Yeni Üyelik
51.
Bölüm

Bölüm 51: “Eski Arkadaşlıklar”

@aleynay0

“Çünkü görünme istediği, insanın dışında gelişen bir duygudur. Tıpkı dostluk gibi…”

-Son Düzlük, İbrahim Tenekeci-


Gözlerimi aralayıp gelen sesleri duymamaya çalışsam da başarılı olamamıştım.

 

Sabahın köründe gelen sesleri algılamaya çalışırken yattığım yataktan kalktım ve banyoya ilerleyerek yüzümü yıkadım.

 

Dişlerimi fırçalayıp geri kalan işlerimi hallettiğimde odadan çıkarak gelen sesi takip edip mutfağa ulaşmıştım.

 

Babamın mutfakta ıslık çalarak bir şeyler hazırladığını gördüğümde olduğum yerde durarak kahvaltı hazırlayan babamı sessizce izlemeye başladım.

 

Bir gün bana babamın kahvaltı hazırlayacağını söyleselerdi inanmazdım.

 

Böyle bir şeye nasıl inanabilirdim ki zaten?

 

Dudaklarımda oluşan gülümseme ile babamı izlemeye devam ederken babamın birden önüne dönmesi ile göz göze gelmiştik.

 

"Kızım?" Dedi bana bakarak."Neden orada öyle duruyorsun? Gelsene içeri." Babamın cümlesi ile hareketlenip içeri girdiğimde "günaydın" dedim.

 

"Günaydın güzel kızım."

 

Babamın cümlesi dudaklarımda gülümseme oluştururken "keşke beni uyandırsaydın..." dedim."Yardım ederdim."

 

"Uyandırmak istemedim.Çok güzel uyuyordun.Hem sana ellerim ile hazırlamak istedim kahvaltıyı."

 

Babamın cümlesi ile hafiften gülerken "neden gülüyorsun?" Dedi merak dolu bakışlarını bana çevirerek.

 

"Hiç..." dedim omuzlarımı indirip kaldırarak."Bu garip hissettirdi."

 

"Garip mi hissettirdi?" Dedi anlamayarak.

"Nasıl yani?"

 

"Şöyle ki... sen ne kadar bu durumu normalleştirmeye çalışsan da bana hâla normal gelmiyor.Çünkü, seni öldü olarak biliyordum baba." Kurduğum cümle canımı yakarken sesim titremişti."Seni öldü olarak biliyordum ve sen birden karşıma çıkarak tüm hayatımı değiştirdin ve hiçbir şey olmamış gibi burada kahvaltı hazırlıyorsun bana.Sence de garip hissetmem normal değil mi?"

 

Cümlem ile babamın yüzü düşerken "haklısın..." demişti sadece."Çok haklısın kızım."

 

"Ben özür dilerim..." dedim sessizce."Ben sadece nasıl davranmam gerektiğini, nasıl tepki vereceğimi bilmiyorum.Son zamanlarda o kadar zor şeyler yaşadım ki... o kadar her şey üst üste geldi ki..." gözümden yaşlar yanaklarıma akarken artık gözlerimin sızlamasına bile alışmıştım.Yaşadıklarımın yanında bu sızı bana hiç geliyordu.

 

"Yoruldum ben baba..." dedim gözlerinin içine bakarak."Artık ben çok yoruldum.Bu iki yıl içerisinde güçlü görünmekten bile yoruldum."

 

Yavaş adımlar ile bana yaklaşıp tam karşımda durduğunda kolunu kaldırdı ve durdu.Bakışlarım babamın kollarına giderken yüzüne baktım."Bana sarılman iyi gelebilir baba" dedim.

 

Babam cümlem üzerine gülümserken bana iyice yaklaştı ve kollarını bana dolayarak sarıldı.Babamın sarılması beni rahatlatırken özlediğim kollarında huzuru buldum.Gözlerimi kapatırken kokusunu içime çektim.

 

Kokusu o kadar güzeldi ki...

 

Babamdan yavaşça ayrılıp ona baktığımda "teşekkür ederim" dedim.

 

Eli saçlarımı bulurken "her zaman yanında olacağım ve bu sefer seni asla bırakmayacağım."

 

"Söz mü?"

 

"Söz.Seni bırakacağım gün öldüğüm gündür Almila."

 

Babamın cümlesi ile birden ona sarıldığımda "sakın bir daha ölümden bahsetme baba!" Dedim.Sesim sert çıkarken babamdan ayrıldım.

 

"Bir daha ölümden bahsetmeyeceğim kızım.

Bu da benim sana yeniden bir sözüm."

 

"Çok söz veriyorsun baba..." Dedim burukça gülümserken."Verdiğin sözleri tutabilecek misin?"

 

Kafasını evet anlamında sallarken "tutacağım" dedi.

 

Kafamı olumlu anlamda sallarken olduğum yere tekrardan oturdum.

 

Babam sandalyeyi tam karşıma çekip oturduğunda "kahvaltı yaparken bana küçüklüğünden bahsetmek ister misin?" Dedi.

 

Babama bakıp kafamı evet anlamında sallarken "isterim..." dedim.

 

"Mesela..." dedi.Durdu.

