Yeni Üyelik
46.
Bölüm

Bölüm 46: “Doğum Günü”

@aleynay0

"Her gün yeni bir gündür. Kim bilir, belki bugün her şey değişir.”

-Ernest Hemingway

 

Barın ile Harun'un evinden ayrılıp kendi evimize geldiğimizde yüzümüzde oluşan mutluluk her şeyi yansıtıyordu.

 

Evin önüne gelip kapıyı çaldığımızda Ceyda ve Beril'in kapıyı açıp bize bakması onların da yüzlerinde gülümseme oluşturmuştu.

 

Ceyda bana bakıp "teşekkür ederim" dediğinde gözlerinde oluşan o duyguyu görmüştüm.

 

Alp'ten kurtulduğumuz gibi Harun'dan da benim kadar o da kurtulmak istiyordu.Her ne kadar Alp'i gönderdiğimde bana kızmış olsa da Harun'u gönderdiğimde bir o kadar sevinmişti.

 

Ceyda bana doğru yaklaşıp kollarını kaldırdığında beni sarmalamıştı ve sıkıca sarılmıştı.

 

"Alp'i göndersek bile içimde çocuğumun intikamını alamadığım için bir burukluk vardı Almila.Sen bugün Harun'a hiç istemeyeceği bir tercih yaptırdın.Onu kenara sıkıştırdın.Tüm hayatını elinden aldın ve... bu burukluğu içimden söküp aldın.Bunun için sana çok teşekkür ederim." Bana iyice sarıldığında bende ona sarılmıştım.Ağladığını iç çekişlerinden hissediyordum ve Ceyda'nın ağlıyor olması benim de gözlerimin dolmasına neden olmuştu.

 

"Teşekkür etmene gerek yok Ceyda..." dedim fısıldayarak."Sen benim kuzenimsin.Bu yüzden ise bizi kötü etkileyen herkesi hayatımızdan çıkaracağım.Onları hayatımızdan bu şekilde uzaklaştıracağım.Sana söz veriyorum."

 

Ceyda benden ayrılıp yanaklarında olan yaşı sildiğinde "eee..." dedi bize bakarak."Bunu kutlamayacak mıyız yoksa?"

 

"Tabii ki de kutlayacağız!" Dedi Beril bağırarak."Bunu kutlamayacağız da neyi kutlayacağız başka?" Beril cümlesini bitirir bitirmez Ceyda'yı kolundan çekiştirdiğinde kafamı iki yana salladım ve yanı başımda duran Barın'a baktım.Barın bana göz kırparak elini belime yerleştirdiğinde ikimizde içeri girdik ve Beril'lerin yanına ilerledik.Beril hepimize içecek koyup yanımıza geldiğinde hepimiz içeceklerimizi alıp içmeye başlamıştık.

 

Birkaç yudum aldığım içecek midemi bulandırmaya başladığında elimdeki bardağı önümde duran masaya bırakıp kafamı yanımda duran Barın'ın omzuna yaslamıştım.Gözlerimi kapatıp ortamda dönen muhabbeti dinlemeye başladığımda seslerin yavaş yavaş azaldığını hissetmemle kolumu tutan elin verdiği o anki tepki ile olduğum yerden sıçramıştım.

 

"Almila?" Dedi Barın bana doğru dönerek."İyi misin?"

 

"İyiyim..." dedim kafamı sallayarak."Sadece gözlerimi kapatmıştım.Sanırım uykum geldi."

 

"Tamam... hadi gel ben seni odana götüreyim."

Barın tam oturduğu yerden kalkacakken Beril'in sesini duyması ile ona bakmıştı.

 

"Sen dur Barın..." dedi Beril ayağa kalkarak.

"Biz Ceyda ile Almila'yı odasına götürürüz.Siz keyfinize bakın.Hem zaten bizde uyuyacağız.Almila'yı yatırdıktan sonra bizde odamıza geçeriz."

 

Barın kafasını sallayıp "peki..." dediğinde tekrar yerine oturmuştu.Barın'ın oturması ile ayağa kalktığımda "herkese iyi geceler o zaman" dedim.

 

Cümlemi kurduktan hemen sonra hepsinin 'iyi geceler' cümlesini duyduğumda Beril,Ceyda ve ben oturma odasından çıkıp merdivenlere ilerlediğimizde odamın önüne gelerek kapıyı açmıştım.Kapıyı açmam ile kızlara döndüğümde "iyi geceler kızlar" diyip tam odama girip kapıyı kapatacakken kızların da odaya dalması işe şaşkınca onlara bakmıştım.

 

Kızlar kapıyı kapatıp bana döndüğünde "hiç öyle bakma Almila!" Dedi Beril."Yani... biraz sonra yapacağım şeyi daha önce yapmam gerekiyordu."

 

"Neyi?" Dedim anlamayarak.

 

"Gel..." dedi.Yanımdan geçerken kolumdan tuttu ve beni banyoya doğru ilerletti.

 

"Kızlar ne oluyor Allah aşkına!" Dedim."Zaten yorgunum.Şu an her ne yapıyorsanız lütfen durdurun!"

 

"Almila şuraya girer misin lütfen?" Dedi Beril bana bakarak."Hadi ama..." kolumdan tutup beni banyonun içine soktuğunda "gel şöyle" dedi.

 

Kızların ne yaptığını bir türlü anlamasam da ısrarları üzerine hiçbir şey söylemeyip dedikleri yere gelmiştim.

 

"Eee?" Dedim banyonun ortasında durup kızlara bakarak."Ne oldu şimdi?" Ceyda, Beril'e bakıp kaş göz işareti yaptığında ikisinin arasında neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum.Beril, banyo dolaplarına doğru ilerleyip en sonda duran kapağı açtığında içerisinde aradığı şeyi bulmaya çalışıyordu.

 

Büyük çabalar gösterip elinde bir kutu ile dolabın kapağını kapattığında "zor bir yere saklamışım" dedi gülerek."Valla ben bile bulamadım."

 

"Çabuk getir şunu!" Diyen Ceyda'ya baktığımda Beril yanımıza doğru ilerleyip elinde bulunan kutuyu bana doğru uzatmıştı.

 

Beril'in elinde duran küçük kutuyu aldığımda üzerinde duran yazıyı okumam ile ağzım açık kalmıştı."Bu ne böyle?" Dedim ikisi üzerinde gözlerimi gezdirirken.

 

"Hamilelik testi!" Dedi Beril gülümseyerek.

"Senin için."

 

"Ne?" Dedim bağırarak."Hamilelik testi mi?"

 

Beril bana yaklaşıp elini ağzıma getirdiğinde "ya sessiz olsana kızım!" Dedi."Ne bağırıyorsun ya!" Beril'in elini ağzımdan çekip elimde duran kutuyu onlara salladığımda "siz manyak mısınız?" Dedim."Ne bu böyle durup dururken?"

 

"Ya durup dururken değil! Ben bunu birkaç gündür düşünüyorum; ama evde aksiyon bitmediği için bir türlü fırsat bulamadım." Elimde duran kutuyu alıp hızlıca açtığında içindekini bana uzatarak "al..." dedi.Beril'in uzattığı çubuğa bakarken tam elimi uzatacakken birden geri çekerek çubuğu Beril'e doğru itmiştim.

 

"Ya ne yapıyorsun sen?" Dedi."Neden ittin ki şimdi?"

 

"Beril, ortada bir şey yokken neden test yapacağım anlamıyorum? Test yapmam için bir neden yok!"

 

Kızlara bir türlü anlam veremiyordum.

Hamilelik testi için herhangi bir neden yokken bana neden bu testi ısrarla yaptırmak istiyorlardı ki?

 

"Var aslında Almila." Cümlesi ile Ceyda'ya bakarken "ne demek var?" Dedim anlamayarak.

 

"Beril bana sende olan belirtileri söyledi.Aslında...bu belirliler hamilelik belirtileri Almila." Ceyda'nın kurduğu cümleleri idrak etmeye çalışırken "nasıl yani?" Dedim.Hala hiçbir şey anlamıyordum."Ben şimdi..." elim birden karnıma giderken "hamile..."

 

"Olabilirsin." Dedi Beril cümlemi tamamlayarak.

 

"Ama böyle bir şey mümkün olabilir mi?"

 

"Eğer aranızda bir şeyler yaşandıysa..." Ceyda kafasını belirsizlik anlamında sallarken "olabilir" dedi.

 

Gözlerim yavaş yavaş dolmaya başlarken elimin hâla karnımda olduğunu fark etmemiştim bile.Bakışlarım Beril'in elinde duran çubuğa değdiğinde "al..." dedi Beril bana tekrardan çubuğu uzatarak."Eğer hamile olup olmadığını öğrenmek istiyorsan bu testi uygula."

 

Elimi karnımdan çekip yavaş yavaş çubuğa doğru uzattığımda Beril'in elinden alıp sıkıca tutmuştum.Kızların ikisine göz gezdirip kafamı yukarı aşağı sakladığımda "tamam..." dedim.

"Uygulayacığım."

 

Beril ve Ceyda birbirine bakıp gülümserken böyle bir ihtimalin olabilmesi bile içimde kelebeklerin uçuşmasını sağlamıştı.

 

Beril eğer Ceyda'ya belirtilerimi söylemesiydi hamile olabileceğim düşüncesi aklımdan geçmezdi.

 

Kızlar bana bakıp banyodan çıktığında elimde duran testi bir an önce uygulayarak gerçekleri öğrenmek istemiştim.

 

✨✨✨

 

Testi uyguladıktan sonra banyodan çıkıp kızların yanına gelmiştim.Şu an ise odada hepimiz dört dönerek testin sonucunun bir an önce çıkması için bekliyorduk.

 

O kadar garip duygular içerisindeydim ki, testin sonucunun çıkmasını sabırsızca bekliyordum.

 

Odamda duran saate sürekli olarak bakışlarım giderken vaktin dolduğunu görmem ile "doldu..." dedim kızlara bakarak."Vakit doldu değil mi?"

 

Ceyda ve Beril benim gibi saate bakarken "doldu" dedi Ceyda."Artık bakabiliriz."

 

"Eee?" Dedi Beril."Kim bakacak?"

 

"Ben bakamam!" Dedim geri geri giderek."Yani imkanı yok."

 

"Ben bakarım" dedi Ceyda."Yani eğer isterseniz." Bakışlarım cümlesi ile Ceyda'yı bulurken "benim için sorun olmaz Ceyda; ama sen emin misin? Yani..."

 

"Eminim" dedi Ceyda kafasını sallayarak.

 

Kafamı tamam anlamında salladığımda Ceyda banyoya girip çok kısa bir süre içerisinde çıkmıştı.

 

Ceyda elinde duran test ile bize doğru ilerlerken nefesim kesilir gibi olmuştu.

 

"Eee?" Dedi Beril heyecanlı gözler ile Ceyda'ya bakarken."Tek çizgi mi çift çizgi mi?"

 

Ceyda bir bana bir de Beril'e bakarken verdiği tepkiden sonucu anlamak güçtü.Bakışlarım ile artık de gibi Ceyda'ya baktığımda Ceyda'nın dudaklarında oluşan gülümseme ile gözümden yanaklarıma düşen yaşlar aynı zamanda olmuştu.

 

Beril büyük bir mutluluk ile bana doğru döndüğünde "Almila inanamıyorum!" Dedi.

"Sen hamilesin!" Birden bana yaklaşıp sarıldığında "ben şimdi teyze mi olacağım?" Dedi.

 

Beril'in söylediği hiçbir şeye cevap veremezken Ceyda'nın bana yaklaşmasıyla ona bakmıştım.Yüzünde değişik bir ifade vardı.Beril'den ayrılıp tamamen Ceyda'ya döndüğümde "bir şey mi oldu?" Dedim.

 

Ceyda kafasını iki yana sallarken "hayır... olmadı." Demişti."Ben sadece duygulandım o kadar." Ceyda'nın gözlerinin dolması ile kendime doğru çekip sarıldığımda hiçbir şey söyleyememiştim.

 

Ceyda benden ayrılıp yanaklarını sildiğinde "kızlar mutluluğunuzu bozmak istemem; ama..."

