Yeni Üyelik
55.
Bölüm

Özel Bölüm: “Geçmiş”

@aleynay0

🌸PART 1🌸

Barın'dan;

 

-İki sene önce-

 

Bugün hiç olmadığım kadar heyecanlıydım.

Bugün hiç olmadığı kadar bir güne değer veriyordum.

 

Çünkü bugün sevdiğim kadına evlenme teklifi etmiştim.

 

Tek değer verdiğim kadın ile bir ömür geçirmek istemiştim.

 

Evlenme teklifi ederek onu hayatıma tamamen almıştım.

 

Her şeyimle ona teslim olmuştum.

 

Evlenme teklifi ettikten hemen sonra Almila'yı bulmak için bakındığımda salonda meyve suyunu içerken görmüştüm.

 

Uzaktan o kadar güzel görünüyordu ki.Tarif edilemeyecek bir güzelliği vardı.

 

Dudaklarımda oluşan kocaman gülümseme ile yanına oturduğumda bakışları beni bulmuştu.

 

Koltukta tam yanına oturup Almila'ya doğru döndüğümde elimde tuttuğum patiğe ve çerçeveye bakmıştı.

 

Dudaklarına yayılan gülümseme ile kafasını koltuğa yasladığında "bugün annenle birleşmiş olman beni o kadar mutlu etti ki Barın.Dünyanın en mutlu insanı olabilirim şu an." Bakışlarım Almila'yı bulurken kurduğu cümleyi annemi ne kadar affetmiş olsam da es geçmiştim."Bana yaşattığın mutluluğun tarifi olamaz Almila"Dedim. Baba olmak çok güzel bir duyguydu ve aynı şekilde bunu dile getirmekte."Bugün baba olacağımı öğrendim.Senden bir canım olacağını öğrendim."

 

Elimde duran çerçeveyi Almila'ya doğru çevirdiğimde "burada bizim bebeğimiz var" dedim."O kadar güzel bir his ki bu." Çerçeveyi yanıma koyup kokusunda huzur bulduğum kadına yaklaştığımda karnına öpücük kondurarak geri çekildim.

 

"Merhaba bebeğim." Dedim sessizce fısıldarken.Elimi karnında gezdirmeye başladığımda Almila'da elini kaldırdı ve benim saçlarıma yerleştirerek oynamaya başladı.

 

Almila'nın saçlarımla oynarken ki bana verdiği his o kadar özeldi ki.

 

"Çok iyi bir baba olacaksın" dedi.

"Bebeğimiz çok şanslı olacak."

 

"Sende çok iyi bir anne olacaksın."Doğruldum ve Almila'ya yaklaştım.Elimi yanağında gezdirdim."Dünyanın en güzel annesisin biliyorsun değil mi?" Almila'ya tamamen yaklaşıp dudaklarımı dudaklarına değdirdiğimde öperek geri çekilmiştim.

 

"Dünyanın en iyi annesi olmak için çabalayacağım." Bana yaklaşıp sarıldığında bende ona sarılmıştım.

 

Almila'ya sarılırken her şeyi unutuyordum.

Yanımda olduğunda dünyalar en şanslı insanı hissediyordum kendimi.

 

✨✨✨

 

Almila'ya sıkıca sarılıp ayrıldığımda telefonum çaldığı için yanından ayrılmak zorunda kalmıştım.

 

Almila'nın yanından kalkıp salondan çıktığımda telefonu açarak "Alo?" Demiştim.

 

"Barın Bey..." karşıdan gelen sesi duyduğumda "efendim?" Dedim düz bir sesle.

 

"Efendim verdiğiniz dosyanın bir yerinde sanırım rakam yanlışı varmış.Size dosyayı attım.Eğer müsaitseniz bakabilir misiniz acaba?"

 

Odama girip kapıyı kapattığımda "Müsaitim..." dedim konuşmayı kısa tutmaya çalışarak."Ben halledince tekrardan yollarım sana."

 

"Tamam Barın Bey.İyi günler."

 

"İyi günler Ayla."

 

Telefonu kapatıp Mail'lere girdiğimde Ayla'dan gelen bildirimin üzerine tıklayarak açmıştım.

 

Bakışlarım Mail'in üzerinde gezinirken kapının birden açılması ile gelen kişiye bakmıştım.

 

Mert içeri girip tam karşımda duran yatağa oturduğunda sırıttığını gördüm.

 

Sırıtan yüzüne tek kaşımı kaldırarak baktığımda "ne var?" Dedim."Sen pişmiş kelle gibi neden sırıtıyorsun karşımda?"

 

"Mutluyum" dedi sırıtmaya devam ederken."Damat olacaksın!"

 

Bende onun gibi sırıtırken "olacağım değil mi?" Dedim onay bekleyerek.

 

O an her şeyi unutmuştum ve Mert'in kurduğu tek bir cümle ile mutlu olmuştum.

 

"Olacaksın olacaksın. Hem damat olacaksın hemde baba olacaksın." Olduğu yerden kalkıp bana yaklaştığında "bir gün baba olacağın aklıma gelmezdi be kardeşim!" Dedi.Beni kendine çekip sarıldığında sırtıma vurmuştu.

 

Benden ayrılıp baktığında "bu intikam oyunundan iyi ki vazgeçtin Barın." Söylediği cümle ile sus işareti yaparken "bu konuyu bir daha sakın açma Mert!" Dedim ciddi bir ses tonuyla."Bu ikimiz arasında..." durdum ve "hatta maalesef ki üçümüz arasında bir sır olarak kalacak" dedim Ceyda'yı da kastederek.

 

"Bu oyuna keşke zamanında hiç bulaşmasaydık." Bir hata yapmıştım ve bunu Mert her seferinde yüzüme vuruyordu.

Haklıydı ve bu yüzden hiçbir şey demiyordum, diyemiyordum.

 

"Babamın intikamını alacağım diye bekledim Mert.O zamanlar gözüm kördü ve ben doğruyu yanlışı ayırt edemiyordum.

Ayrıca geleceğimizi göremiyoruz sonuçta.Eğer görseydim böyle bir şey yapar mıydım sence?"

 

"Yapmazdın kardeşim...yapmazdın." Tam karşımdaki yerini tekrardan aldığında "Almila'ya nasıl baktığını görüyorum Barın.Ona bakarken her şeyi unutuyorsun.

Zaman senin için sanki duruyor." Mert'in cümleleri ile gülümserken "haklısın..." dedim."Almila benim her şeyim oldu.Onsuz ne yaparım hiç bilmiyorum.Resmen hayatımın merkezi oldu.Nefesim oldu."

 

"Almila'ya bu şekilde aşık olacağını hiç düşünür müydün?" Yönelttiği soru karşısında bi an düşünmüştüm.Düşünmem kesinlikle cevabı bulamadığım için değildi oysaki.Kendime bile söylemeye cesaret edemediğim sözlerimden kaynaklıydı.

 

"Sana bir sır vereyim mi?" Dedim Mert'e bakarken."Ben Almila'yı o ilk zamanlar takip ederken bile Alp'ten kıskanıyordum.

Kendime sürekli 'neden?' Diyordum.'Neden onu kıskanıyorum ki?' Bunu hep düşündüm biliyor musun? Ama cevabından korktuğum için hiçbir zaman dile getiremiyordum." Güldüm.Sırtımı duvara yaslarken hafif dağınık olan saçlarımı karıştırdım."Ben Almila'ya o zamanlar aşık oldum aslında" dedim tek hamlede.Kendime bile bunu tam anlamıyla şu an itiraf etmiştim aslında.Her şeyiyle şu an dile getirmiştim."Ama bunu kendime hiçbir zaman söylemedim.Hislerimi kendime bile açmadım.Ne hissettiğimi düşünmedim.

Düşünmek istemedim.Sürekli kendime 'bilmiyorum' yalanı uydurdum.Aynı şekilde size de."

 

Mert gülerek bana baktığında "ben sana daha ilk zamanlar bunları söylediğimde inkar ediyordun.Hatta sana neden Almila'yı banyoda öptüğünü sorduğumda sarhoş olduğumdan dolayı dedin." Kafasını iki yana salladı."Ne hissettin?" Dedim."Hiçbir şey dedin!" Dedi gözlerime bakarak."Ben sana bunları başından beri dedim be Barın.

Çünkü, gözünde olan acıyı gördüm, sevgiyi gördüm!"

 

"Keşke bunları bende görebilseydim Mert!" Sesimde bariz sitem vardı."Bende keşke bu intikam oyununa başlamadan önce gerçekleri görseydim.Keşke Almila ile daha farklı bir şekilde karşılaşsaydım.Keşke hayatımız farklı olsaydı.Keşke, keşke, keşke..!" Buruk bir gülümseme ile kafamı sağa sola salladım."Hayatımızda ne çok keşke var değil mi Mert?" Dedim.

 

"Hayatımız keşkeler üzerine kuruldu.Belki de keşkelerimiz olmasaydı hayatımız bu şekilde olmazdı.Düşünsene..." dedi."Böyle bir durum olmasaydı sen Almila ile birlikte olabilir miydin? Ha! Keşke geçmişimiz böyle olmasaydı..." gülmeye başladı."Bak yine keşkelerle dolu bir cümle." Gülmesi dururken yüzünde olan ciddiyete tanık olmuştum."Keşkeler insanları olgunlaştırır Barın.Bunu asla unutma.Eğer keşkelerin olmasaydı şu an bu düşüncede olmazdın."

 

Haklıydı.

İlk zamanlardaki düşüncelerim ile şu anki düşüncelerim kesinlikle aynı değildi.

 

"Haklısın..." dedim."İlk zamanlardaki Barın ile şu anki Barın karşı karşıya gelse kesinlikle önceki Barın bu halime gülerdi.

Sen böyle değildin derdi bana; ama bu umrumda bile olmazdı."

 

"Kesinlikle gülerdi.Şahsen... ben bile gülüyorum!" Gülerek kurduğu cümle ile Mert'e doğru yaklaşıp kafasına hafifçe vurduğumda "biraz da senden bahsedelim!" Dedim."Beril ile nasıl gidiyor?"

 

"Rüya gibi..." dedi.Durdu ve derin nefes aldı."Çok aşığım be Barın!" Dedi."Beril benim için bir sevgili değil.Bir tutku! Beril... solmuş bahçemde açan bir umut çiçeği gibi." Yüzünde olan salak gülümsemeyi gördüğümde dişimi dudağıma bastırarak kafamı iki yana salladım."Sen gerçekten fena aşık olmuşsun." Güldü."Biz fena aşık olduk Barın!" Dedi."Hiç ummadığımız anda tutulduk."

 

Gerçekten öyleydi.Hiç ummadığımız bir anda kara bir sevdaya tutulmuştuk; ama asla bu durumdan pişman değildik!

 

Mert olduğu yerden hızlı bir hamle ile kalktığında "ben solmuş bahçemde çiçek açan sevgilimin yanına gidiyorum." Parmağı ile beni işaret ettiğinde "sana da tavsiye ederim" dedi.

 

Bende elimi Mert gibi kaldırıp parmağımı ona doğru hedef aldığımda "bende senin bu tavsiyene uyuyorum!" Dedim gülerek.

 

Mert yüzünde olan koca bir gülümseme ile odadan çıktığında bende peşinden çıkmıştım ve salona gitmiştim.Sağa sola bakıp Almila'yı arama başladığımda salonda olmadığı için diğer tüm odalara bakmıştım; ama hiçbir şekilde bulamamıştım.

 

Panik tüm vücudumu ele geçirirken "nerede olabilir ki?" Dedim kendi kendime.

 

Hemen paniğe kapılmamam lazımdı.Belki de hava almak için bahçeye çıkmıştı.

 

Kafamda beni meşgul eden düşünceleri bir kenara attığımda bahçeye çıkarak etrafa bakmıştım; ama bulamamıştım.

