman.Çünkü... Barın konusunda benim seninle konuşacağım hiçbir şey yok ve olamaz da."

 

"Bence var" dedim tüm odağıma Ferda Hanım'ı alarak."Barın sizin kanınızdan.Bunu biliyorsunuz." Ferda Hanım cümlem ile tam bir şey diyecekken "inkar etmeniz hiçbir gerçeği değiştirmiyor.Bunu biliyorsunuz değil mi?" Gözleri gözlerimi hedef alırken o günkü duyguyu gözlerinde görmüştüm.

 

"Maalesef..." dedi.Tam arkasında bulunan koltuğa oturdu ve bacak bacak üstüne atarak masanın üzerinde bulunan içkiyi alıp dudaklarına götürdü."Barın'ın kanımdan olmadığını söyleyemem.Bunu inkar edemem.Neden biliyor musun?" Dedi.

 

Merak eden bakışlarımı üzerinde gezdirdim.

"Neden?" Dedim.Gülümsedi.Elinde duran içkiyi masanın üzerine koydu ve olduğu yerden biraz bana doğru eğildi."Çünkü Barın benim enkazım Almila.Barın benim aşağıya atlamak istediğim uçurumum." Kelimeler tek tek dudaklarından dökülürken boğazım düğümlenmişti.Belli etmemeye çalışmıştım.

 

Başarmıştım.

 

"Bu söylediğiniz kelimeler..." dedim."Aslında gerçeği yansıtmıyor biliyorsunuzdur umarım?"

 

"Yansıtmıyor derken?"

 

"Aklınız ve kalbiniz başka şeyler söylüyor diyorum.O gün o yazlık evde nasıl ki Barın'ın gözlerine bakarak gerçeği söylemediyseniz bugün de aynısını yapıyorsunuz ve duygularınızı saklayarak gerçekleri saptırıyorsunuz!" Nefes almadan kurduğum cümleyle Ferda Hanım ayağa kalktığında "Gerçeği söylememek mi?" Dedi gülerek.

"Gerçeği söylememek öyle mi! Sence ben gerçeği söylemiyor muyum.Her şeyi saptırıyor muyum!"

 

"Evet!" Dedim kafamı sallayarak."Tam olarak bunu yapıyorsunuz!"

 

Sinirle gülerken birkaç adım geri giderek benden uzaklaştığında "benden ne istiyorsunuz Almila?" Dedi."Benden ne yapmamı bekliyorsun.Sen buraya neden geldin ki zaten?"

 

"Ferda Hanım farkında değil misiniz? İkiniz de üzülüyorsunuz.İkiniz de yıpranıyorsunuz! İkiniz de hiçbir şey olmamış gibi hayatınıza devam ediyorsunuz; ama ben görüyorum... çektiğiniz acıları gözlerinizden anlıyorum Ferda Hanım." Yanağıma düşen ıslaklıkları elimin tersiyle silerken "neden geldiğimi merak ediyorsunuz değil mi? Almila buraya neden geldi diyorsunuz.Söyleyeyim hemen.Buraya geldim.Çünkü... bu yaptığınız her şeye son vermenizi istiyorum.Artık Barın'a..." dedim.Sanki kelimeler boğazımda düğümlenmişti."İstediği anne sevgisini verin istiyorum."

 

"Anne sevgisi mi?" Dedi şaşırarak.Böyle bir şey beklemediğini açıkça belli ediyordu."Benim..." dedi kafasını iki yana sallarken "Barın'a verebileceğim bir sevgi yok Almila.Bunu bunca zaman anlaman gerekiyordu öyle değil mi? Ben bu zamana kadar sadece bir kişiye anne sevgisi verdim o da oğlum Erhan'a.Başkasına değil!"

 

Barın'a karşı gerçekten hiçbir şey hissetmiyor musunuz?" Dedim.Sesim kısık çıkarken bakışlarımı bir an olsun üzerinden çekmemiştim."Onu gördüğünüzde, gözlerine baktığınızda hiçbir şey hissetmiyorum musunuz cidden?"

 

"Hissediyorum" dedi gülümseyerek."Ben Barın'a karşı saf nefret hissediyorum Almila.Onu her gördüğümde yaşadıklarım aklıma geliyor ve ben bundan nefret ediyorum!" Dedi bağırarak.

 

"Peki..." dedim ellerimi havaya kaldırarak."Sizi zorlamayacağım Ferda Hanım.Siz zaten annelik yapmak isteseydiniz hiçbir suçu olmayan bir çocuğu öyle bir adamın eline bırakıp gitmezdiniz.Babasının yaptığı iğrençlikleri Barın'ın üzerine yıkmaya çalışmazdınız." Ferda Hanım'ın bakışları üzerimde gidip gelirken bir şey söyleyip söylememek arasında kararsız kalmış gibiydi.Kafamı iki yana sallayıp yürümeye başladığımda merdivenlerden aşağıya inip tam kapıdan çıkacakken Erhan'ın birden karşıma çıkması ile o anki korkudan bir adım geri gitmiştim.

 

"Nereye böyle erkenden?" Dedi Gülümseyerek.

Bir adım geri gitmem ile o an korkmuş olduğumu anlamış olacak ki "sakin ol..." dedi ellerini benim olduğum tarafa doğru uzatarak.Ellerini uzatması ile bir adım geri gitmiştim."Hiçbir şey yapmayacağım.

Korkmana gerek yok."

 

"Korkmak?" Dedim Erhan'ın yüzüne bakarken."Senden korktuğumu mu düşünüyorsun gerçekten?"

 

"Yani... olanlardan sonra..." bana baktı ve biraz yaklaştı."Evet." Gülerek geri çekilirken kapıya yaslandı ve ellerini ön kısmında bağladı.

 

"Çekil önümden!" Dedim sinirle Erhan'a bakarken.

 

"Çekilmezsem ne olur?"

 

"Önümden çekil Erhan! Yoksa çok kötü olur." Kapının koluna uzanıp açmaya çalışırken Erhan'ın elimi tutması ile elimi kaldırıp sol yanağına tokat atmam bir olmuştu.

 

Erhan'ın yüzü yana doğru düşerken "ne hakla elime dokunursun!" Dedim.Erhan bana bakıp bozulan saçlarını düzenlerken birden kolumdan tutup beni duvara sertçe yaslamıştı.Beni duvara sertçe yaslaması üzerine canım yanarken Erhan'ı geriye doğru itip kendimi kurtarmaya çalışmıştım.