 

"Ama?" Dedi Beril Ceyda'ya dönerek.

 

"Bu testler bazen yanlış sonuç verebiliyor.Yani... doğru olmayabiliyor."

 

Yüzümde olan gülümseme ve sevinç birden söndüğümde "ne?" Dedim."Yani yüzde yüz sonuç vermeyebiliyor mu?"

 

Kafasını evet anlamında sallarken "ama olasılık dahilinde bu." Dedi."Biz şimdi ne yapacağız biliyor musun? Yarın hastaneye gideceğiz ve hamileliğini kesinleştireceğiz.

Hemde hamileysen ayrıntılarını öğreneceğiz."

 

"Evet" dedi Beril Ceyda'ya katılarak."Böyle yapalım Almila.Biz yarın hemen doktora gidelim."

 

Kızlara bakıp kafamı tamam anlamında salladığımda "peki...öyle yapalım; ama sizden bir şey istiyorum.Şu anlık bu durumdan kimsenin haberi olmasın olur mu? Yani kesinleşmeden."

 

Beril ve Ceyda "tamam" dediğinde ikisine de bakıp "teşekkür ederim" dedim.

 

Beril bana doğru ilerleyip önümde durduğunda "sen şimdi dinlen" dedi."Sabah görüşürüz."

 

"Yarın haberleşelim" dedi Ceyda."Sen şimdi uyu."

 

Kızlara bakıp "tamam" dediğimde "iyi geceler o zaman size" diyerek kızları uğurlamıştım.

 

Ceyda'nın gitmeden önce masanın üzerine bıraktığı testi elime alıp üzerinde olan çift çizgiye baktığımda ihtimal bile olsa yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamamıştım.

Elimde duran teste bakarken diğer elimin karnıma gitmesi ile gözlerimi kapatmıştım.

 

"Bir bebeğimin olacak olması düşüncesi bile beni heyecanlandırıyor." Elimi yavaş yavaş karnımda gezdirirken "eğer karnımdaysan, eğer yaşamak için bana tutunduysan, unutma ki seni her zaman seveceğim bebeğim."

 

Elimi karnımdan çekip dolaba doğru ilerlediğimde kıyafetlerimin arasına çubuğu sıkıştırarak saklamıştım.Eğer hamileysem bunu Barın'a en özel anda söylemeliydim.Belki de ona vereceğim en güzel doğum günü hediyesi bu olacaktı.

 

Dolabın kapağını kapatıp yatağa doğru ilerlediğimde içine girerek kafamı yastığa koyup gözlerimi kapatmıştım.

 

Yarının olmasını ve gerçekleri öğrenmeyi sabırsızlıkla bekleyecektim.

 

✨✨✨

 

Kızların bana seslenmesi ile zar zor gözlerimi aralarken uykulu gözlerle kafamda dikilen Beril ve Ceyda'ya bakmıştım.Saçlarımı düzeltip yataktan doğrulduğumda "ne oluyor ya sabah sabah?" Diyerek gözlerimi ovuşturmuştum.

 

"Kızım ne demek ne oluyor ya? Hadi kalk kalk hastaneye gitmemiz lazım."

 

Beril beni birden tutup kaldırdığında "oha!" Dedi Ceyda."Yavaş! Kızın kolunu koparacaksın."

 

Beril bana bakıp dudaklarını büzdüğünde "sorun yok" dedim gülümseyerek.

 

"Almila, sen şimdi hızlıca hazırlanıyorsun tamam mı? Mert ve Barın toplantıya gittiler.

Emir de zaten sabah erkenden çıktı.Onlar gelmeden önce gitmemiz lazım." Ceyda'nın cümlesi ile haraket haline geçtiğimde "geliyorum birazdan" dedim.

 

Dolabıma doğru hareket edip kapağını açtığımda içerisinden çıkardığım siyah yüksek bel taytım ve siyah crop atletimi aldığımda üstüme çıkararak giymeye başladım.Aynanın karşısına geçip sade bir makyaj yaptığımda beyaz spor ayakkabılarımı da ayağıma geçirerek telefonu elime alıp kızların yanına geçmişmiş.

 

Beril ve Ceyda ile hızlıca evden çıktığımızda arabaya binip sürmeye başlamıştım.Kısa süre içerisinde hastanenin önünde durup arabayı uygun bir yere park ettiğimde arabadan inerek kızlar ile hastaneye gelmiştik.

 

O kadar heyecanlıydım ki sanki... kalbim hızlı atıyor gibiydi.

 

Hastaneye girip kan tahlili verdiğimde yaklaşık 2-3 saat sonra çıkacağını söylemiştiler.Bizde kızlar ile eve göndermelerini rica ederek tekrardan eve geri dönmüştük.

 

Şimdi ise odamda ben, Beril ve Ceyda oturarak sohbet ediyorduk.

 

Yaslandığım yerden doğrulup kızlara baktığımda "size bir şey söylemek istiyorum" dedim.

 

İkisi de bana dikkatlice bakarken "söyle" dedi Beril.

 

"Yarın Barın'ın doğum günü."

 

"Ne?" Dedi Beril heyecan içinde doğrularak.

"Yarın Barın'ın doğum günü mü?"

 

Kafamı yukarı aşağı sallarken "evet..." dedim.

"Yarın doğum günü ve ben Barın'a güzel bir sürpriz hazırlamak istiyorum."

 

"Sürpriz mi?" Dedi Ceyda bana bakarak."Peki ama nasıl bir sürpriz hazırlamak istiyorsun ki?"

 

"İşte sorunda burada.Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.Aklımda hiçbir şey yok.Bunun içinde sizden yardım almak istiyorum."

 

"Tamam..." dedi Beril."Ben varım valla.Hem ben bayılırım sürpriz hazırlamaya!"

 

"O zaman aklına kesin bir şeyler gelir değil mi?" Bir umut ile kurduğum cümleyle Beril'e bakarken, Beril düşünür gibi yaparak bana baktı."Aslında... aklıma bir şeyler geliyor."

 

"Ne?" Dedim hafifçe doğrularak.

 

"Şimdi düşündüğüm zaman Barın seni kaçırdı değil mi?" Neden böyle bir şey dediğini anlamasam da "evet?" Dedim."Ama ne alaka şu an?"

 

"Şimdi Barın ve sen gerçek anlamda ilk ne zaman karşılaştınız?"

 

"Onun evinde.Yani... aslında ilk kuaförün önünde görmüştüm onu; ama gerçek anlamda ilk onun evinde karşı karşıya geldik."

 

"Evet.İlk onun evinde karşı karşıya geldiniz.Bu yüzden ise biz eskiye döneceğiz.Yani.... sürprizi onun evinde yapacağız."

 

"Peki bu nasıl olacak?" Dedi Ceyda.

 

"Şöyle ki... biz bir şekilde Barın'ın evine gideceğiz ve orayı güzelce süsleyeceğiz.Sonra da Barın'ı oraya çağırarak doğum gününü kutlayacağız."

 

"Aslında bu baya güzel bir fikir!" Dedim gülümseyerek.

 

"Ama ben bir şey soracağım Almila.Sen Barın'ın doğum günlerini kutlamadığını söylemiştin bize.Peki, şimdi nasıl kutlayacağız ki?" Ceyda'nın sorusu ile bakışlarım ona dönerken "Barın annesini öldü zannettiği için doğum günlerini kutlamıyordu." Dedim."Ama şimdi annesi yaşıyor ve Barın'ın kutlamaması için bir nedeni yok.Hem bu sene her şey farklı.Bu sene ben yanındayım.Eminim ki kutlama isteğimi geri çevirmeyecektir."

 

"Umarım..." dedi Ceyda bana bakıp gülümserken.

 

"Ee kalkın o zaman" dedi.Beril ayağa kalkıp bize baktığında "doğum günü yarın bilmem farkında mısınız? Çok geç olmadan ve Barın'lar gelmeden bizim bu işide halletmemiz lazım."

 

"Eee ama sonuçlar gelirse?"

 

"Ben burada kalırım" dedi Ceyda."Siz sürpriz işini hallederken bende sonuçları alıp saklarım."

 

"Tamam o zaman" dedim.Ayağa kalktım ve üstümü düzelttim."Eğer Barın'lar gelecek olursa lütfen çaktırma ve bir yalan uydur."

 

Ceyda tamam anlamında kafasını sallarken "hadi gidin artık" dedi.

 

Ceyda'ya gülümseyip Beril ile birlikte evden çıktığımızda arabaya binerek Barın'ın eski evine gelmiştik.Arabadan inip eve doğru ilerlediğimde kapının önüne gelip durmuştuk.

 

"Eee... nasıl açacağız kapıyı."

 

"Barın zamanında bana buranın anahtarını vermişti" dedim Beril'e bakarak."Hem bu evin hemde diğer evin."

 

"Vay be!" Dedi Beril."Enişteme bak sen."

 

Anahtarları cebimden çıkartıp kapıyı açtığımda içeri girerek salona doğru ilerlemiştik.Bu eve tekrar adım atıyor olmak beni değişik hissettirmişti.

 

Barın beni ilk kaçırdığı zaman bu evden kaçmak için çabalamıştım.Sonra ise kalmak için bahaneler uydurmuştum.

 

Kaçırıldığım bu evde böyle bir şey yapacağım aklımın ucundan bile geçmemişti.

 

Beril bana bakıp gülümserken "kaderde kaçırıldığın eve gelmekte varmış be Almila!" Dedi.

 

Beril'in cümlesi ile koluna hafifçe vurduğumda "delisin!" Dedim.

 

"Biliyorum" dedi gülerek.Biraz daha ilerleyip odaların olduğu yere geldiğinde "kaçırıldığın zaman ilk nerede karşılaştınız?" Beril'in odalara bakarak kurduğu cümleyle tam sağ tarafta olan odaya gözüm değmişti.Yavaş yavaş o odaya doğru ilerleyip durduğumda elimi kapının koluna uzatarak açmıştım.

Açmam ile gözlerim dolarken burada yaşadığım her şey gözlerimin önüne gelmişti.

 

"Burada..." dedim Beril'e bakarken."Barın ile ilk bu odada karşı karşıya geldim."

 

O an Barın ile karşılaşmamızı hatırlarken dudaklarımdaki tebessüme engel olamadım.Beril yanıma gelip odaya girdiğinde "sen burada mı kaldın yoksa?" Dedi.Kafamı yukarı aşağı evet anlamında salladığımda "çok tatlı" dedi.

 

Bende Beril'in yanına ilerlediğimde "nasıl bir şey hazırlayacağız?" Dedim.

 

"İlk başta bu odayı süslememiz lazım.Buraya gelmeden önce sipariş vermiştim zaten biliyorsun."

 

"Bilmez olur muyum hiç?" Dedim Beril'e bakarken."Artık ne sipariş ettiysen on saat sürmüştü doğru ya!"

 

"Güzel bir oda için her şey mübahtır canım!"

 

Beril'e bakıp kafamı iki yana salladığımda "tamam o zaman siparişin gelene kadar bizde mutfağa geçelim mi?"

 

"Ay çok iyi olur.Hayır diyemeyeceğim."

 

Beril ile birlikte odadan çıkıp mutfağa geldiğimizde "umarım içecek bir şeyler bulabiliriz" dedim mutfak çekmecesine doğru ilerlerken."Barın uzun zamandır gelmiyor buraya." Mutfak çekmesine ilerleyip açtığımda hiçbir şey olmadığını görmem ile diğer çekmecelere bakmıştım.En son açtığım çekmecede kahve bulmam ile sevinerek elime aldım."Şanslı günümüzdeyiz" dedim Beril'e bakarak.

 

Kahveyi alıp masanın üzerine koyduğumda sıcak su ısıtmaya başlamıştım.Beril'de gözden kahve bardaklarını çıkarıp getirdiğinde kahveyi hazırlayarak servis yapmıştım.

 

"Ellerine sağlık" dedi Beril elimde duran kahve bardağını alırken.

 

"Afiyet olsun" dedim ve bende Beril'in karşısına geçerek oturdum.