 

"Yokluğunda neler yaptım değil mi? Bunu mu soracaktın?" Babam bakışlarını kaçırırken "Herkes babası ile mutlu yaşarken ben her gün ağlıyordum" dedim birden."Çocuklar kötü rüya gördüğünde anne diye ağlarken ben baba diye ağlıyordum."Güldüm.Babama baktım."Çok garip değil mi? Baba diye ağlamam yani?"

 

Babam gözleri dolu dolu bakarken sadece susuyordu."Ben her gök gürültüsünden korkarken gözlerimi kapatıp bana sarılmanı diledim.Dua ettim! Gelmen için, bana sarılıp uyumamı sağlaman için dua ettim!" Kafamı iki yana sallarken "ama sen gelmedin!" Dedim."Bana sarılmadın!" Birden kalkmam ile babamda kalkmıştı."Ben çocukluğumu bir hiç uğruna yaşayamamışım ya! Bir hiç uğruna!" Bağırışlarım eşyası az olan evde yankılanırken "peki neden! Neden?" Dedim.

 

Birden ağlamaya başladığımda "ben çocukluğumu istiyorum! Ben..." hıçkırıklarım konuşmamı engellerken "babamla birlikte olmak istiyorum!" Dedim."Her çocuğun yaşamak istediği şeyleri yaşamak istiyorum!" Karşımda gözleri benim gibi ıslanan babama kayarken "ben yaşayamadığım anılarımı istiyorum baba!" Kelimeler dudaklarımdan dökülürken çaresizdim.

 

Beni birden kendine çekip saçlarımı öpen babama öfkem iyice artarken "bana çocukluğumu geri ver baba!" Dedim.

"Yaşayamadıklarımı geri ver!"

 

"Sana tekrardan söz veriyorum güzelim.

Sana yaşayamadığın her şeyi yaşatacağım.

Baban olarak en mutlu günlerini yaşatacağım sana."

 

Babamdan hızlıca ayrılıp göz yaşlarımı sildiğimde "ben İzmir'e dönmek istiyorum şu an.Ben Berfu'mu görmek istiyorum.Ona dedesinin geldiğini söylemek istiyorum!" Dedim hızlıca.

 

Dudaklarında gülümseme oluşan babama bende gülümsediğimde "torunumu görmek için sabırsızlanıyorum" dedi.

 

"Hadi o zaman..." Dedim."Gidelim hemen!"

 

"Kahvaltı yapmadan mı?" Gözüyle hazırladığı kahvaltı masasını işaret ettiğinde "o zaman hızlı olalım!" Dedim.

 

Babamla birlikte kahvaltı masasına oturup hazırladıklarından yediğimde yaptığı her şeyin lezzetli olmasına şaşırmıştım.

Bakışlarım arada bir babama değerken kahvaltımı yapıp karnımı doyurmuştum.

 

Kahvaltı yapmamız bittikten sonra babamla birlikte sofrayı toplayıp mutfağı temizlediğimizde İzmir'e gitmek için hazırlanıp yola çıkmıştık.

 

Uzun bir yolculuğun ardından İzmir'e vardığımızda kısa bir süre içerisinde teyzemin evine ulaşmıştık.Babam arabayı güzel bir yere park edip indiğinde bende inmiştim ve babamı beklemiştim.

 

Babam yanıma gelip durduğunda "doğru olduğuna emin misin?" Dedi.

 

"Baba... lütfen ama! Yol boyunca aynı şeyleri söyleyip söyleyip durdun bana!"

 

"Sende yol boyunca bana aynı şeyleri söyleyip durdun kızım! Ama ne yapayım? Kendimi hazır hissedemiyorum bir türlü!"

 

"Baba senin bir şey anlatmana gerek yok tamam mı? Ben hepsini halledeceğim.Her şeyi anlatacağım.Sen sadece yanımda dur o bana yeter."

 

"Ben senin her zaman yanında duracağım kızım."

 

"Eee o zaman baba?" Babamın koluna girip onu çekiştirdiğimde "hadi gidelim!" Dedim neşeli sesimle.

 

Babamı çekiştirerek kapının önüne geldiğimde kalbim ağzımda atıyor gibiydi.

 

En son ne zaman bu kadar mutlu olmuştum hatırlamıyordum.

 

Babamın yanımda olması, nefesini hissetmem en büyük mutluluğumdu.

 

Kapıyı çalıp açmalarını beklediğimde içeriden gelen seslere aldırış etmemiştim.

Babama bakıp gülümserken tekrardan zili çalıp bir kere daha açmalarını beklediğim de tam tekrardan çalacaktım ki kapının hızlıca açılması ile elim havada kalmıştı.

 

Beril'in gergince bana baktığını gördüğümde "ne bu halin?" Dedim anlamayarak.

 

Beril bana bakıp hafif gülümserken "hiç!" Dedi."Ne var ki halimde?"

 

"Gergin gibisin."

 

"Gergin mi? Yok ya sadece gerilim filmi izliyordum.Öyle birden kapı çalınca korktum."

 

Beril'in kurduğu cümle bana mantıklı gelmezken "peki..." dedim cümlemi kısa tutarak.

 

Beril'in kapının başında hâla dikilmesini görmem ile "çekilmeyi düşünüyor musun acaba?" Dedim."İçeri geçmek istiyorum!"