 

"Bana bak!" Dedi sinirle."Ben hiçkimseye benzemem duydun mu beni? Eğer böyle bir şey bir daha yapacak olursan burdan sağlam olarak çıkmazsın!" Bakışlarımı Erhan'ın üzerinde gezdirip sinirle baktığımda kapıdan ses gelmesi ile bakışlarımı oraya yönlendirdim.

 

"Almila!" Diye seslenen Barın'ın sesini duymam ile şaşırırken kapının sert bir hamle ile açılmasıyla bakışlarım içeri giren Barın'ı bulmuştu.Erhan Barın'ın içeri girmesi ile hala beni bırakmazken, Barın'ın bakışları bizim üzerimizde gidip gelmişti.Ben Erhan'ın elinden kurtulmaya çalışırken Barın'ın bize doğru ilerleyip Erhan'ı kolundan tutması ile yumruğu indirmesi bir olmuştu."Ulan zaten seni dövmek bir türlü nasip olmamıştı." Dedi dişlerinin arasından konuşarak."Demek kısmet bugüneymiş."

 

Barın'ın Erhan'a vurması ile küçük bir çığlık ile olduğum yerden yan tarafa doğru ilerlerken Barın Erhan'ı yere yatırıp peş peşe yumruklarını sıralamıştı."Sen hangi hakla Almila'ya dokunursun! Hangi hakla ona elini sürersin!" Barın yumruğunu kaldırıp tam bir daha vuracakken Erhan Barın'ı yana yatırarak yüzüne yumruk atmıştı.

 

Barın ve Erhan'a doğru ilerleyip Erhan'ı tutmaya çalışırken Erhan'ın beni itmesi ile yere düşmüştüm.Barın Erhan'ın beni yere düşürmesi üzerine küçük bir küfür savururken yattığı yerden Erhan'a tekrardan sert bir yumruk savurmuştu.Erhan'ı yere düşürüp üstüne tekrar çıktığında Ferda Hanım'ın sesini duymam ile bakışlarım onu bulmuştu."Ne oluyor burada?" Dedi Erhan ve Barın'a doğru ilerlerken."Çabuk ayrılın!" Barın'ın kolunu sertçe tutup onu ayağa kaldırdığında yerde yatan Erhan'ı da ayağa kaldırarak dudağının kenarında olan yarasına bakmıştı."Sen iyi misin oğlum?" Dedi elini yarasına sürerek. Bakışlarım Barın'ı bulduğunda ikisine baktığını görmüştüm.

Bugün burada olan hiçbir şey canımı yakmazken Barın'ın annesine bakan tek bir bakışı bile canımı yakmaya yetmişti.

 

Ferda Hanım'ın bakışları Erhan'dan Barın'a kaydığına bir an yarasına baktığını görmüştüm."Derdiniz ne sizin?" Dedi ikisine de bakarak."Ne yapmaya çalışıyorsunuz siz? Kavga etme amacınız neydi?"

 

"Oğlunuza sorun bence." Barın'ın sesini duymamla ona baktığımda aslında takıldığım tek bir kelime vardı 'oğlunuz'." Ferda Hanım Barın'a bakarken "oğlunuz benim sevdiğim kadına dokunmaya kalktı.Ona elini sürmeye kalktı!" Dedi sinirle.Ferda Hanım'ın bakışları Erhan'ı bulurken şaşırdığı apaçık belliydi.

 

"Doğru mu Erhan?" Dedi."Barın doğruyu mu söylüyor?" Cümlesi ile Erhan'a bakarken onunda bakışları benim üzerimdeydi.

 

"Sadece korkutmak istemiştim." Erhan'ın cümlesi ile Barın tam adım atacakken kolunu tutmam ile kafamı iki yana sallamıştım.Ferda Hanım oğluna bakarken "korkutmak istemiştin öyle mi?" Dedi.

 

"O eğer bana tokat atmasaydı bende onu duvara sıkıştırmazdım."

 

"Sende eğer elime dokunmaya kalkmasaydın o tokatı yemezdin."

 

"Bir daha bana böyle bir şey yapma cüretinde bulunursan elini kaldırmaya bile fırsatın ol..."Erhan'ın cümlesini kesen şey Ferda Hanım'ın Erhan'a attığı güçlü bir tokattı."Erhan!" Dedi Ferda Hanım bağırarak.

 

Büyük bir şaşkınlık ile olduğum yerde kalırken Erhan elini yanağına götürüp bakışlarını Ferda Hanım'a yönlendirdiğinde sinirlendiği apaçık belliydi.Ferda Hanım yaptığı şeyin farkında varsa da çok geç olduğunu artık o da biliyordu.

 

Erhan annesinin yanından geçip gittiğinde bu sefer odağına beni almıştı."Mutlu musunuz?" Dedi bize bakarak."Sizin yüzünden oğluma vurdum! Mutlu musunuz?"

 

"Senden böyle bir şey istemedik biz Ferda Hanım.Ben zaten oğlunuza dersini vermiştim.

Hem hiçbir anne tokatı can acıtmaz.O yüzden siz merak etmeyin." Barın elimi tutup arkasını döndüğünde kapının dışına çıkmamız ile telefonu çalmıştı.

 

Barın olduğu yerde durup telefonu açtığında "efendim?" dedi.Karşı tarafın ne söylediğini duymadığım için merakla Barın'a baktım.

 

"Evet... ayın yirmi yedisinde toplantı olduğunu biliyorum Mert.Arayıp hatırlatmana gerek yok yani! Ayrıca unutmam da imkansız!" Sinirle telefonu kapattığında tam ilerleyecektik ki çantamı unuttuğumu fark etmem ile "çantamı unuttum." Dedim."Hemen alıp geleyim." Barın'ın yanından ayrılıp kapısı açık olan eve girdiğimde yerde duran çantamı görmem ile eğildim ve elime aldım.Arkamı dönüp tam çıkacakken Ferda Hanım'ın sesini duymam ile ona döndüm.

 

"27.06.1995."

 

"Efendim?" Dedim anlamayan bakışlarımı üzerinde gezdirerek.