 

Elimde duran kahve bardağına parmağım ile daireler çizerken bir yandan da mutfağa bakıyordum.Beril'in bana bakıp gülümsediğini anladığımda bakışlarım onu bulmuştu.

 

"Ne oldu?" Dedi bana bakarken."Neden öyle bakıyorsun?"

 

"Hiç..." dedim omuzlarımı indirip kaldırırken.

"Garip hissettim sadece."

 

"Neden?"

 

"İlk kaçırıldığım zaman bu mutfakta plan kurmuştum biliyor musun?" Beril'e baktığımda dikkatlice beni dinlediğini görmüştüm.

"Buradan kaçmak ve Alp'e, aileme kavuşmak için deli gibi planımın tutmasını istiyordum." Elimdeki bardağı tamamen bıraktığımda Beril'e bakıp gülümsemiştim."O zaman bu evden kaçtığımda keşke hiç böyle bir plan yapmasaydım demiştim içimden; ama sonra da iyi ki yapmışım dedim.Çünkü... eğer yapmasaydım belki de bu durumda olmayacaktım.Burada olmayacaktım."

 

"Barın'ın seni kaçırmış olması iyi mi oldu yani?"

 

"Kalbim bunu söylüyor Beril.İyi ki beni kaçırmış diyor."

 

"Almila ben sana başka bir şey sormak istiyorum."

 

"Sor."

 

"Barın seni neden kaçırdı? Gerçekten bunu o kadar çok merak ediyorum ki."

 

Omuzlarımı indirip kaldırırken "bilmiyorum..." dedim.Sesim kısık çıkarken kafamı öne eğmiştim.

 

"Nasıl yani? Anlatmadı mı?"

 

Kafamı iki yana olumsuz anlamda sallamıştım.

 

"Peki sen?" Dedi."Sormadın mı?"

 

"İlk zamanlar dışında hayır." Bakışlarım hala masada gezinirken bardağı iki elimle kavramıştım.

 

Beril oturduğu yerden kalkıp bana doğru ilerlediğinde yanımda duran sandalyeye oturarak beni kendine doğru çevirip kafamı yukarı doğru kaldırmıştı.

 

"Neden bana bakmıyorsun Almila?" Sorusu oldukça netti.

 

"Bakıyorum ya." Dedim.

 

Bu yalana kendim bile inanmamıştım.

 

"Almila..." dedi.Bakışlarını yüzümde gezdirdi.

"Barın'a neden sormadın?"

 

"İlk zamanlarda sormuştum; ama cevap vermemişti."

 

"Ondan bahsetmiyorum ben!" Dedi."Neden Barın'a ondan sonra hiçbir şey sormadın?"

 

Hiçbir şey söylemezken gözlerini gözlerimden bir saniye olsun ayırmamıştı.

 

"Cevap versene Almila."

 

"Korktum."

 

"Ne?"

 

"Korktum Beril."

 

"Neden korktun Almila?"

 

"Korktum işte!" Dedim.Sesim birden yüksek çıkarken Beril bana bakıp şaşırmıştı.Sesimin yüksek çıkmasını o da beklemiyordu.

 

Benim gibi.

 

Ayağa kalkıp Beril'e baktığımda "korktum!" Dedim tekrardan."Barın'ı kaybederim zannettim! Çünkü..."

 

"Çünkü?" Dedi.

 

"Barın'ın anlatacakları benimle ilgili Beril.Bunu hissedebiliyorum! Şuramda...." Dedim.Elimi kalbime götürdüm ve bastırdım.

"Hissediyorum."

 

Beril oturduğu yerden kalkıp yanıma geldiğinde bana sıkıca sarılmıştı.

 

"Bilmiyorum Beril.Neden aramızda bir sır olduğunu bile bile Barın'la birlikteyim bilmiyorum! Neden sonradan acı çekeceğimi bile bile Barın'layım bilmiyorum! Allah kahretsin ki bilmiyorum!"

 

Beril benden ayrılıp ellerini yüzüme yerleştirdiğinde "ona aşıksın Almila." Dedi.

"Sen Barın'a aşıksın.Onu deliler gibi seviyorsun.Ben bunu senin bakışlarından anlıyorum.Ona o kadar çok bağlısın ki kaybetme korkusu yaşıyorsun.Hatta sanki kaybedersen..."

 

"Ölürüm." Dedim."Ben Barın'sız yaşayamam Beril." Kafamı iki yana sallarken yanaklarımda oluşan ıslaklıkları Beril silmişti."Böyle yaşamak zorunda olmak, bunu düşünmek bile nefesimi daraltıyor."

 

"Peki... eğer bir gün öğrenmek zorunda kalırsın?"

 

Beril'in cümlesi ile sanki o an zaman durmuştu.

Hiçbir şey düşünememiştim.Cevap verememiştim.

 

Ne yapardım bilmiyordum.

 

Barın'ı kaybedebilir miydim?

Bilmiyordum.

 

Onu terk edebilir miydim?

Bilmiyordum.

 

Beril'e bakıp tam cevap verecekken zilin sesini duymam ile Beril "ben bakarım." Dedi.

 

Yanımdan ilerleyip kapıyı açmak için mutfaktan çıktığında derin bir nefes almıştım.

 

Yüzümde oluşan ıslaklıkları silip kendime çeki düzen verdiğimde mutfaktan çıkmıştım.Beril yanıma gelip elinde duran süslemeleri bana gösterdiğinde "başlayalım" dedi.

 

Kafamı sallayıp Beril ile birlikte odaya ilerlediğimde içeri girerek süslemeleri yatağın üzerine koymuştuk.

 

"Şimdi..." dedi Beril.Bana baktı ve daha sonra gözleri ile etrafı inceledi.Son olarak gözleri bir noktada takılı kalırken onun baktığı yere baktım.

 

"Burayı..." dedi.Pencereye doğru ilerledi ve tam önünde durdu."Balonlar ile süsleyelim bence."

 

"Beril bir şey sormak istiyorum.Bunu salonda yapsak daha iyi olmaz mı?"

 

"Hayır!" Dedi birden bağırarak."Yani... olmaz.Bu oda olması şart."

 

"Neden?" Dedim anlamayarak.

 

"Şey... çünkü, sonuçta siz bu odada karşılaştınız öyle değil mi?" Kafamı olumlu anlamsa sallarken "işte bu yüzden burada yapacağız."

 

"Mantıklı" dedim kafamı sallayarak.

 

Beril yatağa doğru biraz ilerleyip üzerinde duran balonları aldığında pencereye doğru ilerleyerek önünde durdu.

 

Beril'e doğru ilerleyip yanına gittiğimde elinde duran bantı bana uzatarak "al..." dedi.Bir Beril'e bir de elinde tuttuğu kalp şekilli banta bakarken "alsana..." dedi elinde duran bantı ısrarla bana doğru sallarken.Beril'in elinde duran bantı alıp incelediğimde "bununla mı yapacağız?" Dedim.

 

"Evet." Dedi ciddi ciddi bana bakarken."Neden ki?"

 

"Yani... kalpli ya o yüzden söyledim.Bir de..."

 

"Bir de?"

 

"Çocukça gibi.Yani... sonuçta bu Barın'ın doğum günü öyle değil mi? Neden süslü bir bant kullanıyoruz? Hemde pembeli yani!"

 

"Almila'cım bilmem farkında mısın ama burayı süslemeye çalışıyoruz.Sade bir bant gitmezdi.

Bir de ben bunu istedim.Ne olacak ki sanki? Eniştem bana hiçbir şey söylemez."

 

Beril'e bakıp gülümsediğimde "tamam tamam" dedim."Sen nasıl istersen öyle olsun bakalım."

 

Beril'le birlikte balonları bantlayıp geriye kalan balonları ortalığa serbest bir şekilde attığımızda kenarda duran masayı biraz ileri almıştık ve üzerine kuru güller serperek küçük kırmızı mumlar ile süslemiştik.

 

Beril odada son dokunuşları yaptığında "sonunda..." dedi derin bir nefes alarak."Bitti."

 

Beril'e gülümseyip odada göz gezdirdiğimde "çok güzel oldu" dedim."Teşekkür ederim."

 

"Teşekkür etmene gerek yok.Bunu biliyorsun." Bana doğru ilerleyip yanıma geldiğinde "artık gidelim mi?" Dedi.

 

Kafamı evet anlamında salladığımda Beril ile birlikte evden çıkarak arabaya doğru ilerlemiştik.Arabaya binip eve geldiğimizde kapıyı açarak içeri girmiştik.

 

İçeri doğru ilerleyip salona geçtiğimizde mutfaktan gelen sesler ile o tarafa doğru ilerlemiştik.İçeri girip yemek yapan Ceyda'yı ve Emir'i gördüğümde "Kolay gelsin" dedim büyük bir mutlulukla.

 

Ceyda bir bana bakıp bir de yanında salata yapan Emir'e baktığında "teşekkür ederiz" dedi.

 

Emir kaçamak bakışlar ile Ceyda'ya baktığında bakışları beni bulmuştu."Nereden geliyorsunuz bakalım?" Dedi.

 

"Biz mi şey..." bakışlarım Ceyda'ya kaydığında o da Emir'e bakmıştı.

 

"Sana işleri olduğunu ve bu yüzden dışarı çıktıklarını söylemiştim Emir.Neden bir daha sorma gereksiniminde bulundun ki?"

 

"Ben sadece konuşmak için bir konu bulmak istemiştim Ceyda bu yüz..."

 

"Belki de bana inanmadın Emir.Belki de yalan söylediğimi düşündün ve bu yüzden sorma gereksiniminde bulundun?"

 

Ceyda'nın cümlesi ile ikisi arasında bakışlarım gidip gelmişti.Ceyda'nın neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştım.

 

Bakışlarım Emir'i bulurken bir şey söyleyip söylememek arasında kararsız kalmıştı.

 

"Sana inanmadığımdan sormadım Ceyda.Neden durup dururken gerginlik yaratıyorsun ki?"

 

"Ne yani gerginlik yaratan ben miyim?"

 

"Evet!" Dedi Emir.Sesi oldukça yüksek çıkmıştı."Durup dururken gerginlik yaratıyorsun ve kendini haklı çıkarmaya çalışıyorsun! Seni sevdiğim için bir şey söylemeyeceğimi ya da alttan alacağımı zannediyorsan eğer..." kafasını iki yana sallamıştı."Yapmam!" Dedi."Bu saatten sonra seni hiçbir şekilde alttan almam Ceyda!"

 

Elinde duran bıçağı sertçe bırakıp yanımızdan geçtiğinde "Emir!" Diye seslensem de bana bakmamıştı.Tam arkasından ilerleyip gidecekken Beril'in kolumu tutmasıyla "ona biraz zaman ver Almila" dedi."Şu an onunla konuşmak bir işe yaramaz."

 

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldığımda Ceyda'ya dönerek sinirle ona bakmıştım.

"Neden böyle bir şey yaptın Ceyda? Neden durup dururken Emir'in kalbini kırdın?"

 

Ceyda bana bakıp hiçbir şey söylemezken o da yanımdan geçerek odasına doğru ilerleyeme başlamıştı.Yanımdan geçmesi ile bende peşinden giderek "Ceyda!" Dedim ona seslenerek.Ceyda beni duymamazlıktan gelip odasına doğru ilerlediğinde kapıyı açarak içeri girmişti.Bende içeri girip kapıyı kapattığımda "Ceyda!" Dedim.

 

Ceyda arkası dönük bir biçimde dururken bana bakmamıştı bile.

 

Neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştım.

Sormak istiyordum.Böyle yapmasının amacını öğrenmek istiyordum.

 

Ceyda'nın yanına ilerleyip kolunu tuttuğumda bana dönmesini sağlamıştım.Bana dönmesi ile ağlaması şiddetlenirken "Ceyda..." dedim tekrardan."Neden şimdi ağlıyorsun ki?"

 

"Ben Emir'in kalbini kırmak istememiştim Almila! Ben..." dedi.Ağlaması iyice şiddetlendi kollarını kaldırarak bana sarıldı."Onu üzmek istemedim."

 

"Peki neden böyle bir şey yaptın?" Dedim.