 

Beril cümlem ile birden kendine geldiğinde kenara çekilerek "gel..." dedi.

 

İçeri girip durduğumda babama doğru dönerek "gelsene..." Dedim.

 

Babam içeri doğru adım atıp tam yanımda durduğunda bakışlarım bize bakan Beril'e kaymıştı.

 

Bir bana bir de babama bakarken yanımdaki adamın kim olduğunu çözmeye çalışır gibiydi.

 

"Almila..." dedi bana bakarak."Bu amca da kim?"

 

Babamı tanımamış olmasına şaşırmamıştım.Çünkü, babamın yüz hatları resmindeki gibi değildi.Biraz da olsa değişmişti.

 

Beril'e bakıp gülümsediğimde "anlatacağım çok şey var Beril içeri geçelim mi?"

 

Beril bana bakarken "geçelim" dedi.

 

Oturma odasına doğru yürümeye başladığımızda "teyzem nerede?" Dedim.

 

"Alışverişe çıkmıştı birkaç bir şey almak için birazdan gelir."

 

"Peki Berfu'm?"

 

"O da uyuyor içeride."

 

Kafamı gönül rahatlığı ile sallarken oturma odasına geçip oturmuştuk.Ortamda büyük bir sessizlik vardı.Kimse konuşmuyordu.Ne Beril ağzını açıp bir şey söylüyordu ne de ben.Babamın gergin bakışlarına karşı gözlerimi kapatıp açtığımda sakin olmasını istemiştim.

 

Kısa bir süre bu şekilde durduğumuzda kapıdan gelen kilit sesi ile bakışlarım o tarafa doğru döndü.

 

Teyzem elinde olan poşetler ile içeri girerken "Beril kızım elimdekileri alır mısın?" Dedi.

Sırtı bize dönükken ayakkabılarını çıkarıp kenara koymuştu.Önüne dönerken tam Beril diyecekti ki birden bizi görmesi ile susmuştu.Bakışları bir bana birde babama değerken elindeki poşetler yere düşmüştü.

Şaşkın bakışları babamdan ayrılmazken "Mirza..." dedi sesi titrerken "sen..?" Olduğu yerde kalakalırken babama bakmaya devam etmişti.

 

Şaşırmıştı.

O da herkes gibi babamı öldü biliyordu.

 

"Mirza mı?" Dedi Beri şaşırarak.

 

Beril'in cümlesine bir cevap vermezken teyzemin şoktan çıkması için seslendiğimde teyzem yavaş adımlar ile yanımıza ulaşmıştı.

 

Yanımıza ulaşıp tam babamın karşısına geçtiğinde "sen ölmemişsin!" Dedi.

 

"Ölmedim Yelda."

 

"Ama nasıl?" Gözleri dolarken bana baktı.

"Almila bu... bu nasıl oldu?"

 

"Sana her şeyi anlatacağım teyze.Her şeyi başından anlatacağım; ama ilk başta lütfen otur." Teyzemin kolundan tutup koltuğa oturttuğumda bende yanına oturmuştum.

 

"Mirza Amca?" Dedi Beril ağlayarak.

Babama yaklaşıp sarıldığında "o kadar çok sevindim ki!" Dedi."Ne söyleyeceğimi bilemiyorum!"

 

Babamda Beril'e sarılırken "ağlama kızım..." dedi.Beril'den ayrılıp göz yaşlarını sildiğinde "hadi gel..." dedi."Oturalım.

Almila size her şeyi anlatacak."

 

Beril kafasını sallayıp koltuğa oturduğunda babamda yanına oturmuştu.

 

Derin bir nefes alıp beni merakla bekleyen teyzeme ve Beril'e döndüğümde her şeyi anlatmaya başlamıştım.

 

Anlattıklarım karşısında teyzem hayrete düşerken kafasını iki yana sallayarak ayağa kalktı."Bu..." dedi bana doğru dönerek.

"Nasıl bir manyaklık! Nasıl bir hastalık?" Hiçbir şey söylemeden teyzeme bakarken sadece bakışlarımı kaçırmıştım.

 

"Nilüfer Teyze nasıl bu kadar ileri gidebildi? Nasıl bu kadar kötü olabildi?" Beril bana bakarken yüzündeki şaşkınlığı ve korkuyu görmüştüm.

 

İkisi de annemin bu denli hastalıklı olmasına şaşırmıştı.

 

Hatta korkmuştu.

 

Hiçbirimiz annemi tanıyamamıştık.

Yüzümüze baka baka bunca yıl bize yalan söylemişti.Normalmiş gibi davranmıştı.

 

Değildi.

Hastalıklıydı ve bunu çok iyi biliyordum.

Biliyorduk.

 

"Bunca yıl annene karşı, kardeşime karşı sadece nefret besledim Almila." Teyzemin cümlesi ile bakışlarımı gözlerine değdirdiğimde sadece dinlemiştim.

"Annenin o günden sonra ne kadar kötü birisi olduğunu anlamıştım; ama bu... bu kadar hastalıklı bir manyak olduğundan haberim yoktu!"

 

"Yelda Teyze..." dedi Beril."Sizin aranızda ne geçmişti ki? Yani... özel değilse eğer paylaşır mısın?"