 

"Barın'ın doğum günü." Dedi."İki gün sonra."Arkasını dönüp tam gidecekken "Barın doğum günlerini kutlamaz Ferda Hanım" dedim.Tam adım atacakken durduğunda bana bakmamıştı bile."Nedenini sormayacak mısınız?" Kafasını hafif yana çevirecek gibi olduğunda "ben size nedenini söyleyeyim" dedim."Barın doğum günlerini kutlamıyor.Çünkü... doğduğu gün annesinin öldüğünü biliyordu.Bu yüzden ise sizin yalan olan ölüm yıldönümünüzde doğum günlerini kutlamıyordu.Bunun size olan bir haksızlık olduğunu düşünüyordu.Çünkü... sizin ölümünüzün kendisinin suçu olduğuna inanıyordu."Ferda Hanım hareket bile etmeden merdivenlerin başında durmaya devam ederken yüzünü görmediğim için ne hissettiğini kestiremiyordum.Elimde duran çantayı sıkıca tutup arkamı döndüğümde dışarı çıktım ve Barın'ın yanına ilerleyerek "gidelim" dedim.Barın'ın arabasının önüne geldiğimizde "ben kendi arabamla geleyim" dedim.Barın kafasını sallarken kendi arabama doğru ilerledim ve içine binerek çalıştırdım.

Bakışlarım bir an Ferda Hanım'ın üst katta bulunan penceresine kaydığında bize doğru baktığını gördüm.İkimizde birbirimize bakarken kafamı iki yana salladım ve arabayı sürmeye başladım.

 

✨✨✨

 

Evin önüne varıp arabayı park ettiğimde inerek kapıyı kilitlemiştim.Barın'da arabasını park edip indiğinde "benim orada olduğumu nerden anladın?" Dedim.

 

"Tahmin etmek zor olmadı."

 

Anlamadığımı belli ettiğimde "hareketlerin..." dedi."Çok şüphe vericiydi. Bende bu yüzden Beril'e senin nereye gittiğini sordum.O da senin verdiğin cevap dışında çelişkili konuştuğu için gizlice seni takip ettim."

 

"Takip ettin?"

 

"Evet.Takip ettim!"

 

"Beni takip etmene gerek var mıydı Barın? "

 

"Evet vardı.Zaten gördüğüm manzaradan sonra iyi ki takip etmişim diyorum Almila." Sinirle bakışları üzerimde gezinirken "neden gittin ki zaten?" Dedi."Asıl senin oraya gitmene gerek var mıydı?"

 

"Ben sadece Ferda Hanım ile konuşmaya gitmiştim!"

 

"Neden?" Dedi bağırarak."Neden Almila! Neden?"

 

"Çünkü seni üzgün görmek istemiyorum Barın! Görmüyor muyum zannediyorsun? Çektiğin acıyı anlamıyor muyum zannediyorsun? Bugün bile Ferda Hanım Erhan'ın yarasına bakarken için gitti ya.İçin gitti!" Dedim bağırarak."O an seninde gelsin yarana baksın istemedin mi?" Barın kafasını sallayıp tam gidecekken kolundan tuttum ve gitmesini engelledim.

"İstemedin mi?" Dedim ısrar eden bakışlarımı üzerinde gezdirerek.

 

"İstedim" dedi."Allah kahretsin ki istedim Almila!" Elimi kolundan çekerken "bunu mu duymak istiyordun.Sana bunu mu söylememi istiyordun?" Dedi.

 

Kafamı evet anlamında sallarken Barın bana doğru ilerledi ve ellerini yanaklarıma getirdi.

"Bunu sana sürekli söylemekten bıktım Almila; ama sen anlamamaktan asla bıkmıyorsun.Sen bana yetersin güzelim.Yanımda başka kimsenin olmasına gerek yok." Ellerini bel kısmıma getirip beni kendine doğru çektiğinde "yaralarını ben sararım" dedim.Dudaklarımı yarası olan kısma getirip öptüğümde "artık hiçbir yaram kalmadı" dedi.Ellerimi kaldırıp Barın'a sarıldığımda "seni sevdiğimi daha önce söylemiştim değil mi?" Dedim.Barın ufak bir kahkaha ararken "söylemiştin" dedi.Benden ayrılıp elimi tuttuğunda "bende seni seviyorum" dedi."Her şeyden..."

 

"Ve herkesten çok." Dedim cümlesini tamamlayarak.Barın bana bakıp gülümsediğinde eve doğru ilerledik ve içeri girerek oturma odasına doğru ilerledik.

 

"Hoş geldiniz" dedi Beril kafasını telefondan kaldırarak."Barın?" Dedi."Ne oldu sana?" Oturduğu yerden kalkıp yanımıza geldiğinde "nasıl oldu bu?" Dedi.

 

"Önemli bir şey yok Beril.Sadece hadsız olan birine haddini bildirdim o kadar."

 

"Erhan değil mi?" Dedi bana bakarak.

 

Kafamı yukarı aşağı sallarken "evet" dedim.

 

"Peki neden?"

 

"Çünkü o piç kurusu Almila'ya dokunmaya kalktı!" Dedi Barın sinirle bağırarak.

 

"Ne?" Dedi Ceyda mutfaktan yanımıza gelerek.

 

"Nasıl dokunmaya kalktı?" Dedi Beril sinirle.

 

"Ya ben evden tam çıkacakken beni engellemek için elime dokundu.O arada bende ona tokat atınca beni köşeye sıkıştırdı.Tabii o arada içeri Barın girdi.Bizi öyle görünce de Erhan'a saldırdı işte."

 

"Benim bunu daha önce yapmam gerekiyordu!" Dedi sinirle."O şerefsiz seni ilk kaçırdığı zaman bunu yapmam gerekiyordu!"

 

"Barın biraz sakın mi olsan acaba?" Dedim.

"Olan oldu zaten."

 

"Sakin falan olamam." Dedi."Onun bir daha yanına yaklaştığını görürsem Almila.Öldürürüm onu!" Yanımdan sinirle geçip gittiğinde Beril ve Ceyda'ya baktım.

 

"Sen şimdi iyisin değil mi?" Dedi Ceyda.

 

"İyiyim ben merak etmeyin.

 

Koltuğa doğru ilerleyip oturduğumda Ceyda Ve Beril'de yanıma gelip oturmuşlardı."Ferda Hanım ile konuşabildin mi bari?" Dedi Beril.

 

"Konuştum" dedim."Ne kadar konuştum denirse işte."

 

"Dinlemedi değil mi?"

 

"Kadın resmen duygusuz Beril.Sanki elinden bütün duyguları alınmış gibi.Tamam yaşadığı şeyler zor farkındayım; ama... bunda Barın'ın hiçbir suçu yok.O... çok iyi birisi.Hatta bence onlar için bile fazla iyi."