Ceyda'dan ayrıldım ve bana bakmasını sağladım."İçeride olanların amacı neydi?"

 

"Almila ben yapamam."

 

"Neyi?" Dedim anlamayarak.

 

"Ben Emir'in aşkına bir cevap veremem.

 

Ceyda'nın cümlesi ile iyice aklım karışırken "neden?" Dedim sadece.

 

"O daha iyilerini hak ediyor.B-ben onun aşkını kabul edersem üzülür Almila.Paramparça olur."

 

"Ceyda bunu yaşamadan bilemezsin ki? Hem üzüleceğini de nereden çıkardın sen? Emir seni çok seviyor.Sen ona bir adım atsan hayal edemeyeceğin mutlulukları ona vermiş olacaksın."

 

"Yapamam Almila!" Dedi.İleri doğru gitti ve tekrardan bana döndü."Senin bilmediğin şeyler var! Sizin..." dedi.Durdu."Bilmediğiniz şeyler var."

 

Ceyda'nın cümlesi ile şaşırırken ne diyeceğimi bile bilememiştim."Nasıl şeyler?" Dedim sadece."Bizim bilmediğimiz şey de ne?"

 

"Bunu sana şu an söyleyemem Almila."

 

"Nasıl yani?"

 

"Yeri ve zamanı değil Almila.Hem ben bunu söylemek için hazır değilim.Lütfen anla beni!"

 

"Ceyda..." dedim.Ona doğru ilerledim ve tam önünde durdum."Bana bilmediğim şeyler olduğunu söylüyorsun farkında mısın sen?"

 

"Farkındayım." Dedi."Ama anla beni lütfen.Bu sana direk olarak söyleyebileceğim bir şey değil.Hem bunun için kendimi hazır hissetmiyorum ben."

 

"Peki..." dedim."Bunu bana ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?"

 

"Bilmiyorum."

 

Cümlesi ile ciddi olup olmadığına bakarken dudaklarımdan yayılan gülümseyeme engel olamamıştım.

 

"Bilmiyorsun." Dedim.Cümlesini tekrarladım ve tekrardan Ceyda'ya baktım."Bunu bana söylemen için sana zaman veriyorum Ceyda.Emir'le birlikte olamamana neden olacak bu sırrı gerçekten merak ediyorum ve gelip her şeyi anlatman için sana zaman veriyorum."

 

Ceyda yanaklarında oluşan ıslakları elinin tersiyle silerken "tamam" dedi kafasını sallayarak."Kendimi bunu hazırlayıp gelip sana her şeyi anlatacağım; ama unutma Almila.Anlatacağım şey hepimizin hayatını etkileyecek.Belki de mahvetecek."

 

Ceyda yanımdan geçip dolabını açtığında içerisinde olan çantayı olarak bana döndü.

"Biraz hava almaya ihtiyacım var Almila.Geç gelebilirim.Beni beklemenize gerek yok."

 

Ceyda odadan çıkıp kapıyı kapattığında olduğum yerde sabit bir şekilde kalmıştım.Ne bir şey söylemiştim ne de haraket etmiştim.

 

Aklımdan sadece tek bir cümle geçiyordu.

 

"Anlatacağım şey hepimizin hayatını etkileyecek.Belki de mahvedecek."

 

✨✨✨

 

Ceyda'nın odasından çıkıp kendi odama geldiğimde yatağın içine girerek sadece düşünmüştüm.

 

Ceyda'nın sırrının ne olabileceğini düşünmüştüm.

 

Emir'e aşıktı.Bunu gözlerinde görebiliyordum; ama kaçıyordu.Kendinden, Emir'den ve o büyük sırdan...

 

Bacaklarımı kendime doğru çekip ellerimi ön tarafta birleştirdiğimde kafamı öne eğmiştim.

 

Ceyda'nın söyleyeceği şeyler hayatımı mahvedebilirdi.

 

Hayatımızı altüst edebilirdi.

 

Korkuyor muydum?

Gerçeklerin canımı yakacak olmasından deli gibi korkuyordum.

 

Hatta bunu duymaya kendimi hazır bile hissetmiyordum.

 

Kafamda düşünceler dolanırken kapının açılması ile bakışlarım içeri giren kişiyi bulmuştu.

 

Barın elinde olan bir tepsi ile içeri girip bana doğru yaklaşırken "Barın..." dedim.Olduğum yerde doğruldum ve yanıma gelmesini bekledim.

 

Barın yanıma gelip tepsiyi yanımda duran komodinin üzerine koyduğunda bana doğru yaklaştı ve saçlarıma öpücük kondurdu.

 

Tam karşıma oturduğunda "özledim seni" dedi.

 

"Bende..." dedim.Olduğum yerden doğruldum ve Barın'a yaklaşarak kollarımı boynuna doladım.Barın'ın elleri belimi bulurken bana sıkıca sarılmıştı."Nerdesin sen kaç saattir?" Barın'dan ayrılıp yanına oturduğumda bakışlarım gözlerine değmişti.

 

"Ufak işlerim vardı" dedi gülerek.

 

"Ufak işler mi?" Dedim."Nasıl işlermiş bunlar?"

 

"İş..." dedi.Bakışlarını kaçırdı ve tekrardan bana baktı."Eee?" Dedi."Neler yaptın bugün?"

 

Konuyu değiştirmeye çalışmıştı; ama fazla üstünde durmak istemeyerek sorusuna yalan söylemek zorunda kalmıştım.

 

"Evdeydim" dedim birden."Her zamanki rutin şeyler."

 

Barın gözleri ile beni süzerken "hiçbir şey yapmadın yani?" Dedi.

 

"Hayır" dedim."Neden ki?"

 

"Hiç..." dedi.Telefonunu eline aldı ve ekranını açtı.Bakışları kısa bir an beni bulurken "zamanda ne hızlı geçiyor öyle değil mi?" Dedi.

 

Anlamayan bakışlarımı üzerinde gezdirirken telefonun ekranını düz bir şekilde koymuştu.

"Yarın diyorum ayın 27'si.Ayın çıkmasına da baya az kalmış öyle değil mi?"

 

Cümlesi ile Barın'ın ne yapmaya çalıştığını anlamıştım.Doğum gününü bana hatırlatmaya çalışıyordu ve bunu çaktırmadığını düşünerek yapıyordu.

 

"Evet evet..." dedim.Kafamı salladım ve Barın'ı onayladım."Gerçekten de zaman çok hızlı geçiyor."

 

O da kafasını benim gibi sallarken "Sen bir şey yapmayacağından emin misin?" Diye sormuştu.O kadar ciddiydi ki gülmemek için kendimi zor tutmuştum.

 

"Barın?" Dedim.Olduğum yerde biraz daha doğruldum ve tekrardan Barın'a baktım."Yarın bir şey mi var? Yani... sürekli olarak soruyorsun da.Bir şey mi var yarın?"

 

"Hayır" dedi birden."Ne olabilir ki? Yok tabii ki de." Elinde duran telefonu kenara koydu ve ayağa kalktı.Komodinin üzerinde duran yemeği alıp bana uzattığında "bugün bir şey yememişsin.Beril öyle söyledi." Dedi.

 

"Pek yiyesim yok.O yüzden aslında."

 

"Bu beni ilgilendirmez küçük hanım.Ben sana bunu ye diyorsam ye." Elinde duran tepsiyi bacaklarıma yerleştirildiğinde "gerçekten hiçbir şey yemek istemiyorum Barın" dedim.

"Hiç aç değilim."

 

"Neden?" Dedi."Hasta mısın?" Bana doğru panikle yaklaştı ve elini alnıma yerleştirdi.

"Yok" dedi."Ateşin de yok."

 

"Barın..." dedim.Alnımda duran elini çektim ve gülümseyerek ona baktım."İştahımın olmaması hasta olduğum anlamına gelmez.Umarım bunu biliyorsundur?"

 

"Gün boyu hiçbir şey yememişsin Almila ve buna rağmen aç değilim diyorsun.Panik yapmayacağım da ne yapacağım?"

 

"Ben sana panik oluyorsun demedim ki." Bacaklarımda duran tepsiyi kenara bırakıp ayağa kalktığımda Barın'a yaklaştım ve kollarımı boynuna yerleştirdim."Biraz sakin mi olsan acaba?" Dedim.

 

Barın'ın elleri belimi sararken "şu an ne kadar sakin olduğumu tahmin bile edemezsin." Bana yaklaşıp dudaklarını boynuma getirdiğinde öptü ve geri çekildi.

 

"Seni çok özledim" dedim.Kollarımı tamamen boynuna sardım ve sıkıca sarıldım.

 

"Bende seni çok özledim sevgilim."

 

Barın'a sıkıca sarılıp kokusunu içime çektiğimde "sana sarılarak uyumak istiyorum" dedim."Kafamı sıcacık göğsüne koyup uykuya dalmak istiyorum."

 

Barın cümlem ile geri geri gitmeye başladığında bende ona ayak uydurarak geri geri adım atmıştım.Yatağın yanında son adımım ile durduğumda Barın beni yatağa yatırarak üstüme çıkmıştı.Dudakları dudaklarıma çok yakınken "seni beş dakika bile görememek bana ölüm gibi geliyor" dedi.

Yanağıma yaklaşıp kokumu içine çektiğinde "sensiz bu dünyada ne yaparım hiç bilmiyorum Almila" dedi."Sensiz nasıl yaşarım bilmiyorum."

 

"Bunu bilmene gerek kalmayacak" dedim.

Kollarını boynuna doladım ve fısıldadım."Bu duyguyu yaşamana asla izin vermeyeceğim Barın.Bensiz olmana, sensiz olmama asla izin vermeyeceğim."

 

Barın gülümseyip dudaklarıma kapandığında dudakları dudaklarımı esir almıştı.

 

Barın'ı yaşıyor olmak o kadar güzel bir histi ki... bunu hissi tarif etmek bile olanaksızdı.

 

Eli belimi bulduğunda yavaş yavaş hareket ettiriyordu.Dokunuşları o kadar hafifti ki sanki... zarar vermek istemiyordu.

 

Dudakları dudaklarımı son kez esir alırken geri çekildi ve yan tarafa geçerek beni kendine doğru çekti.Kafamı göğsüne yerleştirdiğimde gözlerimi kapatarak huzur bulduğum yerde kendimi uykuya teslim etmiştim.

 

✨✨✨

 

Gözlerimi araladığımda yanımda Barın'ın uyuyor olduğunu görmem ile Barın'a iyice sarılmıştım.

 

Burada kalmak istiyordum.

Zamanın durmasını istiyordum.

 

Bugün Barın'ın doğum günüydü ve ona güzel bir sürpriz hazırlamıştım.

 

Hediye olarak ise ne vereceğimi tam olarak bilmiyordum.

 

Barın'ın yüzünü incelerken birden aklıma gelen hastane sonuçları ile yavaşça ayağa kalktım.

 

Dün o kadar çok şey yaşanmıştı ki hastane sonuçlarını Ceyda'dan istemek aklıma bile gelmemişti.

 

Odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya doğru indiğimde Ceyda'nın odasına ilerleyerek kapıyı çaldım.

 

İçeriden gelen Ceyda'nın sesini duymam ile kapıya açıp odaya girmiştim.

 

Dün Ceyda'nın söyledikleri ne kadar aklımı karıştırsa da ona zaman vermiştim.

 

Kendisini hazır hissettikten sonra bana her şeyi anlatacaktı.

 

Söyleyecek olduğu şeyler bana, bize acı verecekti; ama yine de bunu öğrenecektim.

 

Ceyda'nın bizden ne sakladığını öğrenecektim.

 

Ceyda bana doğru döndüğünde "bir şey mi istiyorsun?" Dedi.

 

O kadar yorgun görünüyordu ki.Göz altında olan şişlikler ağladığını kanıtlıyordu.

 

"Ben..." dedim."Sonuçlar için..."

 

Ceyda ne demek istediğimi anlamış olacak ki yattığı yataktan kalktı ve çantasına doğru ilerledi.Çantasından çıkardığı kağıdı alıp bana doğru geldiğinde uzattı ve "al" dedi.