 

Teyzem ilk başta bana ve sonra Beril'e baktığında söyleyip söylememek arasında kararsız kalmıştı.

 

Bende merak ediyordum.

 

Bunca sene teyzemin ve annemin neden konuşmadığını bilmiyordum.Annem söylememişti.Teyzeme ise sormamıştım.

 

Teyzeme bakarken "söyle teyze..." dedim.

Sesim yorgun çıkarken teyzem yanıma gelmişti ve oturmuştu.

 

Ellerini ellerimin üzerine koyduğunda "artık annemin yaptığı hiçbir şeye şaşırmam teyze.Annemden yeteri kadar nefret ediyorum zaten.Daha fazlası olmaz sanırım."

 

"Sana bunca yıl bir şey söylemedim kızım.Sırf annenin nasıl biri olduğunu bilip üzülme diye.Biliyorum... hata yaptım.

Söylemeliydim; ama ne yapabilirim ki? Bunu sana söyleyip seni kendi ellerimle nasıl üzebilirdim?" Ellerimi iyice elleri arasına aldığında "ben eşimi ilk kaybettiğimde annen benim yanımda fazla olmamıştı.Beni hiçbir zaman fazla sevmemişti.Hep anne ve babamızın bana daha düşkün olduğunu dile getirip kötü davranırdı.Bir abla ya... bir abla! Nasıl kardeşinin yanında olmaz ki?" Gözlerim dolarken teyzemi dinlemeye devam etmiştim."Olmamıştı" dedi.

"Yanımda sadece Mirza olmuştu!" Bakışları babama kayarken tekrardan bana dönmüştü."Bana destek olmak için elinden gelen her şeyi yaptı.O zor günlerimde yanımda oldu." Gülümsedi."Peki annen ne yaptı? Beni suçladı.Kocasını elinden aldığımı iddia etti! Hatta herkesin içinde beni rezil etmek için elinden geleni yaptı."

 

Duyduklarım karşısında hayrete düşerken yanağıma düşen yaşı umursamadan teyzeme sarıldım.

 

"Annem adına senden özür dilerim teyze!" Dedim hıçkırıklarım arasında konuşmaya çalışırken."Annemin yaptığı her şey için senden özür dilerim! En çokta ne için biliyor musun? Yanında olmadığım için!"

 

Teyzem benden ayrıldığında "küçüktün!" Dedi."Küçüktün Almila."

 

"Sonradan yanında olabilirdim ama!"

 

"Hiçbir şeyden haberin yoktu kızım! Lütfen artık kendini suçlama."

 

"Annem nasıl bu kadar iyi bir rol yaptı teyze? Nasıl bu kadar uzun süre bizi kandırmayı başardı!"

 

"Bilmiyorum kızım..."

 

"Yelda..."

 

Babamın teyzeme seslenen sesini duyduğumda hepimiz babama bakmıştık.

 

"Biliyorum o dönem yaşadıkların çok zordu.O günden sonra da yanında olamadım.Seninle daha görüşmedim bile.

Bunun için de senden ayrı bir özür dilemek istiyorum."

 

"Özür dilemene gerek yok Mirza.Kardeşimin ne kadar hastalıklı biri olduğunu düşününce o zaman öyle davranmana kırılmadım ya da üzülmedim."

 

"Ama arkadaştık..." dedi."Ne olursa olsun yanında olmam lazımdı."

 

"Biz hâla arkadaşız" dedi.

 

Babam teyzeme bakıp gülümsediğinde "o zaman bana sarılmayacak mısın?" Dedi.

"Arkadaşına."

 

Teyzem gülümsediğini babama yaklaşıp sarılmıştı.Dudaklarımda oluşan gülümsemeye engel olamazken her anımızın şu anki gibi olmasını istemiştim.

 

Elimde göz yaşlarımı sildiğimde Beril yanıma gelmişti ve bana sarılmıştı.

 

Beril'i en son görmemde kavga etmiştik.Ne kadar birbirimize kızsakta, kırılsakta yine birbirimize sarılıyorduk, birbirimizin yanında oluyorduk.

 

"Babana kavuşmana çok sevindim Almila.

Bu tarifi olmayan bir duygu."

 

"Daha düne kadar babamın öldüğünü zannediyordum Beril.Şimdi ise babam yanımda.O kadar garip hissediyorum ki.Sanki rüyada gibiyim."

 

"Ama değilsin!" Dedi gülerek.

 

"Değilim değil mi?"

 

Kafasını iki yana sallarken Berfu'nun ağlama sesini duymam ile heyecanla babama baktım.

"Berfu..." dedim bana bakmasını sağlayarak.

"Uyandı."

 

Babam da bana baktığında "torunumu artık görebilecek miyim yani?" Dedi.

"Yakından..."

 

Kafamı evet anlamında sallarken babamla birlikte Berfu'nun odasına ilerleyerek içeri girmiştik.

 

Berfu'nun yanına ilerleyip yatağından alıp kucağıma yerleştirdiğim de kokusunu içime çekerek öpmüştüm.

 

"Kızım..." dedim kendime döndürerek."Ben seni çok özledim annecim.Sende beni özledin mi?" Berfu garip sesler çıkardığında gülümseyerek tekrardan saçına öpücük kondurmuştum.