 

"Nerede olabilir ki?" Diye düşündüm.

Telefonu çıkartıp aradığımda çalmıştı; ama açan olmamıştı.

 

Ne kadar düşünmemeye çalışsam da panik çoktan beni ele geçirmişti bile.

 

Almila'nın hiçbir yerde olmaması beni kesinlikle endişelendirmişti.

 

Hızlıca bahçeden ayrılıp tekrardan içeri girdiğimde Mert'in odasına kapıyı açma zahmetinde bile bulunmadan girmiştim.

 

Bakışlarım yatağa değdiğinde Beril ve Mert'in bir şeyler konuştuğunu ve güldüğünü görmüştüm.İçeri girdiğim an ikisin de bakışları beni bulurken dudaklarında olan gülümseme solmuştu.

 

Beril ve Mert yataktan doğrulduğunda "Barın bir şey mi oldu?" Dedi Beril yanıma gelerek."Barın bu yüzündeki korku ne böyle?" Diye ekledi Mert.

 

"Almila yok!" Dedim tek nefeste."Her yere baktım; ama yok!"

 

"Bir dakika sakin olur musun Barın!" Dedi Beril."Belki içeridedir."

 

"Hayır... yok! Her yere baktım; ama yok!"

 

"Üst katlara baktın mı peki?" Dedi Mert.

"Belki oradadır?"

 

"Yok Mert.Yok! Her yere baktım; ama hiçbir yerde yok.Telefondan bile aradım!"

 

Beril yanımızdan ayrılıp yatağın üzerinde duran telefonu eline aldığında "bende arayacağım..." dedi.Ses tonunda endişe vardı.

 

Telefonu kulağına dayayıp odada tur atmaya başladığında bakışları beni buldu.Kafasını iki yana sallarken "açmıyor!" Dedi.

 

Telefonu elinden bırakıp yatağın üzerine attığında "nerede olabilir ki bu kız?" Dedi.

"Hayır Almila bir şey söylemeden nereye gidebilir ki!"

 

"Bilmiyorum..." dedim."Allah kahretsin ki bilmiyorum!"

 

"Ceyda nerede peki? Belki o nereye gittiğini biliyordur."

 

Beril'in söylediği cümle ile bakışlarım onu bulurken "onu hiçbir yerde görmedim..." dedim.

 

Aklımdaki düşünceleri bir kenara atmaya çalışmıştım.Ceyda'nın gerçekleri anlatma gibi bir ihtimali vardı ve ben bundan korkuyordum.İkisinin ise olmaması şüphelerime şüphe ekliyordu.

 

"Belki ikisi birliktedir.Olamaz mı?" Umarım birlikte değillerdir.

 

"Olabilir aslında..." dedi Mert."Belki de beraberdirler."

 

Telefonumu cebimden çıkartıp Ceyda'yı arayıp hoparlöre aldığımda 'aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor' dediğini duymam ile telefonu yere atmıştım.

 

Beril telefonu yere attığım için korkup birkaç adım geri gittiğinde "sakin ol!" Dedi bana bakarak."Barın belki şarjı bitmiştir.

Lütfen sakin olur musun artık?"

 

"Beril hadi Ceyda'nın şarjı bitti.Peki ya Almila? O neden açmıyor!"

 

"Belki telefonu sessizdedir."

 

"Beril telefonu sessizde olsa bile haber verirdi öyle değil mi?" Sesim yüksek çıktığı içim ortam gerilirken "kötü düşünceleri beynimin içinde dolandırmak istemiyorum Barın! İyi düşünmeye çalışıyorum burada! Lütfen sende bana yardımcı olabilir misin?" Beril'in de sesi yüksek çıkarken ağlamamak için kendini tutmuştu.

 

"İkiniz de sakin olun!" Mert'in bağırması ile ona baktığımda "ben gidiyorum!" Dedim.

"Almila'yı bulacağım!" Tam gitmek için çıktığımda karşımda Emir'i görmem ile duraksamıştım.

 

Emir bir bana bir de arkamda duran Beril ve Mert'e baktığında gözlerinden düşen damlaları gördüm.

 

Tek kaşımı kaldırıp Emir'e baktığımda "size anlatacaklarım var..." dedi."Lütfen içeri geçin."

 

Olduğum yerde duramazken "acil değilse sonra Emir! Almila'yı bulmam lazım" Dedim.Tam yanından geçip gidecekken "acil!" Dedi."Ayrıca Almila ile ilgili de diyeceklerim var."

 

Yanımdan geçip içeri girdiğinde yatağa oturduğunda "anlat!" Dedim soğuk çıkan sesimle."Neler oluyor? Almila nerede?"

 

"Her şey sırayla Barın" dedi bana bakarak; ama ilk başta Ceyda ile ilgili bir şey söylemem lazım size." Derin bir nefes alıp hepimize baktığında "Ceyda..." dedi.Durdu ve bekledi."Gidiyor!"

 

"Nasıl yani?" Dedi Beril."Ne demek gidiyor Emir? Nereye gidiyor!"

 

"Nereye gittiğimizi söyleyemem."

 

"Gittiğimizi derken?" Dedim.

 

Emir olduğu yerden kalkıp Beril'in tam karşısına geçtiğinde "bende onunla birlikte gidiyorum..." dedi.Sesi titrerken bakışlarım Beril'i buldu."Ne demek gidiyorum ya? Nereye gidiyorsun Emir!"

 

"Ben üzgünüm..." Beril kolunda olan Emir'in elini hızlı bir hamle ilettiğinde "ne demek üzgünüm Emir? Hem gidiyorsun, hem nereye gittiğini söylemiyorsun, hemde üzgünüm mü diyorsun bana?"

 

"Ne yapayım Beril sen söyle bana? Sevdiğim kadın başka bir şehre gitmek istiyor! Ben onsuz yapamam Beril! Sen bunu çok iyi biliyorsun.Ceyda'ya bunca zaman hiç duygularımı açmadım ben! Tam açtım derken... onu tam sevdiğimi söylerken 'ben gidiyorum' dedi.İnanabiliyor musun ya? Ben gidiyorum dedi! Ama... ama beni de yanında istedi Beril!"

 

"Ceyda seni sevmiyor Emir! O seni sevmiyor! Seni sadece yalnız kalmamak için yanında istiyor o kadar!"

 

"Hayır!" Dedi Emir bağırarak."Seviyor Beril seviyor! Bunu bana kendi söyledi.Seni seviyorum dedi bana!"

 

Beril kafasını iki yana sallarken ağlamaya başlamıştı.Emir'in yanına gidip kolunu bana doğru çevirdiğimde "Ceyda neden gidiyor?" Dedim birden."Hemde durup dururken?"

 

Ceyda'nın ortada hiçbir şey yokken çekip gitmesi garibime gitmişti ve içimde merak uyandırmıştı.Şüphelerimi ise doğrulamaya hazırdı.

 

Emir beni baştan aşağıya süzerken "çok iğrenç bir insanmışsın!" Dedi.

 

Emir'in söylediği şey sinirlenmeme neden olurken elim istemsizce yumruk olmuştu.

Bakışları elime kayarken "bunu nasıl yaptın?" Dedi."Almila'ya bu ihanet oyununu nasıl oynadın?"

 

Söylediği cümle beynimi işgal ederken elim serbest kalmıştı.Gözlerimi bana nefretle bakan Emir'e çevirdiğimde "ne diyorsun sen?" Dedim.O an söylediği cümleyi yanlış olarak algılamak istedim.

 

"Almila diyorum..!" Dedi bağırarak."Senin ne bok olduğunu öğrendi diyorum!"

 

Emir'in cümlesi ile bir adım geri giderken bu anın bir rüya olmasını dilemiştim.

 

Almila... sevdiğim kadın benim yaptığım en büyük hatayı öğrenmişti.

 

Hatada değildi aslında.Salaklıktı, aptallıktı, ahmaklıktı...

 

Emir'in söylediklerini bir kabus olarak kabul etmek istemiştim; ama bu imkansızdı.

 

Kafamı beni izleyen Beril'e değdirdiğimde bana olan bakışlarını görmüştüm.

Gözlerinde tek bir anlam vardı.

Merak.

 

Ne olduğunu bilmek istiyordu.

 

Bakışları bir beni birde Mert'i bulurken Mert bakışlarını kaçırmıştı.

 

"Neler oluyor burada?" Dedi hepimize bakarken."Barın ne yaptı ve Almila ne öğrendi?" Korkuyordu.

 

Bu korku kaybetme korkusuydu.

Bu korku Almila'nın yaşayacağı acıydı.

 

Mert olduğu yerden ilerleyip yatağa oturduğunda elini yüzüne götürüp ufalamıştı.

 

Benim yüzümden çıkmazdaydı.

Benim yüzümden belki de ilişkisi bitecekti.

Benim yüzümden sevdiği kadını kaybedecekti belki de.

 

Hep belkiler ile doluydu yaşadığımız anlar.

 

"Ne oluyor?" Dedi Beril tekrardan.Emir'e baktı.Emir ise bana.

 

Beril Mert'in yanına ilerleyip önünde eğildiğinde titreyen elini Mert'in bacağına yerleştirdi.

 

"Mert..." dedi.Öğreneceklerinden korktuğu halde susmadı."Bir şey söyle bana..."

 

Mert elini yüzünden çektiğinde bana baktı.Onay bekledi.Her şey bittiği halde yine de bana danıştı.

 

Gözlerimi onaylar şekilde kapatıp açtığımda Mert Beril'e baktı.

 

"Özür dilerim sevgilim..." dedi gözlerinden bir damla yaş yanağına düşerken."Barın benim Ece'den sonra tek ailem.Ona ihanet edemezdim."

 

"Artık anlatır mısın Mert! Neler oluyor? Almila ne öğrendi?"

 

"Barın..." dedi."Babasının intikamını alabilmek için Almila'yı kullanmak istedi." Gözlerimi yumduğumda gerçeklerden kaçmak istedim."Ama bu öncedendi.

Barın hatasını anladı.Gerçekten! O hatasını anladı." Hâla her şeye rağmen beni koruyordu.Yaptığım hataya rağmen bana sahip çıkıyordu.

 

Beril kafasını iki yana sallarken ellerini Mert'in bacaklarından çekip olduğu yerden kalkmıştı.Bakışları beni bulurken bana doğru ilerleyip tam karşımda durmuştu.

 

Gözlerinde deminkinden çok daha farklı bir anlam vardı.

 

Gözlerinde bu sefer nefret vardı, kin vardı, öfke vardı.Belki de çok daha farklı anlamlar vardı...

 

Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken yanağıma inen sert bir tokat ile kafam yana düşmüştü; ama canım acımamıştı.Çünkü bunu hak etmiştim.Hemde her şeyiyle.

 

Bakışlarım Beril'e kaydığında "bunu nasıl yaptın?" Dedi."Bunu Almila'ya nasıl yaptın söyle bana?"

 

"Beril ben..."

 

"Sen ne!" Dedi beni eliyle iterken."Sen ne..!"

 

"Beril ben büyük bir hata yaptım biliyorum; ama sana yemin ederim olan her şey ilk başlardaydı.Ben... ben Almila'yı çok seviyorum."

 

"Yalan söyleme!" Dedi bağırarak."Yalan söyleme bana!"

 

"Yalan söylemiyorum!" Sesim istemezce yüksek çıkarken "yalan söylemiyorum Beril!" Dedim."Her şeye yalan de; ama lütfen sevgime yalan deme!"

 

Kafasını iki yana sallarken "bunu nasıl yaparsın? Nasıl Almila'yı kullanmak istersin?Seni delicesine seven birine bunu nasıl yaparsın?"