 

Kağıdı uzatırken bile bana bakmamıştı.

Gözlerini başka bir yere değdirip kağıdı almamı beklemişti.

 

Elimi kağıda doğru uzatıp aldığımda "bakarsın diye düşünmüştüm" dedim.

 

Kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördüm."İlk senin bakman daha doğru olur Almila.Hem ben..." duraksayıp tekrar bana bakmıştı."Bunu hak ettiğimi düşünmüyorum.Bu yüzden ise bakmadım."

 

"Ceyda..." dedim.Elimi koluna değdirip bana bakmasını sağlamıştım."Bana anlatacağın şey her neyse bunun için sana zaman verdim.Belli ki anlatmak için kendini hazırlıyorsun.

Gözlerinde olan bu yorgunluk her şeyi anlatıyor zaten.Yaptığın şey her neyse kendini suçluyorsun bunu biliyorum ama böyle yapma.Bana gerçekleri anlatana dek beni yalnız bırakma."

 

Ceyda yanaklarına sıra sıra dizilen yaşları eliyle silerken kafasını salladı ve "tamam" dedi.

 

Ceyda'ya gülümseyip kağıdı gösterdiğimde "Beril'in yanına gidelim" dedim."Sizinle birlikte açmak istiyorum."

 

Ceyda ile birlikte odadan çıkıp merdivenlerden yukarı çıktığımızda Beril'in odasına gelerek kapıyı çalmıştım.Beril'in "gir" diyen sesini duymamla kapıyı açıp içeri girmiştim.Ceyda da benim peşime girip kapıyı kapattığında yatakta oturup telefonu ile ilgilenen Beril'in tam karşısında durmuştum.Beril bir bana bir de yanımda duran Ceyda'ya bakarken elimde duran kağıdı ona doğru salladım."Tek başıma bakamam" dedim."Bu yüzden ise hep birlikte bakacağız."

 

Beril elinde duran telefonu yatağa bırakıp ayağa kalktığında "doğru ya!" Dedi."Senin hamilelik sonuçların vardı değil mi?"

 

Kafamı evet anlamında sallarken Beril'in "ee hadi açsana!" Demesi üzerine elimde duran zarfın yapışkan kısmını yırtmıştım.

 

Ceyda ve Beril o kadar dikkatlice bakıyordu ki onlarda benim kadar sonuçta yazan şeyi merak ediyordu.

 

Bu testi emin olmak için yaptırmıştık.Ne kadar hamilelik testinde çift çizgi çıksa da şu an kağıdı açacak olmanın verdiği heyecan bile sanki nefesimi kesiyordu.

 

Zarfı yırtıp içinde duran kağıdı çıkardığımda kağıdı açarak içinde yazan yazıları okumaya başladım.Kağıtta okuduğum her cümle mutluluktan ağlamama neden olurken gözümden düşen yaşları umursamadan bakışlarımı bana heyecan ile bakan kızlara çevirmiştim.

 

"Hamileyim." Dedim.

 

Ağlamam daha da şiddetlenirken elim birden karnıma gitmişti ve tekrardan "hamileyim" demiştim.

 

Beril'de benim gibi ağlarken Ceyda bana bakıp gülümsemişti.

 

"Ne yani..." dedi Beril bana bakarak."Ben şimdi gerçekten teyze mi olacağım? Kesin mi yani?"

 

Kafamı evet anlamında sallarken Beril bana yaklaşıp kocaman sarılmıştı."Tebrik ederim kuzum" dedi.

 

Beril'den ayrılığımda "teşekkür ederim" dedim.

 

Ceyda bana yaklaşıp sarıldığında "çok iyi bir anne olacaksın" dedi."Buna eminim." Benden ayrılıp yanağına düşen yaşları sildiğinde "şey... benim biraz işim varda o yüzden ben gideyim.

Akşam zaten doğum gününde görüşürüz."

 

Ceyda'ya bakıp gözlerimi açıp kapattığımda "akşam görüşürüz" dedim.

 

Ceyda yanımızdan ayrılıp odadan çıktığında Beril'in bakışları beni bulmuştu."İyi misin sen?" Dedi."Neden moodun düştü birden?"

 

"Ceyda..." dedim."Sonuçta bebeğini yeni kaybetti Beril.Ne kadar hamile olmama sevinse de bir yanı buruk.Ayrıca..."

 

"Ayrıca?"

 

"Ceyda'nın bana söyleyemediği bir şey var."

 

"Nasıl bir şeyler?" Dedi Beril merakla bana bakarak.

 

"Bilmiyorum" dedim."Söylemek için kendini hazırlıyor."

 

"Ne olabilir ki acaba?" Dedi."Hemde kendini söyleyeceği şeye hazırlayacak kadar."

 

"Bilmiyorum" dedim."Ama bende çok merak ediyorum."

 

"Bende çok merak ettim; ama... şu an bu konuyu kapatıp başka bir konuya mı odaklansak?"

 

"Başka bir konu?"

 

"Bebek!" Dedi karnımı göstererek."Barın'a nasıl söyleyeceksin."

 

Beril'in cümlesi ile heyecanlanırken "aslında aklımda bir şeyler var" dedim.

 

"Ne?" Dedi Beril heyecanla beni izlerken.

 

"Akşam görürsün" dedim gülerek.

 

Beril cümlem ile üzüldüğünü belli ederken yüzümde oluşan kocaman bir gülümseme ile elim tekrardan karnıma gitti.

 

Bir gün anne olacağım aklıma bile gelmezdi.

 

'Ya olursa...'

 

Bu cümleyi daha önceden bile kurmamıştım.

 

Şimdi ise karnımda bir can taşıyordum.

Barın'ın ve benim bebeğimi taşıyordum.

 

Barın baba ben ise anne olacaktım.

 

Ben nasıl bir anne olurum bilmiyordum; ama Barın kesinlikle çok iyi bir baba olacaktı.

 

Barın'a babalık çok yakışacaktı.

 

✨✨✨

 

Saat akşam 20.00'ı gösterirken tam karşımda duran aynadan kendime son kez bakmıştım.

 

Üzerimde kısa ön kısmı göğüs dekolteli olan ince askılı beyaz bir tulum vardı.

 

Ayakkabı olarak ise ince bantlı bej renkli topuklu ayakkabı tercih etmiştim.

Makyaj olarak ise hafif tonlar sürmüştüm.

 

Saçlarımı hafif bir su dalgası ile şekillendirip arkaya verdiğimde arkama dönerek küçük çantamı alıp telefonu içine atmıştım.

 

O kadar heyecanlıydım ki sanki kalbim yerinden fırlayacak gibiydi.

 

Arkamı dönüp elimi karnıma götürdüğümde "babanla tanışmaya hazır mısın?" Dedim.

 

Yüzümde oluşan kocaman gülümseme ile elimi karnımda gezdirdiğim de kapının çalması ile "gir" dedim.

 

Kapının açılması ile Beril'i görmem bir olurken Beril büyük bir şaşkınlıkla bana bakmıştı.

 

"Çok güzel olmuşsun" dedi yanıma gelerek.

 

"Teşekkür ederim" dedim gülümseyerek.

 

"Eee?" Dedi Beril elime bakarak."Hediye nerede bakalım?"

 

"Hediye..." kafamı biraz yana çevirip yatağın üzerinde duran kutuyu işaret ettiğimde "işte burada" dedim.Kutuya doğru ilerleyip elime aldığımda Beril'e doğru dönerek kutuyu gösterdim.

 

"İçinde olan hediyeyi çok merak ediyorum."

 

"Barın açtığı zaman görürsün içinde ne olduğunu."

 

"Peki..." dedi."O zaman görürüm."

 

Beril cümlesini bitirdikten sonra dikkatlice bana bakmaya başladığında "ne oldu?" Dedim.

 

"Sanki... rujun taşmış mı?"

 

"Taşmış mı?" Dedim panikle.Elimde duran kutuyu Beril'e uzatıp tam karşımda duran aynaya doğru ilerleyip rujumu kontrol ettiğimde Beril'e dönüp "ee taşmamış" dedim.

 

"Öyle mi?" Dedi."Demek ben yanlış gördüm."

 

"Büyük ihtimalle."

 

"Ee artık çıkalım mı? Yoksa geç kalacağız."

 

"Hadi çıkalım" dedim.

 

Beril'in elinde duran hediyemi tam alacakken "bende dursun bu" demesi ile kafamı salladım ve merdivenlerden inerek çıkışa doğru ilerledim.

 

"Ceyda nerede?" Dedim sağa sola bakarken "göremedim onu."

 

"O gitti" dedi."Son dokunuşları yapmak için."

 

"Peki... hadi o zaman gidelim biz."

 

Beril'le evden çıkıp tam arabaya doğru gidecekken Beril'in cümlesi ile ona dönmüştüm.

 

"Ayy!" Dedi Beril."Unuttum."

 

"Neyi?"

 

"Telefonumu" dedi."Senin odanda unuttum.Sen bekle burada ben hemen alıp geleyim."

 

"Tamam" dedim Beril'e bakarken."Ben o zaman arabada bekliyorum."

 

"Evet evet sen bekle.Ben hemen gelirim zaten." Elinde duran hediyemi bana verirken eve doğru ilerleyip içeri girmişti.

 

Beril'in eve girmesi ile bende arabaya doğru ilerleyerek arka kapıyı açıp hediyemi koltuğa yerleştirmiştim.

 

Hediyemi koltuğa yerleştirip tam doğrulacakken ağzıma kapanan eller ile korkuyla çırpınmaya başlamıştım.

 

Arkamda olan her kimse çok güçlüydü.Bu yüzden ise ona karşı çıkamıyordum.Ağzımı eli ile sıkıca kapatırken birden gözlerimin de başka biri tarafından kapatılması ile bağırmaya çalışmıştım.

 

Ağzımı kapatan kişi beni başka bir arabaya doğru götürüp arka tarafa bindirdiğinde ağzımdan elini çekmesi ile bağırmaya başlamıştım.

 

"Kimsin sen?" Dedim bağırarak."Benden ne istiyorsun?" Her kimse cevap vermiyordu ve elimi arka kısmıma getirerek bağlamaya çalışıyordu.

 

Engellemek için ne kadar çaba göstermeye çalışsam da başarılı olamamıştım.Elimi bağlayıp yanımdan çekildiğinde kapıyı kapatarak ön tarafı açmıştı.

 

"Kimsin sen?" Dedim.Tekrardan cevap vermezken arabanın çalışma sesini duymam ile olduğum yerde tekrardan bağırmaya başlamıştım.

 

Beril neredeydi?

Neden hala gelmemişti?

 

Beni kaçıran kişi arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında ne kadar sorular sorsam da cevap alamamıştım.

 

Araba yaklaşık yarım saat içerisinde durduğunda kapı açma sesi gelmişti.Kolumda hissettiğim eller beni arabadan yavaşça çıkardığında yürümeye başlamıştım.

 

Biraz yürüyüp durduğumda anahtar sesini duymam ile bir yerin kapısını açtığını anlamıştım.

 

Kapıyı açıp beni içeri soktuğunda tekrardan yürütmeye başlamıştı.Biraz daha ilerleyip durduğumuzda beni tekrardan bir yere sokması ile durmuştu.

 

Tam arkamda olduğunu anlamıştım; ama hiçbir şey söylememiştim.Eli yavaş yavaş bileklerime inip ipi çözmeye başladığında neden böyle bir şey yaptığını çözememiştim.

 

Elimi çözmesi ile beni ileri doğru yavaşça ittiğinde yanımdan ayrılmıştı.

 

Gözüme bağladığı bez parçasını hızlıca çıkardığımda karanlık bir odada olduğumu anlamıştım.

 

Yavaş adımlar ile yürümeye başlayıp kapıyı bulmaya çalıştığımda kısa uğraşlar sonucunda bulmuştum.

 

Hızlıca kapıya vurmaya başladığımda "kimse yok mu?" Dedim."Beni neden buraya getirdiniz?" Kapıya ne kadar vursam da bir sonuç elde edemiyordum.