 

"Bak..." demiştim babama doğru döndürerek."Seni kiminle tanıştıracağım." Berfu babama bakarken "deden..." dedim büyük bir heyecan ile."Benim babam, senin ise deden Berfu'm." Babama doğru ilerleyip Berfu'yu uzattığımda bana bakan babama "hadi..." Dedim."Alsana baba."

 

Babam bir bana bir de Berfu'ya bakarken Berfu'yu elimden alıp kucağına sabitlemişti.

 

Babamın elinde Berfu'yu görmek bana garip hissettirmişti.Berfu'nun bir gün dedesinin kucağında olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.

 

"Merhaba..." dedi babam Berfu'ya bakarak."Seni tanımak çok güzel küçük prenses." Berfu'nun elini tutup öptüğünde "senin deden olmak büyük bir onur" dedi.

 

Bana baktı."Bir gün anne olacağını biliyordum; ama torunumu bir gün kucağıma alacağımı düşünmezdim bile."

 

"Bende Berfu'nun bir gün dedesi ile tanışacağını aklıma bile getiremezdim baba.Hatta... eskiden annemle bu konuyu konuşurken iyi bir büyükanne olacağını söyleyip dururdum; ama annem hiçbir zaman torununu görmedi baba.Sen gördün; ama annem... görmedi."

 

Elimde göz yaşlarımı sildiğimde "neyse..." dedim."Artık bu konuları konuşmayacağım.

Bu konuları burada son kez konuştuk.Bir daha asla açılmayacak."

 

Babam Berfu'yu eliyle iyice sabitlediğinde sadece bakmıştı.

 

"Neden bakıyorsun?" Dedim."Bir şey mi oldu baba?"

 

"Annene göstermeyi hiç düşünmedin mi?" Dedi."Yani Berfu'yu?"

 

Kafamı iki yana sallarken "hayır..." dedim.

"Çünkü... bunun büyük bir hata olacağını biliyorum."

 

"Seni zaten bunun için zorlamam kızım.Sen bir anne olarak her şeyin en iyisini yaparsın.Bunu biliyorum." Bana yaklaşıp Berfu'yu uzattığında "içeri geçelim mi?" Dedi.

 

Kafamı evet anlamında salladığımda babamla birlikte içeri doğru yürüyüp oturma odasına gelmiştik.

 

Kucağımda duran Berfu ile birlikte koltuğa oturduğumda ayakta duran babama "otursana..." dedim.

 

"Ben sanırım gitsem iyi olacak kızım.Hem saatte geç oldu zaten."

 

"Nereye?"

 

"Evet Mirza nereye böyle?" Bize yaklaşan teyzem ile bakışlarım tekrardan babamı bulmuştu.

 

"Evime..." dedi."Yani burada tuttuğum geçici evime."

 

"Ama baba başka bir eve ne gerek var?"

 

"Almila haklı Mirza.Burada ev varken başka bir eve neden gerek duydun."

 

"Burada kalmam doğru olmaz Yelda.Kızım ne kadar burada olsa da size rahatsızlık vermek istemem."

 

"Bize rahatsızlık vermezsin sen Mirza merak etme.Hem... Almila daha sana yeni kavuştu.Onu yalnız bırakmak ne kadar doğru olur?"

 

Berfu'yu bırakıp ayağa kalktığımda babama yaklaşıp kolundan tuttum."Baba..." Dedim bana bakmasını sağlarken."Lütfen burada kal.Sana zaten yeni kavuştum ben.Her anımızı değerlendirmemiz lazım."

 

Babam bana bakıp gülümsediğinde kafasını sallayarak "tamam..." dedi."Seni kıramam biliyorsun."

 

"O zaman sorun çözüldüğünü göre ben mutfağa geri gidiyorum.Akşam için çok güzel yemekler hazırlıyorum." Arkadasını dönüp tam gidecekken "Cüneyt'te bizimle olacak bugün.Aradı ve geleceğini söyledi."

 

"Beni neden aramamış ki?"

 

"Ulaşamamış sana o yüzden." Kafamı anladığımı belli edercesine salladığımda kafamı bana bakan babama çevirmiştim.

 

"Bu Cüneyt..." dedi tek kaşını havaya kaldırarak."Kim?"

 

"O benim arkadaşım.İki yıl önce..." tam cümlemi tamamlayacakken bana garip garip bakan babamı gördüğümde "sen zaten bunları biliyorsundur!" Dedim imayla."Neden soruyorsun ki?"

 

"Biliyorum..." dedi büyük bir ciddiyetle."Her şeyi biliyorum hemde.Cüneyt'i, o gün bana söylemediğin Barın'ı... yaşadıklarınızı..."

 

Kafamı birden şaşkınlıkla babama çevirdiğimde "nasıl yani?" Dedim zar zor yutkunarak."Sen nereden biliyorsun ki?"

 

"Ben seni her zaman izliyordum Almila.

Sana görünmeden her adımını takip ediyordum.Sence sizin hakkınızda her şeyi bilmem normal değil mi?"

 

Ne söyleyeceğimi bilemezken "bu konuyu burada kapatsak olur mu baba?" Dedim.

