Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Bölüm 7: “Acı”

@aleynay0

 

Acı...

Tarif edilmesi en zor duygudur.

 

Anlatırsın, anlamazlar.

Haykırırsın, duymazlar.

 

Anladım derler.Oysaki yalan söylerler.

 

Gözlerimi açtığımda çoktan sabah olmuştu.

 

Neredeydim ben ?

 

Yataktan doğrulup etrafa göz gezdirdiğimde Barın'ın evinde olduğumu anlamıştım.

 

Kaçma işlemim başarısız olduğu gibi bir de asla görmemem gereken o iğrenç manzaraya şahit olmuştum.

 

Alp ve Ceyda'ya.

 

Aklıma dün gördüğüm o iğrenç görüntü geldiğinde, elimi ağzıma götürerek kapatmıştım ve kusma isteğimi bastırmıştım.

 

Hıçkırarak ağlamak istiyordum.

Ağlayarak, içimdeki o acıyı dışarı yansıtmak istiyordum.

 

Gözlerimi yumup ağlamamı bastırmaya çalıştığımda tekrar aklıma dün gördüklerim gelmişti.

 

Gözlerimi açmazken elimle çarşafı sıkmıştım ve aklımdakileri silmeye çalışarak kendimle savaş vermiştim.

 

Ama başarılı olamamıştım.

 

Gözlerimi yumduğum sürede sürekli aklıma Alp ve Ceyda'nın o hali geldiğinde daha fazla dayanamayarak ağlamaya başlamıştım.

 

Hıçkırıklarım kimsenin olmadığı bu boş odada yankılanırken elimi ağzıma götürüp kapatmıştım ve hıçkırıklarımın dışarı çıkmasını engellemiştim.

 

Boğuk boğuk gelen ağlamalarım canımı daha fazla yakarken beni kimse görsün istemiyordum.

 

Böyle bir durumda olduğum için bana kimsenin acımasını istemiyordum.

 

Ağlamalarım her geçen dakika beni ele geçirirken nefes alamadığımı fark etmiştim.

 

Olduğum yerden hızlıca kalkıp banyoya doğru koştuğumda musluğu açarak soğuk suyu yüzüme çarpmıştım.

 

Bu beni kendime getirir miydi ?

Ya da gördüklerimi unutturabilir miydi ?

Kesinlikle hayır.

 

Ama ben sanki böyle olacakmış gibi soğuk suyu yüzüme çarpmaya devam etmiştim.

 

Son suyu yüzüme vurup aynaya baktığımda kızarmış gözlerimi hiçe saymıştım ve yavaş adımlar ile odama ilerleyerek yatağa geri oturmuştum.

 

Yatağa oturup dizlerimi kendime doğru çektiğimde kafamı aşağıya eğip dizlerimin üstüne bırakmıştım.

 

Kafamı bacaklarıma sabitlerden düşünmüştüm.

 

Ceyda'nın neden böyle bir şey yaptığını düşünmüştüm.

 

Alp'in bana neden ihanet ettiğini düşünmüştüm.

 

Gözümden düşen yaşlar yanağımda yerini bulurken kapının birden açılma sesini duymuştum.

 

Barın'ın olduğunu anlamıştım ama yine de kafamı kaldırıp ona bakmamıştım.

 

Barın içeri girip kapıyı kapattığında sandalyeyi çekip tam karşımda oturmuştu.

 

O da benim yaptığım gibi sessiz kalmayı tercih etmişti.

 

Hiçliğin sesi olmaya karar vermişti.

 

Bu şekilde ne kadar durduk bilmiyorum bile.

Belki saatler geçmişti, belki de dakikalar.

Hatta belki de sadece birkaç saniye geçmişti aradan.

 

Bu sessizlik beni rahatsız ederken ağıran başımı umursamadan kafamı dizlerimin üstünden kaldırıp tam karşımda oturan Barın'a bakmıştım.

 

Ona bakmam ile gözlerimiz buluşmuştu.

Beni izliyordu.

