@aliosman2992
|
yeşil gözler , ipek gibi saçlar ve pembe yanaklar... O , o kadar güzelki , dünyalar benim olsa hiç düşünmeden ona verirdim. Her elimi tuttuğunda kalbim deli gibi çarpar. Onunla geçirdiğim her saat , her dakika, her saniye sanki bir ömürmüş gibi. Gülüşü o kadar güzel ve ihtişamlı ki , güldüğünde benimde gülesim gelir. Hele rüzgarda o saçlarının hali . Sanki ona itaat ediyorda ; rüzgar benim ol diyor. Keşke onunla daha fazla vakit geçirseydim. En son gördüğümde o , ihtişamlı saçlarının yerini kara bulut kapladı. Parlak ve güzel yüzü kapkara , simsiyah dumanla örtülmüştü. Hayatta ki tek şansım, muhtelemen onunla tanışmak olmuştu. Bu yüzden Allah a binlerce kez şükürler olsun. Ben bu dünyadaki en şansız insanım. O kadar ki ailem bile zamanında istemedi. Bir gün: "biz markete gidiyoruz sende biz gelene kadar dışarda dolaş , gez. " diyerek evden ayrıldılar ve o gün bu gündür bidaha onları hiç görmedim. Sanırım beni terketip, sokağa bırakıp başka bir şehre taşınmışlardı. Uzun bir süre onları bekledim, ama gelmediler. Sürekli tekrar gelip bana sarılıp öpüp koklayacaklarını düşünmüştüm. O günden sonra ise sokakta , bazı yerlerde çalışıp kendimi geçindirmeye çalıştım. Ailem beni sokağa attığında daha henüz 8 yaşındaydım. Bazen gemilerde çalı çırpı olunca onları temizleyerek üç beş kuruş para kazanmaya çalıştım. Bazen ise iş bulamayınca su ve peçete satıp geçinmeye başladım. Küçüklüğümden beri fotoğrafçılığa özenmişimdir. Bu benim en büyük tutkum ve hobim. Ailemin bana küçükken aldığı bir fotoğraf makinesi var. Bazenleri İstanbul un bazı yerlerindeki insanların fotoğraflarını çekiyordum. Bu sayede ise İstanbul un birçok bölgesinde tanınan ve sevilen birisi oldum. Bu sayede ise elime birkaç kuruşta olsa para geçiyordu. 18 yaşıma geldiğimde artık İstanbul tanınan bir Beyefendisi olmuştum. Ne zaman etrafta bir turist olsa hemen beni tanır ve fotoğraf isterlerdi. Tabiki bende onları kırmazdım. Sonuçta para paraydı, ama yabancılardan aldığım daha bir tatlı oluyordu. İstanbul da birçok insanla tanışmıştım. Hatta biriyle samimi bir dostluk kurdum. İsmi Ayaz . 1.81 boyunda iri yapılı, çevik ve hızlı birisidir. Ancak hızlı ve güçlü olduğu kadar keşke birazda zeki olsa. Sürekli kazandığı parayı sanş oyunlarına harcar. Bir keresinde bunu neden yaptığını sordum. O da: " Oğlum kazandığım parayı eğer ki katlarsam buralardan gideceğim. Hayatı yaşayacağım oğlum, paraları kıracağım. Düşünsene bi , harcaya harcaya bitmeyen paran olmasını istemez misin?" diyordu. O kadar salakki her oyunda kaybedip tekrar eli boş dönüyor. Yine de onunla aramı iyi tutmaya çalışıyorum. Çünkü o benim en iyi dostum. Ayaz ise bir fabrikada paketleme elemanı olarak çalışıyor. İşinden pek memnun olmasa da çalışmak zorunda. Bende yaptığım işlerden memnun değilim. Ailem ile rahat bir hayat yaşamak varken. Bence hiçbir çocuk, ailesi tarafından sokağa atılıp ta benim çektiğim acıyı çekmemeli. Sonuçta bir çocuğun yeri sıcacık yuvasıdır. ~ Bölüm Sonu ~
|
0% |