"Barın konuşmak istediğim en son konu şu an."

 

Babam o gün her şeyi anlatırken bilerekten Barın ile ilgili bir şey söylememiştim.

Konusunu bile açmamıştım.Çünkü... ne konuşmaya hazırdım ne de babama anlatmaya.

 

"Konuyu kapatsak ne olacak ki kızım? Konuyu kapatmak geçmişi kapatacak mı?" Kafasını iki yana sallarken "kapanmayacak" dedi."Senin yaşadığın her şeyi sorumlusu benim."

 

Kafamı iki yana hızlıca sallarken "hayır!" Dedim."Senin suçun değil!"

 

"Benim suçum Almila.Eğer zamanında Orhan'ın meselesi açığa kavuşsaydı Barın böyle bir şey yapmazdı.Yapamazdı."

 

"Baba lütfen ama! Kendini bu konu için sakın suçlama! Barın öfkesinin kurbanı oldu! Bu sorunu gelip direk halletmek yerine böyle bir şeye başvurması onun düşüklüğü o kadar.Lütfen bunun için üzme kendini."

 

"Ama sen üzüldün..." dedi."Sen kırıldın kızım."

 

Gözlerim dolarken canım yanmıştı."Ben üzülmedim baba.Ben o adam için üzülmem bile.Lütfen... inan bana."

 

"Seni bundan sonra üzmesine izin vermem zaten kızım! Sen merak etme."

 

Beni kendine çekip saçlarıma öpücük kondurduğunda "yanıma yaklaşamaz bile baba" dedim."Bunu bile izin vermem."

 

Babamdan çalan kapının zili ile ayrılırken "ben bakarım..." dedim.

 

Babam kafasını tamam anlamında sallarken kapıyı açmak için ilerledim ve bana gülümseyerek bakan Cüneyt'e yaklaşarak sıkıca sarıldım."Hoş geldin!" Dedim büyük bir mutlulukla.

 

"Hoş buldum da bu ne mutluluk böyle.Bir şey mi oldu yoksa?"

 

Kafamı hızlıca evet anlamında sallarken "sana içeride anlatırım hadi gel!" Dedim.

 

Cüneyt ile birlikte içeri geçip oturma odasına vardığımızda babam ayağa kalkıp yanımıza gelmişti.Elini kaldırıp Cüneyt'e uzattığında "Merhaba ben Mirza... Mirza Akay.Almila'nın babasıyım" Dedi.

 

Sesinde hiçbir samimiyet yoktu ve oldukça mesafeliydi.

 

Cüneyt'te elini uzattığında "merhaba..." dedi.Sesinde büyük bir şaşkınlık vardı."Ben de Cüneyt Doğan."

 

"Tanıştığıma memnun oldum."

 

"Bende efendim."

 

Cüneyt'e bakarken "mutluluğumun sebebini anlamışsındır" dedim gülümseyerek.

 

"Ben gerçekten çok şaşkınım ve çokta mutluyum.Ne diyeceğimi bilemiyorum bile.Senin adına, sizin adınıza çok sevindim gerçekten."

 

"Bende o kadar mutluyum ki..." babama baktığımda bana bakıp gülümsediğini görmüştüm.Bende bakıp gülümserken "siz oturun ben bir teyzeme bakayım" dedim.

 

Yanlarından ayrılıp mutfağa teyzemin yanına gittiğimde "yemekler hazır mı yoksa yardım edeyim mi?" Dedim.

 

"Yemekler hazır.Sadece sofra kuracağız o kadar."

 

"Peki... o zaman ben yavaş yavaş kurmaya başlıyorum.Cüneyt'te geldi zaten." Mutfak dolaplarına doğru ilerleyip tabakları çıkardığımda tam Beril'e de çıkartacaktım ki durdum ve teyzeme baktım.

 

"Beril nerede teyze?" Dedim.

 

"Dışarı kadar çıktı işleri varmış."

 

"Ne işleri var ki? Cüneyt gelecek diye gitti desem geleceğini bile bilmiyordu."

 

"Bilmiyorum ki kızım.Valla bana bir şey söylemedi."

 

Bu durum bana garip gelse de bir şey söylememiştim ve malzemeleri çıkarmaya devam etmiştim.

 

Bu aralar Beril bir şeyler çeviriyordu ve ben bunu anlayabiliyordum; ama ne olduğunu henüz çözebilmiş değildim.

 

Tabakları ve geri kalan diğer malzemeleri alıp sofrayı kurduğumda içeride oturan ve sohbet eden babamı ve Cüneyt'i çağırıp masaya oturmuştum.Hem yemek yiyip hem sohbet ederken ortam gayet iyiydi.

 

Hem gülüp hem de yemeklerden yerden babamın arada sırada Cüneyt'e karşı bulunduğu imaları görmemezlikten gelerek gülmeye çalışıyordum.

 

"Eee?" Dedi babam Cüneyt'e bakarak."Sen buraya böyle sık sık gelir misin?"

 

Babamın cümlesiyle babama yaklaşırken "baba..." dedim sessizce."Böyle bir soru sorulur mu hiç? Çocuk yanlış anlayacak."