 

Hiçbir şey söylemeden Barın'a bakmaya devam ettiğimde odanın içerisindeki sessizliğe ilk bozan o olmuştu.

 

"İyi misin ?"

 

Gerçekten mi Barın? Seni kandırıp, elinden kaçmış birine sorduğun ilk soru bu muydu?

İyi olup, olmamam mı ?

 

Peki ben gerçekten iyi miydim?

Bilmiyordum.

 

Artık cevap vermem gerektiğini düşünerek kahvelerimi gözlerinden çektiğimde bakışlarımı yatağa değdirmiştim.

"Bilmiyorum..." demiştim.

 

Sesim kısık çıkarken "Hiç bir şey hissedemiyorum." Demiştim bakışlarımı yataktan ayırmazken.

 

Kafamı kaldırıp bakışlarımı Barın'a çevirdiğimde "Sence, iyi miyim?" Dedim.

 

Gözleri gözlerimi hedef alırken bakışlarından hiçbir şey anlamamıştım.

 

"Bence iyi olmalısın Almila..." dedi sonunda konuşma kararı alarak."Seni üzen ya da seni hak etmeyen biri için üzülmemelisin ve iyi olmalısın."

 

Cümleme net olarak cevap vermese de ben ne düşündüğünü anlamıştım.

 

Gerçekten böyle mi düşünüyordu bilmiyordum.

 

Belki de iyi olmam için söylediği bir yalandı.

 

"Haklısın..." dedim ve karşımdaki boş duvara baktım."Beni üzen biri için kötü olmamalıyım."

Gözlerimden bir damla yaş düşerek yanaklarımda yol alırken "Ama elimde değil ki..." dedim sesim titrerken."Kalbim acıyor."

 

Göz yaşlarım tekrardan yanaklarımdan akmaya başladığında "Kuzenim ya kuzenim!" Dedim bağırarak."Nişanlım ile..." cümleye devam edememiştim.

 

Bana edilen bu ihaneti dile getirememiştim.

 

"Bunu bana neden yaptı ki, Neden ?"

 

Bakışlarımı soru sorarcasında Barın'a çevirdiğimde, benim aksime bakışlarını kaçırmıştı.

 

Eminim ki şu an ağladığım için çok kötü görünüyordum ama bu şu an kesinlikle umrumda değildi.

 

"Akılsızın tekiymiş demek ki..." dedi sessizce.

"Bunun başka bir açıklaması olamaz çünkü."

 

"Bence başka bir açıklaması var..!" Dedim ve cümleme kaldığım yerden devam ettim."Ya beni hiç sevmedi ya da bana yaşattığı bu iğrenç durumu hak ettiğimi düşündü."

 

Kafasını hızlıca sağa sola salladığında "sen bunu hak edecek bir şey yapmamışsındır Almila" dedi."Ben buna eminim."

 

Dediği cümleyi es geçerken "bana acıyorsun değil mi ?" Dedim."O yüzden böyle söylüyorsun bana."

 

Sorduğum soru ile sandalyeden kalktığında gözlerini kapatmıştı ve yüzünü avuçlarının arasına alarak derin bir nefes almıştı.Çok kısa bir süre o şekilde durduğunda ellerini yüzünden çekerek bana dönmüştü.

 

"Sana neden acıyayım Almila?" Demişti ciddi bir ses tonuyla.

 

"Çünkü Barın, ben dün beni getirdiğin bu evden plan kurarak kaçtım ve sen bana hiçbir şey söylemiyorsun,bağırmıyorsun!" Nefes almadan kurduğum cümle ile Barın'a bakmıştım."Sen normalde böyle yaptığım için bana sinirlenmeliydin ama acıdığın için kızmıyorsun işte! Yalan mı?" Sesim hafiften yüksek çıkarken durmuştum ve cevap vermesini beklemiştim.

 

Barın yüzüme sinirle bakarken bakışlarım sıktığı ellerine değmişti.

 

Sinirlenmişti ve bunu bana göstermekten çekinmemişti.

 

Ama sinirlenmesi bana acımasından daha iyiydi.