 

"Gözüm kördü!" Dedim bağırarak."Kördüm Beril! Babam ölmüştü ve babamın katili Almila'nın babasıydı!" Kurduğum cümle karşısında Beril şaşkına dönerken "ne?" Dedi."Ne diyorsun sen?"

 

"Doğru duydun!" Dedim."Babam öldürülmüştü ve babamın katilisi ise Almila'nın babası Mirza'ydı.Beril ben... ben babam öldükten sonra bir boşluğa düşmüştüm.Çünkü hayatımda kimse kalmamıştı.Hemde hiçkimse.Ben..." doğru cümleleri bulmak için çabalamıştım.

"Babam ilk ortadan kaybolduğunda Mirza Amca'ya gitmiştim.Bana yardım etmesini istemiştim.Babamın katilinden babamı bulmak için yardım dilenmiştim.Peki o ne yaptı biliyor musun? Benimle oyun oynadı.Benimle birlikte babamı aradı! Oysaki babam yoktu.Ölmüştü.Babamı öldürmüştü." Bastıra bastırma kurduğum kelime ile Beril'in bakışları değişmişti.

Duydukları karşısında şaşkına uğramıştı.

 

"Babamı günlerce aradım Beril.Mirza Amca'yla her yere baktım.Ağladım.Yeri geldi Mirza Amca ile ağladım." O anlar aklıma bir bir düşerken unutmak istedim.Her zaman olduğu gibi unutmak istedim.

 

"Sonra?" Dedi Beril."Sonra ne oldu?"

 

"Sonra bir haber aldım.Mirza'nın ölüm haberini.Şaşırmıştım, üzülmüştüm; ama sonra... öğrendim ki babamın katiliymiş.O an tüm dünya başıma yıkılmış gibi oldu Beril.Babamın katili ölmüştü; ama acı çekmesi lazımdı.Yaptıklarını ödemeliydi." Gözlerimi beni dikkatle izleyen Beril'e çevirdiğimde "ben alacağım intikam için büyüdüm Beril.Kendime bunun yeminini verdim ve sonra Almila'yı hedef aldım.Bir salak gibi ondan intikam almaya çalıştım.

Oysa hiçbir günahı yoktu; ama kör olmuştum bir kere.O an gözüme hedef olarak Almila'yı belirlemiştim.Biliyorum bu büyük bir hataydı; ama anla beni lütfen.Ben o an doğru düşünemiyordum.Yaptıklarımın doğru olduğunu içten içe kendime aşılıyordum!"

 

"Bu duyduklarım o kadar saçma ki... yaşadıklarına diyecek hiçbir şeyim yok Barın.Çok ağır şeyler farkındayım; ama... Almila, o masumdu."

 

"Biliyorum Beril, biliyorum.İşte bunu anladığım an intikam oyunundan vazgeçtim.Ben Almila'yı sürekli takip ediyordum.Her dışarı çıktığında onun yakınındaydım.Hatta o zamanlar Almila'ya aşık olmuştum; ama bunu asla kendime bile dile getirmedim.Sonra ise kaçırma planı uyguladım.Onu kendi yanıma çekip aşık etmeye çalıştım." Güldüm."Aşık olduğumu anladığım an tüm planı kafamdan attım.Sadece Almila'ya odaklandım.

Hatta... babamın anneme yaptıklarını öğrendiğim zaman iyi ki dedim.İyi ki bu plandan vazgeçmişim."

 

"Peki Ceyda?" Dedi Emir bana bakarak.

"Onun bu işlerle ne gibi bir bağlantısı var.Bunu da anlatsana Beril'e.O kızı bu işe nasıl bulaştırdığını da söylesene!"

 

"Ceyda da mı her şeyi biliyordu yani?" Elini saçlarına geçirdiğinde "Almila nasıl bir işin içine düştü böyle!" Bana baktığında "her şeyi anlatmanı istiyorum senden Barın!" Dedi.Mert'e baktı."Hemde her şeyi!"

 

"Almila'yı nişan gününde evin bahçesinden gözlüyordum.Almila ile ilgili her şeyi bildiğim gibi Ceyda ve Alp'in ilişkisini de biliyordum.O gün Ceyda ve Alp'in konuşmasını duydum.Bebek haberini veriyordu Alp'e.Alp ise istemediğini söylüyordu.O an düşündüm.Ceyda ile birlik olursam hem Almila'yı yanıma daha iyi çekebilecektim.Hemde Ceyda Alp hedefine ulaşacaktı."

 

"Pislik herif!" Emir tam bana doğru adım atacakken Beril durdurmuştu.Kafasını iki yana sallarken "olduğun yerde kal Emir!" Dedi."Eğer durmayı beceremiyorsan dışarı çık!" Emir bir bana bir de Beril'e baktığında sinirden kudurduğu halde Beril'i dinlemişti ve beni dinlemeye devam etmişti.

 

"Devam et!" Dedi Beril bana bakarken.

 

"Ceyda'nın yanın gittim.Ona her şeyi anlattım ve yardım istedim.Ceyda ise hemen kabul etti.Yardım edeceğini söyledi.Aslında Ceyda'dan istediğim tek şey o gün Almila'yı dışarı çıkarmasıydı; ama Ceyda'nın bir şey yapmasına gerek kalmamıştı.O gün zaten kendi istediği ile dışarı çıkmıştı."

 

"Sonra?"

 

"Sonra Almila'yı kaçırdım ve bu eve getirdim.İntikam için ortamım hazırdı; ama tek bir sorunum vardı.Almila'nın Alp'e olan aşkı.Bunu ise tek bir hamlemde yok etmiştim."

 

"O hamle ne?" Dedi Emir dişlerini sıkarak.

 

"Almila kaçmak için plan kurmuştu.Ben ise o planı anlamıştım ve Almila'nın kaçmasına izin vermiştim.Çünkü, Almila'nın yaptığı bu hamle benim işimi kolaylaştıracaktı." Derin bir nefes alıp Beril'e baktığımda "Ceyda'ya Almila'yı gördüğü an Alp'in dudaklarına yapışmasını istedim.Onu öpmesini istedim" dedim.

 

Emir olduğu yerden yaklaşıp hızlı bir hamle ile bana sert bir yumruk attığında olduğum yerde sendelemiştim; ama hiçbir tepki vermemiştim.Mert Emir'e doğru yaklaşarak onu tuttuğunda "Ne yapıyorsun lan sen?" Dedi Emir'i ileri doğru atarak.

 

"Eğer dayak yemek istemiyorsan çekil önümden!" Dedi Mert'e bağırarak.

 

"Sen mi vuracaksın?" Dedi Mert Emir'in üstüne yürüyerek.

 

"Mert!" Dedim bağırarak."Dur artık.Bu yumruğu hak etmiştim bunu çok iyi biliyorsun o yüzden lütfen kenara çekil ve karışma!"

 

"Barın nasıl karışma dersin bana?"

 

"Karışma." Dedim vurgulayarak.

 

Mert Beril'e bakıp kenara çekildiğinde Beril'in olanlara karşı tepkisiz olduğunu görmüştüm.

 

Beril'in bakışları ilk başta Emir'e sonra Mert'e ve en son bana kayarken "söylemek istediğin başka bir şey var mı?" Dedi.

 

"Var..." dedim Mert'e bakarak."Biliyorsun Mert'in de her şeyden haberi vardı; ama emin olabilirsin ki beni sürekli en başından beri uyardı.Yapma dedi sürekli.Beni engellemeye çalıştı.Yaptığım şeyin yanlış olduğunu her zaman dile getirdi.Fakat, ben dinlemedim.Belki dinleseydim şu an bunları konuşuyor olmazdık.

 

"Mert ile olan mevzuyu konuşmak istemiyorum!" Dedi.Sesi ciddiydi.Mert'e baktı."Ben bu konuyu Mert ile yalnız konuşmak istiyorum.Siz yokken!"

 

"Konuşalım..." dedi Mert Beril'e bakarken.

Gözlerinden hâla bir umuda tutunduğunu anlamıştım.

 

Üzüntü dolu bakışlarım Mert'i bulurken özür dilemiştim aslında.

 

Benim yüzümden bunları yaşıyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum.

 

Mert bana bakıp kafasını sallarken özür dilediğimi anlamıştı aslında; ama bunu istememişti.

 

Ondan özür dilememi istememişti.

Her şeye rağmen hâla benim yanımda olmuştu.

 

Bakışlarım Emir'e değdiğinde "peki Almila nerede?" Dedim."Nereye gitti? Çok üzülmüştür şimdi.Hatta paramparça olmuştur; ama ben onu toparlarım.Bunu yaparım.Her şeyi anlatarak yanında olduğumu söylerim.Söyle..." dedim Emir'e bakarken "Almila nereye gitti?"

 

"Almila bu şehiri terk etmiş Barın.Seni hatta bizi bırakıp gitmiş."

 

"Ne?" Dedim anlamayarak."Ne demek bu şehiri terk etti? Ne demek gitti! O... o beni bırakıp gitmez.Gidemez!"

 

"Nereye gitti?" Dedi Beril.Sesinde endişe vardı.

 

"Bilmiyorum."

 

"Yalan söyleme!" Dedim Emir'e doğru yürüyerek."Yalan söyleme!" Emir'in yakasını tuttuğumda Emir'de benim yakamı tutmuştu."Yalan söylemiyorum!" Dedi büyük bir nefret ile."Ayrıca gitmesi normal değil mi lan sence de? Kızın hayatını mahvetmişsin! Onu paramparça etmişsin!" Elini yumruk yapıp yüzüme geçirdiğinde "şerefsiz!" Dedi bağırarak.Olduğum yerde sendelerken bende Emir'e yumruk attığımda Beril ve Mert bizi ayırmaya çalışıyordu.

 

"Emir!" Dedi Beril bağırarak."Bırak Barın'ı!"

 

"Barın!" Dedi Mert bana sinirle seslenirken.

"Bırak Emir'i!"

 

Beni tutup Emir'den ayırdığında Beril'de Emir'i kenara almıştı.

 

"Ne yapıyorsunuz lan siz?" Dedi Mert bağırarak."Şu an kavga etmenin zamanı ve yeri mi sizce?"

 

Olduğum yerde yere çöküp elimle yüzümü kapattığımda "Almila beni bırakıp gitmez!" Dedim."O...o hamile.Benim bebeğimi taşıyor.Bunu bize yapamaz.Beni hem kendinden hemde bebeğimden mağdur edemez!"

 

"Belki de bu senin cezandır!" Dedi Emir.

"Almila'ya yaptıklarının cezasını çekiyorsundur belki de!"

 

"Emir!" Dedi Mert bağırarak."Kes sesini!"

 

"Gerçekler bu kadar çok canınızı yakmamalı bence! Hem yalanların er ya da geç açığa çıkma gibi bir huyu vardır bilmez misiniz? Ne sandınız ki? Hayatınız boyunca sırrınızın sizde gizli kalacağını falan mı?"

 

Emir haklıydı ve bu yüzden hiçbir şey söyleyemiyordum.

 

Gerçekler canımı yakıyordu.Almila'nın beni bırakıp gitme düşüncesi bile beni paramparça ediyordu.

 

Olduğum yerden doğrulup Emir'e baktığımda "haklısın Emir..." dedim.

"Gerçekler canımı yakıyor.Çünkü, Almila'nın benim yanıma bile gelmeden çekip gitmek istemesi canımı yakıyor! Bana gelip hesap sormak yerine bebeğimi de alıp ortadan kaybolması..." elimle kalbimi gösterirken "kalbimi paramparça ediyor!" Dedim.

 

Hiçbirinin söylediği bir kelimeyi bile duymak istemezken olduğum yerden hızlıca ayrılıp çıkışa ilerlediğimde odadan çıkarak koridordan dümdüz ilerlemiştim ve sola dönmüştüm.Sürekli kilitli tuttuğum odanın kapısını cebimde duran anahtar ile açarken içeri girip kapıyı tekrardan kilitlemiştim.

