Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@aliny

Ellerim ve ayaklarım tutmuyordu. Her yerim titriyor, kalbim hızlı hızlı atmaya devam ediyordu. Yaşlı kadını kaldırmak için eğilmiştim ancak ne onu kaldırabildim ne de kendim kalkabildim. Yaklaşık 1.90 boylarında, beyaz tenli ve siyah saçlı bir adam bir kaç adım öteme eğilerek yaşlı kadını kollarından tuttu. Kadın hemen ağlamayı bıraktı ve adamın onu kaldırmasına izin verdi.

İkisi birlikte kalktı. Adamdan gözlerimi ayıramıyordum. Ancak hayır. O katil olamazdı. O 5 kişiyi canice öldüren bir canavar olamazdı. Bunlara göre çok masum görünüyordu.


Adam başını kadından ayırıp bana baktı. "Kalkamıyorsanız yardım edebilirim." Gözleri benimkiyle buluştuğunda artık nefes almak bile zor geliyordu. Fark edilmeyecek derecede hafifçe gülümsedi.


Adama bakmaya devam ettim. Tek kelime etmedim. Gözünde bir suçluluk duygusu aradım, pişmanlık aradım ancak hiçbir şey yoktu. Yüzünün her detayını aklıma kazıyordum. Yüzünü ezberliyordum. Asla unutmamak için.


Yaşlı kadın kollarıyla adama tutundu. Artık ağlamayı bırakmıştı. "Kusura bakmayın doktor bey. Biliyorsunuz kızımı kaybettiğimden beri aklım yerinde değil. Hep burada buluyorum kendimi. Sizi de uğraştırdım."


Adam gözlerini benden ayırarak yaşlı kadına baktı ve elleriyle kollarına destek vererek gülümsedi. "Sorun değil teyze. Ama bak polisleri çok uğraştırıyorsun. Zaten işleri başından aşkın. Polis hanım da ne kadar üzülmüş görüyor musun? Ne zaman kötü hissedersen yanıma gel."


Polis hanım derken altında bir ima barındırıyordu sanki. Aynı zamanda o iki kelime ağzından çıkınca tekrar gözlerime baktı.

Yaşlı kadın ona doktor bey dedi? Doktor muydu? Burada ne işi vardı?

Ayağa kalktım ve başımı dik tuttum. Titreyen ellerimi gizlemek için arkamda birleştirdim. "Doktor musunuz?"


Ben ayağa kalkarken gözlerini benden hiç ayırmadı ve gülümsemeye devam etti. Elini yaşlı kadından uzaklaştırıp bana doğru uzattı.

Bana doğru uzanan ellerine baktım. Hiç birinin kafasını parçalamışa benzemiyordu. Ya çok iyi rol yapıyordu ya da ben tüm bunları kafamda kuruyordum.

Karşılık olarak arkamda birleştirdiğim ellerimden birini ayırarak adama doğru uzattım ve adam neredeyse sahiplenici bir tavırla elimi kavradı. "Evet, doktorum. Arven Caels."


Sertçe yutkundum ve zorlukla gülümsemeye çalıştım. Ellerim yavaştan terlemeye başlıyordu. "Nova Eden, memnun oldum. Hangi bölüm... doktorusunuz acaba?" Elimi çektim.


Bu yaptığıma biraz şaşırmış olacak ki gülümsemesi kayboldu ancak bu çokta uzun sürmedi. Normal bir yüz ifadesi takınarak elini geri çekti. Yanımızdaki polislerden biri yaşlı kadını tuttu ve karakoldan uzaklaştırdı. Kadın ve polis gözden kaybolurken onları izledim. Başımı geri çevirdiğimde adamın hâlâ bana baktığını gördüm. Daha çok beni... inceliyor gibiydi. "Beyin cerrahıyım."


Demek ondan kafaları parçalıyorsun. "Zor bir iş olmalı. Burada ne işiniz olduğunu sorabilir miyim? Bildiğim kadarıyla sürekli meşgul oluyorsunuz, mesleğiniz gereği."


Arven, şüpheci tavrımı fark etmiş olacak ki yönünü bana biraz daha çevirdi. "Evet, meşgulüm. Burada önemli bir arkadaşımı ziyarete geldim. Bir sakıncası yoktur umarım?"


Son cümleyi dalga geçer gibi söyledi. Ne yapacaksın? Benim de mi kafamı parçalayacaksın?


"Peki. O zaman ben işime dönüyorum. İyi günler doktor bey."


Arven gülümsedi ancak bu gülümseme diğerlerinden farklıydı. Bu dediğim... hoşuna mı gitmişti yoksa? "Size de."

Karşılık olarak zor da olsa gülümsedim ve normal bir şekilde yürümeye çalışarak karakola girdim. Giderken bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Karakola girdikten sonra koşar adım lavaboya ilerledim ve ancak oraya girdiğimde nefesimi düzene sokabildim. Uzun zaman sonra bu gerilim benim için hiç iyi değildi.


Uzun yıllar süren tedavi sonrası panik atağım ciddi ölçüde ilerleme kaydetmişti. Bunun tekrar gerçekleşmesinden korktum. Nefesim tamamen normal bir hâl aldığında bir kaç dakika geçmişti. Ellerim hâlâ az da olsa titriyordu.