 

"Bence biraz onlara zaman vermelisin Almila." Ceyda'nın söylediği şey ile bakışlarım onu bulurken "haklısın aslında" dedim."Sanırım zaman tanımak en iyisi olacak."

 

"Bu arada..." dedi Beril."Aklıma gelmişken sorayım.Bu ortaklık işine ne oldu?"

 

"O zaten ayrı bir olay." Dedim.

 

"Nasıl yani?"

 

"Barın'lar ile ortak olmak isteyen gizli ortak kimmiş biliyor musunuz?"

 

"Kim?" Dedi Beril.

 

"Harun."

 

"Ne?" Dedi Ceyda birden."Ne demek Harun?"

 

"Ya biz ortağımız ile tanışmak için yemeğe gittiğimizde birden karşımızda onu gördük.Bizimle ortak olup, iş yapmak istiyormuş.Yani... bize öyle söyledi."

 

"Bu adam ne kadar şerefsiz böyle ya!" Dedi Beril."Hangi cesaret ile ortak olmaya çalışıyor ki sizinle?"

 

"Bir bilsem..." dedim.

 

"Ceyda?" Dedi Beril."Sen ne düşünüyorsun öyle?" Bakışlarım Ceyda'yı bulurken "Ceyda?" Dedim ayağa kalkarak."Sen iyi misin?"

 

"Sen sizinle ortak olmak istediğini söylemiştin değil mi Almila?" Dedi."Yani ben yanlış duymadım."

 

"Hayır." Dedim kısa bir an Beril'e bakıp bakışlarımı tekrardan Ceyda'ya çevirirken.

"Anlamadın."

 

"Ama bu imkansız" dedi bana bakarak.

 

"İmkansız olan ne Ceyda? Düzgün anlatır mısın artık şunu?"

 

"Almila ben Alp ile birlikteyken Harun büyük bir bataktaydı.Yani... anlamıyorum ben.İşleri kötü giden birisi sizinle nasıl ortak olmaya çalışır ki?"

 

"Bir dakika bir dakika" dedim anlamayarak.

"Sen şimdi bize Harun'un battığını mı söylüyorsun?"

 

"Yani bildiğim kadarıyla en son öyleydi."

 

"Peki bunu kanıtlayabilir misin? Yani... bizim için değil tabii ki.Barıın'ın ortağı Hülya Hanım, bu ortaklığı çok istiyorda.O yüzden."

 

"Aslında..." dedi.Kısa bir an düşünür gibi oldu ve heyecan ile bana baktı."Ben Alp'in evine gittiğimde odasında dosyalar görmüştüm.

Harun ile sürekli o odaya girip dosyalar üzerinde konuşuyorlardı.Belki... orada bir şey bulabilirim."

 

"Peki oraya nasıl gideceğiz ki?"

 

"Orasını siz bana bırakın Almila.Ben hallederim.Yani... sonuçta orada önceden arada sırada bende yaşıyordum.Bir yalan uydurup giderim."

 

"Emin misin?" Dedim Ceyda'ya bakarak.

"Gitmek zorunda değilsin Ceyda.Biz başka yolunu bulup Hülya Hanım'a Harun'un nasıl bir pislik olduğunu kanıtlayabiliriz."

 

"Eminim." Dedi elini koluma yerleştirerek."Sizin bana yaptığınız iyilikler yanında bu hiçbir şey."

 

"Bence biz artık bu evreyi geçtik değil mi Ceyda?"

 

Ceyda bize bakıp kafasını iki yana sallarken "ben o zaman şu işi halletmeye gideyim." Dedi.Kafamı tamam anlamında salladığımda Ceyda yanımızdan uzaklaşıp gitmişti.

 

"Bende Barın'a bakayım" dedim Beril'e bakarken.

 

"Tamam kuzum.Bende Mert'i arayıp nerede olduğunu sorayım."

 

Beril'e gülümseyip merdivenlere doğru ilerlediğimde yukarı kata çıktım ve odama girerek yatakta oturan Barın'a baktım.Yatağımın hemen yanında duran komodine doğru ilerleyip gözü açtığımda içinde duran ilk yardım setini alarak Barın'ın yanına ilerleyip oturdum.

 

"İyi misin?" Dedim.Elimde duran pamuğa sürdüğüm tentürdiyot ile kafamı hafifçe kaldırarak Barın'a yaklaştım."Benimle konuşmayacak mısın?" Dedim.Elimde duran pamuğu dudağının kenarında olan yaraya bastırdım ve temizleyerek geri çekildim.

 

"Seninle konuşuyorum Almila" dedi.Kafasını benim olduğum tarafa döndürdü ve baktı.

"Sadece sana sinirliyim o kadar."

 

"Özür dilerim" dedim."Sana haber vermeden gitmemem lazımdı; ama ne yapabilirim ki? Söylesem göndermezdin."

 

"Farkında olmana sevindim."

 

"Tek istediğim senin annen ile mutlu olman Barın.Başka hiçbir istediğim yok.Bunun için çabalıyorum ben."

 

"Çabalama Almila!" Dedi bana doğru dönerek."Hiçbir sonuç göremiyorsun.Farkında değil misin bunun? Senin çaba sarf etmen hiçbir işte yaramıyor."

 

Barın'ın söylediği cümleler her ne kadar canımı yaksa da belli etmemiştim.Annesine kızgındı, bana kızgındı ve bu yüzden ise böyle yapıyordu.Farkındaydım.Acısını anlamak için ise elimden geleni yapacaktım.

 

"Haklısın..." dedim."Ne yaparsam yapayım hiçbir sonuç elde edemiyor.En iyisi ikinize zaman tanımak olacak." Elimde duran pamuğu kenara bırakıp tamamen yatağın üstüne çıkıp bağdaş kurduğumda "aslında benim sana söylemek istediğim başka bir şey var" dedim.

 

Barın odağına tamamen beni aldığında "söyle" dedi.

 

"Ben bu ortaklık işini çok düşündüm Barın.Yani... o günden sonra ayrıca buna kafa yordum desem daha doğru olur."

 

"Evet" dedi Barın."Bu konuşma nereye varacak gerçekten merak ediyorum."

 

"Söyleyeceğim şeye nasıl bir tepki vereceksin bilmiyorum o yüzden ise birden söyleyeceğim." Derin bir nefes alıp verdiğimde "bu ortaklık işini benimle yapmak ister misin?" Kurduğum cümleyi Barın idrak etmeye çalışırken "anlamadım?" Dedi."Sen şimdi..."