 

Olduğum yerden yavaş yavaş ilerleyip odanın tam ortasında yerimi aldığımda duvarda olan Almila'nın resimlerine bakmıştım.

 

Tam gülerken çektiğim fotoğrafın üzerine elimi koyarken yanağımdan aşağıya süzülen yaşlara engel olamamıştım.

 

"Neden..?" Diyebildim sessizce."Neden beni bırakıp gittin? Ben... gülümseyen yüzünü görmezsem yaşayamam ki! Bu gülüşü neden benden çaldın?" Sorduğum sorular duvarlarda yankılanırken gerçekler yüzüme vuruyor gibiydi.

 

Bakışlarım bu sefer ağlarken ki çektiğim fotoğrafına kayarken "seni bu şekilde ağlattığım için özür dilerim sevgilim..." dedim.

 

Ve sonra bir diğer fotoğrafına baktım.

Almila'ya kar yağarken çektiğim fotoğrafa.

"Bu fotoğrafı çekmeden önce seninle ilerideki bebeğimiz için konuşmuştuk.İsim bile bulmaya çalışmıştık..." güldüm."İsimler yarım mı kalacak yani?" Kafamı iki yana sallarken "hayır..." dedim."Buna izin vermeyeceğim.Beni bırakmana izin vermeyeceğim.Biliyorum... çok kırıldın bana, çok üzüldün; ama ben yaralarını sarmak için elimden gelen her şeyi yapacağım Almila.Sana söz veriyorum.Seni bulacağım.Seni bulacağım ve kendimi sana affettirmek için her şeyi yapacağım.Bu da kendime, sana ve karnındaki bebeğimize sözüm olsun."

 

🌸PART 2🌸

 

Beril'den;

 

-Altı ay sonra-

 

Hayatımın bu derece zorlu geçeceğini asla tahmin edemezdim.

 

Hayat bana sürekli darbesini vururken zorlanacağımı hesaba katamamıştım.

 

Belki de bu olanlar ile güçleneceğimi düşünmüştüm.

 

Belki de böyle olmasını istemiştim.

 

Tam altı ay... altı ay boyunca etrafımda olan insanları toparlamak için kendimde güç bulmaya çalışmıştım.

 

Ne kadar sinirli olsam da, ne kadar gerçekleri haykırarak suçlarını söylemeye çalışsam da bunu yapamamıştım.

 

Çünkü, acılarını görmüştüm.

 

Belki de bu olanlar Barın'ın anlattığı gibiydi.Belki de gerçekten Almila'yı sevmişti.Bu intikam ateşine tutularak gerçek aşkı bulmuştu.

 

Bu altı ay içerisinde gözlerim ile Barın'ın acısına şahit olmuştum.Gözümün önünde bir yıkım dururken elim kolum bağlı bir biçimde Barın'ı izliyordum ve olan her şeye rağmen toparlamaya çalışıyordum.

 

Belki de toparlama nedenim öfkemden dolayıydı.Almila'nın bana hala ulaşmamış olmasıydı belki de. Belki de bu şekilde öfkemi bastırmaya çalışıyordum.

 

Barın'a küçük küçük adımlar atarken Almila'yı düşünüyordum.Nerede olduğunu merak ediyordum ve bulmak için çaba sarf ediyordum.

 

Elimde duran tepsiyi yatağa yaslanarak oturan Barın'a uzatırken "biraz yemek ye..." dedim sessiz çıkan sesimle."Uzun zamandır doğru düzgün ne bir şey yiyorsun ne de bir şey içiyorsun." Sesim istemsizce mesafeli çıkmıştı.

 

Barın hiçbir şey söylememişti. Dudaklarımdan çıkan kelimeler sanki boşlukta yanlılanır gibi olurken "hadi..." Dedim tekrardan." Yemek ye." Barın kıpkırmızı olmuş gözlerini gözlerime kenetlerken "istemiyorum!" Dedi."Ne yemek istiyorum ne de başka bir şey.Ben sadece onu istiyorum."

 

İsmini söyleyememişti.Yine ve yeniden Almila dememişti.Diyememişti.

 

"Barın eğer kendini toparlamazsan Almila'yı nasıl bulabilirsin? Madem onu istiyorsun o zaman kalk ve bir şeyler yap!" Almila'nın ismini duyar duymaz bana baktığında "onun ismini söyleme lütfen..." dedi.Kafasını iki yana sallarken "Onu bulana kadar ismi ne sizin dudaklarınızdan ne de benim dudağımdan dökülsün."

 

"O zaman kalk ve bul onu! Kalk bul ve dudaklarından ismi dökülsün!"

 

"Her yeri aradım Beril! Her yeri aradın! Peki sonuç ne oldu? Koca bir hiç! Bulamadım, bulamadın, bulamadık!"

 

Hızlı bir hamle ile yataktan kalktığında bir an sendelese de kendini toparlamıştı.

"Kendini öyle bir sakladı ki... asla bulamıyorum.Nerede ve nasıl durumda olduğunu bile bilmiyorum!" Sesi kesik kesik gelirken olduğu yerden ilerledi ve duvara asılı olan Almila'nın resmine baktı."Nereye saklandın sevgilim?" Dedi sesi titrerken.

"Bebeğimiz ile birlikte nereye gittin? Bu kadar mı nefret ettin benden? Bu kadar çabuk mu idamına karar verdin! Bu kadar çabuk mu kalemimi kırdın benim?" Dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başladığında Barın'ın yanına giderek elimi koluna yerleştirmiştim.

 

"Barın lütfen..." dedim güçlü durmaya çalışarak."Lütfen bunu kendine yapma!"

 

"Bir şey yapmıyorum ki ben..." dedi küçük bir çocuk gibi."Ben yaklaşık altı aydır hiçbir şey yapamıyorum Beril! Hemde hiçbir şey!" Bağırarak kurduğu cümle ile o an korksam da bunu belli etmemeye çalışmıştım.

 

Bakışları beni korkutmaya başlarken "hadi sen biraz uzan..." dedim."Şu an uyumak sana iyi gelecek."

 

"İstemiyorum!" Dedi.Cümlesi kesin ve netti.

 

"Kendine daha ne kadar acı çektireceksin? Yasın ne zaman bitecek ve kendini ne zaman toparlayıp Almila'yı bulmaya devam edeceksin?"

 

"Yasım hiçbir zaman bitmeyecek Beril.

Çünkü, onu hiçbir zaman bulamayacağım."

 

"Pes mi ettin yani?"

 

"Pes etmedim; ama bu altı ay içinde sabretmeyi ve beklemeyi öğrendim.

Onu beklemeyi öğrendim."

 

Hiçbir şey söylemezken olduğu yerden kalkıp bilgisayarını eline aldığında "izin verir misin lütfen?" Dedi bana kıpkırmızı olmuş gözleri ile bakarken."Özel biliyorsun."

 

Kafamı evet anlamında sallarken "kendine dikkat et" dedim."Ve unutma kendini toparlamaktan başka çaren yok Barın."

 

Barın hiçbir şey söylemezken odadan çıkmamıştım ve kapıyı kapatmıştım.

 

Tam altı ay boyunca Barın her gün bilgisayarını alarak bir şeyler yapıyordu.Ne yaptığı hakkında en ufak bir fikrim olmazken sorma gereğinde hissetmemiştim kendimi.Çünkü biliyordum ki cevap vermeyecekti.

 

Olduğum yerden ilerleyip odama gittiğimde yatağa yatarak düşünmeye başlamıştım.

 

"Almila nerede olabilir ki?" Dedim hep kendi kendime."Benim bilmediğim nereye gitmiş olabilir?" Kafamdaki sorular beynimi işgal ederken bakışlarım kapıyı açan Mert'i bulmuştu.Olduğum yerden doğrulup yanıma gelen Mert'i izlemeye başladığımda "bir şey mi oldu?" Dedim.

 

Hâla Mert'e kırgındım ve bunu ne kadar belli etmemeye çalışıyorsam da başaramıyordum.

 

"Daha ne kadar gözlerime bakmadan konuşacaksın?" Cümlesi şaşırmama neden olurken bakışlarım beni izleyen Mert'i bulmuştu.

 

"Gözlerimi kaçırdığım yok Mert.Sana öyle geliyor."

 

"Cümlende bile bana kırgınlığın apaçık belli oluyor Beril.Bu sesine bile yansıyor."

 

"Mert!" Dedim.Mert'e doğru döndüm ve gözlerime baktım."Lütfen... ben bu konuyu konuşmamaya çalışırken, bu konudan kaçarken karşıma geçip lütfen böyle yapma!"

 

"Konudan kaçınca hiçbir şey düzelmeyecek ama!"

 

"Ya konuşunca da düzelmezse?" Sesim titrerken kendimi ağlamamak için bastırmıştım."Ben bunu istemiyorum tamam mı Mert? Ben seni kaybetmek istemiyorum! Ve bu yüzden bu konuyu şu an konuşmak istemiyorum!"

 

"Peki ne zaman konuşacaksın? O an ne zaman gelecek? Altı ay oldu Beril... koskoca altı ay.Bu altı ay içerisinde birbirimize karşı olan davranışlarımız o kadar tuhaf ki... sanki karşımda sen değilde başka biri varmış gibi! Birbirimize yabancı olduk resmen.Aynı evde yaşayan iki yabancı!"

 

"Ne yapmamı bekliyorsun Mert!" Dedim.

Sesim yüksek çıkarken ayağa kalmıştım ve Mert'e doğru dönerek "ne yapmamı bekliyorsun benden?" Demiştim tekrardan.Sesim bu sefer kısık çıkarken sadece beni izlemişti.Söyleyeceklerimi beklemişti.Elimi saçlarıma götürerek karıştırdığımda "canım yanıyor..." dedim sessizce."Benden böyle bir şeyi saklamış olman benim canımı yakıyor!"

 

"Mecburdum!"

 

"Hayır değildin! Mecbur falan değildin.Sen sadece işine geleni yaptın o kadar!"

 

"İşime geleni mi yaptım sence?" Olduğu yerden hızlı bir hamle ile kalkarken gözlerinde oluşan öfke gerilmeme neden olmuştu.Hızlı adımlar ile yanıma ulaştığında iki adım geri gitmiştim.Mert hayal kırıklığına uğramış bir şekilde bakarken "sana bir şey yapmamdan falan mı korkuyorsun yoksa?" Dedi.Söylediği söz kalbime hançer girmiş gibi hissettirirken "hayır saçmalama lütfen!" Dedim kafamı iki yana sallayarak."Senden korkmuyorum."

 

"O zaman neden benden kaçıyorsun? Neden sana yaklaşmama izin vermiyorsun?"

 

"Ben..." cümlemi kurmama fırsat vermeden beni kendine çektiğinde sıcak nefesi yüzüme çarpmıştı.Dudakları kulağıma değdiğinde "o benim kardeşim Beril..." dedi fısıldayarak."Ben sadece görevimi yaptım o kadar.Barın bana güvenirken, beni kardeşi olarak görürken onun sırrını nasıl anlatabilirdim ki?" Gözlerini gözlerime kenetlediğinde "sende aynısını yapmadın mı?" Dedi.Gerçekleri yüzüme çarptı."Sende Almila'nın sırrını benden saklamadın mı?" Ellerini bel kısmımda iyice sabitlerken "haksız mıyım?" Dedi.

 

"Aynı şey değildi."

 

"Durumlar farklı bile olsa Almila'nın sana anlattığı sırrı bana anlatmadın değil mi? Sahi neden anlatmadın Beril?" Düşünür gibi yapıp bana baktığında cevabını bildiği halde "buldum..!" Dedi."Sen Almila'nın dostusun değil mi? Sırdaşı, kardeşi, çocukluğu... öyle değil mi Beril söyle bana?" Hiçbir tepki vermeden Mert'i izlediğimde "bunlar için anlatmadın bana! Peki ben neden anlatayım ki? Neden arkadaşımı kaybetmeyi göze alayım?"