 

"Almila..." diyerek dişlerinin arasında konuştuğunda bakışlarımı ona dikkatlice çevirmiştim."Bir daha sakın bağırma" demişti.

"Duydun mı beni? Yoksa bir dahakine bu kadar sakin kalamam!"

 

"Sakin kalmanı istemediğim için bağırmıştım zaten ve görüyorum ki amacıma da ulaşmışım."

 

Gözlerini devirirken bana baktı.

 

"Ne istiyorsun Almila?" diye sorduğunda hemen cevap vermiştim.

 

"Bana acımamanı."

 

"Sana acımıyorum zaten Almila."

 

"Emin misin Barın, cidden bana acımıyor musun?"

 

"Hayır." Cevabı netti.

 

"Peki o zaman neden bana bağırmıyorsun? Neden beni odaya kilitleyip ellerimi, kollarımı bağlamıyorsun? Sonuç olarak yapmamam gereken bir şeyi yaptım değil mi ?" Hafif bir şekilde alayla gülümsemiştim."Seni kandırarak kaçtım" demiştim.

 

Barın benim aksime imalı bir şekilde gülümsemişti."Beni kandırmadın Almila..." demişti bakışlarını üzerimde gezdirirken.

"Sadece kandırdığını düşündün o kadar."

 

"Nasıl yani?" Şaşkınlığım bariz bir şekilde belli olurken dikkatlice Barın'a bakmıştım.

 

"Hiç düşündün mü Almila."

 

"Neyi?"

 

"Sen evinin önünde bayıldığında benim nasıl anında orada olduğumu?" Dudaklarının arasından bilinmezlik nidası dökülmüştü.

"Bilmiyorsun" demişti gülerek.

 

"Sen ne demeye çalışıyorsun Barın?" Dedim kaşımı havaya kaldırırken "açık, açık konuşsana bana!"

 

"Tabii ki de küçük hanım.Sen nasıl istersen." Kalktığı sandalyeye tekrardan kurulduğunda "şöyle anlatayım sana" dedi."Hani sen öksürme bahanesi ile benden su istedin ya..."

 

Onaylamamı bekliyormuş gibi beni izlemişti.

"Evet..." diyip kafamı salladığımda konuşmaya devam etmişti.

 

"Sana su verdikten sonra şarabı yudumlamaya başlamıştım." Bakışları ifadesizdi."Sonra dilimin ucuna bir şey geldi.Bir ilaç."

 

Yutkunamadım.

 

"Tabi ben ilk başta ne olduğunu anlamadığım için dilimin altına almıştım." Tekrardan hafif bir şekilde gülümsedi."Sonra da zaten balkona çıktım ve ağzımdaki ilaçı elime aldım.Bir de ne göreyim? Meğersem içindeki uyku ilaçıymış." Kahkaha atmaya başladı."Hayır yani Almila madem böyle bir şey yapacaksın, neden kapsül olandan kullanmadın ki? İçeride her ikisi de vardı oysaki.Dikkatli baksaydın görürdün.Bazı geceler uyuyamadığım zaman alır, kullanırım.Bu yüzden ise aynı yerde olurlar." Alayla güldüğünde kafasını iki yana sallamıştı.

 

"Ben nereden bileyim ya hangi ilaçlar var sende! Ayrıca bilseydim onu alırdım emin olabilirsin!" Barın şaşırırken "Ayrıca..." dedim.

"Bu nasıl oldu? Yani..." cümlemi bitirmeme fırsat vermeden konuşmaya başlamıştı.

 

"Aklındaki soru nasıl oldu da hap erimedi değil mi?" Dirseklerini dizlerine yerleştirerek olduğu yerden biraz eğilmişti.

 

"Hap öyle hemen eriyebilecek bir şey değil Almila'cım.Normalde bunu bilmen lazım ama neyse acemiliğine veriyorum."

 

"Ama sen uyuyordun?" Diyerek şaşkın bir şekilde ona baktım.

 

"Uyumuyordum, uyuma numarası yapıyorum.Merak etmiştim en fazla ne yapabilirsin diye ama... sen resmen gözü kara çıktın!"