 

"Evet.Seninle ortak olmak istiyorum Barın."

 

Barın bir bana bir de başka bir tarafa baktığında "hemen karar vermek zorunda değilsin.Yani istersen düşünebilirsin de."

 

"Aslında bu fena bir fikir değilmiş; ama..."

 

"Ama?"

 

"Biz zaten yeni bi ortak bulduk Almila."

 

"Nasıl yani?" Dedim şaşırarak."Yeni bir ortak buldum derken? Bu kadar erken mi?"

 

"Zaten ortak olmak isteyen birçok şirket vardı bunu biliyorsun.Aslında biz onlardan birini alacaktık; ama son anda başka bir şirket bizimle ortak olmak istediğini söyledi."

 

"Peki kim bu şirket? Yani adamı tanıyor musun?"

 

"Hayır.Adamı tanımıyorum.Zaten adam burda yaşamıyor.Şu an yurt dışında yaşıyormuş.

Bizimle ortağı ile iletişim kurdu."

 

"İnanamıyorum Barın şu an.Ben çok sevindim."

 

"Bende sevinmedim desem yalan olur. Bu iş Hülya'nın ve Ahmet'in hayaliydi.Kendimden çok onlar için sevindim."

 

"Bende çok sevindim.Ayrıca Hülya'nın Harun sevdasından vazgeçmesi beni ayrı mutlu etti."

 

"Biraz zor oldu; ama sonunda hallettik.Onun zaten istediği tek şey eşinin hayalini gerçekleştirmekti.Bu da oldu zaten."

 

"Bu arada..." dedim Barın'a bakarak."Harun ile istesek bile iş kuramazdık."

 

"Nasıl yani?"

 

"Harun borç batağındaymış.Yani şirketi batmak üzereymiş.Bunun için şirketler ile ortak olmaya çalışarak kendini kurtarmaya çalışıyormuş."

 

"Peki sen bunu nereden biliyorsun?"

 

"Ceyda söyledi.Ona ortaklık meselesini açınca o da anlattı her şeyi."

 

"Şerefsizle bak sen!" Dedi Barın."Demek kendisinin borç batağında olduğunu herkesten saklayarak alttan alttan iş yürütüyormuş."

 

"Harun'dan bekletilecek hareket.Şaşırmadım." Ayağa kalkıp yardım setini çekmecenin gözüne tekrardan koyduğumda "bu arada Ceyda dosyayı bulabilmek için Alp'in evine gitti." Dedim.

 

"Alp'in evine gitti?"

 

Kafamı evet anlamında yukarı aşağı salladığımda "ve sen bunu bana yeni mi söylüyorsun?" Dedi.

 

"O kadar şey arasında fırsat kalmadı ki söylemek için." Barın'a yaklaşıp kollarımı boynuna attığımda "eğer bu dosyayı Ceyda bulabilirse, Harun'u sonsuza kadar hayatımızdan atabiliriz."

 

"Sen..." dedi belimden tutup beni kendine doğru çekerek."Yine neler planlıyorsun bakalım?"

 

"Hiçbir şey..." dedim.Barın'a biraz daha yaklaştım ve dudaklarımı kulak kısmına getirerek fısıldadım."Sadece hak ettiği gibi davranacağım o kadar." Barın küçük bir kahkaha atıp bana sarıldığında "bu haline aşığım be kadın!" Dedi.

 

Barın'dan ayrılıp elini tuttuğumda "açlıktan ölüyorum" dedim."Aşağıya inip artık bir şeyler mi yapsak?"

 

"Peki küçük hanım sen nasıl istersen."

 

Barın ile odadan çıkıp mutfağa doğru ilerlediğimizde Beril ve Mert'in mutfakta bir şeyler yaptığını görmemiz ile "vay vay vay!" Dedim gülerek."Ne yapıyorsunuz bakalım?"

 

"Valla yenge o kadar çok acıkmıştım ki bir şeyler yapalım dedik." Elinde duran bıçağı masaya bırakıp ellerini tezgaha yerleştirildiğinde "siz neden buradasınız?" Dedi.

 

"Ben çok acıkınca Barın ile yemek yaparım demiştim; ama..." elimle masayı gösterip gülümsediğimde "siz bizden önce davranmışsınız" dedim.

 

"Ee o zaman buyrun yengecim" dedi Mert eliyle mutfağı işaret ederek."Sizde bir şeyler yapın."

 

"Hay hay!" Dedim hafifçe eğilerek."Siz isterseniz de yapmaz mıyız?"

 

Barın ile mutfağa girip bizde Beril ve Mert gibi önlüklerimizi taktığımızda "ne yapalım?" Dedim Beril'e bakarak.

 

"Valla kuzum ben anlamam.Ben soslu makarnamı yaptım ve kenara çekildim."

 

"Ne ne ne?" Dedim anlamamazlığa vererek.

"Soslu makarna mı?"

 

"Evet" dedi kafasını ciddi ciddi sallayarak.

"Hemde mantarlı.Neden ki?"

 

"Beril'cim biz mutfağa girerken her yer savaş alanıydı.Hayır yani bu kadar savaş alanı olan bir yerden gerçekten mantarlı makarna mı çıkardın?"

 

"Ee ne yapayım? Hepsi Mert'in yüzünden oldu!"

 

"Ne?" dedi Mert birden Beril'e dönerek."Aşkım marifetini neden benim suçummuş gibi gösteriyorsun ki? Hem biz mutfağa girmeden önce ne demiştik?"

 

"Ne demiştik?"

 

"Mutfağın yarısı benim yarısı senin demiştik değil mi?"

 

"Evet.Dedik" dedi Beril ellerini ön tarafında birleştirerek."Ne var yani dediysek?"

 

"Bak benim tarafıma hiçbir şey yok.Bir de senin tarafına bak şimdi." Dedi gözleri ile Beril'in olduğu yeri işaret ederek.Beril işaret edilen yere bakmazken " bak ya bak!" Dedi ısrarla."Çekinme."

 

"Yok!" Dedi Beril kafasını sallayarak."Çekinme değil de aşkım..."

 

"Ee ne o zaman?"

 

"Benim boynum tutulmuş biliyor musun?" Dedi ciddi ciddi bize bakarak."O yüzden ben o tarafa dönemiyorum."