 

"Beni kaybetmeyi mi göze alıyorsun yani.Ya da göze aldın mı demeliyim?" Cümlemi dudaklarına yakın bir şekilde kurarken Mert yutkunmuştu.

 

"Denemek istiyorsun sanırım?" Dedi."Ama biliyor musun asla tavsiye etmem! Çünkü ben ne kardeşim dediğim insandan vazgeçerim ne de sevdiğim kadından!" Dudaklarımız arasında kalan kısa mesafeyi hızlı bir hamle ile kapatıp üst dudağımı dudakları arasında aldığında emerek geri bırakmıştı."Seni çok özledim Beril..." dedi nefes nefese kalırken."Lütfen benden uzaklaşma! Hiçbir suçumuz yokken bizi birbirimizden ayırma."

 

Belimde duran eli iyice sıkılaşırken ellerimi Mert'in boynuna atarak sabitlemiştim.

"Bende seni özledim..." Dedim kısık çıkan sesimle "hemde çok." Mert gülüp aramızdaki mesafeyi tekrardan kapattığında dudaklarımda oluşan sızı beni mutlu etmişti ve bu anda kalmak istemiştim.Huzur bulduğum adamın kollarında yatıp bu altı ay içinde yaşanan her şeyin bir kabus olarak beni uykumdan uyandırmasını dilemiştim.

 

-Sekiz ay sonra-

 

"Tam sekiz ay... sensiz tam sekiz ay Almila.Bu o kadar zor ki... senin nerede olduğunu bilmemek bir kardeşin olarak o kadar koyuyor ki bana; ama artık düşünmemeye çalışıyorum.Çünkü, beni unuttuğunu düşünüyorum.Neden mi? Çünkü,eğer beni unutmamış olsaydın bu sekiz ay içerisinde benim sana ulaşmaya çalıştığım gibi sende bana ulaşmaya çalışırdın."

 

İçimde olan şeyleri telefonun mesaj bölümüne yazarken parmağım gönder tuşunun üstünde gidip geliyordu.Atıp atmamak arasında kararsızlığım sürerken "atsam mı acaba?" Dedim yanımda duran Mert'e bakarken."En fazla ne olacak ki? Görülmeyen bir tek tık! Hayır yani anlamıyorum biliyor musun? Bir insan telefonu sekiz ay boyunca nasıl açmaz!"

 

Mert yatakta biraz diklenip kolunu yatağa sabitlediğinde "her şeyden, herkesten uzaklaşmak istiyor Beril.Tabii bir de bulunmak istemiyor.O yüzden şaşırmıyorum aslında bu duruma."

 

Yattığım yerden doğrulup sesli bir nefes aldığımda "merak ediyorum Mert!" Dedim.

"Ne yaptığını merak ediyorum, ne durumda olduğunu merak ediyorum, nerede olduğunu da merak ediyorum! Kısacası her şeyi merak ediyorum."

 

Mert'te benim gibi yatakta doğrulduğunda beni kendini çekerek yüzümü göğsüne yaslamıştı.Elleri saçlarımda yerini bulurken "merak etmekte haklısın Beril.O senin kardeşin sonuçta; ama onu da anlamamız lazım.Yaşadıkları kolay şeyler değil.Bizim yüzümüzden büyük bir yıkım yaşadı.Hem ben inanıyorum Almila iyi ve yakında ortaya çıkacak.Bunu biliyorum çünkü hissediyorum."

 

Elim Mert'in vücudunu sararken "sen olmasaydın ne yapardım bilmiyorum Mert.Emir'de gitti zaten.Hayatımda senden başka hiçkimse kalmadı.İyi ki varsın, iyi ki hayatımdasın.Her şey için sana teşekkür ederim." Mert'in dudakları saçlarımda yerini bulurken "her zaman yanında olacağım sevgilim bunu asla unutma." Mert cümlesini kurarken yanı başımda duran telefonu alıp gönder tuşuna bastığımda "ne olursa olsun artık..." dedim."Ben yine bir umut mesajımı yine atacağım ve yine o bildirim sesini bekleyeceğim.Bu sekiz ay boyunca nasıl her gün mesaj attıysam yine atacağım." Kafamı kaldırıp Mert'in dudağına küçük bir öpücük kondurduğumda "hadi bir şeyler yiyelim..."Dedim."Ben çok açıktım!"

 

Mert'le birlikte yataktan kalkıp odadan çıktığımızda "Barın hâla uyuyor mu yoksa?" Dedim.

 

"Bilmiyorum ki... ben bi bakayım." Kafamı tamam anlamında sallarken Mert tam yanımdan geçecekti ki mutfaktan gelen sesler ile birbirimize baktık."Mutfaktan sesler mi geliyor yoksa bana mı öyle geldi?" Mert'in cümlesi ile kafamı sallarken "sana öyle gelmedi aşkım.Çünkü sekiz ay üstüne gerçekten mutfaktan sesler geliyor!" Cümlem ile ikimiz de mutfağa doğru ilerlerken Mert'le birlikte mutfağa girmemiz ile Barın'ı mutfakta bir şeyler yaparken görmemiz bir olmuştu.Şaşkın bakışlarımız birbirimizi bulurken "nasıl yani?" Dedim.

"Barın mutfağa girip bir şeyler mi hazırlıyor?" Mert şaşkın şaşkın kafasını sallarken "çimdikler misin beni?" Dedi."Ben şu an rüyada olduğumu düşünüyorum da!"

 

Göz devirerek Mert'e baktığımda "sence rüyada olsan ben burada olur muyum?" Dedim.

 

Mert bana garip garip bakarken "belki de rüyamın bir parçasısın Beril'cim! Olamaz mı?" Salak salak sırıtmaya başlayıp göz kırptığında "biliyorsun rüyalarımda bile varsın!"

 

"Mert!" Dedim yüz buruşturarak."Susar mısın lütfen?" Kafamı iki yana sallayıp tekrardan Barın'a döndüğümde olduğum yerde sıçramıştım.Barın tezgaha yaslanıp kollarını birleştirirken tek kaşını kaldırmış bize bakıyordu.

 

Barın'a bakıp salak salak sırıtırken "günaydın!" Dedim.Mert'le içeri girip Barın'ın yanına geldiğimizde "ne yapıyorsun burada?" Dedim.

 

"Amuda kalkıyorum Beril'cim.Sizde denemek ister misiniz?"

 

Mert ağzını açıp Barın'a bakarken garip bir ses çıkarıp kafasını iki yana sallamıştı."Ne kadar da ayıp!" Demişti ciddiyetini bozmadan."Yakıştı mı sana şimdi böyle bir şey söylemek?" Gülmemek için kendimi zor tutarken Mert'e "sus!" Demiştim.

 

Barın göz devirip olduğu yerden doğrulduğunda tekrardan yemek yapmaya devam etmişti.

 

Barın'ın yaptığı şeye dikkatlice bakmaya başladığımda "pankek mi?" Dedim.

 

Barın kafasını sallarken "en son beraber yapmıştık." Almila'dan bahsetmişti.

Adını yine söylememişti.

 

"Bir şey sorabilir miyim?" Dedim Barın'a bakarken.Barın bana bakmadan kafasını onaylar şekilde sallarken "neden sekiz ay sonra yapma gereği duydun ki?" Sorduğum soru ile Barın bana bakarken "bilmem ki..." dedi."Birden mutfağa girip yapmak istedim.Sanki... sanki gelecekmiş gibi hissettim."

 

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verirken "biliyorum bunları yaşamak senin için çok zor Barın; ama bu şekilde olmaz ki.Bu sekiz ay boyunca her gün şu kapıya bakıp Almila'nın gelmesini bekledin" dedim parmağım ile kapıyı işaret ederek."Bunun hayali ile yaşadın..."

 

"Gelecek Beril..." bana baktı."Hissediyorum gelecek!" Pankek'i yapmaya devam ederken "kakaolu da ister misiniz?" Dedi.

 

Mert'le birlikte kafamızı iki yana hayır anlamında sallarken "sade olsun..." dedim.

 

Pankek yaparak Almila'yı hatırlamaya çalışıyordu.Kendisini meşgul ederken kafasının dağılmasına neden oluyordu.

 

Barın'ı bu halde her gördüğümde Almila'nın nasıl olduğunu merak ediyordum.Ne halde olduğunu konusunda en ufak bir fikrimin olmaması endişelenmeme neden oluyordu.

 

Bakışlarım Mert'i bulurken endişeli olduğunu görmüştüm.O da Barın için endişeleniyordu.Hatta korkuyordu; ama bunu bu sekiz ay boyunca hiçbir zaman dile getirmemişti.

 

Ortamı dağıtmak için ikisine de seslendiğimde ikisi de bana bakmıştı.

"Eee..?" Demiştim cevap vermelerini bekleyerek.

 

Barın garip garip bana bakarken "ne eee..!" Dedi.

 

"Yani..." ne diyeceğimi bilemediğim için saçımı karıştırdığımda "ne zaman yiyeceğiz pankeki?" Dedim birden.

 

Barın göz devirirken "olduğu zaman!" Dedi mantıklı bir cümle kurarak.

 

Kafamı haklı olduğunu belli edercesine hafiften sallarken "doğru..." dedim.

 

Mert olduğu yerden bana bakıp göz kırparken "ne kadar da zeki arkadaşım ve bir o kadar da zeki sevgilim var değil mi?" Dedi.

 

Gözlerimi kısıp kafamı sallarken "çookk!" Dedim.

 

Olduğum yerden ilerlemeye başlarken "nereye?" Dedi Mert bana seslenerek.

 

"Odama gideceğim sevgilim. Fazla zeki insanlar ile ortamda iki dakikadan fazla duramıyorum! Pankek olunca beni çağırın" diyip göz kırptığımda mutfaktan çıkarak odama geri dönmüştüm.

 

Odaya girip yatağa uzandığımda bakışlarımı beyaz olan tavana dikerek yanağımdan düşen yaşı elimin tersi ile silmiştim.Olduğum yerden yan dönüp bacaklarımı biraz kendime doğru çektiğimde telefonu elimde sabitleyerek Almila ile olan fotoğrafımızı açıp titreyen dudaklarımı dizginlemeye çalışmıştım."Neredesin Almila?" Demiştim sessizce.

"Neden hiç aramıyorsun! Neden hiç kardeşini merak etmiyorsun! Ben seni çok merak ederken, sürekli düşünürken beni hiç mi umursamıyorsun?" Olduğum yerden kalkıp bağdaş kurduğumda odaya göz gezdirmiştim."Şu an buradayım Almila.

Senin önceden kaçırıldığın odada.O kadar garip bir his ki... senin dünyanı yıkan kişi ile bu evde yaşıyor olmak, senin kaçırıldığın odada kalıyor olmak..." kafamı iki yana sallayıp telefonun ekranına dokunduğumda "ama Mert'ten ayrı kalamıyorum ki ben... Mert'i deli gibi seviyorum ve onsuz nasıl yaşarım, ne yaparım bilmiyorum bile.Özür dilerim kardeşim.Her şeyi bildiğim halde burda olduğum için senden özür dilerim.Hatta gülümsediğim ve bazen güldüğüm içinde senden özür diliyorum." Telefonu elimden bırakıp avucum ile yüzümü kapattığımda gelen bildirim sesi ile elimi yüzümden çekmiştim ve telefonu elimde sabitleyerek mesaja bakmıştım.

 

Gördüğüm isim karşısında şaşkına dönerken tüm vücudum gerilmişti.