 

Son olarak kapıya sertçe vurup geri çekildiğimde "ışık?" Dedim."İllaki ışık olmalı!" Elimle duvarları yoklayıp ışık bulmaya çalıştığımda ışığı bulup yakmam ile kapının açılması bir olmuştu.

 

Bakışlarım kapıyı bulurken içeri giren Barın ile "Barın!" Dedim.Barın'a doğru koşup ona sıkıca sarıldığımda "beni bulduğun için teşekkür ederim" dedim.Barın'dan ayrılıp ona baktığımda "biri beni kaçırıp buraya..." bakışlarımı birden odada gezdirken gördüğüm manzara ile cümlem yarım kalmıştı.

 

"Ama..." dedim.Barın'a baktım."Burası..."

 

"Benim evim."

 

"Nasıl yani?" Dedim anlamayarak."Beni kaçıran sen miydin?"

 

Barın kafasını evet anlamında sallarken "peki ama neden!" Dedim.Sesim ne kadar yüksek çıksa da ağlamamak için kendimi zorluyordum.

 

"Çünkü..." dedi.Bana yaklaştı ve tam karşımda durdu."Seninle ilk bu şekilde karşılaşmıştık."

 

Anlamayan bakışlarımı Barın'ın yüzünde gezdirirken "gel..." dedi.Elimden tuttu ve beni tam pencerenin önüne götürdü.

 

"Hatırlıyor musun?" Dedi.

 

"Neyi?" Dedim.

 

"Seni kaçırdığımda benden telefon istemiştin."

 

"Evet" demiştim anlamayarak.

 

"Ve bana istediğim her şeyi yapacağını söylemiştin."

 

"Evet" dedim tekrardan Barın'a bakarak.

 

"Şimdi senden bir şey istiyorum Almila." Elini cebine doğru götürüp bir kutu çıkardığında kutuyu açarak önümde eğilmişti.

 

Kutunun içinde duran yüzüğü görmem ile şaşkınca Barın'a bakarken "seni kaçıran bu adamla evlenir misin?" Dedi."Benimle bir ömür geçirir misin?"

 

Barın'ın cümlesiyle yanaklarıma akan yaşları umursamadan kafamı sallamıştım.Kafamı evet anlamında sallamam ile kapının önünden alkış sesleri yükselirken içeri giren Mert,Emir,Beril,Ceyda, Derin ve Ece'yi görmem ile onlara bakmıştım.

 

Barın ayağa kalkıp bana doğra yaklaştığında yüzüğü kutudan çıkartarak bana baktı.

 

Elimi Barın'a uzatıp yüzüğü takmasına izin verdiğimde Barın elime dudaklarını değdirerek küçük bir öpücük kondurmuştu.

 

Barın'a doğru yaklaşıp sarıldığımda "seni her zaman mutlu edeceğim" dedi."Söz veriyorum."

 

Barın'dan ayrılıp yanağıma düşen yaşları sildiğimde bakışlarım Beril'i bulmuştu.

 

"Bana hiç öyle bakma kuzum" dedi ellerini havaya kaldırarak."Yapmak zorundaydım."

 

"Siz..." dedim."Nasıl... hangi ara?"

 

"O gün doğum günü mevzusu açıldığında Mert beni aradı ve Barın'ın evlenme teklifi etmek istediğini söyledi.Bunun üzerine bende senin doğum günü yapmak istediğini söyledim ve bu sayede aklımıza böyle bir fikir geldi."

 

"Özür dilerim yengecim" dedi Mert bana bakarak."Umarım seni buraya getirirken canını yakmamışımdır."

 

"Beni buraya getiren sen miydin?" Mert evet anlamında kafasını sallarken "bende diyordum ki neden konuşmuyor."

 

"Özgünüm" dedi tekrardan."Ayrıca tebrik ederim."

 

"Ya teşekkür ederim!" Mert bana yaklaşıp sarıldığında Emir ve Beril'de gelip sarılmıştı.

 

Ceyda bana bakıp gülümserken gözlerini kapatıp açmıştı.

 

"Almila Abla." Ece'nin sesini duymam ile ona dönerken "tebrik ederim" dedi."Çok mutlu oldum."

 

"Teşekkür ederim" dedim Ece'ye bakıp gülümserken.

 

"Tebrik ederim Almila'cım." Yanıma gelen Derin'i görmem ile ona sarılırken "teşekkür ederim" dedim.

 

"Eee?" Dedi Emir."Şu doğum gününü artık kutlasak mı acaba?"

 

"Ay evet!" Dedi Beril."Kutlayalım artık."

 

"Sayenizde ortada bir doğum günü kalmadı canım!" İmalı bir şekilde Beril'e bakarken Beril'de bana bakmıştı.

 

"Ama..." dedi Beril."Verilecek bir hediye hâla var canım." Arkasını dönüp kenarda duran hediyemi bana doğru getirdiğinde "hadi..." dedi Beril."Ver artık hediyeyi."

 

Kutuyu Beril'den alıp Barın'a doğru döndüğümde "sana sürpriz yapmak istemiştim; ama asıl sürprizi ben yaşadım."

 

Barın bana bakıp güldüğünde "ama olsun" dedim."Bende sürprizler asla bitmez."

 

Elimde duran kutuyu Barın'a doğru uzattığımda "bu kutuda hayatımızı değiştirecek bir hediye var." Heyecanlı bir şekilde Barın'a baktığımda "alsana" dedim.

 

Barın meraklı bakışlar ile kutuyu aldığında tam açacakken duyduğum bir ses ile hepimiz bakışlarımızı kapıya çevirmiştik.

 

"Davetsiz misafir kabul ediyor musunuz?" Bize doğru bakan Ferda Hanım'ı görmem ile şaşırmıştım.Bakışlarım Ferda Hanım ve Barın üzerinde gidip gelirken Ferda Hanım yavaşça yanımıza yaklaşmıştı.

 

İlerleyip tam karşımızda durduğunda "Merhaba Barın" dedi.

 

Barın'ın şaşırdığı yüz ifadesinden açıkça belli oluyordu.

 

"Senin burada ne işin var?" Dedi Barın."Neden geldin?"

 

"Ben... farkındayım davetsiz geldim; ama ne yapabilirdim ki? Senin bu gününde yanında olmak istedim.Kendimi durdurmaya çalıştım; ama olmadı.Başaramadım."

 

"Ferda Hanım..." dedim.Bana bakmasını sağladım."Eğer..."

 

"Bu günü bozmak için gelmedim Almila.Bundan emin olabilirsin.Ben sadece... dediğim gibi Barın'ın yanında olmak istedim o kadar."

 

"Peki; ama neden?" Barın'ın cümlesi ile bakışlarım onu bulurken "neden yanımda olmak istedin?" Dedi."Benden nefret ederken neden buraya geldin?"

 

"Barın..." dedi.Elini kaldırdı ve Barın'a doğru uzattı; ama tutmadı.Geri çekildi ve gözleri dolu dolu Barın'a baktı.

 

"Ben çok düşündüm" dedi."Yaşadıklarımı, seni, bizi..." yanağına düşen ıslaklıkları sildi ve yeşil gözleri ile tekrardan Barın'a baktı.

 

"O gün Almila yanıma geldikten sonra çok düşündüm.Yaptıklarımı düşündüm.Yapmak istediklerimi düşündüm.Yapamadıklarımı..." dedi.Sanki cümleler boğazında düğümlendi.

 

"Sana haksızlık ettim ben.Hiçbir suçun yokken senden intikam almaya çalıştım; ama bunları isteyerek yapmadım ben Barın.Yaşadıklarım o kadar ağır şeylerdi ki gözlerim gerçekleri kör etmişti.Sonra Almila geldi." Bana baktı."Bana gerçekleri gösterdi." Dedi.

 

Barın'a biraz daha yaklaştığında "sen bunca zaman beni öldü olarak bildiğin için doğum gününü kutlamadın.Her çocuk doğum günü için gün sayarken sen... mezarıma gelmek için gün saydın ve Allah kahretsin ki gerçekleri görmediğim, göremediğim için bundan zevk aldım; ama artık yapamıyorum." Kafasını iki yana sallarken gözlerini bir an olsun Barın'dan çekmedi."Senden nefret edemiyorum Barın." Dedi."Ve ben artık seni bırakmak istemiyorum.

Bu yeni yaşında yanında olmak istiyorum ve sana ilk hediyeni vermek istiyorum."

 

Bakışlarım Barın'ı bulurken hiçbir şey söylemeden Ferda Hanım'ı izlediğini görmüştüm.Ne diyeceğini ve ne düşündüğünü kestiremiyordum.

 

Barın hiçbir şey söylemeden bakmaya devam ederken elimi kaldırıp Barın'ın koluna yerleştirmem ile bakışları beni bulmuştu.

 

"Bir şey söylemeyecek misin?" Dedim.

 

Barın cümlem ile annesine dönerken "ne dememi bekliyorsunuz ki?" Dedi.Bakışlarını annesinden çekmezken "sen Almila'yı kaçırdın" dedi."Onu yangınların arasında bıraktın!"

 

"Barın!" Dedim."Yapma! Bu konuyu lütfen açma!"

 

"Ölebilirdin!" Dedi.Bana baktı."Sen o gün ölebilirdin Almila!"

 

"Ama ölmedim!" Dedim.Barın'a doğru tamamen döndüğümde "benim mutlu olmamı istiyor musun?" Dedim.

 

"İstiyorum tabii ki Almila! Bu nasıl bir soru?"

 

"Eğer benim mutlu olmamı istiyorsan Barın bu yaşanılanları unut.Çünkü... sen bu yaşananları unutup annenin istediğin ona verdiğinde ben dünyanın en mutlu insanı olacağım."

 

Barın bir bana birde karşısında ona bakan annesine baktığında "bana bir şans verir misin?" Dedi."Lütfen."

 

Barın bana baktığında kafamı sallamakla yetinmiştim.Barın eğer annesine kavuşursa dünyanın en mutlu insanı olacaktım.

 

Barın annesine dönüp kafasını salladığında Ferda Hanım ağlamaya başlayarak Barın'a sarılmıştı.Barın'ı sımsıkı sarmalayarak sarıldığında Barın'da ona sarılmıştı.İkisini bu şekilde görmek ağlamama neden olurken bu anın hiç bozulmamasını istemiştim.

 

Ferda Hanım Barın'dan ayrıldığında yanımızdan ayrılarak elinde duran bir kutu ile yanımıza gelmişti.

 

"Bu benim sana ilk hediyem." Kutuyu Barın'a doğru uzatıp almasını beklediğinde Barın annesinin elinde duran kutuyu alarak açmaya başladı.

 

Kutuyu açmasına yardımcı olurken Barın kutunun içinden çıkardığı küçük beyaz patikleri alarak elinde tutmuştu.

 

"Bunlar..." dedi.Ferda Hanım'a baktı.

 

"Bunlar benim çok önceden aldığım bebek patikleri.O zamanlar evli bile değildim ve bir bebek hayali kuruyordum.Bende bu patikleri alarak saklamıştım.İleride bir çocuğum olursa eğer ona giydiririm demiştim; ama nasip olmadı."

 

"Peki Erhan'a neden giydirmedin?" Barın'ın cümlesi ile Ferda Hanım Barın'a baktığında "bunun hayalini ilk çocuğum için kuruyordum Barın.Bu yüzden ise Erhan'a bile giydirmedim."

 

"Yani bu benim mi?"

 

"Evet" dedi Ferda Hanım."Eğer kabul edersen bu senin."

 

Barın elinde duran patiklere bakarken "bunlar benim giyemediğim patikler Almila" dedi.

 

Canı yandı.

Canım yandı.

 

Barın'a yaklaşıp sarıldığımda "ee artık Almila'nın paketini mi açsan?" Dedi Beril.

"Hayır yani senin yerine ben patladım meraktan."

 

Beril'in cümlesi ile gülerken Barın kenarda duran kutumu alarak elinde sabitledi.

 

"Açıyorum o zaman" dedi.

 

Dişimi dudaklarıma geçirerek heyecanımı belli ederken Barın yavaş yavaş kutumu açarak içinde olan eşyalara baktı.

