@alfaedam
|
🌸 Zorluklar hayatın bir parçasıydı. Hiçbir şey kolay bir şekilde önümüze gelmiyordu, ya da her şey mükemmel gitmiyordu. Bu hayatın içinde vardı ve gerçekti. Sonuçta hiçbir şey bu kadar basit değildi, değil mi? Bir ekmek bile önümüze gelene kadar onlarca işlemden geçiyordu. Öyleydi, bu hayatta zorluk olmadan hiçbir şey olmuyordu. Bunu yaşayanlardan biri de bendim. Okul hayatının bu kadar sıkıcı olacağını kim tahmin edebilirdi ki. Bir de yalnızsan ve hiç arkadaşın yoksa, gerçekten de yaşanılmaz oluyordu. Ma-ri ve arkadaşlarının yaptığı saçma şakalara mazur kalıp uzun bir ders süreci geçirdikten sonra sıra yemek yemeğe gelmişti, bu yemekhanede de arkadaşı olmayanlar sürekli aç kalıyordu. Çünkü yalnızlar, hep ayakta kalmaya mahkumdu. Tepsimi elime alıp oturacak yer ararken büyük yemekhaneye göz gezdirdim. Koca yerde oturacak tek bir yer yok muydu? Kaç kişilikti bu yemekhane? Uzun salonda ilerlerken bir sağıma bir soluma bakıyordum ki aniden ayağıma çarpan şeyle dengem şaştı ve tepsimle birlikte yere yapışmam bir oldu. Yüzüme çarpan yemekler her yere saçıldı. Formam, saçlarım, yüzüm her yerim yemeklerle doldu. Büyük bir kahkaha koptu salonda... Herkes bana bir ağızdan gülmeye başladı. Komik olan neydi? Herkes yere düşebilirdi, bu doğaldı. Tabii bilerek yapılmadıysa... "Senin tek yerin orası olabilir ezik. Şimdi köpek gibi yeri yala..." Gözlerimden fırlayan alevlerle birlikte konuşan kişiye baktığımda bunu yapanın Yi Ma-ri olduğunu anladım. Derin bir nefes aldım ama gerçekten de aldığım nefesler tükenmişti. Nefesler öfkeye dönüşüyordu ve artık dayanamıyordum. "Senin derdin ne Ma-ri?" dedim sakince. Ayağa kalktım ve üzerimdeki yemeklerin düşmesine izin vererek ona doğru ilerledim. Masadaki peçetesini alarak ilk önce yüzümü sonra da kıyafetlerimi temizledim. Ben bunları yaparken sadece izledi. Sonra da kahkaha atıp yanındaki arkadaşlarına benim hakkımda espri yaptı. "Köpek olmak işte böyle, bugün ki belgeselimiz bu kadardı." "Sana acıyorum." dedim esprisine iç geçirirken. "Köpekler senden daha akıllı. Kanıtlamamı ister misin?" Masanın üzerinde duran yemeği alıp yüzüne fırlattığımda çarpılmış gibiydi öylece kalakaldı. İçimdeki fırtına aniden dindi, yerini rahatlama aldı. Çığlığı salonda yankılandı. Yankılandı diyorum çünkü kimseden çıt çıkmıyordu. Bu daha da çok hoşuma gitti. "Seni var ya! Ne yaptığını sanıyorsun?" diyerek ayağa kalktı. "Ne yapmışım?" Gözlerimin içine bakarken o elin kalktığını gördüm. Kalkan eli yüzüme inmeden önce yakalarken de hala onun gözlerine nefretle bakıyordum. "Yeter artık Ma-ri! Bitir artık şu ergenliğini. Aile sevgisi görmemiş altı yaşındaki bir çocuk gibi davranıyorsun." Bileğini kurtarmaya çalıştığını hissettiğim de daha çok sıktım. "Sen bana böyle konuşamazsın!" diye çığlık attığında diğer eli de kalkınca kendimi savunmasız hissettim bir an. Ve başımı aşağıya doğru eğerek tokadın inmesini bekledim. İlginç olansa o tokat hiç inmedi. Herkesin abartılı çıkarttığı şaşkınlık seslerini duyunca kafamı kaldırdım. Bu gerçekten de şaşılacak bir durumdu. Çünkü Kang Donghyun, Ma-ri'nin bileğini tutuyordu. Ağzım açık bir şekilde onlara bakakaldım. "Sana yeter dedi!" Bir elini ben diğer elini de Donghyun'un tuttuğu Ma-ri ağlamamak için anla yarışırken ben kendime yeni yeni geliyordum, bu durum hiç hoşuma gitmedi. Ma-ri'nin elini bırakarak Donghyun'a bakmaya devam ettim. Ne olmuştu şimdi? Yeni bir k-dramın başlangıcına mı denk gelmiştim? Hayırdır? Ondan beni kurtarmasını isteyen kim? Uğultu artınca bu sefer Ma-ri'nin bileğini bırakarak benim bileğimi tuttu ve beni peşinden sürüklemeye başladı. O an içimden Ma-ri'ye dönüp el hareketi çekesim geldiyse de yapmadım, kendimi tuttum. Ama yapsam iyi olurdu. Ağzının payını alırdı. En sonunda yemekhaneden çıkığımızda bileğimi onun elinden kurtararak olduğum yerde durdum. Öfkeyle kaşlarımı çatarak kollarımı bağladım ve ona öyle bakmaya başladım. Ne sanıyordu bu kendini? Beni oradan çekip çıkardıysa şimdi o kahraman mı oldu? Hangi senarist yazıyor bunu? Etrafıma baktım, ilk sağa, sonra sola, yerlere, duvarlara... Her yeri incelemeye başladım. Bu durum onun kafasını karıştırmıştı. "Ne yapıyorsun? Bir