Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Lacrimosa

@aliny

Mesajı gönderen kişi, fotoğrafı açtığımı görünce bir mesaj daha bıraktı.

"Gübre deposu."

"Yalnız."

 

Bu mesajdan sonra tehlikeye atmamaya karar verdim. Karakol amirinin kapısını tıklattım ve içeri girdim. "Amirim, izne çıkacağım." Cevap beklemeden başselamı verdim ve kapıyı kapattım.

 

Hızlı adımlarla yürürken arkamdan ekip şefinin sesini duydum. "Nereye gidiyorsun? Ortağın transfer edildi. Yeni bir ortak-"

 

"İzindeyim, amirim."

 

Koşar adım arabama yürüdüm ve arkamdan seslenen ekip şefini duymazdan geldim. Arabayı sürerken bir yandan yaşadığım bölgedeki gübre depolarına baktım. Yaklaşık 7 tane kullanılmayan depo vardı ve hepsi birbirinden çok uzaktı. Çaresiz bir şekilde ilk depoya doğru sürmeye başladım.

 

10 dakika içinde ilk depoya vardım. Onu burada bulacağımdan hiç umudum yoktu ancak bakmak zorundaydım.

Depo oldukça küçüktü. Ahşap kapıyı ittirerek açılmasını sağladım. Gıcırdayarak açılan kapının ardına baktım. İçerisi iğrenç kokuyordu. Burnumu kapatıp elimdeki feneri açarak içeri yavaş adımlarla girdim. İçerisi çok küçük olduğundan, herhangi şüpheli bir şey olsaydı hemen görünürdü. "Burada hiçbir şey yok. Boşa zaman kaybediyorum."

 

Koşarak arabama bindim ve ikinci depoya doğru sürdüm. 5 dakika sonra varmıştım. Bu depo diğerine göre büyük ve daha bakımlı görünüyordu. Anlaşılan daha yeni kapatılmıştı. İlerledim ve kapıda bir kilit olduğunu fark ettim. Etrafa biraz bakındıktan sonra demir kapıya var gücümle vurmaya başladım. "Lian! Buradayım! Eğer içerideysen ses çıkar! Lian!"

 

Yaşlı bir adam deponun arkasından çıktı ve silahımı hemen ona doğrulttum. Yaşlı adam korkuyla ellerini havaya kaldırdı. "P-polis hanım, ben buranın sahibiyim."

 

Silahımı indirdim ve polis kimliğimi gösterdim. "Anahtarı verin lütfen."

 

Yaşlı adam cebinden bir sürü anahtar bulunan bir anahtarlık çıkardı. İçlerinden birini seçip kilidi açtı.

İçeri hemen girdim. Sağ elimde silahım, sol elimde feneri tutarak ilerlemeye başladım. İçerisi bomboştu. Tam anlamıyla.

 

-

 

2. ve 3. Depoyu da kontrol ettikten sonra saate baktım. Çoktan yarım saati geçmişti. Gözümden yaşlar akmaya başladı ve direksiyona vurarak çığlık atmaya başladım. "Neden?! Neden bunlar benim başıma gelmek zorunda?!"

 

Lian aklıma geldiğinde ağlamayı kestim ve titreyen ellerimle telefonu açtım ve diğer depoya baktım. Bu diğerlerinden oldukça farklıydı. Yıllar önce terkedilmiş ve gerçekten büyük bir depoydu. Ancak umudumu kaybetmeyecektim. Lian'ı gerçekten kurtarmak istiyorsam bunu yapmalıydım.

 

Depoya varmam 5 ila 7 dakikamı aldı. Deponun dışına biraz baktıktan sonra içeri girmek için kapıyı ittirdim. Yerinden biraz oynadı, açık olduğunu fark edince tüm gücümle bastırdım ve sonuna kadar açıldı. İçerisi çok karanlıktı. Yavaşça ilerledim. Etrafımı fenerle kontrol ediyordum ancak şüpheli bir şey görünmüyordu.

 

Biraz daha ilerledikten sonra siyah ve büyük bir perdenin diğer tarafı kapattığını fark ettim. Kapıdan oldukça uzaklaşmıştım ancak kapı hala açıktı ve bu beni biraz olsun rahatlatan tek şeydi.

Perdeye yaklaştım sağ elimle perdeye dokundum, tam açacakken bir ses duydum. Bir melodi, ritim gittikçe artıyordu.

Lacrimosa...

 

Lacrimosa çalıyordu. Ancak normal bir cihazdan değil. Eski 90'lar mı demeliyim?

 

Geri çekildim ve etrafıma baktım. Ve demir bir kapının kapanma sesi...

 

Yalnız değildim. Tek kişi değildi. Lian burada olmalıydı. Kapıya bakmak için arkama döndüğümde perde sırtıma değdi ve aniden düştü. O tarafa döndüm ve Lian'ı bir sandalyenin üstünde ağzı bağlı, ağlarken gördüm. Bana çaresizce bakıyordu.

 

Ancak gördüğüm tek şey Lian değildi. Lian'ın hemen yanındaki 3 saniyesi kalmış bir bombaydı.

 

Böyle öleceğimi tahmin bile edemezdim.

 

 

Loading...
0%