Son kez yüzüme su çarptım ve lavabodan çıktım. Aklıma takılan bir soru vardı. Bu adam bir ihtimal katilse, öldürdüğü kadının annesiyle nasıl böyle samimi olabiliyor? Annesi adam geldiği gibi ağlamayı kesti ve sakinleşti. Belli ki adam ona daha öncesinde yardım etmişti. Yakın davranırsa, kendisinden şüphelenmeyeceğini mi düşündü?


Peki ben neden bu kadar eminim? Ses benzerliği olabilir. Bu adam masumsa suçlu tekrar ben olurum. Herhangi bir kanıtım olmadan suçlama yapamam. Kendimi çıkmaza girmiş gibi hissediyorum. Ve... eğer burada ziyaret edeceği biri varsa, bu burada bir bağlantısı olduğunu gösteriyor. Bu adamdan şüpheleniyorsam onu araştırmak için çok dikkatli olmalıyım.

Masama oturdum ve ilk iş olarak adını araştırarak nasıl biri olduğunu kestirmeye çalıştım. Biliyordum, polis teşkilatını kişisel sebeplerden dolayı meşgul etmek çok riskli ama doğruya ulaşmak için bunu yapmam gerekiyordu. Bir süre tereddüt ettikten sonra adını arama yerine yazdım. Çıkan sonuçlar pek de şüpheli görünmüyordu. 27 yaşında, henüz 3 yıldır doktor ancak işinde çok başarılı. 4 yıl yurtdışında üniversite, 2 yıl doktora okumuş. Sicili tertemiz, en ucuz cezaları bile almamış. Hayatını çoğu insandan doğru yaşamış, anne ve babasının gururu olan, çevresi tarafından çok sevilen ve saygı duyulan sıradan bir adam.

Sırf sesi ona benziyor diye o adamı suçlamalı mıydım? Hiçbir şey yapmadıysa, ondan şüphelendiğimi kimse bilmese bile vicdanım rahat olmazdı. Hem katil olsa bile neden burnumuzun dibinde dolaşsın ki? Hepsi çok mantıksızdı.

Bunları düşünürken gözüm masamın üzerindeki babamla olan fotoğrafıma kaydı. Bir süre baktım ve resmen boşlukta gibi hissediyordum kendimi. Ne yapacağımı, kime inanıp güveneceğimi bilmiyordum.


Çocukluk arkadaşım Lian'ın çağrısıyla kendime geldim. Onu son zamanlarda çok ihmal etmiştim. Hemen telefonu açtım. "Selam Lian. Nasılsın?"


"Ben iyiyim de, seni sormalı. Öldün mü kaldın mı haberim yok. İnsan bir aramaz mı?"

"Üzgünüm. İşler çok yoğun. Kendime bile vakit ayıramıyorum. Yakın bir zamanda buluşabiliriz."

"Harika olur. Sen de yorma kendini fazla. Bilirsin, bazı şeyler zamanla açığa çıkar. Ne için bu kadar çabaladığını biliyorum. Eninde sonunda bulacaksın o şerefsizi. İsteyip de yapamadığın bir şey oldu mu hiç?"

"Haklısın belki de. Zamanla. Ancak vakalar arttı. Haberlerde de görmüşsündür. Hepsinin katili aynı kişi. Bulacağım. Az kaldı."

"Gördüm, gerçekten tüyler ürpertici. Bunları yapanın bir insan olduğuna inanasım gelmiyor. Zor zamanlar geçiriyorsun bir de bu ruh hastasıyla uğraşıyorsun."

"Hiç sorma. İnsan demeye bin şahit ister. Yapabilsem o hergeleyi kendi ellerimle öldürürdüm. Ama insan olmayı canavar olmaya yeğlerim."

Lian güldü. "Buluşmak demişken, akşam bana gelsen olmaz mı? Hem bayadır birbirimizde yatıya kalmıyorduk. Hem içini daha da rahatlatıyorsa bu konu üstünde durabiliriz."

"Biliyor musun? Çok iyi olur aslında. İçimi birine boşaltmam gerekiyor. Yoksa patlayacağım artık."

"Tamamdır o zaman. Akşama görüşürüz. Öptüüm."


Lian telefonu kapattı ve akşama kadar sadece araştırma yaptım. Ailesini, okul geçmişini, yaptığı ameliyatları, hakkındaki yorumları, çalıştığı hastaneyi ve akla gelebilecek her şeyi. Kendimi kaptırdığım için yanlışıkla her şeyini öğrenmiş oldum.

-


Saatler 22:15'i gösterirken karakoldan çıktım ve arabama doğru ilerledim. Beyaz bir spor arabaydı. Yaklaşınca anahtardaki düğmeye bastım ve ışıklarının yanmasıyla beraber arabaya bindim. Çalıştırarak Lian'ın evine doğru sürmeye başladım.


Yaklaşık 10 dakika sonra Lian'ın evine vardım ve arabadan inerek apartmana girdim.


Ancak içeri girdiğim gibi burnuma iğrenç ve yoğun bir koku çarptı.

Loading...
0%