Yeni Üyelik
25.
Bölüm

Geçmiş

@aliningecesi

Yıl 2020. 14 Ocak

Yatağımda oturmuş elimdeki aşk mektubuna bakarak sırıtıyordum.

Mektub:

Gönlümün ince gülü
Az kaldı kaçırıcam seni
Evlenicez seni karım yapıcam.
Gönlümün sultanı.
Her kalktığımda Tanrıya bin şükür ediyorum seni bana verdiği için.
Her uyandığımda yanımda seni görmek istiyorum. Ve görücemde. Ceyran gözlüm benim.
Kaçıcaz, buralardan uzaklara gidicez.
Kimse yerimizi bulamayacak.
Sadece sen,ben,çocuğumuz ya da çocuklarımız.

                                                      -Uraz

Mektubu okurken yüzümde ki sırıtışa engel olamadım. Ailemizden habersiz görüşüp mektublaşıyorduk. Amma ailemiz bize engel değil ki. Kaçıcaz biz uzaklara hemde çok uzaklara. Öyle uzaklara ki kimse bizi bulamayacak. Mutluluğum yere göğe
sığmıyordu. "Hazal kızım aşağı in" Babamın çağırmasıyla odamdan çıkarak aşağı indim. Babam sandalyede oturmuş elinde ki tesbehi oynatıyordu. Bana bakarak karşısında ki masayı gösterdi. "Geç kızım otur" eteğimi düzelterek oturdum.




Sorgulayıcı bakışlarımı babama gönderdim. "Sana bir şey sorucam kısa cevap vericeksin." Sinirliydi . Neden bu kadar sinirlenmişti ki. "Sor baba" tesbihdeki bakışlarını bana çevirdi. "Kızım Urazla senin aranda bir şey oldumu" bu nerden çıkmıştı şimdi. Kurumış dudağımı dilimle ıslattım.
"Bu nerden çıktı baba?". Terleyen ellerimi eteğime sürttüm. Elini masaya vurdu. "Hazal soruma cevap ver" .





Gözlerim istemsizce doldu. Bakışlarım babamın gözlerine diktim. "Hazal bu?sessizliğinle ne demeye çalışıyorsun sen?" Gözümden bir damla düştü. "Baba sen ne diyorsun. Nasıl böyle bir şey söylersin. Bana hiçmi güvenmedin? Doğru seviyorum amma böyle bir şey yapmam!" Hızla masadan ayağa kalktı. Yanıma gelip yüzüme sert bir şekilde tokat attım. Elimi yanağıma koydum. "Ah" saçımı tutarak beni yere savurdu.
"Birde yalan söylüyor".

Kendimi korumak için ellerimi yere sabitledim. Tam bir tokat daha atıcaktı ki konuştum. "Baba Uraz gelsin söylesin. Ha lütfen onu da dinle. Yemin ederim aramaızda bir şey olmadı ." durdu. "Fikret!" Koruma hızla yanımıza geldi. "Git Uraz Şeni buraya getir" yakasındaki düğmeyi bağladı "Tamam Ağam" yerden kalkıp masaya oturdum.

Aradan yarım saat geçmişti kapı açıldığında içeri Uraz ve babası Erdem ağa girdi. Bana bakıp gözlerini kaçırdı. Babam ayağa kalktı. "Uraz. Kızımla senin aranda bir şeyler oldumu?. Hazal bir birinizi sevdiğinizi söyledi. Onu seviyormusun?" Uraz bir bana bir babasına kaçmak bakış attı. Derin bir nefes alarak başını dikleştirdi.

"Hasan ağa benim Hazala karşı hislerim yok." Ne? Ne demşti o?. Hayır Hazal sen yanlış duydun. Gözümden bir damla aktı. Hızla yanına gidererek kolunu tuttum. "Uraz sen ne diyorsun?. Daha bu sabah aşk mektubu yazmıştın bana. Kaçıcaz diyordun bak" eteğimin cebinde ki kağıdı çıkartarak titreyen ellerimle açarak ona gösterdim. "Bak bu" sinirle bana baktı. "Benim yerime kendine mektubmu yazdın ve şimdi benim yazdığımı kast ediyorsun öylemi." Hasan ağa sinirle konuştu.



"Peki kızıma neden dokundunmu?" Uraz bakışlarını benden çekmeden konuştu. "Evet Hasan ağa. Senin kızın sürtüğün tekiyse ben napa bilirim buna ha. Geldi altıma yattı. Yatmasaysı benmi zorladım" gözlerim kocaman ona bakıyordum. "Uraz neden doğruları söylemiyorsun. Hadi söyle aramızda bir şey olmadı de" güldü. "Hazal o geceyi bir ara tekrarlayalım" gözlerimden yaşlar firar ediyordu.




Kapıya doğru gitti. Çıkmadan önce bana baktı. "Ha birde. Ben senin neyini seveyim Hazal" deyip çıktı. Arkasından bağırdım. "Uraz bir gün pişman olucakaın görücüksin o gün gelicek ve o zaman ben seni aff etmiycem".

Loading...
0%