şey arıyor gibisin." "Evet," dedim diğer tarafa bakarken. "Acaba film mi çekiyoruz diye bakıyorum. Malum buralar klişe kokmaya başladı." "Ne saçmalıyorsun sen?" dedi yüzünü ekşitirken. Bende aniden ona dönerek tepkimi gösterdim. "Evet, ne saçmalıyorsun sen? Sana kim dedi beni kurtar diye! Öyle uzaktan bakılınca yardıma muhtaç gibi mi duruyorum? He öyle arıyorsan eğer, içerde onlardan çok var." dedim yemekhaneyi gösterirken. Derin bir iç çekti ve bana karşı gözlerini devirdi. "Sana yardım etmekte suç oldu." "İşte, benim hissettiğimde buydu zeki çocuk." Ellerini beline koydu. "Şimdi ödeştiysek eğer gidebilir miyim? Haa, bir de şu para meselesi... Bir daha benim karşıma para için çıkarsanız bu sefer o adamın yerine siz olursunuz ona göre." diye kükreyerek yürümeye başladım. Yine kolumdan tuttu. "Dur, seni korkusuz korkak!" "Aa, onu izledin mi?" Bakışları bana karşı derinleşince ne demek istediğimi anlamamış gibi durmuştu bir an. Doğru nereden bilsin Kemal Sunal filmlerini? Akılsız kafam! "Bazen o kadar farklı konuşuyorsun ki..." Tam gitmek için hareket ettiğimi anladığında beni durdurdu. "Dur dur, hemen gitme. Geçen olan olay için sana bir şey demek istiyorum." Hangisi içindi? Onlarla o kadar olay yaşadım ki artık hangisinden bahsettiğini anlayamıyordum bile. "Sana para teklif etmemeliydik. Bunu ben önermedim, kesinlikle benim söylediğimi düşünmüşsündür ama ben yapmadım." Evet, onun yaptığını düşünmüştüm. Ama onun yapmadığını o zamanda da anlamıştım. Peki şimdi neden bana açıklama yapıyordu ki? "Neden bana kendini kabul ettirmeye çalışıyorsun Kang Donghyun? Bu gerçek sen misin?" Gözleri bende kilitlendi. Uzun bir süre bana dümdüz bakmaya devam etti. Neden öyle baktığını anlamamıştım ama nefesimi tuttuğumu hissediyordum. Neden nefesimi tutuyordum? Neden onun bakışı bana bir şeyler anlatmak istiyormuş gibi geliyordu? İster istemez yutkundum. O da bir şeyleri aklında oturtturmuş gibi gözlerini kırptı ve kendine geldi. "Doğru ben sana neden açıklama yapıyorsam? Hem," dedi, bana yaklaştı. "Sarımsaklı sos gibi kokuyorsun." diyerek yüzünü ekşitti ve aniden merdivenlerden yukarıya koşarak çıktı. Gözlerimi kırparken az önce ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Az önce ne olmuştu öyle? Hem gerçekten de sarımsak mı kokuyordum? Kendimi kokladığımda gerçekten de öyle koktuğumu fark ettim ve hemen koşarak lavaboya ilerledim. Allahtan geçen ki çöp vakasından sonra dolabıma yedek kıyafet koymuştum. Biliyordum ben Ma-ri'nin beni rahat bırakmayacağını. Anılarımda gördüm, Ma-ri ben bu okula geldiğimden beri beni aşağılamanın bir yolunu arıyordu. Sanki bana karşı anlamsız bir öfkesi vardı. Garip ama gerçek...
🌸
Benim için hiç verimli geçmeyen bir öğle arasından sonra tekrar sınıfa geldiğimde garip bir sessizlik olduğunu fark etmem kısa sürmedi. Kendi sırama doğru ilerlerken de tüm sınıfın bakışları üzerimdeydi. Bundan rahatsız olmam gerekirdi ama olmadım. Ma-ri'nin nefret dolu bakışlarını üzerimde hissettim, umursamadım. Yerime otururken de Donghyun'la göz göze geldim. Kıyafetlerimi temiz görmeyi beklemiyordu herhalde. Sadece o değil hiç kimse beklemiyordu. "İyi misin?" dedi Jae-seon. Başımla onaylayıp gülümsedim. "Merak etme, ben alışkınım." Gülümsemem Ma-ri'ye dönünce sinsileşti. Sonra da geriye yaslanıp dersin başlamasını bekledim. Çok geçmeden her şey normale döndü. Hoca gelip ders anlatmaya başladığında dersin temposu uykumu getirmeye yetti. Hatta o kadar tatlı geldi ki ne zaman içim geçmiş anlamadım bile. Kafam sırayla buluşurken bir daha telefonla uğraşmayıp uyku saatimi kaçırmayacağım diye yemin ettim. Sonra da kendimi uykunun kollarına bıraktım. Uyandığımda garip kahkahalar kulaklarıma vurunca olduğum yerde sıçradım. Ne olduğunu kavradığımdaysa kendime geldim. Ders bitmiş ve teneffüse gelmiştik. Gerilerek uyanmaya çalıştığımda saçlarımda ağırlık hissettim. Saçımı taramak için parmaklarımı aralarına geçirince de bu sebepsiz kahkahaların asıl nedenini anlamış oldum. Ölümlerden ölüm beğen Yi Ma-ri! 🌸
Ups! Sizce Yi Ma-ri'ye ne olacak? Kang Donghyun'a neler oluyor acaba? Sizce bu hikâyenin sonu nereye gidecek? Sizi yorumlara bekliyorum ☺️☺️
|
0% |