 

"Ne sordum ki ben kızım? Gayet doğal bir soru.Ne sıklıkla geliyor falan benim bunları bilmem lazım.Tamam araştırmış olabilirim ama içini bilemem değil mi? Ya da ne düşündüğünü!"

 

"Baba Cüneyt gayet iyi birisi.Hem bak sen kendin diyorsun araştırdım diye.Kötü biri olsa zaten haberin olurdu."

 

"Barın'ı da sonradan araştırdım kızım.

Baktığında o da iyi ama işte içi çürük çıktı naparsın!"

 

"Baba..." Dedim derin bir nefes vererek.

"Lütfen kapatır mısın şu konuyu artık?"

 

"Tamam tamam sustum."

 

Babamla konuşmamızı bölen şey Cüneyt'ten gelen öksürük sesi olmuştu."Ben çok gelmiyorum buralara" demişti."Aslında işlerimden fırsat buldukça uğruyorum o kadar."

 

"İyi..." dedi babam kafasını sallayarak.

"Öyle olması daha iyi olur zaten."

 

Babamın cümlesiyle gözlerimi kapatıp açtığımda buruk bir gülümseme ile Cüneyt'e bakmıştım.Gözlerimdeki o duyguyu anlamış olacak ki gözlerini yumarak "sorun değil" dedi sessizce.

 

Cüneyt bu iki senelik sürecimde her zaman yanımda olmuştu.Babamın böyle davranması beni üzmüştü.Cüneyt'e bir arkadaşım olarak değer veriyordum ve bana yardım eden birisinin üzülmesini istemiyordum.

 

Cüneyt elinde duran çatalı bıraktığında "benim bir iş görüşmem vardı.Ben izninizi istesem bir sorun olmaz değil mi?" Dedi.

 

"Bu kadar erken mi gidiyorsun Cüneyt oğlum?" Teyzemin sorusu ile babam teyzeme döndüğünde "iş her şeyden önce gelir Yelda" dedi.Bu sefer bakışları Cüneyt'i bulmuştu."Sorun olmaz Cüneyt'cim.Gidip işlerini halledebilirsin."

 

Cüneyt hareketlenip sofradan kalktığında babamla el sıkışarak teyzemle vedalaşmıştı ve benimle birlikte çıkışa doğru yürümeye başladı.

 

Çıkışa gelip Cüneyt'in hazırlanmasını beklediğimde "Lütfen babamın kusuruna bakma olur mu?" Dedim."Sadece biraz fazla düşünüyor o kadar."

 

"Önemli değil Almila.Baban sana daha yeni kavuştu.Bu yüzden de tedbirli davranıyor ki bu da gayet doğal." Gülümsediğinde "ben artık gideyim" dedi."Berfu'yu benim için öpersin." Kafamı salladığımda Cüneyt'e sarılmıştım ve uğurlayarak kapıyı kapatmıştım.

 

Cüneyt'i uğurlayıp koltukta oturan babama doğru ilerlediğimde "bunu yapmak zorunda mıydın baba?" Dedim.

 

Babamın bakışları bana dönerken "neyi?" Dedi anlamayarak.

 

"Cüneyt'e böyle davranmak zorunda değildin baba.Cüneyt gayet iyi birisi.Bana hep yardım etti.Yanımda durdu.Onun üzülmesini istemiyorum."

 

"Kızım ben sadece onu tanımaya çalıştım o kadar.Bilmiyorum ama o Cüneyt denen çocukta bir şeyler var.Hissediyorum bunu."

 

"Baba farkındayım bana yeni kavuştun aynı şekilde bende sana.Tedbirli davranmaya çalışıyorsun bunu da görüyorum; ama Cüneyt'ten emin olabilirsin.O iyi."

 

"Almila doğru söylüyor Mirza.Bu iki sene içerisinde Cüneyt'e her zaman güvenim tam oldu.Hem biliyorsun kötü niyeti olan bir insan bu zamana kadar kendini gösterirdi." Teyzemin cümlesiyle teyzeme bakıp gülümsediğimde babama geri dönmüştüm.

 

"Lütfen baba Cüneyt'e güvenmeyi dene."

 

Babam elini koluma yerleştirdiğinde "siz nasıl diyorsanız öyledir kızım.Ona güvenmek için çabalayacağım."

 

"Teşekkür ederim baba" dedim içten çıkan sesimle.

 

"Benim halletmem gereken birkaç tane işim var kızım.Biraz geç gelirim beni bekleme olur mu?"

 

Babama kafamı salladığımda babam yanımdan geçerek çıkışa doğru ilerlemişti.

 

Teyzeme dönüp baktığımda "Beril hâla gelmedi teyze.Nerede olduğunu merak ediyorum" dedim.

 

"Bilmiyorum ki kızım.İçeride aradım ama açmadı."

 

"Gelir herhalde birazdan."

 

"Gelir kızım sen merak etme.Benim mutfakta işim var.Sen Berfu ile ilgilen.Beril'i de merak etme."

 

Teyzeme kafamı salladığımda teyzem yanımdan uzaklaşarak mutfağa gitmişti.Ben ise oyuncak bölümünde kendi kendine oynayan Berfu'nun yanına ilerleyip oturmuştum ve küçük elleri ile oynayan Berfu'ya bakmıştım.