 

Sandalyeden kalkıp yavaşça bana doğru yaklaştığında dudaklarını yavaşça kulaklığıma yaklaştırıp fısıldamıştı."Ve ben gözü kara insanları çok severim Almila..." demişti.

 

Cümlesini bitirdikten hemen sonra yüzünü benden uzaklaştırmıştı ve odadan çıkmıştı.

 

Barın'ın odadan çıkması ile derin bir nefes verirken Barın'ın söylediği cümleyi anlamaya çalışmıştım.

 

 

Barın gittikten sonra yaptığım tek şey yatağımda düşünmek olmuştu.

 

Ya gerçekler benim gördüğüm gibi değilse? Ya Alp ile Ceyda bunca zaman gözlerimin içine bakarak bana yalan söylemişse?

 

Bunu tam olarak anlamanın tek bir yolu vardı.O da o iki iğrenç insanın yüzlerine bakarak aklımdakileri sormak.

 

Ama bunu şu an istesem de yapamazdım.

Bunu çok iyi biliyordum.

 

Aklıma birden gelen fikir ile hızlıca yataktan kalktığımda koşarak kapıya ulaşmıştım.

Kilitliydi.

 

Bu sefer kilitlemişti.

 

Kapıya tüm gücümle vurarak "Barın...! diye bağırdığımda "Barın hemen aç şu kapıyı!" Demiştim tüm gücümle bağırarak."Barın aç şu kapıyı lütfen!" Diyerek tekrardan bağırdığımda ses gelmediğini duyarak kapıdan uzaklaşmıştım ve tekrardan yatağa geri oturmuştum.

 

Ellerim kapıya sert bir şekilde vurduğum için sızlamıştı ama çektiğim acının yanında bu hiçbir şeydi.

 

Benim bir şekilde Beril'e ulaşmam gerekiyordu; ama nasıl ?

 

Ne yapsam diye düşünmeye başladığımda kapıdan gelen kilit açma sesini duymamla o tarafa dönmüştüm.

 

Barın içeri girip kapıyı kapattığında bana bakmıştı."Bensiz yapamıyorsun herhalde?" demişti.

 

Kaşlarımı çatarak ona baktığımda "Ne alaka ya?" Demiştim."Ben sensiz neden yapamayayım ki?"

 

"Ee sürekli beni çağırıyorsun.Bende bu yüzden böyle düşündüm işte.Hem neden yapamayayım diyipte, büyük konuşma lütfen olur mu? Hayır sonuçta ileride ne olacağını kimse bilemez!"Cümlesi ile gülmüştü.Gülmesi ile de yanaklarında çukur şeklinde gamzesi belirmişti.

 

"Gerçektende çok komiksin ya!" dedim sinirle."Ayrıca çokta şakacı!"

 

"Neden çağırdın beni söyleyecek misin artık?" Cümlemi es geçerken sıkıldığını ses tonundan belli etmişti.

 

"Senden bir şey isteyeceğim." Yalvarır gözlerle Barın'a baktığımda "Lütfen beni kırma olur mu?" Dedim çocuk gibi."Eğer beni kırmazsan istediğin her şeyi yapacağım."

 

Kaşlarını çatmıştı."Her şeyi mi?" Demişti.

 

"Her şeyi."

 

"Peki, tamam.Ne istiyorsun benden hadi söyle?"

 

"Beril'le... yani arkadaşım ile konuşmak istiyorum."

 

"Peki."

 

Kabul mü etmişti o ?

 

"Ne yani? Sen şu an bana izin mi veriyorsun?"

 

"Evet..." diyerek elini pantolonunun cebine soktuğunda telefon çıkarmıştı.Telefonumu çıkarmıştı!

 

Ne yani? Onda mıydı?

 

"Telefonum!" Diyerek Barın'a bakmıştım.

 

"Yanıma almıştım..." demişti ve telefonumu bana uzatmıştı.

 

Telefonumu elinden alarak Barın'a baktığımda

"Merak etme..." dedim."Bir şey çaktırmayacağım."