 

"Ya aşkım pes!" Dedi Mert şaşkın şaşkın Beril'e bakarak."Yani ben kırk yıllık yalancıyım böyle bir yalan görmedim!" Mert'in söylediği cümleye hepimiz kahkahalar atıp gülerken o an bu yaşadığımız güzel anın hiç bitmemesini istemiştim.Hep bu anda kalıp, bu halimiz ile olmak istemiştim.

 

✨✨✨

 

Hep birlikte yemek yiyip mutfağı temizlediğimizde oturma odasına geçerek sohbet etmeye başlamıştık.Bakışlarım arada bir telefonuma giderken Ceyda'yı arayıp aramamak arasında gidip geliyordum.

 

Telefonu koltuğun üzerinden alıp Ceyda'nın üzerine geldiğimde "kimi arıyorsun sen öyle?" Dedi Emir bana bakarak.

 

"Ceyda'yı..." dedim kafamı ona doğru çevirerek."Hala gelmedi de."

 

"Neden?" Dedi bize bakarak."Nereye gitti ki?"

 

Emir biz yemek yedikten sonra geldiği için ona bugün olanlar ile ilgili hiçbir şey anlatmamıştık. Ceyda'nın ise nereye gittiğini bile bilmiyordu.

 

"Şey..." dedim.Emir'e bakıp yutkunduğumda "Alp'in evine gitti."

 

Emir "ne!" Diye bağırıp birden ayağa kalktığında "ne demek oraya gitti ya? Nasıl oraya gider? Ayrıca neden onu durdurmadınız!" Emir'e doğru ilerleyip kolunu tuttuğumda "sakin mi olsan acaba?" Dedim.

"Ceyda birazdan gelir.O gelsin her şeyi anlatırız tamam mı?"

 

"Kaç saat oldu gideli?" Dedi.Sanki burnundan soluyordu.O kadar sinirli bakıyordu ki başka bir şey söylemek için biraz beklemiştim.

 

"Yaklaşık üç saat." Sesim kısık çıkarken Emir'in bana şaşkın bakan yüzü ile "evde zaten kimse olmaz Emir.Sinirlenmeyi bırakır mısın?"

 

Emir olduğu yerde dört dönerken bana bakıp"ben gideceğim" dedi."Gidip bakacağım." Kapıya doğru ilerleyeme başladığında bizde onunla birlikte ilerlediğimizde Emir tam kapıdan çıkacakken karşısında birden Ceyda'yı görmesi ile kolundan tutup birden sarılmıştı.

"Beş dakika içerisinde aklımı kaybettim resmen!" Dedi bağırarak."Nerdesin sen üç saattir?" Ceyda'ya sıkıca sarıp sarmaladığında Ceyda şaşırmış olacak ki bize şaşkın bakışlar atıyordu ve olduğu yerde hiçbir şey yapmadan bekliyordu.

 

Emir, Ceyda'dan ayrılıp ona baktığında "sen iyi misin?" Dedi."Bir şeyin yok değil mi?"

 

Ceyda hayır anlamında kafasını sallarken "hayır..." dedi."Benim hiçbir şeyim yok; ama size ne oldu böyle?"

 

"Seni göremeyince ve Alp'in evinde olduğunu duyunca panik yaptı." Ceyda kısa bir an bakışlarını ona korkuyla bakan Emir'e çevirdiğinde tekrardan bana baktı ve elinde duran dosyayı havaya kaldırarak "buldum" dedi gülümseyerek.

 

Büyük bir sevinç ile söylediği cümle aslında bizim kurtuluşumuzdu.

 

Ceyda evin içine tamamen girip dosyayı bana verdiğinde "teşekkür ederim" dedim."Bu dosya bizim Harun denen o pislikten kurtuluşumuz olacak."

 

"Harun'dan kurtulmayı senin kadar bende istiyorum Almila.O yüzden teşekkür etmene gerek yok.Bunu almak benim için bir zevkti.

 

Ceyda'ya minnet dolu bakışlarımı gönderip kafamı Barın'a çevirdiğimde dosyayı gösterdim ve "artık başlasak mı?" Dedim.

 

"Neye?" Dedi Emir bize bakarak.Ona olayı anlatmadığımız için hiçbir şeyden haberi yoktu.Bu yüzden ise meraklı gözlerini üzerimde gezdiriyordu.

 

"Ben sana anlatırım Emir" dedi Beril araya girerek."Siz şimdi gidin." Bu sefer cümlesini kurarken bize bakmıştı.

 

Harun'un hayatımızdan çıkacak olma düşüncesi bile beni mutlu ederken, bir an önce Harun'a gitmek için sabırsızlanıyordum.

 

✨✨✨

 

Barın ile arabaya binip Harun'un evine doğru yol aldığımızda elimdeki dosyayı sıkıca tutmuştum.Derin derin nefesler alıp bakışlarımı Barın'a çevirdiğimde bana baktığını görmem ile "ne oldu?" Dedim gülümseyerek.

"Neden öyle bakıyorsun?"

 

"Bugün olduğundan daha mutlu görünüyorsun.

Nasıl bu kadar eminsin Harun'dan kurtulacağımıza?"

 

"Harun'u tanıyorum çünkü.Her ne kadar kötü olsa da bir o kadar şirketine ve işine aşıktır ve işine zarar gelmesine asla izin vermez."

 

"Ya umduğun gibi olmazsa?"

 

"Olacak" dedim."Alp'te nasıl olduysa bunda da olacak."

 

Barın hiçbir şey söyleden önüne dönüp sürmeye devam ettiğinde Harun'un evine gelmemiz ile arabayı kenara çekmiştik.

 

Barın evin ön tarafında duran korumalara baktığında "nasıl içeri gireceğiz?"Dedi.

 

Barın'a cevap vermeden Harun'un isminin üstüne tıklayıp aradığımda Barın bana bakarak "ne yapıyorsun sen?" Dedi.

 

Karşıdan Harun'un "efendim?" Diyen sesini duymamla "kapının önündeyiz." Dedim.

"Korumalarına haber ver bizi durdurmaya kalkmasın." Telefonu Harun'un yüzüne kapatıp Barın'a baktığımda "hadi inelim" dedim.

 

Barın ile arabadan inip demir kapının önüne geldiğimizde "açın kapıyı!" Dedi Barın korumalara bakarak.

 

Korumalar kapıyı açıp biri peşimizden bizimle gelmeye başladığında kapının önüne geldik ve zile basarak kapının açılmasını bekledik.