 

Bir bana birde kutuya bakarken içinde duran çerçeveyi alarak ön kısmına baktı.

 

"Bu..." dedi.Bakışları beni bulurken çerçevenin içinde duran ultrason kağıdına dikkatlice baktı.Çerçeveyi bırakıp kağıdı elini aldığında içinde yazan yazıları okumaya başladı.

 

Kağıdı okuması bittiğinde son olarak hamilelik testimi eline aldı ve bir bana birde kutuya bakarak "doğru mu?" Dedi."Ben..."

 

"Baba oluyorsun."

 

"Ne?" Arkadan gelen Mert, Emir, Derin ve Ece'nin sesine aldırmazken odak noktamda sadece Barın vardı.

 

"Bir dakika bir dakika!" Dedi Barın.Elinde duran kutuyu bıraktı ve tekrardan bana doğru döndü."Sen şimdi hamile misin?"

 

"Evet!" Dedim."Hamileyim!"

 

Barın birden bağırıp beni havaya kaldırdığında olduğu yerde döndürerek durmuştu.Bana bakıp yüzümü avuçları arasına aldığında "ben şimdi baba mı oluyorum yani?" Dedi.

 

Kafamı evet anlamında sallarken Barın birden dudaklarıma kapanarak peş peşe dudaklarıma öpücükler kondurmuştu.

 

Arkadan gelen alkış sesleri ile Barın bana sarıldığında "teşekkür ederim" dedi."Beni dünyanın en mutlu insanı yaptığın için teşekkür ederim."

 

Barın'dan ayrıldığımda bakışlarım bizi izleyen Ferda Hanım'ı bulmuştu.

 

"Tebrik ederim" dedi gülümseyerek."Adınıza çok mutlu oldum.Bugün hem Barın'a kavuştum hemde babaanne olduğumu öğrendim.Bunun için çok teşekkür ederim sana."

 

Ferda Hanım'a bakıp gülümsediğimde Mert yanıma gelerek "yenge..." dedi.

Ağlamıştı.Mert'in ağlamasını görmem ile ona sarılırken "ama neden ağlıyorsun sen?" Dedim.

 

"Mutluluktan" dedi.

 

Mert'ten ayrılıp Emir'e baktığımda o da yanıma gelerek bana sarılmıştı."Tebrik ederim" dedi."O kadar mutlu oldum ki."

 

Emir'den ayrıldığımda ona bakarak "teşekkür ederim" dedim.

 

"Sana anne olmak çok yakışacak."

 

"Sana da dayı olmak!" Dedim gülerek.O kadar duygusallaşmıştım ki ağlamamak çin kendimi zorlamıştım.Emir bana bakıp tekrardan gülümseyerek sarılmıştı.Onun da benim gibi gözleri dolmuştu.

 

Ne kadar duygusallaşmış olsam da hep bu anda kalmak istedim.

 

Zaman tam burada dursun istedim.

 

✨✨✨

 

Evde çalan yüksek müzik eşliğinde salonda meyve suyumu yudumlarken yanımda hissettiğim Barın'ın vardığı ile ona bakmıştım.

 

Koltukta tam yanıma oturup bana doğru döndüğünde elinde tuttuğu patiği ve çerçeveyi görmüştüm.

 

Dudaklarıma yayılan gülümseme ile kafamı koltuğa yasladığımda "bugün annenle birleşmiş olman beni o kadar mutlu etti ki Barın.Dünyanın en mutlu insanı olabilirim şu an." Barın'ın bakışları beni bulurken "bana yaşattığın mutluluğun tarifi olamaz Almila" dedi."Bugün baba olacağımı öğrendim.Senden bir canım olacağını öğrendim."

 

Elinde duran çerçeveyi bana doğru çevirdiğinde "burada bizim bebeğimiz var" dedi."O kadar güzel bir his ki bu." Çerçeveyi yanına koyup bana yaklaştığında tam göbeğime öpücük kondurarak geri çekildi.

 

"Merhaba bebeğim." Dedi sessizce fısıldarken.Elini göbeğimde gezdirmeye başladığında bende elimi kaldırdım ve Barın'ın saçlarına yerleştirerek oynamaya başladım.

 

"Çok iyi bir baba olacaksın" dedim."Bebeğimiz çok şanslı olacak."

 

"Sende çok iyi bir anne olacaksın." Doğruldu ve bana yaklaştı.Elini yanağımda gezdirdi.

"Dünyanın en güzel annesisin biliyorsun değil mi?" Bana tamamen yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma değdirdiğinde öperek geri çekilmişti.

 

"Dünyanın en iyi annesi olmak için çabalayacağım." Barın'a yaklaşıp sarıldığımda o da bana sarılmıştı.

 

Barın'a sarılırken her şeyi unutuyordum.

Yanında olduğumda dünyalar benim oluyordu.

Kokusunu içime çektiğimde huzur buluyordum.

 

✨✨✨

 

Barın'a sıkıca sarılıp ayrıldığımda Barın'ın telefonu çaldığı için yanımdan ayrılmıştı.

Kenarda bıraktığım meyve suyunu elime alıp tekrardan yudumlamaya başladığımda bu sefer yanıma Derin gelmişti.

 

Derin'in yanıma gelmesi ile doğrularken "nasılsın?" Dedi.

 

"İyiyim" dedim gülümseyerek."Sen nasılsın?"

 

"Bende iyiyim.Görüşmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki yanına gelmek istedim."

 

"İyi yaptın" dedim.Derin'e doğru tamamen döndüm ve ona baktım."Kusura bakma o kadar çok şey oldu ki seni aramak aklıma bile gelmedi."

 

"Önemli değil" dedi gülümseyerek."Ben zaten iş için başka bir şehire gitmiştim.Yani... buralarda değildim.Ufak tefek işlerimi halletmek için tekrardan gelmiştim buraya; ama Beril beni arayıp çağırdığında buraya da uğraşmak istedim."

 

"İyi ki geldin."

 

"Ben aslında gidecektim.Bu yüzden ise seni görüp tekrardan hayırlı olsun demek istedim."

 

"Tekrardan teşekkür ederim" dedim."İyi ki geldin buraya."

 

"İyi ki..." dedi.Ayağa kalktı ve koltuğa koyduğu çantasını aldı.Bende ayağa kalktığımda Derin'e sarılmıştım."Kendine iyi bak" dedim ondan ayrılarak.

 

"Sende kendine iyi bak Almila" dedi.

"Tekrardan görüşmek üzere."

 

"Görüşmek üzere" dedim.

 

Derin bana bakıp el sallarken bende el sallamışım.Derin gittiğinde telefonumu elime alarak bildirimlere bakmaya başlamıştım.

 

Ceyda'nın mesaj attığını gördüğümde mesajın üstüne tıklayarak okumaya başlamıştım.

 

Kimden: Ceyda

Seni arka bahçede bekliyorum Almila.Lütfen kimseye çaktırmadan gel.

 

Mesajı okuduğumda telefonu elimde sabitleyerek çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştım.

 

Çıkışa ilerleyip kapıyı açtığımda dışarı çıkarak arka bahçeye doğru ilerlemiştim.

 

Bahçe koltuklarında oturan Ceyda'yı görmem ile yanına ilerlerken Ceyda beni görmesi ile birden ayağa kalkmıştı.

 

"Ceyda..." dedim.Tamamen yanına ilerledim ve durdum."Ne oldu neden beni çağırdın buraya?"

 

"Almila..." dedi bana doğru döndü ve baktı.

"Ben çok düşündüm.Kendimi her şeyi anlatmaya hazırladım ve başardım.Ben... sana her şeyi anlatmak istiyorum.Bilmediğin, senden saklanan ne varsa sana söylemek istiyorum."

 

"Şimdi mi?" Dedim anlamayarak.

 

"Almila eğer şimdi anlatamazsam hiçbir zaman anlatamam anlıyor musun beni?"

 

O kadar korkuyordu ki bakışlarından tedirginliğini anlayabiliyordum.

 

"Tamam..." diyebildim sadece."Dinliyorum seni."

 

"Almila anlatacaklarım seni hayal kırıklığına uğratacak.Çünkü... anlatacağım şeyler tamamen seninle ilgili.Hayatın ile ilgili."

 

Ceyda'nın söylediği şeylere ne kadar anlam veremesem de bu benim korkmama neden olmuştu.

 

Nedense o an her şeyin değişeceğini hissetmiştim.

 

"Barın..." dedi.Cümlesi ile bakışlarım tamamen onu buldu."Sana yalan söyledi Almila.Seni kandırdı ve kandırmaya da devam ediyor."

 

"Ne?" Dedim."Ne saçmalıyorsun sen Ceyda.Bu bana anlatacağın sırrın Barın ile ne ilgisi var? Sen Emir ile..."

 

"Anlatacaklarım hep Barın'la ilgiliydi Almila.O gün Emir'le olamayacağımı söylemiştim.Çünkü senden sakladığım şeyler vardı.Ortada bir ihanet vardı ve Emir senin yakın arkadaşınken onunla olamazdım. Olamam da..."

 

"Ceyda!" Dedim.Durdum ve derin bir nefes aldım."Barın ile ilgili bana anlatacağın şey ne?"

 

"Sana Barın'ın seni neden kaçırdığını anlatacağım Almila."

 

Ceyda'nın cümlesiyle sanki zaman durmuştu.

Hiçbir şey söylememiştim.Sadece Ceyda'ya bakmıştım.

 

En korktuğum şey bir gün gerçekleri öğrenmekti.

 

Barın'ın benden sakladığı gerçekleri öğrenmekten korkuyordum.

 

Yaşayacaklarımdan korkuyordum.

 

"Sana her şeyi başından anlatacağım Almila" dedi."Her şeyi tek tek anlatacağım."

 

Nefes alışlarım sanki o an durmuştu.

 

Ceyda bana bakıp derin nefesler alırken nereden başlayacağını bilmiyor gibiydi.

 

Başka zaman olsa konuşması için sabırsızlanabilirdim; ama şimdi... susmasını istemiştim; ama bunu Ceyda'ya söyleyememiştim.

 

"O gün..." dedi."Senin nişanın yapılırken Alp'e hamile olduğumu söylemiştim.Sonra ise nefes almak için tekrardan dışarı çıkmıştım.Dışarı çıkıp ıssız bir yere gittiğimde yanıma bir adam gelmişti." Bana baktı."Barın'dı." Dedi."O gün yanıma gelerek benden yardım istedi.Seni kaçırmak için benden yardım istedi."

 

Duyduklarımı algılamaya çalışırken "ne yani siz daha önceden..."

 

"Tanışıyorduk Almila.Ben Barın'ı senin nişan gününden beri tanıyorum."

 

Kafamı iki yana sallayıp Ceyda'ya bakarken "bu imkansız!" Dedim."Sizin daha önce tanışıyor olmanız imkansız!"

 

"Almila!" Dedi.Bana yaklaştı ve elini koluma yerleştirdi."Bunlar daha hiçbir şey.Sana anlatacağım daha çok şey var!"

 

"Duymak istemiyorum Ceyda!" Dedim.Sesim kısık çıkarken ona baktım."Lütfen duymak istemiyorum!"

 

Tam yanından geçip gidecekken "seni neden kaçırdığını gerçekten öğrenmek istemiyor musun yani? İyi!" Dedi."Git o zaman.Yalanlarla dolu olan o dünyaya git ve hayatını bir yalan üzerine kur!" Ceyda'nın cümlesi ile ona dönerken "yalanlar üstüne hayatımı kurmak gerçekleri öğrenmekten daha kolay geliyor bana Ceyda!" Dedim.Sesim titrerken ağlamamak için çabaladım.

 

"Seni kaçırmasının ardında sadece sen yoksun Almila! Annen var baban var! Ortada sana oynanan bir oyun ve ihanet var!" Ceyda'nın cümlelerini idrak etmeye çalışırken "ne saçmalıyorsun sen!" Dedim.Ceyda'nın yanına ilerleyip tam karşısında durduğumda "annem ve babamın bu işle ne ilgisi var?" Dedim."Söyle çabuk! Ne ilgisi var!"