"Almila..." demiştim sesim titrerken."Ben rüya falan mı görüyorum yoksa bana gerçekten Almila mı yazdı?" Yaşadığım anın rüya olup olmadığını anlamak için kendimi çimdiklediğimde canımın acıması ile "gerçek!" Dedim bağırarak.Yataktan kalkıp kapıya ilerlediğimde tam kapıyı açacakken bir an düşündüm ve mesajı okudum.

 

"Beril seninle konuşmam lazım.Biliyorum sekiz ay boyunca sana yazmadığım için bana kızgınsın ama sana anlatmam gereken şeyler var.Lütfen benimle iletişime geç ve kimseye hiçbir şey söyleme!" Mesajı okumam ile kapıyı kilitlediğimde telefondan Almila yazısının üstüne tıklayarak aramıştım ve telefonu kulağıma sabitlemiştim.

 

Telefonun biraz çalması üzerine Almila telefonu açtığında "Beril..." dedi.

 

Sesini duymam ile göz yaşlarıma hakim olmazken "Almila..." dedim ağlarken.

"Almila neredesin sen? Sekiz ay oldu.Tam sekiz ay!"

 

"Biliyorum..." dedi.Durdu.Ne söyleyeceğini bilemiyor gibiydi.Telefondan garip sesler geliyordu ve ben ağladığını anlıyordum.

"Ağlama..." dedim sesim kısık çıkarken.

"Ağlıyorsun biliyorum Almila; ama ağlama.Yeterince ağladın zaten."

 

"Beril ben üzgünüm.Seni aramadığım için üzgünüm; ama yapamadım.Arayamadım."

 

"Almila lütfen... Lütfen bana nerede olduğunu söyle.Seni görmek istiyorum.Ben seni çok özledim."

 

"Bende seni özledim Beril." Hızlı hızlı nefes alıp verirken "ben sana nerede olduğumun konumunu atacağım Beril; ama bu numara ile değil.Başka bir hat ile seninle iletişime geçeceğim."

 

"Tamam..." dedim.Sanki beni görüyormuş gibi heyecanlanırken kafamı sallamıştım.

"Sen neredesin peki?"

 

"Bu şehirde..." dedi."İstanbul'da."

 

"Nasıl yani?" Dedim."Ama biz seni aradık! Her yeri aradık."

 

"Beril anlatacağım çok şey var ve bunları yüz yüze konuşmamız lazım.Şimdi kapatmam lazım tamam mı? Ben sana konumu atacağım birazdan; ama senden bir şey isteyeceğim."

 

"Tabii..." dedim hiç düşünmeden."Söyle."

 

"Kimseye hiçbir şey söylemeyeceksin Beril.Hemde hiçkimseye.Yanıma sessiz sedasız gelmeni istiyorum.Kimsenin haberi olmamalı, kimse şüphelenmemeli ve kimse peşine düşmemeli."

 

"Tamam..." dedim hiç sorgulamadan.Zaten böyle bir durumda nasıl sorgulayabilir mi insan?

 

"Tamam o zaman görüşürüz."

 

"Görüşürüz..." diyip telefonu kapattığımda yaklaşık bir dakika sonra gelen konum mesajını gördüğümde hazırlanmaya başlamıştın.

 

Hızlı hızlı üzerimi değiştirip saçımı yaptığımda telefonumu ve çantamı alarak odadan çıkmıştım.

 

Söyleyeceğim yalanları nasıl sıralasam diye düşünürken Mert'in ve özellikle Barın'ın anlamaması için ayrı çaba sarf edecektim.

 

Derin bir nefes alıp kendimi hazır hissettiğim an mutfağa girdiğimde Mert anlamış olacak ki "bende tam seni çağıracaktım..." bana bakıp üstümü incelediğinde "nereye böyle sabah sabah?" Dedi.

 

"Ben..." hadi ama Beril.Yalan söylemekten başka çaren yok bunu çok iyi biliyorsun! "Beni arkadaşlarım aradı da buluşmak için.Çok ısrar ettiler gel diye.Bende kıramadım onları." Söylediğim yalanın güzelliğini kafamda düşünürken Barın'ın cümlesi ile ona bakmıştım.

 

"Sabah sabah mı?" Hadi ama Barın! Bu kadar ayrıntılı düşünmek zorunda mısın?

 

"Olamaz mı?" Dedim gülümseyerek.

"Kahvaltı yapacağız!"

 

"Sakin ol..." dedi."Bir şey demedim.Ayrıca gitmen iyi olur.Bu aralar dertlerimizle yeterince boğuldun zaten.Hem seninde kafa dağıtmaya ihtiyacın var sonuçta.Git ve günün tadını çıkar."

 

"Tamam o zaman görüşürüz." Tam arkamı döndüğümde söylemek istediğim şey içimde kalmasın diye tekrardan önüme geri dönmüştüm."Bu arada..." dedim Barın'a bakarak."Dertlerinizle boğulduğum falan yok.Hem öyle bir şey olsaydı yanınızda olmazdım öyle değil mi? Ben istediğim için buradayım.Bundan emin olabilirsin ve aklındaki bu düşünceleri silebilirsin." Cümlem ile Barın bana baktığında dudağının kenarının kıvrıldığını görmüştüm.Bende ikisine bakıp gülümserken el sallamıştım ve önüme dönerek evden çıkmıştım.

 

Nereye gideceğimi bilmiyorlardı.Kiminle buluşacağımı bilmiyorlardı.

Kendimi bilinmezlikler içinde boğuluyormuş gibi hissederken arabaya binip sürmeye başlamıştım.

 

Yaklaşık iki saat süren yolculuğun ardından bir yazlık evde durduğumda arabadan inerek yürümeye başlamıştım.

 

Heyecan tüm bedenimi ele geçirirken kapının önüne gelerek zile basmıştım.

 

Kısa bir süre kapının açılmasını beklememe rağmen o kısa diye adlandırdığım süre aslında bana bir asır gelmişti.

 

Vücudumun her yeri titrerken kapının açılması ile karşımda Almila'yı görmüştüm.Almila'yı görmem ile ağlamam aynı anda olurken ona yaklaşarak sıkıca sarılmıştım.Almila'nın da kolları beni sararken "seni o kadar çok merak ettim ki!" Dedim.Almila'dan ayrılıp yüzüne baktığımda "neredesin sen bunca zamandır? Neden hiç aramadın! Neden hiç merak etmedin beni?" Cümlelerimi art arda sıralarken Almila koluma dokunarak "sakin olur musun?" Dedi."Sana her şeyi anlatacağım Beril; ama ilk başta içeri geçelim.Malum..." dedi karnını göstererek "fazla ayakta durmamam lazım."

 

Bakışlarım Almila'nın karnına değdiğinde "ben bunu nasıl unuturum?" Dedim."Kusura bakma Almila seni gördüğüm an sorularımı sıralayacağım derken tamamen unutmuşum yiğenimi!" Elim karnına değerken "ne kadar da büyümüş karnın..." bakışlarım beni izleyen Almila'yı bulduğunda gözlerinin dolduğunu görmüştüm."İçeri geçelim mi artık?" Dedim konuyu kapatmaya çalışırcasına.Çünkü biliyordum ki eğer kapatmasaydım bir de bunun için ağlayacaktım.

 

Almila ile birlikte içeri geçerken bir yandan da etrafa bakınıyordum."Burası neresi?" Dedim koltuğa otururken "ve burayı nerede buldun?"

 

"Sana her şeyi anlatacağım Beril.Neden buradayım, neden bunca ay sana ulaşmadım ya da neden ulaşmanıza izin vermedim.Hepsini tek tek söyleyeceğim."

 

"Bekliyorum..." dedim hiç düşünmeden.

 

Almila bana bakarken ne kadar değiştiğini görmüştüm.Sanki karşımda duran kişi sekiz ay önceki kardeşim değildi.

 

Elini saçlarına götürüp karıştırdığında olduğu yerde biraz daha sabitlenerek bana baktı."Neden çekip gittiğimi çok iyi biliyorsun..." dedi birden konuşmaya başlayarak."Sanırım bu kısımları anlatmama gerek yok." Gülümsedi."Barın'ın evinde yaşadığın için bunu bilmiyor olman garip kaçardı zaten."

 

"Sen nereden biliyorsun ki bunu?"Bunca zaman Almila'ya uluşamamışken onun bunu biliyor olması beni şaşırtmıştı.

 

Soruma cevap vermezken kaldığı yerden devam etmişti."O an dünya başıma yıkılmış gibi hissettim ben Beril.Ceyda bana gelip gerçekleri anlatırken ben nefes alamadım.

Bildiğim tüm doğrular o anda yok oldu.

Hayatımın bir yalan üzerine kurulduğunu anladım.Annem'in gerçeği, babamın neden öldüğü bana o kadar ağır geldi ki inanmak istemedim.İçimden hep yalan dedim ben; ama değildi.Sonra Barın... sevdiğim adam..." ağlamamak için çabalarken "hayatımın hatası oldu Beril.Hayatımın en büyük hatası oldu benim!" Yanağına düşen yaşı silerken elini karnına götürdü."Ben bunu haketmiş miydim sence?" Dedi çocukça bana bakarken."Sence bunu bebeğim haketmiş miydi Beril?"

 

Olduğum yerden kalkıp Almila'nın yanına ulaştığımda sıkıca sarılarak "sakın böyle düşünme!" Dedim."Sen bunları kesinlikle haketmedin!" Almila'dan ayrılıp yanağındaki yaşları silerken "devam etme istersen... hem bak hamilesin kendini strese sokma."

 

Bana bakıp kafasını iki yana sallarken "sekiz ay boyunca bu konu ile ilgili hiçbir şekilde konuşmadım ben.Hep içime attım.Sana anlatacağım günü bekledim.O yüzden lütfen bu hakkı benden alma Beril." Dedi.

 

Kafamı sallayıp "o zaman dök içini kardeşim..." Dedim."Dök içini ve rahatla."

 

"Ben o an ne yapacağımı bilemedim Beril.Aklımda sadece tek bir şey vardı.Çekip gitmek.Git dedim kendi kendime.Git ve dönme.Sonra... gittim ve yolda tanımadığım bir adama rastladım.Cüneyt'e." Dikkatli bir şekilde Almila'yı dinlemeye başlarken söyleyeceklerini merak etmiştim."Bana yardım etmek istedi.Etti de..." kafasını iki yana sallarken "o olmasaydı ben ne yapardım bilmiyorum Beril.Nereye giderdim, kimden yardım isterdim bilmiyorum." Dedi.

 

O an o kadar kırılmış hissettim ki; ama bunu asla belli etmedim.Ben vardım diyemedim.

Sadece sustum ve dinledim.

 

"Hani bana burayı nereden bulduğumu sordun ya..?" Soru sorar gibi bakarken kafamı evet anlamında sallamıştım."Burası Cüneyt'in yazlık evi.Ben o gün o kadar kötü durumdaydım ki Cüneyt beni buraya getirdi ve burda kalmamı teklif etti.Tabii bende o an kabul ettim.Çünkü, kabul etmekten başka çarem yoktu.Nereye gidebilirdim ki başka?"

 

"Bana gelebilirdin mesela!" Dedim daha fazla dayanamazken.Almila'nın bakışları beni bulurken sert tepkimden dolayı şaşırmıştı.Olduğum yerden kalkıp tam karşısına geçtiğimde "ben hâla neden bunca zaman bana yazmadığını anlamıyorum Almila! Neden bana gelmedin? Neden benden yardım istemedin?"