Kapıyı açan yardımcı "hoşgeldiniz" diyerek bizi içeri aldığında "bu taraftan lütfen" diyen yardımcıyı takip ederek Harun'un olduğu yere gelmiştik.

 

Harun bizi görmesi ile gülümseyerek ayağa kalktığında "kimleri görüyorum burada" dedi.

"Gençler valla beni duygulandırıyorsunuz!"

 

"Buraya seninle sohbet etmeye gelmedik Harun!" Dedi Barın.Arkasını dönüp korumaya baktığında "seninle yalnız olarak konuşmaya geldik" dedi vurgulayarak."Bilmem anlatabildim mi?"

 

Harun, Barın'ın ima dolu bakışları ile kafasını korumaya çevirdi ve gitmesi için işaret verdi.Elini kaldırıp koltuğu işaret ettiğinde "buyrun bakalım" dedi.Barın ile birbirimizi bakıp koltuğa geçtiğimizde "ah! Nasıl sormayı unuttum.Bir şey ister misiniz?"

 

"Gerek yok" diyerek Harun'a bakıp soğuk bir cevap verdiğimde Harun'da koltuğa yerleşerek bacak bacak üstüne atmıştı.

 

"Sizi hangi rüzgar attı buraya?" Merak dolu bakışlarını üzerimde gezdirdiğinde "bize kızgın olmalısın?" Dedim.

 

"Ne için?" Dedi.

 

"Ortaklık meselesine olumlu bakmadığımız için."

 

Harun olduğu yerde dikleşip kafasını iki yana salladığında "bunun için mi geldiniz yoksa"dedi.

 

"Aslında hayır" dedim.Elimde duran dosyayı Harun'a göstermek için kaldırdım ve önünde sallayarak "bunun için geldik" dedim.

 

"O ne?" Dedi dosyayı işaret ederek.

 

"Bu senin bitişin desek daha doğru olur sanırım." Barın'a bakıp gülümsediğimde "öyle değil mi aşkım?" Dedim.

 

Barın bir bana bir de Harun'a baktığında "kesinlikle öyle" dedi.

 

"O ne demek?" Harun olduğu yerde düzgün bir pozisyon alıp bakışlarını üzerimizde gezdirdiğinde bende onun gibi durarak dosyayı açtım.

 

"Sen bizimle ortak olmak istiyordun değil mi?" Gözlerim çok kısa bir an gözlerini bulurken "bizimle büyük bir iş yapmak istiyordun." Harun anlamadığını belli eden bakışlarını bir bana bir de Barın'a yönlendirdiğinde halâ hiçbir şey anlamadığı belliydi.

 

"Evet" dedi sadece bize bakarak."Bunun şu an konu ile ilgisini çözemedim ama?"

 

"Aslında benim merak ettiğim bir şey var." Ayağa kalkıp biraz Harun'a doğru ilerlediğimde "sormayacak mısın?" Dedim."Merak ettiğim şeyin ne olduğunu?"

 

"Almila, direk konuya mı girsen artık? Mesela bu dosyanın ne olduğu ile başlayabilirsin!" Harun'un sesinin hafiften yüksek çıkması ile sinirlendiğini anladığımda "hay hay!" dedim.

"Benim için hava hoş.Sonuçta... ne kadar erken bizim için o kadar iyi öyle değil mi?"

 

Elimde duran dosyanın sayfalarını çevirdiğimde "merak ettiğim konuya geleyim bence ben" dedim."Bana mesela şirketi batmak üzerine olan biri nasıl oluyor da ortak olmaya cüret ediyor cevabı ile başlayabilirsin!" Sorduğum soru ile Harun bana şaşkınca bakarak o an gözlerinde oluşan tedirginliği görmüştüm.

 

"Ne saçmalıyorsun sen?" Dedi birden ayağa kalkarak."Ne şirketi, Ne batması?" Bana doğru yaklaşıp elimde duran dosyayı almaya çalıştığında Barın'ın Harun'un kolunu tutması ile olduğu yerde kalmıştı."Sakın!" Dedi Barın kafasını iki yana sallarken."Almila'ya dokunmaya cüret etme! Bunu aklından geçirme bile!"

 

Harun sinirle kolunu Barın'dan kurtarıp bana baktığında "ne saçmalıyorsun sen?" Dedi."Bu saçmalıkta ne böyle?"

 

"Saçma olan benim burada gerçekleri söylemem değil Harun Dağlı.Asıl burada saçma olan senin şirketin battığı halde başka şirketlerle ortak olmaya çalışman!"

 

"Benim şirketimin battığı falan yok!" Dedi dişlerinin arasından konuşurken."Daha fazla saçlamayın ve defolun evimden hemen!"

 

Tam bana doğru adım atacakken Barın'ın tekrardan engellemesi ile "bu yaptığınız şey..." dedi eliyle Barın'ın tuttuğu kolunu göstererek "yanınıza kalmayacak biliyorsunuz değil mi?"

 

Barın imalı bir şekilde gülüp belinde duran silahı çıkardığında "eminim kalmaz" dedi.

 

Evden çıkmadan önce ne olur ne olmaz diye tedbir amaçlı Barın silahını yanına almıştı.Ben her ne kadar istemesem de fazla üstelememiştim.Çünkü, hangi durumda ve hangi şartta olursak olalım Barın'ın kötü bir şey yapmayacağını biliyordum.

 

Harun sinirle gülüp kafasını iki yana salladığında Barın bu sefer bana bakmıştı.

 

"Hâla yalan söylemek için çaba sarf ediyorsun ya gerçekten pes!" Dedim."Gerçi yalan söylemek senin için çocuk oyuncağı olmuş."

 

"Bak Almila.Seni bir daha uyarmayacağım.

Saçmalamayı kes!" Dedim.

 

"Saçma diyorsun öyle mi?" Dedim."Peki..." elimde duran dosyanın açık sayfasını Harun'a gösterdiğimde "bak bakalım saçma mı?" Harun gözleri ile sayfayı hızlı hızlı okuduğunda "siz bunu nereden buldunuz?" Dedi."Hem yalan bu!"

 

"Yalan olmadığını çok iyi biliyorsun Harun.Yalan olduğuna kendini inandırabilirsin; ama bizi asla!"

 

Harun olduğu yerde derin bir nefes alıp gözlerini kapatıp açtığında "ne istiyorsunuz?" Dedi.