 

"Eskiden her attığımız adımdan haberimiz olurdu biliyor musun Berfu? Peki ya şimdi? Nerede olduğunu bile bilmiyordum teyzenin." Derin bir nefes alıp telefonu elime aldığımda tam Beril'i arayacaktım ki kapı sesinin gelmesi ile kafamı içeri giren Beril'e çevirdim.

 

Olduğum yerden kalkıp içeri ilerleyen Beril'e baktığımda "neredeydin?" Dedim."Merak ettim seni."

 

"Hoş buldum Almila" dedi soğuk bir sesle.

 

"Seni merak ettim!" Dedim cümlesini es geçerek.

 

"Beni merak etmene gerek yok Almila.Dışarı çıkmak istedim sadece."

 

"Dışarı?"

 

"Evet Almila dışarı.Hava almak istedim ve alıp geldim.Anlamadım ben şu an niye hesap verdiğimi?"

 

"Hesap vermedin Beril.Normalde eskiden her adımımızdan haberimiz olurdu.Şimdi ise..."

 

"Eskiden!" Dedi cümlemi vurgulayarak.

"Eskiden Almila.Sen haber vermeyi bıraktığın gün bende bıraktım.Unuttun mu?"

 

"Beril yapma ama! Aramızın düzeldiğini zannetmiştim.Neden sürekli sorun çıkarmaya çalışıyorsun?"

 

"Sorun çıkarmıyorum ben Almila.Gerçekleri söylüyorum ve sen gerçekleri söylediğim için sinirleniyorsun!"

 

"Tamam Beril sen haklısın tamam mı? Evet sen gerçekleri söylüyorsun ve ben bunu istemiyorum.Çünkü canım yanıyor! Bana sürekli böyle davranman canımı yakıyor.

Tamam ben bir hata yaptım sana bir şey söylemeden çekip gittim; ama korktum.

Barın'ın beni bulmasından korktum.Eğer sana söylersem Mert'in bir şekilde öğrenip Barın'a söylemesinden korktum.Allah kahretsin ki korktum!" Bağırarak söylediğim cümleyle Beril şaşırarak bana bakmıştı."Tekrardan özür dilerim Beril.Sana sekiz ay sonra haber verdiğim için özür dilerim.Özür dilerim..."

 

"Sana hâla neden böyle davrandığımı anlamıyorsun değil mi? Bizim neden birbirimizden uzaklaştığımızı anlamıyorsun." Burukça güldü.Dolu dolu olan gözleri ile bana baktı.

 

"Sen beni Mert'ten ayırmaya zorladın.Sen sırf Barın'ın sana yaptığı şey yüzünden beni sevdiğim adamdan ayırdın!"

 

Beril'in cümleleri canımı yakarken kafamı iki yana salladım."Çünkü o da bir yalancıydı Beril" dedim.

 

"Barın'ın yaptığı hatayı Mert'e yükledin.

Çünkü onu kardeşin gibi gördün."

 

"Doğru..." dedim."Mert'i kardeşim gibi gördüm; ama artık bir yabancı olarak görüyorum.Çünkü kardeşim dediğim biri bana kurulan bir yalana, oyuna ortak oldu!"

 

"Kim olsa aynısını yapardı Almila! Mert Barın'ın arkadaşı.Arkadaşı da değil ya dostu, kardeşi! Bir şeyler saklamış olması bundan kaynaklıdır belki de! Hatırlarsan eğer bende senin Barın'dan sakladığın sırra ortak olmuştum ve bende Mert'e yalan konuşarak, Barın'a yalan konuşarak senin için o sırrı saklamıştım!"

 

"Aynı şey değil!"

 

"Aynı şey!"

 

İkimizin bağırması ile Berfu ağlamaya başladığında teyzem içeriden gelerek "ne oluyor burada?" Dedi bize dönerek.Koşarak Berfu'nun yanına ilerleyip kucağına aldığında "siz kafayı mı yediniz?" Dedi."Neden sürekli plak gibi aynı şeyleri tekrarlayıp tekrarlayıp duruyorsunuz?" Berfu'yu sakinleştirmeye çalışırken "çocuğu da korkutmuşsunuz!" Dedi sinirle.

 

"Kafayı yiyen biri varsa o da Almila Yelda Teyze! Hayatıma müdahale etmekten başka bir şey yapmıyor!" Teyzemden bakışlarını çekip bana baktığında "hayatımdan ellerini çek Almila!" Dedi."Benim adıma karar vermekten artık vazgeç!"

 

Yanımdan koşarak geçip gittiğinde teyzeme doğru ilerleyerek Berfu'yu öpmüştüm ve teyzeme bakmadan bende odama geçmiştim.

 

Yatağıma ilerleyerek oturduğumda bacaklarımı kendime çekmiştim ve ağlamaya başlamıştım.

 

Biz Beril ile ne zaman bu kadar düşman kesilmiştik?

 

Beril ne zaman benden bu kadar nefret etmişti?

 

Biz birbirimizin kardeşiydik.

 

Peki ya şimdi neydik?

 

Kardeş miydik?

Yoksa iki yabancı mı?

 

Bölüm sonu...

 

Uzun bir aradan sonra yeni bölüm ile karşınızdayım.

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. ❤️

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. ❤️

Loading...
0%