 

Gözlerini kapatıp açmıştı.

 

Telefondan Beril'in üstüne tıklayıp aradığımda kısa bir çalma süresinin ardından Beril'in sesini duymuştum.

 

"Almila?" Dedi endişe dolu sesiyle.

 

"Beril?" Gözümden yanağıma doğru bir ıslaklık geldiğinde ağlamamak için çabalamıştım.

 

"Kızım neredesin sen ya?" Dedi bağırırken."Sen iyi misin? Başına bir şey gelmedi değil mi?"

 

"Evet iyiyim Beril.Beni merak etmeyin lütfen.Ayrıca başıma bir şey de gelmedi."

 

"Almila nasıl merak etmeyelim seni ya? Kaç gündür ortalıkta yoksun resmen! Neredesin sen?"

 

"Nerede olduğumu söyleyemem Beril."

 

"Almila'cım..." demişti sinirle."Ne demek nerede olduğumu söyleyemem?"

 

"Beril zorlama lütfen söyleyemem! Ama şunu bil ki ben iyiyim.Sadece biraz kafamı toplamaya ihtiyacım var.Kafamı toplayınca geleceğim ama merak etme."

 

"Almila birkaç gün sonra düğünün var biliyorsun değil mi? Hem benim sana söylemem gereken çok önemli bir şey var.Düğünden de önemli bir şey.Gerçi duyunca düğün kalacak mı orası meçhul ama..."

 

Beril'in kurduğu cümleden sadece tek bir şeye odaklanmıştım.

 

'Düğünün var biliyorsun değil mi?'

 

"Bu düğün olmayacak Beril" dedim birden Beril'in cümlesini bölerek.

 

"Ne! Nasıl yani ?" Sesinde mutluluk ile karışık bir şaşkınlık vardı.

 

"Her şeyi biliyorum Beril! Her şeyi..." ağlamaya başladığımda "Beril..." demiştim.

Cümlemi tamamlamama gözyaşlarım engel olurken kelimeler boğazımda düğümlenmişti.

 

"Almila... Kuzum benim ya." Beril'de cümleleri zar zor kurarken "Lütfen ağlama..." demişti.

"O şerefsiz için değmez.Lütfen onun için o güzel gözyaşlarını akıtma."

 

"Elimde değil ki Beril... Kalbimi söküp yerinden aldılar sanki."

 

"Almila..." cümlesini yarıda kesmiştim.

 

"Bana bunu söyleyecektin değil mi nişan gecesi?" Dedim.

 

"Evet... Bunu söyleyecektim ama söyleyemedim işte Almila.Sabah söylerim diye düşünmüştüm ama sen ortadan kayboldun."

 

Ellerimle gözyaşlarımı silmiştim."Onların yüzlerini bile görmek istemiyorum Beril!" Dedim nefretle."İkisinden de iğreniyorum."

 

"Bende kuzum.İnan bana bende.O günden sonra ikisini her gördüğümde öldüresim geliyor resmen!"

 

"Allah ikisinin de belasını versin Beril!" Dedim nefretle.Derin bir nefes aldığımda "Beril ben senden bir şey isteyeceğim." Demiştim.

 

"İste kardeşim, dinliyorum." Sesinde meraklı bir tonlama vardı.

 

"Ceyda'yı evimden hemen kovmanı istiyorum Beril.Eşyalarını toplasın ve evimden defolup gitsin.Eğer ben o eve döndüğümde hâlâ orada olursa öldürürüm onu!"

 

"Tamam kuzum, sen sakin ol.Bu benim için büyük bir zevk."

 

Yüzüme gülümseme yayıldı."İyi ki varsın Beril" dedim."İyi ki."

 

"Sende iyi ki varsın."

 

"Annem nasıl?"

 

"İyi sayılır kuzum.Senden haber alamadığı için çok meraklandı."

 

"Tahmin edebiliyorum." Derin bir nefes alıp verdim."Anneme iyi bak olur mu?" Dedim.

"Annem sana emanet."