 

"Barın seni neden kaçırdı zannediyorsun Almila?" Dedi."İntikam için."

 

Cümleleri canıma yakmaya başladığında kafamı iki yana sallayarak "yalan!" Dedim.

 

"Gerçekler." Dedi."Bunlar gerçekler Almila."

 

"Bu imkansız!" Dedim."Barın'ın intikam için beni kaçırması imkansız! Hem... neden böyle bir şey yapsın ki?"

 

"Babası için."

 

"Babası için mi?" Sesim titremişti.Gözümden yaşların akmasına izin vermezken hala inanmakta güçlük çekiyordum.

 

"Almila..." dedi.Söyleyeceği şey her neyse birden söylemeye çalışıyor gibiydi."Annen ve Barın'ın babasının bir ilişkisi vardı."

 

Ceyda'nın kurduğu cümle ile dengemi kaybederken Ceyda hızlıca yanıma gelip kolumdan tutmuştu."Almila?" Dedi panik içinde."Almila iyi misin?" Ceyda'nın cümlelerini algılayamazken tek bir cümlesine odaklanmıştım.

 

'Annen ve Barın'ın babasının bir ilişkisi vardı.'

 

Etrafı seçememeye başladığımda bakışlarımı zar zor Ceyda'ya çevirmiştim.

 

"İyi misin?" Dedi bana bakarak."Almila bir şey söyle iyi misin?"

 

"Devam et..." dedim sadece.

 

Ceyda bana bakmaya devam ederken neden böyle bir şey dediğimi anlamamıştı.

 

"Devam et!" Dedim tekrardan.

 

"Annen ve Barın'ın babasının öneceden bir ilişkisi varmış Almila ve baban..." durdu.

 

Yutkunmuştu.

 

"Baban..." dedi tekrardan."Annen ve Orhan'ı yatakta basmış."

 

Kafamı iki yana sallarken gözümden düşen yaşlara engel olamamıştım.Hıçkırarak ağlamamak için dişlerimi dudaklarıma götürdüğümde nefes almakta zorluk çekiyordum.

 

"Sonra aralarında bir tartışma çıkmış ve bu tartışmada baban Orhan'ı öldürmüş."

 

Ceyda'nın kurduğu cümleyle birden ayağa kalktığımda "yalan konuşma!" Dedim bağırarak."Sen ne dediğinin farkında mısın? Babama katil dediğinin farkında mısın?"

 

"Almila ben gerçekleri söylüyorum sana!"

 

"Yalan söylüyorsun!" Dedim bağırarak."Yalan söylüyorsun ve ben sana asla inanmıyorum!"

 

"Ama inanmak zorundasın!"

 

"Değilim!" Sesim o kadar yüksek çıkmıştı ki ses tellerimin acıdığını hissettim.

 

Evin içinden gelen müzik sesi benim sesimle birlikte karışmış gibiydi.

 

"Kanıtım var Almila! Sana verebileceğim bir kanıtım var!" Koltukta duran çantasına doğru ilerlediğinde içinden çıkardığı bir kağıt parçasını alarak bana uzattı.

 

"Al..." dedi kağıdı göstererek."Gerçekler burada yazıyor."

 

"Bu ne?"

 

"Baban'ın mektubu."

 

Şaşırarak Ceyda'ya baktığımda elinde tuttuğu kağıda uzanamamıştım bile.Geri geri gidip koltuğa oturduğumda gözlerimi kapatıp bu anın bitmesini istemiştim.Bu olanların bir kabus olmasını istemiştim.

 

Ceyda elinde duran kağıdı tam yanıma bıraktığında o da karşıma oturmuştu.

 

Ağlıyordu.

Anlatacağı çok şey vardı ve susuyordu.

 

"Barın..." dedi."Yanıma geldiğinde bana bunları anlattı Almila.O zamanlar senden nefret ederdim.Bu yüzden ise Barın'a yardım ettim.O gün... nişan gecesi seni kaçırdığında ben her şeyi görmüştüm.Seni kaçırdığını görmüştüm; ama bilmiyormuş gibi davrandım."

 

Elimi yanaklarıma götürüp sildiğimde hiçbir şey söyleyememiştim.

 

"Hatırlıyor musun?" Dedi."Kaçmaya çalıştığın günü?"

 

Kafamı evet anlamında sallamıştım.

Konuşamamıştım.

 

"O gün Barın senin kaçacağını biliyordu.Hatta uyku hapı kullandığını bile biliyordu." Ceyda'ya baktığımda o da göz yaşlarını silmişti.

 

"Barın o gün beni aradı.Senin kaçmaya çalıştığını söyledi ve Allah kahretsinki biz o gün bile bir plan kurduk.Barın seni gördüğüm an Alp'in dudaklarına kapanmamı istedi benden.Sırf sen bizi gör diye! Sırf sen Alp'ten uzaklaş, ondan nefret et diye!"

 

"İnanamıyorum buna." Dedim."Hala inanamıyorum bu anlattıklarına!"

 

"Bana inanmayacağını bildiğim için yine sana bir kanıt ile geldim Almila." Cebinden telefonu çıkartıp bir ses kaydı açtığında Barın'ın sesi olduğunu anlamıştım.

 

Ses kaydında aynen şunları diyordu.

 

'Almila bana bir oyun oynamaya kalktı Ceyda.İçeceğime bir uyku ilacı atmış ve benim bu uyku ilacını içtiğimi zannediyor.'

 

'Peki ben ne yapabilirim' diyordu Ceyda.'Benden ne istiyorsun.'

 

'Senden istediğim tek bir şey var Ceyda.Almila büyük ihtimalle eve gelecek.Zaten başka aklına bir yer gelmez.Senden istediğim şey Alp'i yani... sevgilini Almila'yı gördüğün an öpmen.Almila'nın görmesi için elinden gelen her şeyi yap.Alp'ten öyle bir nefret etsin ki...' cümlesini kurarken gülmüştü.'O an tek sığınacağı insan ben olayım.'

 

Ses kaydı bittiğinde o an midemin bulandığını hissettim.

 

Barın bana nasıl böyle bir şey yapabilmişti?

Peki ya annem? Babamı nasıl aldatabilmişti?

 

Baban annem yüzünden intihar etmişti.Onu aldattığı için intihar etmişti.

 

Peki gerçekten böyle bir şey yapmış mıydı?

 

Ceyda'nın Barın ile ilgili söylediği her şeyi bir kenara bırakırken "babam..." dedim.

"Gerçekten yapmış mı?"

 

"Annenin söylediği bu Almila.Bana anlattığı bu."

 

"Sen bunları ne zamandan beri biliyorsun?"

 

"Sanırım bir gerçeği daha ortaya çıkarmam gerekiyor."

 

"Başka ne gerçek var ki? Koskoca yalanın içerisinde başka gerçek olan ne?"

 

Ceyda'nın söyleyeceği her neyse daha ne kadar şaşırabilirdim ki?

 

"Hatırlıyor musun gerçeği öğrendiğinde annem senin değil benim yanımda olmuştu?"

 

"Evet" dediğimde söyleyeceği her neyse dinlemeye başladım.

 

"Anneni tehdit etmiştim Almila.Çünkü... mektup meselesini öğrenmiştim.Annenin amcamı yani babanı aldattığını öğrenmiştim.O zaman yalnız kalmaktan o kadar çok korkuyordum ki gidecek bir yerimin bile olmamasından o kadar çok korkuyordum ki... anneni tehdit ettim.Eğer beni evden kovarsan Almila'ya her şeyi anlatırım" dedim."O da kabul etti ve o gün senin değil benim yanımda durdu."

 

"Bu olanlara inanamıyorum!" Dedim.Ayağa kalkıp olduğum yerde hızlı hızlı yürüyüp elimi saçıma götürmüştüm ve çekiştirmiştim.

 

"Bu bir kabus olmalı!" Dedim sayıklayarak."Bu bir kabus olmalı!"

 

"Keşke öyle olsaydı Almila.Keşke her şey bir kabus olsaydı; ama değil!"Yanıma gelip elini koluma yerleştirdiğinde geri çekilerek elimi havaya kaldırmıştım.Kafamı iki yana sallarken "lütfen..." dedim."Lütfen bana dokunma Ceyda."

 

"Böyle davranmakta haklısın Almila.Bu yüzden ise nasıl istersen öyle olsun;ama sana söylemek istediğim son bir şey var."

 

"Ne?"

 

"Barın... eğer sana evlenme teklifi etmeseydi belki bunu söyleyip söylememek arasında gidip gelebilirdim."

 

"Neden peki?" Dedim.

 

"Çünkü Almila bu intikamın düğüne kadar olduğunu söylemişti.Bana seni elde ettikten sonra düğün günü bırakacağını söylemişti."

 

Ceyda'nın cümlesi ile gözlerimi kapattığımda yanaklarıma düşen yaşlara engel olmadım.

 

Bu sefer kendi istediğim ile ağladım.

Bu sefer yalanlar üzerine kurulu olan hayatım için ağladım.

 

En çok ise bebeğim için ağladım.

 

Ağlamaya devam ederken dizlerimin üzerine yere çökmüştüm.

 

Ceyda yanıma gelse bile bana dokunmamıştı.

Hiçbir şey söylememişti.

Teselli etmemişti.

 

Ceyda'nın söylediği her şey aklımda bir bir canlanırken "git..." demiştim sadece."Lütfen git Ceyda.Kimseye hiçbir şey söyleme ve lütfen git!"

 

Ceyda cümlem üzerine ayağa kalktığında "özür dilerim Almila" demişti."Sana yaşattığım her şey için özür dilerim."

 

O da benim gibi ağlıyordu.Ses tonundan bunu açıkça anlamıştım.

 

"Bir gün beni affetmen dileğiyle Almila."

 

Yanımdan geçip gittiğinde yere yatarak tekrardan ağlamaya başlamıştım.

 

Barın bana oyun oynamıştı.

Beni sevdiğine inanmıştım.

 

Ona inanmıştım; ama her şey yalanmış.

Bana gösterdiği o sevgi yalanmış.

 

Belki de... bebeğime gösterdiği sevgi bile yalandı.

 

Yattığım yerden doğrulup ayağa kalktığımda koltuğun üzerinde duran babamın mektubunu alarak sımsıkı tutmuştum.

 

Hayatımdaki tek gerçek babamdı.

 

Annem bile bana bunca sene yalan söylemişti.

Babamı aldatmıştı.Hemde Orhan denilen o şerefsiz ile.

 

Peki ben şimdi ne yapacaktım?

Kime sığınacaktım.

 

Gözlerim puslu puslu görmeye başladığında gözlerimden düşen yaşları umursamadan yürümeye başlamıştım.

 

Ne haldeydim bilmiyordum.

Dışarıdan nasıl görünüyordum bilmiyordum.

 

Bildiğim tek bir şey vardı.O da yıkıldığım.

Paramparça olduğum.

 

Elimde duran mektubu bir elimde sabitlerken diğer elimle karnımı tuttum.

 

"Hayatını mükemmel hale getirmek için elimden gelen her şeyi yapacağım bebeğim.Sana iyi bir anne olmak için her şeyi yapacağım ve sana kimsenin yokluğunu aratmayacağım." Elimle karnımı okşadığımda "sende annene yalan söylemezsin değil mi?" Dedim."Sende baban gibi..." yutkundum. O an bu kelimeyi söylemek bile istemedim."Beni bırakmazsın değil mi bebeğim?"

 

Karnıma bakıp gülümserken belki de hayatımın en acı gülümsemesini bebeğime yollamıştım.

 

Karnımda henüz oluşmamış bir bebek acımı hisseder miydi?

 

Umarım hissetmiyordur.Çünkü... bu acının tarifi bile yoktu.

 

Elimi karnımdan çekip göz yaşlarımı sildiğimde nereye gittiğimi bile bilmeden tekrardan yürümeye başladım.

 

Belki de sonsuzluğuma doğru gidiyordum.

Belki de hiçliğe gidiyordum.

 

Bölüm sonu...

 

Evettt! Ara bölüm ile karşınızdayım.

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🤍

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🤍

 

Düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim. ✨

Loading...
0%