 

Almila'da benim gibi ayağa kalkıp yanıma geldiğinde "ne yapmamı bekliyordun ki Beril?" Dedi."O an sana ulaşmam demek Barın'ın bana ulaşması demekti! Ben korktum.Barın'ın bana ulaşmasından deli gibi korktum.Bu yüzden ise bana ulaşmamanızı sağladım." Güldüm.Kafamı iki yana sallarken "eğer o zaman sana ulaşmama izin verseydin ben Barın'ın seni bulmasına izin vermezdim Almila; ama şimdi ne oldu biliyor musun? Sana ulaşmama izin vermediğin için seni ben aradım! Hemde kiminle birlikte peki bundan haberin var mı? Barın'la..!" Dedim."Seni deli gibi Barın Soylu ile birlikte aradım! Her yere baktım, her yere baktık!"

 

Almila kafasını iki yana sallarken "beni gerçekten o yalancı ile birlikte mi aradın?" Dedi.Ses tonunda bariz hayal kırıklığı vardı.Hiç düşünmeden "evet!" Derken elimle yüzümü kapatıp sakinleşmeye çalıştım.

 

"Senin onlardan uzak durman gereken yerde onlarla kaldın Beril.Buna hiçbir şey demedim; ama bu..."

 

"Ne diyebilirsin ki Almila?" Dedim elimi yüzümden çekerek."Sen bana ulaşmadın ki? Ulaşmadın!" Dedim vurgulayarak."O yüzden zaten bana bir şey diyemezdin.

Diyemezsin!"

 

"Demem mi gerekiyor gerçekten Beril? Onların ne yaptığını gayet iyi biliyorsun sen; ama buna rağmen onlarla birlikte aynı evde kalıyorsun.Hemde sekiz ay boyunca!Ben bunları dile getirmeden sana yaşadıklarımı anlatıyorum ya! Ama sen ne yapıyorsun? Karşıma geçip beni onlarla birlikte aradığını söylüyorsun bana!"

 

"Almila bak Barın sen gittikten sonra..." söylediğim cümle yarım kalırken "sakın..!"Dedi elini kaldırarak."Sakın bana Barın deme Beril! Sakın bana onu savunmaya kalkma!"

 

"Savunmak mı?" Dedim büyük bir kırgınlık ile."Almila ben Barın'ı falan savunmuyorum! Ben sadece bu sekiz ay boyunca sana gördüğüm şeyi söylemeye çalışıyorum o kadar!"

 

"Gördüğün şeyleri dinlemek istemiyorum Beril! Ben Barın'ın ne yaptığı ile ilgileniyorum!" Kesin bir dille konuşurken şaşkınlığımı bariz belli etmiştim.

 

"Almila söyleyeceklerimden kaçma lütfen." Dedim sesim yüksek çıkarken.

 

"Beril bana Barın'ı savunmanı dinleyemem tamam mı? Hem senin benim yanımda olman gerekirken Barın'ın yanında olman bana gerçek bir hayal kırıklığı yaşattı! Ben orda olduğunu biliyordum; ama onlarla bu denli samimi olduğunu bilmiyordum."

 

"Almila ben kimseyle samimi olmadım tamam mı? Ben o evin içinde herkesle yabancıydım.Mert'le bile." Kurduğum cümleler canımı yakarken Almila bana hissizce bakıyordu."O evde o kadar çok hayal kırıklığına uğradım ki... hemde kim tarafından biliyor musun? Mert tarafından! Ben... ben ona karşı o kadar çok yabancıydım ki Almila.Yanlarındaydım; ama bi o kadar yabancıydım da." Yanağımdan akan yaşı silerken "ben kendi acımla birlikte onların acısını da gördüm!" Dedim birden.

 

Almila kulaklarını kapatırken "yapma Beril!" Dedi."Bana anlatma! İstemiyorum anlamıyor musun?" Ellerini kulaklarından çekerken "yapma!" Dedi tekrardan.

 

"Peki..." dedim Almila'yı dinleyerek."Sana hiçbir şey anlatmıyorum Almila.O evde yaşananlar benle kalacak, çekilen acılar içimde duracak."

 

Almila tatmin olmuşcasına bana bakarken "merak ediyorum..." dedim."Benim Barın'lar ile yaşadığımı nereden biliyorsun sen?"

 

"Sekiz ay boyunca bana ulaşamamınızı sağlamam, sana ulaşamayacağım anlamına gelmiyor sonuçta Beril'cim.

Cüneyt sağ olsun bana bu konuda çok yardımcı oldu.Sürekli olarak senden haber almamı sağladı."

 

"Bu Cüneyt..." dedim."Nerede şu an?"

 

"Burada... İstanbul'da yani.Birkaç işi vardı ve bu yüzden dışarı çıktı."

 

"Eli uzun yani?" Dedim.

 

"Evet..." dedi."Neden soruyorsun ki?"

 

"Hiç öylesine merak ettim sadece Almila olamaz mı? Mağlum sekiz ay boyunca tanımadığın bir adam ile birlikte kaldığın için!"

 

Almila derin bir nefes alırken "Barın'dan çok daha iyi Beril bundan emin olabilirsin! Ayrıca sen ne kadar Barın'ı tanıyorsun ki onun evinde kalıyorsun?"

 

"Ben Barın'ın evinde kalmıyorum Almila.

Mert'in yanında kalıyorum!" Cümlem netken kelimelerim bir o kadar keskindi.

 

"O zaman Beril bir tercih yapman gerekiyor!"

 

Cümleyi net olarak anlamazken "ne tercihi?" Dedim."Ne diyorsun sen?"

 

"Diyorum ki ya beni yani kardeşini seçersin ya da Mert ve Barın'ı seçersin!"

 

"Ne diyorsun Almila?" Dedim bağırarak.

"Sen ne dediğinin farkında mısın? Cümleleri idrak falan edebiliyor musun?"

 

"Ne dediğimin gayet farkındayım ben! Senden bir tercih yapmanı istiyorum.

Kardeşin ve o adam arasında seçim yapman lazım."

 

"Bana zorla seçim yaptırdığının farkında mısın sen? Bana böyle bir şey nasıl sorarsın Almila?" Ayaklarımın üstünde sabit duramıyormuş gibi hissetsem de kendimi zorlamıştım."Ben sana gerçekten inanamıyorum ya! Bana böyle bir tercih ile geldiğine gerçekten inanamıyorum!"

 

"Beni buna onlar zorladı Beril.Ben böyle olsun ister miydim?" Kafasını sallarken "istemezdim!" Dedi."Ama bazen hayatında istemediğin şeyler olur ve sen hayatındaki yıkımları ne kadar istemesen de uygulamak zorunda kalırsın." O kadar sakindi ki... bu durum beni korkutmaya başlamıştı.

 

"Sen iyi değilsin Almila.Bak tamam yaşadıklarım çok zor şeyler biliyorum.Bu yüzden ise doğru düşünemiyorsun bunu da anlıyorum..."

 

"Doğru düşünemiyor muyum? Gerçekten böyle mi düşünüyorsun Beril?"

 

"Almila bak yanlış anlıyorsun..."

 

"Kararını ver Beril.Ya ben ya Mert! Tercihini yap hemde şu an!" Gözlerine baktığımda ciddiyetini anlamaya çalışmıştım.

 

O kadar çok duygu barındırıyordu ki gözlerinde.Bir kez daha karşımda Almila'nın olmadığını anlamıştım.

 

"Beril hadi..!" Dedi."Ben mi Mert mi?" Eli karnına gitti ve durdu."Eğer Mert'i seçersen ne beni ne de yeğenini asla göremezsin!" Gözünden yanaklarıma damlalar bir bir düşerken yutkunamamıştım.Bir tercih yapmam gerekiyordu.Sevdiğim adam ve kardeşim arasında bir seçimde bulunmam gerekiyor; ama ben bunu yapamıyordum.

 

"Gerçekten Almila seçimde bulunmamı mı istiyorsun? Bana gerçekten bu tehditi yapıyor musun? Kardeşini gerçekten çıkmazda mı bırakıyorsun?"

 

"Senin zaten normalde benim yanımda olman gerekiyor Beril.O yüzden pekte tehdit sayılmaz bu! Hem neden bu kadar çok düşünüyorsun ki ben anlamıyorum? Daha iki gün önce tanıdığın bir adam için çocukluk arkadaşını, dostunu... kardeşini mi satıyorsun?"

 

"Almila ben hem senin yanında olup hemde Mert ile birlikte olmak istiyorum anlamıyor musun bunu? Hem Barın'ın işlediği günahı neden Mert ve ben ödüyorum bunu anlamış değilim!"

 

Gerçekten anlam veremiyordum.Günah keçisinin neden biz olduğunu bir türlü anlamıyordum.

 

"Mert'te o adam gibi suçlu çünkü Beril! O da benden gerçekleri sakladı unuttun mu? Ben onu kardeşim gibi görmüşken o oyuna ortaktı."

 

"Onun tek bir suçu var Almila.O da Barın'ın kardeşi olması.Ne yapmasını bekliyorsun ki? Sen olsan ne yaparsın mesela? Arkadaşının sırrını saklamaz mısın?" Düşüncelerim yanlıştı belki de; ama Mert'in günahsız olduğunu anlatmaya yetecek başka hiçbir şey bulamıyordum.

 

"Ben böyle iğrenç bir oyuna girişmezdim Beril! Giderdim ve iğrenç oyunun oynandığı kişiye her şeyi anlatırdım.Hem sen benim ne yaşadığımın farkında mısın? Karşıma geçmiş nasıl onu bana savunabiliyorsun ben anlamıyorum!"

 

"Farkındayım! Bu yüzden zaten şu an Mert'in suçsuzluğunu anlatmaya çalışıyorum ya sana! Çünkü ikinizi de kaybetmek istemiyorum ben."

 

"Beril ben hayatımda eskileri bana hatırlatacak kimseyi istemiyorum! O yüzden birimizi kaybetmek zorundasın!" Bakışlarım Almila'nın karnını bulurken "peki ya bebeğin?" Dedim."Bebeğin sana geçmişi yüzüne çarpmayacak mı?" Almila'nın eli karnını bulurken "o benim kızım!" Dedi.

"Başka kimsenin değil Beril.Zor zamanlarımda yanımda olan biri bana geçmişi hatırlatamaz."

 

"Her ne olursa olsun kızın sana geçmişi hatırlatacak Almila.Hatta yüzüne geçmişi tokat gibi çarpacak ve önüne serecek." Almila bana dikkatlice bakmaya devam ederken "peki..." dedim."Sen nasıl istersen öyle olsun Almila.Seni seçiyorum."

 

Almila'nın yüzünde koca bir gülümseme oluşurken bana yaklaşarak sarılmıştı.

 

"Kardeşini seçeceğini çok iyi biliyordum Beril!" Dedi.

 

Sesindeki neşe yüzüme tokat misali çarparken kardeşimin mutluluğu için kendi mutluluğumu feda etmiştim aslında.

 

Yaşadığı o kadar kötü olaylar olmuştu ki... bir olayı daha kaldıramazdı.

 

Bende gidersem yapayalnız olacaktı.

O yapayalnız olmasın diye onun yerine yalnızlığı ben seçmiştim.

 

Almila bende ayrıldığında "bu şehirden gideceğiz Beril!" Dedi."İzmir'e Yelda teyzemin yanına taşınacağız."

 

Kafamı tamam anlamında sallarken "Emir nerede?" Diye sordu."Yanıma geleceğini ona da mı söylemedin yoksa?"

 

Bakışlarım Almila'yı bulurken "Emir'den haberin olmaması şaşırtıcı..." dedim.

 

"Neden ki?" Dedi anlamayarak."Emir'e ne oldu?"

 

"Emir gitti Almila.Bizi, beni bırakıp gitti."

 

"Ne?" Dedi anlamayarak."Ne demek bizi bırakıp gitti?"

 

"Ceyda ile..." kurduğum cümle karşısında şaşkına dönerken "Ceyda ile mi?" Dedi.Sesindeki hayal kırıklığı yüzüne bile yansırken kafamı evet anlamında sallamıştım sadece.