 

"Almila neden hiç dönmeyecekmişsin gibi konuşuyorsun ki benimle?"

 

"Döneceğim Beril, ama ne zaman bilmiyorum.

Bu yaşadıklarım bana çok ağır geldi ve ben bu yüzden sanki nefes alamıyorum!Boğulacakmışım gibi hissediyorum resmen! Bu yüzden de bir süre yalnız kalmak istiyorum."

 

"Tamam canım... sen nasıl istersen öyle olsun.

Beni ne olursa olsun arada sırada ara olur mu?"

 

"Olur ararım.Şimdi kapatmam lazım görüşürüz."

 

"Görüşürüz." Beril cümlesini bitirdiği gibi telefonu kapatmıştım.

 

"Sana yalan konuştuğum için affet beni Beril..." demiştim sessizce.

 

Arkamı dönüp beni bekleyen Barın'a baktığımda telefonu ona uzatmıştım."Teşekkür ederim..." demiştim.

 

Barın uzattığım telefonu aldığında cebine koymuştu."Rica ederim Almila..." demişti bana dikkatlice bakarken."Eğer arkadaşını yine aramak istersen bana söylersin."

 

Kafamı tamam anlamında sallarken "neden bir şey demedin?" Dedi."Neden kaçırıldım demedim?"

 

Sahi, neden dememiştim?

 

"Bilmiyorum ki... burada kaçırılmışım gibi hissetmiyorum Barın.Ayrıca şu an eve gitmek istemiyorum.O kadar yorgunum ki hiçbir olayı kaldıracak mecalim yok.Bu kaçırılma meselesi bile olsa."

 

Cümlem ile bende Barın'a dikkatlice bakmıştım.

 

"Neden öyle bakıyorsun bana?" Demişti meraklı bir yüz ifadesi ile.

 

"Peki sen neden bana iyi davranıyorsun Barın?"

 

Cümlem ile gerilmişti.

 

"Nasıl yani? Anlamadım."

 

"Sen beni kaçırdın Barın, ama hiç kaçırmışsın gibi davranmıyorsun."

 

Hafifçe diklenmişti."Sana nasıl davranmamı isterdin Almila, kötü mü?"

 

"Bilmem." Dudaklarımı büzerek kurduğum cümle ile bakışları dudaklarıma kaymıştı.

 

Bakışı değişikti.

 

"Zarar vermek için seni kaçırmadım Almila..." dedi bakışlarını dudaklarımdan çekerken.

"Zarar vermek gibi bir niyetim olsaydı bunu seni ilk kaçırdığım an belli ederdim."

 

"Peki o zaman neden kaçırdın beni, Neden bana beni niye kaçırdığını demiyorsun?"

 

"Zamanı değil çünkü.Her şeyin bir zamanı var Almila.Bunu sana söylemiştim."

 

"Peki, öyle olsun."

 

Kafasını sallayıp tam yanımdan gidecekken, kurduğum cümle ile olduğu yerde kalmıştı.

 

"Bana, beni kaçırdığın zaman Alp'e çok güveniyorsun değil mi demiştin.Neden böyle bir şey söyleme gereği duydun Barın?"

 

Sorduğum soru ile sırtının kasıldığını görmüştüm.

 

Çok kısa bir süre ortamda sessizlik olduğunda Barın'ın kurduğu cümle ile odadaki sessizlik duvarlara çarpmıştı.

 

"Çünkü onları görmüştüm Almila..." demişti.

 

Kurduğu bu cümle ile olduğum yerde kalmıştım.

 

'Çünkü onları görmüştüm Almila.'

'Çünkü onları görmüştüm Almila.'

'Çünkü onları görmüştüm Almila.'

 

Cümlesi beynimi işgal ederken bana bakma gereği bile duymadan odadan çıkıp gitmişti.

 

Gitmesi ile gerçek bir kere daha yüzüme çarpışmıştı.

 

Bölüm sonu....

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🤍

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🤍

 

Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere.

Kendinize iyi bakın. 🦋

 

Loading...
0%