 

"İşte bu ya!" Dedim gülerek."Direk bunu söylemeyerek hem kendini hem bizi yordun." Dosyayı tek elime alıp cebimde duran telefonu çıkardığımda "aslında senden istediğim tek bir şey var." Gözlerimi telefondan alıp Harun'a yönlendirdiğimde "buradan defolup gitmen.Bu şehirden, bu evden hatta bizim hayatımızdan!"

 

"Sen kafayı mı yedin? Ben burayı bırakıp asla bir yere gitmem! Ayrıca seni dinleyeceğimi de nereden çıkardın?"

 

"Bence dinlemelisin." Dedi Barın."Çünkü eğer dinlemezsen pek iyi şeyler olmayacak."

 

"Ne gibi mesela?" Dedi."Hayır yani ne yapabilirsiniz ki? Elinizden en fazla ne gelebilir? Anca böyle boş tehditler ile beni korkutmaya çalışırsınız o kadar.Başka hiçbir şey yapamazsınız siz!" Son söylediği cümle sinirlenmeme neden olurken "gerçekten hiçbir şey yapamam mı zannediyorsun?" Dedim.

"Sana söylediğim bu tehditlerim boş yere mi olacak zannediyorsun?"

 

Harun sinsice gülerek kafasını salladığında "peki..." dedim."Bunu sen istedin." Elimde duran telefondan bir numara çevirdiğimde telefon ekranını Harun'a göstererek bakmasını sağladım.Harun gördüğü isim ile yüzü birden düşerken "ne oldu?" Dedim üzgün numarası yaparak."Demin gülüyordun oysaki!"

 

"O-o numara ile ne yapacaksın?"

 

"Eğer sen isteklerimizi kabul etmezsen ben bu gördüğün numarayı arayacağım ve gündeme bomba gibi düşecek bir haber vereceğim.Ne biliyor musun?" Dedim."Harun Dağlı'nın bitişi!" Bağırarak söylediğim cümle ile gülerken "eğer bizi dinlemeyip gitmeyecek olursan, bu gördüğün dosya hem gazetelerde olacak hemde haberlerde!"

 

"Böyle bir şey yapamazsın!"

 

"Yaparım" dedim.Kendimden emin şekilde.

"Oğluna nasıl yaptıysam sana da yaparım!"

 

Harun burnundan soluyarak bana baktığında "bunu yanına bırakmam!" Dedi.

 

"Şimdi sen bu boş tehditleri bırakta ne karar verdin bana onu söyle hadi!"

 

"Karar vermemi bekliyorsun öyle mi? Peki... vereyim." Sinirle bakan gözlerini gözlerime diktiğinde "hiçbir yere gitmiyorum!" Dedi.

 

"Öyle mi? Gitmeyecek misin?"

 

"Hayır!"

 

"Peki..." dedim ve elimde duran telefonda yazılı olan gazetecinin numarasına tıklayarak kulağıma götürdüm.

 

Harun panikle bana baktığında "ne yapıyorsun sen?" Dedi.

 

Harun'a cevap vermezken karşıdan "efendim" diye gelen ses ile "Merhaba." Dedim."Ben sizi bomba gibi bir haber için aramıştım aslında."

 

Harun'un karşımda "tamam dur yapma!" Diyen sesini duyduğumda telefonu kulağımdan çekerek "bir şey mi söyledin?" Dedim.

"Duymadım da."

 

"Kapat şu telefonu!" Dedi sinirle."Tamam şartını kabul ediyorum! Kapat."

 

Telefondan "alo" diye gelen sesi duymam ile kırmızı tuşa bastığımda "beni sürekli olarak yoruyorsun" dedim."Ama neyse sonuçta isteğimi kabul ettin."

 

"Tamam" dedi tekrardan "isteğini kabul ediyorum! Oldu mu? Gideceğim buralardan."

 

"Oldu." Dedim gülerek."Bak hem seni gönderiyorum hemde bilinmeyen sırrını gönderiyorum.Hem gittiğin yerde kimse senin gerçeğini bilmediği için burdaki düzenini orada da kurabilirsin."

 

"Dalga mı geçiyorsun benimle?" Dedi sinirle.

 

"Hayır" dedim kafamı iki yana sallayarak.

"Geçmiyorum."Barın, Harun'u bırakıp yanıma geldiğinde "bence artık daha fazla konuşmamıza gerek yok" dedim."Biz istediğimizi aldık." Koltuğa doğru ilerleyip çantamı aldığımda Barın'la birlikte tam gidecekken "ha bu arada..." dedi Barın."Sakın korumalarına haber verme gibi bir girişimde bulunma.Çünkü eğer öyle bir şey olursa bu dosyanın aynısı, hatta orijinali Mert'te var.En ufak bir hatada tüm emeklerin çöp olur."

 

Harun bize sinirle bakıp elini yumruk yaptığında "iyi geceler Harun Dağlı" dedim.

"Malum yarın senin için yepyeni bir gün olacak."

 

Barın ile birlikte evden çıkıp çıkışa doğru yol aldığımızda korumalar kapıyı açarak çıkmamıza izin vermiştiler.Barın ile arabaya yaklaşıp içine yerleştiğimizde derin bir nefes aldım ve gülümseyerek Barın'a baktım.

 

"Kurtulduk!" Dedim bağırarak."Şu an gerçekten inanamıyorum!"

 

"Sayende" dedi."Sen çok zeki bir kadınsın farkındasın değil mi?

 

"Bilmem" dedim omuzlarımı indirip kaldırarak.

"Öyle miyim?"

 

"Öylesin" dedi kafasını sallayarak."Ve ben seninle gurur duyuyorum."

 

Barın'ın söylediği cümle utanmama neden olurken Barın bana yaklaştı ve dudaklarımı dudakları arasına alarak öptü.

 

"Bu ne içindi?" Dedim.

 

"İçeride gösterdiğin performans içindi."

 

Tekrardan dudaklarıma yaklaşıp öptüğünde "peki... bu ne içindi?" Dedim.

 

"Bu da... benim aşık olduğum kişi olduğun için." Barın cümlesini söylerken o kadar tatlıydı ki bu sefer yaklaşıp dudaklarına kapanan ben olmuştum.

 

Benim öpücüğüm ne teşekkür içindi ne de şu an ki mutluluğum.Sadece Barın olduğu içindi.

 

Yanımda ve her zaman ne olursa olsun benimle olduğu içindi.

 

Bölüm sonu

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🤍

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🤍

Loading...
0%