 

Kafasını sallayıp ağlamamak için kendini zor tutarken "umrumda bile değil!" Dedi.

"İstediği kişi ile gitsin! Umursamıyorum artık kimseyi!" Derin derin nefes alıp verirken başka tarafa bakmıştı.Emir'in böyle davranması onu paramparça etmişti, üzmüştü, kırmıştı...

 

Eliyle saçlarını düzeltip bana tekrardan baktığında "hayatımda sadece sen kaldın Beril..." dedi."Kardeşim olarak sadece sen varsın.Sende zaten artık benim yanımdasın o yüzden gerisi önemli değil artık."

 

Almila'nın kurduğu cümleyi es geçerken bu konudan kaçmak istemiştim aslında."Ben artık gideyim..." Dedim."Ama ondan önce senden son bir şey isteyebilir miyim?"

 

Kafasını evet anlamında sallarken "Mert ile son kez vedalaşmak istiyorum Almila; ama sakın korkma.Seninle buluştuğumu söylemeyeceğim.Sadece yarına kadar yanında olup, son kez sarılmak istiyorum."

 

"Tamam... ama yarın buraya gel tekrardan olur mu? Yine kimsenin haberi olmadan."

 

"Tamam..." derken olduğum yerden çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştım.Almila'ya bir kere bile bakmazken vedalaşmamıştım bile.

 

Ağlamamak için kendimi zorlarken arabaya binip eve doğru sürmeye başlamıştım.Yollar sanki bana bir asır gelirken arabadan inerek eve doğru yürümüştüm ve kapıyı açarak içeri girmiştim.Oturma odasından sesler gelirken o tarafa doğru ilerlemiştim ve Mert'e bakmıştım.Barın'a bir şeyler anlatıyordu ve gülüyordu.Barın ise hissizce onu izliyordu.Tıpkı Almila gibi.

 

Ses çıkarmak istercesine elimde duran anahtarı masaya koyduğumda Mert ve Barın bana bakmıştı.Mert olduğu yerden kalkıp bana doğru geldiğinde sarılmamak için kendimi zor tutmuştum."Aşkım..." dedi yanağıma öpücük kondurarak."Sen ne zaman geldin?"

 

"Şimdi..." dedim sesim zar zor çıkarken.Barın'a bakıp gülümserken zorlanmıştım.Mert'e bakışlarımı çevirip baktığımda "içeri geçelim mi Mert?" Dedim."Seninle konuşmam gereken şeyler var." Sessizce Mert'e söylediğim cümle ile Mert gerilmişti."Bir şey mi oldu?" Dedi.

 

Kafamı hayır anlamında sallarken Barın'a baktım.Dikkatlice bizi izliyordu.

 

"İzninle Barın..." dedim."Kardeşini kısa bir süreliğine çalacağım."

 

"Senin olsun" dedi."İstersen uzun bir süre bile çalabilirsin." Keşke böyle bir şansım olsaydı.

 

Mert ile birlikte oturma odasından ayrılıp benim kaldığım odaya geldiğimizde yatağa oturarak Mert'inde oturmasını sağlamıştım.

Mert'in endişe dolu gözleri beni hedef alırken "aşkım sen iyi misin.Bir şey mi oldu?" Dedi tekrardan."Ateşin falan mı var yoksa?" Eli alnıma dokununca ürpermiştim.

"Ateşinde yok!" Dedi."Neden böyle yorgun görünüyorsun ki sen?"

 

Bana bakıp sorularını art arda sıralarken Mert'e doğru yaklaşıp birden sarılmıştım.

Mert'in kollarında huzuru bulurken ondan nasıl ayrılacağımı düşünürken Mert'in eli belimi sarmıştı.Parmakları belimdeki yerini alırken bu anda kalmak istemiştim.Mert'in kollarında huzuru bulmak istemiştim.

 

Mert'ten biraz ayrılıp alnımı almına yasladığımda ağlamaya başlamıştım.

Mert'in elleri yüzümü sararken "neden ağlıyorsun ki şimdi?" Dedi.Ona bakmamı istercesine eliyle çenemi kaldırdığında "o gözlerinden neden yaşlar akıyor? Ne oldu Beril! Sen nasıl bu hâle geldin?"

 

Kafamı iki yana hızlıca sallarken "ayrılmamız lazım!" Dedim birden.Mert elini yüzümden yavaş yavaş çekerken "ne..?" Dedi."Ayrılmak ne Beril? Ne demek ayrılmamız lazım?"

 

"Mert..." dedim.Sesim güçsüz çıkarken "ben Almila ile görüştüm!" Dedim.

Gerçekleri anlatmak istedim, aramızda bir sır daha olmasın istedim, ayrılacaksak da birbirimizden nefret etmememizi istedim.

 

Mert olduğu yerde gerilirken "Almila ile mi görüştün?" Dedi.Kafamı evet anlamında sallarken "o nasıl peki?" İlk sorduğu soru bu olmuştu.

 

Nerede dememişti.

Kiminle dememişti.

Hatta ayrılmak istediğimi söylediğim halde bu konunun üstünde bile durmamıştı.

O nasıl demişti.Sadece bunu merak etmişti.

 

"İyi.." diyebilmiştim sadece."Yani iyi demekte pek doğru olmaz sanırım; ama başka ne diyebiliriz ki? İnsanlar yalandan iyiyim demeye alışmıştır değil mi?"

 

"Herkes iyiyim der Beril; ama bu iyiyim kelimesinin altında koskoca bir enkaz vardır.Bunun ise kimse farkında olmaz."Saçlarını hafiften karıştırıp bana tekrardan baktığında "Peki... bebek?" Dedi.Sorarken zorlanmıştı.Merak ettiği bir diğer konuda buydu aslında.

 

"O da çok iyi.Biliyor musun kızmış; ama ismi falan belli değil sanırım çünkü söylemedi.

Gerçi cinsiyetini de cümle arasında duydum." Buruk bir gülümseme dudaklarımda oluşurken "Almila bir tercih yapmamı istedi" dedim.Mert anlamamış gibi bana bakarken "ne tercihi?" Dedi.

 

Sesli nefes alıp verirken "ikiniz arasında.

Bana ya beni ve yeğenini seçersin dedi ya da Mert'i."

 

Mert hayal kırıklığı ile bana bakarken "gerçekten böyle bir tercih yapmanı mı istedi senden?" Kafamı evet anlamında sallarken "peki sen ne dedin?" Cevabımı tahmin etmişti aslında.Ne söyleyeceğimi ise gayet iyi biliyordu; ama buna rağmen korkuyordu.O kelimeyi duymak istemiyordu.

 

Tam ağzımı açıp söyleyecekken "ya da dur!" Dedi."Söyleme Beril.Hem senin hemde benim canım yanmasın.Hem senin yeterince canın yanmıştır.O yüzden lütfen sus."

 

Ağlamam iyice şiddetlenirken "özür dilerim!" Dedim."Ben böyle olsun istemezdim Mert; ama ne yapabilirdim ki?" Ayağa kalkıp Mert'e döndüğümde "canım yanıyor!" Dedim."Canımız yanıyor ama elimden hiçbir şey gelmiyor!"

 

Mert'te benim gibi ayağa kalktığında yüzümü avuçları arasına almıştı."Ben senden vazgeçmem Beril!" Dedi.Cümleleri keskin bir bıçak gibiydi."Her ne olursa olsun senden asla vazgeçmeyeceğim!"

 

"Peki ne olacak?" Dedim."Ben buradan gideceğim Mert! Almila ile başka bir şehire gideceğim ve orada yaşayacağım.Peki biz nasıl vazgeçmeyeceğiz birbirimizden! Nasıl ilişkimizi sürdüreceğiz?"

 

"Bilmiyorum! Allah kahretsin ki bilmiyorum Beril! Ama ben seni bırakamam.Ben sensiz yaşayamam! Bunu yapamam!"

 

Mert'in cümlesi ile aklıma bir fikir gelirken bakışlarım Mert'i bulmuştu.Mert'e bakmam ile o da bana baktığında "aslında aklıma bir şey geldi" dedim.

 

Mert fikrimi merak ederken "ne?" Dedi.

"Söyle."

 

"Ben Almila ile başka bir şehire gideceğim.

Sen nereye gittiğimizi bileceksin.Hatta nerede yaşadığımızı bile bileceksin.Biz sürekli olarak görüşeceğiz, ayrılmayacağız; ama sen Barın'a Almila'nın yerini bildiğin halde hiçbir şey söylemeyeceksin.Ne kadar acı çekerse çeksin susacaksın! Bunu yapabilir misin? Benim için, bizim için Barın'ın acı çekmesine, hatta ihanet'e uğramasına göz yumabilir misin?" Mert'in gözünden yanağına bir damla yaş süzülürler olduğu yerde yere çökmüştü.Bende yere çöküp yüzünü avuçlarımın arasına aldığımda "Mert..." dedim bana bakmasını sağlayarak."Başka bir çaremiz yok görmüyorum musun? Ne ben burada kalabilirim ne de sen benimle gelebilirsin; ama ayrı da kalamayız öyle değil mi? Bundan başka çaremiz yok! Bak... Barın bir hata yaptı sonucuna sende katlandın.Almila öfkesine, nefretine yenik düştü sonucuna ben katlandım.Hiçbir günahımız yokken hikayenin yanan kişilerinden biri olduk! Böyle olmasına gerek yok.Ayrılmamıza gerek yok." Yanağındaki yaşları silerken "karar vermen gerekiyor..." dedim.

 

Almila gibi aslında bende Mert'e seçim sundum.

 

Yaptığım yanlıştı.Bunu biliyordum; ama elimden başka hiçbir şey gelmiyordu.

 

Mert bana bakıp yutkunduğunda "kabul..." dedi.O an sanki zaman durdu.Mert'e yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattığımda dudaklarımı dudaklarına bastırdım ve öperek geri çekildim."Çok zorlanacağız; ama ne olursa olsun güçlü olacağız."

 

"Aşkımız tüm zorlukları aşacak!" Bu sefer aramızdaki mesafeyi Mert kapattığında eli belimi sarmıştı.Dudakları dudaklarımda gezinirken yavaş yavaş ayağa kalkmıştık.

Sırtım soğuk olan duvar ile buluşurken dudakları bu sefer boynumu hedef almıştı.

Küçük küçük öpmeleri karnımda kelebeklerin uçmasına neden olurken parmakları tenim ile buluşmuştu.Üstümde bulunan body'ı yavaşça çıkardığında yavaş yavaş yatağa yaklaşmıştık.

Sırtım bu seferde yatak ile buluşurken Mert'te üstümdeki yerini almıştı.Eli bacağımda gezinirken hareketleri yavaştı.Elim yumuşacak saçlarında gezinmeye başladığında "Seni çok seviyorum..." dedi nefes nefese kalırken."Her zaman sevdim ve seveceğim." Üstünde bulunan tişörtü tek hamlede çıkartıp atarken çıplak sırtına dokunmuştum.Sırtı sıcacıktı."Hiçbir zaman ayrılmayacağız..." dedim."Ne bugün ne de yarın ne de yıllar sonra." Dudaklarımız tekrardan birbirini bulurken bu sefer dudaklarımda sızı oluşmuştu; ama bu hoşuma gitmişti.Sonra bu evde Mert ile son kez olduğumu düşündüm; ama sadece bu evde son kezdi.Başka bir şehirde, yaşanılan her şeye ve yaşanılacak her şeye rağmen yine birlikte olacaktık ve ruhlarımız birbirinden hiçbir zaman ayrılmayacaktı.

 

Bölüm sonu...

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🤍

 

Beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🤍

 

Yeni bölüm ile görüşmek üzere... kendinize iyi bakın. 🫶🏻

Loading...
0%